Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Tatar: İsrail gazı KKTC’nin deniz yetki alanlarından geçmek zorunda

Published

on

 

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ukrayna savaşının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne etkileriyle ilgili Milliyet gazetesine değerlendirmelerde bulundu.

 

Avrupa’nın Rus gazına alternatif arayışlarında gündeme gelen İsrail ve Mısır gazının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin deniz yetki alanlarından geçmek zorunda olduğunu söyleyen Tatar, bu durumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin statüsüne olumlu etki yapacağını vurguladı.

 

Avrupa’nın enerjide Rusya’ya olan bağımlılığı nedeniyle önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz projesinin tamamen rafa kalktığını hatırlattı.

 

Tatar, “İsrail, Mısır ve o bölgeden AB’ye doğalgaz götürülecekse, gazın gelmesi Kıbrıs’tan çok daha kolay. Kıbrıs’tan Türkiye 65 kilometre.. Böyle bir gaz rotası ister istemez bize statü kazandıracak, kazandırmak zorundalar. Böyle bir rota KKTC’nin mutlaka deniz yetki alanından geçer” diye konuştu.

 

Söz konusu enerji rotasının Ada’nın Karpaz Burnu’na dokunmasının, orada yeni yatırımlar getireceği için daha iyi olacağını da belirten Tatar, Karpaz’dan geçmese de KKTC’nin “mutlaka bu işin içinde olacağına” dikkat çekti. Tatar, “Denizden geçecek olsa bile KKTC deniz yetki alanlarından geçecek. Biz de bu işin içinde olacağız” diye konuştu.

 

Antalya’da Türkiye’nin öncülüğünde yapılan Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları görüşmesinde Rus Bakan SergeyLavrov’un KKTC’yi örnek göstermesinin önemine işaret eden Tatar, bununla birlikte KKTC’nin pozisyonunun çok daha farklı olduğuna dikkat çekti.

 

Tatar “Lavrov, Ukrayna meselesini dünya kamuoyu önünde anlatmak için Kuzey Kıbrıs’tan bahsetti, Ukrayna’daki iki ayrılıkçı bölgenin Rusya tarafından tanınmasına bir benzetme yapıyor; orada da KKTC var. Dünya bunu kabul etti, tanımıyor belki ama orada bir gerçek vardır diyor” ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı Tatar konuya ilişkin şunları kaydetti:

 

“Onların Ukrayna’daki meselesiyle kıyaslayınca, bizim Kıbrıs’taki pozisyonumuz çok daha güçlü.. Çünkü biz Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağıyız. Uluslararası anlaşmalar da bunu gösteriyor. 1955’ten 1960’a kadar yapılan tüm tartışmalarda Türkiye de taraftır, çünkü hakkı ve hukuku var Lozan Anlaşması’ndan dolayı.. Yani Rusya’nın adımıyla bizim olayımız farklı. Bizim durumumuzda, Türkiye, tamamen uluslararası hukuka dayalı olarak Kıbrıs’ta adımını atmış, müdahalesini yapmıştır. O yüzden iki olay benzemez. Bizim durumumuz çok daha hukuki, sağlamdır.”

 

Rum tarafının Rusya’ya yönelik yaptırımlara, Avrupa Birliği yaptırım kararı alınca üye ülke olarak mecburen katıldığını ifade eden Tatar, Rumların Ruslarla çok büyük bağları olduğu için ikili oynadıklarını söyledi.

 

Kıbrıs konusuna da değinen Tatar, KKTC tarafının ve Türkiye’nin iyi niyetine rağmen bugüne kadar anlaşma olamamasının, Rumların hâlâ dolaylı Enosis, yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması yönündeki çalışmaları olduğunu belirtti.

 

Tatar, “Bu teraziye baktığımızda, artık bu saatten sonra bizim yeni siyaset geliştirmemiz, Kıbrıs’ta iki egemen devlet söylemimiz tam yerinde oldu… Teraziyi ancak böyle dengeleyebiliriz… Uluslararası camia ne derse desin, biz devletimizden vazgeçmeyiz, Rum Cumhuriyeti’ne yama olmayız” diye konuştu.

 

“İki devlet politikası her zaman bizim hedefimizdi, o bakımdan mutluyuz” diyen Tatar “Fakat hiç kolay olmuyor, hayal kırıklığına uğradım. Demokrasiyi, insan haklarını savunan bir ülkeler topluluğu her gün Anastasiadis’le görüşüyor. Ben de Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideriyim, benimle görüşmüyor. Bu Kıbrıs Türk halkına da hakarettir” ifadelerini kullandı.

 

 

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Güneş Sistemi’nin kıyısında garip bir ‘fosil dünya’ keşfedildi

Published

on

By

Gökbilimciler, Güneş Sistemi’nin uzak sınırlarında “Ammonite” adı verilen gizemli bir gökcismi keşfetti.

Ammonite, Neptün’ün ötesinde yer alan ve Trans-Neptunian Object (TNO) olarak sınıflandırılan bir cisim. Ancak onu özel kılan, yörüngesinin son derece eliptik olması.

Bu özelliğiyle, tıpkı Sedna gibi yalnızca üç benzeri daha bulunan Sednoid grubuna dahil edildi. Sednoid’ler, Güneş’e en yakın geçiş noktaları (perihelion) 60 astronomik birimin (au) çok üzerinde olan nadir nesneler.

Gökbilimciler, bu nesnelerin yörüngelerini açıklamak için Gezegen Dokuz adını verdikleri, henüz keşfedilmemiş büyük bir gezegenin varlığını öne sürüyor. Ancak Ammonite’in yörüngesi, mevcut Sednoid’lerden farklılık gösteriyor. Araştırmacılara göre bu durum, Gezegen Dokuz hipotezini daha da karmaşık hâle getiriyor.

4.5 milyar yıldır değişmeyen yörünge

Ammonite’in yörüngesi, bilgisayar simülasyonlarına göre Güneş Sistemi’nin oluşumundan bu yana, yaklaşık 4.5 milyar yıldır kararlı bir şekilde seyrediyor. Nesne ilk kez 2023 yılında Subaru Teleskobu’yla tespit edildi, ancak kesin tanımlama 2024’te Kanada-Fransa-Hawaii Teleskobu ve arşiv verileriyle doğrulandı.

Keşif, FOSSIL (Formation of the Outer Solar System: An Icy Legacy) adlı gözlem programı kapsamında yapıldı. Program, Güneş Sistemi’nin uzak bölgelerindeki buzul nesneleri araştırmayı amaçlıyor.

“Q-boşluğu”nu dolduran ilk nesne

Ammonite, şimdiye kadar gözlemlenememiş bir yörünge bölgesinde yer alıyor. Bu bölge, gökbilimcilerin “q-gap” adını verdiği ve neden boş kaldığı bilinmeyen bir yörünge aralığını temsil ediyordu. Araştırmanın yazarlarına göre, Ammonite bu boşluğu doldurarak önemli bir eksik halkayı tamamladı.

Yeni sorular doğuruyor

Çalışmanın ortak yazarı Dr. Yukun Huang’a göre, Ammonite’in yörüngesinin diğer Sednoid’lerle uyuşmaması, Gezegen Dokuz’un varlığını sorgulayan bir durum olabilir. Huang, bu nesnelerin oluşumunda, zamanında Güneş Sistemi’nde bulunan ama sonra dışarı atılan bir gezegenin etkili olabileceğini öne sürdü.

Ayrıca, bazı teorilere göre bu tür uzak nesneler; Güneş’in yıldız kümesi içindeki erken döneminde başka yıldızlarla yaşanan etkileşimler, hatta başka sistemlerden yakalanmış cisimler sonucu oluşmuş olabilir.

Gezegen Dokuz ortaya çıkabilir mi?

Ammonite’in keşfi, Gezegen Dokuz’un yörüngesini daraltıyor ve muhtemel saklanma alanlarını azaltıyor. Gökbilimciler henüz bu varsayımsal gezegeni gözlemleyemedi, ancak umutlar yeni nesil teleskoplarda.

Vera Rubin Gözlemevi, yakında on yıl sürecek LSST (Legacy Survey of Space and Time) projesine başlayacak. Bu teleskop, Güneş Sistemi’ndeki en karanlık ve zor tespit edilen nesneleri gözlemlemek için tasarlandı. Eğer Gezegen Dokuz gerçekten varsa, Rubin bu bilinmeyen devi ortaya çıkarabilecek en güçlü aday olabilir.

Devamını Oku

Dünya

Madrid’de devam eden orman yangınlarından kaynaklanan duman gökyüzünü kapladı

Published

on

By

İspanya’nın başkenti Madrid’de henüz kontrol altına alınamayan orman yangınlarından kaynaklanan duman, gökyüzünü kapladı.

Madrid’in 50 kilometre güneybatısında yer alan Mentrida kasabası civarında orman yangını çıktı.

Yaklaşık 3 bin hektarlık alanın kül olduğu yangından kaynaklanan duman, Madrid’de gökyüzünün tamamen kaplanıp turuncu bir görüntünün oluşmasına yol açtı.

Yangınların henüz kontrol altına alınamadığını belirten yetkililer, vatandaşlara evlerinde kalmalarını ve pencerelerini kapatmalarını tavsiye etti.

Devamını Oku

Dünya

BM: 18 Mart’tan bu yana Gazze’de 737 binden fazla kişi yerinden edildi

Published

on

By

Birleşmiş Milletler (BM), mart ayında İsrail’in ateşkesi bozmasından bu yana Gazze’de 737 binden fazla kişinin yerinden edildiğini bildirdi.

BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Stephanie Tremblay, günlük basın toplantısında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Bölgedeki meslektaşlarından edindiği bilgiyi aktaran Tremblay, sadece 8-15 Temmuz’da Gazze’de 11 bin 500 kişinin yerinden edildiğini belirtti.

Tremblay, diğer taraftan 18 Mart’ta İsrail’in ateşkesi bozmasından bu yana Gazze’de 737 binden fazla kişinin yerinden edildiğini söyledi.

Gazze’de hemen hemen herkesin yerinden edildiğine dikkati çeken Tremblay, bazı kişilerin birkaç kez yerinden edildiğini vurguladı.

– “İbadethanelere yönelik saldırılar kabul edilemez”

Tremblay, BM Genel Sekreteri’nin Gazze kentinin kuzeyinde yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı Kutsal Aile Kilisesi’ne (Latin Manastırı) yönelik saldırıyı şiddetle kınadığını bildirdi.

İbadethanelere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunun altını çizen Tremblay, aynı zamanda sığınan insanların hedef alınmaması gerektiğini söyledi.

Tremblay, AA muhabirinin, “Genel Sekreter İsrail tarafından, El-Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camisi’nin statüsünün değiştirilmesine ne tepki veriyor?” sorusuna ise bu konuya ilişkin gelişmelerden henüz haberdar olmadığını ifade etti.

BM Sözcü Yardımcısı, “Ancak her zaman tüm ibadethanelerin korunması çağrısında bulunuyoruz.” dedi.

Israel Hayom gazetesinde yer alan haberde, Tel Aviv yönetiminin El Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camisi üzerindeki yetkileri El Halil Belediyesinden alarak bölgedeki yasa dışı yerleşim birimlerinden “Kiryat Arba” yönetimine verildiği belirtilmişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam