Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tarımsal İlaçlar Denetim Kurulu, gıda güvenliği için denetimlerin sıklığı ve niteliğini artırıyor

Published

on

 Tarımsal İlaçlar Denetim Kurulu’nun, meyve sebze denetimleri “rekor seviyede” devam ediyor, her üründen hasat öncesi en az bir kez numune alınıyor, her ithal ürün sevkiyatından numune alınıyor.

2024’te bin 116 numune (1.116) üzerinde analiz yapıldı, 68’inde (yüzde 6’sında) limit üstü veya tavsiye dışı bitki koruma ürünü tespit edildi. 2023’te de oran yüzde 6 civarında çıkmıştı. İthal ürünlerde en çok elmada, yerli ürünlerde ise en çok biberde kirlilik tespit edildi.

Tarımsal İlaçlar Denetim Kurulu Başkanı Cem Karaca, hem analiz sayısı hem de analiz niteliğini (tespit edebilecekleri bitki koruma ürünü) artırmaya çalıştıklarını belirtti. Karaca, “Şu an 478 aktif maddeye bakabiliyoruz bunu 600’ün üzerine çıkarıyoruz. Bu derecede analizi Türkiye’de dahi az sayıda laboratuvar yapabiliyor. Gıda güvenliğini çok iyi bir noktaya taşıyacak bir adım” dedi.

Yıllık analiz sonuçlarına göre tavsiye dışı veya limit üstü ilaç kullanımı yüzde 6. Yani her yüz numunenin 6’sı kirli çıkıyor.

Kurulun, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nın temsilcilerinden oluşturulduğunu ifade eden Karaca, Kurulun, bitki koruma ürünlerinin (ilaçları) içeriklerine, ithal ile yerel ürünlerde kalıntılara baktığını ve ilaç bayilerini denetlediğini kaydetti.

Karaca, “İlaç tavsiyesi için Tarım Dairesine başvuran üretici sayısında bir artış var bu denetim ve eğitimlerin bir sonucudur” dedi.

Denetimlerde bitki koruma ürünü satan işletmelerde, ürün tavsiyesini yapacak mühendis, kimyager veya eczacı bulunması gerektiğini kaydeden Karaca, yapılacak yasal düzenleme sayesinde mühendis, kimyager veya eczacı bulundurmayan ilaç bayilerine ceza kesilebileceğini, mevcut yasada sadece söz konusu bayi hakkında yasal işlem başlatılabileceğini ifade etti.

Karaca, “Çiftçiler de gittikleri bayilerde, tavsiyede bulunan muhatabının konuda uzman olmasına dikkat etmelidir” dedi.

Limit üstü veya tasviye dışı bir ürün tespit edildiğinde ürünün imhaya gönderildiğini, üreticiye bir yaptırım uygulanamadığını da anlatan Karaca, “Yeni yasayla üreticiye ceza kesilebilecek. Çiftçilerin bilinçli olması gerekiyor, Tarım Dairesi sürekli eğitim düzenliyor, bunun üzerine talep geldiğinde de eğitimlere gidiliyor, üreticiler bu eğitimlere katılmalı” dedi.

Karaca, “Esas gailemiz kamuoyunda bilinç oluşturmak, yasaları güncelleyip gıda güvenliğini  en yukarıya çıkarmak ve çevreyi korumaktır” dedi.

Karaca, denetlemelerin mühendisler tarafından yapıldığını, dolayısıyla mühendis sayısının arttırılmasının önemli olduğunu konuyla ilgili Bakanlığın çalışma başlattığını söyledi.

-Akerzurumlu

Tarım Dairesi Müdürü Ercan Akerzurumlu ise ülkede 56 ilaç bayisi bulunduğunu, yapılan denetimlerde bayilerde bitki koruma ürünü tavsiyesinde bulunabilecek uzmanların bulunup bulunmadığını kontrol ettiklerini söyledi.

Akerzurumlu, “Denetimler her bölgede sık sık yapılıyor. Haftada 60-70 numune ciddi bir rakamdır. Bu mühendislerimizin  haftada 60-70 defa üretici ziyaret etmesi demektir. Gelişmiş ülkelerle kıyaslanırsa bu rekor seviyede bir denetim sıklığıdır.” dedi.

Akerzurumlu, “Hasat öncesi her ürün mutlak surette en az bir kere ziyaret edilir” dedi.

-Yüzde 6’sında limit üstü veya tasviye dışı

Akerzurumlu, “Analiz sonuçlarına bakıldığında, alınan numunelerin yüzde 6’sında limit üstü veya tavsiye dışı bitki koruma ürünü kullanıldığı görülüyor” dedi.

Akerzurumlu denetimler konusunda şu ifadeleri kullandı: “Üreticiler, tarlasının  mutlak surette bir müfettiş tarafından ziyaret edeceğini ve yanlış bir uygulama tespit edilmesi halinde ürününü kaybedebileceğini biliyor. Hatta üreticiler numune alımı için ne zaman gelineceğini öğrenmek için Daire’yi arıyor” dedi.

Bilinçsiz bitki koruma ürünü kullanımının, üreticilerin birbirine tavsiyesinden de kaynaklanabildiğini ifade eden Akerzurumlu, ancak bunda da bir iyileşme gözlemlediklerini kaydetti.

-Tavsiye dışı

Tavsiye dışı bitki koruma ürünü tespit edilen ürünler imhaya gönderiliyor. Her bitki koruma ürününün üzerindeki etikette, bitki koruma ürününün ruhsatlandırıldığı bitkiler belirtiliyor. Bitki koruma ürününün ruhsatında belirtilmeyen bir üründe kullanılmaması gerekiyor.

-Limit sütü

Limit üstü bitki koruma ürünü tespit edildiğinde ürün hasadı bekletiliyor. Ancak üçüncü kez alınan numunede de limit üstü kalıntı tespit edilmesi halinde ürün imhaya gönderiliyor.

Numunelerde KKTC’de ruhsatlandırılmamış ilaç kalıntısı tespit edildiğinde de ürün imhaya gönderiliyor.

-İthal ürün denetlemeleri

İzin alınan her sevkiyattan numune alınıyor, analiz sonucu çıkmadan da ürün piyasaya sürülmüyor.

Akerzurumlu, analiz sonuçlarının AB ülkelerinde kalıntılar için kullanılan değerlerle karşılaştırıldığını belirtti ve “Limit altı olduğunda insan sağlığına herhangi olumsuz bir etkisi yoktur” dedi.

-Hormon hakkında söylenenler

Tüketiciler arasında hormon konusunda da bazı yanlış algıların oluştuğunu kaydeden Karaca “Bitki gelişim düzenleyiciler” adı altında satılan ürünlerin bulunduğunu, bu ürünlerin bitkinin gelişmesini ve meyve tutumuna, domateste döllenmeye yardımcı olduğunu, meyvenin “aşırı büyümesine neden olmadığını” belirtti.

-Gübreler de denetleniyor

Kurul ayrıca satılan gübrelerin içeriğinin etiketi ile uyumlu olup olmadığını da denetliyor.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Tatar UKÜ’de düzenlenen 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ne katıldı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde (UKÜ) düzenlenen 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, Tatar törende yaptığı konuşmada, ilaç ve diğer gıda takviyeleriyle hastaları buluşturan eczacılığın büyük sorumluluk isteyen önemli bir meslek olduğunu söyledi.

Eczacı olacak öğrencilerin iyi çalışması ve mezun olduktan sonra çok dikkatli olması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, dijitalleşen ve değişen dünyada hayat boyu eğitimin devam etmesi ve yeniliklerin takip edilmesi gerektiğini kaydetti.

14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ni düzenleyenlere ve Türkiye’den gelen misafirlere teşekkür eden Tatar, Türkiye’nin sağlık alanındaki gelişmişliğine ve sunulan fırsatlara dikkat çekti. Tatar, KKTC’deki kurum ve kuruluşların güçlendirilmesi için Türkiye’yle birlikte yapılan çalışmaların önemine de işaret etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Rum liderliğinin yürüttüğü düşmanlık siyaseti bir terör eylemidir

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının, kendi ayakları üzerinde durmak, ekonomik olarak güçlenmek ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için büyük bir mücadele verdiğini ancak ne zaman kalkınma yolunda adımlar atsa Rum liderliğinin sistematik saldırılarla Kıbrıs Türk halkını hedef aldığını belirterek, “Bu saldırılar, uluslararası hukuku tanımaz niteliğiyle açıkça bir terör eylemi haline gelmiştir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanmasının 1963 sonrası yaşanan acı tecrübeleri hatırlattığını belirtti. Tatar, “Rum yönetiminin mülkiyet konusunu kullanarak Kıbrıs Türk halkını baskı altına alma girişimi, o dönemdeki zihniyetin günümüze yansıyan bir örneğidir. AİHM kararlarını yok sayarak, mülkiyet meselesini ceza davaları ve tutuklamalarla yeniden gündeme getirmek; 1963 sonrası dönemde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkını ekonomik olarak yıpratma, hukuki ve siyasi olarak zayıflatma amacını taşımaktadır.” dedi.

Kıbrıs Türk halkının iradesini kırmaya yönelik bu organize saldırıların, uluslararası toplumun gözleri önünde yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “AİHM kararlarının ihlal edilmesi, mülkiyet ihtilaflarına yönelik Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sunduğu çarelerin göz ardı edilmesi ve halkımızın haklarının gasp edilmeye çalışılması, yalnızca Kıbrıs Türk halkına yönelik bir saldırı değil; aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlalidir. Bu süreçte uluslararası toplumun sessiz kalması, hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermekte ve adalet arayışını zayıflatmaktadır.” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum yönetiminin mülkiyet konusunda Kıbrıs Türk tarafını hedef alan girişimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

-“ Rum liderliği, mülkiyet meselesini bahane ederek davalar başlattı, sistematik bir baskı ve korku politikası geliştirdi”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yazılı açıklaması şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkı, yıllardır kendi ayakları üzerinde durmak, ekonomik olarak güçlenmek ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için büyük bir mücadele vermektedir. Ancak ne zaman kalkınma yolunda adımlar atsak, ne zaman uluslararası alanda sektörlerimiz görünür hale gelse, Rum liderliği sistematik ve organize saldırılarla halkımızı hedef almaktadır. Bu saldırılar, ekonomik baskı ya da siyasi hamle olmanın ötesine geçerek, uluslararası hukuku tanımaz niteliğiyle açıkça bir terör eylemi haline gelmiştir.”

“Bu karanlık zihniyet, Annan Planı’nın hemen ardından kendini daha da net şekilde göstermeye başlamıştır” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkı, uzlaşı ve kapsamlı çözüm adına Annan Planı’na ‘evet’ diyerek iradesini ortaya koymuş, Rum halkının ezici ret oyu üzerine de uluslararası toplumdan adil bir yaklaşım beklemiştir. Ancak ayrı ve eşzamanlı referandumların hemen ertesinde uluslararası toplum halkımızın iradesi yok saymış, verdikleri sözleri tutmamış ve haksız hukuksuz izolasyon zulmü bugünlere taşınmıştır. Bu süreçte Rum liderliği, bir yandan çözüm arayışındaymış gibi görüntü verirken, diğer yandan mülkiyet meselesini bahane ederek davalar başlatmış ve insanımıza karşı sistematik bir baskı ve korku politikası geliştirmiştir. Bu baskıcı siyaset, halkımız tarafından bilinen bir anlayışın yani 1960’ta Kıbrıs ortaklık Cumhuriyeti’nin silah zoruyla yönetimi gasp eden zihniyetin bugüne taşınan bir uzantısıdır.”

-“Rum liderliği mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanıyor”

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanmasının 1963 sonrası yaşanan acı tecrübeleri hatırlattığını belirterek, devamla şunları kaydetti:

“1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortaklık yapısı tek taraflı olarak değiştirildiğinde, Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminden silah zoruyla dışlanmış, ekonomik olarak kuşatılmış ve ciddi bir mülkiyet gaspına maruz kalmıştır. Bu süreçte on binlerce Kıbrıslı Türk, mal ve mülklerinden zorla uzaklaştırılmış, köyler boşaltılmış ve halkımız gettolara hapsedilmiştir. 1974’e kadar süren bu planlı eylemler uluslararası toplumun gözleri önünde cereyan ederken ‘hak hukuk havarileri’ kılını kıpırdatmamıştır.

Bugün, Rum Yönetimi’nin mülkiyet konusunu kullanarak Kıbrıs Türk halkını baskı altına alma girişimi, o dönemdeki zihniyetin günümüze yansıyan bir örneğidir. AİHM kararlarını yok sayarak, mülkiyet meselesini ceza davaları ve tutuklamalarla yeniden gündeme getirmek; 1963 sonrası dönemde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkını ekonomik olarak yıpratma, hukuki ve siyasi olarak zayıflatma amacını taşımaktadır.”

-“TMK, mülkiyet ihtilaflarının çözümü için yasal ve etkin bir mekanizmadır”

Cumhurbaşkanı Tatar, 2005 yılında kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), Kıbrıs’taki mülkiyet ihtilaflarının çözümü için başvuru yapılabilecek yasal ve etkin bir mekanizma olduğunu vurguladı.

TMK’nın, Rum mülkiyet başvurularını değerlendirirken tazminat, takas ve iade olmak üzere üç temel çare sunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı, “Tazminat, mülkün değerinin hesaplanarak başvurucuya ödeme yapılmasıdır. Takas, mülkü talep eden kişiye, mevcut mülküne karşılık başka bir mülk verilmesidir. İade ise mülkün eski sahibine geri verilmesidir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 2010 yılında aldığı Demopoulos kararı ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkin bir iç hukuk yolu olduğunu açıkça teyit ettiğini, AİHM’in, bu kararda mülkiyet meselelerinde yalnızca 1974 mal sahiplerinin değil, uzun yıllardır bu mülkler üzerinde mülkiyet hakkı kazanmış kişilerin de bu haklarının korunması gerektiğini net bir şekilde vurguladığına işaret ederek, “Bu karar, mülkiyet ihtilaflarının çözümünde adalet ve hakkaniyeti gözeten bir yaklaşımdır” dedi.

-“Rum yönetiminin tutumu, uluslararası hukukun açık ihlalidir… Bir saldırı politikasıdır…”

Cumhurbaşkanı Tatar devamla şunları kaydetti:

“Ancak Rum liderliği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bağlayıcı kararlarına rağmen, TMK’nın sunduğu yasal çareleri yok saymakta; mülkiyet meselelerini iç mevzuat kılıfına büründürerek, uluslararası hukukun işaret ettiği yolları göz ardı etmektedir. Rum yönetimi, kendi iç hukuk sistemini adalet sağlamak için değil, halkımızın haklarını gasp etmek ve Kıbrıs Türk halkını köşeye sıkıştırmak için kullanmaktadır. Bu tutum, uluslararası hukukun açık ihlalidir ve Rum liderliğinin himayesinde yürütülen bir saldırı politikasıdır.”

– “Bu süreçte içerideki bazı kesimlerin sergilediği tutum ise dikkat çekicidir…”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu süreçte içerideki bazı kesimlerin sergilediği tutum ise dikkat çekicidir” diyerek, “Rum Yönetimi’nin hukuk tanımaz saldırılarını görmezden gelip, halkımızın haklarını ve en başta devletini ve egemenliğini savunanları eleştiren söylemler ibret vericidir. AİHM’nin açık ve bağlayıcı kararlarına rağmen, Rum liderliğinin hukuk dışı baskılarını normalleştiren bu anlayış, teslimiyetçi bir zihniyetin tezahürüdür.” ifadelerini kullandı.

Müzakere masasına dönmeyi tek seçenek olarak gören, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını ve iradesini savunanları hedef alan bu yaklaşımların, Kıbrıs Türk halkının mülkiyet haklarının ihlal edenlere hizmet ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu süreçte Rum yönetiminin hukuk dışı tavrını perdeleyip, Kıbrıs Türk halkının mücadelesini hedef almak, halkımıza zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Birlikte mücadele yerine suçluluk psikolojisiyle motive edilen bu tutum kabul edilmezdir” dedi.

– Ortak akıl oluşturma …

Cumhurbaşkanı Tatar, bu süreçte, yetkili kurumlar, meslek odaları, sektör temsilcileri, ilgili paydaşlar ve uzmanlarla sürekli istişare halinde ortak akıl oluşturma yönündeki değerlendirmelerin sürdüğünü belirterek, “Yapılanları karşılıksız bırakmayacak; hem uluslararası hukukun gereği için mücadele verirken, halkımızı da her açıdan korumaya devam edeceğiz. İnsanımızın ekonomik kalkınma çabalarının baltalanmasına, mülkiyet haklarının gasp edilmesine ve uluslararası hukukun yok sayılmasına asla sessiz kalmayacağız. Adadaki yabancı Büyükelçilikler de dahil olmak üzere uluslararası alanda da girişimlerimiz devam etmektedir.” dedi.

-“Uluslararası toplumun sessiz kalması…”

Kıbrıs Türk halkının iradesini kırmaya yönelik bu organize saldırıların, uluslararası toplumun gözleri önünde gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “AİHM kararlarının ihlal edilmesi, mülkiyet ihtilaflarına yönelik Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sunduğu çarelerin göz ardı edilmesi ve halkımızın haklarının gasp edilmeye çalışılması, yalnızca Kıbrıs Türk Halkına yönelik bir saldırı değil; aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlalidir. Bu süreçte uluslararası toplumun sessiz kalması, hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermekte ve adalet arayışını zayıflatmaktadır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında devamla şunları kaydetti:

“Buradan açıkça ilan ediyorum:

Rum yönetiminin hukuk tanımaz, baskıcı ve yıldırma politikalarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Uluslararası hukuku çiğneyenlere, halkımızın haklarını gasp etmeye çalışanlara karşı kararlı, cesur ve stratejik duruşumuzu devam ettireceğiz.

Kıbrıs Türk halkının iradesi satılık değildir. Haklarımızın gasp edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Egemenliğimizi, mülkiyet haklarımızı ve ekonomik çıkarlarımızı her platformda savunmayı yılmadan sürdüreceğiz.

Bu topraklarda varoluş mücadelesi verirken nasıl ki teslim olmadıysak, bugün de haklarımızı korurken aynı kararlılıkla hareket edeceğiz. Halkımızın yanında duracak, mülkiyet haklarımızın gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkı, hukuku ve adaleti temel alan bu haklı mücadelesinde asla yalnız değildir!”

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar:Engelli bireylere yönelik yapılan çalışmalar çok önemli

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası nedeniyle Besim Zafersoy’u ziyaret etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı Engelliler Komitesi Başkanı Ahmet Akdeniz eşlik etti.

Cumhurbaşkanı ziyarette yaptığı konuşmada, yakından tanıdığı Besim Zafersoy’u çok sevdiğini belirterek, hayatın içinde olan Zafersoy ile birçok sosyal etkinlikte buluştuklarını söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 6 bin engelli bireyin bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, engelli bireylere yönelik çalışmaların önemine vurgu yaptı.

Engelleri aşan Zafersoy’un yaptığı değerlendirmelerle toplumun önemli ve değerli bir bireyi olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, kendisiyle işbirliği yapıp, farklı ve yeni projeler geliştirerek, faaliyetler yapmak istediğini vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam