Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Devletten ve egemenlikten vazgeçilmez

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 30 Ağustos Zafer Bayramı  dolayısıyla yayımladığı mesajda  “devletten ve egemenlikten vazgeçilemeyeceğine” vurgu yaptı. “Türk ulusunun en büyük zaferlerinden biri olan,  Anadolu’yu  yabancı işgalden kurtaran, Türkiye Cumhuriyeti

Published

on

Tatar: Devletten ve egemenlikten vazgeçilmez

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 30 Ağustos Zafer Bayramı  dolayısıyla yayımladığı mesajda  “devletten ve egemenlikten vazgeçilemeyeceğine” vurgu yaptı.

“Türk ulusunun en büyük zaferlerinden biri olan,  Anadolu’yu  yabancı işgalden kurtaran, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan Büyük Zafer’in 99’uncu yıldönümünü büyük bir coşku ve heyecanla  kutluyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu Büyük Zafer, Türk ulusunun esareti kabul etmeyeceğinin, özgürlüğünden vazgeçmeyeceğinin, bağımsızlık sevdasının,  kahramanlığının ve cesaretinin en büyük göstergesidir” ifadesini kullandı.

“Türk ulusu diz çöktü, tükendi” denilirken,19 Mayıs 1919’da Samsun’da yanan direniş ve kurtuluş meşalesinin tüm Anadolu’yu aydınlattığını ve 30 Ağustos Zaferi ile kurtuluş mücadelesinin taçlandığını vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:

“Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk  komutasında, kahraman Mehmetçiğin  büyük fedakarlığı ve cesaretiyle kazanılan 30 Ağustos Zaferi,   mazlum ulusların  kurtuluş mücadelelerine ışık tutarken,  Kıbrıs Türk halkının da ulusal mücadelesine güç ve ilham kaynağı olmuştur.

Halkımız  en karanlık dönemlerde bu Büyük Zafer’den aldığı güç ve ilhamla  ulusal mücadelesini sürdürmüş,   özgürlük ve bağımsızlıktan  vazgeçmemiş, esareti kabul etmemiş,  çok ağır bedeller ödeyerek  kendi vatanını ve devletini yaratmıştır.  Bu zorlu mücadelede  Anavatan Türkiye  her zaman yanımızda olmuş, Mehmetçik ile Mücahit  kucak kucağa bu topraklarda şehit düşmüştür. Bugün, kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında  korkusuz, başımız dik ve özgür olarak yaşıyorsak bunu aziz şehitlerimize borçluyuz.

1071 Malazgirt Zaferi  Anadolu’nun kapılarını Türklere açarken,  30 Ağustos Zaferi  Anadolu’nun sonsuza dek Türk yurdu olacağını perçinlenmiş, 80 bin şehit verilerek  kazanılan 1571 zaferi ile de Kıbrıs’ın  kapıları Türklere açılmıştır.

Kıbrıs Türk halkı olarak 1571 tarihinden bu yana vatan bildiğimiz bu topraklarda yaşıyoruz.  Rum tarafının iddia ettiği gibi “misafir” değiliz. En az onlar kadar  her türlü  haklara sahibiz. Bu haklarımızdan, devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden  ve Türk askerinden vazgeçmeyeceğiz, Rum’un boyunduruğu altına girmeyeceğiz.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir’ sözü   yolumuzu aydınlatan ışığımız ve  rehberimizdir.  Bu yolda yürümeye devam edeceğiz.”

“İKİ AYRI DEVLET VE İKİ AYRI EGEMEN HALK”

Kıbrıs’ta  iki ayrı devlet, iki ayrı egemen halk bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, kalıcı, adil ve yaşayabilir bir anlaşmaya gerçekleşmeyecek federasyon hayali ile değil, bu gerçekler dikkate alınarak ulaşılabileceğine vurgu yaptı.

“1986 yılında başlayan ve çok uzun yıllar devam eden müzakere süreçleri, federal temele dayalı bir anlaşmaya ulaşmanın mümkün olmadığını göstermiştir.” diyen Tatar, “Çünkü, Rum tarafının federasyon anlayışı, Kıbrıs Türk halkını bir Rum devletine dönüşen  Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir azınlık olarak yamalamak, Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmaktır. Bunlar da asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

Tatar şöyle devam etti:

“Annan Planı referandumunda ve Crans Montana görüşmelerinde yaşananlar da  federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olmayacağını  açık ve net şekilde bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bu gelişmeler sonrasında, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizi ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koyduk. Bölgenin en güçlü ve en büyük ülkesi  Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerimiz, Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olup, gerçekleşmesi mümkün olan  tek çözüm şeklidir. Rum tarafına tavsiyem ise  boş hayaller peşinde koşmaktan ve gerginliği tırmandırmaktan  vazgeçmesidir.

Bu anlamlı ve tarihi günde  Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile  silah arkadaşlarını minnet, şükran ve saygıyla anar, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diler,  halkımızın, yüce ulusumuzun, kahraman ordumuzun, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri ve  Güvenlik Kuvvetleri mensuplarımızın, tüm gazilerimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını en içten duygularımla kutlarım.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam