Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tabipler Birliği: Deprem ve diğer afetlerde hastane binalarının güvenli şekilde hizmete devam etmesi sağlanmalı

Published

on

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) depremler ve diğer afetler sırasında kritik binalarda hizmetlerin güvenli şekilde devam etmesi gerektiğine dikkat çekerek hastanelerin ve sağlık merkezlerinin depremde güvenliğinin ivedi şekilde kontrol edilip sonuçlarının toplumla paylaşılmasını istedi. Birlik, güvenli hastanelerin sağlanması gerektiğini vurgulayarak devlet ve hükümet yetkililerine bir dizi soru yöneltti.

Tabipler Birliği Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, “Afetler meydana geldiğinde kamusal ve özel hastaneler gibi sağlık tesisleri, toplumun ihtiyacı olacak olan sağlık sisteminin sürdürülebilir şekilde devam etmesi gereklidir. Bu nedenle sağlık sistemimizin, sağlık hizmetlerinin ve toplumun ihtiyacı olacak acil sağlık hizmetlerinin sürdürülebilir ve güvenli şekilde devamı sağlanmak zorundadır.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, güvenli hastanelerden beklentiler, afetlerde çökmeyen, hastaları ve personeli öldürmeyen, acil durumlarda kritik hizmet vermeye ve çalışmaya devam edebilen sağlık merkezleri olarak açıklandı.

“Güvenli hastanelerin tasarlanması veya mevcut hastanelerin güvenliğini artırmak için hemen acilen önlemler almak zorundayız.” denilen açıklamada, acil durum ve afetler sırasında ve sonrasında hastanelerin topluma uygun, sürekli ve düzenli sağlık hizmetlerini sunmaya devam etmesi ve sağlık çalışanlarının, hastaların ve ailelerinin afet sırasında zarar görmemesini sağlaması gerektiği hatırlatıldı.

Hastane binaları, ekipman ve kritik hastane sağlık sistemlerinin fiziksel bütünlüğünü korumak ve sistemin sürdürülebilirliğini güvence altına almanın, ayrıca hastaneleri iklim değişikliği sonucu olabilecek sel vb. felaketlere karşı güvenli ve dirençli hale getirmenin de önemli olduğu belirtilen açıklamada, özellikle son dönemlerde yer bilimi insanlarının Kıbrıs için verdikleri deprem için yüksek risk uyarısının da dikkate alınması gerektiğine değinildi.

-Hükümete sorular

Açıklamada şunlara da yer verildi:

“Ülkemizdeki sağlık sisteminin çok ciddi sorunları varken, bir de depremde yıkımla karşılaşmanın çok üzücü sonuçları olacaktır. Başta ülkemizdeki ana kamusal hastane olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi olmak üzere diğer tüm kamu ve özel hastaneler, sağlık merkezlerinin depremde güvenliğini ivedi şekilde kontrol edilip sonuçları toplumla paylaşılmalı ve güvenli hastaneler sağlanmalıdır. Bu konuyla ilgili cevaplandırılması gereken sorular mevcuttur.

Cumhurbaşkanlığı bünyesinde başlatılan girişimin takvimlendirilmesi yapılmış mıdır? Yapılmış ise toplumla paylaşılması gereklidir.

Son 10 yılda Nalbantoğlu Hastanesinin çeşitli hükümet dönemlerinde depreme dayanıklılık açısından kontrol edildiği bilinmektedir, bu tetkiklerin sonuçları kimde ve nerededir?

Hastanedeki yangının ve orman yangınlarındaki deneyimlerimizden yola çıkarak, afet hazırlığı için yapılmış bir tatbikat planı olmadığı açıktır. Doğal afetler karşısında önlem ve hazırlığın yıllardır göz ardı edilmesinin nedeni nedir?

Bilindiği üzere okul binalarımızın deprem ve afet güvenliği sağlanmış durumda değildir. Bütün okullarımız ile alakalı deprem dayanıklılık raporlarının hazırlanıp, güçlendirme yapılması gerekenlerin güçlendirilmesi veya yıkılarak yenilerinin inşa edilmesi için ne gibi girişimler yapılmıştır? Takvimlendirilmesi mevcut mudur?

Savaş sonrası kamu binası haline getirilmiş birçok yerin dayanıklılığı denetlenmeden restorasyonla süslenmiştir. Kültürel değerimiz olan binalarımızın depreme dayanıklılık denetiminin yapılması için herhangi bir planlanama var mıdır?

Hükümetin bu soruları ivedi olarak cevap vermesi ve planlamanın yapılmasının önemini bir kez daha vurgularız.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

DAÜ, BÜRO-İŞ üyelerine yönelik atölye çalışması düzenledi

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), Büro Banka Ticaret Çalışanları Sendikası (Büro-İş) üyelerine yönelik “iş yaşamında psikolojik şiddet” başlıklı atölye çalışması düzenledi.

DAÜ’den verilen bilgiye göre, “İş Yaşamında Sınırlar ve Sinirler: Psikolojik Şiddet-Mobbing” başlıklı atölye çalışması, Doğu Akdeniz Üniversitesi Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Araştırma Merkezi (DAÜ-PDRAM) Kuzey Kampüs ile DAÜ Sürekli Eğitim Merkezi’nin (DAÜ-SEM) iş birliğinde gerçekleştirildi.

Çalışma, Lefkoşa’da Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Konferans Salonu’nda yapıldı.

Atölyede, Kuzey Kampüs DAÜ-PDRAM Psikologları Dr. Psk. Fatoş Özeylem ve Uzm. Psk. Haşim Haşimoğulları sunum yaptı.

Devamını Oku

Kıbrıs

CTP Genel Başkanı Erhürman, Emekli Polisler Derneği’ni ziyaret etti

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Emekli Polisler Derneği’ni ziyaret etti.

CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, ziyarette Dernek Başkanı Birol Atasu, dernek yöneticileri ve bazı üyelerle görüşen Erhürman’a milletvekili Filiz Besim eşlik etti.

Erhürman ziyarette, ülke sorunlarıyla ilgili çözüm önerileri hakkında görüş alış verişinde bulundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu ile bir araya geldi

Published

on

By

  

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra temasları çerçevesinde, İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu (APPG-TRNC) üyeleriyle toplantı gerçekleştirdi.

 

Toplantıya APPG TRNC Başkanı Imran Hussain, Milletvekilleri Yasmin Qureshi, Nesil Çalışkan, Lord Rogan, Baroness Mobarik CBE, Lord Qurban Hussain ve Elliott of Ballinamallard katıldı.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Westminster’daki Portcullis House’da gerçekleşen toplantıya ev sahipliği yaptığı APPG-TRNC teşekkür ederek, “APPG-TRNC, Kıbrıs Türk Halkı’nın maruz kaldığı büyük haksızlığı bakanlara ve parlamenterlere aktarma konusunda her zaman proaktif çalışmalar yürütmektedir. Bu meseleye gösterdiğiniz hassasiyet ve desteğiniz için hepinize teşekkür ederim” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında şunları kaydetti:

 

“Avrupa’dan Sorumlu Bakan Stephen Doughty ile gerçekleştirdiğim görüşmede, Kıbrıs konusundaki son gelişmelere dair görüşlerimi paylaşma fırsatı buldum. 

 

Rum tarafının iddialarının aksine, Kıbrıs Türk Halkı eşit ve doğuştan gelen haklara sahiptir; bu haklar, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortakları olarak kendi kaderini tayin etme haklarını kapsamaktadır. Cumhuriyetin kurulmasını sağlayan antlaşmalar, Kıbrıs Türk tarafının imzasıyla yürürlüğe girmiştir; bu antlaşmalar aynı zamanda iki Egemen Üs Bölgesi kurulmasına da olanak tanımıştır. Ancak Kıbrıs Türkleri, 1963 Aralık ayında silah zoruyla devletin dışına itilmiş ve Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedefi doğrultusunda 11 yıl süren zulme maruz kalmıştır.”

 

Cumhurbaşkanı Tatar, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası’nın darbe gerçekleştirdiğini ve “Helenik Kıbrıs Cumhuriyeti” ilan ettiğini belirterek, “Anavatanımız ve garantör ülkelerden biri olan Türkiye, bu zulmü durdurmak amacıyla Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Bu harekâtın ardından Gönüllü Nüfus Mübadelesi Anlaşması yapılmış, Kıbrıs Türkleri Kuzey’e, Rumlar ise Güney’e geçmiştir. Yarım asrı aşkın süredir federal temelde sürdürülen müzakereler ise denenmiş, başarısız olmuş ve tüketilmiştir” dedi.

 

Yeni iki devletli vizyonunun halk tarafından desteklenerek göreve seçildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Yeni vizyonumu uluslararası kamuoyuna ilk kez Nisan 2021’de Cenevre’deki gayriresmî toplantıda sundum. Bu vizyon, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde, iki tarafın iş birliğine dayalı bir çözüm arayışıdır. Biz, Kıbrıs sorununa gerçekçi, sürdürülebilir ve pratik bir çözüm istiyoruz.”

 

Cumhurbaşkanı Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Holguin tarafından bir keşif çalışması yapıldığını ve yeni, resmî müzakerelerin başlaması için ortak bir zemin bulunmadığının tespit edildiğini anımsattı. Mart ayında katıldığı diğer bir gayriresmî toplantı sonrası tarafların altı yeni iş birliği girişimi üzerinde anlaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, ancak dönüşünde Rum liderin “taşınmaz mallarla” ilgili Kıbrıs Türk halkını tehdit eden ve sindiren bir kampanya başlattığını, bunun halkta büyük öfkeye neden olduğunu ve kabul edilemez olduğunu belirtti.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ın jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük öneme sahip olduğunu ve Türkiye’nin güney kıyılarına sadece 40 mil mesafede bulunduğunu hatırlatarak, “İngiltere’nin Ada’da iki Egemen Üs Bölgesi bulunmaktadır. Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle bu üslerin önemi daha da artmıştır” dedi.

 

İngiltere’deki görüşmesinde Bakan Doughty’e, Kıbrıs Türk Halkına yönelik “eşit olmayan muamele politikasının” gözden geçirilmesi çağrısında bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

 

“2004 Annan Planı döneminde uluslararası toplum tarafından Kıbrıs Türk Halkı’na yönelik insanlık dışı izolasyonun sona erdirileceğine dair verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Direkt uçuşlar, doğrudan ticaret ve doğrudan temaslar başlatılmamıştır. Bu, halkımızın temel insan hakları meselesidir.”

 

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edildiğini ve Türk devletleriyle ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’de yaşayan yaklaşık 350.000 Kıbrıslı Türk’ün güçlü bağlara sahip olduğunu belirtti.

 

Cumhurbaşkanı, “izolasyonun sonlandırılması için somut adımlar görmek istiyoruz. Gençlik ve spor kulüplerimiz dahi uluslararası dostluk maçları oynayamıyor. Bu çağda böyle bir durum söz konusu olmamalı, bu konular siyasi bir çözüme bağlı kalmamalıdır; çünkü çözüm önerileri Rum tarafı tarafından defalarca reddedilmiştir” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda üç yıl üst üste yaptığı konuşmalarda, Kıbrıs Türk Halkı’na yönelik adaletsizliğe son verilmesi, ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkiler kurulması ve KKTC’nin tanınması yönünde çağrısı bulunduğunu hatırlattı. “İki devletli çözüm modelimize ve halkımıza verdiği tam destekten dolayı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha bu vesileyle teşekkür ediyorum” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, toplantıyı düzenleyen “Kuzey Kıbrıs için Özgürlük ve Adalet” kampanyasına ve katılan tüm parlamenterlere de teşekkür etti.

 

Toplantıda yaptığı konuşmada Milletvekili İmran Khan ise, halkların “kendi kaderini tayin hakkı”nın önemine dikkat çekerek, karar vericileri etkilemek ve onları Kıbrıs’ın gerçekleri ve Kıbrıs Türk Halkı’nın yaşadığı mağduriyet konusunda aydınlatmanın önemini vurguladı.

 

Lord Rogan da, Cumhurbaşkanı Tatar’ın KKTC’yi ve Kıbrıs Türk davasını tanıtmak için yılmadan çalışmaya devam ettiğini ve daha önce Lordlar Kamarası oturumuna katılmış ilk KKTC Cumhurbaşkanı olduğunu kaydetti.

Devamını Oku

Trending

Reklam