Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Şampiyon Meleklerin aileleri: “Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz”

Published

on

Gazimağusa, voleybol turnuvasına katılmak için Adıyaman’a giden Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinin acısına uyandı 6 Şubat 2023 saat 04.17’de…

Güle oynaya, heyecan ve sevinçle ülkelerini temsil etmek için Adıyaman’a giden sporcu çocuklar, öğretmenler ve aileler, Adıyaman Grand İsias Otel’de karanlığa gömüldü.

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde, 72 cana mezar olan Adıyaman’daki Grand İsias Hotel’de konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve ailelerden oluşan “Şampiyon Melekler”, ihmaller yüzünden enkaz altında kaldı.

35 canın hayatını kaybettiği otelden geriye tarifsiz acı, çaresizlik, özlem ve “kahır” kaldı. İki yıldır acıyı ilk günkü gibi yaşayan aileler, her gün 6 Şubat’a uyanıyor…

Aileler, adaleti sağlamak, mücadeleye devam edebilmek, çocuklarının ve eşlerinin adını yaşatmak, en önemlisi de yaşamaya devam edebilmek için Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği çatısı altında toplanarak, birbirine kenetlendi.

Adıyaman Grand İsias Otel’de eşlerini, evlatlarını kaybeden aileler, büyük acının ikinci yıl dönümünde TAK’a konuştu.

-Çiğdem Sabancı: “Mustafa benim hayattaki en değerli varlığımdı, onu öyle bir ülkeye gönderdiğim için çok üzgünüm”

Depremde oğlu Mustafa Sabancı’yı kaybeden Çiğdem Sabancı, çocukları Adıyaman’a 3 Şubat’ta gönderdiklerini hatırlatarak, “3 Şubat’ta çocuklarımızı Adıyaman’a göndereli iki yıl oldu. Bizim için 2 yıl gibi değil, sanki dün gibi. Her gün 6 Şubat’a uyanıyoruz.” dedi.

Ailelerin hep bir arada olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyleyen Sabancı, çocukların adaletini sağlamak için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

-“Deprem kader değil…

Sabancı, şöyle konuştu:

“Deprem kader değil. Davadan olası kast kararı çıksaydı, bir sonraki İsias veya Kartalkaya olayı yaşanmayacaktı. Bizim çocuklarımız geri gelmeyecek. Bizim mücadelemiz bir daha bu tür olaylar yaşanmaması için. Türkiye bu yüzden uyanmalı. En büyük amacımız çocuklarımızın anısını yaşatmak, yaşatmaya devam etmek… Mustafa benim hayattaki en değerli varlığımdı, onu öyle bir ülkeye gönderdiğim için çok üzgünüm ve onu çok seviyorum.”

-Ayşe Güler Akın: “Kara şubat Gazimağusa’nın, hatta tüm Kıbrıs’ın kara şubatı”

“Ocak ayında Kıbrıs’taki şampiyonlukla başlayan kara şubat yeniden geldi. Bizim her günümüz artık 6 Şubat.” diyen Doruk ve Alp Akın’ın annesi Ayşe Güler Akın da, “Kara şubat Gazimağusa’nın, hatta tüm Kıbrıs’ın kara şubatı. Bu gerçek artık hep bu şekilde olmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.

Aileler olarak birbirine kenetlendiklerini, artık kalan ömürlerinde çocuklarının anılarını yaşatmaya çalışacaklarını vurgulayan Akın, “Artık bununla yaşayacağız. Hepimiz için çok zor. Çocuklarımızın sevinci hüzne dönüştü. İki oğlum ve tüm Şampiyon Melekler artık bizimle değiller. Onları anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz. Adalet yerini bulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

Akın sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok üzgünüm, nefes alamaya, güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz. Çok güzel ailelerdik, bu aileler 6 Şubat’la en dipte kaldılar. Çocuklarımız, canlarımız en güzel yerdeler şu an, onların gücüyle biz dipten çıkmaya çalışıyoruz. Her gece, çocuklarımıza bir gün daha yaklaşıyoruz.”

Akın, ailelerin birbirinden aldığı gücü ise şöyle anlattı:

“Enkazda çocukları beklerken kimse konuşmuyordu. Birbirimizin gözüne bakarken, herkes birbirini anlıyordu. Ağzımızdan bir kelime çıkmıyordu. Biz aileler konuşmadan aynı şeyleri hissediyoruz.”

Çocuklarını getirirken, uçakta “Şampiyon Melekler” kelimesini duyduğunu anlatan Ayşe Güler Akın, “Gerçekten onlar melek ve şampiyon melek. Onları çok güzel anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

-Afet Aktuğralı: “Acının bitmeyen bir şekli…”

Yaşadıkları acıyla artık bir aile olduklarını ifade eden Aras Aktuğralı’nın annesi Afet Aktuğralı, şunları söyledi:

“Biz bir aile olduk, o ailenin gücüyle güçlükleri aşmaya çalışıyoruz. Tek başımıza başka bir coğrafyaya gidip adalet arasak güçlü olamazdık. Tek başınıza kabir tertiplemek çok zordur. Hep birlikte hareket etmek bize güç veriyor. Her gün uyanır uyanmaz başka bir şey hatırlıyoruz. Bazen anneler kendi çocuğunu rüyasında görmek için dua eder, ama başka birinin çocuğunu görür. Sadece kendi çocuklarımızı düşünmüyoruz, her birini düşünüyoruz. Bugün eşim uyanır uyanmaz yarın Kağan Selim’in doğum günü olduğunu hatırladı mesela… Biz her gün aynı duyguları hep birlikte yaşıyoruz. Acının bitmeyen bir şekli…”

-Meltem Ekiz: “Çocuklar görev vermiş gibi…”

Oğlu Aykan Ekiz’i kaybeden anne Meltem Ekiz de, “Sanki çocuklarımız onların gücünü, başarılarını yaşatmamız için bize görev vermiş gibi hissediyorum” dedi.

-Şeniz Arkar: “Heyecanlı ve gururluydu çocuklarımız…”

“Her gün başka bir olay aklımıza geliyor ve başka başka duygular, acılar yaşıyoruz.” diyen Fahri Arkar’ın annesi Şeniz Arkar, şöyle konuştu:

“Ben yolcu etmeye gidemeyeceğim için o gün havalimanına götürmek için Fahri’yi Esra (Özberkman) almıştı. O gün Fahri abisini aldı diye Sahil’in yüzündeki heyecan gözümün önünden hiç gitmedi. Gidecekleri için heyecanlı ve gururluydu çocuklarımız.”

-Sena Bundak Topukçuğlu: “Mert’i gönderirken sarılamadık bile”

Mert Niyazi Topukçuoğlu’nun annesi Sena Bundak Topukçuğlu da, şöyle devam etti:

“Mert’i gönderirken sarılamadık bile. Anne gidiyorum geleceğim zaten, gelince sarılırız dedi. Çünkü çok heyecanlıydılar. Otobüsün camından el salladık birbirimize. Eşimle 1 Şubat’ta görüşmüşlerdi en son. Eşim onu teşhiste öpebildi…”

-Ahmet Can Yeniçeri: “İnsan çocuğuna veda edebilir mi?”

Depremde kızı Ecem ve eşi Bedriye Yeniçeri’yi kaybeden Ahmet Can Yeniçeri, duygularını şöyle ifade etti:

“İnsan çocuğuna veda edebilir mi?.. Aslında biz 3 Şubat’ta kaybetmişiz onları ama 6’sında yüzleştik gerçekle… En kötüsünü yaşadık adaletsizlik, bir çaresizlik….”

Eşini ve kızını kaybettikten sonra bilmediği birçok duyguyla yüzleşmek zorunda kaldığını söyleyen Yeniçeri, “Babayken hiç bilmediğim halde annelik de yapmak zorunda kaldım…” şeklinde konuştu.

-Fatoş Karasel

Eşi Ali Karasel’i kaybeden Fatoş Karasel, eşiyle gitmeden önce tekrar tekrar vedalaştıklarını söyleyerek, “Sanki bize veda etmiş gibi gitti.” dedi.

-Ozan Dağlı: “Benim tutunacak bir dalım yoktu. Kimsem kalmamıştı…Sizler benim ailem oldunuz”

Depremde iki kızı ve eşini kaybeden Ozan Dağlı da, eşi ve çocuklarını Adıyaman’a nasıl uğurladığını anlattı. Dağlı, “Ben sıradan hepsine sarılıp öptüm. Nazife gitmeden bir kez daha çağırıp öptü beni. Ayrılış mutsuzluğunu, acısı hissettim giderken…”

Depremden sonra özellikle kendisinin tutunacak bir dalının kalmadığını söyleyen Dağlı, “Ama sizler benim ailem oldunuz, yalnız yapamazdım…” dedi.

-“Bu acı, bu eksiklik, çaresizlik, hasret ve özlem geçmeyecek…”

Kendilerini tatmin edecek bir adaletin olmadığını söyleyen Dağlı, şöyle devam etti:

“Kahkahaları kulaklarımda… Bu acının tarifi yok gerçekten. Gerçekler her gün yeniden tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Bu acı, bu eksiklik, çaresizlik, hasret ve özlem geçmeyecek. Bunu ancak yaşayan anlayabilir. Bunu da sabrederek, savaşarak yapmak zorundayız ve yapmaya devam edeceğiz.”

-“Kahır kelimesi girdi lügatimize… Savaş gibi bir katliam oldu ama bu bir savaş değildi”

“Kahır kelimesi girdi lügatimize. Savaş gibi bir katliam oldu ama bu bir savaş değildi.” diyen Afet Aktuğralı, şöyle devam etti:

“Herkesin kayıpları olur, herkesin ailesinden biri, sevdikleri ölür. Herkesin bir acısı olur. Ama bu öyle bir acı ki, onlarca yıl geçse de hiç hafiflemeyecek bir kahırdır. Biz şimdi kendimize geliyoruz ve daha fazla hissediyoruz. Türbülans etkisinde kahır ve hasret… Bu etki son duruşmadan sonra oldu.”

Kızı Nehir Çevik’in depremden iki gün önce anneannesinde olduğunu anlatan Safiye Çevik, kızının o otele hiç gitmek istemediğini söyledi.

-Serap İş: “Çok üzgünüm, çok öfkeli ve kırgınım…”

Depremde oğlu Kağan Selim İş’i kaybeden Serap İş de, “Çok üzgünüm, çok öfkeli ve kırgınım. Adalet için mücadeleye devam edeceğim. Cehalet sonucu yapılan katil bir bina bizi evlatlarımızdan kopardı. Çocuklarımızın ahlaksızlığın kurbanı olmalarına müsaade etmeyeceğim.” ifadelerini kullandı.

Adalet mücadelesi ve ortak acının aileleri bir arada tuttuğuna işaret eden İş, mücadeleyi dernek çatısı altında sürdürmek zorunda olduklarını, başka türlü yaşayabileceklerini düşünmediğini dile getirdi; şöyle konuştu:

-“Adım adım büyümesine şahit olmak gurur vericiydi”

“Oğlum istediği için onu Adıyaman’a gönderdim yoksa hiç göndermek istemedim. Onun gözlerindeki mutluluğa şahit oldum. Direnemedim gitmesi karşısında. Ben de onunla gitmek istedim ama o istemedi, nasılsa birkaç gün sonra geleceğini söyledi. Ama 6 Şubat’tan sonrası olamadı. Yaşasaydı 15 yaşındaki olacaktı benim oğlum. Adım adım büyümesine şahit olmak gurur vericiydi. Birkaç gün önce babasıyla orta ikide olduğunu ve çok çabuk büyüdüğünü konuşup üzülmüştük. Biz bunları konuşurken benim çocuğumun sayılı günleri kalmış, biz bundan habersizdik. Duygularımız o kadar yoğun ki, kelimelerle anlatabileceğimizi sanmıyorum. Evimizde büyük bir boşluk, sessizlik, her bir köşedeki iz her gün yüzümüze çarpıyor. Her geçen gün ona bir adım daha yaklaşmak benim için çok büyük bir huzur.”

-Ruşen Yücesoylu Karakaya: “Güçlü olmaya, mücadele etmeye mecburuz”

Depremde kızı Selin’i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya “Kim ne derse desin bizler amacımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

Güçlü olmaya, mücadele etmeye mecbur olduklarını vurgulayan Ruşen Yücesoylu Karakaya ise, Grand İsias ve Grand Kartalkaya’da yapılan usulsüzlüklerle bir sürü masum çocuk ve insanın hayatını kaybettiğini söyledi.

Kartalkaya aileleri ile de iletişim içinde olduklarını ve onların sosyal medyada “#başkacanımızyok” diyerek sürdürdükleri mücadelelerinde her zaman yanlarında olacaklarını dile getiren Karakaya, yine aynı şekilde “#isiasortakdavamız”da da tüm amacın bir daha böyle ölümlerin yaşanmaması için adalette emsal kararların alınması olduğunu vurguladı.

-“Kamu görevlileri için açılacak ceza davasına da yine hep birlikte tek yürek olarak katılacağız”

Karakaya, kamu görevlileri iddianamesinin şubat ortası gibi yazılacağını çünkü savcının tüm ifadeleri alma işleminin tamamlandığını belirterek, şöyle devam etti:

“Adıyaman’da kamu görevlileri için açılacak ceza davasına da yine hep birlikte tek yürek olarak katılacağız. İstinaf mahkemesinin otel sahipleri, mimar ve mühendislerine verilen bilinçli taksir kararını onaylamaması gerek. Yargılamanın istinaf mahkemelerinde tekrar yapılması ve suçluların müebbet hapis ile cezalandırılmaları gerek.”

-İstinaf için 26 Şubat’ta kadar başvuruda bulunması gerek

Gerekçeli kararın ise avukatlara 7 Şubat’ta tebliğ edildiğini ifade eden Karakaya, avukatların istinaf için 26 Şubat’a kadar başvuruda bulunması gerektiğini söyledi.

Karakaya, bu süre içerisinde avukatlarla toplantılar yaparak, dilekçelerini istinaf mahkemesine vereceklerini, mücadelelerinin istinaf mahkemesi boyutunda devam edeceğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Üstel: “Polis Teşkilatı Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, ülkenin güvenliği, halkın huzuru ve kamu düzeninin sağlanması için gece gündüz demeden, büyük bir özveriyle görev yapan Polis Teşkilatı’nın Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri olduğunu vurguladı.

Üstel, Polis Teşkilatı’nın bugün de bu kutsal görevi aynı kararlılıkla sürdürmeye devam ettiğine işaret etti.

Başbakan Üstel, Polis Teşkilatı’nın 61’inci kuruluş yıldönümü ve 30 Haziran Polis Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Polis Teşkilatı’nın 61. kuruluş yıldönümünü ve 30 Haziran Polis Günü’nü kutlayan Üstel, tüm polis teşkilatı mensuplarına hizmetleri için de teşekkür etti.

Üstel mesajında “Kuruluşundan bugüne sadece asayişi sağlamakla kalmayan, aynı zamanda halkla güçlü bir bağ kurarak devletle vatandaş arasında güven köprüsü oluşturan Polis Teşkilatımız, çağın gereklerine uygun şekilde sürekli yenilenmiş; teknolojik altyapısı ve yetişmiş insan kaynağıyla hepimizin gurur duyduğu bir kurum haline gelmiştir.” dedi.

-Toplam 559 personel PGM kadrosuna kazandırıldı

Polisin görevini daha etkin ve daha iyi koşullarda yerine getirebilmesi için her türlü adımı attıklarını belirten Üstel, bu kapsamda, 2022–2025 Hükümet Döneminde toplam 559 personelin Polis Genel Müdürlüğü kadrosuna kazandırıldığının altını çizdi.

Teşkilatın kurumsal kapasitesini ve personelin özlük haklarını daha da güçlendirmeye kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Üstel, “Çünkü bizim önceliğimiz; halkımızın huzuru ve güvenliği ile devletimizin saygın kurumlarının daha da güçlenmesidir.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı

Published

on

By

 

Cumhurbaşkanı Vekili, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Hentbol Federasyonu ile Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa İlçe Başkanlığı iş birliğinde, merhum Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı.

Karaoğlanoğlu Antis Plajı’nda yapılan organizasyonun sonunda yapılan törende konuşan Öztürkler, genç yaşta hayatını kaybeden Tolga Kınacı’yı rahmet ve özlemle anarken, onun adının sporla yaşatılmasının anlamlı olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Öztürkler, konuşmasında sporun sadece fiziksel gelişim değil aynı zamanda sosyal dayanışma ve toplumsal kaynaşma aracı olduğunu belirtti. Öztürkler, “Bugün burada Tolga Kınacı kardeşimizin hatırasını yaşatmak ve aynı zamanda gençlerimizi sporla buluşturmak amacıyla çok değerli bir etkinlik gerçekleştirildi. Hentbol Federasyonu’nu, UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığı’nı ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum,” dedi.

Öztürkler, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasının ve sporla güçlü bireyler olarak yetişmesinin toplumsal kalkınma açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, hükümetin de spor alanında her türlü katkıyı sağlamaya devam ettiğini söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “İki devletli bir anlaşma gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zeminidir”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar iki devletli bir anlaşmanın Kıbrıs adasında gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zemini olduğunu ve bu siyaseti yurt dışında yaşayan Kıbrıs Türklerinin de desteklediğini söyledi.

Federasyon zemindeki müzakerelerin artık kapandığını ve tüketildiğini belirten Tatar, “Kıbrıs’ta iki halk, iki devlet ve iki demokrasi vardır ve sürdürülebilir bir anlaşmanın bu zeminde olması için son dört buçuk yıldır anavatan Türkiye bu siyasete tam destek veriyor.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar ve eşi Sibel Tatar, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi tarafından düzenlenen resepsiyona katıldı.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre Wood Green bölgesinde Grand Palace’ta düzenlenen resepsiyona Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçi Osman Koray Ertaş, KKTC ve İngiltere’den ekonomik örgüt temsilcileri ile sivil toplum kuruluş temsilcileri de katıldı.

Resepsiyonda konuşan Tatar, uzun yıllar İngiltere’de yaşadığını belirterek, İngiltere’de yolu kesişen kişileri yad etti, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diledi.

Kıbrıs Türk Halkının haklı davası ve mücadelesi için o yıllarda nasıl çalışıldığına tanık olduğunu kaydeden Tatar, ” 25 – 26 yaşlarındaydım ve Londra sokaklarında çok mücadele verdiğimi hatırlıyorum çünkü İngiltere garantör ülkelerden biri olduğu için mücadele buradan başlıyordu. Kıbrıs Türk Halkına yapılan haksızlıkların o zamanın Thatcher Hükümetine ve onun milletvekillerine duyurmak için canla başla çalışıyorduk. Çok önemli lobi çalışmaları yürütülüyordu. Sesimizi duyurabildik. Margaret Thatcher’a ve Kraliyet ailesine kadar sesimizi duyurduk.” diye konuştu.

-“Batı dünyası haksızlığı hala sürdürüyor”

Kıbrıs Türk Halkının var oluş mücadelesi verdiğini kaydeden Tatar, batı dünyasının geçmişte yaptığı haksızlığı hala sürdürdüğünü ifade ederek şunları söyledi:

“Bunu bilelim ki böylesi acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki, Nisan 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı olan Annan Planı, eş zamanlı olarak iki tarafta referandumuna sunulmuş, Kıbrıs Rum Halkı bu plana hayır demiş, Kıbrıs Türkü evet demişti. O zamanlar barış rüzgarları eserken içimizdeki bazıları bu iş bitmiştir, iki halk kardeştir dediler, ne olursa olsun bir anlaşma olsun da uluslararası hukuk içerisinde Kıbrıs halklarını buluşturacaklardı. Türkiye’nin garantörlüğü sona erdirilebilir, asker çekilebilirdi, biz artık kardeş olacağız gibi söylemler yaymışlardı. Ama biz güvenemeyiz dedik, çünkü dünyada nasıl bir rüzgarla karşı karşıya kalınabileceğini tahmin edemeyiz dedik. Nitekim daha sonra Bosna’da olanlar, Libya’da olanlar, daha sonra da Irak’ta olanlar, Suriye’de olanlar, Ukranya’da olanlar, Gazze’de olanları hatırlatırken şimdi de İsrail – İran arasındaki çatışmalarında kullanılan füzeleri Gazimağusa’dan tedirginlik içerisinde izlemekteyiz.”

-“Varız ve var olmaya, bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz”
Egemenlik temelinde sürdürülen yeni siyasete işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, ” Bu siyaset, 2020 yılından sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği egemenlik temelinde ve iki devletli bir anlaşmadır ” dedi.

Artık bütün dünyaya Kıbrıs Adası’nda iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasinin mevcut olduğunu her platformda haykırdıklarını vurgulayan Tatar, “Rum liderliği ne derse desin, biz kendi egemenliğimizden, kendi hakkımızdan, kendi hukuğumuzdan ve ayrı bir halk olmanın zenginliğinden , yani kendi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, tarihimiz, müziğimiz, edebiyatımızla Kıbrıs Türk Halkı olarak varız ve var olmaya bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Egemenlik ve iki devletli bir anlaşmanın altının boş olmadığını, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakkı olduğunu , şehitler verildiğini, uzun yıllar var oluş mücadelesi ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik hakkı, özden gelen hakkımız, uluslararası anlaşmalarının da içerisindedir. Yeni siyasetten geri dönüşü olmaması gerekiyor. Bu haklarımızı almamız için büyük bedeller ödenmiştir. Bunun içerisinde 85 milyonluk Anavatan Türkiye, Avrupa’da yaşayan 10 milyon Türk vatandaşı , yani 100 milyona yakın bu siyasete destek veren Türk vatandaşı vardır, bu çok önemlidir” dedi.

-KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatındaki gözlemci üyeliği”

KKTC’nin TDT gözlemci üyeliğinden bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, şunları ifade etti:

“Bu teşkilatta çeşitli seviyelerde toplantı ve zirveler gerçekleştiriliyor, Devlet Başkanı, Bakanlar, ekonomik ve sivil toplum düzeyinde toplantılara KKTC olarak biz de bayrağımızla katılıyoruz.”

Kıbrıs Türk halkının bir cemaatten devlet sahibi bir halk konumuna ulaştığını dile getiren Tatar, “Uluslararası organizasyonlarda devletimizle temsil ediliyoruz.” diyerek Gambia temaslarıyla ilgili bilgiler verdi.
“Biz yüreğimizi milli davamız için ortaya koyduk. Halkımızın refahı ve geleceği için mücadeleyi canla başla sürdürüyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, gelecek hafta, Azerbaycan’da, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetiyle ekonomik zirve toplantısına katılacağını söyledi.

Tatar, şöyle konuştu: “Tabii, Güney Kıbrıs’taki zihniyet değişmedi, bizim görünürlüğümüzü her fırsatta engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve biz böylesi bir zihniyette olan Rum liderliği ile, her türlü iyi niyetimizi göstermemize rağmen maalesef bir yere gelemedik. Annan Planında da böyle olmuştu, Temmuz 2017 yılında Crans-Montana’da da böyle olmuştu.”

-“KKTC gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir”

KKTC’de, gençliği başı dik ve onurlu bir şekilde geleceğe hazırlamak için canla başla çalıştıklarını vurgulayan Tatar, “Ülkemizde turizmle, üniversitelerimizle, Türkiye’den getirilen su, sanayi bölgelerimiz, inşaat ve emlaktaki gelişmelerle ve şimdi KKTC’de bu yıl içerisinde ilk kez düzenlenen ve 225,000 kişinin katıldığı Mayıs ayında gerçekleşen uzay ve havacılık alanındaki KKTC TEKNOFEST ile gelişmeye devam ediyoruz” dedi.

Tatar, bu hafta Avrupa Bakanı Doughty ve Birleşik Kralık Eski Başbakanı Boris Johnson ile görüşme gerçekleştirdiğini de anımsattı. Cumhurbaşkanı Tatar, Londra’da lobiciliğin önemine de işaret ederek, İngiltere’deki temaslarını aktardı, Kıbrıs Türk halkının görüşlerini ve beklentilerini en proaktif şekilde ortaya koymaya devam ettiklerini söyledi.

İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Kenan Nafi’ye ve Konsey’in Yönetim Kuruluna, Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ni organize ettikleri için teşekkür eden Tatar, “Festivaller, Kıbrıs Türk halkının kültür, gelenekler, el sanatları, folklor ve müziğinin yanı sıra bir dayanışma göstergesi olması bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Gençlerimizle gurur duyuyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam