Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar- Holguin görüşmesi… Tatar: “Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını yönelik tutumunun hukukla ilgisi yoktur”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum liderliğinin son dönemde taşınmazlar üzerinden Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını hedef alan baskı ve sindirme politikasının hukukla ilgisi olmadığını belirterek, “Rum lider bize saldırmaya devam ettikçe benzer karşılığı görecektir. Tehdit ve şantaja asla prim vermeyeceğim.” dedi.

KKTC sınırları içinde yatırım yapan ya da mülkiyet edinen insanların suç işliyormuş gibi gösterilerek, bir korku ortamı yaratılmak istenmesinin kabul edilebilir olmadığını söyleyen Tatar, bunun sadece bireylerin haklarını değil, iki halk arasındaki güveni ve gelecekteki uzlaşı ihtimalini de hedef alan tehlikeli bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

Tatar, Güney Kıbrıs’ın bu tutumunun, Cenevre toplantısı ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in olumlu bir atmosfer oluştuğu yönündeki değerlendirmesine ve bu atmosferin geliştirilmesi için başlatılan iş birliği çalışmaları sürecini de baltaladığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile yaklaşık bir buçuk saat süren görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

– Ben hiçbir zaman temastan, diyalogdan kaçınmadım”

Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında, Cenevre’de yapılan 5-1 toplantısından sonra kişisel temsilci olarak atanan Holguin’in Kıbrıs’taki amacının, belirlenen 6 başlığın ileriye götürülebilmesi ve Temmuz’daki toplantıya hazırlık yapılması olduğunu hatırlatarak, pazartesi günü yapılan toplantıda da ifade ettiği gibi, mülkiyet konusunda sıkıntılar devam ederken, üçlü bir görüşme yapılmasının bir anlamı olmayacağını kaydetti.

“Ben hiçbir zaman temastan, diyalogdan kaçınmadım. Her zaman iki tarafın birbirine anlayabilmesi için gayretlerimi sürdürdüm. Son iki ay içerisinde Rum liderle iki defa görüştüm.” diyen Tatar, son gelişmelerle birlikte bir diplomatik tepki vermesi gerektiği noktasına geldiğini belirtti.

Tatar, BM Genel Sekreteri Guterres’in Cenevre toplantısının ardından, olumlu bir atmosferin oluştuğunu, bu olumlu atmosferin muhafaza edilmesi gerektiğini ve iki taraf arasında yapılacak iş birlikleriyle halkın faydasına olacak gelişmelerin olabilmesi için herkesin gayret göstermesi gerektiğini vurguladığını hatırlattı.

– “Bu tutum devam ettikçe, sağlıklı bir diyalog ortamından söz etmek mümkün değildir”

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin son dönemde taşınmazlar üzerinden halkı hedef alan siyasi amaçlı baskı ve sindirme politikasının açık şekilde ortada olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını yönelik bu tutumun hukukla ilgisi olmadığını kaydetti.

KKTC sınırları içinde yatırım yapan ya da mülkiyet işlemi gerçekleştiren insanların siyasi gerekçelerle suç işliyormuş gibi gösterilerek, bir korku ortamı yaratılmak istendiğine dikkat çeken Tatar, bunun asla kabul edilebilir olmadığını söyledi.

“Bu sadece bireylerin haklarını değil, iki halk arasındaki güveni ve gelecekteki uzlaşı ihtimalini de hedef alan tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu tutum devam ettikçe, sağlıklı bir diyalog ortamından söz etmek mümkün değildir.” diyen Tatar, bu zihniyete itibar göstermenin faaliyetlerini normalleştirme ve BM Genel Sekreteri’nin ifade ettiği yeni atmosfere zarar verme anlamıma geleceğine işaret etti.

– “Düşmanca ve halkın özgürlüğünü, refah ve huzurunu hedefleyen bu siyasete tolerans gösterme dönemi sona ermiştir”

Buna bir tepki verilmesi gerektiğini ve bu tepkiyi de bu şekilde gösterdiğini ifade eden Tatar, düşmanca ve halkın özgürlüğünü, refah ve huzurunu hedefleyen bu siyasete tolerans gösterme döneminin sona erdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Sayın Hristodulidis’in talebi doğrultusunda Sayın Holguin tarafından iletilen üçlü görüşme önerisine olumlu yanıt vermememin nedenleri çok nettir ve ilkeseldir. Bu karar herhangi bir duygusal tepkiyle değil, halkımızın güvenliğini ve haklarını esas alan bir yaklaşımla alınmıştır. Rum lider bize saldırmaya devam ettikçe benzer karşılığı görecektir. Tehdit ve şantaja asla prim vermeyeceğim.”

Bu konudaki uyarılarını daha önce de Cenevre’de görüştüğü Hristodulidis ve BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Colin Stewart’a da açık şekilde ifade ettiğini söyleyen Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e büyük saygı duyuyorum. Kıbrıs meselesine gösterdiği ilgi ve iki taraf arasında işbirliği yapılmasına yönelik yapıcı yaklaşımını takdir ediyorum. Kendisinin görevlendirdiği Kişisel Temsilcisi Sayın Maria Angela Holguin’e de temasları sırasında sergilediği yaklaşım için teşekkür ederim. Ancak mülkiyet meselesini yargıyı da alet ederek bir baskı aracı haline getirmek suretiyle halkımızı hedef alan Sayın Hristodulidis’in, bu yaklaşımını değiştirmeden itibarlı bir muhatap olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Rum liderin gerilimi artıran bu siyaseti, diyaloğa değil, çıkmaza hizmet etmektedir.”

– “Bazı çevrelerin Rum liderlerin söylem ve uygulamalarına sessiz kalması kabul edilemez”

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkına uzun süredir uygulanan izolasyon ve insan hakları ihlalleri karşısında, bazı çevrelerin Rum liderliğinin söylem ve uygulamalarına karşı sessiz kalması, hatta bunlara destek veren bir tutum takınmasının da “kabul edilemez” olduğunu kaydetti.

Bu davranışın halkın peşine düşen ve suçlu muamelesi yapan bir zihniyetin göz ardı edilmesi değil, ona zımnen destek verilmesi anlamına geldiğini belirten Tatar, “Günlük siyasi çıkarlar uğruna bu baskıcı politikaları meşru göstermeye çalışmak, halkımıza karşı süregelen adaletsizliklerin devamına katkı koymak demektir. Bu bir siyaset değil, siyaset kılıfına bürünmüş bir teslimiyettir. Ben bu anlayışı reddediyorum. Ben halkımızın haklarını, onurunu ve geleceğini kararlılıkla savunuyorum ve savunmaya devam edeceğim.” dedi.

Kendisi için önceliğin halkın huzuru, güvenliği ve haklarının koruması olduğunu kaydeden Tatar, tüm bunları toplantıda Holguin’e anlatarak, BM Genel Sekreteri Guterres’e doğrudan aktarması talebinde bulunduğunu kaydetti.

Tatar, Holguin’in pazartesi Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la görüşeceğine, ardından Atina’ya gideceğini ve Temmuz ayı öncesine yeniden adaya geleceğine dikkat çekerek, bu süre içerisinde de iletişimde olmaya devam edeceklerini belirtti.

– Sorular…. “Mülkiyet düzenlemeleri Taşınmaz Mal Komisyonu ve AiHM kararları ile uluslararası hukuk içerisine alınmıştır”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, mülkiyete ilişkin düzenlemelerin, yıllar içerisinde bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık gibi görevlerde bulunan, her siyasi görüşten kişinin imzasıyla geliştirildiğini ve bugünkü halini aldığını kaydetti.

Tatar, Rumların yaptıklarından dolayı Cumhurbaşkanı ve hükümetin suçlanmasının doğru olmadığını belirterek, ülkedeki herkesin bir şekilde mal alım-satımı yapıp, yatırımda bulunduğundan aynı gemide olduğunu vurguladı. Tatar, Cumhuriyet Meclisi’nde bu konuda görüşlerini paylaşarak, tek ses olunması talebinde bulunacağını kaydetti. Halktan da tek ses çıkmasının önemine değinen Tatar, “Bu hepimizin geleceğidir. Hepimizin menfaatidir. Çocuklarımızın bu ülkedeki varlığıdır.” dedi.

Bugünün altyapısının 1963 yılları itibarıyla yeni bir devletin kurulma sürecinde başladığını belirten Tatar, bu tarihsel süreçte mülkiyet ve tapu düzenlemeleri yapıldığını, Taşınmaz Mal Komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile bu düzenlemelerin uluslararası hukukun içerisine alındığını söyledi. Tatar, devletin kendi imkanlarını zorlayarak, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuranlara bugüne kadar altı yüz milyon sterlinden fazla para ödediğini hatırlattı.

– “Bize yapılan haksızlıkların duyurulması için herkesi tek yürek, tek ses olmaya davet ediyorum.”

Mal takası hakkında konuşan Tatar, bugün Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’ta kalan 500 bin dönümden fazla malı olduğunu ve bunlardan eşdeğer karşılığında feragat ettiklerini kaydetti. Tatar, bunun yanında, Birleşmiş Milletler’in ortaya attığı tüm çözüm önerilerinde de mülkiyetlere ilişkin düzenlemelerin yer aldığını belirtti.

Tatar, “Dünyanın bütün bu düzenlemelere bir bakıma onayı vardır. Dolayısıyla bu saatten sonra böyle bu şekilde bir süreç yaşattırılması asla kabul edilemez. Ben bize yapılan bu haksızlıkların duyulması için herkesi bu konuda tek yürek ve tek ses olmaya davet ediyorum.” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu’ndan İsrail’e tepki: Türkiye Kıbrıs’ta soykırımı önledi, yalanları ve iftiraları şiddetle reddediyoruz

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İsrail Dışişleri Bakanı’nın sosyal medya üzerinden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ifadelerine tepki gösterdi. Ertuğruloğlu, söz konusu ifadeleri “İsrail’in geleneksel yalan ve iftiralarının bir yenisi” olarak nitelendirerek, “Şiddetle reddediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yazılı açıklama yapan Ertuğruloğlu, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü insanlık dışı saldırılarla işlediği suçları örtbas etmeye çalıştığını belirtti. Türkiye’nin Kıbrıs’taki meşru müdahalesine atıfta bulunan Ertuğruloğlu, “Uluslararası anlaşmalardan doğan hak ve yetkisini kullanarak Kıbrıs’ta akan kanı durduran, Kıbrıs Türkleri’ni soykırımdan koruyan garantörümüz Türkiye, adada huzur ve güvenliği sağlamıştır, sağlamaya da devam etmektedir” dedi.

Anavatan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her zaman hak ve adaletin yanında yer aldığını vurgulayan Ertuğruloğlu, İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçlarının, yalan ve iftiralarla örtbas edilemeyeceğinin altını çizdi.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

KTAMS ek mesaiye kalmama eylemini askıya aldığını duyurdu

Published

on

By

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) yapmayı planladığı ek mesaiye kalmama eylemini askıya aldığını duyurdu.

KTAMS Başkanı Güven Bengihan yaptığı yazılı açıklamada, Maliye Bakanlığı’nın, mart ayına ait ek mesaileri 25 Haziran Çarşamba günü ödeyeceğini açıklaması üzerine, ek mesaiye kalmama eylemini askıya aldıklarını belirtti.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bakü’de TDT Hakimler Konseyi Başkanları toplantısı; Yüksek Mahkeme Başkanı Özerdağ da katıldı

Published

on

By

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Hakimler Konseyi Başkanları 3. Toplantısı yapıldı.

AA’nın haberine göre Azerbaycan Yargı ve Hukuk Konseyi ile Yüksek Mahkeme Başkanı İnam Kerimov’un ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya Özbekistan Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Halmumin Yodgorov, Kırgızistan Hakimler Konseyi Başkanı Aida Seidakmatova ve Kazakistan Yüksek Mahkeme Konseyi Üyesi Yernar Begaliyev katıldı.

TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Fuzuli Aydoğdu ve KKTC Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ da toplantıda yer aldı.

Toplantıda TDT Hakimler Konseyi Ağı’nın tüzüğü kabul edilerek katılımcılarla imzalandı.

– “TDT Hakimler Konseyi Ağı’nın, Türk dünyasının adalet vizyonunu küresel ölçekte görünür kılması en büyük hedefimizdir”

HSK Başkanvekili Aydoğdu, yaptığı konuşmada, kuracakları ağın bir koordinasyon yapısı olmanın ötesinde, yargı etiğinden mesleki gelişime, iyi uygulama örneklerinin paylaşımından karşılıklı tecrübe aktarımına kadar pek çok alanda yeni bir sinerji yaratacağına inandıklarını söyledi.

Aydoğdu, bu ağın TDT ülkelerinin ilgili kurumsal yapıları arasında süreklilik arz eden iletişim ve istişare platformu olmasını hedeflediklerini belirterek, “TDT Hakimler Konseyi Ağı’nın ortak sorunlara müşterek çözümler geliştirilmesinde etkin bir mekanizma sunması, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığı gibi evrensel ilkeleri güçlendirmesi ve Türk dünyasının adalet vizyonunu küresel ölçekte görünür kılması en büyük hedefimizdir.” şeklinde konuştu.

Azerbaycan Yargı ve Hukuk Konseyi ile Yüksek Mahkeme Başkanı Kerimov da TDT Hakimler Konseyi Ağı’nın üye ülkelerin somut hukuki işbirliğinin kurumsallaşması açısından önemli bir adım olduğunu dile getirdi.

Kerimov, “İmzalanan tüzükle taraf devletler arasında yargı ve hukuk alanında çok taraflı ve sürdürülebilir işbirliğinin hukuki temeli atılacaktır. Bu çerçevede ortak projelerin hayata geçirilmesi, bilimsel ve eğitsel programların düzenlenmesi, hakimlerin etik ve mesleki eğitimi, ortak hukuki araştırmaların yapılması ve sürekli tecrübe paylaşımı için güvenilir bir platform oluşacaktır. Bu süreç, Türk devletlerinin ortak hukuk kültürünün daha da derinleşmesine ve adalet ile hukukun üstünlüğü ilkelerinin yaygın biçimde teşvik edilmesine önemli katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam