Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Sağlık Bakanı Pilli: En büyük sorunumuz sistemsizlik

Published

on

Sağlık Bakanı Ali Pilli, sağlıktaki eksikliklerin süratle giderilmesi için çalıştıklarını kaydetti.

Sağlık hizmeti alanla, sağlık hizmeti verenin memnun olacağı bir sistemin oluşmasının şart olduğunu kaydeden Pilli, “Sorunları çözemediğim zaman mutsuz oluyorum ama umutsuz değilim… Sağlıkta çözülemeyecek problem yok…” dedi.

Hedeflerinin alt yapıyı güçlendirmek, sağlığa sistem getirmek olduğunu belirten Pilli, “En büyük sorunumuz sistemsizlik” açıklamasında bulundu.

Her zaman halkın menfaati doğrultusunda çalıştığını kaydeden Bakan Pilli, “Bazı zümreler bu nedenle beni istemiyor. Biz sağlığı düzeltmeye çalışırken, bazıları da bozmak için uğraşıyor” diye konuştu.

23 Ocak milletvekilliği erken genel seçimi sonrasında kurulan Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) 3’lü koalisyonunda Sağlık Bakanı olarak görev yapan Ali Pilli, hedefleri, projeleri, sağlıktaki durumu Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirdi.

İlaç eksikliği ve vakalar konusunda da açıklamada bulunan Pilli, “Mağazada ne kadar eşya olduğunu bilgisayara bakıp öğrenebilirsiniz ama biz eczanelerde ne kadar ilaç olduğunu bilmiyoruz. İlaç sorununu çözmek istiyorsak otomasyon sistemini çalışır hale getirmeliyiz” dedi.

Pilli, toplumun yüzde 81’inin Covid-19’a karşı aşılanarak seriyi tamamladığını da açıkladı.

“SIKILDIK AMA BİR SÜRE DAHA KURALLARA UYMALIYIZ…”

Ali Pilli, son dönemde 300 ile 500 bandında seyreden vakaların baskın ve daha hızlı bulaşan Omicron varyantı olduğunu söyledi.

Pilli, özellikle yaşlılarla kronik hastaların bir süre daha korunması gerektiğini vurgulayarak, “Yaşlıları da kendimizi de korumaktan vazgeçtik. Vakalar bu nedenle arttı. Vatandaşlarımız rehavete kapılmasın. Sonuçta bu öldürücü bir hastalık” dedi.

Omicron’un öldürücü, hastaneye ve yoğun bakıma yatış etkisinin daha az olduğunu belirten Ali Pilli, “İki yıldır ‘maske, mesafe ve hijyen’ deniyor. İnsanlar haklı olarak sıkıldı. Ben de sıkıldım ama bir süre daha kurallara uymalıyız… Nisan’a doğru vakaların azalacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Sağlık Bakanı Pilli, Covid-19 olmasa da her kış döneminde diğer enfeksiyonlar nedeniyle kayıplar verildiğini hatırlatarak, temel kuralın enfeksiyonlardan korunmak olduğunu kaydetti.

Covid-19’a bağlı ölüm oranlarına da değinen, kronik hastalığı olan genç insanların kaybedildiğini anımsatan Sağlık Bakanı Pilli, “Ölüm oranları fazla gibi görünebilir ama değil. Diğer ülkelere göre aşağıdayız…” dedi.

“İNSANLAR MASKESİZ DOLAŞIYOR AMA VİRÜSE YAKALANINCA TEDİRGİN OLUYOR. BEN DE KORKTUM…”

Bir süre önce Covid-19’a yakalanıp iyileşen Pilli, “Üşüme ve boğazımda yanma hissettim… ‘Bu Covid olabilir’ dedim… Korktum… ‘Ciğerlerime iner mi’ diye düşündüm… İnsanlar maskesiz dolaşıyor, korkmuyor ama virüse yakalananların ne kadar tedirgin olduğunu görüyorum…” şeklinde konuştu.

Covid-19’la geçen 2 yılı da değerlendiren Sağlık Bakanı Ali Pilli, “Pandemiye güçsüz alt yapıyla girdik. İyi çalıştık. Toplum kurallara uydu. Avrupa’nın sonra yaptığını biz ilk başta yaptık, insanları koruduk. Acil Durum Hastanesi’ni kurduk. Hastanenin yapılması gerektiğini ilk dile getiren ve girişim yapan bendim. Bu hastane olmasa açılamazdık…” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan Acil Durum Hastanesi’nde 36 yataklı yoğun bakım oluşturulduğunu kaydeden Sağlık Bakanı Pilli, 6 olan solunum cihazı sayısının bağışlarla 200’ü bulduğunu dile getirdi.

Pilli, tam teşekküllü olan Acil Durum Hastanesi’nin bir süre sonra diğer hastalara da hizmet vereceğini dile getirerek, 500 yataklı Lefkoşa Hastanesi’nin de Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılacağını söyledi.

“AŞILAMA ORANINDA ÇOĞU ÜLKEDEN ÖNDEYİZ… 906 BİN 108 DOZ AŞI YAPILDI”

Aşılarla ilgili soruları da yanıtlayan Sağlık Bakanı Pilli, 35 merkezde vatandaşlara aşı yapılmaya devam edildiğini, bugüne kadar 906 bin 108 doz aşı yapıldığını, toplumun yüzde 81’inin aşılanarak seriyi tamamladığını, aşılama oranında çoğu ülkeden önde olunduğunu açıkladı.

Aşıyla ilgili kampanya yapılmadığı eleştirilerini yersiz bulduğunu belirten Pilli, muhtarlarla, belediyelerle iş birliği yapıldığını, kendilerine ulaşan yaşlıları ise evlerinde aşıladıklarını kaydetti.

Şu an yoğun bakımdaki kişilerin aşısız ve yaşlı olduğuna dikkat çeken Pilli, “E-devlet uygulamada olsaydı kimin aşılı, kimin aşısız olduğunu görebilecektik” dedi.

Çocuklar için ülkeye Avrupa Birliği üzerinden 2 bin doz aşı geldiğini, bin aşının yapıldığını, ikinci dozların da yapılacağını belirten Pilli, “Sayı daha fazla olabilirdi. Ailelerde çekince var… Covid-19’un eski gücünü kaybetmesi de bir etken olabilir” şeklinde konuştu.

Pilli, önlemler aldığını, okullarda vakaların çok da artmadığını söyledi.

“ESKİDEN ÇOK GÜZEL ÇALIŞAN SAĞLIK MERKEZLERİMİZ ZAYIFLADI”

Covid-19 dışındaki hastaların “ihmal ediliyoruz” diye serzenişte bulunduğunu söyleyen Pilli, “Aslında bu hastalar ihmal edilmedi ancak koşullar bizi Covid’le mücadeleye itti. Sağlıkta bazı eksiklikler oldu, bunları süratle gidermeye çalışıyoruz” dedi.

Sağlık merkezlerinin yeniden organize edilmesi için adım attıklarını ifade eden Pilli, buraya ziyaretler gerçekleştirdiğini, hekim ve hemşire eksikliğinin sağlık merkezlerindeki en önemli sorun olduğunu ifade etti.

Pilli, “Eskiden çok güzel çalışan sağlık merkezlerimiz zayıfladı. Bir sağlık merkezinde mutlaka pratisyen hekim, kadın doğum uzmanı, çocuk doktoru, diş doktoru olmalı ama bu ülkede doktor bulmak çok zor… Bu sorun giderilse hastanelerdeki yük azalır…” dedi.

Sağlık Bakanı Pilli, Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde 10 yataklı bir yoğun bakımın daha önümüzdeki hafta hizmete gireceğini kaydetti.

Sağlıkla ilgili yemek, temizlik gibi ihalelere bu hafta içinde çıkılacağını söyleyen Pilli, hastanelerdeki temizlik sorunun çözüldüğünü ifade etti.

HASTANE PROJELERİ

Yarım kalan Güzelyurt Hastanesi’nin bu dönemde bitirilmesine dair hedefleri olduğunu ancak henüz bunun için bir kaynak ayrılmadığını kaydeden Bakan Pilli, “İrade koyarsak ki koymamız gerekir, bu kaynak bulunur” şeklinde konuştu.

Yarım kalan Girne Hastanesi hakkında da konuşan Pilli, “Hastane için 30 milyon TL’yi Sağlık Fonu’ndan ayırmıştık. Bu para hâlâ duruyor. Girne Hastanesi bize devredildiğinde 30-33 milyon TL’ye bitirilebilirdi. Ben görevi devrettikten sonra 68 milyonluk ihale kazanıldı ancak enflasyon nedeniyle kazanan vazgeçti. Şimdi yeniden ihaleye çıkılacak…” dedi.

Pilli, Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’nin (AMATEM) 6 ay-1 yıl içinde bitebilecek durumda olduğunu söyleyerek, “AMATEM’i bitirmek de hedeflerimiz arasında” şeklinde konuştu.

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin hasta yükünü kaldıramadığını, çağdaş sağlık hizmeti için Lefkoşa’ya 500 yataklı bir hastane kazandırılması gerektiğini belirten Pilli, hastanenin ihalesine Türkiye Cumhuriyeti’nde çıkıldığını, bu yıl içinde inşaata başlanacağını belirtti.

Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin ihtiyaçları karşılamada yeterli olmadığını ancak ne zaman talep etseler Maliye Bakanlığı’nın imkan sağladığını söyleyen Pilli, alt yapılar için de Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman yardımda bulunduğunu kaydetti.

“EN BÜYÜK SORUN SİSTEMSİZLİK…”

“Size göre, sağlıktaki en büyük sorun nedir?” sorusu üzerine, “Sistemsizlik” yanıtını veren Pilli, şu değerlendirmede de bulundu:

“Yapılması gerekenleri yapmıyoruz. Hükümetlerin istikrarlı olmaması da ilerlemeye engel. E-devlet, e-sağlık, e-reçete gibi uygulamaların oturması lazım. Bir mağazada ne kadar eşya olduğunu bilgisayara bakıp öğrenebilirsiniz ama biz eczanelerde ne kadar ilaç olduğunu bilmiyoruz. Otomasyonumuz tam çalışmıyor… 1994’ten bu yana ülkede kesintisiz olarak hekimlik hizmeti veriyorum ve çok iyi hatırlıyorum, 1994’te Türkiye ülkede otomasyon sistemine geçilmesi için gerekli alt yapıyı sağladı, bilgisayarlar geldi, eğitim verildi ama biz bir türlü bu yapıyı oturtamadık… Biz yapmadık…”

“Artık bu sistemsizlik bizi zorluyor. Sağlığın yeniden organize olabilmesi için yasalardan alt yapıya birçok alanda adım atılması gerek…” diyen Pilli, ilgili yasa tasarılarının tümünü Cumhuriyet Meclisi’ne götürme hedefi olduğunu kaydetti.

Sağlık Bakanı Pilli, “Hedefimiz sağlıktaki alt yapıyı güçlendirmek, sağlığa sistem getirmek…” dedi.

“130 MİLYON TL’LİK İHALEYE ÇIKTIK. BU AYIN SONUNA DOĞRU TÜM İLAÇLAR GELECEK”

İlaçlarla ilgili ihalelere yılsonu çıkıldığını, dövizdeki dalgalanma nedeniyle Türkiye’deki firmaların ilaçları kısıtladığını belirten Pilli, şunları söyledi:

“İlaç sıkıntısı vardır… Herkes bir şeyler söylüyor ama kanser ilaçlarında çok büyük sıkıntı olmadı… Mümkün olduğu kadar kanser ilaçları geldi… Diyorlar ki pandemi nedeniyle Türkiye ilaçlara ihracat yasağı getirdi ama biz bu konuda sorun yaşamadık. TC Sağlık Bakanlığı’na eksik ilaçlarla ilgili ne zaman talep iletsek, bunu çözdüler. Bu sorunun tamamen çözülmesi için ilgililerle konuştuk…”

3 ay önce 17 milyon TL’lik ilaç aldıklarını, sıkıntıları biraz giderdiklerini belirten Sağlık Bakanı Pilli, “130 milyon TL’lik ihaleye çıktık. Bu ayın sonuna doğru tüm ilaçlar gelecek… Eğer ilaç sorununu çözmek istersek otomasyon sistemini çalışır hale getirmeliyiz. İnanın bunu sağlarsak ilaca harcadığımız paranın yarısını harcayacağız…” dedi.

Pilli, tüm sağlık merkezlerinde ilaçların sayılması için talimat verdiğini, önümüzdeki günlerde İlaç Eczacılık Dairesi bünyesindeki depodaki ilaçların da sayılacağını belirtti.

“BİZ SAĞLIĞI DÜZELTMEYE ÇALIŞIRKEN, BAZILARI DA BOZMAK İÇİN UĞRAŞIYOR

Her zaman halkın menfaati doğrultusunda çalıştığını vurgulayan Bakan Pilli, “Bazı zümreler bu nedenle beni istemiyor. Biz sağlığı düzeltmeye çalışırken, bazıları da bozmak için uğraşıyor… ”dedi.

“GÜNDE 300’ÜN ÜZERİNDE TELEFON ALIYORUM. İŞLER KİLİTLENİYOR. İNSANLAR ÇÖZEBİLECEĞİ SORUNLAR İÇİN BİLE BİZİ ARIYOR”

İnsanların bakanla görüşünce sorunların çözüleceği yönünde bir algısı olduğunu da belirten Pilli, “Günde 300’ün üzerinde telefon alıyorum. İşler kilitleniyor. Elbette bizimle görüşen insanların ciddi sorunları da oluyor ama çözülebilecek sorunlar için bile bizi arıyorlar” dedi.

Sağlık hizmeti alanla, sağlık hizmeti verenin memnun olacağı bir sistemin oluşmasının şart olduğunu ifade eden Ali Pilli, “Sorunları çözemediğim zaman mutsuz oluyorum ama umutsuz değilim… Sağlıkta çözülemeyecek problem yok…” şeklinde konuştu.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Ürdün’de Beşli Güvenlik Zirvesi’ne katılan Hakan Fidan’dan Suriye ve Filistin mesajları

Published

on

By

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “(Suriye’de yaşanan) Hadiseleri, herhangi bir mezhebe ya da dini gruba mal etmeye çalışmak doğru değildir. Yaşanan gerginliklerin mezhep çatışmasına dönüşmesini amaçlayan provokasyonlara karşı, itidal ve sağduyu içinde hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.” ifadesini kullandı.

Fidan, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan ile Ürdün’ün ev sahipliğinde tarihi nitelikte bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirtti.

Bölgenin kronik sorunlarına ortak çözümler üretmek ve bölgesel inisiyatif almak amacıyla bir araya geldiklerini kaydeden Fidan, toplantıda, başta terörle mücadele olmak üzere Suriye’nin istikrarını yakından ilgilendiren konuları detaylıca ele aldıklarını aktardı.

Hakan Fidan, Suriye’de yeni kurulan hükümete her yönüyle yardımcı olma, istikrar sağlayıcı bütün faaliyetleri destekleme konusunda hemfikir olduklarının altını çizdi.

“İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı durmak ve Filistin meselesini kalıcı çözüme kavuşturmak için sorumluluk almak zorundayız. Gazze, Filistin toprağıdır ve öyle kalacaktır” ifadesini kullanan Fidan, Filistinlilerin ana yurtlarından zorla göç ettirilmesine yönelik söylem ve adımların başarısızlığa mahkum olduğunu kaydetti.

Fidan, toplantıda terör örgütü DEAŞ’a karşı müşterek operasyon ve istihbarat mekanizması kurulmasına yönelik karar aldıklarını anımsatarak, tarafların uzman ekiplerinin süreci detaylandırarak hızla hayata geçireceğini belirtti.

“Birlikte hareket ettiğimiz sürece, bölgesel barışa ve güvenliğe daha güçlü katkılar sağlayacağız. Bugünkü Beşli Güvenlik Zirvesi, bu yönde atılmış çok önemli bir adımdır” görüşüne yer veren Fidan, bir sonraki toplantının Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılacağını hatırlattı.

Son günlerde bazı çevrelerin, Suriye’de istikrarsızlık oluşturmak amacıyla toplumsal fay hatlarını harekete geçirme çabalarının gözlemlendiğine dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:

“Hadiseleri, herhangi bir mezhebe ya da dini gruba mal etmeye çalışmak doğru değildir. Yaşanan gerginliklerin mezhep çatışmasına dönüşmesini amaçlayan provokasyonlara karşı, itidal ve sağduyu içinde hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.”

Devamını Oku

Dünya

Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye’nin düzenlediği toplantının ardından ortak bildiri yayımlandı

Published

on

By

Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye’den diplomatik, askeri ve istihbari üst düzey temsilcilerin Ürdün’ün başkenti Amman’da düzenlediği Suriye ve Komşu Ülkeler Toplantısı’nın ardından ortak bildiri yayımlandı.

Terörle mücadele, uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla mücadelede işbirliği, sınır güvenliğinin sağlanması, bölgedeki diğer ortak zorluklar ve Suriye’deki gelişmelerin görüşüldüğü toplantının ardından yayımlanan ortak bildiride, Suriye halkının; ülkenin güvenliğini, istikrarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlayan, haklarını ve güvenliğini koruyan temeller üzerinde vatanlarını yeniden inşa etme çabaları desteklendi.

Suriye’nin güvenliği ve istikrarının, bölgenin güvenliği ve istikrarı için esas olduğu vurgulanan bildiride, Suriye’nin güvenliği, egemenliği ve barışını hedef alan tüm girişimler ve gruplar kınandı. Hükümete, kamu düzenini güçlendirmek ve Suriye’nin istikrarını ile halkının güvenliğini korumak için aldığı tüm önlemlerde destek mesajı verildi.

İsrail’in Suriye topraklarına yönelik saldırganlığı ve iç işlerine müdahale girişimlerinin reddedildiği ve kınandığı bildiride, bu durumun uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı olduğu ve daha fazla çatışmaya yol açacak bir tırmanmaya neden olacağı ifade edildi.

Katılımcılar, bildiride, uluslararası toplumu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini (BMGK) uluslararası hukuka uymaya, İsrail’in ihlallerine son vermeye ve İsrail’in işgali altındaki Suriye topraklarından çekilmesini sağlamaya çağırdı. Ayrıca, İsrail’in saldırılarını durdurması ve Suriye ile İsrail arasında 1974’te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’na uyması talep edildi.

Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye’nin dışişleri ve savunma bakanları ile genelkurmay ve istihbarat başkanlarının katılımıyla Amman’da bir toplantı düzenlenmişti.

-Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması gerektiğine işaret edildi

Katılımcıların yayımladığı ortak bildiride, Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’nın sonuçları memnuniyetle karşılanarak, Konferans tarafından açıklanan anayasal bildirinin en kısa sürede yayınlanması teşvik edildi.

Her türlü terörizmin kınandığı ve askeri, güvenlik ile ideolojik düzeylerde terörle mücadelede işbirliği mesajının verildiği bildiride, katılımcıların, terör örgütü DEAŞ’ın Suriye, bölge ve dünya güvenliğine yönelik oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmak ve bu örgütü yok etmek amacıyla mevcut uluslararası çabalara destek sağlamak için işbirliği ve koordinasyonun tesisi adına ortak bir operasyon merkezi kurulması ve DEAŞ cezaevleriyle ilgili meselelerin ele alınması konusunda mutabık kaldığı kaydedildi.

Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile organize suçlarla mücadelede işbirliği yapılmasının yanı sıra Suriye’nin bu konulardaki kapasitesinin geliştirilmesi için yardım ve destek sağlanması kararı alındığı belirtilen bildiride, Suriye’nin yeniden imarına yönelik çabalara destek verildiği ifade edildi.

Bildiride, ülkenin erken toparlanma projelerine yönelik katkıların artırılması için uluslararası desteğin seferber edilmesi gerektiği belirtilerek, Suriye’nin devlet inşası ve yeniden imarına engel teşkil eden tüm hususlarla mücadele edebilmesine yönelik kapasitesinin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Suriye’nin yeniden inşa kapasitesini artırmak ve Suriye halkının ihtiyaçlarını karşılamak için Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması gerektiğine işaret edilen bildiride, Suriye ve komşu ülkeler arasında ekonomik, ticari ve yatırım işbirliğinin yanı sıra enerji ve ulaşım sektörleri de dahil olmak üzere altyapı geliştirme alanlarında işbirliğinin artırılması ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesi teyit edildi.

Bildiride, bölge ülkelerinin, uluslararası toplum ve ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışarak Suriyeli mültecilerin uluslararası hukuka uygun şekilde, güvenli ve sürdürülebilir şekilde vatanlarına dönüşünü sağlayacak güvenliğe ilişkin, yaşamsal ve siyasi koşulların oluşturulması için ortak çalışması mesajı verilerek, mültecilerin dönüşü tamamlanana kadar uluslararası toplumun, ev sahibi ülkelerdeki mültecilere yönelik tüm sorumluluklarını yerine getirmeye devam etmesi gerektiğinin altını çizildi.

Devamını Oku

Dünya

Trump’ın “ele geçirme” tehditlerinin hedefindeki Grönland seçime gidiyor

Published

on

By

Grönland, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ada’nın “kontrolünü ele geçirmeye” yönelik ısrarlı açıklamalarının ardından tırmanan jeopolitik gerilimlerin ortasında yarın genel seçime gidiyor.

Dünyanın en büyük adası Grönland, iklim krizinin etkisiyle buzların erimesi ve yeni ticaret yollarının açılması nedeniyle giderek daha önemli hale gelen Arktik bölgesinde merkezi konuma sahip.

Zengin yer altı rezervleri bulunan Grönland’ın, hem ABD’ye yakınlığı hem de kilit deniz yolları üzerindeki konumu, Washington için özellikle Rusya ve Çin ile artan rekabet bağlamında “stratejik avantaj” olarak görülüyor.

Trump, 23 Aralık’ta Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland’ın ABD’nin kontrolünde olması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek, Ada’nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip bulunmanın “mutlak zorunluluk” olduğunu savundu.

Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede ise Grönland’ın “satılık olmadığını” vurguladı.

Trump, ABD Kongresinde 5 Mart’ta yaptığı konuşmada “Grönland’a ulusal güvenlik ve hatta uluslararası güvenlik için ihtiyacımız var. Sanırım öyle ya da böyle bunu elde edeceğiz. Bunu elde edip sizi güvende tutacağız.” ifadelerini kullandı.

Bunun ardından Egede, “Biz Amerikalı ya da Danimarkalı olmak istemiyoruz, biz Grönlandlıyız. Amerikalıların ve liderlerinin bunu anlaması gerekiyor.” dedi.

– Trump, Grönland’ı neden istiyor?

Grönland’a ilgisini gizlemeyen ABD, özellikle Soğuk Savaş döneminde Ada’ya önemli yatırımlar yaptı ve Thule Hava Üssü’nü kurarak bölgedeki varlığını güçlendirdi.

Üssün stratejik konumu, ABD’nin Kuzey Kutbu’ndaki ve Atlantik’teki faaliyetleri izlemesine olanak tanıyarak ulusal güvenliğini sağlamasına yardımcı oluyor.

Askeri kaygıların ötesinde, Grönland’ın mineraller, nadir toprak metalleri ve petrol rezervleri de dahil doğal kaynaklar açısından zengin olması da Ada’yı ABD için çekici kılıyor.

Ada’daki kaynakların elektronik, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlarda kullanılanlar başta olmak üzere ileri teknolojiler için gerekli mineraller olması dikkati çekiyor.

Grönland, önemli uranyum, altın, çinko ve diğer kritik malzeme rezervlerine sahipken ABD ise nadir toprak mineralleri konusunda Çin’e bağımlılığını azaltmak istiyor.

Trump, göreve geldiği ilk dönemde de Danimarka’dan Ada’yı satın alma isteğini dile getirmiş ancak 2019’da yaptığı bu teklifi Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “saçma” olarak nitelendirerek reddetmişti.

– Seçim manzarası

Yarın yapılacak seçim, Grönland’ın 31 sandalyeli parlamentosu Inatsisartut’un yapısını belirleyecek.

Seçimin, mevcut Başbakan Egede’nin liderliğindeki Inuit Ataqatigiit (Halk Topluluğu) Partisi ile bağımsızlık yanlısı Erik Jensen liderliğindeki Siumut Partisi arasında geçmesi bekleniyor.

Son anketler, Inuit Ataqatigiit’in yüzde 31 ile önde olduğunu, Siumut’un ise yüzde 21,9 ile ikinci sırada yer aldığını gösteriyor.

Seçimde yer alan diğer partiler ise bağımsızlık yanlısı Naleraq, Danimarka sınırları içinde ekonomik kalkınmayı önceleyen Demokratlar ve Danimarka ile birliği destekleyen Atassut.

– Bağımsızlık çağrıları

2 milyon kilometrekareden fazla alanı kaplayan Ada, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Danimarka’yı işgali sırasında ABD’nin koruması altına girdi ve 1945’te Danimarka’ya iade edildi.

Danimarka, 1979’da Grönland’a kendi kendini yönetme hakkı verdi, 2009’da ise özerklik genişletilerek Ada, iç işlerinde bağımsız hale geldi.

Grönland, kendi yönetim organlarını oluştursa da Danimarka, Ada’nın dış politika ve savunma konularında söz hakkını sürdürmeye devam etti.

Bağımsızlık çağrıları on yıllardır Ada’nın gündeminde yer alırken genel seçimin ardından Danimarka’dan bağımsızlık için bir referandum düzenlenmesi de gündemde.

Hem yeniden seçilmesi beklenen Egede hem de seçimlere katılan partilerin çoğunluğu, Grönland’ın bağımsızlığını kazanmasını önceliyor.

Ancak ekonomik ve savunma temelli endişeler, Grönland’ın “kendi kendine yetebilme” konusunda soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Öyle ki Grönland’ın ekonomisi büyük ölçüde balıkçılığa ve Danimarka’dan gelen ekonomik yardımlara dayanıyor ve Ada’nın güvenliği yine Kopenhag tarafından sağlanıyor.

Ada, zengin mineral ve hidrokarbon kaynaklarına sahip olsa da çevresel kaygılar nedeniyle yeni petrol arama ve uranyum madenciliğinin yasaklanması, ekonomik kalkınmayı engelliyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam