Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Şiddete Karşı Yan Yana Projesi Koordinatörü Yılmaz, TAK’a Konuştu: İnsan ticareti mağdurları için de destek mekanizması oluşturulmalı

Published

on

Ülkede şiddet nedeniyle güvenli barınmaya ihtiyaç duyan kadınlara hizmet sunan Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Sığınma Evi, şu an, beş insan ticaret mağduru ve beş şiddet direnişçisi kadın ile çocuklarına güvenli barınma sağlıyor.

2016 yılından beri, her yıl ortalama yaklaşık 30 şiddet direnişçisi kadına ve çocuklarına güvenli barınma ve destek sağlayan Kadın Sığınma Evi, geçen yıl kasım ayında, LTB’nin Şiddette Karşı Yan Yana projesi kapsamında, Avrupa Birliği (AB) mali desteğiyle inşa edilen yeni binasın taşınmasıyla şiddet direnişçileri ile çocuklarına “daha uygun fiziki şartlarda” hizmet vermekte.

Kadın Sığınma Evi’nde, şu an, beş şiddet direnişçisi kadın ile yedi çocuğuna barınma ve destek hizmeti sağlanmakta. Ancak ülkede insan ticareti mağdurlarına yönelik bir barınma hizmeti olmamasından dolayı Kadın Sığınma Evi, şiddet direnişçileri yanı sıra insan ticareti mağduru kadınlara da güvenli barınak oluyor. Barınma talebi olmayan ancak ekonomik, ev ve iş bulma gibi konularda destek talebinde bulunan, yılda ortalama yaklaşık 130 kadına da Kadın Sığınma Evi tarafından “dış destek” hizmeti veriliyor.

Aralık sonu, başkentte ihtiyaçlı bireylere gıda yardımı yapılması yanı sıra bu bireylerin sosyal hizmetler uzmanının yönlendirilmesiyle güçlendirilmesi hedefiyle hizmete sunulan LTB Paylaşım Bakkalı projesinden bugüne kadar 491 kişi faydalanırken, bunların yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor.

LTB Şiddete Karşı Yan Yana Projesi Koordinatörü Dr. Ömür Yılmaz ile ülkede tek kadın sığınma evi olarak hizmet veren LTB Kadın Sığınma Evi tarafından şiddete maruz kalan ya da şiddet ortamından uzaklaşmak isteyen kadınlara ve çocuklarına sunulan barınma hizmeti ve destekleri yanı sıra belediyenin Paylaşım Bakkalı projesi hakkında konuştuk.

“5 İNSAN TİCARETİ MAĞDURU VE 5 ŞİDDET DİRENİŞÇİSİ İLE ÇOCUKLARINA HİZMET VERİLİYOR”

Türk Ajansı Kıbrıs’a konuşan Dr. Yılmaz, Kadın Sığınma Evi’nde şiddet direnişçilerine “en üst düzeyde” hizmet vermeye çalıştıklarını belirterek, kasım ayında, Kadın Sığınma Evi’nin yeni binasının hizmete girmesiyle “çok daha uygun fiziki şartlarda” hizmet verebildiklerini söyledi.

Kadın Sığınma Evi eski binasında, yedi kadın ve 14 çocuğa barınma hizmeti verebildiklerini belirten Yılmaz, 48 yatak kapasiteli yeni binada, 12 özel oda ile mutfak, yemek salonu, oturma, çocuk çalışma ve oyun odaları gibi ortak yaşam alanlarının bulunduğunu söyledi.

Ömür Yılmaz, şu an, LTB Kadın Sığınma Evi’nde beş insan ticareti kadın ve beş aile içi şiddet direnişçisi kadın ile çocuklarına hizmet vermekte olduklarını söyledi.

Yılmaz, “Aslında, Kadın Sığınma Evi, aile içi şiddet direnişçilerine hizmet veren özel bir sığınma evidir. Ama ülkede insan ticareti mağdurlarına yönelik özel bir hizmet olmadığı için biz, Sığınma Evi olarak, onları da korumaya almak durumunda kalıyoruz” dedi.

İnsan ticareti mağdurlarının, AB’nin finansal desteğiyle yeni kurulan İnsan Hakları Platformu aracılığıyla kendilerine ulaştıklarını anlatan Yılmaz, “Bu Platformun insan ticareti mağdurlarına adli yardım hizmeti sunduğu bir yardım hattı var ancak bu hizmetin bir altyapısı yoktur. Koruma hizmeti gerektiren durumlarda Kadın Sığınma Evi desteklemek durumunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

“İnsan ticareti mağduru olan bu beş kişi, öğrenci vizesi ile ülkeye getirilen ve pasaportları ellerinden alınarak, fuhuşa zorlanan Afrikalı kızlardır” diyen Yılmaz, “Bu insanlar, çoğu zaman, sahte evraklarla öğrenci vizesi alabiliyorlar ve bu ortaya çıktığı zamanda bu insanların mağduriyeti daha da artıyor. Daha önce böyle vakalarla karşılaştığımız da oldu. Yapılan bir polis soruşturmasında, bir kızın, sahte evrakla öğrenci vizesi aldığı tespit edildi ve neticede bu kız yargılandı, cezalandırıldı, hapis yattı ve ihraç edildi. Bu kişiler kat kat mağduriyet yaşıyor” diye konuştu. Yılmaz, kendilerine başvuran bu insan ticareti mağdurlarının çoğunlukla Nijerya uyruklu olduklarını da belirtti.

“İNSAN TİCARETİ MAĞDURLARI İÇİN DE DESTEK MEKANİZMASI OLUŞTURULMALI ”

2018 yılında, aile içi şiddet direnişçileri için Aile İçi Şiddetle Müdahale Koordinasyon Mekanizma kurulduğunu, bu mekanizma ile, polis, sosyal hizmetler, sağlık birimlerinin bir vaka riski olduğunda nasıl hareket edileceğine dair belli bir protokolü bulunduğunu anlatan Yılmaz, “İnsan ticareti konusunda da etkili bir koordinasyon mekanizmasının kurulması lazımdır. Poliste de bu konuda uzmanlaşmış ekipler olması lazım çünkü insan ticareti çok farklı bir alandır. Ayrıca, bu kişiler için özel bir sığınma evi imkânı olması da lazımdır. Şu anda LTB Kadın Sığınma Evi’nde kapasite sorunumuz olmadığı için bu kişilere de barınma hizmeti sunabiliyoruz ancak bir beş kişinin daha gelmesi halinde bu mümkün olamayacaktır. Ayrıca, bu vakaların doğru yönetimi bizim sahip olmadığımız farklı bir uzmanlık gerektiriyor” diye konuştu.

“PSİKOLOJİK ŞİDDET BÜYÜYOR VE FİZİKSEL, CİNSEL ŞİDDETE DÖNÜŞÜYOR”

Ömür Yılmaz, sığınma evinde hizmet alan şiddet direnişçisi beş kadının fiziksel ve cinsel şiddet yaşadıklarını belirtti ancak fiziksel şiddet olan her ilişkide psikolojik şiddet olduğunu vurguladı.

Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Psikolojik şiddet çok daha normalleştirdiğimiz bir türdür ve genellikle psikolojik şiddet seviyesinde iken ilişkiden çıkmak için direnişçiler radikal adımlar atmıyor. Ama o psikolojik şiddet zaman içinde büyüyor, büyüyor ve neticede fiziksel, cinsel şiddete dönüşüyor. Genelde bu dönüşüm olduktan sonra kadınlar, direnişçiler polise ulaşma, destek isteme adımı atıyorlar”.

Kadın Sığınma Evi’nde kalan ve buradaki hizmetlerden faydalanan vakalar yanı sıra sığınma evine yerleşmemiş ama şiddet yaşayan ya da şiddet riski altında bulunup da, ekonomik, ev bulma, iş bulma, çocukların eğitimi gibi konularda farklı desteklere ihtiyacı olan kadınlara da hizmet sunduklarını anlatan Yılmaz, “Yılda ortalama yaklaşık 130 kadın bu ‘dış destek’ten faydalanıyor” dedi.

Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet vakarı için 7/24 hizmet veren Kadın Sığınma Evi’nin 0542 876 30 30 ve 0533 855 30 30 ya da “Alo 183” Şiddet İhbar ile 155 Polis ihbar hatları aranabiliniyor.

“KADINLAR ARTIK DEVLET KURUMLARINA VE POLİS KADINA ŞİDDET BİRİMLERİNE DAHA FAZLA GÜVENİYORLAR”

Aile İçi Şiddetle Mücadele Koordinasyon Mekanizması ve polis birimlerinin kurulmasından sonra vakaların yüzde 70’inin Sosyal Hizmetler Dairesi ve Polis aracılığıyla kendilerine bildirildiğini aktaran Yılmaz, “Kadınlar artık devlet kurumlarına, 183 Şiddet İhbar hattına ve Polis Kadına Şiddet Birimlerine daha çok güvendikleri için vakaların çoğunluğu bu birimlerden geliyor” dedi. Sığınma Evi’ne yapılan başvurulara ilişkin “risk değerlendirmesi” yaptıklarını anlatan Yılmaz, “Polisten bize gelen vakaları her zaman yüksek risk kabul ederiz ve sığınma evi talebi varsa kabul ederiz” dedi.

“2018 YAYIMLANAN POLİS GENELGESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”

2018 yılında Polis Genel Müdürlüğü (PGM) bünyesinde Lefkoşa’da Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubesi ilk kez kurulurken bu şubenin nasıl çalışacağının polisin yayınladığı bir genelgenin “hayati bir önem taşıdığına” işaret eden Yılmaz, “Bu genelge ile şiddete maruz kalan bir kadın şikayetini geri çekse bile polisin bu şikayetle ilgili tahkikatı devam ettiriyor. Bu da kadının üzerinden ciddi bir yük alıyor çünkü baskıdan kurtarıyor. İkinci olarak, bu genelge ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubelerinin kurulması ile birlikte, aile içi şiddet vakalarının artık normal şiddet vakalarından farklı olduğu kabul edildi. Şu anda, bir kadın; eşi, sevgilisi ya da eski sevgilisinden bir şiddete görmesi halinde polis bu kişiyi tutukluyor. Bu 24 saatlik tutukluluk direnişçinin güvenli bir yere gitmesi ve koruma emri alması için hayati önem taşır” şeklinde konuştu.

Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubesi’nin kurulmasıyla birlikte polis ile “daha verimli” bir iş birliği oluştuğunu belirten Yılmaz, “Ancak bu konuda polisle hiç sorun yaşanmıyor da değil. Ancak şu an Polis Genel Müdürlüğü’nde tüm ilçelerde Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubelerinden sorumlu bir yetkili polis var ve biz onun aracılığıyla bölgelerde yaşanan sorunlara da müdahale edebiliyoruz” dedi.

Polis Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede Birimlerinin kurulması ve bu birimlerin işlevselliğinde siyasi irade, eğitim ve farkındalık çalışmaları yanı sıra bireysel inisiyatifin de önemli rol oynadığını belirten Yılmaz, “Lefkoşa’da ilk kurulan şubenin başındaki Mehmet Sözmener’in kadına yönelik şiddet konusunu, bu konudaki yeni politikayı benimsemesi ve inisiyatif üstlenerek uygulanması için elinden gelen gayreti göstermesi önemli olmuştur” ifadelerinde bulundu.

PAYLAŞIM BAKKALI PROJESİ

Dr. Yılmaz, 27 Aralık’tan bu yana hizmet vermeye başlayan LTB Paylaşım Bakkalı’ndan destek alanların yüzde 80’ini kadınların oluşturduğuna işaret ederek, Paylaşım Bakallı projesinde sadece geçici yoksulluk yaşayan bireylere gıda yardımı dağıtılmasının değil, bu bireylerin sosyal hizmetler uzmanının yönlendirilmesiyle güçlendirilmesinin de hedeflediğini söyledi. Yılmaz şunları kaydetti:

“Özellikle pandemi süreci bize sosyal güvencesizliğin kadınları daha orantısız bir şekilde etkilediğini gösterdi. Pandemiyle de toplumsal kriz döneminden geçtik. Bununla birlikte işsizlik, sosyal adaletsizlik, yoksulluk büyüdü. Bu ortamda biz gördük ki, bu sosyo-ekonomik çaresizlik büyüdükçe açlık endişesi, güvenlik endişelerinin üzerine çıkıyor. Evini, işini kaybeden bir kadının derdi: nasıl geçineceğim, çocuklarımı nasıl doyuracağımdır. Sosyal güvenlik sistemi çok yetersizdir. Bu nedenle onun önceliği nasıl masaya bir sokum ekmeği getireceğidir. Pandemi döneminde bize gelen başvurular ortalama 3 kat arttıydı ama polise gitme ve sığınma evine yerleşme yönünde adımı atabilecek direnişçi sayısı da azaldıydı. Bizi arayıp kadınlar ‘Ben sadece bilinsin istiyorum ki ben ölürsem o yaptı’ diyorlardı. Çünkü öncelik o değildi, öncelik çocuğunu doyurmaydı.  Özellikle ekonomik belirsizlik ve çaresizlik kadının kendi güvenliği için atabileceği adımların çok daha önüne geçiyordu. Paylaşım Bakkalı fikri de buradan çıktı. Bir taraftan toplumda açlığın ve yoksulluğun ne kadar büyüdüğünü görüyoruz, diğer taraftan toplumsal cinsiyet bakış açısından baktığımızda da görüyoruz ki şiddet yaşayan kadın ‘şiddet yaşıyorum bana destek olun’ diye aramıyor ama ‘açım, çocuklarıma süt alamıyorum’ diye arıyor. O nedenle, Paylaşım Bakkalı’nı kurarken sadece gıda yardımı dağıtalım düşüncesiyle değil, bir sosyal hizmet uzmanının eşliğinde bireylerin güçlendirilmesi hedeflendi.”

Paylaşım Bakkalı’na yapılan başvuruların sosyal hizmet uzmanı tarafından değerlendirildiğini anlatan Yılmaz, “O annenin yaşadığı yoksulluğun arkasında yaşadığı sebepleri ortaya çıkaracak bir başvuru süreci var. Bu sürecin sonunda da bireyi ya da aileyi hem ekonomik hem psikolojik hem de sosyolojik olarak nasıl kalıcı bir şekilde güçlendireceğimizi tespit edip, yönlendirmeleri yapıyoruz. Ve böylece bize gelen başvuruların içinde ekonomik, psikolojik, fiziksel şiddet vakaları da ortaya çıkıyor” dedi.

Yılmaz, başvuruların değerlendirilmesi sonucunda ailenin “risk durumuna” bakılarak, bireyin ya da ailenin gıda desteğine ihtiyacının ve ne tür yönlendirmeler yapılması gerektiğinin tespit edilerek, gıda yardımı, şiddet durumu varsa destek, işsiz ise iş bulmasına ya da engelli bir çocuk varsa engelli maaşı alabilmesine ilişkin yönlendirmeler yaptıklarını söyledi.

“PAYLAŞIM BAKKALI’DAN DESTEK ALANLARIN YÜZDE 80’İ KADIN”

Dr. Ömür Yılmaz, TAK ile Paylaşım Bakkalı projesine ilişkin bazı verileri de paylaşarak, bu projeden bugüne kadar toplam 491 kişinin faydalanmakta olduğunu söyledi.

Paylaşım Bakkalı’ndan destek alan kişilerin yüzde 62,5’i KKTC yurttaşı, yüzde 34,4’ü TC yurttaşı ve geriye kalan 3,1 ise diğer uyruklardan. Bölgelere göre destek alanların çoğunluğu, yüzde 45,8 ile surlar içi bölgesinden. Bunu, yüzde 13,4 ile Kaymaklı, yüzde 9,4 ile Yenişehir ve yüzde 5,9 ile Göçmenköy sakinleri takip ediyor.

Destek alanların çoğunluğunu yüzde 80 ile kadınlar oluşturuyor. Destek alanların çoğunlukla küçük çocuklu, 20-30 yaş grubundaki genç aileler ve yalnız yaşayan yaşlılar olduğu gözlemleniyor. 18 yaşın altında bakmakla yükümlü olduğu çocuk sayısına göre, destek alan ailelerin yüzde 39’u üç ya da daha fazla çocuklu, yüzde 20,8 iki çocuklu, yüzde 15,7 bir çocuklu. Yüzde 24,2’si ise çocuksuz aileler.

Sosyal hizmet sorumlusu tarafından yapılan başvuru değerlendirmelerinde yaşlıların ilaçlara ulaşımı “en büyük bir sorun” olarak ortaya çıkıyor.

Dr Ömür Yılmaz, “Yaşlılar devletten ilaç alamıyorlar, hastanede yeterli ilaç yok. Sosyal yardım ile geçinen yaşlıların ellerinde gıdaya para kalmıyor çünkü ilaçlarla yaşamak zorundadırlar ve ellerindeki parayı devletten alamadıkları bu ilaçlara veriyorlar. Zaten sosyal yardım miktarı geçinilecek bir para değil. Nerdeyse her yaşlıdan duyduğumuz sorun: ilaç bulamıyoruzdur.”

LTB Paylaşım Bakkalı’ndan destek almak için 0548 852 0582 telefon numarasından ya da LTB merkez binası ziyaret edilerek başvuruda bulunabiliniyor.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Netanyahu’nun usulsüz olarak atadığı yeni Şin-Bet şefinin ateşkese karşı olduğu bildirildi

Published

on

By

İsrail’de Yüksek Mahkeme’nin aksi kararına rağmen Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yeni iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet (Şabak) direktörü olarak atadığı Tümgeneral David Zini’nin Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı olduğu belirtildi.

İsrail’de yayın yapan Kanal 12 televizyonuna konuşan kaynaklar, Netanyahu’nun Şin-Bet’in başına atadığını duyurduğu Tümgeneral Zini’nin Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasına karşı olduğunu güvenlik toplantılarında çok kez dile getirdiğini aktardı.

Zini’nin İsrail’in 19 ayı geçen saldırılarını sona erdirecek ve esirlerin serbest kalmasını sağlayacak anlaşmaya ilişkin “Esir takası anlaşmalarına karşıyım. Bu ebedi bir savaştır.” ifadelerini kullandığı dile getirildi.

Geçen yıl Genelkurmay Başkanlığı’nda gerçekleştirilen toplantılarda Zini’nin tutumunu birkaç kez üst düzey İsrail ordusu yetkililerinin önünde açıkça ortaya koyduğu kaydedildi.

-İsrailli esirlerin ailelerinden Tümgeneral Zini’ye sert tepki

İsrail müzakere heyeti içinde yer alacak yeni Şin-Bet şefi Zini’nin ateşkes ve esir takası anlaşmasına yönelik tutumuna esir ailelerinden sert tepki geldi.

Ailelerin oluşturduğu çatı platformdan yapılan açıklamada, “İsrailli esirlerin kaderine karar verecek birinin yaptığı söz konusu açıklamalar, şok edici ve kınanması gereken ifadeler” denildi.

Açıklamada, “Netanyahu’nun savaşını esirlerin geri getirilmesinin önüne koyan bir Şin-Bet şefinin atanması, bir suç ve tüm İsrail halkına karşı bir haksızlık.” ifadeleriyle Zini’ye sert tepki gösterildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Yüksek Mahkemesinin İç İstihbarat Teşkilatı Şin Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar’ın görevden alınmasının yasal olmadığına hükmetmesine rağmen Tümgeneral David Zini’yi yeni İç İstihbarat Şefi olarak atamıştı.

– Netanyahu’nun Şin-Bet Direktörü’nü görevden alması

İsrail Başbakanı Netanyahu, Şin-Bet Direktörü Bar’ı güvensizlik gerekçesiyle görevden almaya karar vermişti.

İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, Başbakan’ın Şin-Bet Direktörü’nü keyfi olarak görevden alamayacağını ifade etmişti.

İsrail Yüksek Mahkemesi ise Netanyahu’nun kararını önce dondurmuş, sonra da Bar’ın görevden alınmasını ve yerine başkasının atanmasını engelleyen geçici ihtiyati tedbir kararı almıştı.

Netanyahu’nun Bar’ı görevden alma kararı, İsrail siyasetinde hararetli tartışmalara yol açmış, muhalefetin yaptığı çağrılarla İsrail genelinde kitlesel gösteriler başlamıştı.

Başbakan Netanyahu’nun görevden almak istediği ancak Yüksek Mahkeme engeline takılan Bar, 7 Ekim başarısızlığının sorumluluğunu üstlendiğini belirterek 15 Haziran’da istifa edeceğini açıklamıştı.

Bar, bu başarısızlığın sorumluluğunu başta siyasi kademe olmak üzere herkesin üstlenmesi gerektiğini ifade etmişti.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan, Ahmed Şara ile İstanbul’da bir araya geldi

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya geldi.

Erdoğan, Şara’yı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde resmi törenle karşıladı.

Görüşmede, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve bazı yetkililer de yer aldı.

Devamını Oku

Dünya

Trump’ın ekibi, Suriye’ye yaptırımların kaldırılması için ilk etapta 6 aylık muafiyet öneriyor

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump’ın dış politika ve ulusal güvenlik ekibinin, SurWASHINGTON (AA) – ABD Başkanı Donald Trump’ın dış politika ve ulusal güvenlik ekibinin, Suriye yaptırımlarının kaldırılması için ilk adımda 6 aylık muafiyet önerisinde bulunduğu bildirildi.

Amerikan Associated Press (AP) haber ajansının, 3 ABD’li yetkiliye dayandırdığı haberine göre Trump yönetimi, Suriye yaptırımları konusunda somut adımlar atmaya hazırlanıyor.

Buna göre Trump yönetiminin, Suriye yaptırımlarının kaldırılması için ilk etapta 6 aylık muafiyet sağlamayı ve bu ülkeyle iş yapmak isteyen firmalara sınırlamaları kaldırmayı önerdiği belirtildi.

İlk adımın kısa süre içinde atılmasını beklediklerini dile getiren yetkililer, bu muafiyetle birlikte Suriye’deki geçici yönetimin “nefes almasının” ve yavaş yavaş uluslararası piyasalarla çalışmaya başlamasının önünün açılacağını kaydetti.

Aynı yetkililer, bu süreçte hem Dışişleri Bakanlığının hem de Hazine Bakanlığının Suriye yaptırımlarıyla ilgili yasal düzenlemeler konusunda hızlı bir şekilde çalışmaya devam ettiğinin altını çizdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, perşembe günü yaptığı açıklamada, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması için yoğun şekilde çalıştıklarını belirterek, “Belirli bir tarih vermeden, bunun hızlı ve kesinlikle alıştığımızdan daha hızlı şekilde yapılacağını söyleyebilirim.” demişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam