Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tatar:Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Gönlümüz, tarihimiz ve kaderimiz birdir” dedi.

Kıbrıs’ta çok acılar çekildiğini fakat hiçbir zaman karamsarlığa düşülmediğini, Kıbrıs’ın, 350 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşamış bir Türk adası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasına şöyle devam etti:

-“Vatan, sadece toprak demek değildir. Aynı zamanda denizlerde, enerji kaynaklarında ve göklerdeki hakkımızı temsil eden milli hassasiyetimizdir”

“Devlet olmak ne demektir? Mücadeledir, şehitler vermektir, vatan uğrunda dökülen kan demektir, acılardır, ödenen bedellerdir… Sonuç olarak ortada meşru bir KKTC vardır. Toprağı, halkı, demokrasisi, yaşamı, sınırları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi olarak tanıdığı KKTC’nin Mavi Vatan’da da hakkı vardır. Mavi Vatan bizim için çok önemlidir. Vatan, sadece toprak demek değildir aynı zamanda denizlerde, enerji kaynaklarında ve göklerdeki hakkımızı temsil eden milli hassasiyetimizdir. Kıbrıs’ı kimse güneyde küçük bir ada olarak görmesin! Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyası ile adadaki Kıbrıs Türkü; şehitler diyarında bütün bu haklarımızla birleştiğimizde işte o zaman bu gönül coğrafyası çok daha anlamlı, milli ve kutsaldır.

Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdad Amreyev’den KKTC’nin önümüzdeki ay Semerkant’taki toplantıda Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci bir üyesi olarak kabul edilmesinden dolayı duyduğum büyük sevinci de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu mücadelede bizimle birlikte olan, destekleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yürekten teşekkür ederim.

Kıbrıs’taki mücadelemiz esas itibarıyla gençlik yıllarımda Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile yaptığım sohbetlerde hep ifade ettiği şey, egemenlik ve devlet meselesiydi. Egemenliği devredilen Kıbrıs Adası’nda Rum-Yunan ikilisinin bazı müttefikleri ile Kıbrıs’taki Türk halkını yok etmek, adayı bir Rum-Yunan adası yapmak ve Enosis’le Yunanistan’a bağlamak için yapılan bütün hukuksuzluk ile saldırıların gayrimeşru olduğunu hep birlikte bütün dünyaya haykırdık.”

-“Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar”

“İngiliz sömürge yönetiminde Kıbrıs’a olağanüstü bir nüfus aktarımı olmuştur. Eğer adayı Yunanistan’a bağlama girişiminde bulunulursa Türkiye Cumhuriyeti buna sessiz kalmayacaktı. Kıbrıs Türk halkı, Londra ve Zürih antlaşmalarının neticesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olmuştur. Yani en az Rumlar kadar egemen olacaktır. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş da ömrünü Kıbrıs davasına adamış, müzakere masalarında mücadele etmiştir.

Türk dünyası da bu gelişmeleri izlemektedir. Oynanan oyun, büyük bir uluslararası tezgâhtır. O tezgâh, bizi bir federal antlaşmanın içerisine hapsederek orada Kıbrıs Türk halkını geçmişiyle kaderiyle azınlık statüsüne getirecektir.

Rum-Yunan ikilisi verdiği hiçbir vaadi yerine getirmedi. Annan Planı’na biz evet dedik, onlar ise hayır. Hayır diyen Rum tarafını mükâfatlandırıp tek başına Avrupa Birliği’ne aldılar. Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar. Bizim arkamızda Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devletleri vardır.

Bizi yok etmek için yapılan her türlü oyunun karşısında bu birlik ve beraberlik bizim gücümüzdür. Biz, Doğu Akdeniz’de Türk dünyasının bir uzantısıyız. Ben her zaman iki devletli çözüm modelinden bahsettim. Hâlâ Kıbrıs’ın bir Helen adası olacağını hayal eden bir zihniyetle karşı karşıyayız.”

-“Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüz…”

“Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüz sağlandığı zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle müzakere masasına döneceğimizi bütün dünyaya haykırıyoruz. Yıllardır federal çatı altında bizi bir ortaklık içerisinde yok etmek amacıyla mücadele eden Rum-Yunan ikilisi, Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği’nde değil diye sıfır asker sıfır garanti kıstası altında Kıbrıs Türkü’nü asimile etmeye çalışmaktadır. Yeni siyaset, iki egemen devletin iş birliği ile Kıbrıs’ta bir antlaşmanın olabileceğidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 77. Genel Kurulu’nda yaptığı, yeni siyasetle birlikte Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitlik hakkının tescil edilmesi ve uluslararası topluma, KKTC’yi tanıyın çağrısında bulunması, tarihi bir konuşmadır.”

Mücadelemizin yıllardır devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, uluslararası toplumun, Kıbrıs’ın gerçeklerini göreceğine inandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Tatar, bir antlaşmanın olabilmesi için gerçeklere bakılması gerektiğinin altını çizerek Kıbrıs’ta 60 yıldır iki devlet olduğunu ifade etti.

-“Tarih, bu toplantıyı kaydedecektir”

“Kıbrıs Türk halkının, egemen eşitlik ve KKTC ile yaşamını devam ettirmesi gerektiğini ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın saygın bir üyesi olarak önümüzdeki yıllarda Türk bayraklarının gönderde dalgalandığı ve Türk halkının bağımsız, egemenlik hakkıyla yaşamını sürdürebileceği bir vatan toprağı olmaya devam etmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, tarihin bu toplantıyı kaydedeceğini vurgulayıp birlik ve beraberlik içerisinde vatan ve bayrak sevgisinin, kendilerini birleştiren güç kaynağı olamaya devam edeceğini dile getirerek herkese teşekkür etti.

AK Parti Genel Başkanvekili ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım da yaptığı konuşmada, Türklerin uzun süre esaret altına girmediğini, isimleri değişmişse de bağımsızlıklarına olan tutkularının hiç yok olmadığını söyledi.

“Dünya refahından Türk devletleri, hak ettiği payı henüz alabilmiş değildir” diyen AK Parti Genel Başkanvekili ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım enerji, doğal kaynaklar ve stratejik topraklar bakımından dünyanın bütün ülkelerinden farklı bir konumda olmasına rağmen dünyanın refahından hak ettiği payı almadığını belirtti.

Binali Yıldırım; “Türk Devletleri Teşkilatı’nın amacı kimseyi korkutmak değildir ama hiç kimseden de korkmadığını ortaya koymaktır. Bizim amacımız gelişmiş sömürgeci ülkeler gibi emperyal güçler gibi başka ülkeleri esaret altına alıp onları iliklerine kadar sömürmek değildir” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın yapısını anlatan Yıldırım, 11 Kasım’da Semerkant’ta düzenlenecek tarihi zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de gözlemci üye olarak görmeyi arzu ettiklerini, bunun da gerçekleşeceğini, gerekli altyapı çalışmalarının sürdürüldüğünü bildirdi.

“Türk devletleri ve Türkler deyince işi, üyelerle sınırlı tutmak yanlıştır. Balkanlar’da, Orta Asya’da, Uzak Doğu ve Orta Doğu’da birçok ülkede bulanan soydaşlarımızı da işin içine kattığımız zaman 300 milyon nüfustan bahsediyoruz. 20 milyon kilometrekarelik bir coğrafyadan bahsediyoruz” diyen Yıldırım, üyelerle sınırlı olan 5 milyon metrekarelik coğrafyada, nüfusun 170 milyon, gayrisafi hasılanın ise 1,5 trilyon dolar seviyesinde, toplam ticaret hacminin ise 700 milyar dolar olduğunu söyledi.

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

“Türk devletlerinin 700 milyar dolarlık bir dış ticareti olmasına rağmen bu ticaretin sadece 18 milyar dolarını kendi aralarında yapmaktadır. Bu da toplam ticaretlerinin yüzde 3’ünden azdır. Burası, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Amaç nedir? Topluluklar, insanlar ve kurumlar niye bir araya gelir? Dayanışma için, güçlenmek için refahlarını artırmak için…

O halde enerji bizde, doğal gaz bizde, petrol bizde, dünyanın namütenahi madenleri bizde, Avrasya coğrafyası bizde, batı ile doğuyu birleştiren yüzyıllar boyunca hem insanların hem malların hem de zenginliğin göç yolları olmuş tarihi İpek Yolu bizde, gel gör ki dünya refahından ve kendi aramızdaki refahı güçlendirmede hak ettiğimiz yerde değiliz.”

20. yüzyıl ile 21. yüzyılın başının birbirine benzer olduğunu dile getiren Yıldırım; “20. yüzyılın başında, Birinci Cihan Harbi’nden sonra ne yazık ki Türkler, Türk devletleri birbirinden ayrı kalmıştır. Araya demir perde girmiştir ve bu hasret 21. yüzyılın hemen öncesinde otuz yıl önce Türk devletleri, Kafkaslar’da, Orta Asya’da bağımsızlıklarını elde etmişlerdir. Bu 76 yıllık kesinti 2,5 nesil anlamına gelmektedir. İki buçuk nesil kopukluk vardır. O halde geçen 30 yıl önemli bir süredir fakat Türk devletlerinin birbiriyle entegrasyonu için henüz yeterli olmamıştır” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın varlığı ve faaliyetlerinin zaman zaman Batı dünyasında tartışıldığına dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

“Efendim ‘Türk Devletleri Teşkilatı ne demek oluyor? Acaba ‘Eski rüyalarını mı hatırlıyorlar’ gibi sözler kulağımıza geliyor. Herkes şunu bilmelidir; Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluş amacı, gayet açık ve sarihtir. Bölgede var oldukları coğrafyada refahı artırmak, ortak ulaşım altyapısını iletişim altyapısını geliştirmek, ortak kültürlerini yaşatmak ve savunmalarını savunma imkân ve kabiliyetlerini birbirleriyle paylaşmak. Yani Kafkaslar’da Orta Asya’da barışı, huzuru, kardeşliği daim kılmak amacını gütmektedir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın amacı kimseyi korkutmak değildir ama hiç kimseden de korkmadığını ortaya koymaktır. Bizim amacımız, gelişmiş sömürgeci ülkeler gibi emperyal güçler gibi başka ülkeleri esaret altına alıp onları iliklerine kadar sömürmek değildir. Bizim amacımız, refahı bölgesel olarak küresel olarak adil bir şekilde yaygınlaştırmaktır.”

Dünyanın zor günlerden geçtiğini, Avrasya coğrafyasında en büyük sıkıntıyı çekenin de Türkiye Cumhuriyeti olduğunu dile getiren Yıldırım; Türkiye’nin bir geçiş ülkesi olduğunu, bu topraklarda bölgede ve Türkiye’de yaşayan insanların geleceğini, huzurunu, kardeşliğini daim kılmak için gereken her şeyi yapmanın görevleri olduğunu belirtti.

Türkiye’nin terörle mücadelesini anlatan Yıldırım; “40 yılı bulan terörle mücadele veren bir ülkeyiz. Büyük bedeller ödemiş bir ülkeyiz. Yetmedi Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da yaşanan, Rohingya ve Myanmar’da yaşanan, Afganistan’da yaşanan, son zamanlarda Rusya-Ukrayna arasında yaşanan sorunlara en büyük bedeli ödeyen ülkelerin başında geliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın özellikle bölgede Balkanlar başta olmak üzere Orta Doğu’da, mavi vatanda, Kafkasya’da ve Orta Asya’da huzurun kardeşliğin daim olması için ortaya koyduğu gayret çaba her türlü takdirin üzerindedir” ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dünya beşten büyüktür” sözünü hatırlatan Yıldırım; “Eğer bir beş ülkeden bir tanesi sorunun bir parçası ise o zaman çözüm hayal. Böyle bir şey mümkün değil. Dolayısıyla bu çarpık yapı mutlaka düzeltilmelidir. Bu yönde de Cumhurbaşkanı’mızın uzun süreden beri dillendirdiği ‘dünya beşten büyüktür’ tezi bugün görüyoruz ki gecikmeli de olsa birçok ülke tarafından, birçok devlet adamı tarafından yüksek sesle tezahür ve telaffuz edilir hale gelmiştir. Bu da bir gelişmedir. Biz haklı olmayı değil, haklı konumda kalmayı tercih ediyoruz. Şimdi uluslararası topluma düşen, bir an önce gereğini yapmak ve dünyanın en büyük çatı örgütü BM’nin yeniden yapılanması için kolları sıvamaktır. Ne kadar geç kalırsa insanlık o kadar daha fazla beden ödeyecektir” diye konuştu.

Bugün ne yazık ki adil olmayan ve adı konmayan bir savaşın olduğunu belirten Yıldırım; “Rezerv paraların silah olarak kullanıldığı ve keyfi, doğrudan savaşların değil vekâlet savaşlarının yürüdüğü, uluslararası sularda münhasır ekonomik bölgelerde ülkelerin hak ve menfaatlerine göz dikildiği bir dünyadan bahsediyoruz” ifadesini kullandı.

Yıldırım, bu şartlar altında Türkiye’nin gerek 780 bin kilometrekare vatan toprağında gerekse 462 bin kilometrekare Mavi Vatan’da hak ve menfaatlerinden asla vazgeçmeyeceğini vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Londra’da Doughty ile görüştü

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra ziyareti kapsamında Birleşik Krallık Avrupa Bakanı Stephen Doughty ile görüştü.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, İngiltere Parlamentosu’ndaki görüşme, Temmuz ayında planlanan Kıbrıs konulu gayriresmî toplantı öncesinde yapıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, görüşmenin oldukça verimli geçtiğini belirterek, son gelişmelere ilişkin görüş ve endişelerini dile getirme fırsatı bulduğunu söyledi. Diyaloğu her zaman desteklediğini ifade eden Tatar, resmi bir çözüm olmasa da geçmişle gelecek arasında bir köprü kurulması gerektiğine inandığını vurguladı. Ancak bunun için karşılıklı saygının şart olduğunu belirten Tatar, Rum tarafının hâlâ kendisini adanın tek yasal hükümeti olarak gördüğünü, oysa Kıbrıs Türk halkının kendi devleti, demokrasisi ve devlet kurumları bulunduğunu kaydetti.

Bunların göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Tatar, “Gelecekteki herhangi bir çözüm, egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye dayalı iki devlet temelinde olmalıdır. 60 yıllık federal çözüm arayışının başarısız olması sonrası, artık iş birliği ve iyi komşuluk ilişkilerine dayalı yeni bir sayfa açmanın zamanı gelmiştir” şeklinde devam etti.

Stephen Doughty ile yaptığı görüşmenin odak noktasının, bir sonraki gayriresmî Kıbrıs toplantısına yönelik hazırlıklar olduğunu belirten ve mart ayında Cenevre’de yapılan ikili görüşmeye de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre’de Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkına karşı taşınmaz mallar üzerinden yürüttüğü düşmanca ve sindirme amaçlı uygulamalara dair ciddi endişelerini dile getirdiğini belirtti.

– “Cenevre’de mutabık kalınan altı konuda ivme yaratma çabaları baltalanıyor”

Cenevre dönüşünde bu uygulamaların artış gösterdiğini ifade eden Tatar, tutuklamalar ve yasal baskılar da dahil olmak üzere doğrudan ekonomiyi hedef alan gelişmeler yaşandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar, bu durumların, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Cenevre’de üzerinde mutabık kalınan altı konuda yeni bir ivme yaratma çabalarını baltaladığını vurguladı.

Taşınmaz mallara ilişkin etkili bir yerel hukuki çözüm mekanizması olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) bulunduğunu ve bu mekanizmanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da onaylandığını ifade eden Tatar şöyle devam etti:

“TMK, tazminat, takas veya iade esaslarına dayalı bir hukuki çözüm sunmaktadır. Buna rağmen, Rum liderliği tutuklamaları başlatarak ve cezai sorumluluğu genişletmek üzere ceza yasasında değişiklik yaparak gerginliği tırmandırmıştır. Bu uygulamalar, Kıbrıs Türk halkı arasında büyük bir öfke yaratmıştır ve derhal son bulmalıdır”

Cenevre’deki gayriresmî toplantıda tarafların altı iş birliği inisiyatifi üzerinde mutabık kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “BM Genel Sekreteri bu girişimleri anlamlı bir ilerleme ve yeni bir atmosfer olarak memnuniyetle karşılamıştı. Gençlik Teknik Komitesi, mezarlık restorasyonu ve iklim değişikliği konularında ilerleme sağladık. Ancak Rum liderliği, bu yeni çabayı baltalayan politikalarda ısrar etmektedir” ifadelerini kullandı.

– “Rum tarafı BM Genel Sekreteri’nin olumlu atmosfer vurgusunu zedeleyen adımlar atmaya devam ediyor”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín’in yeniden görevlendirilmesine değinerek, “Temsilci Holguín’in çabalarına rağmen, Rum tarafı Genel Sekreter’in olumlu atmosfer vurgusunu zedeleyen adımlar atmaya devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

Tatar, yeni geçiş kapılarının açılmasının önemine de vurgu yaparak, Haspolat ve Akıncılar’da geçiş kapısı açılması yönündeki önerisini yineledi. Bu önerinin, özellikle Metehan’daki trafik yoğunluğunu azaltmak açısından önemli olduğuna dikkat çeken Tatar, geçen yıl sekiz milyon geçişin kaydedildiğini hatırlattı.

Metehan’daki yoğunluğun, her iki taraftaki ekonomik paydaşlar ve halktan ortak talepler doğurduğunu belirten Tatar, yapıcı önerilerine rağmen Rum tarafının geçiş koridorlarında ısrarcı bir tutum sergilediğini ifade etti.

Rum tarafının KKTC üzerinden “Güney’den Güney’e” geçiş koridorları yönündeki tutumuna da değinen Tatar, bunun Kuzey ile Güney arasında bir geçiş noktası teşkil etmediğini vurguladı.

-“Birleşik Krallık her iki tarafa da eşit davranmalıdır”

Cumhurbaşkanı Tatar, Birleşik Krallık’a, “Kıbrıs Türk halkına yönelik politikasını gözden geçirme” çağrısında bulunarak, garantör ülke olarak İngiltere’nin her iki tarafa da eşit davranma konusunda yasal ve ahlaki bir sorumluluğu bulunduğunun altını çizdi.

Direkt uçuşlar, ticaret ve temas konularını da gündeme getiren Tatar, Nisan 2004’teki Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk tarafının yüzde 65 ile planı kabul ettiğini, Rum tarafının ise yüzde 76 ile reddettiğini hatırlatarak, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyonları sona erdirme sözü verdiğini belirtti.

Tatar, sözlerini Birleşik Krallık’a adadaki her iki tarafa da adil muamele ve garantörlük sorumluluğunu yerine getirme çağrısını yineleyerek tamamladı.

Görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Tatar’a, KKTC’nin Londra Temsilcisi Çimen Keskin, Cumhurbaşkanlığı yetkilisi Kerem Haser ve KKTC Temsilciliği’nden Esma Eroğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı koordinasyonunda sığınak tatbikatı düzenlenecek

Published

on

By

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı koordinasyonunda, afet ve acil durumlara hazırlık amacıyla yarın Gazimağusa’da sığınak tatbikatı düzenlenecek.

Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre “Sığınak Tatbikatı 2025” yarın 10.00-11.30 saatleri arasında tatbik edilecek.

Tatbikata, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı kadrolu personeli ile Sivil Savunma Gazimağusa Bölge Müdürlüğü tarafından görevlendirilen Halk Örgütü (HÖ) personeli katılacak.

Senaryo kapsamında, olası bir hava taarruzu durumunda uygulanacak tahliye ve sığınma prosedürleri test edilecek. Saldırı ihtimaline karşı ülke genelinde gerekli önlemlerin alınması maksadıyla İlçe Kriz Yönetim Kurulu oluşturulacak.

-Tatbikatta izlenecek adımlar

Gazimağusa bölgesindeki siren sistemi ve cami hoparlörlerinden “sarı ikaz” anonsu yapılarak olası saldırı bildirimi verilecek. Bunu müteakip bilgilendirici anonslar yayınlanacak.

Toplanma alanlarına intikal kapsamında bölge müdürlükleri tarafından toplanma noktalarındaki görevli Halk Örgütü personeli sevki sağlayacak. Kent merkezinde yaşayan vatandaşlar, Sivil Savunma Halk Örgütü Cadde/Sokak Kılavuzları eşliğinde yaşadıkları bölgelerden tahliye edilerek belirlenen toplanma alanlarına yönlendirilecek.

Hemen ardından siren sistemi ve cami hoparlörlerinden “kırmızı ikaz” uyarısı yapılarak, tehlikenin yaklaştığı bilgisi paylaşılacak. Bu uyarının ardından vatandaşlar, sefer görev emri verilen araçlarla sığınaklara nakledilecek.

İlçe kabul merkezlerinde halk örgütü sosyal yardım ekibi tarafından kayıt işlemleri tamamlanan vatandaşlar sığınaklara yerleştirilecek.

Ardından Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Atilla Karaca, sığınaklara tahliye edilen vatandaşlara hitaben bir konuşma yapacak.

Tehlikenin ortadan kalktığına dair yetkili birimlerden alınan bilginin ardından, mobil araçlar, Afet Radyosu Kuzey’in Sesi Radyo Vatan ve cami hoparlörlerinden “beyaz ikaz” yayınlanarak tahliye işlemi başlatacak.

Vatandaşlara Mobil Mutfak Aracı aracılığıyla iaşe dağıtımı yapılacak, ardından Sefer Görev Emri verilen araçlarla toplanma alanlarına geri götürülecek.

Devamını Oku

Kıbrıs

Şehit Teğmen Caner Gönyeli Arama Kurtarma Davet Tatbikatı’nın deniz safhası icra edildi

Published

on

By

Şehit Teğmen Caner Gönyeli Arama Kurtarma Davet Tatbikatı’nın deniz safhası dün başarıyla icra edildi.

Tatbikatın, Doğu Akdeniz’de Gazimağusa açıklarında, Türk Arama Kurtarma bölgesindeki deniz safhasında, iki senaryo uygulandı.

İlk senaryoda, içerisinde çok sayıda göçmen bulunan kuru yük gemisi ile ticari yatın çarpışması sonrasında denize düşen kazazedeler kurtarıldı. Ayrıca kuru yük gemisinde çıkarılan yangın söndürülerek, düzensiz göçmenler tahliye edildi.

İkinci senaryoda ise, bir tanker ile ticari geminin çarpışması sonucu denize düşen kazazedeler kurtarıldı.

Ardından tatbikata katılan unsurlar tarafından selamlama ve tören geçişi yapıldı. Basın açıklamasının sonrasında ise aile fotoğrafı çekildi.

-Kendir: “Tatbikatta, arama kurtarma teşkilatlarının iş birliği ve koordinasyonu pekiştirildi”

Türkiye Cumhuriyeti (TC) Sahil Güvenlik Komutanı Koramiral Ahmet Kendir konuşmasına, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda şehit olarak bu tatbikata adını veren, Şehit Teğmen Caner Gönyeli’yi ve tüm şehitleri rahmetle anarak, başladı. Kendir, 16 Nisan 2025 tarihinde vefat eden, Şehit Teğmen Caner Gönyeli’nin eşi Nükhet Gönyeli’yi de rahmet ve minnetle andı.

TC ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) askeri ve sivil arama kurtarma unsurlarının katılımıyla gerçekleşen tatbikatın başarıyla tamamlandığını ifade eden Kendir, şunları kaydetti:

“Tatbikat, Doğu Akdeniz’de, KKTC hava sahası, kara suları ile ana karası üzerinde ve Türkiye’nin arama kurtarma bölgesi içerisinde yer alan uluslararası sularda, denizde ve karada ortaya çıkabilecek arama kurtarma ihtiyaçlarını tespit etmek, arama kurtarma faaliyetlerinde müdahale etme süresini minimuma indirmek, her iki ülkenin arama kurtarma teşkilat ve unsurlarının eğitim seviyesi ile birlikte karşılıklı koordinasyon ve iş birliğini geliştirmek maksadıyla icra edilmiştir.”

Tatbikatın üç farklı senaryoya istinaden icra edildiğini dile getiren Kendir, tatbikatın 24 ve 25 Haziran tarihlerinde icra edilen fiili kısmına TC’den; 1 fırkateyn, 1 insansız hava aracı, 3 sahil güvenlik korveti, 4 sahil güvenlik botu, 7 helikopter, 3 uçak, 2 arama kurtarma timi, 1 özel harekât timi ile 1 dalış emniyet güvenlik ve arama kurtarma timi, KKTC’den ise 5 sahil güvenlik botu, 2 helikopter, 2 römorkör, 2 bot ve 5 arama kurtarma timinin katıldığını belirtti.

Kendir, Şehit Teğmen Caner Gönyeli 2025 Arama Kurtarma Tatbikatı’nda, arama kurtarma teşkilatlarının iş birliği ve koordinasyonu pekiştirilerek, askeri ve sivil arama kurtarma unsurlarının birlikte çalışabilirliği ile arama kurtarma harekâtına ilişkin komuta kontrol ve muhabere usullerinin denendiğini ifade etti.

Kendir, “Bu tatbikat ile sorumluluk sahamızda, her türlü deniz ve hava koşulunda, 24 saat süre ile gerçekleşen arama kurtarma faaliyetlerinin, Türkiye ve KKTC tarafından karşılıklı iş birliği içerisinde, başarı ile icra edilebileceği ulusal ve uluslararası kamuoyuna bir kez daha gösterilmiştir” vurgusu yaptı.

-“Zor durumda olan insanların yardım çağrılarına en kısa sürede reaksiyon göstererek onlara ulaşmak hayati bir zorunluluk”

Denizde ve karada, zor durumda olan insanların yardım çağrılarına en kısa sürede reaksiyon göstererek onlara ulaşmanın, hayati bir zorunluluk olduğunun altını çizen Koramiral Kendir, şöyle devam etti:

“Sorumluluk sahasında gerçekleştirdiği tüm görevlerde ‘önce insan’ prensibiyle hareket eden arama kurtarma teşkilatımız, bu zorunluluğun farkındalığıyla gerçekleştirdiği tatbikatlar neticesinde arama kurtarma faaliyetlerindeki performansını daha da geliştirmektedir.”

7 gün 24 saat esasına göre görev icra eden arama kurtarma unsurlarının gerçekleştirdiği bu tatbikatın, çevre denizlerinde meydana gelebilecek her türlü olay karşısında üstlenilen sorumluluğun ve etkin bir arama kurtarma teşkilatına sahip olunduğunun en net göstergesi olduğunu ifade eden Kendir, şunları kaydetti:

“İnsan hayatını riske edebilecek olası tehlike durumlarında, hazırlıklı bir şekilde arama kurtarma faaliyetlerinin icra edilebilmesi maksadıyla, Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni desteklemeye ve karşılıklı iş birliğini artırmaya var gücüyle devam edecektir.”

-Sağlam: “Tatbikat, Doğu Akdeniz’deki hakimiyetimizi ve arama kurtarma teşkilatımızın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi”

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Sağlam da, TC ve KKTC arama kurtarma teşkilatları tarafından müşterek icra edilen Şehit Teğmen Caner Gönyeli Arama Kurtarma Tatbikatı’nın başarılı bir şekilde tamamlandığını söyledi.

Tatbikatın, arama kurtarma teşkilatlarının karşılıklı uyum ve iş birliğini artırmak ve arama kurtarma faaliyetlerindeki reaksiyon sürelerini minimuma indirerek, yardıma ihtiyacı olanlara en kısa sürede ulaşmak açısından son derece önemli olduğunu dile getiren Sağlam, tatbikatın, görev ve sorumlulukları kritik bir noktada yer alan arama kurtarma teşkilatlarının gündelik hayatta meydana gelebilecek senaryolara karşı daima hazırlıklı olması ve personelini bu amaç doğrultusunda özenle yetiştirmesi bakımından da elzem olduğunu vurguladı.

Sağlam, “İnsan hayatını her şeyin üstünde tutan bir anlayışın, yüksek görev ve sorumluluk bilincinin sahadaki canlı yansıması olan Şehit Teğmen Caner Gönyeli 2025 Arama Kurtarma Tatbikatı, dünyanın en stratejik deniz yollarından biri haline gelen Doğu Akdeniz’deki hakimiyetimizi ve arama kurtarma teşkilatımızın gücünü bir kez daha gözler önüne sermiştir” dedi.

Mehmet Sağlam, tatbikat süresince kurulan yüksek seviyedeki koordinasyon, teknik yeterlilik ve görev bilinci gösteren kara, deniz ve hava kuvvetlerinin, Jandarma Genel Komutanlığı’nın, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın unsur ve personelini tebrik etti.

Gerek stratejik konumu ve küresel deniz ulaşımı, gerekse biyolojik çeşitlilik ve ekosistem zenginliğiyle üç tarafı çevreleyen Mavi Vatan denizlerinde, huzur ve güvenliğin sağlanmasında sorumlu tek kolluk olan Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın arama kurtarma faaliyetlerindeki etkin rolünün de çağın gereklerine uygun olduğunu belirten Sağlam, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın unsurları ve personeliyle, dünyada bu yetkinliğine sahip sayılı sahil güvenlik teşkilatları arasında yer aldığını vurguladı.

Arama kurtarma teşkilatlarının, ihtiyaç duyulan her an, her olayda hayat kurtarmak adına hazır olduğunun altını çizen Sağlam, tatbikata katılan yabancı ülke temsilcilerine de teşekkür etti.

Denizlerde, Mavi Vatan’da sahil güvenliğin gücünü bütün dünyanın gördüğünü ve görmeye devam edeceğini ifade eden Sağlam, şehitleri de rahmetle andı.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü ve Caner Gönyeli’nin kızı Nil Gönyeli’nin de takip ettiği tatbikatı, Azerbaycan, Gambiya, Cibuti’den yabancı gözlemciler ile Türkiye ve KKTC’den basın mensupları da izledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam