Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Kıbrıs Türkü tarihini bilmeli

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğunu vurguladı. “Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz, bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihini kayda geçmesinin ve öğre

Published

on

Tatar: Kıbrıs Türkü tarihini bilmeli

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğunu vurguladı.

“Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz, bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihini kayda geçmesinin ve öğrencilerin milli şuurla yetiştirilmesinin vatana ve millete verilecek en büyük hizmet olacağını vurguladı.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun ortaklaşa düzenledikleri “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” konulu panelde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, etkinliğin gerçekleşmesine katkı koyanlara teşekkür etti.

Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğuna vurgu yapan Tatar, Osmanlı’nın adayı 1570’te başlayan bir yıl süren bir savaş sonucu fethettiğini anımsattı.

Osmanlı’nın, bugünkü Kıbrıslı Rumların ve Yunanlıların atası olan Ortodoksların dedelerinin, onları Venediklilerin zulmünden kurtarması için yaptıkları çağrı üzerine adaya geldiğini dile getiren Tatar, 60 bin şehit verilen bu savaşın üzerinden 20-30 yıl geçmeden Ortodoksların Osmanlı’ya başkaldırmaya başladığını söyledi.

Osmanlı yönetiminin hoşgörüsüne ve fetih sonrası yaşanan sürece işaret eden Tatar, farlı bir yol izlense Kıbrıs tamamen Türk adası olabilecekken, bugün Kıbrıslı Türklerin eşit egemenliğinin sorgulandığını söyleyen Tatar, bunu hazmetmenin zor olduğunu dile getirdi.

İngiltere’nin adayı gasp etmesi sürecine işaret eden ve “Bunda hukuk nerede?” diye soran Tatar, Annan Planı’ndan sonra AB’nin tutumuna da işaret etti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Türkiye ve Yunanistan’ın aynı anda üye olmadığı herhangi bir siyasi oluşuma üye olamayacağının açıkça belirtilmesine rağmen, tek taraflı şekilde, ne Türkiye ne Kıbrıslı Türklere sormadan AB’ye alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, sonraki süreçte Türkiye’nin veto edilmesine işaret ederek durumu anlamsız ve izah edilemez şeklinde tanımladı.

Konuşmasında mücadele tarihine de işaret eden Tatar, Türkiye garantörlük haklarını kullanıp adaya gelmeseydi bugün Kıbrıs’ın Yunan adası olacağını da dile getirdi.

Ortaya koyduğu mücadelenin egemenlik mücadelesi olduğuna da vurgu yapan Tatar, Kıbrıslı Rumların hâlâ Kıbrıs’ın Helen adası olduğunu söylediğini, “EOKA kahramanlarını” takdir eden mesajlar yayınladığını belirtti.

“En büyük arşiv bizde, fermanlar, evraklar var” diyen Tatar, bu evrakların araştırılması, kitaplaştırması, yeni kuşaklara öğretilmesi gerektiğini dile getirdi.

Pazar günü törenler için Erenköy’e gittiklerini, oradaki olayları yaşayanların konuşmalarının da çok önemli olduğunu anlatan Tatar, 563 öğrencinin ölüme gitmek için sandallarla Erenköy’e çıktığını ve 2 yıl mücadele ettiğini dile getirdi.

8 Ağustos’un önemli olmasının bir diğer nedeninin de Türkiye’nin uçak göndermesi olduğunu belirten Tatar, uçaklar gönderilmese Dillirga bölgesi ve 563 öğrencinin hepsinin katledileceğini, BM’nin de buna seyirci kalacağını söyledi.

Bunları öğretmenin bir görev olduğunu dile getiren Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük hakkıyla uçak gönderebildiğini vurguladı, bu yaşananların 1974’ün öncüsü olduğunu dile getirdi. Tatar, 1974 sabahı Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlığına ve egemenliğine kavuştuğunu kaydetti.

“’KIBRIS TÜRKÜ ARTIK UYGAR OLACAK’ DENİLEREK TARİHİ SİLİNMEYE ÇALIŞILDI”

Geçmiş dönemde tarih eğitiminde yapılan değişikliğe işaret eden Tatar, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Eğitim Bakanlığı döneminde,
‘Kıbrıs Türkü artık uygar olacak’ denilerek tarihin silinmeye çalışıldığını söyledi.

Bu çerçevede Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda yaşadığı zulmün öğretilmemesi için adımlar atıldığını anlatan Tatar, bu durumun derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

“Bunun derhal düzeltilmesi lazım” diyen Tatar, tarih eğitiminin Vehbi Zeki Serter’in hazırladığı sisteme, hatta daha da iyi noktaya getirilmesi gerektiğini anlattı.

Öte yandan geçen sürede Kıbrıslı Rumların tarih eğitimini daha da sertleştirdiğini anlatan Tatar, Kıbrıslı Rumların “Kıbrıs Helen adasıdır dediklerini” ifade etti.

Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam etmesi, KKTC’nin ortadan kalkması, Kıbrıslı Türklerin de yapılan bir anayasa değişiklikle o yapıya girmesini istediğini dile getiren Tatar, Kıbrıs Türk halkının Anadolu ile Türkiye ile bağlarının koparmaya, Kıbrıslı Türkleri asimile etmeye çalışan zihniyetle çarpıştığını anlattı.

“KIBRIS’TA BİRİ RUM VE HRİSTİYAN BİRİ TÜRK VE MÜSLÜMAN OLAN İKİ AYRI HALK OLDUĞUNU ANLATTIM”

Gündem olan Financial Times mülakatına da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı açıklamada politikasını anlattığını söyledi.

Kıbrıs’ta biri Rum ve Hristiyan biri Türk ve Müslüman olan iki ayrı halk olduğunu, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’yle, Kıbrıslı Rumların Yunanistan’la yakınlığı olduğunu anlattığını dile getiren Tatar, bütün anlattıklarının içinden ırk kelimesini çekip kendisini bombardımana tutup alay ettiklerini söyledi.

Kendisine ırkçı dediklerine işaret eden Tatar, “Benim nerem ırkçı?” diye sordu, “Benim adım Ersin Tatar yıllardır siyasetin içinde, her yerde, bütün yüreğimle çarpışan, Kıbrıs Türk halkının varoluşu için, Kıbrıs Türk halkının hakkını hukukunu menfaatini korumak için uğraşan bir siyasetçi” dedi.

Financial Times röportajında, iki ayrı halk, iki ayrı kültür var dediğini, zorla birleştirme olmayacağını anlattığını söyleyen Tatar, aşı meselesinde yaşananlara işaret etti.

Öğrencilerin mağduriyetine işaret eden ve kendisinden tüm halkın aşı listesinin istendiğini ifade eden Tatar, bunların özel bilgiler olduğunu kaydetti, devletin vatandaşına mükellefiyetleri olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili çalışmaların sürdüğünü ifade eden Tatar, “Bu insanlık meselesidir” ifadelerini kullandı.

“BU MEMLEKETTE VAR OLMAK İÇİN BÜYÜK BİR MÜCADELE İÇİNDEYİZ, BU MÜCADELEDE SELAMET İÇİN TARİHİ BİLMEK ÖNEMLİ”

“Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihinin kayda geçmesinin ve öğrencilerin milli şuurla yetiştirilmesinin vatana ve millete verilecek en büyük hizmet olacağını vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Yardımcılığı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanlığı’na bağlı Çevre Koruma Dairesi ülke genelinde motorlu taşıt egzoz emisyon ölçümlerini sürdürüyor.
AB finansmanı ile yenilenen motorlu taşıt egzoz emisyon denetim cihazları yapılan denetimlerde kullanılmaya başlandı.
Son 1 hafta içerisinde ülke genelinde yapılan ölçümlerde toplam 110 motorlu taşıtın 23 tanesinin Motorlu Taşıt Egzoz Emisyon Kontrolü Tüzüğü’nde belirtilen standartları sağlamadığı tespit edilerek 18/2012 sayılı Çevre Yasası’nın 28. maddesinin 3. fıkrası kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle araçların gerekli bakım-onarım hizmetinden geçirilip egzoz emisyon ölçümlerini tekrar yaptırmaları talep edilmiştir.
Trafikteki motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliğini kontrol altına almak amacıyla ülke genelinde egzoz emisyon ölçüm denetimleri düzenli olarak devam edecektir.


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Şirinevler başta olmak üzere Akçiçek ve Göçeri köylerinde taş ocaklarının yarattığı yoğun toz ve çevre kirliliği nedeniyle köylülerin ciddi şekilde mağdur olduğunu söyledi.

Özersay, “Bir saatte damağıma yapışan toprak zerreciklerinin, tozun tadı akşam eve geldiğimde hâlâ rahatsız ediyordu. Peki ya günün 24 saati köyde yaşayan insanlar ne yapsın?” diyerek yaşlıların, astım hastalarının ve köyde yaşayan herkesin sağlığının tehdit altında olduğunu vurguladı. Ağaçların tozdan beyaza döndüğünü, verandaların ve çevrenin toprak içinde kaldığını, insanların evlerinin dışına çıkıp çamaşır dahi asamadığını belirtti.

Köyün üst kısmında yan yana üç taş ocağı bulunduğunu söyleyen Özersay, kamyonların toprak yoldan durmaksızın geçişinin köyü sürekli toz altında bıraktığını, benzer durumun Akçiçek ve Göçeri’de de yaşandığını kaydetti. Toprak yolun asfaltlanması sözü verilmesine rağmen yerine getirilmediğini ifade eden Özersay, asfaltlama yapılsa bile sorunun tamamen çözülmeyeceğini çünkü yerleşim yerine bu kadar yakın noktada üç taş ocağının yoğun şekilde patlatma yaptığını, kazı gerçekleştirdiğini ve sürekli çalıştığını söyledi. Dağın her geçen gün daha da deforme olduğunu belirten Özersay, bu görüntünün Lefkoşa-Girne anayolundan dahi görülebildiğini dile getirdi.

Özersay, Girne İlçe Başkanı Neşe Anibal, Lefkoşa İlçe Başkanı Mustafa Kendir, Örgütletme Sorumlusu Cengiz Karataş, Girne İlçe Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Bayram Sefer ve Gürbüz Gertik ile birlikte Şirinevler köyünü ziyaret ettiklerini, köy muhtarı Serkan Pilli, bazı azalar ve köylülerle bir araya gelerek sorunları yerinde incelediklerini ifade etti.

Ülke genelindeki taş ocaklarının yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Özersay, ihtiyaç temelli bir değerlendirme yapılması, bazı izinlerin iptal edilmesi ve daha ileri teknolojiyle çalışma zorunluluğu da dahil olmak üzere acil tedbirlerin şart olduğunu söyledi. Sağlık, çevre ve görüntü açısından ortaya çıkan olumsuzlukların artık sürdürülemez boyuta ulaştığını belirten Özersay, “Ülkemizi, dağı taşı kemiriyoruz. Bu durum sürdürülebilir değildir” ifadelerini kullandı.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Tel-Sen Başkanı Hakan Üredi, komitede gündeme gelen fiber protokolünün “basit bir altyapı meselesi olmadığını” vurgulayarak, bunun “KKTC’nin verisinin, iletişiminin ve geleceğinin kimlerin kontrolünde olacağına dair bir meydan okuma” olduğunu söyledi.

Üredi, “Bu tabloya dünyada tek bir isim var: Kamu varlıklarının siyasi saikle özelleştirilmesi. Ve biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.

Bazı yetkililerin, “Türkiye var, borç var, Türk Telekom istemeden aldı, zarara girecek” gibi ifadelerle süreci meşrulaştırmaya çalıştığını belirten Üredi, şu ifadeleri kullandı:

“KKTC altyapısı bir pazarlık malı değildir. Devlet borcu bahane edilerek Telefon Dairesi altyapısı devredilemez. ‘İstemeden alan’ bir şirket bu işe vicdanla değil, her zaman çıkar hesabıyla yaklaşır. Bir şirket zarar edecekse neden bu projeye girer? Cevabı biliyoruz: Geleceğin veri trafiği, sansürlemeler, abonelik gelirleri, düzenleme gücü ve altyapı sahipliği.”

“Telefon Dairesi ve BTHK’nın yetkilerinin devredilmesi dijital teslimiyettir” diyen Üredi, sürecin yalnızca kablo döşemek olmadığını; frekansların, verinin, altyapının ve internet üzerindeki kontrolün kime ait olacağının belirlenmesi anlamına geldiğini vurguladı.

“Bu sorunun cevabı asla bir şirket olamaz” ifadelerini kullanan Üredi, “KKTC’de fiberin sahibi halktır, Telefon Dairesi’dir” dedi.

Yıllardır projeler, pilot bölgeler, fizibilite çalışmaları ve mühendislik süreçlerinin hazır olduğuna dikkat çeken Üredi, yerel uzmanlığın bypass edilmesinin ülkenin kapasitesine hakaret olduğunu söyledi.

Üredi, Tel-Sen’in pozisyonunu şöyle açıkladı:

  • Fiber altyapı kamuda kalacak.

  • Regülasyon BTHK’dan alınamaz.

  • Telefon Dairesi devre dışı bırakılamaz.

  • İhaleye çıkmadan yapılan anlaşmalar kabul edilmeyecek.

  • Tekelleşme girişimlerinin karşısında durulacak.

“Bu ülkenin Telefon Dairesi altyapısı herhangi bir şirketin, siyasi yapının, protokolün veya dış baskının malı değildir” diyen Üredi, “Bu ülkenin fiberi bayrağı kadar değerlidir; verisi sınırları kadar kritiktir; altyapısı halkın malıdır — satılamaz, devredilemez, kiralanamaz” ifadelerini kullandı.

Üredi, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“TEL-SEN, gerektiğinde masada, gerektiğinde sahada, gerektiğinde hukukta — bu teslimiyetin önüne set çekmekten geri durmayacaktır. İnsanları getirdiğiniz makamlarla tehdit ederek istediklerinizi söylettiğinizi herkes çok iyi biliyor.”

Devamını Oku

Trending

Reklam