Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Tarihimizi Bilmeli ve Sahip Çıkmalıyız”

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, TC Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun ortaklaşa düzenlediği “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” konulu panel Girne Üniversitesi’nde yapıldı.

Published

on

Panelin açılışında konuşan Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, insanların, soylarını, ırklarını ve tarihini bilmesi ve sahip çıkması gerektiğini vurgulayarak, tarih bilincinin ve kimliğin oluşturulması açısından panelin çok büyük önemi olduğunun altını çizdi.

Panele, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Atilla Karaca, Girne Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel’in yanı sıra üniversite rektörleri ve davetliler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan panel, müzik dinletisi ile devam etti. Daha sonra açılış konuşmalarına geçildi. Konuşmaların ardından TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın mesajı okundu.

ÇETİN: “ATATÜRK’ÜN DİREKTİFLERİYLE 90 YILDIR FAALİYETTEYİZ”

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin panelde yaptığı konuşmada, kurum olarak kurucuları Büyük Önder Atatürk’ün verdiği direktifler çerçevesinde milli tarihin ve bağımsızlığın korunması ve yeni nesillere aktarılması amacıyla 90 yıldır faaliyette olduklarını belirtti.

Kıbrıs’la ilgili bilim kurullarıyla birlikte düşüncelerini paylaştıklarını ifade eden Çetin, tarih konusunun yeni baştan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Tarihin sadece siyasal olaylar, savaşlar, afetlerin hatırlanmasıyla ilgili bir alan olmadığını vurgulayan Çetin, tarihin başlangıç noktası olduğunu, teknolojiyle uğraşılsa da dönüp başa bakılması gerektiğini kaydetti.

Birol Çetin, tarihin son yıllarda daha önemli olduğunu dile getirerek, insanlara tüketici olarak bir kimlik verilmeye çalışıldığına dikkat çekti. “Biz tarihte önemli olaylara imza atmış bir milletiz, büyük medeniyetler kurmuşuz, dolayısıyla bunu kabul etmemiz mümkün değil” diyen Çetin, yeni nesillere bu bilincin tekrar aşılanması gerektiğini söyledi.

“KIBRIS İÇİN HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYA VARIZ”

Tarihsiz ne diplomasi ne de siyaset yapılabileceğini dile getiren Çetin, Ahmet Cevdet Paşa’nın, “Tarih bilmeyen diplomat pusulasız kaptana benzer” sözlerini hatırlattı. Tarih Kurumu olarak ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını kaydeden Çetin, KKTC’deki kütüphanelere kitap desteğini devam ettireceklerini, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de eğitim faaliyetlerini sürdüreceklerini belirtti. Öğretmenlerin ve gençlerin ihtiyaçları kapsamında kurslar düzenlemeyi de düşündüklerini ifade eden Çetin, “Bilim kurulu üyeleriyle beraber Kıbrıs için her türlü çalışmaya varız” dedi.

ÜNAL: “DEVLETİN ARŞİVİ VE TARİHİ HAFIZASI STRATEJİK GÜÇ UNSURU”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal da, Osmanlı devletinin geride muazzam bir arşiv bıraktığını kaydederek, bunu dünyanın en büyük arşivi olarak ifade edebileceklerini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan Osmanlı arşivi ve başta balkanlar olmak üzere birçok coğrafyadaki tarihi kayıtların etraflıca incelenmesi gerektiğini dile getiren Ünal, bunun tarihi meseleleri ortaya koymak adına temel kaynaklar olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta ve birçok coğrafyada var olan Osmanlı kayıtlarının ayrıntılı incelenmesi, değerlendirilmesi ve günümüz problemlerinin anlaşılmasına katkı sağlanması gerektiğini ifade eden Ünal, tarih incelendiğinde Osmanlı’nın 1571’den 1878’e kadar Kıbrıs’ta huzuru, adaleti ve hakkaniyeti nasıl sağladığının görüleceğini söyledi.

Uğur Ünal, Devlet Arşivleri Başkanlığı olarak Türkiye’deki yeni hükümet sistemiyle birlikte TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşkilatlarını doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlayarak, arşivcilik adına büyük bir örnek ortaya koyduğunu söyledi. Ünal, bir devletin arşivi ve tarihi hafızasının stratejik güç unsuru olduğunu vurguladı.

KKTC’de de Cumhurbaşkanı idaresi altında arşivler bulunduğunu dile getiren Ünal, bu arşivler konusunda ortak çalışmanın çok önemli olduğunu belirtti. Özellikle Kıbrıs’taki Türk varlığını ortaya koyan vakıf kayıtlarının arşiv uzmanları tarafından incelenerek, değerlendirildiğini ve bilim dünyasının hizmetine sunulduğunu ifade eden Ünal, en son Kıbrıs’taki Osmanlı yönetimini ortaya koyan eseri hazırladıklarını kaydetti.

“KIBRIS TÜRKÜ HİÇBİR ZAMAN AZINLIK STATÜSÜNE DÜŞMEDİ”

Ünal, Kıbrıs’ta 1845 yılındaki kayıtlardan örnek vererek, Kıbrıs Türkü’nün gerek nüfus oranı, gerekse sahip olduğu menkul ve gayrimenkuller ile adada hiçbir zaman azınlık statüsüne düşmediğini, her zaman asli unsur olduğunu vurguladı.

Tarihi kayıtlarla gerçeklerin ortaya konması gerektiğine vurgu yapan Ünal, Osmanlı döneminde açılan mektep ve medreselerden örnekler verdi. Ünal, kayıtlar incelendiğinde Türk devletinin tarihi süreç içerisinde Kıbrıs’ta neden olduğu ve neden olması gerektiğinin, Doğu Akdeniz’deki Türk varlığının ilelebet var olacağının anlaşılacağını söyledi.

HEKİMOĞLU

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammet Hekimoğlu da, hatırlama ve kimliğin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu belirterek, mazinin ihtiyaç duyulan referans alanı olduğunu söyledi. Hekimoğlu, tarihin, kimliğin besleyicisi ve onun inşasında, maziyi kaynak haline getiren çok önemli bir araç olduğunu kaydetti.

“TARİH TOPLUM OLMANIN VE KİMLİK KAZANMANIN ZORUNLU ŞARTIDIR”

Tarihin geçmişte yaşananları hatırlamayı sağlayan ana unsur olduğunu ifade eden Hekimoğlu, kimliğin inşasının, geçmiş, içerisinde yaşanılan an ve gelecek arasında uyum kurulmasıyla mümkün olduğunu dile getirdi. Bu üç zaman boyutunun birbirinden kopuk olması durumunda toplum hafızasında birlik olmayacağını, milli kimlik oluşamayacağını ifade eden Hekimoğlu, “Tarih, toplum olmanın ve kimlik kazanmanın zorunlu şartıdır” dedi.

Tarihin, bir kimliği, geçmişin değerleriyle yeniden inşa etmenin vazgeçilmez bir aygıtı olduğunu kaydeden Hekimoğlu, yeni nesillerin geçmişten miras aldıkları değerleriyle, geleceklerine yön vermelerini ve sağlıklı bir milli kimlik oluşturmalarını Kıbrıs Türkleri bağlamında konuşmak ve fikir alışverişi yapmak üzere bir araya geldiklerini kaydetti.

Hekimoğlu, geçmişte olduğu gibi, bugün de ve gelecekte de TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarıyla Kıbrıs’ta milli kimliğin, tarih bilincinin ve milli şuurun oluşmasında gereken katkıları yapacaklarını belirtti.

AMCAOĞLU: “TARİHİMİZİ BİLMELİ VE SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu da, ilk kez böyle bir panelde buluşma şansını sağlayan eğitimcilere teşekkür etti. İnsanların soylarını, ırklarını ve tarihini bilmesi ve sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Amcaoğlu, tarih bilincinin ve kimliğin oluşturulması açısından panelin çok büyük önemi olduğunun altını çizdi.

Amcaoğlu, 450 yıl önce Kıbrıs’a ayak basan Osmanlı’nın torunları ve 17’nci Türk devletinin ülkede bayrağının dalgalanmasının sebebi olarak bu panelin neden düzenlediğinin, panelin sonunda akademik anlamda paylaşılacağını söyledi.

Bir şeylerin hep eksik ve yanlış olduğunun hep konuşulduğunu ifade eden Bakan Amcaoğlu, özellikle 271 okulda 53 bin öğrenci, 21 üniversitede 85 bine yakın yükseköğrenim öğrencisi, toplamda 155 bin 500 kişiyi ilgilendiren eğitim ordusunun Kıbrıs Türk tarihi ve Kıbrıs Türk mücadele tarihiyle alakalı nelerin bilinmesi gerektiğinin panelin sonunda vücut bulacağını kaydetti.

Amcaoğlu, KKTC’nin yaşadığı izolasyonlara da parmak basılacağını kaydederek, yurt dışında eğitim gören öğrencilere Kıbrıs Türkü olduğu için yapılan mezalim ve yaşanan izolasyonların panelle birlikte açıkça ortaya konma şansı elde edileceğini belirtti.

Ülkede yaklaşık 20 yılda 250 bin yükseköğrenim öğrencisinin mezun olup, ülkelerine döndüğünde artık çantalarında Kıbrıs Türk tarihi, Kıbrıs Türk mücadele tarihiyle ilgili bir kitap olacağının altını çizen Amcaoğlu, bu öğrencilerin bir statüye sahip olduğu zaman Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük’ün adlarını ve “Megalo İdea”yı bileceğini söyledi. Amcaoğlu, bu nedenle bu panelin düzenlenmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Bu ülkenin bir ferdi olarak, 3 bin 355 kilometrekarelik bu coğrafyada yaşayan tüm Kıbrıs Türkleri için bunun gerekliliğine olan inancını belirten Olgun Amcaoğlu, panele katkı koyanlara teşekkürlerini sundu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, federasyon defterinin bir daha açılmamak üzere kapatıldığını ve Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik iki devletli vizyonunun halkın iradesinden doğduğunu vurguladı.

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tatar, “Federasyon artık bitmiştir. Halkımız Rum’un iradesine teslim olmayacaktır. 2020’de halkımız yeni siyasetimizi onayladı ve bana bu görev için yetki verdi. İşte bu yeni paradigma Rum’un on yıllardır süren oyununu bozdu. Özden gelen haklarımız, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz asla pazarlık konusu yapılamaz” dedi.

Rum Tarafının Zihniyeti Hep Aynı

Cumhurbaşkanı, Annan Planı ve Crans Montana süreçlerindeki başarısızlıkları hatırlatarak bu dönüm noktalarında yaşananların Rum tarafının değişmeyen zihniyetini açıkça gösterdiğini belirtti.

“2004’te Annan Planı’na halkımız evet dedi, Rum tarafı reddetti. Uluslararası taraflar ‘siz evet deyin, Rum hayır derse izolasyon kalkacak’ diye sözler verdiler. Bu sözlerin hiçbiri tutulmadığı gibi sayın Talat ve ekibi Annan Planı’ndan da fazla taviz verecekleri bir sürece girdiler. Sayın Talat 1960 ortaklık devletinde dahi olmayan bir taviz vererek Rumlara Kıbrıs Türk liderinin seçiminde oy hakkı vermiştir. Bu çapraz oy olarak bilinir. Nihayetinde bu süreç de çökmüştür.”

“2017’de Crans Montana’da masayı terk eden yine Rumlar oldu. ‘Sıfır asker, sıfır garanti’ diyerek güvenliğimizi yok saymak istediler. Zihniyetleri değişmedi. Federasyon için son deneme olan Crans Montana’da yaşanan başarısızlıktan sonra bu model resmi olarak tüketilmiştir.”

Türkiye’nin Garantörlüğü Bir Tercih değil Zorunluluktur

Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin Kıbrıs Türk halkı için yaşamsal öneme sahip olduğunu söyleyen Tatar, “Anavatan Türkiye bizim en büyük güvencemizdir. Güvenlikte, ekonomide, kısacası her alanda yan yana yürümek bir tercih değil, zorunluluktur. Hiçbir güç bunu değiştiremez. Anavatanla bu dönemde en iyi seviyeye getirdiğimiz kardeşlik dayanışması geleceğimizin teminatıdır” ifadelerini kullandı.

Rum Tarafı Sınır Kapılarını Kullanarak Siyasi Şantaj Peşinde

Sınır kapıları konusuna da değinen Cumhurbaşkanı, Rum tarafının taleplerini siyasi manevra olarak niteledi:

“Biz Haspolat ve Akıncılar sınır kapılarının açılması için defalarca girişimde bulunduk. Halkımız için kolaylık sağlamak istedik. Ancak Rum tarafı Erenköy veya Kiracıköy’den geçiş isteyerek ara bölgede toprak talebine kapı aralamak istedi. Amaç ne? Erenköy’e bizim kutsalımıza girecekler. Kiracıköy’de de hem askeri hem de sınır olarak asla gerçekleşmeyecek kazanım elde etme hayalindeler. Rum tarafı yeni kapıları açmayarak, dahası geçişleri zorlaştırarak siyasi şantaj yapıyor.”

Metehan kapısındaki yoğunluklara da değinen Tatar, “Bizde üç şerit var, karşı taraf hala tek şeritte çalışıyor. Halkı yoran da budur” dedi.

Rum Tarafının Silahlanması Ciddi Tehdit Boyutuna Ulaştı

Güney Kıbrıs’ın artan silahlanma faaliyetlerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Tatar, “İngiliz üsleri, ABD, Fransa ve artık İsrail her türlü askeri donanımıyla burada. Rum lideri bu güçlere teslim olmuş durumdadır. Sürekli silahlanarak farklı hayaller peşinde koşmaktadırlar. Tehditlere asla boyun eğmeyeceğiz. Bölgedeki gelişmeler tehlikeli bir noktaya gelmiştir. Biz de Anavatan Türkiye ile birlikte gerekli önlemleri almaktayız” dedi.

İzolasyonlar En Büyük Hak İhlali

Tatar, Kıbrıs Türk halkına yönelik uygulanan haksız ve hukuksuz izolasyonun kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bizi ekonomik, sportif, sosyal dahası yaşamın her alanında izole ederek yıldırmak istiyorlar ama başaramadılar. Bu izolasyon en büyük insan hakkı ihlalidir, artık son bulmalıdır” dedi.

Enerjide İş Birliği Çağrısı

Enterkonnekte elektrik sisteminin tek gerçekçi yolunun Türkiye üzerinden bağlantı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı, bunun sadece ekonomik değil stratejik bir zorunluluk olduğuna da dikkat çekti.

Tatar, ada etrafındaki doğal kaynaklar konusunda bir bilgi kirliliği yaratılmaya çalışıldığını ifade ederek, “1-8 Temmuz 2022 tarihinde kazan-kazan anlayışıyla iş birliği önerileri verdim. Bunlar sanki yapılmamış gibi bir tablo çizilmeye çalışılıyor. Yapılan, çok net somut ve detaylı önerilerde, hidrokarbon kaynakları, elektrik enterkonnekte sistemi, temiz enerjiye geçişe yönelik güneş enerjisini etkin kullanma ve adanın su kaynaklarının ortak işletilmesi konularında iş birliği vardı. İlaveten düzensiz göç ve adanın tüm mayınlardan arındırılması da vardı. Bu öneriler BM Genel Sekreteri aracılığıyla Anastasides’e iletildi. Rum ne yaptı bir anda sessizleşti. Kendi Halkının ihtiyaçlarının hilafına yanıt dahi veremediler. O yüzden inisiyatif alınmadı şeklinde boş laflara karnımız tok. Bu dönemde BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde yapılan üç zirvede de bu konular gündeme gelmiştir. Ancak karşısındaki muhatabını tanımayan veya bel altı siyasetini kendine ilke edinmiş biri bu türden gerçeklerden uzak bir söylem geliştirebilir” dedi.

“Cumhurbaşkanı Dememek Öncelikle Seçilmiş İradeye, Yani Halka Saygısızlıktır”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın da aralarında bulunduğu muhalefet çevrelerinin kendisine ‘Cumhurbaşkanı’ demediklerini belirterek, bunun halka saygısızlık olduğunu söyledi.

Tatar, “Ben 2020 seçimlerinde ilk turda yüzde 32 oy aldım, ikinci turda yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçildim. Tufan Erhürman da adaydı, yüzde 20 aldı ve ilk turda elendi. Mustafa Akıncı ikinci turda yüzde 48 aldı. Halkın yarısından fazlası bana oy verdi. Buna rağmen hala ‘Cumhurbaşkanı’ demiyorlar. Erhürman da demiyor. Bana Cumhurbaşkanı dememek aslında halka saygısızlıktır” dedi.

Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beni hedef aldıklarını sanıyorlar ama aslında halkın iradesini yok sayıyorlar. Bulunduğumuz makamlar seçimle gelinen halkın iradesiyle belirlenen makamlardır. Doğrudan halkımızın iradesini temsil ederiz. Böyle bir saygısızlık öncelikle halkımıza ve onun iradesine karşı saygısızlıktır. Halk sizi seçerse iyi, bizi seçerse kötü olabilir mi? Ağzından demokrasiyi, hukuka saygıyı, hoş görüyü düşürmeyenlerin hali gerçekten ibret vericidir. Daha önemlisi bu zihniyetin asıl karakteri hakkında da hepimize bir gerçeği göstermektedir.” dedi.

New York’ta Hristodulidis’le Görüşeceğiz

Önümüzdeki hafta New York’ta önce BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve heyetiyle ikili ertesi gün de yine BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde Rum lider Nikos Hristodulidis’in de yer alacağı üçlü görüşmeye katılacağını açıklayan Tatar, “Ortak zeminin olmadığı raporlara geçmiş bir gerçek. Biz yapıcıyız vizyonumuzu da kararlılıkla savunacağız. İki tarafın faydasına olacak iş birliklerine açığız. Bu ilkeler çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Meteoroloji Dairesi karada ve bölge denizlerinden taurusta fırtınamsı rüzgarın etkili olacağı uyarısında bulundu.

Daire açıklamasına göre, bölge denizlerinden Taurus’ta güney ve batı yönlerden esen rüzgârlar zamanla kuvvetlenerek kuzey ve doğu yönlerden 8 kuvvetinde ve fırtına şeklinde esecek. Taurusta fırtınamsı rüzgar bugün saat 15.00’e kadar etkili olacak.

Karada ise güney ve batı yönlerden esen rüzgarın zamanla etkisini artırarak kuzey ve doğu yönlerden fırtınamsı rüzgar şeklinde esmesi bekleniyor. Karada yarın saat 15.00’e kadar 50-61 km/s hızında hissedilecek.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, Türkiye’nin her alanda KKTC’yi desteklediğini söyledi.

İzmir’de düzenlenen Meyve, Sebze, Gıda, Gıda Ürünleri, Gıda Teknolojileri Ambalaj, Tarım Teknolojileri, Depolama ve Lojistik Fuarı (Interfresh Eurasia) fuarının açılışında konuşan Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, Türkiye’nin her alanda KKTC’yi desteklediğini söyledi.

Türkiye’nin KKTC’ye üretimde de katkı sunduğunu ifade eden Amcaoğlu, “Üretim ve ihracat konusunda hedeflerine ulaşma noktasında Türk üretici ve halkıyla buluşarak, istişare ederek çalışmaları hayata geçirme şansı elde ediyoruz. Bu durum bizim için büyük fırsat. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu alanda varlığı ve esenliği çok önemli. Yüreğimiz Türkiye’nin her bir ferdiyle atıyor. Üretim ve ihracat konusundaki hedeflerimize ulaşmak için birlikte adımları atıyoruz.” dedi.

Sektördeki üreticilerin ürünlerinin yanı sıra gıda, ambalaj, tarım teknoloji ve depolama sistemlerinin sergileneceği fuara 60 ülkeden 600 yabancı alıcının katılması bekleniyor.

KKTC’nin partner ülke olduğu fuar 20 Eylül’de sona erecek.

Devamını Oku

Trending

Reklam