Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Sendikalardan Meclis önünde eylem

Published

on

 

Sendikal Platform’da yer alan bazı sendikalar, toplumun fakirleşmesine karşı Cumhuriyet Meclisi önünde eylem yaptı. Eyleme kitlesel destek veren dört sendika, örgütlü oldukları kurumlarda tam gün ve saatlik greve de gitti.

Sendikalar, “zamlara, vergi düzenlemesine, TL’deki enflasyona karşı halkın alım gücünün korunması ve toplumsal hakların herkese adil ve eşit refah sağlaması” çağrısı yaptı.

Eyleme, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Gümrük Çalışanları Sendikası (GÜÇ-SEN) ve Gelir ve Vergi Dairesi Çalışanları Sendikası (VERGİ-SEN) kitlesel olarak katılırken, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ), Kooperatif Görevlileri Sendikası (KOOP-SEN), Kıbrıs Türk Devlet Çalışanları Sendikası (ÇAĞ-SEN) ve Belediye Emekçileri Sendikası (BES), Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen), Hazine ve Maliye Çalışanları Sendikası (Maliye-Sen), Eşit Hak ve Adalet Sendikası (Hak-Sen), İskele Esnaf ve Zanaatkârlar Birliği de yönetim kurulları bazında katılarak destek verdi. Ayrıca eyleme, bazı muhalefet partilerinin temsilcileri ve milletvekili adayları da katılarak destek bildirdi.

Sendikal Platform’un eylemine kitlesel destek veren dört sendika KTOEÖS, KTÖS, Güç-Sen ve Vergi-Sen, örgütlü oldukları kurumlardaki çalışma biçimi ve eylem yerine uzaklığı da göz önüne alarak tam gün ve saatlik greve de gittiler.

Eylem, saat 10.30’da KTOEÖS, KTÖS ve Güç-Sen üyelerinin sendika binaları önünde toplanmasının ardından kortejle başladı. Girne Kapısı önünde birleşen kortejler, Cumhurbaşkanlığı önünden geçerek, Cumhuriyet Meclisi’ne ilerledi.

“Emek Sömürüsüne Hayır”, “İş, Emek, Özgürlük”, “Yok Oluşa Hayır, Yok Oluşa İsyan,” “Tüp Patladı, Sabrımız da” yazan pankartlar taşıyan eylemciler, Meclis önünde “Birlik, mücadele, dayanışma”, “Direne direne kazanacağız” ve “Kurtulmak yok, tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları attı.

Eyleme kitlesel olarak katılan dört sendika temsilcisi, Meclis önünde birer konuşma yaptı. Sendika temsilcileri, “Zamlara, vergi düzenlemesine, döviz karşısında değer kaybeden Türk Lirası’nın yarattığı enflasyona karşı halkın alım gücünün korunması ve toplumsal hakların herkese eşit ve adil refah sağlaması” çağrısında bulunarak, bunun için bugün başlattıkları mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini vurguladı.

Eylemde ilk sözü alan KTOEÖS Başkanı Ozan Elmalı, “Biz, bugün buradayız. Birileri bu halkın ne durumda olduğunu görsün diye… Çocuklarımız için, bu ülkeden göç etmesinler diye, bu ülkenin insanları, burayı vatan bilenler burada insanca yaşayabilsin diye buradayız. Bu ülkenin insanları burayı vatan bildiler, size düşen görev bu insanlara hak ettikleri yaşam koşullarını oluşturmaktır. Yıllardır bu ülkede, her türlü teşviği, muafiyeti alıp bir kuruş vergi ödemeyen insanlar vardır. Bu insanların ödemediği vergilerden dolayı, bugün burada bulunanların, çocuklarımızın alamadığı hizmetler olarak karşımıza çıkmaktadır, bunun için buradayız” diyerek konuşmasına başladı.

“Marketlerde, raflarda ürünlerin dövize endeksli fiyatları her geçen gün artarken, maaşları, alım gücü azalan bizleriz” diyen Elmalı, halkın fakirleşmesine karşı bir şeyler yapması gerekenlerin manzara seyredip manzara paylaştığını savundu. Elmalı, “Yüzünüzü halka dönün” diyerek yetkilere çağrıda bulundu.

Elmalı, konuşmasında asgari ücret konusunda da değinerek, “Bir asgari ücret belirlendi… Bu ülkede asgari ücretten vergi alınıyor. Asgari ücretten vergi alınan yapıyı düzenleyip, ‘asgari ücretten vergi almayacağım’ demek yerine, vergi sistemi üzerinde yapılacak birtakım yeni düzenlemelerle halktan daha fazla vergi almak için ne yapacaklarını planlıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz” dedi. “Vergi düzenlemesi denilince bizim hükümetlerimizin aklına nedense bordrosu olanlar insanlar geliyor” diyen Elmalı, “Bu ülkede çok kazananlar öğretmen, memurlar mıdır, kamu çalışanları mıdır, asgari ücrette çalışanlar mıdır yoksa ultra lüks hayatlar yaşayıp menfaatlere sahip olup bir kuruş vergi ödemeyenler midir? Bunlara ne zaman el atacaksınız” diye sordu.

Ülkede hayatın her geçen gün pahalılaştığına, döviz artınca fiyatların da arttığına ancak döviz düşünce fiyatların güncellenmediğine işaret eden Ozan Elmalı, altı ayda bir hesaplanan hayat pahalılığının insanların alım gücünü korumadığını belirtti ve hayat pahalılığının iki ayda bir hesaplanmasına yönelik düzenleme yapılarak halkın fakirleşmesinin önüne geçilmesi taleplerini dile getirdi.

VERGİ-SEN

Vergi-Sen Başkanı Şebnem Kuyucuoğlu, eylemde yaptığı konuşmada, yetkililerin seslerini duyarak, piyasadaki fiyatların düzenlenmesine ilişkin adım atmaları çağrısında bulundu.

Marketlerde satılan ürünlerin fiyatlarından bazı örnekler veren Kuyucuoğlu, piyasadaki ürünlerin fiyatlarında yüzde 50’lik bir fiyat artışı olduğunu ve ayrıca aynı ürünlerin farklı marketlerde farklı fiyatlarda satışa sunulduğuna dikkat çekti. Kuyucuoğlu, piyasada fiyat düzenlemesi ve denetlemesi yapılması çağrısında bulundu.

“Bizim artık buramıza kadar geldi. Biz bu memlekette bu şekilde yaşamak istemiyoruz” diyen Kuyucuoğlu, “Ürünlerin fiyatlarında yüzde 50 artış varken, neden bizim maaşlarımıza yüzde 22’lik hayat pahalılığı artışı veriyor. Yoksullaşmaya hayır, fakirleşmeye hayır” diye konuştu.

Ardından söz alan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, konuşmasında, “Toplumsal varoluş kaygısı, özgür birleşmiş bir Kıbrıs yaratmak ve insanca yaşama talebimizi haykırmak, fakirleşmeye, göç etmeye hayır demek için toplandıklarını” belirtti.

Kıbrıs Türk toplumunun siyasi eşitliği ve toplumsal varoluşu için “kavga verdiklerini” belirten Elcil, “Hiç kimsenin bizim Türklüğümüzü, inancımızı, kültürümüzü sorgulamaya hakkı yoktur. Biz, koloni olmak istemiyoruz. Biz özgürlüğümüz için Rum şovenizmine karşı yıllarca mücadele ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Bu ülkede biz bağımsız, özgür, birleşmiş bir Kıbrıs’ta dünya ile yaşamak istiyoruz” diye konuştu. Elcil, “Göç Yasaları, Emeklilik Yasaları ve Vergi Yasaları ile toplumla alay edildiğini” de kaydetti.

KTÖS’ün 1987 yılında “maaş ve ücretler stabil bir para birimine endekslensin” çağrısıyla 33 gün grev yaptığını hatırlatan Elcil, “Bu talebimizin ne kadar haklı olduğu 34 yıl sonra daha iyi anlaşılmaktadır” diye konuştu. Güney’de yeni göreve başlayan bir öğretmenin 1.800 Euro alırken, Kuzey’de başlayan öğretmenin 400 Euro aldığını, Kuzey’de asgari ücretin 350 Euro iken, Güney’de ise 920 Euro olduğunu belirten Elcil, “Sorunun ekonomik değil, siyasi olduğunu” söyledi.

Elcil, ülkenin para biriminde Euro’ya geçilmesinin konuşulduğuna işaret ederek, “Yıllar önce bunu söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Bu ülkenin geleceği birleşmededir. Eğer bu şekilde devam ederse toplumsal yok oluş kaçınılmadır” dedi. Şener Elcil, “Bizim geleceğimiz, özgür, birleşmiş bir Kıbrıs’tır” diye konuştu.

Güç-Sen Başkanı Abdullah Özdoğan ise eylemdeki konuşmasında, ülkedeki zamları, pahalılığı ve yoksullaşmayı protesto etmek için burada olduklarını ifade etti.

“Asgari ücrete artış yapmışlar ama yasallaştıramıyorlar” diyen Özdoğan, salgın koşullarında, örgütsüz, güvencesiz çalışan özel sektör çalışanları yalnız değildir” dedi.

“Bir sabah uyandık ki un fabrikaları kapatılıyor. Ticaret sermayesinin önünü açmak için üretim araçlarını kapatıyorlar” diyen Özdoğan, bunlara izin vermeyeceklerini söyledi.

Özdoğan, Vergi Yasa Tasarı’na ilişkin bazı eleştirilerde de bulunarak, bu tasarı ile tüm hizmetlerin vergi yükümlülüğünü artırılmak istendiğini ancak buna izin vermeyeceklerini vurguladı.

 

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Los Angeles’ta çıkan Hughes yangını 4 bin hektardan fazla alana yayıldı

Published

on

By

ABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinde yangınlarla mücadele devam ederken Castaic Gölü çevresinde gece saatlerinde çıkan yeni yangın, 4 bin hektardan daha fazla bir alanı kapladı.

California Orman ve Yangından Koruma Departmanının (CAL FIRE) internet sitesindeki bilgilere göre, Castaic Gölü çevresinde çıkan Hughes yangını, kısa sürede geniş bir alana yayıldı.

4 bin hektardan fazla alanı kaplayan yangında, bölgedeki 30 binden fazla kişi için tahliye emri çıkarılırken, 20 binden fazla kişi için ise tahliye uyarısı yapıldı.

Uyarılarda yangının hayati tehlike yarattığı belirtilirken, bazı alanların halkın erişimine kapatıldığı duyuruldu.

Los Angeles’ta iki haftadan uzun süre önce 6 ayrı bölgede başlayan yangınlardan Palisades bölgesindekinin, bugün itibarıyla yüzde 70’inin, Eaton’dakinin ise yüzde 95’inin kontrol altına alındığı kaydedildi.

Yangına ilişkin açıklama yapan itfaiye yetkilisi Anthony Marrone, rüzgarların yangının ilk çıktığındaki kadar kuvvetli olmadığının altını çizerek, “Şu anda bulunduğumuz durum, çok daha farklı.” ifadesini kullandı.

– Yangının yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi

NBC Los Angeles’a göre itfaiye yetkilileri, hızla yayılan ve 4 bin hektardan fazla alanı kaplayan Hughes yangınıyla mücadelede “üstünlüğü ele geçirdiklerini” söyledi.

Yetkililer, şiddetli rüzgarlar etkili olmadan yangın müdahale uçaklarının bölgeye su bıraktığını aktardı.

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, yangınla mücadele için bölgeye takviye yapıldığını bildirdi.

CAL FIRE’a göre, yangının henüz yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi.

ABD Başkanı Donald Trump, 19 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Beyaz Saray’a döndükten sonra yapacağı ilk ziyaretin 24 Ocak’ta yangınların etkilediği Güney California’yı kapsayacağını belirtmişti.

– Los Angeles yangınları

Los Angeles’ta 7 Ocak’ta sabah saatlerinde Pacific Palisades bölgesinde başlayan, Eaton, Hurst, Sunset, Woodley bölgeleri başta olmak üzere hızla çevreye yayılan orman yangınlarında bugüne kadar en az 28 kişi yaşamını yitirdi.

Binlerce dönüm alanın kül olmasına yol açan yangınların neden olduğu toplam hasar ve ekonomik kaybın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Devamını Oku

Dünya

Çin’in “Yapay Güneşi” füzyon rekoru kırdı: 17 dakikadan fazla plazma süresi

Published

on

By

Çin’in Deneysel Gelişmiş Süperiletken Tokamak (EAST) reaktörü, 1.066 saniye boyunca yüksek hapsolmuş plazma durumunu koruyarak yeni bir dünya rekoru kırdı. 20 Ocak’ta elde edilen bu başarı, temiz ve sınırsız enerji kaynağı olarak füzyon gücünü geliştirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

EAST projesinin nihai hedefi, Güneş’in nükleer füzyon sürecini taklit ederek insanlığa tükenmez ve temiz bir enerji kaynağı sunmak. Aynı zamanda bu teknoloji, Güneş Sistemi’nin ötesine yapılacak keşifler için de kritik bir rol oynayabilir.

Dünya genelinde bilim insanları, bu iddialı hedefe ulaşmak için 70 yılı aşkın süredir çalışmalar yürütüyor. Ancak bir nükleer füzyon cihazından elektrik üretmek, bazı büyük zorlukların aşılmasını gerektiriyor. Bunlar arasında 100 milyon santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklara ulaşmak, kararlı ve uzun süreli çalışmayı sağlamak ve füzyon sürecini hassas şekilde kontrol edebilmek bulunuyor.

Rekor Getiren Teknolojik Gelişmeler
Hefei Fizik Bilimleri Enstitüsü (HFIPS) Plazma Fiziği Enstitüsü (ASIPP) tarafından yönetilen EAST projesi, daha önce 2023’te 403 saniyelik füzyon rekorunu kırmıştı. Ancak yeni rekor, bu süreyi üç kattan fazla aşarak füzyon araştırmalarında büyük bir sıçrama gerçekleştirdi.

ASIPP Direktörü ve HFIPS Başkan Yardımcısı Song Yuntao, “Bir füzyon cihazının, sürekli enerji üretimi için binlerce saniye boyunca kararlı ve verimli çalışması gerekiyor. Bu yeni rekor, işlevsel bir füzyon reaktörü inşa etme hedefimize doğru büyük bir adımdır” dedi.

EAST’in Fizik ve Deneysel Operasyonlar Bölümü Başkanı Gong Xianzu, önceki deneylerden bu yana cihazın birçok sisteminde iyileştirmeler yapıldığını belirtti. Özellikle, yaklaşık 70.000 ev tipi mikrodalga fırına eşdeğer güçte çalışan ısıtma sistemi, yeni güncellemelerle güç çıkışını iki katına çıkarırken kararlılığını ve sürekliliğini korudu.

Uluslararası Füzyon Araştırmalarına Destek
2006 yılında kurulan EAST, Çinli ve uluslararası bilim insanlarının füzyonla ilgili deneyler yapabileceği açık bir test platformu olarak hizmet veriyor.

Çin, 2006 yılında Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) programına yedinci üye olarak katıldı. Anlaşma kapsamında Çin, ITER’in inşası ve işletiminde yaklaşık %9’luk bir paya sahip ve ASIPP, bu projedeki ana Çin kurumu olarak görev yapıyor.

Güney Fransa’da inşa edilen ITER, tamamlandığında dünyanın en büyük manyetik hapsolmuş plazma fiziği deneyi ve en büyük deneysel tokamak füzyon reaktörü olacak.

Son yıllarda EAST, ITER ve gelecekteki Çin Füzyon Mühendisliği Test Reaktörü (CFETR) gibi projeler için kritik öneme sahip olan yüksek hapsetme modunda önemli ilerlemeler kaydetti. Bu başarılar, küresel füzyon reaktörlerinin geliştirilmesine değerli bilimsel veriler sunuyor.

EAST’in bulunduğu Hefei, Anhui Eyaleti’nde, füzyon enerjisinin geliştirilmesi ve uygulanmasını hızlandırmak amacıyla yeni nesil deneysel füzyon araştırma tesisleri inşa ediliyor.

ASIPP Direktörü Song Yuntao, “EAST aracılığıyla uluslararası iş birliğini genişletmeyi ve füzyon enerjisini insanlık için pratik bir güç kaynağına dönüştürmeyi umuyoruz” dedi.

Devamını Oku

Dünya

Kallas’dan Türkiye ziyareti öncesi açıklama: “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bölgesel konular başta olmak üzere işbirliğinde önemli bir aktör olarak gördüğü Türkiye’nin AB’ye aday, ortak çıkarlara sahip stratejik ortak olduğunun altını çizerek; “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu gerçekten görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Kallas, 24 Ocak’ta bölgesel gelişmeleri ve Türkiye-AB ilişkilerini ele almak üzere Türkiye’ye yapacağı ziyaretin yanı sıra, AB’nin dış politika ve savunma ajandasını, Suriye’deki yeni yönetimle yürütülecek ilişkileri, Gazze’deki ateşkesin kalıcı olması için çabaları ve yeni ABD yönetimi ile masaya yatıracakları ana başlıkları AA muhabirine değerlendirdi.

– “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”

Soru: Türkiye’yi ziyaretinizden önce; Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumunu ve ilişkilerin geleceğini değerlendirebilir misiniz? Mesajınız nedir?

Kallas: Türkiye, stratejik öneme sahip ortağımızdır. Dolayısıyla Türkiye ile kapsamlı ortaklıklar kurmak istediğimiz açık. Son ziyaret 2022’deydi, bu yüzden Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu tam olarak görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz. Bu nedenle daha fazla işbirliğine kesinlikle yer var.

-“İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz”

Soru: Türkiye’yi sadece bölgesel işbirliği için bir aktör olarak mı görüyorsunuz, yoksa Türkiye’nin AB’ye aday ülke olduğu gerçeğini de dikkate alıyor musunuz? Ziyaretinizi Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog ve Türkiye-AB Ortaklık Konseyinin yeniden canlandırılmasına imkan verecek bir ön adım olarak yorumlayabilir miyiz?

Kallas: İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz. Bu, Suriye’ye ilişkin ortak çıkarımız. Ayrıca, bu ülkenin doğru yönde gelişmesine, toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan ilgimiz de ortak. Diğer yandan Gazze’de ateşkes devam ediyor ve barış, halk için önemli. Dolayısıyla bunlar eş zamanlı çalışabileceğimiz konular. Elbette, aday ülke statüsüne sahibiz. Türkiye, aday ülke statüsünde olmaya devam ediyor. Ancak bu süreç duraklamış vaziyette. 27 üye ülkeyle aynı doğrultuda çözülmesi gereken konular var. Elbette Kıbrıs hakkındaki mesele var, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel haklar konuları tartışmamız gereken konular. Dolayısıyla bunlar bizim temas noktalarımız.

Soru: Sizce NATO’dan ayrı bir Avrupa savunma sistemi kurulmalı mı; yoksa bunun, NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürme riski var mı?

Kallas: NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürmemeliyiz. AB’de 27 ordumuz var ve hepsi birlikte işbirliği yaptığımız bu kolektif savunmaya katkıda bulunmalı. Her ülkenin bir savunma planlaması ve bir savunma bütçesi var. Yani “Avrupa ordusuna ihtiyacımız var.” diyemeyiz ancak bu 27 üyenin NATO ve AB söz konusu olduğunda çok iyi bir şekilde birlikte çalışmasına ihtiyacımız var. NATO içinde 23 üyemiz var, bu da bizi (AB ve NATO) doğal ortaklar yapıyor. Ancak elbette NATO’da birlikte çalışmamız gereken daha fazla müttefik var ve Türkiye de bunlardan biri.

– “(Suriye’ye yönelik) Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız”

Soru: İlk günden beri Suriye’deki yeni yönetime destek konusunda temkinli açıklamalar yapıyorsunuz. Peki şimdi sizin gözleminiz nedir? Ülke doğru yolda ilerliyor mu?

Kallas: Bir şey söylemek için henüz çok erken. Yani, doğru şeyleri söyledikleri açık. Ancak doğru yönde ilerleyip ilerlemedikleri konusunda da doğru adımları atıyorlar mı? Bu yüzden uluslararası aktörlerin yanı sıra Arap ülkeleri gibi bölgesel aktörlerin ve Türkiye’nin de ortak bir anlayışa sahip olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Suriye’deki hükümetin kapsayıcı olduğunu görmek istiyoruz. Hiçbir radikalleşme görmek istemiyoruz. Ülkenin istikrarlı olması herkesin çıkarına. Bu yüzden ihtiyatlı bir şekilde iyimseriz. Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız ancak bunu “adım adım” yaklaşımıyla yapacağız. Yani, doğru şeyleri yaparlarsa, biz üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Yanlış yöne giden adımlar atarlarsa, o zaman bir adım geri atmaya ve bazı yaptırımları geri koymaya da hazırız.

– “Suriye’yi inşa edebilmeleri için üzerimize düşeni yapmaya hazırız”

Soru: Normalleşmenin yolu, ülkenin yeniden imarından geçiyor. Peki AB, Suriye’nin yeni yönetimine yönelik sektörel yaptırımlarını kaldıracak mı?

Kallas: Bunu 27 Ocak Pazartesi günü tartışacağız. Dışişleri Bakanları toplantımız var, ele alacağımız konulardan biri de bu. Ama biz, ülkelerini inşa edebilmeleri için üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Elbette, biliyorsunuz, bankacılık hizmetlerine erişim, ilk aşamada gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Ama çok gerçekçi olmak gerekirse, bir sonraki adımımız onların (Suriye yönetiminin) yaptıklarına göre şekillenmeli. Herkes doğru yönde adım atıldığını görmek istiyor.

– “(Suriye’deki DEAŞ üyesi Avrupa vatandaşlarının geri alınması) Karar üye devletlere ait”

Soru: AB, üye ülkelerini, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG tarafından tutulan AB vatandaşı DEAŞ üyelerini geri almaya ve bu teröristleri adalete teslim etmeye teşvik eder mi?

Kallas: DEAŞ’a geri dönülmemesinin ve terörizmin azalmasının herkesin çıkarına olduğu açıktır. Çünkü herkes, AB ve Türkiye, bölgemizde gelişen terör örgütleriyle ilgili risklerle karşı karşıya. Yani, iş vatandaşları geri almaya gelince, bunun (terörün) geri dönmemesi için her şeyi yaptığımızdan emin olmalıyız. Sonra tabii bu, bu çeşit tutuklu ve savaşçısı olan üye devletlerin kendilerinin vereceği bir karardır. Dolayısıyla karar üye devletlere aittir.

– “(Gazze’deki ateşkes) AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması”

Soru: AB, Gazze’deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve insani yardımını artırdı. Peki AB Gazze’de sadece insani bir rol oynamayı mı tercih ediyor? Yakında AB İsrail Ortaklık Konseyi’ni toplayacağınızı duyurdunuz. Bu toplantıda İsrailli meslektaşlarınıza mesajınız ne olacak?

Kallas: AB-İsrail Ortaklık Konseyi’miz olacak ve ardından Filistin Yönetimi ile üst düzey bir siyasi diyalog kuracağız. İki devletli çözümü aklımızda tutmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İki devletli bir çözüme sahip olmak için dengeli bir yaklaşım olması gerekiyor. Ortaklık Konseyi’nin gündemi ise bölgesel durum ve aynı zamanda çok somut olarak, şu anda Gazze’deki durum. Şimdi ateşkes var. Ama AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması. Bunu elde edebilmek için hem İsrail’in güvenlik kaygılarının hem de Filistinlilerin var olma hakkının dikkate alınması gerekiyor.

Soru: Ukrayna konusuna geldiğimizde; ABD Başkanı Donald Trump, savaşı durdurmak istediğini açıkça belirtti. Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine nasıl yaklaşıyorsunuz?

Kallas: Hepimizin yapması gereken şey Rusya’ya büyük baskı yapmak. Çünkü şu anda Rusya barış istemiyor. Rusya Ukrayna’yı, oradaki insanları, sivil altyapıyı bombalamayı bırakırsa ve askerlerini çekerse, o zaman bu savaş sona erer. Ayrıca Türkiye’nin Rusya’ya baskı yaparak sahada barışı sağlamada çok çok önemli bir rolü olduğunu görüyorum.

– “Yeni ABD yönetimiyle işbirliği yapmaya istekliyiz”

Soru: Trump’ın ikinci dönemi resmen başladı. Brüksel’de bu süreçte endişeli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Yeni ABD yönetimiyle ele alacağınız ilk konu ne olacak?

Kallas: Elbette, seçimler her zaman çok çalkantılı zamanlardır. Tabii ki, yönetim değişirse, sonuç politikada da değişiklikleri beraberinde getirir. Bu yüzden yeni yönetimle de işbirliği yapmaya istekliyiz ve sabırsızlanıyoruz. Ayrıca, yeni yönetimle ele almamız ve işbirliği yapmamız gereken ana konular elbette güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik konular. ABD ve AB büyük ticaret ortaklarıdır. Ekonomilerimiz çok iç içe geçmiş durumda. Elbette, dış politika konularına gelince; eğer ABD Çin konusunda endişeliyse, o zaman önce Rusya konusunda endişelenmeli. Dolayısıyla Ukrayna’nın bu savaşı kazanması için desteklenmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

– “Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum”

Soru: Eklemek istediğiniz bir şey, Türkiye ziyaretinizle ilgi paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?

Kallas: Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum. Yani bu, AB ve Türkiye’nin ortak olduğunu ve masaya yatırıp işbirliği yapacağımız birçok konu olduğunu gösterecek. Çok teşekkür ederim.

Devamını Oku

Trending

Reklam