Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar:Biz gerçeklere dayalı anlaşma istiyoruz.Kıbrıs’taki gerçek, iki ayrı egemen devletin varlığıdır

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ankara’da…. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde “Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türkünün Varoluş Mücadelesi” konulu konferans verdi. Tatar, Ankara Esenboğa Havaalanındaki karşılamanın ardından Ankara Sosyal Bilimler Ü

Published

on

Tatar:Biz gerçeklere dayalı anlaşma istiyoruz.Kıbrıs’taki gerçek, iki ayrı egemen devletin varlığıdır

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ankara’da….

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde “Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türkünün Varoluş Mücadelesi” konulu konferans verdi.

Tatar, Ankara Esenboğa Havaalanındaki karşılamanın ardından Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne geçti.

Üniversiteye gelişinde rektör Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan tarafından karşılanan Tatar’a eşi Sibel Tatar da eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, üniversitede “Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türkünün Varoluş Mücadelesi” konulu konferans verdi.

Konferans programı, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı, üniversite tanıtım filminin gösterilmesi ve konuşmalar ile tamamlandı.

Konferans salonunda, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin birinci yılı dolayısıyla hazırlanan video da gösterildi.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Koordinatörü Prof. Dr. Enver Arpa, bugün üniversitede önemli bir konuğu, Cumhurbaşkanı Tatar’ı ağırlamaktan onur ve mutluluk duyduklarını söyledi.

Kıbrıs davasının kardeşlik duyguları derin olan Anadolu halkının da davası olduğunu ifade eden Arpa, Kıbrıs Türk halkının bugünkü bağımsızlığının bedelini, şehitlerle ve kanıyla ödediğini vurguladı.

“Şehitler diyarı” olarak nitelediğini KKTC’nin Türkiye ile birlikte onuruyla şerefiyle bir yaşam sürdüğünü ifade eden Arpa, bunun böyle devam edeceğine dikkat çekti.

Milli mücadele yıllarında Kıbrıs Türk halkının yaşadığı acılar ve sonrasındaki haksız tecritlere işaret eden Arpa, üniversite olarak bu haksızlığı dünyaya duyurmak için bu etkinliği düzenlediklerini ve bu yönde akademik çalışmalara devam edeceklerini söyledi.

Arpa, KKTC’nin eğitim alanında gelişmesi, kaliteli ve bölgede eğitim alanında güçlü bir yapıya sahip olması için çalışmayı sürdüreceklerini belirtti.

Rektör Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ziyaretinden ötürü bugünün kendileri açısından çok önemli bir gün olduğunu kaydetti.

Arıcan, konuşmasında, tarih kültür maneviyatla iç içe olan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi hakkında detaylı bilgi verdi.

KKTC’deki akademik faaliyetler ve yeni hedefler yanında bin öğrencinin Lefkoşa’da eğitim aldığını ifade eden Arıcan, Ankara ile Lefkoşa arasındaki bağı daha da güçlendireceklerini, işbirliğini sürdüreceklerini söyledi.

Tatar’ın Kıbrıs Türk halkının haklı davasını anlatma girişimlerini, ziyaretlerini yakından izlediklerini, desteklediklerini ifade eden Arıcan, Tatar’a üniversiteyi ziyaretinden ötürü teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, Ankara’da, bu tarihi mekanda öğrenciler ve öğretim görevlileri ile birlikte olmaktan, Kıbrıs davasını anlatabilmekten onur duyduğunu söyledi.

Kıbrıs adasında yıllardır varoluş mücadelesi verdiklerini ifade eden Tatar, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin KKTC’de, Lefkoşa’da da eğitim verdiğini belirterek ülkenin eğitim alanında gelişmesi için yapılan yatırıma teşekkür etti.

“Eğitim diyarı, eğitim adası” KKTC’ye, daha fazla yatırım yapılmasının, geleceğine, ekonomisine gelişimine katkı koyacağına işaret eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin her bölgesinden KKTC’ye öğrencilerin geldiğini, bunun dışında izolasyonlara rağmen 144 farklı ülkeden öğrenci bulunduğunu anlattı.

1571’den bugüne Kıbrıs’ta 80 bin şehit verildiğini, yıllarca mücadele ortaya konulduğunu ve Türk varlığının korunduğunu ifade eden Tatar, ancak İngiltere’nin Kıbrıs adasını bir kurşun sıkmadan Türklerden gasp ettiğini, çıkarken de geri iade etmeyip ortaklık cumhuriyeti kurdurduğunu kaydetti.

İngiltere’nin bugün bile Kıbrıs Türk halkına karşı eşit davranmadığını, aşı gibi insanlık için önemli bir konuda bile Kıbrıs Türk halkının seyahat özgürlüğünü engellediğini ifade eden Tatar, bu konuda gerekli görüşmeleri yaptıklarını ve AB’nin tanıdığı aşıları tanıma talebinde bulunduklarını söyledi.

Kıbrıs’ın gerçeklerinin artık görülmesi gerektiğini söyleyen Tatar, Kıbrıs görüşmeleri, Doğu Akdeniz, milli mücadele yılları, Enosis, Akritas Planı zamanını anlattı, o tarihten bugüne mücadelenin sürdüğünü kaydetti.

Rumların, Kıbrıs Türk halkını eşit görmediğini, adadan atmak için katliam yaptığını, Türkiye’nin gelmesiyle Kıbrıs Türk halkının bugünkü bağımsızlığına kavuştuğunu ifade eden Tatar, Türkiye’ye o dönem ve her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında durduğu için şükranlarını sundu.

“Egemenlik ve devlet diyoruz” diyen Tatar, devlete egemenliğe sahip çıkılmaz ve “federasyon” masalı, oyunu ile çoğunluğun azınlığı yönetmesi, Türkiye’nin adadan çıkarılması durumunda “Sonumuzun geleceğini iyi bilmeliyiz” dedi.

Kıbrıs Türk halkı için Türkiye’nin adada bulunması ve garantörlük hakkı ile askerin varlığının olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Tatar, Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye’nin hiçbir oyuna gelmeyeceğini, bölgede mavi vatan hava sahasında bir güç olmaya devam edeceğini belirtti.

İki devlet ve egemenliği ortaya koymanın, bu siyaseti BM’ye taşımalarının, gündeme getirebilmelerinin Türkiye’nin desteğiyle olabildiğini ifade eden Tatar, BM’de Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksızlıkları dile getiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Kıbrıs Türk halkının sesi ve gücü olduğu için teşekkür etti.

“Kıbrıs meselesi Türklük meselesidir, gelecek mücadelesidir” diyen Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının insanca yaşama hakkına, bağımsızlık, egemenlik ve refahına kavuştuğunu söyledi ve yok oluşun eşiğinden döndüğünü ifade etti.

Tatar, “Kıbrıs’taki gerçek; iki ayrı egemen eşit devlettir” diyerek, Türkiye ile ilişkilerin daha da gelişmesi için çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının Rumların varlığını, devletini kabul ettiğini, ancak Rumların ne Kıbrıs Türk halkını ne de devletini tanımadığını kabul etmediğini ifade eden Tatar, Kıbrıs’ta, kalıcı adil sürdürülebilir geçmişten dersler alınarak yapılacak bir anlaşmanın yan yana yaşayan iki devletin iş birliği içinde yaşayabileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rumların AB’de yer alan dünyada tanınan BM üyesi Rum devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını istediğini ifade ederek, zorlama bir çözüme gelmeyeceklerini, zorlama halinde yine çatışma olabileceğini, bunu arzu etmediklerini, geleceğe güven ve huzurla bakmak istediklerini söyledi.

Yeni fikirleri BM’de ortaya koyduklarını, federal çözümün çok denendiğini ancak Rumların bu süreçte 15 kez farklı önerileri fırsatları reddettiğini ifade eden Tatar, Kıbrıs’ta gerçeklere bağlı devlet ve egemenlik temelinde bir anlaşma istediklerini vurguladı.

“Kıbrıs’ta biz de anlaşma istiyoruz… Kıbrıs‘ta iki halk için de barış vardır, Türkiye ve TSK’ya onlar da dua etmeli. Adaya barış geldi, Güney gelişti, KKTC her şeye rağmen gelişti, büyük yatırımlar yapıldı, örneğin Su Projesi büyük bir eserdir” diyen Tatar, KKTC’nin gelişmesine katkı sağlayan herkese teşekkür etti.

Konferansın ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a günün anısına tablo takdim edildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Başbakan Üstel: Terörsüz Türkiye projesini selamlıyoruz

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Terörsüz Türkiye projesi ile ilgili mesaj yayımladı.

Üstel, Terörsüz Türkiye projesi ile ilgili mesajında şu ifadelere yer verdi;

‘Anavatanımızın, “Terörsüz Türkiye” yolunda emin adımlarla, kararlılıkla ilerlemesini, KKTC’den heyecan, takdir ve mutlulukla takip ediyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşının sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir zaman rahat bırakılmamıştır. Taşeron terör örgütleri üzerinden güçlü Türkiye’nin yoluna taş konulmak istenmiştir. Bir anlamda kuruluşunu 102 yıl önce gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti, aradan geçen bir asra rağmen varoluş mücadelesini sürdürmek durumunda kalmıştır.

PKK Terör Örgütü, yarım asrı aşkın süre, Türkiye’de vatandaşlar arası birlik ve beraberliğe maddi ve manevi büyük zarar vermiştir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakının uyum içinde sürdürdüğü Terörsüz Türkiye, projesinin başarılı ilerleyişini Kıbrıs Türk Halkı adına takdirle izliyorum.

Terör, her nerede olursa olsun, insanlık için büyük bir tehdittir.

Terörle mücadele kolay değildir. Ancak zoru başararak terörü yenmek, yenmenin ötesinde yok etmek bir zorunluluktur.

Türkiye’de 1984’te ilk terör eylemini gerçekleştiren PKK’ya karşı Türkiye Silahlı Kuvvetlerinin gücüyle başarıyla mücadele etme yanında, geçmişte barışçıl yollar da denenmiş ancak bugün gelinen aşamaya gelinememiştir.

PKK’nın, anlaşmanın üçüncü aşaması olan silah bırakmaya uyması ve bunu sembolik bir eylemle, silahları yakarak başlamasını bizlerde dikkatle izledik.

Sayın Erdoğan’ın altını çizdiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti bu başarılı noktaya pazarlıksız, al – ver yapmadan, Türk Halkının gururunu incitmeden gelmiştir. Böyle bir anlaşma ancak güçlü devlet yapısıyla başarılabilir. Anavatanımız bunu başarma yolunda ilerlerken dünyaya da örnek yaratmaktadır. TÜRKİYE ŞİMDİ, TERÖRÜ BİTİRİYOR.

Bizler, Kıbrıs Rum Yönetiminin PKK’lı teröristlere kucak açıp, eğitim olanağı sunduğunu unutmadık. Teröriste yardım eden teröristin suç ortağıdır, dedik, yanılmadık.

İnsanlık suçu olan izolasyonlarla yalnız bırakılmak istenen, Kıbrıs Türk Halkı ve KKTC’ nin dimdik yoluna devam etmesinde güçlü Türkiye’nin etkisi, gözler önündedir. Bundan rahatsız olanlar da ya Türkiye’ye doğrudan zarar vermeyi deniyor ya da zarar verecek olanlara yardım etmeyi tercih ediyor. Kıbrıs Rum Yönetiminin yaptığı da budur.

Terörsüz Türkiye başlığı altında yaşananlar Türkiye’nin hayrınadır.

TÜRKİYE’NİN HAYRINA OLANLAR, KKTC’NİN DE HAYRINADIR.

Terörle mücadelede, Türkiye’nin geldiği aşamayı, en içten başarı dileklerimizle bir kez daha selamlıyorum.’

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler: Sanatın birleştirici gücüne her zamankinden daha çok ihtiyaç var

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, 4. Uluslararası Güzelyurt Sanat Buluşması serginin açılışını yaptı.
Güzelyurt Sergi Salonunda gerçekleşen açılışta bir konuşma yapan Öztürkler, etkinliğe çok sayıda ülkeden sanatçının katılmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, sanatın evrensel dilinin toplumlar arasında köprü kurduğunu vurguladı.

Ancak bazı ülkelerden beklenen sanatçıların çeşitli nedenlerle katılamamasının üzüntü verici olduğunu dile getiren Meclis Başkanı, özellikle İran ve Rusya’dan bazı sanatçıların etkinliğe katılamadığını belirtti.

“Sanatın, güzelliğin, insan haklarının ve hukukun egemen olduğu bir dünya hayal ederken, ne yazık ki bugün gücün ve güçlünün kurallarının belirleyici olduğu bir dönemden geçiyoruz” diyen Öztürkler, bazı ülkelerin diledikleri gibi başka ülkelere saldırabildiğini ve hatta katliamlar gerçekleştirebildiğini ifade etti.

Öztürkler,bu tür olumsuzlukların yerine, uluslararası sanat etkinliklerinde bir araya gelmenin önemine dikkat çekti.
Sanata verilen değerin sadece sözle değil, icraatla da gösterilmesi gerektiğini belirten Öztürkler, Güzelyurt Belediye Başkanı’nı bu anlamda örnek bir duruş sergilediği için tebrik etti ve Belediyenin sanata ve sanatçılara verdiği destek sayesinde, eserlerin halkla buluşturulduğunu kaydetti.
Konuşmasının devamında sanatçılara çağrıda bulunan Ziya Öztürkler, Cumhuriyet Meclisi’nin yeni yerleşkesinin duvarlarını Kıbrıslı Türk sanatçılarının eserleriyle donatmaya başladıklarını söyledi.
Öztürkler, son iki haftadır yürütülen çalışmalarla, yeni Meclis yerleşkesinin duvarlarında da Kıbrıslı sanatçıların eserlerine yer vermeye başladıklarını dile getirerek: “ Bu alanda yerimiz artık daha geniş, eserleri sahipleniyoruz ve sergiliyoruz. Sizleri de bu sürece dahil olmaya ve eserlerinizi Meclis’e kazandırmaya davet ediyorum” dedi.
Sanatın birleştirici gücüne vurgu yapan Öztürkler, etkinliğin hayırlı olmasını temenni ederek organizasyona katkı koyan tüm sanatçılara ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

“Mahkeme heyetinden adalet istiyoruz”… İsias’ta emsal karar için adalet mücadelesi devam ediyor….

Published

on

By

Türkiye’de 6 Şubat depreminde 32’si Kıbrıslı Türk öğrenci 72 kişinin hayatını kaybettiği Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlileri davasının ikinci duruşması çarşamba günü yapılıyor.

Aileler, İsias Otel için emsal kararın çıkması için adalet mücadelelerini kararlılıkla sürdürüyor. Kamu görevlileri davası devam ederken, ilk davada “Bilinçli taksir“ suçlamasıyla verilen kararın bozularak sanıkların “Olası kastla” cezalandırılması için Temyiz süreci sürüyor.

Kamu görevlilerinin ikinci duruşması Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 09.00’da başlayacak. Duruşmada, hazır olması halinde Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bilirkişi raporu ele alınacak.

24 Nisan’da başlayan davada otele yapı ruhsatı verildiğinde Adıyaman Belediyesi Yapı Kontrol Birimi’nde görevli ve Yapı Ruhsatında Proje Kontrollerinden Sorumlu Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Osman Bulut, Ruhsat Büro Şefi Bilal Balcı, Plan Proje/İmar Müdürü Mehmet Salih Alkayış ve daimi işçi Abdurrahman Karaaslan, 1993 ruhsatında İmar Müdürü Yusuf Gül ve daimi işçi, Ruhsat Büro Teknisyeni Fazlı Karakuş yargılanıyor.

Altı kamu görevlisi için şubat ayında Adıyaman Başsavcılığı tarafından dosyalanan davada iddianame “bilinçli taksir” suçlamasıyla yapılmıştı. Sanıkların tutuklanması talebinin reddedildiği ilk duruşmada, sanıkların duruşmalarda hazır bulunmalarına ve adli kontrol şartlarının devamına karar verilmişti. Dönemin belediye başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulması ve mahkemede tanık olarak dinlenmesi de reddedilmişti. Mahkeme ayrıca, kamu görevlilerinin kusurlarının tespiti için Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bilirkişi raporunun beklenmesine karar vermişti.

Davanın, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davayla birleştirilmesi talebi de istinaf sürecinin devam etmesi gerekçesiyle kabul edilmemişti.

-Aileler Adıyaman’a gidiyor

Aileler, Başbakan Ünal Üstel, bazı bakanlar, Meclisin ilgili komite üyeleri, milletvekilleri, Barolar Birliği ve gazetecilerden oluşan heyet ikici duruşma için yeniden Adıyaman’da olacak.

Depremde tek çocuğu, kızı Selin Karakaya’yı kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, İsias Otel’de kızı Serin İpekçioğlu’nu kaybeden Ceza Hukuku Profesörü Pervin İpekçioğlu, Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ve Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Durali Güçlüsoy 16 Temmuz’da görüşülecek kamu görevlileri davasının ikinci duruşması öncesinde TAK’a değerlendirmelerde bulundu.

-Karakaya: “Süreç gittikçe zorlaşıyor”

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı ve depremde tek kızı Selin Karakaya’yı kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya, kamu görevlileri davasının ikinci duruşması için yeniden Adıyaman’da olacaklarını belirterek, tüm aileler için sürecin gittikçe zorlaştığını söyledi.

Karakaya, “Her anne baba her gün her saniye acı içinde evlatlarımızı özlerken, kahrolurken, suçluların cezasız kalmasını asla kabul etmeyeceğiz. En ağır cezayı alacaklar, ömür boyu hapsolacaklar.” dedi.

İsias Otel Davası ile kamu görevlileri davasının birleştirilmesi için çok çaba sarf ettiklerini ancak iki davanın birleştirilmediğini söyleyen Karakaya, “Eğer iki dava birleştirilseydi bu alt mahkemede emsal olabilecekti” dedi.

Kamu görevlileri davasının dosyalanmasının gecikmesinin başsavcılığın bilinçli şekilde konuyu ertelemesinden kaynaklandığını kaydeden Karakaya, kamu görevlileri davasının İsias Otel davası kararı açıklandıktan sonra görüşülmeye başlanmasını kabullenmekte zorlandıklarını söyledi.

“Kamu görevlileri bilinçli bir şekilde korunuyor” diye konuşan Karakaya, İsias Otel davasında sanıkların bilinçli taksirden ceza aldıklarını anımsatarak, kararı istinafa, ardından da Yargıtay’a taşıdıklarını anımsattı.

Karakaya, “Kamu görevlileri imza atmasa bu bina olmayacaktı. Yapı ruhsatının sahte olduğu bir gerçek, asansör gerçeği ortada.” dedi.

Ruşen Karakaya, kamu görevlilerinin ilk duruşmada sorulara cevap vermeyip, hiçbir şeyden haberleri yok gibi davrandıklarını söyledi.

Karakaya, “O imzalar atılmasaydı bu bina olmayacaktı. Gerçeklerin görülebilmesi için davaların birleştirilmesi, kamu görevlilerinin fenni mesullerle karşı karşıya gelmesi gerekiyordu. Sanıklar soruları cevaplamıyorlar. Kim ne yaptı bilmiyorlar gibi davranıyorlar” dedi.

-“Tutuklama bekliyoruz”

İkinci duruşma için bilir kişi raporunun çıkması gerektiğine dikkat çeken Karakaya, alt mahkemenin raporu Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gönderdiğini anımsatarak, “Gecikme olması bizi tedirgin ediyor. Mahkeme bu rapor doğrultusunda nasıl ilerler bilmiyoruz. Tutuklama bekliyoruz. Yoksa sanıklar Hasan Aslan gibi kaçacaklar. Birinci duruşmada tutukluluk verilmedi. Rapor çıkarsa ve sanıklar yine asli kusurlu olarak nitelendirilirseler mahkeme salonundan kelepçeli çıkmalı ve gidecekleri yer de hapishane olmalı.” dedi.

-“Mahkeme heyetinden adalet istiyoruz”

“Tutuklama talep ediyoruz” diyen Karakaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mahkeme heyetinden adalet istiyoruz. Haziran’da yargıç ve hakimlerin atamaları yapıldı, dolayısıyla ikinci duruşma yeni bir mahkeme heyetiyle yapılacak. İlk duruşmada aileler ve sanıklar dinlenmişti şimdi nasıl bir yol izlenecek bilemiyoruz.”

105 kişinin hayatını kaybettiği Bilge Sitesi’nde kamu görevlisinin 21 yıl ceza aldığını ancak hemen ardından tahliye edildiğini ifade eden Karakaya, adalete güvenmek istediklerini vurguladı.

Grand İsias Otel sahibi Ahmet Bozkurt’un sağlık sorunları nedeniyle yaklaşık iki ay önce Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiğini, ailelerin bundan yeni haberi olduğunu ifade eden Karakaya, Bozkurt’un Avukatı Fuat Göktaş’ın, Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na “Müvekkilinin sağlık durumunun cezaevi koşullarında tedavisi yapılamayacak kadar kötü olması ve hayati tehlike arz etmesi nedeniyle tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilerek, tetkiklerinin yapılması ve tedavisi bitinceye kadar hastanede kalmasını” talep ettiğini anlattı.

Karakaya, Göktaş’ın müvekkilinin bypass olma ihtimaline karşı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi veya uygun görülecek bir hastaneye sevkini istediğine dikkat çekerek, “Ahmet Bozkurt’un hastalıklarının hiçbirine inanmıyoruz. Bu adam kanser hastasıysa nasıl bypass olacak.” dedi.

-“Hasan Aslan’ın bulunamaması kabul edilebilir değil”

Hakkında 15 yıl 16 ay 20 gün tutukluluk kararı bulunan Hasan Aslan’ın hala bulunamamasının kabul edilebilir olmadığını ifade eden Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Hasan Aslan’ın hala bulunamaması, kaçtığını gösterir.

Tutuklamadılar, kaçtı. Karısı aracılığıyla temyize başvurdu. Geç gelen adalet adalet değil, Hasan Aslan 6 aydır dışarda.” dedi.

-“İstinaf kararında hiçbir açıklayıcı unsur yok”

Ruşen Karakaya, İsias davasıyla ilgili istinaf kararına da değinerek, kararda hiçbir açıklayıcı unsur bulunmadığını vurguladı.

Karakaya, istinaf kararında bilirkişi raporunda yer alan 3 maddeden hiç bahsedilmediğine işaret ederek, “İsias’ta olası kast kanıtlandı, daha ne yapmalıyız. İstinaf mahkemesinin bunu söylemesini bekliyorduk. Ama deprem davalarında emsal yok. Deprem davalarında sadece kolon kesme olayı olası kasta bağlanıyor. Ama deprem davalarında atılan her yanlış adım bir olası kast. Olası kast unsurlarının değiştirilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

-“Yargıtay’ın katil binanın gerçeklerini göreceğine inanıyoruz”

Temyiz süresine de değinen Karakaya, “Temyizle ilgili birçok söylem var. Yargıtay’da çok dava birikti. 2-3 sene sürer gibi söylemler var. Temyiz başvurularında tüm avukatlar çok detaylı dilekçeler sundu. Yargıtay’ın katil binanın gerçeklerini göreceğine inanıyoruz. Yargıtay’dan sonuç alınamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüreceğiz. İsias artık tüm dünyada bilinen bir dava.”

-İpekçioğlu: “İsias, parayı sevenlerin, rantı gözetenlerin eseridir”

İsias Otel’de kızı Serin İpekçioğlu’nu kaybeden Ceza Hukuku Doçenti Pervin İpekçioğlu da, İsias davasının emsal karar olma yerine, adalet çıkmazına girdiğini söyledi.

Adalet beklerken, en büyük adaletsizliği yaşadıklarını söyleyen İpekçioğlu, şöyle konuştu:

“Sahte ruhsatla, denetlenmeyen projelerle, hesaplanmayan istatiklerle İsias’ı yaratanlar sadece Bozkurtlar, fenni mesuller, mimarlar, müteahhitler değil. İsias, insani değil, parayı sevenlerin, menfaati, çıkarı, rantı gözetenlerin eseridir. İsias, sevdiklerimize, geride kalanlara ve tüm Kıbrıs halkına mezar olan yerdir.”

İpekçioğlu, “Analara babalara hayatı zehir etmiş, adaletlerini sağlayamamış yargı düzenine, yine adaletin sağlanacağını haykırmaya gideceğiz.” dedi.

16 Temmuz’un adaleti arayan aileler için zor bir gün olduğunu vurgulayan İpekçioğlu, bilinçli taksirden öte kusuru tespit etmek istemeyen hukuk camiası içinse 16 Temmuz’un insanlık adına sınavlardan biri daha olacağını söyledi.

-“Her defasında sınıfta kalan yargı, İsias için emsal kararı vermeli”

Her defasında sınıfta kalan yargının, İsias için emsal karar vermesi gerektiğini söyleyen Pervin İpekçioğlu, bilirkişi raporunun hala hazır olmamasını da eleştirdi.

İpekçioğlu şöyle devam etti:

“Sorumlular ortada, yaptıkları ortada, daha da önemlisi kasıtlı kusurları ortada. Sorumluluktan kaçmak için her türlü ahlaksızlığa başvurmaktan çekinmeyenler için tutuklama kararı yok. Adli kontrolle duruşmayı götürenler, infazda adli kontrolün neden yetersiz kaldığının acizliği içinde, hakkında mahkûmiyet kararı olan Hasan Aslan’ı tüm Türkiye’de fellik fellik sözde arama çabasına girdi. Hasan Aslan, bir mahkûm, cezaevinde olması gereken biri. Bu mahkumiyetin infazını sağlamada yetersiz kalan adalet sistemi, niye ısrarla kamu görevlileri için de aynı usulü izliyor, niye tutuklu yargılanmaları kararını vermiyor?”

“Adalet bir ülkeye bol gelmemeli. Toplumun karakterine cevap verecek kanunlar olmalı” diyen İpekçioğlu, “Bu kadar ahlaksızlığa cevap veremeyen bir kanun, ülkede sosyal düzeni sağlayamaz” şeklinde konuştu.

Ahmet Bozkurt’un sahte hastalık raporlarıyla hastaneye sevk istediğini söyleyen İpekçioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu insanların, bu katillerin hayatı sahte, her şeyleri sahte. Ama bir gerçekle karşılaşacaklar ki o da adalet. Bu bedeli ödeyecekler, öyle ya da böyle. Ben kızımı bu ahlaksızlar öldürsün diye doğurmadım. Ben her gece, yattığımda nefessiz kalıyorum, Serin’imin başına gelenleri düşündükçe dünya durur, kalbim sıkışır, aklım bulanır. Bunun hesabını ödeyecekler, en ağır şekilde.”

-Esendağlı: “Davanın akıbetine bilirkişi raporu yön verecek”

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da, kamu görevlileri davasının ilk duruşmasında mahkemenin bilirkişi raporunun Dokuz Eylül Üniversitesi’ne havalesine karar verdiğini anımsatarak, bilirkişi raporunun hazır olması için de oldukça uzun bir erteleme verdiğini anımsattı.

Esendağlı, ilgili bilirkişi raporun henüz dosyaya girmediğine dikkat çekerek, duruşma gününe kadar raporun hazır olmaması halinde Çarşamba günkü celsede çok bir ilerleme beklemediğini söyledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin uzmanlarının da dahil olduğu bir önceki davada verilen bilirkişi raporunda zaten kamu görevlilerinin kusurlarına dikkat çekildiğini ifade eden Esendağlı, dolayısıyla bir öncekinden çok daha farklı bir raporun çıkmasını beklemediklerini dile getirdi.

Esendağlı, çarşamba günkü duruşmada raporun gelip gelmeyeceğinin önemli olduğuna işaret ederek, davanın akıbetine bilirkişi raporunun yön vereceğini kaydetti.

-“Çok enteresan bir istinaf süreci”

İstinaf sürecine de değinen Hasan Esendağlı, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin otel sahipleri ve fenni mesullerle ilgili tamamlanan ilk davanın istinaf kararını açıklarken Adıyaman 3. Ağır Ceza. Mahkemesi’nin verdiği kararı aynen, hiç değiştirilmeksizin onayladığını anımsattı.

Bunun çok enteresan bir istinaf süreci olduğuna dikkat çeken Esendağlı, taraflardan hiç birinin çağırılıp dinlenmediğini, dosya üzerinden inceleme yapılarak Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının yetersiz ve gerekçesiz olduğuyla ilgili istinaf sebeplerinin reddedildiğini söyledi.

İstinaf talebinin reddedilmesinin ardından ailelerle birlikte yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz dilekçesi verildiğini kaydeden Esendağlı, sanıkların da Yargıtay’a temyiz dilekçesi ilettiklerini aktardı.

Öte yandan ilk davada Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan Hasan Aslan’ın hakkında yakalama kararı çıkarılmasına rağmen bir türlü yakalanıp, cezaevine gönderilmediğine dikkat çeken eden Esendağlı, sanığın hem istinaf sürecinde avukatı vasıtasıyla temsil edilmesi, hem de şu an itibarıyla Yargıtay’a temyiz dilekçesi verdiği bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Bu konuda ailelerin çok büyük bir rahatsızlık duyduğunu dile getiren Esendağlı, “Umut ediyoruz ki Hasan Aslan en kısa sürede yakalanır veya kendi teslim olmak suretiyle cezasının infazı için cezaevine girer. Konuyu mümkün olduğunca devlet yetkililerinin desteğiyle takip etmeye çalışıyoruz” dedi.

-Güçlüsoy

6 Şubat depreminden bu yana süreci takip eden ve ilk davada tanıklık yapan Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı Durali Güçlüsoy, İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlileri davasının dört oturumda tamamlanmasını öngördüklerini söyledi.

Kamu görevlileri davasının ilk duruşmasında, mahkeme heyetinin yeniden bilirkişi raporu istediğini ancak raporun henüz hazır olmadığına işaret eden Güçlüsoy, mahkeme gününe kadar hazır olmazsa, raporun Eylül veya Ekim’de duruşmalara kalacağına işaret etti.

Kamu görevlileri davasında savcılığın iddianamesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Güçlüsoy, savcılığın iddianamesinin kendilerinin istediği gibi “Olası kast” suçlamasıyla yapması halinde bunun çok büyük bir adım olacağını vurguladı.

İddianame için bilirkişi raporunun önemine işaret eden Güçlüsoy, İsas Otel’in 3 Ocak 2024’te başlayıp, 25 Aralık’ta karara bağlanan dava sürecine de değindi. Dava kararının beklentileri dışında olduğunu anımsatan Güçlüsoy, avukatlar aracılığıyla Gaziantep Mahkemesi’ne istinaf için müracaat eden ailelerle gibi sanıkların da istinaf başvurusunda bulunduğunu, ancak her iki tarafın talebinin de reddedildiğini hatırlattı.

-⁠“Yargıtay’daki süreç devam ediyor. Avukatlar süreci yakından takip ediyor”

İstinaf taleplerinin reddedilmesinin ardından iç hukukun en üst makamı olan Yargıtay’a müracaat edildiğini anlatan Güçlüsoy, “Yargıtay’daki süreç devam ediyor. Avukatlar süreci yakından takip ediyor.” dedi.

Öte yandan tutuklanmasına karar verilen Hasan Aslan’ın 25 Aralık’tan bu yana kaçak olduğunu ve tutuklanamadığını ifade eden Durali Güçlüsoy, “Hasan Aslan adaletten kaçtı ama vicdanından nasıl kaçacak. Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Hasan Aslan’ın en erken zamanda tutuklanması için girişim başlatacağını söyledi” dedi.

Güçlüsoy sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu dava bizim için çok önemli. Her duruşmada olduğu gibi yine Adıyaman’da olacağız. Başbakan Ünal Üstel ve Meclis ilgili komite üyeleri de davada hazır olacak. Adalet mücadelesi için kafile Salı günü Adıyaman’a hareket edecek. İsias Otel’in emsal dava olması noktasında mücadele verdik ama 25 Aralık’ta açıklanan karar bizi ‘emsal dava’ noktasından uzaklaştırdı. Umut ediyoruz ki kamu görevlileri için verilecek cezalardan ‘Olası kast’ yani emsal sonuç çıkar.”

-Dava süreci

Türkiye’de 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremde, Adıyaman’daki Grand İsias Otel yıkılarak, 72 cana mezar olmuştu. İsias Hotel’de konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve aileler “Şampiyon Melekler” ve tur rehberleri enkaz altında kalmıştı.

İsias Otel’de hayatını kaybeden Şampiyon Melekler ve tur rehberleri ile 10 yaralının aileleri ise kaybettikleri canları için 3 Ocak’ta 2024’te hukuk mücadelesi başlatmıştı. Sanıkların “Olası Kast” suçuyla hüküm giymesi için verilen adalet mücadelesi yaklaşık 12 ay devam etmişti.

3.⁠ ⁠Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen İsias Otel davasının 25 Aralık 2024’te gerçekleştirilen son duruşmasında ise kısa karar açıklanmıştı. Altı sanık bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan mahkeme tarafından suçlu bulunup mahkum edilmiş, beş sanığın ise beraatına karar verilmişti.

Ahmet Bozkurt 17 yıl 17 ay 7 gün, Mehmet Fatih Bozkurt 15 yıl 28 ay 28 gün, Erdem Yıldız 17 yıl 17 ay 7 gün, Halil Bağcı 7 yıl 16 ay, Hasan Aslan 15 yıl 16 ay 20 gün, Mehmet Göncüoğlu 7 yıl 16 ay süreyle hapis cezası almıştı. Bilge Açık, Efe Bozkurt, Seda Zeren, Şule Özbek ve Ulviye Bozkurt’un ise beraatına karar verilmişti.

Sanıkların “olası kast” yerine “bilinçli taksir”den yargılandığı esas davada çıkan sonuçtan memnun kalmayan aileler, istinaf talebinin de reddedilmesi üzerine konuyu Yargıtay’a taşıdı. Aileler, Yargıtay’dan da sonuç alınamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeyi planlıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam