Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar: Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın mücadelesi Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin esas parametreleridir

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın mücadelesi Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin esas parametreleridir” diyerek, egemenlik ve devletin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı anarak, yeni siyaseti şekillendirmenin görevleri olduğunu kaydetti.

Bolu’da Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın heykelinin açılış töreni nedeniyle “Kıbrıs Türk Milli Mücadelesinde Rauf Raif Denktaş” konulu panel düzenlendi.

Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’ndeki panelin moderatörlüğünü Doç. Dr. Mehmet Balyemez üstlenirken, Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş da panelde konuşmacı olarak yer aldı.

Panel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’te başlatılan Kanlı Noel saldırıları ve Türkiye’nin Kıbrıs Türklerine desteğini anlatan video gösterildi. Ayrıca Kıbrıs’taki güncel gelişmeleri anlatan Cumhurbaşkanlığı videosu da katılımcılara sunuldu.

Daha sonra açılış konuşmaları yapıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasında herkesi selamlayarak, anlamlı toplantıda olmanın mutluluğu içerisinde olduğunu kaydetti. Bolu’ya Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın heykelinin dikilmesiyle KKTC’nin mücadelesinin yaşatılacağını ve gençlere aktarılacağını dile getiren Tatar, “Bizim mücadelemiz çok uzundur” dedi.

Osmanlı devletinin coğrafyada varlığını sürdürebilmesi için Kıbrıs’ın Osmanlı devletinin yönetiminde olmasının önemli olduğunu belirten Tatar, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı 350 yıldan fazla bir süre yönettiğini söyledi.

Vatan toprağı Kıbrıs Adası’nın İngiltere’ye kiralandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere adaya adım atarken Serdar Denktaş’ın dedesi Şeherli Mehmet’in ağladığını anlattı. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının o günden sonra Türk askerinin adaya gelişini beklediğini kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun Kıbrıs Türk halkı tarafından büyük bir özlemle izlendiğini ifade eden Tatar, daha sonra Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın sahneye çıktığını belirtti. Tatar, Denktaş’ın hep Atatürk’ü kendine örnek aldığını vurguladı. Tatar, Türk milletinin kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkü’nün mutlaka İngiliz Sömürge Yönetimi’nden kurtulacağını bildiğini kaydetti.

Rauf Raif Denktaş’ın bir hukukçu olarak Dr. Fazıl Küçük’ten bayrağı devralıp, Kıbrıs Türk halkının hakkını, hukukunu savunduğunu dile getiren Tatar, Denktaş’ın, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kuruluş anlaşmasında Türkiye’nin tek taraflı müdahale hakkının önemini ve Kıbrıs Türk halkının bu şekilde varlığını sürdürebileceğini bildiğini vurguladı.

“Kıbrıs, Kıbrıslılarındır” gibi muhalif söylemleri eleştiren Tatar, “Biz kendi kendimizi elbette yönetebiliriz ama senin arkanda bir Türkiye’nin duruşu olmazsa sen orada bu haçlı zihniyetine karşı nasıl varlığını sürdürebileceksin?” diye sordu. Cumhurbaşkanı Tatar, egemen eşitlik ve iki devletin bu nedenle önemli olduğunu vurguladı.

Annan Planı’na ulusalcılar olarak kaşı durduklarını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Orada bizimle dalga geçtiler… Biz ‘evet’ dedik, onlar ‘hayır’ dedi. Rumları AB’ye aldılar” dedi. Batı’ya, “İşlerine geldiğinde hukukun üstünlüğü, işlerine geldiğinde siyasi karar” eleştirisi yapan Cumhurbaşkanı Tatar, bu nedenle yeni siyasetin önemli olduğunu vurguladı. Garantörlüğün modasının geçtiği iddiasına da tepki gösteren Cumhurbaşkanın Tatar, “Mavi Vatan Türk gölü gibi…” diye konuştu.

Türk askeri çekildiğinde, garantörlük bittiğinde Kıbrıs Türk halkının varlığını, kimliğini, kültürünü sürdürmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Çok dikkatli olmamız gerek, Kıbrıs’ta büyük bir mücadele içerisindeyiz” dedi.

Kıbrıs Türkü’nün büyük Türk milletinin kopmaz parçası olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs’ta ileride bir anlaşma olacaksa egemen eşitlik temelinde, iki egemen bağımsız devletin iş birliğiyle olabilir” vurgusu yaptı. Tatar, Türkiye’nin tamamıyla bu siyasetin arkasında olduğuna vurgu yaptı.

-“Egemenlik ve devlet bizler için vazgeçilmezdir”

Denktaş’ın mücadelesine işaret eden Tatar, “Onun mücadelesi Kıbrıs Türk halkının mücadelesinin esas parametreleridir” vurgusu yaptı. “Egemenlik ve devlet bizler için vazgeçilmezdir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Denktaş’ı anarak onun söylediklerini kaydederek, yeni siyaseti şekillendirmenin görevleri olduğunu kaydetti.

Denktaş’ın devlete sahip çıkılması gerektiğine her zaman dikkat çektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Eğer bir halk kendi geleceğini tayin edemezse ve başkalarının boyunduruğu altına girerse, yok olur” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesi ve dünya ülkeleri arasında yerini almasının önemini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz’de doğal kaynaklardan payını alması için KKTC egemen devletinin TC ile iş birliği içinde olması gerektiğini söyledi.

Yunanistan’ın hayalinin Kıbrıs’a kadar uzanan, “büyük Yunanistan” olduğunu dile getiren Tatar, “Böyle bir şeye bizim milletimizin onay vermesi mümkün değil” dedi.

Kıbrıs’ta katliamlar olurken, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu belirten Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı ile yeni sınırların çizildiğini kaydetti. Denktaş’ın Türk askerini adaya getiren insan olarak bilinmek istediğini dile getiren Tatar, “Kıbrıs bir milli dava, tarihten gelen hakkımız, hukukumuz…” diye konuştu.

-“Biz onun öğrencileriyiz… Bizlere miras kalmıştır”

“Biz onun, Cumhurbaşkanı’nın öğrencileriyiz” diyen Tatar, “Rauf Raif Denktaş bizim büyüğümüzdü. Milliyetçi bir insandı. Türk dünyasının lideri haline gelmiştir. Bizlere miras bırakmıştır” vurgusu yaptı.

Bolu Valisi Erkan Kılıç da, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı anısına düzenlenen program nedeniyle bir arada olduklarını belirterek, Cumhurbaşkanı Tatar’a Bolu’da şükranlarını sundu.

Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Denktaş’ın, 15 Kasım 1983’te kurulan KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı olduğunu ifade eden Kılıç, Denktaş’ın Kıbrıs meselenin uluslararası alanda duyulmasını sağladığını belirterek, “dava adamı” Denktaş’ın büyük hizmetleri olduğunu söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında yer aldığının altını çizen Kılıç, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kıbrıs Türklerinin sesinin dünyaya duyulmasında büyük katkıları olduğunu vurguladı. Devletin kararlılıkla Kıbrıs Türk halkının haklarını koruma çabasını sürdürdüğünü dile getiren Kılıç, ahde vefalarını Bolu’ya dikilecek heykel ile göstereceklerini kaydetti.

-Özcan

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da, ev sahibi olarak herkesi selamladı. “Bizi bir araya getiren KKTC’nin kurucu lideri Rauf Raif Denktaş… Toros…” diyen Özcan, milli mesele olan Kıbrıs konusunda 85 Milyon olarak Kıbrıs Türk halkının arkasında olduklarını söyledi. Özcan “Bizim için adada resmi devlet olan KKTC’dir” vurgusu yaptı.

-Haberal

Başkent Üniversitesi Kurucusu ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal da, “Ne mutlu ki ülkemiz var… Ne mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetimiz var” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş, Dr. Fazıl Küçük ve dava arkadaşlarını andı.

KKTC’yi kuran ve bu noktaya getiren herkese teşekkür eden Haberal, KKTC’nin yaşamasına katkı sağlamanın görevleri olduğunu kaydetti. Haberal, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ile çok yakın ilişkileri olduğunu belirterek, “Ona ne kadar teşekkür etsek azdır. Hayatı pahasına KKTC’nin kurulmasını sağladı” dedi.

-Karakuş

Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Emekli Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, KKTC’nin, bin bir zorlukla kurulduğunu ve yıldız gibi parladığını belirtti.

-Yamaner

Rauf Raif Denktaş’ın heykelinin yapımını üstlenen Türkiye Emekli Subaylar Derneği Bolu Şube Başkanı Kıbrıs Gazisi Ahmet Şerafettin Yamaner ise konuşmasına, “KKTC Devleti’nin tanınması sürecinin sizinle noktalanmasını diliyorum” diyerek, başladı. Yamaner, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın vatan sevdalısı her kişiye örnek olacak dava adamı olduğunu vurguladı.

Kıbrıs’ta tamamlanamayan Denktaş’ın Anıt Mezarı’nı gördüğünde üzüntü yaşadığını dile getiren Yamaner, Bolu Belediye Meclisi üyelerinin kararıyla Denktaş’ın isminin bir bulvara verilmesinin ardından heykelin yapımına karar verildiğini anlattı. Yamaner, Denktaş’ın Bolu’da yaşatılacağını ve unutulmayacağını kaydetti.

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın mücadelesine yakından şahit olan Serdar Denktaş ve Ergün Olgun panelde, “baba Denktaş’ı” ve “lider Denktaş’ı” anlattı.

Serdar Denktaş konuşmasında, Denktaş’ın Atatürkçülüğü yaşam biçimi haline getirdiğini vurguladı. “KKTC’nin dünyada birçok ülkeye demokrasi dersi verebilecek bir devlet olarak kurulduğunu kaydeden Denktaş, Kuzey Kıbrıs’ta mücadeleye devam etmenin bundan sonraki nesillerin görevi olduğunu söyleyerek, “İnanıyorum, başaracaklar” dedi.

Annan Planı döneminin geçirdikleri en zor dönemlerden bir tanesi olduğunu dile getiren Denktaş, iki toplumlu, iki kesimli federasyon tezinin Türk tezi olduğunu belirterek, buna karşın Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıs Rumların federasyondan anladığının aynı şey olmadığına dikkat çekti. Kıbrıslı Rumların da aslında Türk askerinin adada olmasında memnun olduğunu dile getiren Denktaş, bu kadar baskı ve ambargoya rağmen Kıbrıs Türk halkının geldiği noktanın azımsanmayacak seviyede olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Adası’nın kritik bir noktada olduğunu dile getiren Ergün Olgun, Kıbrıs’ın stratejik öneminden bahsetti. Tarih boyunca Kıbrıs’ta hakimiyet kurulmak istendiğini ifade eden Olgun, son dönemdeki gelişmelerin de Kıbrıs Adası’nın önemini artırdığını belirtti. Olgun, Kıbrıs adasının üzerindeki rekabet ortamının çok hassas bir noktada olduğunu kaydetti.

Denizler korunmazsa Anavatan Türkiye’yi korumanın mümkün olmadığını dile getiren Olgun, “Mavi Vatan’ın gerçek anlamda mümkün olabilmesi için KKTC’nin varlığı şart” dedi. Rumların yumuşak karnının Kıbrıs olduğunu ifade eden Ergün Olgun, Mavi Vatan doktrininin yaşaması için KKTC’nin çok önemli olduğunu belirtti.

Rauf Raif Denktaş’ın siyasi mücadele yanında TMT’nin kurulmasında liderlik yaptığını ifade eden Olgun, Denktaş’ın, siyasi mücadelede Kıbrıs Türkü’nün egemen eşit olarak tescil edilmesinde çok büyük mücadelesi olduğunu söyledi. KKTC’nin kurulmasını nerdeyse tek başına sağladığını kaydeden Olgun, en son Türk devletinin kurulmasında Denktaş’ın adını tarihe altın harflerle yazdırdığını vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Dışişleri Bakanlığı ile TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın düzenlediği “İletişim Eğitim Programı” başladı. Eğitim programı iki gün sürecek

Published

on

By

Dışişleri Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın birlikte düzenlediği “İletişim Eğitim Programı”, Dışişleri Bakanlığı Uğur Umar Konferans Salonu’nda yapılıyor.

İki gün sürecek hizmet içi eğitim programı, bugün saat 10.00’da başladı.

Eğitim programının açılışında Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Bora Bayraktar, birer konuşma yaptı.

Eğitim programında, “Kamu Diplomasisi”, “Kriz Anlarında İçerik Yönetimi”, “Yapay Zeka” “Sosyal Medyanın Doğru Kullanımı ve Dezenformasyonla Mücadele” ve “Kurumsal İletişim” konu başlıkları yer alıyor.

Eğitim programının temel amacının; dış politika üretiminde iletişimin stratejik rolünü güçlendirmek, kamu diplomasisinin araçlarını etkin şekilde kullanabilen dezenformasyonla mücadele konusunda yetkin, kriz anlarında doğru ve zamanında iletişim stratejileri geliştirebilen bir diplomasi kurumsallığına katkı sağlamak olduğu vurgulandı.

İletişim Eğitim Programı’nın açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bugünün önemli ve farklı bir gün olduğunu belirtti.

Eğitimin verildiği salonda çoğu zaman toplantılar ve konuşmalar yapıldığını belirten Ertuğruloğlu, “İlk defa bu salonun tıklım tıklım olduğunu gördüm. Son derece mutluyum.” dedi.

Ertuğruloğlu, hizmet içi eğitimin gerçekleşmesini Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı’ndan aylar önce kendisinin talep ettiğini belirterek, eğitimin önemine değindi.

Ertuğruloğlu, yıllar önce bürokrat olduğu bir dönemde, Ankara Dışişleri’nde bir üst düzey bürokratla konuşurken her zaman yaptığı gibi Kıbrıs konusunda sitemkar ve talepkar bir üslupla konuştuğunu anımsatarak anısından bahsetti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Yerleşkesi açılışında yaptığı konuşma metninin sürekli cebinde olduğunu belirten Ertuğruloğlu, Erdoğan’ın konuşmasındaki “İsimlerimiz farklı olsa bile, konu Kıbrıs davası olunca, soyadımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” sözlerine değindi.

Kıbrıs Türk halkının yıllarca dünyadan soyutlanıp, kendi içine kapanmış olarak yaşamaya zorlandığını ifade eden Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türk halkı, tüm bu süreçler boyunca Anavatan Türkiye’den her zaman yardım talep etmiş ve her yardım talebi de cevap bulmuştur. Anavatan her türlü bedeli ödemeyi göze alarak, gerekirse bütün dünyayı karşısına alarak Kıbrıs Türkünü yalnız bırakmamış ve mücadelesinde bir bütün olarak, bu haklı davayı ileri götürmek için beraber mücadeleler vermişizdir. Bugün de aynı şey geçerlidir.” şeklinde konuştu.

“Bizim de üzerimize düşen görevleri, sorumlulukları yerine getirme mecburiyetimiz var.” diyen Ertuğruloğlu, yan gelip yatma diye bir lükslerinin olmadığını kaydetti.

 

“Bir BRT neden TRT olmasın, Türk Ajansı Kıbrıs neden Anadolu Ajansı olmasın.” şeklinde konuşan Ertuğruloğlu, iletişimin bu kadar önemli olduğu ve dezenformasyonun bu kadar tehlike arz ettiği dünyada çok daha etkin iletişim unsurlarını öğrenip, bunları uygulama noktasına gelmeleri gerektiğinin şart olduğunu ifade etti.

Ertuğruloğlu,  “Gündemi, Rum basınının yaratıp Türk basınının da bunu tekrarladığı bir basın olmaktan çıkmamız gerekir. Niye gündemi Kıbrıs Türk basını yaratmasın? Ama dezenformasyonla değil gerçeklerle…” ifadelerini kullandı.

Her yönüyle son derece haklı bir ulusal davanın savunucusu olduklarını belirten Ertuğruloğlu,  “Kendi içimizde de bazı unsurlar var. Bizi, haklı davayı savunmaktan dolayı utanma durumuna getirmeye çalışıyorlar. Sanki bir suç işliyoruz. Bu oyuna asla gelinmemesi gerekir.” dedi.

Anavatan Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk halkına güvendiğini kaydeden Ertuğruloğlu, bir bütün olduklarını dile getirdi.

“Bugün ülkede siyaset yapacağım diyerek iki devletli politikayı ‘çözümsüzlüğün kendisidir’ diye lanse eden siyasilerimiz var. İki devletli politikayı savunmanın çözümsüzlüğü savunmak olduğunu söyleyebilecek kadar Kıbrıs konusundan bir haber ve başka bir dünyada yaşayan arkadaşlarımız var.” ifadelerini kullanan Ertuğruloğlu, bunun Kıbrıs konusunun ne olduğunu bilmediklerini gösterdiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, “Kıbrıs sorunu, Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul edilmesidir. Başka bir sorun değil. Yaşadığımız bütün problemlerin nedeni ve temeli Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul görmesidir. Bu gerçek ortada dururken, iki devletli politikayı savunmanın çözümsüzlüğü gündeme getirdiğini nasıl söyleyebilirsin?” diye konuştu.

Kıbrıslı Rumların Kıbrıs sorunu tanımlamasına değinen Ertuğruloğlu, eleştirilerde bulundu.

Çözümün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı olduğunu kaydeden Ertuğruloğlu, “Dünya Rum’u bu şekilde şımarttığı sürece, Rum tarafı bizim de faydalanacağımız bir ortamı neden kabul etsin. Bütün avantajları kendi başına kullanırken,  üzerimizde ambargoları uygularken ve Türkiye’yi işgalci bir ülke diye suçlarken… ” şeklinde konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de, sözlerine, Berlin Büyükelçiliği’nde müsteşar olarak görev yaptığı bir dönemde okuduğu bir makaleye değinerek başladı.

Seyahatin Berlin’den Ankara’ya 14 gün olduğu 1920’lerden, bilginin Berlin’den Ankara’ya üç ya da beş saniyede geldiği bir çağda olduklarını kaydeden Başçeri, “Böylesine hızlı bir dönüşümü yaşadık ve şimdi buna adapte olmaya çalışıyoruz.” dedi.

İran ile İsrail arasında hava savaşının yaşandığına değinen Başçeri, her iki taraftan farklı farklı açıklamaların geldiğini, “hangisinin doğru, hangisinin yanlış” olduğunu ayırt etmekte zorlandığını belirtti.

“Yaptığımız işin doğruluğunu, doğru bir şekilde kamuoyuna aktarılması farklı bir boyuta geliyor. Bir Algoritma üzerinden, milyonlarca paylaşımın nasıl değerlendirildiğine bakılmaksızın, ortaya konan bazı düşünceler, fikirler sanki hepimiz bunun doğruluğuna inanıp ona göre de üretilen algılar üzerinden bir düşünce silsilesi geliştirmeye çalışıyoruz.” diyen Başçeri, kendileri için en tehlikeli olanının bunun üstüne de bir siyaset kurmaya gayret etmeleri olduğunu dile getirdi.

Hizmet içi eğitim programını önemli ve faydalı bulduğunu dile getiren Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın edinmiş olduğu tecrübenin ve bilgi birikiminin KKTC’deki bu alanda faaliyet gösterenlere aktarılmasının yararlı olacağını vurguladı.

Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın personel böylesine bir eğitim programını planladıkları için ve Dışişleri Bakanlığı kapılarını bu eğitim programına açmasından dolayı Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na teşekkür etti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Bora Bayraktar da, gününüzde kamu diplomasisi ve kurumsal iletişim kavramlarının daha önce hiç olmadığı kadar önem kazandığını gördüklerini kaydetti.

Bayraktar, bu bağlamda kamu çalışanlarının, kamu diplomasisi ve kamusal iletişim konularında gerekli bilince sahip olmalarının önem kazandığına değindi.

İletişim Eğitim Programı’na değinen Bayraktar, dezenformasyonu önemli bir silah olarak kullanan sosyal medyanın, diplomasi ve habercilik ekseninde bilinçli olarak ele alınması gereken bir husus olduğunu kaydetti.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

47.Güzelyurt Portakal Festivali etkinlikleri çerçevesinde Çocuk Şenliği yapıldı

Published

on

By

47. Güzelyurt Portakal Festivali etkinlikleri kapsamında Çocuk Şenliği yapıldı.

Şenlikte çocuklar, tahta bacaklar, sihirli şovlar, jonglör gösterileri, canlı heykeller, pandomim gösterileri, ışıklı-ışıksız robotlar ve bubble şov eşliğinde güzel vakit geçirdiler.

Bölgedeki dans okulları ve derneklerinin dans gösterileri sunduğu şenlikte çocuklara özel ücretsiz yiyecek içecek ikramı da yapıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: Meclise Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkına yönelttiği ciddi tehditler karşısında birlik ve dayanışma çağrısı yapmak için gittim

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Meclis’e, Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkına yönelttiği ciddi tehditler karşısında birlik ve dayanışma çağrısı yapmak için gittiğini kaydederek; siyasi polemiklerin değil, toplumsal sorumluluğun konusu olduğunu vurguladığı çağrının “anlamsız” olarak nitelendirilmesinin hem talihsiz hem de düşündürücü olduğunu belirtti.

Muhalefetin, birlikten kaçtığını, halkın haklarını hedef alan saldırılara karşı yaptığı birlik çağrısını yanıtsız bıraktığını kaydeden Tatar, “Şimdi de kendi yayın organları başta olmak üzere gerçekle bağdaşmayan ifadelerle kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Konuyu çarpıtmaya gerek yok. Ne söylediğim, ne için orada olduğum açıktır” dedi.

Meclis’e gitmesinin gerekçesinin açık olduğunu vurgulayan Tatar, bu gerekçenin, “Rum tarafının özellikle mülkiyet meselesi üzerinden yürüttüğü baskıcı ve düşmanca siyasete karşı halkın yanında olduğunu göstermek, bu konuda Meclis’in ortak bir tavır alması için çağrıda bulunmak” olduğuna dikkat çekti.

-“Meclis’in birlik içinde hareket etmesi gerekir”

Tatar, halkın iradesine ve geleceğine yönelik tehditler karşısında Meclis’in birlik içinde hareket etmesi gerektiğinin de altını çizdi.

-“Muhalefet sıralarından yüksek sesle sataşmalar oldu”

Kapalı oturumda ana muhalefet liderinin iki kez konuştuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmaların birinin yaklaşık 45, diğerinin 20 dakika sürdüğünü belirtti ve şöyle devam etti:

“Yani sürelere bakıldığında en az benim kadar söz aldı. Ardından ben, yapılan değerlendirmelere yanıt vermek üzere tekrar kürsüye çıktım. Bu sırada muhalefet sıralarından yüksek sesle sataşmalar oldu. Bazı milletvekilleri söz haklarının engellendiğini iddia etti. Bunun üzerine açık ve net bir şekilde ‘Ne sormak isterseniz sorun, tümünü yanıtlamaya hazırım. Benim hiçbir çekincem yok’ dedim.

Ancak buna rağmen yüksek sesle ‘sormayacağız’ diyerek eleştirilerini sürdürdüler. Sorusu olan varsa yanıtlamaya hazırım demiş olmama rağmen bu gerçeği manipüle etme çabası bu tutumlarının önceden planlandığını göstermektedir.

Devamını Oku

Trending

Reklam