Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Sağlık Bakanı Altuğra: Tabipler Birliği’nin yasasına ket vuracak, hekimlerimizi bertaraf edecek şekilde bir adım atılması söz konusu değil

Published

on

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Tabipler Birliği’nin yasasına ket vuracak şekilde ya da ülkedeki hekimleri bertaraf edecek şekilde bir adım atılmasının söz konusu olmadığını belirterek, “Hepinizin içi rahat olsun” dedi.

Altuğra, 160 yatak kapasiteli, tam teşekküllü olacak yeni Girne Hastanesi’nin 2023 yılı sonunda tamamlanmasının öngörüldüğünü de açıkladı.

Tıp Bayramı nedeniyle Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Konferans Salonu’nda “Tıp Töreni” düzenlendi.

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra törendeki konuşmasında, zaman mevhumu gözetmeden fedakarca emek veren sağlık camiası ve emekçilerini sevgi ve saygıyla selamladı.

Altuğra, Türkiye’de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar da diledi.

Sağlık hizmetlerinin, insanlığa yapılan en büyük ve paha biçilmez hizmet olduğunu vurgulayan Altuğra, insan sağlığını koruyarak, insana daha kaliteli bir yaşam sunmayı görev edinen ve bu kutsal mesleği yerine getiren tıp camiasını gönülden alkışladığını belirtti.

Bakan Altuğra, tüm vatandaşların en temel hakkı olan sağlık hizmetlerinden eşit koşullarda ve en iyi şekilde yararlanabilmelerini sağlamak adına, sağlık siteminde yıllardır yaşanan sorunlara ve ihtiyaçlara öncelik verilerek, etkin ve kaliteli bir sağlık sisteminin oluşturulması ve daha çağdaş sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

Göreve geldikleri günden bu yana halkın aldığı sağlık hizmetlerini en iyi seviyeye çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Altuğra, koruyucu ve önleyici, iyileştirici/tedavi edici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini hayata geçirme hedefi ile ilerlemeye devam ettiklerini kaydetti.

Ülke için henüz bir tehdit oluşturmasa da Maymun Çiçeği Virüsü ve Batı Nil Virüsü’nün dünya çapında etkileri ve oluşturdukları tehditlerin bakanlık tarafından incelendiğini ve gerekli tüm önlemlerin alındığını belirten Altuğra, tüm alanlarda çalışmaların ve projelerinin devam ettiğini söyledi.

Altuğra, yürüttükleri, “diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalıkları taraması”, “kanser taraması” ve sağlık hizmetlerinin daha fazla erişilebilir olmasına olanak tanıyan “Sen Gelemezsen Biz Geliriz” projesiyle, halka hizmeti evlere götürmeye devam ettiklerini belirtti.

Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile imzaladıkları protokoller, gerçekleştirdikleri denetimler, istihdamlar aynı zamanda toplumu bilinçlendirme ve mevcut sağlık yapısını düzenleyici kararlar ile “kaliteli sağlık hizmeti”, “sağlıkta sürekli gelişim” mücadelesinin de sürdüğünü dile getiren Altuğra, anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin her koşulda olduğu gibi sağlık alanında da ülkeye yaptığı katkıların devam ettiğini söyledi.

-“Tabipler Birliği’nin yasasına ket vuracak şekilde ya da ülkemizdeki hekimlerimizi bertaraf edecek şekilde bir adım atılması söz konusu değil”

TC ile KKTC hükümetleri arasında sağlık ve tıp bilimleri arasında iş birliğine dair anlaşma imzalandığına işaret eden Altuğra, bu anlaşma ve protokollerin ilk defa 2022 yılında imzalanmadığını ifade ederek, 2004, 2008 ve 2014 yılında da bu protokollerin TC ve KKTC Sağlık Bakanlıkları arasında imzalandığını hatırlattı.

Protokollerin ruhunun değişmediğini güncellenerek, bugüne geldiğini belirten Altuğra, 20 Aralık 2022 tarihinde imzaladıkları güncel protokolün içeriğine yeni madde ilave edildiğini, ancak yasaların göz ardı edilmediğini vurgulayarak, “Tabipler Birliği’nin yasasına ket vuracak şekilde ya da ülkemizdeki hekimlerimizi bertaraf edecek şekilde bir adım atılması söz konusu değildir” dedi.

Protokolün Meclis’ten ve TBMM’den geçtikten sonra yürürlüğe gireceğini kaydeden Altuğra, şu anda çift uyruklu pratisyen hekimlerin mecburi hizmetlerini KKTC’de yapamadığını anlatarak, bunu sağlayacak maddeyi protokole eklediklerini söyledi. Altuğra, “Hepinizin içi rahat olsun… Atılan imzalar hukuk temellerine dayanan imzalardır” dedi.

-“Yeni Girne Hastanesi’nin 2023 yılı sonunda tamamlanması öngörülüyor”

Ülkede bir ilk olan Çocuk Acil Servisi’nin 24 Kasım 2022 tarihinde hizmete geçtiğini hatırlatan Altuğra, bunun büyük memnuniyet yarattığını söyledi. Yeni Girne Hastanesi’nin ihale sürecinin tamamlandığını ve inşaatının başladığını ifade eden Altuğra, 160 yatak kapasiteli, tam teşekküllü olacak olan hastanenin 2023 yılı sonunda tamamlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Şubat 2020 tarihinde yanan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi (KVC) bölümünün yeniden hizmete girmesi için çalışmaların hızla devam ettiğini kaydeden Altuğra, servisin çok kısa sürede hizmete geçeceğini söyledi.

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Nöroloji yoğun bakım ünitesinin tadilata alındığını, daha çağdaş hizmet verecek duruma getirilmesi için tadilatının hızla devam ettiğini belirten Altuğra, ünitenin çok kısa sürede hizmete geçeceğini ve böylece özel hastanelere sevklerin sayısının azalacağını, Maliye’nin yükünün azalacağını ifade etti.

Sağlık Bakanlığı bünyesinde Yayım ve İstatistik Şube Amirliği Birimi kadrosu açılarak Şube Amiri istihdam edildiğini, aynı zamanda biyoistatistik uzmanı istihdam edilerek, yasal ve sağlam bir zeminde ilk kez İstatistik Birimi kurulduğunu kaydeden Altuğra, şöyle devam etti:

“Bu birimle birlikte sağlıkta güvenilir verilere ulaşabilmek ve projeler yapabilmek için istatistiki verilenlerin toplanması ve yorumlanması sağlanacaktır. Dolayısıyla geleceğe yönelik sağlık planlamalarının yapılabilmesi, sağlık bilgilerinin kamuoyu ile paylaşılabilmesi, standartlara uyum sağlanması hedeflenmektedir.”

Uzun süredir tadilatının tamamlanması için beklemekte olan, Mağusa 112 istasyonunun ihale sürecinin tamamlandığını ve kısa süre sonra hizmete geçeceğini belirten Altuğra, Sağlık Bakanlığı randevu hattı olan 1101’den, Gazimağusa Devlet Hastanesi ve Girne Dr. Akçiçek Hastanesi için de randevu alınmaya başlandığını söyledi.

Sağlık bilgi sistemlerinin çalışmalarının da hızla sürdüğünü ifade eden Bakan Altuğra, “Sağlık alanında yeniliklerin, fırsatların takibinde, kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanabilmek adına politikalarımıza yön vermesi için daha fazla veriye erişim; planlarımız arasında yer almaktadır” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı olarak halkın en iyi ve kaliteli sağlık hizmetini alabilmesi için üreterek çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Altuğra, ülke genelindeki hastane ve sağlık birimlerinin alt yapı eksiklerinin giderilmesine, fiziki şartlarının daha modern bir yapıya kavuşturulmasına yönelik düzenlemelerin süratle hayata geçtiğini söyledi. Sağlık altyapısı ve doktor kadrolarını güçlendirmek için ihtiyaç duyulan branşlarda kadroları genişlettiklerini ifade eden Altuğra, paydaşların görüşlerini önemsediklerini ve bu yönde ilerlediklerini belirtti.

Ana Muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ise konuşmasında, “Benden önceki konuşmaları dinleyip de duymamışım gibi davranmak bana hiç uygun gelmiyor” diyerek, “Buradaki heyet artık neden bazı şeyler olmuyor meselesini çok daha samimi bir şekilde konuşmak zorundadır. Çünkü memlekette işler iyi gitmiyor” şeklinde konuştu.

“Var olan sorunları bilmemize ve defalarca dillendirmemize rağmen hükümet neden bunları çözmüyor” diye soran Erhürman, her sene bunların dile getirildiğini, sorunlar ve çözüm önerilerinin bilindiğini, ancak bunları hükümetlerin yapamadığını kaydederek, “Bu da bizim temel meselemiz” dedi.

Hekimler heyetinin siyasi tarihe bakıldığında, kendi meslek grubu içerisinden en fazla milletvekili ve bakan çıkaran heyet olduğuna dikkat çeken Erhürman, bu bakan ve milletvekillerinin bazılarının, Tabipler Birliği’nin, odaların veya sendikaların başkanlığını yaptığını da söyledi. “Hadi şimdi biri bana açıklasın. Ne oluyor yani o binanın altına girince… Bir şey oluyor da değişiyor insanlar?” diye soran CTP Genel Başkanı Erhürman, Remzi Gardiyanoğlu’nun konuşmasına işaret ederek, şöyle konuştu:

“Siyasetçi dediği hepsi aynı kovanın içinde olan her nedense ve hepsi de arabasına hastanede park yeri bulmak için torpil kullanan insanlardan oluşan o gruba muhtemeldir ki Remzi de bir sonraki dönem dahil olabilir ve ona ilişkin algı da değişmez.”

-“Kıbrıs Türk halkı uzun bir süreden beridir modern toplum olma özelliklerinden ve niteliklerinden maalesef kaybetmeye başladı”

Sorunlara çözüm aranıyorsa gerçekçi olmak gerektiğini ifade eden Erhürman, son 3 yıllık dönemin belki de Kıbrıs Türk tarihinin, bilimin öneminin kavranması açısından en sarsıcı dönemi olduğunu kaydetti. Depremin ardından çok acı şekilde KTMMOB’nin mensuplarının ne kadar önemli olduğunu anladıklarını ifade eden Erhürman, “Esas mesele kulağı bilime çevirmektir. Kulağı bilime çevirdiğimiz noktada modern bir toplum olacağız ki bir özeleştiri; Kıbrıs Türk halkı uzun bir süreden beridir modern toplum olma özelliklerinden ve niteliklerinden de maalesef kaybetmeye başladı ve bu bizi çok tehlikeli bir mecraya sürüklüyor” dedi.

TC ve KKTC arasındaki uluslararası anlaşmaya kendinin de baktığını, hukukçu olarak Tabipler Birliği’nin yetkilerine müdahale içeren bir protokol olmadığı kanaatinde olduğunu ifade eden Erhürman, ülkede kim iktidarda olursa olsun hangi uluslararası anlaşma imzalanırsa imzalansın o mesleğin örgütüyle görüşülmeden imzalanmaması gerektiğini belirtti. Erhürman ayrıca, Tabipler Birliği’nin kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğuna da dikkat çekerek, “Bu yapı Kıbrıs Türk idari yapısının içindedir. Kimse onu dışındaymış gibi değerlendiremez” şeklinde konuştu. Erhürman, Barolar Birliği ve KTMMOB’nin de bu yapının içinde olduğunu söyledi.

Deprem ve pandeminin bilimin önemini öğretmiş olması gerektiğini vurgulayan Erhürman, katılımcı yönetim anlayışının hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti. İstikrarsızlığın çok büyük sorun olduğunu ifade eden Erhürman, bürokrasinin de son derece önemli olduğunu belirterek, “Üzgünüm orası da bitirilmiştir” dedi. Bu nedenle birliğin çok önemli olduğunu vurgulayan Erhürman, “Bu ülkenin size 3-5 sene öncesine oranla çok daha fazla ihtiyacı vardır” diye konuştu.

“Birileri kendini siyasilerin dışında ve ‘siyasiler pis ben akım’ diye tanımladığında sonra kendileri siyasi olduğunda aynı lengerin içine girdiklerini dünyanın dört bir tarafında gördük. Bunları bırakalım” şeklinde konuşan Tufan Erhürman, “Hep beraber yapmamız gerekiyor bu işi ama siz bizden üstünsünüz. Siz bu bilimin temsilcilerisiniz. Bu bilimle, bu alanla ilgili bir şey yapılacaksa bunu yapacak ana özne siz olmalısınız. Siyasetçi de bunu bilmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

-“Bilimin sesine kulak vermek Kıbrıs Türk halkı için kaçınılmaz bir şeydir”

“Bilimin sesine kulak vermek Kıbrıs Türk halkı için kaçınılmaz bir şeydir” vurgusu yapan Erhürman, “Çok değerlisiniz, İyi ki varsınız” diyerek, konuşmasını tamamladı.

Başbakan Yardımcısı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ise, Tıp Bayramı’nın tarihçesiyle ilgili bilgi vererek, bugünkü durumun da yurt savunmasıyla eşdeğer olduğunu belirtti.

Covid-19 salgını döneminde ve 6 Şubat depremiyle sağlıkçıların ne kadar önemli olduğunu herkesin fark ettiğini vurgulayan Ataoğlu, Covid 19’dan 7 bin 428, depremde de 505 sağlıkçının hayatını kaybettiğini söyledi.

Ataoğlu, şu anki sağlık Bakanının ne kadar uğraş verdiğine bizzat kendisinin Bakanlar Kurulu’nda şahit olduğunu, tüm yetkililerin imkanlar doğrultusunda ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çalıştığını kaydetti.

Hastane yapımlarının gecikmesine sebep olan konularda bilgi veren Ataoğlu, 9 milyona ihaleye çıkılan binaların üç ay sonra 25 milyona tamamlanamayacak hale gelmesinin sebeplerini anlattı.

Ataoğlu, bundan sonraki 14 Mart’ların bayram havasında geçmesi için kendilerinin de Sağlık Bakanlığı ile iş birliği içerisinde ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Vekili Zorlu Töre, 6 Şubat depreminde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek, sağlıkçı olmanın önemine işaret etti, sağlıkçılığın en hümanist meslek olduğunu ve sevgiyle yapılması gerektiğini söyledi.

Tarih boyunca tıp eğitiminin önemine değinen Töre, sağlık alanının her zaman takdir gören bir meslek olduğunu vurguladı.

Sağlık çalışanlarının morallerinin yüksek olmasının, memnun, mutlu olmasının gerekliliğine işaret eden Töre, hasta haklarının da ciddi şekilde korunmasının da önemli olduğunu kaydetti, “Hasta olmazsa doktora da ihtiyaç olmaz” dedi.

Töre, zaman aşımında sağlık hizmetlerinin yetersiz kalmasının normal olduğunu, artan nüfus ve gelişen teknolojinin ve ortaya çıkan hastalıkların doğal sonucu olduğunu kaydetti.

Eğitim ve sağlığın ihmal edilmemesi gereken konular olduğunu, devletin ciddiyetini bu alanlarda göstermesi gerektiğini söyleyen Töre, “Yaşamla ilgili konularda biz greve gittik iş azalttık gibi şeyler olmamalıdır” dedi.

Töre, Meclisteki hekim milletvekili sayısının da her zaman fazla olduğuna işaret ederek, “Ülkedeki sağlık sorunları için siyasetten arınmış, ideoloji kavgalarına girmeden elbirliğiyle çalışalım. Bazı eksikliklerin de siyasi tavırlardan kaynaklandığını da unutmamalıyız” dedi.

Töre, “Çağdaş sağlık sistemi için her kim bize ne yardım yapacaksa, ister Türkiye olsun ister Rum tarafındaki hastaneler olsun dayanışma olacaksa elbette yapmalıyız temel olan insan sağlığıdır, insanı yaşatmaktır” dedi.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin yıl sonu gösterisi yapıldı

Published

on

By

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin (SAM) yıl sonu gösterisi dün yapıldı.

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’ndeki etkinliğe Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ve bazı milletvekilleri de katıldı.

Etkinlikte Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ile Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın konuşma yaptı.

Etkinlikte resim, seramik ve ahşap atölyelerinde üretilen çalışmalardan oluşan sergiler de açıldı.

SAM öğrencileri, dans, bale, jimnastik, halk dansları gösterileri sundu.

-Barçın

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin üretim ve eğitim alanında ortaya koyduğu çalışmaların önemini dile getirdi.

Sosyal Aktivite Merkezi’nin sadece aktivite yapılan bir yer olmadığını gördüğünü ifade eden Barçın, sevgi, emek ve umudun da var olduğu merkezde, nice çocukların yetiştirilmesini temenni etti.

-Karavezirler

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin gurur verici işler başardığını belirterek hem eğitmenlere hem de öğrencilere teşekkür etti.

“Hizmet etmek sevmekle başlar diyorum. Çünkü biz, beldemize severek hizmet ediyoruz, hizmet aşkıyla çalışıyoruz” diyen Karavezirler, bugün de bunun onur ve gururunu yaşadığını söyledi.

SAM’da yer alan seramik ile teknoloji atölyelerinin her geçen gün büyüdüğünü belirten Karavezirler, bilim ve teknoloji merkezinin kurulması için adım atıldığını belirtti.

Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin eğitime, kültüre, sanata verdiği öneme işaret ederek, belediyenin öz kaynaklarıyla yapılan okul binası, oyun grubu gibi eserler hakkında bilgi verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu, İİT Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısına katıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu, “Değişen Dünyada İİT” konu başlığıyla gerçekleşen ve İsrail’in Filistin ve İran’a saldırılarının ağırlıklı olarak gündemi oluşturduğu toplantıda bir de konuşma yaptı.

Ertuğruloğlu konuşmasında, 20 ayı aşkın bir süredir devam eden ve 55 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın son bulması için üye ülkelerin ve uluslararası toplumun bir an önce İsrail’i durduracak adımlar atması gerektiğini, geçmişte benzer saldırıları ve acıyı yaşamış Kıbrıs Türk halkının Filistinli kardeşlerinin acısını derinden hissettiğini, uzun yıllardır devam eden Filistin sorununa çözümün, bağımsız ve egemen Filistin devletinin kabülü ve iki devlet esasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, dün gece Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların, bir süredir İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarıyla istikrarsızlaşan güvenlik ortamını küresel boyuta taşıyabilecek düzeye getirdiğini, güvensizlik ve istikrarsızlığın ne yazık ki günümüzün düzeni haline geldiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya varılamamasının nedeninin bazı kesimlerce iddia edildiği gibi müzakere eksikliğinden değil, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmeyi ve egemen eşit ve eşit uluslararası statüye haiz devlet olarak tanımayı reddetmeyi ısrarla sürdürmesi olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Ada’da kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşının mevcut iki devlet gerçeği temelinde sağlanabileceğini vurgulayarak, tarafların egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden teyidiyle iki devlet arasında iş birliği yollarının aranabileceğini ifade etti. Bakan Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77.BM Genel Kurulu’nda uluslararası topluma yaptığı ve takip eden yıllardaki genel kurullarda yinelediği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaları ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaları yönündeki çağrısını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu çağrı doğrultusunda somut adım atmalarını beklediklerini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, toplantı çerçevesinde, bazı üye ülke Dışişleri Bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ayrıca, İslam İşbirliği Gençlik Formu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İİGF Büyük Gençlik Ödülü’nün takdim edildiği ödül törenine katıldı.
Bakan Ertuğruloğlu’na toplantı ve temaslarında Müdür/Temsilci Mustafa Davulcu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Erek Çağatay ve Üçüncü Sekreterler Begüm Tuncalı ve İsmail Bayramoğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Trending

Reklam