Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Şampiyon Meleklerin aileleri: “Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz”

Published

on

Gazimağusa, voleybol turnuvasına katılmak için Adıyaman’a giden Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinin acısına uyandı 6 Şubat 2023 saat 04.17’de…

Güle oynaya, heyecan ve sevinçle ülkelerini temsil etmek için Adıyaman’a giden sporcu çocuklar, öğretmenler ve aileler, Adıyaman Grand İsias Otel’de karanlığa gömüldü.

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde, 72 cana mezar olan Adıyaman’daki Grand İsias Hotel’de konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve ailelerden oluşan “Şampiyon Melekler”, ihmaller yüzünden enkaz altında kaldı.

35 canın hayatını kaybettiği otelden geriye tarifsiz acı, çaresizlik, özlem ve “kahır” kaldı. İki yıldır acıyı ilk günkü gibi yaşayan aileler, her gün 6 Şubat’a uyanıyor…

Aileler, adaleti sağlamak, mücadeleye devam edebilmek, çocuklarının ve eşlerinin adını yaşatmak, en önemlisi de yaşamaya devam edebilmek için Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği çatısı altında toplanarak, birbirine kenetlendi.

Adıyaman Grand İsias Otel’de eşlerini, evlatlarını kaybeden aileler, büyük acının ikinci yıl dönümünde TAK’a konuştu.

-Çiğdem Sabancı: “Mustafa benim hayattaki en değerli varlığımdı, onu öyle bir ülkeye gönderdiğim için çok üzgünüm”

Depremde oğlu Mustafa Sabancı’yı kaybeden Çiğdem Sabancı, çocukları Adıyaman’a 3 Şubat’ta gönderdiklerini hatırlatarak, “3 Şubat’ta çocuklarımızı Adıyaman’a göndereli iki yıl oldu. Bizim için 2 yıl gibi değil, sanki dün gibi. Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz.” dedi.

Ailelerin hep bir arada olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyleyen Sabancı, çocukların adaletini sağlamak için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

-“Deprem kader değil…

Sabancı, şöyle konuştu:

“Deprem kader değil. Davadan olası kast kararı çıksaydı, bir sonraki İsias veya Kartalkaya olayı yaşanmayacaktı. Bizim çocuklarımız geri gelmeyecek. Bizim mücadelemiz bir daha bu tür olaylar yaşanmaması için. Türkiye bu yüzden uyanmalı. En büyük amacımız çocuklarımızın anısını yaşatmak, yaşatmaya devam etmek… Mustafa benim hayattaki en değerli varlığımdı, onu öyle bir ülkeye gönderdiğim için çok üzgünüm ve onu çok seviyorum.”

-Ayşe Güler Akın: “Kara şubat Gazimağusa’nın, hatta tüm Kıbrıs’ın kara şubatı”

“Ocak ayında Kıbrıs’taki şampiyonlukla başlayan kara şubat yeniden geldi. Bizim her günümüz artık 6 Şubat.” diyen Doruk ve Alp Akın’ın annesi Ayşe Güler Akın da, “Kara şubat Gazimağusa’nın, hatta tüm Kıbrıs’ın kara şubatı. Bu gerçek artık hep bu şekilde olmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

Aileler olarak birbirine kenetlendiklerini, artık kalan ömürlerinde çocuklarının anılarını yaşatmaya çalışacaklarını vurgulayan Akın, “Artık bununla yaşayacağız. Hepimiz için çok zor. Çocuklarımızın sevinci hüzne dönüştü. İki oğlum ve tüm Şampiyon Melekler artık bizimle değiller. Onları anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz. Adalet yerini bulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

Akın sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok üzgünüm, nefes alamaya, güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz. Çok güzel ailelerdik, bu aileler 6 Şubat’la en dipte kaldılar. Çocuklarımız, canlarımız en güzel yerdeler şu an, onların gücüyle biz dipten çıkmaya çalışıyoruz. Her gece, çocuklarımıza bir gün daha yaklaşıyoruz.”

Akın, ailelerin birbirinden aldığı gücü ise şöyle anlattı:

“Enkazda çocukları beklerken kimse konuşmuyordu. Birbirimizin gözüne bakarken, herkes birbirini anlıyordu. Ağzımızdan bir kelime çıkmıyordu. Biz aileler konuşmadan aynı şeyleri hissediyoruz.”

Çocuklarını getirirken, uçakta “Şampiyon Melekler” kelimesini duyduğunu anlatan Ayşe Güler Akın, “Gerçekten onlar melek ve şampiyon melek. Onları çok güzel anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

-Afet Aktuğralı: “Acının bitmeyen bir şekli…”

Yaşadıkları acıyla artık bir aile olduklarını ifade eden Aras Aktuğralı’nın annesi Afet Aktuğralı, şunları söyledi:

“Biz bir aile olduk, o ailenin gücüyle güçlükleri aşmaya çalışıyoruz. Tek başımıza başka bir coğrafyaya gidip adalet arasak güçlü olamazdık. Tek başınıza kabir tertiplemek çok zordur. Hep birlikte hareket etmek bize güç veriyor. Her gün uyanır uyanmaz başka bir şey hatırlıyoruz. Bazen anneler kendi çocuğunu rüyasında görmek için dua eder, ama başka birinin çocuğunu görür. Sadece kendi çocuklarımızı düşünmüyoruz, her birini düşünüyoruz. Bugün eşim uyanır uyanmaz yarın Kağan Selim’in doğum günü olduğunu hatırladı mesela… Biz her gün aynı duyguları hep birlikte yaşıyoruz. Acının bitmeyen bir şekli…”

-Meltem Ekiz: “Çocuklar görev vermiş gibi…”

Oğlu Aykan Ekiz’i kaybeden anne Meltem Ekiz de, “Sanki çocuklarımız onların gücünü, başarılarını yaşatmamız için bize görev vermiş gibi hissediyorum” dedi.

-Şeniz Arkar: “Heyecanlı ve gururluydu çocuklarımız…”

“Her gün başka bir olay aklımıza geliyor ve başka başka duygular, acılar yaşıyoruz.” diyen Fahri Arkar’ın annesi Şeniz Arkar, şöyle konuştu:

“Ben yolcu etmeye gidemeyeceğim için o gün havalimanına götürmek için Fahri’yi Esra (Özberkman) almıştı. O gün Fahri abisini aldı diye Sahil’in yüzündeki heyecan gözümün önünden hiç gitmedi. Gidecekleri için heyecanlı ve gururluydu çocuklarımız.”

-Sena Bundak Topukçuğlu: “Mert’i gönderirken sarılamadık bile”

Mert Niyazi Topukçuoğlu’nun annesi Sena Bundak Topukçuğlu da, şöyle devam etti:

“Mert’i gönderirken sarılamadık bile. Anne gidiyorum geleceğim zaten, gelince sarılırız dedi. Çünkü çok heyecanlıydılar. Otobüsün camından el salladık birbirimize. Eşimle 1 Şubat’ta görüşmüşlerdi en son. Eşim onu teşhiste öpebildi…”

-Ahmet Can Yeniçeri: “İnsan çocuğuna veda edebilir mi?”

Depremde kızı Ecem ve eşi Bedriye Yeniçeri’yi kaybeden Ahmet Can Yeniçeri, duygularını şöyle ifade etti:

“İnsan çocuğuna veda edebilir mi?.. Aslında biz 3 Şubat’ta kaybetmişiz onları ama 6’sında yüzleştik gerçekle… En kötüsünü yaşadık adaletsizlik, bir çaresizlik….”

Eşini ve kızını kaybettikten sonra bilmediği birçok duyguyla yüzleşmek zorunda kaldığını söyleyen Yeniçeri, “Babayken hiç bilmediğim halde annelik de yapmak zorunda kaldım…” şeklinde konuştu.

-Fatoş Karasel

Eşi Ali Karasel’i kaybeden Fatoş Karasel, eşiyle gitmeden önce tekrar tekrar vedalaştıklarını söyleyerek, “Sanki bize veda etmiş gibi gitti.” dedi.

-Ozan Dağlı: “Benim tutunacak bir dalım yoktu. Kimsem kalmamıştı…Sizler benim ailem oldunuz”

Depremde iki kızı ve eşini kaybeden Ozan Dağlı da, eşi ve çocuklarını Adıyaman’a nasıl uğurladığını anlattı. Dağlı, “Ben sıradan hepsine sarılıp öptüm. Nazife gitmeden bir kez daha çağırıp öptü beni. Ayrılış mutsuzluğunu, acısı hissettim giderken…”

Depremden sonra özellikle kendisinin tutunacak bir dalının kalmadığını söyleyen Dağlı, “Ama sizler benim ailem oldunuz, yalnız yapamazdım…” dedi.

-“Bu acı, bu eksiklik, çaresizlik, hasret ve özlem geçmeyecek…”

Kendilerini tatmin edecek bir adaletin olmadığını söyleyen Dağlı, şöyle devam etti:

“Kahkahaları kulaklarımda… Bu acının tarifi yok gerçekten. Gerçekler her gün yeniden tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Bu acı, bu eksiklik, çaresizlik, hasret ve özlem geçmeyecek. Bunu ancak yaşayan anlayabilir. Bunu da sabrederek, savaşarak yapmak zorundayız ve yapmaya devam edeceğiz.”

-“Kahır kelimesi girdi lügatimize… Savaş gibi bir katliam oldu ama bu bir savaş değildi”

“Kahır kelimesi girdi lügatimize. Savaş gibi bir katliam oldu ama bu bir savaş değildi.” diyen Afet Aktuğralı, şöyle devam etti:

“Herkesin kayıpları olur, herkesin ailesinden biri, sevdikleri ölür. Herkesin bir acısı olur. Ama bu öyle bir acı ki, onlarca yıl geçse de hiç hafiflemeyecek bir kahırdır. Biz şimdi kendimize geliyoruz ve daha fazla hissediyoruz. Türbülans etkisinde kahır ve hasret… Bu etki son duruşmadan sonra oldu.”

Kızı Nehir Çevik’in depremden iki gün önce anneannesinde olduğunu anlatan Safiye Çevik, kızının o otele hiç gitmek istemediğini söyledi.

-Serap İş: “Çok üzgünüm, çok öfkeli ve kırgınım…”

Depremde oğlu Kağan Selim İş’i kaybeden Serap İş de, “Çok üzgünüm, çok öfkeli ve kırgınım. Adalet için mücadeleye devam edeceğim. Cehalet sonucu yapılan katil bir bina bizi evlatlarımızdan kopardı. Çocuklarımızın ahlaksızlığın kurbanı olmalarına müsaade etmeyeceğim.” ifadelerini kullandı.

Adalet mücadelesi ve ortak acının aileleri bir arada tuttuğuna işaret eden İş, mücadeleyi dernek çatısı altında sürdürmek zorunda olduklarını, başka türlü yaşayabileceklerini düşünmediğini dile getirdi; şöyle konuştu:

-“Adım adım büyümesine şahit olmak gurur vericiydi”

“Oğlum istediği için onu Adıyaman’a gönderdim yoksa hiç göndermek istemedim. Onun gözlerindeki mutluluğa şahit oldum. Direnemedim gitmesi karşısında. Ben de onunla gitmek istedim ama o istemedi, nasılsa birkaç gün sonra geleceğini söyledi. Ama 6 Şubat’tan sonrası olamadı. Yaşasaydı 15 yaşındaki olacaktı benim oğlum. Adım adım büyümesine şahit olmak gurur vericiydi. Birkaç gün önce babasıyla orta ikide olduğunu ve çok çabuk büyüdüğünü konuşup üzülmüştük. Biz bunları konuşurken benim çocuğumun sayılı günleri kalmış, biz bundan habersizdik. Duygularımız o kadar yoğun ki, kelimelerle anlatabileceğimizi sanmıyorum. Evimizde büyük bir boşluk, sessizlik, her bir köşedeki iz her gün yüzümüze çarpıyor. Her geçen gün ona bir adım daha yaklaşmak benim için çok büyük bir huzur.”

-Ruşen Yücesoylu Karakaya: “Güçlü olmaya, mücadele etmeye mecburuz”

Depremde kızı Selin’i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya “Kim ne derse desin bizler amacımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

Güçlü olmaya, mücadele etmeye mecbur olduklarını vurgulayan Ruşen Yücesoylu Karakaya ise, Grand İsias ve Grand Kartalkaya’da yapılan usulsüzlüklerle bir sürü masum çocuk ve insanın hayatını kaybettiğini söyledi.

Kartalkaya aileleri ile de iletişim içinde olduklarını ve onların sosyal medyada “#başkacanımızyok” diyerek sürdürdükleri mücadelelerinde her zaman yanlarında olacaklarını dile getiren Karakaya, yine aynı şekilde “#isiasortakdavamız”da da tüm amacın bir daha böyle ölümlerin yaşanmaması için adalette emsal kararların alınması olduğunu vurguladı.

-“Kamu görevlileri için açılacak ceza davasına da yine hep birlikte tek yürek olarak katılacağız”

Karakaya, kamu görevlileri iddianamesinin şubat ortası gibi yazılacağını çünkü savcının tüm ifadeleri alma işleminin tamamlandığını belirterek, şöyle devam etti:

“Adıyaman’da kamu görevlileri için açılacak ceza davasına da yine hep birlikte tek yürek olarak katılacağız. İstinaf mahkemesinin otel sahipleri, mimar ve mühendislerine verilen bilinçli taksir kararını onaylamaması gerek. Yargılamanın istinaf mahkemelerinde tekrar yapılması ve suçluların müebbet hapis ile cezalandırılmaları gerek.”

-İstinaf için 26 Şubat’ta kadar başvuruda bulunması gerek

Gerekçeli kararın ise avukatlara 7 Şubat’ta tebliğ edildiğini ifade eden Karakaya, avukatların istinaf için 26 Şubat’a kadar başvuruda bulunması gerektiğini söyledi.

Karakaya, bu süre içerisinde avukatlarla toplantılar yaparak, dilekçelerini istinaf mahkemesine vereceklerini, mücadelelerinin istinaf mahkemesi boyutunda devam edeceğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Çavuşoğlu, Azerbaycan’da KKTC üniversiteleri mezunlarıyla buluştu

Published

on

By

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan KKTC üniversiteleri mezunlarıyla bir araya geldi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre Çavuşoğlu, Azerbaycan temasları kapsamında, hukuk, mimarlık, işletme ve ekonomi gibi bölümlerden mezun olup Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan Azerbaycanlı mezunlarla buluştu. Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki iş birliğinin önemine dikkat çekti.

Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini ve bu bağlamda özellikle eğitim alanındaki temasların artırılacağını söyledi.

Türk dili ve edebiyatı mezunu olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, geçmişte Kiril alfabesini öğrenerek Azerbaycan edebiyatına ait bazı eserleri okuduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, KKTC’den mezun olan öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada, “Azerbaycan’da kendimi evimde gibi hissediyorum. Azerbaycanlı soydaşlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. KKTC’de dostluklar, arkadaşlıklar edindiniz. Sizler de KKTC’ye geldiğiniz zaman kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz. Bu bağları güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmeler kapsamında, Azerbaycanlı öğrencilerin KKTC’de eğitim almasının önünü açmak adına “önemli adımlar” atıldığını açıklayan Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz Üniversitesi 25, Lefke Avrupa Üniversitesi 25, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı olarak 20 Azerbaycanlı öğrenciye burs vereceğiz” dedi.

Çavuşoğlu, Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı’nın da kendi değerlendirmesinin ardından burs katkısında bulunmasıyla, toplamda yaklaşık 100 Azerbaycanlı öğrencinin burslu olarak KKTC’de eğitim görmesinin planlandığını belirtti.

KKTC üniversitelerinin Azerbaycan’da daha görünür hale gelmesi için tanıtım ofisleri açıldığını açıklayan Çavuşoğlu, yapılan bu çalışmalarla iki ülke gençliği arasında yakınlaşmayı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Azerbaycan’da görev yapan başarılı mezunlarla gurur duyduğunu belirten Çavuşoğlu, “Buraya gelişimizin sebebi birlikteliğimizi yeniden hatırlamak ve Türk yurdunu, Türk milletini birlikte yüceltmek için burada olduğumuzu söylemektir” ifadelerini kullandı.

“Geleceği birlikte şekillendirmek için yola devam ediyoruz” diyen Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik köprülerinin eğitim alanında daha da pekiştirileceğini kaydetti.

Bakan Çavuşoğlu’na temaslarında KKTC Bakü Temsilcisi Büyükelçi Ufuk Turganer, Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Behçet Çelebi, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç ve  Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ali Yükselen eşlik etti.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar’dan TMT’ye yönelik sosyal medya paylaşımlarına tepki

Published

on

By

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) yönelik bazı sosyal medya paylaşımlarına tepki göstererek, “TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı” ifadesini kullandı.

Bayar ayrıca, “Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu” dedi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı ile Harper Orhon tarafından yapılan sosyal medya paylaşımlarında Türk Mukavemet Teşkilatı’na ilişkin bazı ifadelere tepki gösterdi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar, Orhon’un paylaşımıyla ilgili, “TMT saflarında görev yapmış, 55. Bölük Komutanı, eski Mukavemetçi, omuz omuza birlikte savaştığımız Şehit Ecvet Yusuf’un oğlu, Harper Orhon’un Facebook’taki paylaşımını görünce, orada ima ettikleri yalan yanlış, kin dolu, TMT’cilere saldırılarından ve suçlamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz. Bu vesile ile Şehidimiz Ecvet Yusuf’u rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.” dedi.

Bayar, “Harper Orhon’a TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı. Önce bunu hatırlatırız! Harper Orhon da bugün bu paylaşımları yapıyorsa TMT sayesinde paylaşıyor ve TMT sayesinde kendisi de hayattadır. TMT camiasını bu tür suçlamalarından dolayı tekrar tekrar şiddetle kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.

– Bayar’dan Harmancı’ya: “TMT Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu”

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediye (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı’nın sosyal medya paylaşımına da tepki göstererek, “LTB Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır.’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz” dedi.

Bayar, açıklamasında, “TMT saflarında görev yapmış Mukavemetçi Mücahit Hüseyin Harmancı’nın oğlu, Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz ve kendisine TMT’nin Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kurulduğunu bir kez daha hatırlatırız.” ifadelerini kullandı.

Bayar açıklamasında devamla, şunları kaydetti:

“EOKA, adadaki Türkleri yok etmek ve adayı Yunanistan’a bağlamak için kurulan ve bunu icra ederken, Kıbrıs Türklerine her türlü zulmü, vahşeti ve katliamı yapmaktan çekinmeyen bir örgüttü. TMT ise bir gurup Türkün direniş amaçlı kurduğu, sonradan kadınlarıyla, çocuklarıyla, yaşlılarıyla, öğrencileriyle, çiftçileriyle, öğretmenleriyle elbirliğiyle fedakarca canlarını tehlikeye atarak Kıbrıs Türklerini EOKA terör örgütünden korumak için kurulan bir örgüttü. Sayın Harmancı’nın EOKA ile TMT’yi aynı kefeye koymasından dolayı şiddetle kınarken, kendisine TMT olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türkün kalmayacağını ve adanın çoktan Yunanistan’a bağlanmış olacağını bir kez daha hatırlatırız.”

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’a yönelik iddialar içeren kitaba örgütlerden tepki

Published

on

By

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı hedef aldığı gerekçesiyle kamuoyuna yansıyan kitap ve yazarına ilişkin çeşitli örgütler kınama mesajı yayımladı.

– KKTC Karadeniz Kültür Derneği

KKTC Karadeniz Kültür Derneği’nden yapılan açıklamada, söz konusu kitabın Denktaş’a yönelik “aşağılayıcı ifadeler” içerdiğini öğrenmekten derin üzüntü ve öfke duydukları belirtilerek, “Sayın Denktaş, sadece Kıbrıs Türklerinin değil, tüm Türk dünyasının tarihinde müstesna bir yere sahip, ömrünü halkının bağımsızlığına adamış, ilkeli, onurlu ve kararlı bir liderdir.” denildi.

Açıklamada, Denktaş’a hakaret etmenin sadece onun aziz hatırasına değil, Kıbrıs Türk halkının mücadelesine, şehitlerine ve bağımsızlık iradesine yapılmış “alçakça” bir saldırı olduğu kaydedilerek, “Karadeniz Kültür Derneği olarak bu tür sorumsuz, provokatif, toplumun değerlerini aşağılayan yaklaşımları en sert şekilde kınıyoruz” ifadesine yer verildi.

“Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti elbette demokrasimizin temel taşlarındandır. Ancak bu özgürlük, tarihi gerçekleri çarpıtmak, milletin ortak değerlerine hakaret etmek ve toplumu ayrıştırmak için bir araç olarak kullanılamaz.” denilen açıklamada, yayın hakkında yasal sürecin bir an önce başlatılması ve yetkili makamların gereğini yapması çağrısında bulunuldu.

– Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği

Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği Başkanı Kazım And tarafından yapılan açıklamada, hayatını Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığına, onun özgürlük ve bağımsızlığına adayan Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ve TMT’ye yönelik saldırıların kınandığı kaydedildi.

Açıklamada “Sözde yazar yalan ve iftiralarını tedavüle sürerek; halkımız, Kurucu Cumhurbaşkanımız ve Kıbrıs Türk mücadele tarihini karalayarak kendi ahlak anlayışını gün yüzüne çıkartmıştır.” denildi, Denktaş’ın  “Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri bir geri adım atmayacaksın, her dönemin adamı değil her dönem adam olacaksın.” sözleri hatırlatıldı.

– Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği

KKTC Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği’nden (DAAK) yayımlanan açıklamada, Rauf Raif Denktaş’ın yalnızca KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı değil; aynı zamanda bir halkın bağımsızlık ve varoluş mücadelesinin simgesi, ömrünü Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne ve onuruna adamış büyük bir lider olduğu vurgulandı.

Açıklamada, Denktaş’ın şahsına ve mirasına yönelik yapılan her türlü küçümsemenin, aslında bu halkın tarihine, mücadelesine ve bağımsızlığına yapılmış açık bir saygısızlık olduğu kaydedildi.

“Bu çirkin ve maksatlı ifadeleri şiddetle kınıyor, tarihimize ve milli değerlerimize yapılan bu tür saldırıların karşısında dimdik duracağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.” ifadeleri kullanılan açıklamada, tarihi şahsiyetlerin arkasından edilen hakaretlerin fikir özgürlüğü kisvesi altında meşrulaştırılamayacağı belirtildi.

– Emekli Astsubaylar Derneği

KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Esen Ömürlü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu kitapta yer alan ifadeleri ve “seviyesiz” söylemleri derin bir üzüntü ve öfkeyle karşıladıkları kaydedildi.

Açıklamada, “Büyük Kıbrıs Türk mücadelesinin mihenk taşı olan Rauf Raif Denktaş’a yönelik çirkin ve aşağılayıcı ifadelerin yalnızca bireysel ahlaki zaaf değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine yapılmış aleni bir saldırı olduğu belirtildi.

“Denktaş, sadece bir devlet adamı değil; aynı zamanda yüz yılı aşkın bir mücadelenin sembolü, halkımızın bağımsızlık ve özgürlük inancının vücut bulmuş halidir. Ona yönelik saldırılar, biz emekli askerlerin, mücahitlerin, halkımızın ve genç nesillerimizin maneviyatına, tarih bilincine ve milli şuuruna yapılmış bir hakarettir.” denilen açıklamada, kitapta kullanılan dilin ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği savunuldu.

Denktaş’ı karalamaya yönelik  girişimlerin şiddetle kınandığı açıklamada, ilgili mercilerden söz konusu şahsın iftiralarına karşı hukuki sürecin ivedilikle başlatılması, kamuoyunun ise bu türde karalama kampanyalarına duyarlı olması talep edildi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam