Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Rogers: “Reçete vurgunu ülkedeki sistemsizliğin resmidir”

Published

on

Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers, ülke gündeminin en önemli konusu haline gelen “reçete vurgunu”nun ülkedeki sistemsizliğin resmi olduğunu söyledi.

Yazılı açıklamasında adaletin yerinin bulmasının çok önemli olduğunu belirten Rogers, “Konu yargıda olduğu için ve masumiyet karinesini de göz ardı etmeden şunu söylemek istiyorum; yolsuzluk yapanların tespit edilip cezalandırılması şarttır. Ülke için büyük bir ders niteliğinde bir süreçten geçiyoruz. İlk günden itibaren idarenin de suçlu olduğu düşüncesindeyim.” dedi.

Ülkede ilaç konusunda kurulması gereken sistem yıllardır kurulamadığını, ciddi eksiklikler görüldüğünü kaydeden Rogers, “Sistemin kurulmamış olmasının sonuçlarını yaşıyoruz. Yapanın yaptığının yanına kar kaldığı bu düzen içinde, yolsuzluğa eğilimi olanların çok rahat amacına ulaşabildiğini görüyoruz. Sadece eczacılık, sağlık konusunda değil, her alanda durumun aynı olduğunu görmek mümkün. Ülke olarak, toplum olarak bilmeliyiz ki; bu sistemsizlik hepimize zarar veriyor. Sistemsizlik bazılarına bireysel fayda sağlıyor olabilir ama genelde ülkeye zarar veriyor. O nedenle toplum olarak bu gidişe ‘dur’ dememiz gerekiyor. Toplumda saygınlığı olan, sevilen bazı kişilerin kelepçelenmesini görmek hepimizi çok üzse de bu da sistemsizliğin bir sonucudur, somut bir resmidir. Bu olaydan çıkarılması gereken ders budur” diye konuştu.

-“Siyasi erkin sistemdeki suistimallerin üstüne hiç gitmemiş olması da ülkemizin bir ayıbıdır”

Rogers, Sosyal Sigortalar Dairesi’nin sistemindeki açıkların çok uzun yıllardır bilindiğini belirterek kurumun eski müdürlerinin de bu konuya ilişkin kendi dönemlerinde bazı şüphelerinin olduğunu, belli noktalarda konunun mahkemeye intikal ettiğini anlattıklarını belirtti.

Olayların bu boyuta gelmesinden bir ay öncesine kadar Sosyal Sigortalar Dairesi’nin tüm ödemeleri eksiksiz yapmaya devam ettiğine dikkat çeken Bağımsız Milletvekili, şu sözlerle açıklamasını sürdürdü:

“Düşünün ki bazı kişiler ve reçetelerle ilgili şüpheleriniz var ama siz sorgulamadan, araştırmadan ödemeleri yine de yapmaya devam ediyorsunuz. Bu tabloda sistemin ve sistemin her bir unsurunun sorgulanması şarttır. Bu sorgulama, sorumlular Sosyal Sigortalar’da konunun üstüne gitmeyen belli kişilerde mi yoksa onlar konunun üstüne gidip raporlasa bile devamını getirmeyen siyasilerde mi açıkça ortaya koyacaktır. Sistemdeki açıkların suistimal edildiğine dair yıllardır süregelen bilgiler olmasına rağmen siyasi erkin bu konuda hiç adım atmamış olması bu ülkenin başka bir ayıbıdır. İlaç takip sisteminin hala daha kurulmamış olması ve ilgili faktörler aslında şu an yaşananlara zemin hazırlayan faktörlerdir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nde uzun yıllardır ilaç takip sistemi var ve hemen akabinde otomasyon sistemine geçildi. Türkiye’de ülkeye giren her bir ilacın hastaya ulaşana kadar takibini yapabiliyorsunuz. Uyarılarımıza rağmen, ülkemizde bu konu hiç öncelikli olmadı. Mevcut hükümet de Türkiye Cumhuriyeti’nin bunu bir gün kurmasını beklemek dışında bir şey yapmıyor. Buna ek olarak İlaç Eczacılık Dairesi de uzun yıllardır çağdaş bir raflama sisteminden yoksun, çağdaş bir depolama sistemi olmadan, kullanım tarihlerine göre ilaçların giriş çıkışı yapılmadan hizmet veriyor. İlaç eczacılık dairesinin hala eczacılık yapıyor olması halkı mağdur ediyor. Birçok ilaç için halk kırsalda da yaşasa merkezde de İlaç Eczacılık Dairesi’ne gelmek zorunda kalıyor. İlaç gelmemişse tekrar tekrar daireye gelmek zorunda. Envanter sistemi düzgün bir sisteme koyulamadığı için kayıp-kaçağa çok müsait. Devlet sistemsizlikten dolayı ilaç konusunda her yıl tonlarca zarara uğratılıyor. Envanter sisteminin kurulamamış olmasına ek olarak, her sene Meclis’ten ilaç bütçesi de yetersiz olarak onaylanıyor, geçiyor. Sonrasında ek bütçe yapılıyor. Bütçe de düzgün planlanmadığı için ihalelere yeterli sayıda ilaç için çıkılamıyor ve piyasadan direkt alım yapılması zorunlu oluyor. Bu da devlete maddi yük olarak geri dönüyor. Siyasiler, istihdam oy getireceği için ona yöneliyor ama ülkenin esas ihtiyaçlarını görmezden geliyor. Mevcut hükümet her alanda düzgün çalışan bir sistem kurmaktan kaçınıyor.”

-“Meslek örgütleri ve sivil toplum örgütleri yanlışları daha yüksek sesle söylemeli”

Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers, iki saygın meslek grubuna dahil olan tüm eczacıların ve doktorların zan altında kalmasının çok üzücü olduğuna değinerek, meslek gruplarının daha etkin olması gerektiğini söyledi.

“Bu yaşananlar hepimizin gözünü açmalı. Meslek odaları çok daha dikkatli davranmalı, yanlışları daha yüksek sesle söylemeli ve en önemlisi idareye ciddi baskı unsuru olmalıdır. Örneğin bugüne kadar reçetelerin altı aylık yazılamıyor olmasının hiçbir açıklaması olamaz. Düşünün ki, kronik hastalığı olan bir kişinin Sosyal Sigortalar Dairesi’nden ilaç alabilmek için özel hekime gidip ilaç yazdırması gerekiyordu.” diyen Roger, şunları ekledi:

“Belli ki reçetelerin 6 aylık yazılabilmesi için yeteri kadar baskı kurulamamış. Neden bunun yapılması bugüne kadar sağlanmadı? Eksikler, aksaklıklar konusunda baskı unsuru olmak için hepimize görev düşüyor. Yanlışları, eksikleri görmek ve düzelmesi için hükümetleri zorlamak sivil toplum örgütlerinin de görevi. Sosyal Sigortalar Dairesi, tutuklamalar sonrası altı aylık ilaç yazılmasına izin verdi. Madem olabiliyordu, neden daha önce yapılmadı? Daha önce yapılmamış olması da bu yaşanan reçete vurgununa zemin hazırlamıştır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Koop-Sen yarın Koop-Süt ile Zirai Levazım ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde süresiz genel greve gidiyor

Published

on

By

Kooperatif Görevlileri Sendikası (Koop-Sen) yarın, Koop-Süt, Zirai Levazım Kooperatifi ve Binboğa Yem Kooperatifi’nde süresiz genel greve gidiyor.

Koop-Sen’den verilen bilgiye göre, çalışanların maaşlarının ödenmediği gerekçesiyle yapılacak süresiz genel greve ek olarak yarın 09.30’da Kooperatif Merkez Bankası Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapılacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürünü ve beraberindeki heyeti kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik ve beraberindeki heyeti kabul ederek, görüştü.

Kabulde yaptığı konuşmada duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, öğretmenlerin, Londra’daki çocukların Türkçe öğrenmesi için yaptığı özverili çalışmaları ve ailelerin ülkelerine bağlılıklarının takdir edildiğini ifade etti.

Dünyanın birçok yerinde ve özellikle Londra’da Kıbrıs Türkleri’nin yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, buradaki insanların çocuklarını kendi okullarına götürmesinin ve Kıbrıs Türk Dernekleri’nin faaliyetlerine katılmalarını sağlamasının, kültür ve geleneklerin bir sonraki nesillere aktarıldığı için kendisi mutlu ettiğini dile getirdi.

Londra Rauf Raif Denktaş Türk Okulu Müdürü Meryem Biricik de konuşmasında, okulun faaliyetleri hakkında bilgi vererek, verilen destekten dolayı teşekkürlerini sundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Özersay, seçim yasakları konusundaki uygulamaları eleştirdi

Published

on

By

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, geçici öğretmen alımının önü açılması için, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavların bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokulduğunu savundu.

HP’den yapılan açıklamaya göre Özersay, seçim yasakları konusundaki uygulamaları eleştirdi.

Özersay, Meclis’teki muhalefet ile hükümetin, seçim yasaklarının 60 günden 45 güne indirilmemesi konusunda uzlaştığını belirterek, “Bu iyi bir gelişme çünkü hükümet 60 gün boyunca atama ve benzeri işlemleri yapamayacak” dedi. Özersay, ancak bu durumda okullara alınması gereken yeni öğretmenlerin seçim yasaklarına takılacağını söyledi.

“Belki İlkokullardaki öğretmen atamaları yetişecek ama ortaokul ve liselere alınacak yeni öğretmenler seçim yasaklarına takılacağı için atamaları Kasım ayına kalacak. Tabi hükümet de seçim süreci devam ederken geçici öğretmen alma şansına sahip olacak ve bunu da siyasi bir yatırım olarak kullanacak.” diyen Özersay, eğitim, sağlık ve bazı elzem konularda sınavları önceden ilan edilmiş olan KHK sınavlarının yapılması ve atamalarının da bekletilmemesi konusunda Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda gerekli değişikliğin yapılabileceğini kaydetti.

“Kırsal kesim arsası dağıtımı gibi seçim yatırımı işlemlerini seçim yasaklarına dahil ediyoruz da ne oluyor?” diye soran Özersay, bu arazilerin seçim yasakları yürürlüğe girmeden dağıtıldığı veya “hak sahipliği belgesi” verilerek umut tacirliği ile seçime yatırım yapıldığını ileri sürdü.

Özersay, “Özetle kırsal kesim arsası ya da hak sahipliği belgesi dağıtımı seçim yasağı tarihi gelmeden ‘halledilirken’, kritere bağlı, sınavla, münhalle yapılacak sınavlar biraz da bilinçli bir biçimde seçim yasaklarına sokuluyor ki geçici öğretmen alımının önü açılsın ve bir başka şekilde seçim yatırımı yapılabilsin. ” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam