Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tarım Bakanı Oğuz tütün hasadını inceledi

Published

on

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, Balıkesir bölgesinde ekilen 150 dönümlük tütünün bugün yapılan hasadını inceledi.

Bakanlıktan verilen bilgiye göre, Oğuz, burada yaptığı açıklamada, Bafra Gıda. Ltd’in beş ay önce toprakla buluşan tütün fidanlarının hasadının yapıldığını görmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Hasadın son günleri olduğuna vurgu yapan Oğuz, tütünlerin kurutulduktan sonra Karpaz Tütün Fabrikası’na işlenmesi için teslim edileceğini söyledi. Tütün üretiminin önemine değinen Oğuz, Karpaz bölgesi dışında da farklı bir bölgede de tütün yetiştirildiğine dikkat çekti. Bafra Gıda Ltd’in büyük bir özveri, istek ve inançla bu çalışmayı yürüttüğünü söyleyen Oğuz, büyük emekler harcanarak iyi bir verim elde edildiğinin altını çizdi.

Tütünün alternatif bir ürün olduğunu belirten Oğuz, Karpaz Tütün Kooperatifi ile görüşülerek alım garantili ekim gerçekleştiğini ifade etti.

Ülkede tütün üretimine ihtiyaç olduğunu belirten Oğuz, geçmiş yıllarda Karpaz bölgesinde büyük üretim yapıldığını fakat son yıllarda üreticilerin üretimden çekildiğini ve belli yıllar arasında ürünün pazarlanmasından kaynaklanan sıkıntılardan dolayı Karpaz bölgesinde tütün üretiminde büyük oranında azalma olduğunu hatırlattı. Oğuz, “Karpaz bölgesinden sonra tütün üretiminin mesarya bölgesinde ve Lefkoşa’da da olabileceğini gördük. Buradaki şartlar da çok önemli” dedi.

Oğuz şöyle devam etti:

“Bafra Gıda Ltd. direktörü Gazi Akıncı tarafından olanaklar en iyi şekilde sağlandı. Tütünün kalitesi kooperatif tarafından da yerinde kontrol edilerek, kalite yönünden herhangi bir sıkıntı görülmedi. Bu tütün türü ihraç edilen bir ürün. Yurt dışına ihraç amaçlı üretim yapılıyor. Bu nedenle ülke ekonomisine de büyük bir katkı sağlayacaktır. Böyle bir olaya inanarak yola çıkan ve başaran Bafra Gıda Ltd. Direktörü Gazi Akıncı’ya teşekkür ederiz. Bu iş bir ekip işidir. Ülkemiz adına hem ekonomik değer anlamında hem de üretim alanında büyük bir katma değer sağlayacaktır. Biz ürettiklerimizi pazarlama anlamında zaman zaman sıkıntı yaşıyoruz. Önemli olan pazarlayabileceğiniz ya da pazarı olan bir ürünü üretebilmektir.

Bu, bu yıl aynı arazilerde yapılan ikinci hasad oldu. Burada su çok önemli bir konudur. İkinci ürünü alabilmek için iklim şartlarını ve su ile ikinci ekim yapılabilmektedir. Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı olarak en başından hasad sürecine kadar Bafra Gıda Ltd. yetkilileriyle sürekli istişare içerisinde olduk. Bakanlık olarak her zaman üreticiler ile işbirliğine hazırız.”

Bafra Gıda Ltd. direktörü Gazi Akıncı da, yapılan ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yerli üretime yeni bir soluk getirdiklerini ifade eden Akıncı, yerli üretime önem veren ve yerli ürün üreten bir şirket olduklarını belirtti. Tarımsal ürün anlamında tütünün önemli bir yer kapladığını aktaran Akıncı, tütün tarlalarında uzun zaman geçirdiklerini ve tütün üretimini iyi bildiklerini söyledi.

Akıncı, bu yıl büyük bir risk alarak 150 dönüm arazi üzerine ektikleri tütünün hasadını yaptıklarını belirterek, Bakanlığa bu süreçte göstermiş olduğu alaka ve ilgi için teşekkür etti. Akıncı, “Başardığımıza inanıyorum. Ailelerimiz ile bu işi yürüttük. Herkes sezonun sonunu bekliyor. Karpaz Tütün Kooperatifi tütünümüzü beğenip aldı. Bu hasad yapıldıktan sonra bu tütünler Karpaz Tütün Fabrikasına giderek oradaki şinya dediğimiz bitki ile işlenecek. Biz Mesarya ovasında da bu üretimin yapıldığını kanıtladık. Bir çok aile tütün üretimi yapmak istiyor. Heyecanla rekolteyi ve kazancın ne olacağı bekliyorlar. Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığına da yardımları için tekrar teşekkür ederiz” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Sayıştay Başkanlığı bütçesi oy birliğiyle onaylandı

Published

on

By

2025 Mali Yılı Merkezi Devlet Yönetimi Bütçe Yasa Tasarısı’nda 140 milyon 133 bin 900 TL’lik Sayıştay Başkanlığı bütçesi, Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde oy birliğiyle kabul edildi.

Görüşmeye Sayıştay Başkanı Osman Korahan da katıldı.

– Özuslu

Sayıştay bütçesi üzerinde ilk konuşmayı, CTP Milletvekili Sami Özuslu yaptı.

Sayıştay’ın önemine dikkat çeken Özuslu, Sayıştay’ın daha etkin olması adına gerekli sorumluluk dağılımını yapması gerektiğini, zaman zaman kendilerine de ulaşan negatif durumlar bulunduğunu belirtti.

Sayıştay Başkanlığı’nda yeterli denetçi olmadığına dikkat çeken Özuslu, şu anda 36 denetçi olduğunu ve boş denetçi kadroları bulunduğunu kaydetti.

Bakanlıklar, belediyeler ve kurum ve kuruluşların yeterince denetlenmediği ve zaman zaman ortaya atılan iddialar olduğunu dile getiren Özuslu, sabit trafik kamerası cezalarının tahsili konusunun da halen çözülmediğine dikkat çekerek, minunum 250-300 milyon TL’lik bir kaynağın buharlaştığını söyledi.

“Geç kalan adalet adalet değildir, geç kalan denetim de denetim değildir” ifadelerini kullanan Özuslu, Sayıştay’ın yolsuzluk usulsüzlükten önce ilgili kurumlarla çalışarak erken uyarı görevini önceden yapması gerektiğini belirtti.

Sayıştay’dan beklendiği şekilde bir verim alınmadığına dikkat çeken Özuslu, Sayıştay’ın kamu kaynaklarını yönetme konusunda herkesi “tir tir titretmesi” gerektiğini kaydetti.

Güncel rapor sayısının çok az olduğunu ve 15-20 sene önceki bir usulsüzlük konusundaki meblağların tahsil edilmesinin anlamını yitirdiğini dile getiren Özuslu, yurt dışı denetim raporlarının kendilerine gelmediğini belirtti ve yurt dışında hangi kurumların denetlendiğini sordu.

– Uluçay

CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, Meclis’te Sayıştay Komitesi olarak görev yaptıklarını söyledi.

“En eski raporları Başsavcılık’la istişare edip Meclis Genel Kurulu’nun gündemine getiriyoruz.” diyen Uluçay, bütçe görüşmelerinin ardından yurt dışı temas organizasyonlarının olacağını ifade etti.

Sayıştay’ın denetimlerinin boşa gitmediğini ifade eden Uluçay, denetçilerin iyi iş yaptığını kaydetti.

Kamuda birçok eksikliğin olduğunu ifade eden Uluçay, Sayıştay kurumunun ihtiyaç duyduğu eksiklerin yerine getirilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Uluçay, İhale Yasası’nda Elektrik Kurumu’nun ihtiyaçlarının giderilmesi için adım atılabileceğini Komite’d’e öğrendiklerini ifade etti.

Uluçay, Sayıştay Kurumu’nun yaptığı işlere önem vermek gerektiğini dile getirdi.

– Barçın

CTP Milletvekili Devrim Barçın da, “Sözleşmeli personel ödeneğinde yüzde 250’lik bir artış görüyorum. Kadrolara da baktığımızda beş sözleşmeli kadro olup üç münhal bulunduğu yazıyor. Bunların doldurulması mı planlanıyor?” diye sordu.

Barçın, Sayıştay Başkanı Osman Korahan’a bazı başka sorular da yöneltti, bilgi istedi.

Su alımlarıyla ilgili artış oranına değinen Barçın, bu giderlerin gerçekçi giderler olmadığını söyledi.

– Korahan

Milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Sayıştay Başkanı Osman Korahan ise 2023 yılındaki harcamaları denetlemeye başladıklarını ancak faaliyet raporlarını kimsenin göndermediğini ifade etti.

Korahan, 24 tane taslak şekilde yayımlanacak raporları bulunduğunu kaydetti.

Faaliyet rapolarının sunulmasıyla ilgili aksaklıklara dikkat çeken Korahan, denetim ekibinin sayısının az olduğunu dile getirdi.

Araç-gereç olmadığı için denetimleri Sayıştay’da yaptıklarını ifade eden Korahan, zorlandıklarını söyledi.

“Kurum ve kuruluşlarımızda denetçiyi yıldırma uygulaması var.” diye konuşan Korahan, Sayıştay’a yıllardır araç talep edildiğini fakat verilmediğini, bunun da sıkıntı yarattığını kaydetti.

Türkiye’nin online olarak kurumlara bağlandığını ve anında denetim yaptığına dikkat çeken Korahan, bu teknik altyapı oluşmaması halinden raporların istenilen zamanda bitirilemeyeceğini kaydetti.

Konuşmaların ardından Sayıştay’lık bütçesi oylandı ve oy çokluğuyla kabul edildi.

Sayıştaylığın ardından Mahkemeler bütçesinin görüşülmesine geçildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Bakanlar Kurulu toplantısı tamamlandı

Published

on

By

Bakanlar Kurulu’nun Başbakan Ünal Üstel başkanlığındaki toplantısı tamamlandı.

Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, toplantı yaklaşık üç saat sürdü.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hekim örgütleri depreme hazırlık istedi: “Dayanıklı hastaneler şarttır… Harekete geçin. Şimdi!”

Published

on

By

İki hekim örgütü Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) ile Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Kıbrıs adası etrafındaki deprem hareketlerinin son günlerde arttığına işaret ederek depremlere karşı hazırlık için hemen harekete geçilmesini istedi.

Hastanelerdeki deprem risklerine dikkat çeken örgütler, alınmasını istedikleri önlemleri de sıraladı.

Hekim örgütleri, deprem riskinin her geçen gün arttığını belirterek ancak bu gerçekliğin yöneticiler tarafından görmezden gelindiğini; olası bir depremde en çok ihtiyaç duyulacak yerler olan hastanelerin, hâlâ depreme dayanıklı hale getirilmediği gibi, acil durumlar için hiçbir hazırlık yapılmadığını belirtti.

2020 yılında ülkenin en büyük sağlık tesisi olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki yangın ve öncesindeki sel felaketlerinin, sadece hastanelerin değil, sağlık sisteminin doğal afetlere karşı tamamen hazırlıksız olduğunu gözler önüne serdiğini kaydeden Tabipler Birliği ve Tıp-İş, “Ancak bu acı olaylardan hiçbir ders çıkarılmadı. Olası bir depremde bir afet yönetim planımız olmadığı gibi kamu ve özel hastanelerimizde deprem tatbikatlarının dahi gerçekleştirilmediği gün gibi açıktır.” dedi.

İki örgütün ortak açıklamasında, depremde yaralıların hayatta kalmasının kurtarma çalışmaları yanında, sağlık hizmetlerine bağlı olduğuna işaret edilerek “Göçük altından çıkarılan yaralılar için kan nakli, diyaliz, ameliyat, yoğun bakım gibi hayati hizmetler gerekecektir. Bu hizmetlerin verileceği binalarımız, en ufak bir sarsıntıda yıkılacaksa, o yaralıları kurtarmak bir hayalden öteye gidemez. Ayrıca hastanelerin yıkılması ile sağlık çalışanlarının kaybı veya yaralanması hem ciddi bir eğitilmiş insan gücü kaybı, hem de sağlık hizmetlerinin durması anlamına gelecektir.” denildi.

-“Raporlamalar birçok hastane binasının depreme dayanıklı olmadığını gösterdi”

Açıklamada, yapılan raporlamaların, ülkedeki birçok hastane binasının depreme dayanıklı olmadığını gösterdiği belirtilerek şunlar paylaşıldı:

“Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi: Kan bankası ve hemodiyaliz ünitelerinin bulunduğu binalar, yıkılma riski en yüksek yapılar arasında yer almaktadır. Buna rağmen, bu birimlerin hala aynı tehlikeli binalarda hizmet vermeye devam ettiği görülmektedir.

Girne Akçiçek Hastanesi ve Cengiz Topel Devlet Hastanesi: Küçük bir sarsıntıda dahi tamamen yıkılabileceği belirtilen bu hastaneler için hiçbir güçlendirme veya yenileme çalışması yapılmamıştır.

Bu tablo, yalnızca kamu hastaneleriyle sınırlı değildir. Özel hastaneler de depreme dayanıklılık denetimlerinden geçmemiş, herhangi bir afet senaryosuna uygun şekilde hazırlanmamıştır.

Bu uyarılar yeni değildir. Uzmanlar, her fırsatta binaların güçlendirilmesi gerektiğini ve afet planlarının yapılması gerektiğini dile getiriyor. Ancak ne yazık ki hükümet ve Sağlık Bakanlığı, bu uyarıları dikkate almak yerine sessiz kalmayı tercih ediyor. Şunu açıkça ifade ediyoruz: Bu ihmallerin bedeli ağır olacak.”

-Atılması gereken adımlar…

Açıklamada, olası bir deprem felaketinin önüne geçmek için derhal şu adımların atılması istendi:

“1. Tüm kamu ve özel hastaneler: Depreme dayanıklılık denetimlerinden geçirilmeli, dayanıklı olmayan binalar acilen güçlendirilmelidir.

2. Yeni binalar: Özellikle Burhan Nalbantoğlu, Girne Akçiçek ve Cengiz Topel hastaneleri için modern, depreme dayanıklı yeni hastane binaları inşa edilmelidir.

3. Acil durum ve afet planları: Sağlık tesislerinde kapsamlı afet yönetim planları hazırlanmalı, bu planlar sık sık güncellenmelidir.

4. Tatbikatlar: Sağlık çalışanları ve sivil savunma ekipleri, deprem senaryolarına göre düzenli tatbikatlarla eğitilmelidir.

5. Sivil savunma güçlendirilmesi: Afet sonrası müdahale ekiplerinin kapasitesi artırılmalı ve hastanelerle koordinasyonu sağlanmalıdır.”

Tabipler Birliği ve Tıp-İş, yetkililere “Eylemsizlik suçtur. Bu ihmaller yalnızca bir yönetim zafiyeti değil, insan hayatına, eğitimli insanımızın kaybına mal olacak kadar ağır sonuçlar doğuracaktır. Bir hastanenin yıkılması, yalnızca bir bina kaybı değildir. O hastanenin yıkılması, bir toplumun umudunun ve geleceğinin yıkılması demektir. İnsanların hayatta kalma şansını ellerinden almak, affedilemez bir sorumluluk ihmalidir. Deprem kapıda. Bu ihmal devam ederse, yaşanacak bir afetin felakete dönüşmesinin tüm sorumluluğu, bu uyarıları dikkate almayan hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın omuzlarında olacaktır. Biz uyarıyoruz, tarih ve vicdan bu ihmalleri kaydetmeye devam ediyor. Harekete geçin. Şimdi!” çağrısında bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam