Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Serakıncı:Kanser korunulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalık

Published

on

4 Şubat Kanser Günü’nde, bu alanda farkındalık yaratmak amacıyla pek çok etkinlikler düzenlendi.

Uzun yıllardır hem yurt dışında hem de ülkede Kanser tanı ve tedavisine ilişkin çalışmalar yapan, şu anda da Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı olarak görev yapan Prof.Dr. Nedime Serakıncı, bu konuda Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı.

Kanser tanı, tedavi ve araştırmaları algoritması belirlemek üzere dünyada alanının uzmanı olarak şecilen  100 bilim insanı arasında yer alan Serakıncı, kanserden korunmak için nelere dikat edilmesi gerektiğini ve erken tanıda önem taşıyan belirtileri aktardı.

“KANSER KOMPLEKS BİR HASTALIK”

Kanserin, dünya genelinde giderek artan bir sağlık problem olduğunu,  toplumlarda önemli bir sosyo-ekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açtığını” söyleyen Prof.Dr.Nedime Serakıncı, “Kanserin, normal kurallar dışında diğer doku ve organları istila ederek büyüyen, kontrolsüz çoğalan hücrelerin oluşturduğu bir hastalık” olduğunu beliirtti.

Kanserin, vücudun tüm doku ve organlarını tutabileceğini ifade eden Serakıncı, hücre döngüsünü kontrol eden mekanizmalarda oluşan hatta ve bozukluklar sonucu ortaya çıkar bu mekanizmaları “Hücre döngüsü kontrol noktaları”, “Telomer boyu” ve “hücre içi ve dışı kimyasal sinyaller” olarak tanımladı.

“Bu mekanizmalardaki hatalar sonucu ortaya çıkan kanser hücreleri eğer hücre tarafından tamir edilemezse tümörleri oluşturur ki 1 cm büyüklüğündeki bir tümör kitlesi, yaklaşık 1012   (1 trilyon)  hücreden meydana gelebilmektedir” diyen Serakıncı, bu örneğin kanserin komplex bir hastalık olduğunu anlamaya yettiğini kaydetti.

“KANSERDE GENETİK FAKTÖR YÜZDE 5”

Kanser oluşumunun nedenlerinin genetik ve genetik olmayan faktörler diye iki ye ayrılabileceğini belirten Serakıncı, “genetik dediğimizde kalıtsal faktörler (%5 lik bir kısmı oluşturur), genetik olmayan yani çevresel faktörler ise radyasyon, çeşitli kimyasal maddeler, beslenme tarzı, bağışıklık sistemindeki bozulmalar, sigara, aşırı alkol tüketimi ve virüslerdir” dedi.

Bu bilgiler ışığında kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olmasının bu konuya verilen önemin giderek artmasına yol açtığını ifade eden Prof. Dr. Nedime Serakıncı, her yıl 4 Şubat “Dünya Kanser Günü”nün, kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan kendi kendine kontrol ve erken tanının önemine dikkat çekmeyi hedeflediğini kaydetti.

ETKİLİ KANSER MÜCADELESİ, ULUSAL KANSER KONTROL PROGRAMI İLE BAŞLAR

2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Sağlık Toplantısı’nda “Dünya Kanser Bildirgesi”nin yayınlanlandığını ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulandığını aktaran Serakıncı, bu bildirgenin ana hedefinin “Kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı olanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması” olduğunu vurguladı.
“Etkili kanser mücadelesi, söz konusu  ülkenin kanser yükü ve risk faktörlerine göre hazırlanmış Ulusal Kanser Kontrol Programı ile başlar” diyen Serakıncı farkındalık gününün hem yetkili mercilere ulusal kontrol programının oluşturulmasında ve sürekli gelişen bilim ışığında güncellenmesinin sağlanmasında, hem de halkın çevresel faktörlerere karşı bireysel tedbirlerini almaları yönüne farkındalık yaratmayı hedeflediğini de bildirdi.

”KANSER DÜNYADA, KALP HASTALIKLARINDAN SONRA EN FAZLA CAN KAYBINA YOL AÇAN İKİNCİ HASTALIK”

Kanserin KKTC’de Türkiye’de 20 yıl önce dördüncü en fazlacan kaybına yol açan hastalıkken, günümüzde kalp hastalıklarından sonra ikinci en fazla can kaybına yol açan hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nedime Serakıncı, şöyle konuştu:

“ERKEN TANIDA KANSER ÖLDÜRMEZ”

“Kanserlerin büyük  kısmında  erken dönemde  tespit edildiği  takdirde tedavi  şansı yüksek. Kanser vakalarının yüzde 75 kadarı  insan vücudunda gözle  görülebilen  veya basit  muayene  ve  tanı  yöntemleri  ile kolaylıkla  ulaşılabilen  yerlerde.  Ve erken tanı alırsa kanser öldürmez diyebiliriz”

“KANSER KORUNULABİLİNEN VE TEDAVİ EDİLEBİLİNEN BİR HASTALIK”

Kanserin korunulabilen ve erken tanı konduğunda tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Serakıncı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 6 basamaklı bir diğini ve bu programın en önemli bileşenini “korunma” olarak belirlediğini kaydetti. İleri evrelerde  tedavi  başarısının  sınırlı  kalması nedeniyle kanser  yapıcı  etkenlerden  korunma  ve  hastalığın  erken  tanısının önemli olduğunu ifade eden Serakıncı, ayrıca 2015’te kendisinin de aralarında olduğu dünyada kanser konusunda seçilen uzman 100 bilim insanının kanser tanı tedavi ve araştırmalarında izlenmesi gereken algoritmayı belirlediğini söyledi.

KANSERDEN NASIL KORUNMALI?

“Kanserden korunmak demek, kanser yapıcı nedenlerden uzak durmaktır” diyen Prof.Dr.Nedime Serakıncı, önerilerini şöyle sıralaadı:
–    Dengeli ve yeterli beslenmek,
–    Lifli besinler tüketmek,
–    İdeal kiloyu korumak,
–    Alkolü sınırlı kullanmak,
–    Sigara kullanmamak,
–    Yazın güneşin dik geldiği saatlerde güneş ışınlarından korunmak,
–    Asbest içeren Aktoprak gibi zararlı maddeler içeren sıvama malzemeleri kullanmamak

KANSERİN BELİRTİLERİ NELER?

Prof.Dr. Nedime Serakıncı, bireysel tedbirler ve erken tanı konusunda da kanserin 7 belirtisinin ön plana çıktığını vurguladı.  Serakıncı belirtileri şöyle sıraladı:

–    Ses kısıklığı ve öksürük,
–    Meme veya vücudun herhangi bir yerinde şişlik ve sertlikler,
–    Normal dışı kanama ve akıntılar,
–    Yutma güçlüğü ve hazımsızlık,
–    İdrar yapma ve dışkılama alışkanlıklarındaki değişiklikler,
–    Vücudun herhangi bir yerinde iyileşmeyen yara,
–    Ben ve siğillerde görülen renk değişikliği, büyüme ve kanama gibi değişiklikler

Örneğin meme kanserinde erken tanı için  20 yaşından sonra düzenli meme muayenesi yapılması gerektiğini kaydeden Serakıncı, bu muayenenin her ay kadın tarafından kendi kendine ve her yıl bir kez doktor tarafından yapılmasının tavsiye edildiğini, 40 yaş ve sonrasında ise yılda bir kez mamografi önerildiğini belirtti.

Kolorektal kanserler için  50. yaştan itibaren her 5 yılda bir kolonoskopinin yapılması gerektiğini kaydeden Serakıncı,  PAP smear tesinin ise cinsel aktivite başladıktan 3 yıl sonra ve ardından her yıl önerildiğini vurguladı.

“FARKLI KANSER TİPİNE YENİ NESİL FARKLI İLAÇLAR”

“Kanser, hücre büyümesini pozitif ve negatif yönde etkileyen regülatörlerin mutasyonlarından kaynaklanır bu yüzden de multigen bir hastalıktır bu nedenle de kanser tedavisi konusundaki gelişmelere ve yeni nesil ilaçlara rağmen tek bir ilaç çare olabilecek gibi durmuyor” diyen Serakıncı, bununla birlikte farklı kanser tiplerinde farklı yeni nesil ilaçların ve hatta aşıların spesifik çare olabileceğini söyledi.

Serakıncı, “Örneğin HPV aşısı serviks (rahim ağzı kanserlerini) önlemede çok ciddi rol oynuyor” dedi. Çoğu kanserin genetik olarak stabil olmadığını ifade eden Serakıncı, “Bu da kanserli hücrelerin heterojenliğini ve hastalığın ilerlemesini sağlar. Bu nedenledir ki erken tanı ve koruyucu önlemler büyük rol oynamaktadır” şeklinde konuştu.

Kanserle mücadeleye yönelik pek çok araştırmada yer aldığını ve yıllardır bu alanda çalışmalar yürüttüğünü aktaran Prof. Dr. Nedime Serakıncı, intihar geni taşıyan “mezenkim” kök hücrelerin farelerde tümörü 21 gün gibi kısa bir sürede 3’te 1 oranında küçülttüğünü gösterdik lerini bekirtti. Serakıncı, klasik kanser tedavisinin yan etkileri olmadan sadece kanser hücresini hedefleyen güdümlü kök hücre ile kanser tedavisinin temel çalışmasını oluşturduklarını ve bu sayede şu anda birçok ülke kök hücre ile kanser tedavisinin ileri aşamalarının çalışıldığını ifade etti.

Serakıncı, en son çalışmasında ise prostat kanserinin erken tanısında idrarda biyobelirteçler olduğunu ve kullanılabileceğini gösterdiklerini söyledi. Serakıncı, şimdilerde bu çalışmalarını daha da genişleterek, yeni teknolojilerden faydalanarak, normalde rahatsızlık veren prostat kanser taramaları yerine yeni kullanılabilir ve güvenilir bir metodu geliştirmek için çaba harcadığını da kaydetti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’dan ABD’nin İran’daki üç nükleer tesise saldırısına ilişkin açıklama

Published

on

By

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırısının bu ülkenin İsrail saldırılarının arkasındaki temel faktör olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Pezeşkiyan, başkent Tahran’da düzenlenen kabine toplantısında konuştu.

ABD’nin İran’da üç nükleer tesise saldırısını kınayan Pezeşkiyan, “ABD’nin nükleer tesislere saldırıları, bu ülkenin İsrail saldırılarının arkasındaki temel faktör olduğunu ortaya koydu. Başlangıçta rollerini gizlemeye çalışsalar da, ülkemizin silahlı kuvvetlerinin kararlı ve caydırıcı tepkisi ve Siyonist rejimin bariz yetersizliğini gözlemledikten sonra kaçınılmaz olarak öne çıktılar.” dedi.

Pezeşkiyan, “İran silahlı kuvvetlerinin bugün sabah işgal altındaki topraklara yönelik gerçekleştirdiği güçlü saldırılar, aslında Amerika’nın saldırgan politikalarına bir yanıt, çünkü esasen Siyonist rejim, İran’a tek başına saldıracak yetenek ve cesarete sahip olacak konumda veya büyüklükte değildir.” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump, İran’da Fordo, Natanz ve İsfahan olmak üzere üç nükleer tesise hava saldırısı düzenlediklerini duyurmuştu.

İran’ın en kritik nükleer tesisi Fordo’nun bulunduğu Kum kentinden bir Valilik yetkilisi, tesise saldırı düzenlendiğini AA’ya doğrulamıştı.

Ülke medyasına konuşan İsfahan Vali Yardımcısı Ekber Salihi de İsfahan ve Natanz nükleer merkezlerinin yakınında saldırılar olduğunu bildirmişti.

Salihi, detaylı bilgilerin daha sonra duyurulacağını belirtmişti.

Öte yandan, İran devlet televizyonu, saldırı haberlerini teyit etmeden tesislerin daha önceden boşaltıldığını ve nükleer malzemelerin başka bir yere taşındığını duyurmuştu.

Devamını Oku

Dünya

İran Dışişleri Bakanı Erakçi: Halkımız yüksek öz güvenle ve yüksek bir psikolojiyle kendini savunmaya hazır

Published

on

By

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırısının “dünya barışını tehdit ettiğini” belirterek, “Bu hem uluslararası sistemi çok ciddi çıkmaza sokmuştur hem bölgemizde ciddi sorunlar ve ıstıraplar yaratmıştır. Silahlı kuvvetlerimiz tam olarak hazır halde. Halkımız yüksek öz güvenle ve yüksek bir psikolojiyle kendini savunmaya hazır.” dedi.
Erakçi, İstanbul’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) 51. Oturumu kapsamında düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İran’ın Rusya’yla olan ilişkilerinin sorulması üzerine Erakçi, Rusya’nın İran nükleer programının bir katılımcısı olduğunu ve her zaman nükleer müzakerelerin bir tarafı olduğunu belirtti.

Erakçi, son aylarda ABD ile müzakere ederken her zaman Rusya’ya son gelişmeleri aktardıklarını ve Rusya ile bilgi paylaştıklarını belirterek, bu ülkeyle çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi.

Rusya’nın aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olduğunu ve Çin ile Güvenlik Konseyi’ne bir karar taslağı hazırlığı yaptıklarını kaydeden Erakçi, Çin ve Rusya ile bunun nasıl ilerlemesi gerektiği ile ilgili bir görüşme yapacaklarını söyledi.

– “Bölgedeki bazı ülkeler (İsrail saldırılarını önlemek için) arabuluculuk yapmak istiyor”

Türkiye’nin İran-ABD arasında arabuluculuk rolü üstlenip üstlenemeyeceğinin sorulması üzerine Erakçi, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok önemli ve verimli görüşmeler yaptıklarını belirtti.

Erakçi, öte yandan İstanbul’da bazı bölge ülkeleriyle de görüşmeler yaptıklarını belirterek, “Bölgedeki bazı ülkeler, Türkiye gibi, İsrail’in, siyonist rejimin İran’a saldırılarının önüne geçmek için arabuluculuk yapmak istiyorlar. Ve sanırım bugün ben, Amerika’nın bu düşmanlığını önlemek için tekrar faaliyetlere başlayacağım. Türkiye çok kesin bir şekilde İsrail’in saldırılarını kınadı.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan İİT üye ülkelerin dışişleri bakanları çerçevesinde de İran özel oturumu yaptıklarını kaydeden Erakçi, “Türkiye zaten oturum başkanıydı. İsrail’i kınama adına çok güzel konuşması oldu ve bu saldırıların bir an önce bitmesini de istedi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin de yanında olduğunu bildirdiler.” değerlendirmesini yaptı.

– “Birleşmiş Milletler aslında bu konuyu bir tehdit olarak görmeli”

Erakçi, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini hedef alan saldırısının yalnızca İran halkına yapılan bir saldırı olmadığını, aynı zamanda BM’nin de yasalarının ihlal edildiğini vurguladı.

Söz konusu saldırının Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) da zarar verdiğine dikkati çeken Erakçi, “ABD bu şekilde uluslararası güvenliğe ve barışa ciddi bir darbe indirmiş oldu. BM aslında bu konuyu bir tehdit olarak görmelidir. ABD’nin bu davranışı dünya barışını tehdit ediyor. Bu hem uluslararası sistemi çok ciddi çıkmaza sokmuştur hem bölgemizde ciddi sorunlar ve ıstıraplar yaratmıştır. Bu çok ciddi tehlike doğurmaktadır.” diye konuştu.

Erakçi, “ABD’nin dün geceki saldırısı bir kez daha gösterdi ki İsrail siyonist rejimi İran’daki amaçlarına ulaşamamıştır ve ağır darbeler almıştır. İran’ın kahramanca savunması karşısında bir krize girmiştir ve bu kriz karşısında da ABD’den destek almıştır. Ve ABD belki de özel olarak siyonist rejimin başbakanını kurtarma amacıyla böyle bir hareketi yaptı.” ifadelerine yer verdi.

Bu durumun ABD’nin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun etkisi altında olduğunu gösterdiğini kaydeden Erakçi, bunun tüm ABD halkı için utanç verici olduğunu söyledi.

– “Hiçbir zaman Batı ülkelerine güvenmedik”

Erakçi, ülkelerini kahramanca savunmaya devam edeceklerini belirterek, “Silahlı kuvvetlerimiz tam olarak hazır halde. Halkımız yüksek öz güvenle ve yüksek bir psikolojiyle kendini savunmaya hazır. İranlıların aslında ulusal gururu zedelenmiştir. Ve bunu geri kazanmak için öz güvenle tam olarak kendilerini savunacaklar. Hiçbir zaman kendi hukukumuzdan, kendi şerefimizden, kendi toprağımızdan, kendi halkımızdan vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

ABD’nin saldırısının ardından İran’ın seçeneklerinin ne olduğu sorulan Erakçi, “Batı ülkeleriyle müzakere ettiğimizde hiçbir zaman onlara güvenmedik. Şimdi onlara hiç güvenmememiz için daha fazla sebep var.” dedi.

– “Biz şu anda nasıl bir diplomatik adım atmalıyız, bu konuda karar veremiyoruz”

Erakçi, diplomatik yöntemlerin her zaman kullanılması gerektiğini ve açık kapı bırakılması gerektiğini söyleyerek, “Biz şu anda nasıl bir diplomatik adım atmalıyız? Kiminle bu adımı atmalıyız? Bu konuda bir karar veremiyoruz. Dolayısıyla öncelikle bizim cevabımızı bekleyeceğiz. Ve bu saldırılar sona erdiğinde bu saldırgan tutum durduğunda o zaman diplomasiye tekrar nasıl başlayabiliriz, ona karar vereceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un ABD’nin saldırısından sonra kendilerini arayıp aramadığının sorulması üzerine Erakçi, Witkoff ile daha önce dolaylı görüşmeler yaptığını, görüşmeye Umman’ın aracılık yaptığını söyledi.

Erakçi, ABD’nin saldırılarının ardından görüşmelerin durduğunu ancak başta Umman olmak üzere farklı kanallar aracılığıyla ABD’den mesajlar almaya devam ettiklerini belirterek, “ABD’nin mesajlarını bize ileten, özellikle Umman ve diğer bazı taraflar da var ve eğer gerekirse o mesajlara bu aracılar vasıtasıyla cevap veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Dünya

İran’dan İsrail’e yaklaşık 30 füzeyle düzenlenen misillemede bazı noktaların isabet aldığı bildirildi

Published

on

By

İran’dan İsrail’e yaklaşık 30 füzeyle düzenlenen misilleme saldırısında bazı noktaların isabet aldığı duyuruldu.

İsrail acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, doğrudan ve şarapnel parçası isabeti nedeniyle 10 ihbar aldıklarını açıkladı.

İran’ın İsrail’in merkezine ve kuzeyine yönelik başlattığı saldırı sebebiyle ülke genelindeki alarmların devreye girmesinin ardından fırlatılan yaklaşık 30 füzeden bir kısmının engellenemediği ve bazı noktalara isabet ettiği belirtildi.

Kızıl Davut Yıldızı, Hayfa kentindeki isabetin ardından bölgede ağır hasar oluştuğunu, ilk belirlemelere göre en az 11 kişinin yaralandığını ve isabet alan bölgelerdeki çalışmaların devam ettiğini duyurdu.

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesi, füzelerden bazılarının açık alana düştüğünü, Hayfa’nın yanı sıra ülkenin orta kesimindeki Shephelah ve Tel Aviv çevresinde Dan Gush’da da hasar oluştuğunu bildirdi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, sığınaklardan çıkılabileceği ve arama kurtarma ekiplerinin isabet alan noktalarda ülke genelinde faaliyet gösterdiği kaydedildi.

İsrail’de 07.30 sularında İran’dan ateşlenen füzelerin tespit edildiği açıklanmış ve alarmlar devreye girmişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam