Kıbrıs
“TEK AMACIMIZ ÜLKEMİZE, İNSANA VE HALKIMIZA HİZMET”
Published
4 yıl önceon
By
admin
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Eroğlu Canaltay, dünyanın içinde bulunduğu değişime ayak uydurmak için KKTC olarak hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade ederek, “ne yazık ki dünyanın gerisinde kaldık. Artık yeni politikalara ihtiyacımız var” dedi.
Canaltay, dünyadaki gelişmeleri takip ederek, dünyanın gittiği yönü görerek ülkenin de değişim ve dönüşüme girmesi gerektiğine işaret ederek, göreve geldiği günden itibaren özellikle karayolları ve trafik güvenliği konusunda pek çok çalışma yapıldığını, kısa sürede ciddi adımlar atıldığını ve yıllarca bekleyen sorunların çözülerek trafiğin rahatlatıldığını söyledi.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’ndan verilen bilgiye göre Canaltay, katıldığı programda bakanlığı ile ilgili konularda açıklamalarda bulundu.
“TEK AMACIMIZ ÜLKEMİZE, İNSANA VE HALKIMIZA HİZMET”
Canaltay, kısa sürede birçok proje üretildiğini, ancak devletin hantal işleyişi ve maddi kaynak yetersizliği nedeniyle bunların bir kısmının ancak şimdi uygulamaya konulabildiğini kaydetti.
“Tek amacımız ülkemize, insana ve halkımıza hizmet olduğu için müdürlerimiz ve danışmanlarımızla birlikte bir ekip olarak çalışıyoruz. Ekip çalışmasını seviyorum. Tek başınızla her işi başaramazsınız. Her konuyu bilemezsiniz” diyen Bakan Canaltay, Telekomünikasyon Dairesi, Trafik Dairesi, Karayolları Dairesi, Limanlar Dairesi ve Sivil Havacılık Dairesi müdür ve yetkililerinden oluşan bir heyetle İstanbul’da düzenlenen 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şura’sına katıldıklarını aktardı.
Bakan Canaltay; haberleşme, deniz ulaşımı ve kara ulaşımı konularında düzenlenen paneller sayesinde heyettekilerin kendi konularında yaşanan son gelişmeleri sektörlerinin önde gelenlerinden dinleme fırsatı bulduklarını ifade etti.
Şura sırasında aldıkları kararla Trafik Dairesi ve bir grup taşımacının önümüzdeki hafta Türkiye’yi ziyaret ederek toplu taşımacılık sistemleri ve son teknolojileri yerinde görme fırsatı yakalayacaklarını ve toplu taşıma ile ilgili bir çalıştaya katılacaklarını ifade eden Bakan Canaltay, KKTC’nin dünyadaki değişimin gerisinde kaldığını, 3G’ye çok erken geçmesine rağmen ülkenin hala 4.5/5G’ye geçemediğini belirtti.
4.5/5G için fiber-optik altyapı projesinin Telekomünikasyon Dairesi tarafından hazırlandığını ancak bazı anlaşmazlıklar nedeniyle bu projenin ertelemeye maruz kaldığını aktaran Canaltay, şöyle konuştu:
“Bu projeyi yeniden gündemimize aldık. Bununla ilgili T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve diğer yetkililerden görüşler aldık. Bakır kabloların fiber-optik altyapı ile değiştirilmesi konusunda gerekli hazırlıkları yaptık. Son aldığımız karar ile pilot bölgeler belirlenerek bunu uygulamaya koyacağız.”
Bakan Canaltay, KKTC’nin açacağı ilk kapının Türkiye, ardından da Avrupa olduğunu, pek çok konuda çağ atlayan Türkiye’nin sunduğu imkanlardan faydalanmanın oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Bakan Canaltay konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye Cumhuriyeti belirli bilgi birikimiyle birçok konuda çağ atlamıştır. E-devlet, karayolları ve dijitalleşme konularında büyük bir gelişme göstermiştir. Bizim Türkiye’miz ile birlikte bu çalışmalardan nasıl faydalanırız diye düşünmemiz lazım çünkü her konuda bize her türlü desteği veriyorlar ve bilgi birikimlerini aktarıyorlar. Buradan Anavatan Türkiye’ye bir kez daha çok teşekkür ediyorum.”
Göreve gelmesiyle birlikte karayollarına çok önem verdiğini ve yapılması gerekenleri sıraladıklarını aktaran Bakan Canaltay, en çok kazanın yaşandığı noktalardan biri olan Yakın Doğu Üniversitesi kavşağına trafik ışığı konulması kararı aldıklarını, ancak ne yazık ki açılan ihaleye herhangi bir başvuru yapılmadığını söyledi.
Diğer taraftan yarım kalan yolların bir an önce tamamlanması gerektiği gerçeği ile hareket ettiklerine işaret eden Bakan Canaltay, Türkiye Cumhuriyeti’nin projesi olan Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu, İskele-Çayırova Duble Yolu, Güzelyurt-Lefke Çevre Yolu, Değirmenlik Çatalköy Duble Yolu (Girne dağ yolu), Balalan-Yenierenköy yolu ve Girne Batı Çevre Yolu (Alsancak yolu) ile ilgili çalışma başlattıklarını ifade etti.
Söz konusu projelerin sekiz yıl önce başladığını ancak çeşitli sorunlar nedeniyle hepsinin yarım kaldığını ve yapılan işlerin eskidiği projelere dönüştüğünü söyleyen Bakan Canaltay sözlerine şöyle devam etti:
“Alsancak yolu için geldiğimiz günden itibaren çok çalıştık ve yapılması gereken işleri projelendirdik. Bir çok yol denedik ama olmadı. Pandemiden kaynaklanan bütçedeki daralma nedeniyle yapmak istediğimiz bir çok projeyi ertelemek zorunda kaldık. Pek çok proje için kaynak daha yeni yeni çıkmaya başladı ancak projesi hazır olan Alsancak yolu için ihtiyaç olan kaynak henüz verilmedi.”
Lefkoşa Çevre Yolu’nun önünde engel olan istimlak sorunlarını hallettiklerini ve yolun 20 Temmuz’da açılmasını sağladıklarını anlatan Canaltay, Güzelyurt-Lefke Çevre Yolundaki istimlak sorunlarını da çözmeyi başardıklarını ifade etti.
Bakan Canaltay şöyle konuştu:
“Karayollarıyla birlikte yolun tamamlanmasının önünde engel olan ağaçların sökülmesini sağladık. Toplumun ileriye gitmesi için yapılacaklar konusunda dik duruş sergilemek lazım. Orada yaşananlar biliniyor. Biz biraz fazla üzerine gittik. Pazartesinden itibaren bir hamlemiz kaldı onu da halledersek yolun ihaleye çıkması önündeki engeller aşılacak. Biz üzerimize düşen görevi yaptık. Diğer daireler de üzerine düşen görevleri yaparsa sorun kalmaz.”
Gönyeli Çemberi’ndeki trafik yoğunluğunun Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu’nun tamamlanmasıyla çözüleceğini, ancak burada yaşanan istimlak konusunda mal sahiplerinden anlayış beklediğini ifade eden Bakan Canaltay, “Lefkoşa-Çevre Yolu, Lefkoşa-Girne Yolu üzerine katlı çember yapılarak Lefkoşa-Güzelyurt Yolu’na bağlanacak. Burada bir istimlak sorunu var ancak çözemedik. Arkadaşlarımız çalışıyor. Kamulaştırmaya biraz farklı boyutta bakmamız gerekiyor. Herkesin toprağı önemlidir ancak toplumun yararı için mal sahiplerinin ödün vermesi gerekir çünkü tüm toplumun yararına olacak bir şey engelleniyor. Gönyeli çemberindeki yığılmanın sebebi bu” dedi.
KAMULAŞTIRMADA FARKLI BİR YOL İZLENMELİ
Bakan Canaltay, kamulaştırmada farklı bir yol izlenmesi gerektiğini, göreve geldiğinde birçok kamulaştırmanın tebligatının dahi yapılmadığına şahit olduğunu aktardı.
Gazimağusa Limanı’nda engelli bireylerin güvenli şekilde balık avlaması için yapılan proje hakkında da konuşan Canaltay, engelli bireylerle ilgili sivil toplum örgütlerine şahsi olarak yıllardan beridir katkı yaptığını, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak her türlü projeye olduğu gibi engellilerle ilgili projelere de açık olduklarını söyledi.
Canaltay şöyle konuştu:
“Birey olarak engellilere yıllardır her türlü desteği verdim. Ülkemizde yapılması gereken çok şey var. Engellilerin kaldırımda gidememesini biz devlet ve belediyeler olarak engelledik. Engelli kardeşlerimizden bu yüzden özür diliyorum. Devlet olarak engelli dostu şehirler yaratamadık. Bu konuda trajikomik bir durumdayız. Bugünden sonra da engelli kardeşlerimize destek vereceğim. Aynı proje Lapta ve Gemikonağı’nda da uygulamaya konacak. Engelli kardeşlerimize destek olmaya devam edeceğiz.”
Pratik çözümlerle halka hizmet etmeye devam edeceklerini belirten Bakan Resmiye Canaltay, ülkenin gideceği yönün belirlenmesi ve bu doğrultuda planlama yapılmaya başlanması gerektiğine işaret etti.
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜME GİTMEK ZORUNDAYIZ
Bakan Canaltay şöyle devam etti:
“Ülke olarak değişim ve dönüşüme girmek zorundayız. Gidişatımızla çok fazla ilerleyebileceğimizi düşünmüyorum. Biz kendimizi tanınmıyoruz diye soyutlamamalıyız. Yeni dünya düzeninde yer alabilmek için dünyayı ilgilendiren konularda yola haritalarımızı belirlemek için bilim ile üniversiteler ile yurt dışlında yaşayan dünya çapında başarılı gençlerimizden yararlanmamız gerekiyor. Ülkenin yeni politikalara ihtiyacı var. Ağlayarak hiç bir yere varamayız. Ülkemizin nereye gideceği konusunda karar vermemiz lazım. Tarımda nereye gideceğiz, tarım arazilerini değerlendirmemiz lazım. Dünya olarak global bir krizdeyiz. Bazı şeyleri takip ederseniz dünyanın nereye gideceğini görürsünüz. Biz merkezimizi dünyaya nasıl adapte edeceğimiz konusunda çalışmalar yapmamız lazım. Pandeminin verdiği mesajı ne yazık ki alamadık.”
Son olarak Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla kadınlara seslenen Canaltay, “Kanserden korkmamalıyız. Vakalar ülkemizde fazla ancak kontrollerimizi yapmamız gerekiyor. Mamografiden korkmamalıyız. 20 yaş üzerinde ve ailesinde vaka olanlar kendi kontrollerini düzenli olarak yapmalıdır. Erken teşhis hayat kurtarır. Ülkemizdeki ölümler geç teşhis nedeniyle yaşanıyor. Erken teşhis için kontrollerimizi ihmal etmeyelim” dedi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Cumhuriyet Meclisi’nde iki devleti çözüm kararının çıkmasına değinen Tatar şöyle konuştu:
“İki Devletli Çözüm Siyasetinin adamızda kalıcı bir barış ve istikrar için tek çözüm olduğunun kararını aldı. Çünkü son beş yıldır her yerde savunduğumuz ve arkasında dimdik durduğumuz yeni politika bu olduğu için karar aldı.
Anavatan Türkiye’nin Büyük Millet Meclisi, iktidarıyla, muhalefetiyle, İki Devletli Çözüm Siyasetine tam destek verdiği için aldı. Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan İki Devletli Çözümün artık Kıbrıs’ta tek çözüm yolu olduğunu dünyaya defalarca ilan ettiği için aldı. CTP ve onun adayı ise Cumhuriyet Meclisi’nden arkalarına bile bakmadan kaçtılar. Kıbrıs Türk Halkının siyasi iradesinin tecelli ettiği yerden sen nasıl kaçıyorsun? Reddettiklerini kimse görmesin diye oylamaya bile katılmadılar.”
“Kendi siyasi görüşlerinin arkasında bile duramayanlar, Kıbrıs Türk Halkının, Lefkoşalıların iradesinin arkasında durabilir mi” diyen Tatar, Rum tarafının nasıl müzakere masalarından kaçtıysa, Kıbrıs Türk Halkını eşiti olarak kabul etmekten, gasp ettikleri haklarımızı vermekten kaçtıysa CTP ve adayının da kaçtığını vurguladı. Tatar konuşmasının devamında, “Çünkü bunların ruh ikizi, bunların siyaset ikizi Rum milliyetçisi, komünist AKEL’di. Bunlar zoru gördü mü kaçarlar. Bu kadar açık söylüyorum” diye konuştu.
CTP’nin adayı Erhürman’ın seçim öncesi Türkiye ile de görüşeceğini ve seçilirse ilk ziyaretini Türkiye’ye yapacağını söylediğine işaret eden Tatar, “Türkiye kabul etmeden bir anlaşma olmaz diyor. Hani bir söz vardır: e günaydın derler. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Neler dediniz bugüne kadar Anavatan Türkiye için biz bilmiyor muyuz? CTP’nin adayı Türkiye’yi vesayetçi olarak suçlamadı mı? Türkiye’nin vesayeti kalkmadan ekonomimiz düzelmez demedi mi? Bunların gazetesinde Türkiye’ye tıpkı Rum’un yaptığı gibi işgalci denmedi mi?
“Bunları duyan da Kıbrıs Türkü’nün haklarını gasp edenin, Kıbrıs Türkü’ne izolasyon ve ambargoları koyanın Rum kesimi değil Türkiye olduğunu sanır” diyen Tatar, Kıbrıs Türkü’nü, devletini KKTC’yi dünyada tek tanıyan, halkın sesini her platformda dünyaya duyuran Anavatanı bile suçlu ilan ettiklerini ve anavatana vefasızlık yaptığını kaydetti.
“Sınır kapısı açılmasını mayınların temizlenmesini bile ret ediyorlar”
1963’ten bu yana Kıbrıs Türklerinin, Halkın her kesimi üzerinde izolasyon ve ambargoları uygulayanların bırakın ambargoları kaldırılmasını mevcut sınır kapılarından geçişleri bile zorlaştırdığına dikkat çeken Tatar, “Metehan’daki sıkışıklık dinsin diye iki taraf arasında ticaret artsın, geçişler kolaylaşsın diye Haspolat kapısını hemen açalım dedik. Peki ne oldu? Bunu da reddettiler. Ara bölgedeki mayınların temizlemesini bile kabul etmediler. İşte bunların zihniyeti budur kardeşlerim” dedi.
Rum tarafının mevcut statükonun, mevcut durumun değişmesini asla istemediğini belirten Tatar, “Rum’un rahatı yerinde. Rum, Kıbrıs Türkü’nü, Lefkoşalı kardeşlerimizi eşiti olarak görmüyor. Adamızın zenginliğini ve iktidarı sizlerle paylaşmak istemiyor” dedi.
Peki Rum tarafının taviz ve toprakların dörtte birini istediğini dile getiren Tatar, “Yerleşik diye tanımladığı 1974 sonrası adamıza gelmiş, bu toprakları vatan bilmiş kardeşlerimizi adadan göndereceğiz diyor. Türkiye’nin garantörlüğü kalksın, Kıbrıs Türkü’nün huzuru ve güvenliği için burada bulunan Türk Ordusu adayı tamamen terk etsin istiyor. Ve bu zihniyet hiç değişmedi. Bu zihniyet değişmeden Kıbrıs Türk Halkının kabul edeceği bir çözümün olması mümkün mü? Federasyon dedikleri tüketilmiş, son kullanma tarihi çoktan geçmiş model budur kardeşlerim.
“Denktaş yerine gelirsek ambargoları kaldıracağız dediler başaramadılar”
Erhürman’ın destekleyenleri geçmişte göreve geldiğini ancak Kıbrıs sorununu çözemediğini ve ambargoları kaldıramadığını belirten Tatar, “Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş görüşmeci olduğu sürece Kıbrıs meselesi çözülemez dediler. Annan Planında geriye çekildi, Türk tarafı evet Rum tarafı hayır demesine rağmen Kıbrıs Türküne haksızlık yapılma devam edildi. Ambargolar kalkmadı. Talat, çözemeyince kendimi Sarayönünde asayım mı dedi” ifadelerini kullandı.
Tufan Erhürman’ın Kıbrıs Rum tarafının keyfi ve ırkçı uygulamaları nedeniyle karma evliliklerden dolayı hakları gasp edilen vatandaşları kandırmaya çalışarak oy avcılığı yaptığını belirten Tatar, “Cumhurbaşkanı görevine aday olan kişi Rum pasaportu vermeyi taahhüt ediyor. Bu seçim dönemine yalan şampiyonu olarak geçmiştir. Bu insanlarımız bu ırkçı Rum yönetimini önce Rum mahkemelerine vermiştir. Bu mahkemelerden çıkan olumsuz kararı da Rum yüksek mahkemesine götürmüştür. Rum yüksek mahkemesi bu insan hakları ihlalini görmezden gelerek reddetmiştir. Konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine çözülecektir” dedi.
Bu gerçekler ortadayken sen Rum’dan ne alacaksın? Diye soran Tatar, “Senin kendi milletvekillerin dahi bunun propaganda olduğunu söylerken insanlarımızı neden kandırmaya çalışıyorsun. Sen zamanında sayın Talat’ın hukuk ekibinde olan biriydin. Bu konuyu gündeme dahi getirmediniz. Şimdi kalktın tam seçim öncesi manipülasyonla duygu sömürüsüyle insanları kandırıp oy alacağını düşünüyorsun. ” dedi.
Erhürman’ın seçim afişlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ‘Cumhurbaşkanı adayıyım’ diyemediğini dile getiren Tatar, “AKEL adayı ile sokaklarımızda gezdiler Avrupa Parlamentosu’na girmesi için oy topladılar. Onlar kendilerini federaslistlere adadılar. Onlar federasyon için, biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Anavatanımızla birlikte yürümek için yemin ettik.
“Diyaloğa ve görüşmeye hazırım”
Pozisyonunun aynı olduğunu, diyaloğa ve görüşmelere daima açık olduğunu ancak federasyon masalını, Kıbrıs Türkünü oyalama oyununu bozacaklarını diyerek hareket ettiğini anlatan Tatar, bu konuda kararlı ve dik bir duruş gösterdiklerini kaydetti.
“Halkı kandırmak için federasyonu söylemekten çekiniyorlar”
Halkın rakip adaya kanmayacağına işaret eden Tatar, “Rum’un halkımızı yıllarca oyaladığı, müzakere masalarında tüketilmiş federasyonun kelimesini bile söyleyemiyorlar. Bu kadar savundukları ve sözde çözüm diye yutturmaya çalıştıkları federasyonu ağızlarına bile almıyorlar. Sanıyorlar ki böyle yapınca halkın desteğini alabilecekler. Sanıyorlar ki Lefkoşa’yı kandırabilecekler. Yahu siz bu halkı hiç tanımamışsınız. Boşuna uğraşmayın kanmaz” dedi.
“Federasyon oyununu bozduk diye rahatsız oldular”
Tüketilmiş, son kullanma tarihi geçmiş, Rum’un çıkarlarına hizmet eden federasyon defterini kapattıklarını anlatan Tatar, “Eskimiş, çürümüş zeminle, çürümüş temelle yeni ve sağlam bina kurulmaz. Yeni ve sağlam bina ancak yeni ve güçlü bir temelle inşa edilir. Hayatında bu ülke için tek bir çivi çakmamış, tek bir eser ortaya koymamış olanlar bunu anlayamaz. Biz bu oyuna gelmedik. Bizden rahatsız olmalarının nedeni budur” dedi.
“Rum’u kınayacaklarına Erdoğan’ı protesto ettiler”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüce Meclise, milli iradenin toplandığı yere geldiğinde CTP ve adayı Erhürman’ın Meclise katılmadığına vurgu yapan Tatar, “Rum’u protesto edeceklerine, Rum’un zihniyetini, tutumunu kınayacaklarına Anavatan’ın Cumhurbaşkanı’nı protesto etmediler mi? Dünyaya koltuklar boş kaldı mesajını verdirttiler. Şimdi utanmadan kalkmışlar Türkiye ile görüşüp anlaşacaklarını söyleyerek sizleri kandırmaya çalışıyorlar. ” dedi.
“Halkımız taşeron adaya Evet demez”
CTP’nin adayının hiç Rum’u protesto ettiğini gördünüz mü? Diye soran Tatar, “Hiç Türk düşmanı Rum zihniyetini, Rum’un uyguladığı izolasyonu kınadığını duydunuz mu? Benim halkım zekidir, eğitimlidir, akıllıdır. Kimse Kıbrıs Türk Halkını kandırabileceğini düşünmesin. Geçti, o devir bitti. Halkımız irademizi Rum’a teslim edecek taşeron adaya asla evet demez. Ben Ersin Tatar’ım. Bu toprakların evladıyım. Sizlerin içinden çıkmış biriyim. Ben vesayet tanımam. AKEL’ini de, DİSİ’sini de, ELAM’ını da tanımam. Sadece ve sadece sizlere, Kıbrıs Türk Halkının iradesine bağlıyım” dedi.
“Liderlerimizin yolundayız, onlar devletimizi dağıtmak isteyenlerin yolundadır”
Bizim yolumuz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Dr. Fazıl Küçük’ün ve kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın yoludur. Bu yoldan kimse ne beni ne Kıbrıs Türk Halkını ne de Lefkoşalıları asla döndüremez. Büyük Atatürk’ün yolundan bizi kimse ayıramaz” diyen Tatar konuşmasının devamında şöyle konuştu:
“Peki bunların yolu nedir? Bunların yolu Kıbrıs Türkü’nü eşiti olarak görmeyenlerin, Kıbrıs Türkü’nün hakkını ve hukukunu gasp edenlerin, Türkiye’nin garantörlüğü kalksın, Türk Ordusu adadan çıksın diyenlerin, Türkiye kökenli kardeşlerimiz adayı terk etsin isteyenlerin yoludur. İlk iş olarak KKTC’yi, devletimizi dağıtmak, parçalamak isteyenlerin yoludur.
“Atatürk’ten aldığımız ilhamla yürümeye devam edeceğiz”
Kendisine Atatürk iftirası atanlardan bahseden Tatar, “Bayrağımıza milletimize vatanımıza sahip çıkıyoruz. Onlarda bayrak, millet devlet ve anavatan sevgisi duyamazsınız. Bizler Atatürk’ün evlatlarıyız. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizde Atatürk’ten aldığımız ilhamla yürüdük, yürümeye devam edeceğiz. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Türk askerinin adadan çekilmesi ve bizleri maceraya sürükleyenlere verilecek cevabımız, yolumuz devletimizin ve Anavatanın yoludur. CTP ve arkasındakiler federasyon ve bizi Rum tarafına yama yapmak istiyor. Türkiye’nin garantörlüğü ve askerinin çekilmesiyle mücadele yıllarında yaşadıklarımızı bize yaşatacaklar”
Kıbrıs meselesini hemen çözeceğini iddia eden Erhürman’ın söylem değiştirdiğini ifade eden Tatar şu ifadeleri kullandı:
“CTP’nin adayı daha iki hafta öncesine kadar ne diyordu? Kıbrıs meselesini ben çözerim diyordu. Biz de diyorduk ki herhalde elinde bir sihirli değnek var. Şöyle bir savurdu mu hop bütün sorunlar çözülecek. Yahu çözse yanında çalıştığın, seninle aynı çizgideki Talat çözerdi, Akıncı çözerdi. Çözebildiler mi? Hayır çözemediler. Bunlar neyi yaptı bugüne kadar, hangi eseri, hizmeti ortaya koydular da çözebilecekler? Hayır çözemezler.
CTP’nin adayı baktı ki olmuyor, Kıbrıs Türk Halkı bu içi boş laflara inanmıyor, geçenlerde çıktı dedi ki hayır ben çözüm vaat etmiyorum, dedi. Ne oldu da çark etti? Aylardır ben çözeceğim, şöyle çözeceğim, böyle çözeceğim diyordun. Ama şimdi ne diyor, çözüm vaat etmiyorum, diyor.
Şimdi şu soruyu sormak hakkımız değil mi? Ne oldu? Niye çark ettin? Artık çözüm vaat etmiyorsan bu kadar lafazanlığı neden ettin? Çözümün yoksa neyi vaat ediyorsun? Ben söyleyeyim: Onun tek vaadi Kıbrıs Türkü’nü Rum’a yama yapmaktır. Devletimizi Rum devletine yama yapmaktır. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum”
“CTP’nin Adayının Lefkoşa’da tek bir eseri yok”
CTP adayı Tufan Erhürman’ın başbakanlık yaptığı döneme değinen Tatar, “CTP adayının başbakanlığını hatırlayan var mı? Hatırlıyor musunuz ne yaptığını? Bir tane hizmeti oldu mu Lefkoşa için, bir tane eseri oldu mu Lefkoşa’da yaşayan kardeşlerimiz için? Bakın ben söyleyeyim. Maaşları ödeyemediler maaşları. Sonunda ne yaptı? Bıraktı kaçtı gitti hükümetten. Kaçıp giderken de ne dedi, Hükümeti Ersin Tatar kursun dedi. Ersin Tatar istikrarlı bir hükümet kurar dedi. Pandemi, 6 Şubat Depremi ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nın etkilerine rağmen y ekonomik yapıyı güçlendirmek için çalıştık. Maaşları ödedik, Alt yapı ve üst yapıyı güçlendirdik. İşte bizim farkımız budur” dedi.
“Bizde boş vaat yok hizmet ve eser var”
Cumhurbaşkanlığı görevine yeniden aday olduğunu dile getiren Tatar, “Ersin Tatar olarak ben, makam için, koltuk için aday değilim. Bu halk bana her makamı layık gördü çok şükür. Milletvekilliği, Maliye Bakanlığı, Başbakanlık, Genel Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı yaptım. Tek bir amacım vardı o da sizlere daha çok hizmet getirmek, daha çok eser ortaya koymak. Bizim farkımız da bu zaten. İçi boş, soyut vaatler bizde yok. Bizde iş var, bizde hizmet var, bizde eser var” dedi.
“Her alanda Atak Diplomasi”
İki devletli çözüm siyaseti yanında yeni dönemde izlenecek olan Atak Diplomasiden de bahseden Tatar şöyle konuştu:
Artık eskimiş, tüketilmiş müzakerelerden Atak Diplomasiye geçiyoruz. Atak Diplomasi sadece uluslararası diplomasi değildir. Atak Diplomasi KKTC için Kıbrıs Türk Halkı için her alanda Atak bir siyaset izlemektir. Ulaşımda, İletişimde, Tarımda, Eğitimde, Turizmde, Üretimde, Ekonomide Anavatan Türkiye ile, Türk Devletleri ile bu ülkeye, sizlere daha çok hizmet getirmek, daha çok eser yapmak demektir.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın 12. Zirvesi için Azerbaycan’daydım. Kendi bayrağımızla, devletimizin resmi adıyla karşılandık, ağırlandık ve zirvede diğer devlet ve hükümet başkanlarına Kıbrıs Türk Halkının sesini duyurduk.
TDT Zirvesinde KKTC Türk Dünyasının Doğu Akdeniz’deki stratejik kalesidir dedik. KKTC’nin 180 milyonluk büyük Türk ailesinin ayrılmaz parçası olduğunu söyledik. TDT ülkelerinin gençlerinin, KKTC’de bir araya gelebilmeleri için bir Türk Gençlik Akademisi kurulması önerimizi bizzat diğer devlet başkanlarının önünde yaptık.
“Oyunu istediğin halkı nasıl küçümsersin ?”
CTP ve onun adayının yapılan uluslararası temasları küçümsediğini dile getiren Tatar, Kendi devletlerini, KKTC’yi, Kıbrıs Türk Halkının oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanını küçümsemeye çalıştılar. Sen oyunu istediğin bu halkın Cumhurbaşkanını nasıl küçümseyebilirsin? Sen başına geçmek istediğin, maaşını aldığın, koltuğunda oturduğun bu devleti nasıl küçültmeye çalışırsın. Atak Diplomasi, Rum’un oyun planına, sadece Rum’un yararına olan federasyon zemininden çıkıp iki devletli diyalog ve iş birliği modeliyle KKTC’yi dünyaya daha çok açmak demektir.
“TDT ülkeleri ile bir Kardeş Pazarlar Ağı kuracağız”
TDT ülkeleri ile kuracağı Kardeş Pazarlar Ağı’ndan bahseden Tatar, “Daha çok üreticimiz, hayvancımız, turistik tesisimiz, üniversitemiz Türk dünyası ile daha çok alışveriş yapsın, ihracat yapsın, kazansın demektir. Lefkoşa ve Lefkoşalı kardeşlerimiz kazansın demektir. Biz bunlarla uğraşıyoruz onlarsa her zaman yaptıkları gibi içi boş laflarla sadece şikâyet ediyor ve suçluyorlar. Aramızdaki fark bu” dedi.
“Onların derdi Rum’u alacaklı, Kıbrıs Türkü’nü borçlu çıkarmak”
KKTC’ye sahip çıkmaya devam edeceğini belirten Tatar, “Güzelyurt’tan da Lefke’den, de Karpaz’dan da Mağusamız’dan da, Girne’den de Lapta’dan da, İskele’den de, Lefkoşa’dan da vazgeçmeyiz. Hodri meydan, cesareti olan çıksın da vereceğim desin. Cesareti olan gelsin de alsın bakalım alabiliyor mu.
Peki CTP’nin adayı buna ne diyor? CTP’nin adayı diyor ki Crans Montana’da nerede kaldıysak oradan başlayacağız diyor. Senin tek derdin Rum’u alacaklı, Kıbrıs Türkü’nü borçlu çıkarmak. Bu halk bunu bilmiyor mu sanıyorsunuz? Pazar günü Lefkoşalı kardeşlerim, sizler bunlara öyle bir ders vereceksiniz ki görecekler bu halkı kandırmaya çalışmak nasıl oluyormuş” dedi.
“Lefkoşa İçin Atak Zamanı”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Lefkoşa için yapılan icraatları ve yapılacak projeleri anlatan Tatar şöyle konuştu:
“Şu ana kadar pek çok büyük altyapı yatırımının önünü açtık. Peki bunu nasıl yaptık? Türkiye’nin desteğiyle yaptık. Türkiye ile kurduğumuz güçlü ilişki ve bağlar olmasaydı bunlar bu kadar hızlı biçimde yapılabilir miydi? Cumhurbaşkanı olarak bunların gerçekleşmesi yönünde sayın Erdoğan ile samimi bir ilişki kurduk ve yaptık. Yeniden seçildiğimde de laf değil iş yapmaya devam edeceğim. KKTC’nin sağlık alt yapısı daha da büyüyecek. Yol ve ulaşımda beş yıl içinde daha büyük adımlar atılacak. Enerjide, su temininde daha büyük gelişmeler olacak. İletişim alanı da bu gelişmelerden payına düşeni alacak. Fiber optik altyapı bunun son örneğidir. 5 Yıl içinde KKTC’de süper hızlı internet altyapısına kavuşacak. Sadece evler değil, okullarımız ve üniversitelerimiz de bu altyapıdan en iyi biçimde faydalanacak. Ayrıca, mobil hatlarda da 5G teknolojisi, Türkiye ile paralel biçimde ülkemize de getirilecek. Lefkoşa’da Sağlıkta bir devrime hazırlanıyoruz. Lefkoşa’nın ihtiyacı olan 600 yataklı yeni Devlet Hastanemizin temelini attık. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanemizin yenileme çalışmalarına başlamak üzereyiz. Lefkoşa Kuzey Çevre Yolumuzu tamamladık. Yeni Ercan Havalimanını hizmete açtık. Şimdi Lefkoşa’mızı adamızın tamamına bağlayan bütün yollarımızı ya genişleteceğiz ya yenileyeceğiz. Bunları onlar yapamaz. Bu kadar net söylüyorum.
“Halkın yararı için yapılan projelere karşı çıktılar”
Erhürman ve onun destekçilerinin Türkiye’den su temini projesi, Cumhuriyet Yerleşkesi, Meclis ve Parka karşı çıktığını dile getiren Tatar, şu ifadeleri kullandı:
Yeni Cumhuriyet yerleşkemizi açtık. Yeni Meclis binamızı açtık. Yüksek Mahkeme binamız tamamlanmak üzere. Devasa Cumhuriyet Parkımızı, Kıbrıs’ın en büyük yaşam merkezini Lefkoşa’nın göbeğinde açmak üzereyiz. Tam 400 dönümlük devasa bir alanı Lefkoşalıların, çocuklarımızın, gençlerimizin kullanımına açıyoruz. Milli Kütüphanemizi de yapıyoruz. Buna bile karşı çıktılar biliyorsunuz değil mi? Buraya devletimizin yeni binalarına, Cumhuriyet Yerleşkemize bile karşı çıktılar. Bunlar Türkiye’den adamıza getirdiğimiz suya, gençlerimizin spor yapacakları, çocuklarımızın oyunlar oynayacakları, ailelerimizin yaşam alanı olacak parka dahi karşı çıktılar.
“Öğretilmiş çaresizliğe razı olmayacağız, devletimizden vazgeçmeyeceğiz”
Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gidilmesi, devlete ve egemenliğe sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapan Tatar şöyle konuştu:
“Öğretilmiş çaresizliğe razı olmayacağız. KKTC olarak Kıbrıs Türk Halkı olarak özgüvenle, kendimize inanarak gasp edilen bütün haklarımızı Rum’dan alacağız. Bizim yolumuz, Kıbrıs Türk halkının kendi iradesine, kendi devletine, eşitliğine ve egemenliğine sahip çıkma yoludur. Bu seçim işte bunun seçimidir. 19 Ekim Pazar günü sandığa gittiğinizde vereceğimiz karar şudur. Kaderimizi başkasının iradesine mi bırakacağız yoksa kendi geleceğimizi kendimiz mi kuracağız?
Pazar günü devletimize ve egemenliğimize en güçlü şekilde evet diyeceğiz. Mührü bunun için vuracağız. Hepinize, Kıbrıs’ın kalbi Lefkoşa’mıza, Lefkoşalı kardeşlerimize selam olsun. Zafer bizim olacak.

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel, cumhurbaşkanlığı seçimine bir gün kala yaptığı açıklamada, UBP seçmenine ve tüm Kıbrıs Türk halkına seslendi.
Üstel, seçimlerin bir kader oylaması olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu seçimde oy kullanmak, devlete, egemenliğe, cumhuriyete ve geleceğe sahip çıkma sorumluluğudur. Her UBP’linin görevi sandığa gitmek ve devlete sahip çıkmaktır. Biz de bunu yapacağız. Kararımız nettir. Kararımız iki devlettir. Oyumuz Ersin Tatar’dır.”
“BİZ BU TOPRAKLARA OLAN BORCUMUZU DİRENEREK ÖDEDİK”
Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca ağır bedeller ödeyerek özgürlüğünü kazandığını belirten Üstel, şöyle devam etti:
“Sevgili kardeşlerim, değerli büyüklerim, kıymetli evlatlarım; Biz bu topraklarda özgürce yaşamak için çok ağır bedeller ödedik. Gün geldi, şehit düştük, can verdik. Gün geldi, evsiz kaldık, göç ettik ama diz çökmedik. Biz bu topraklara olan borcumuzu direnerek ödedik.”
“BU DEVLETİ BİZ KURDUK”
Üstel, Ulusal Birlik Partisi’nin bu mücadelenin siyasal omurgası olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Biz Ulusal Birlik Partisiyiz. Bu devleti biz kurduk. Bu devlete sahip çıkmaya yemin ettik. O yemin hâlâ yüreğimizdedir. O yemin hâlâ bu partiye can veren ruhtur.”
“ŞİMDİ BİRLİK OLMA ZAMANIDIR”
Birlik ve bütünlük çağrısı yapan Üstel, kişisel hesapların bir kenara bırakılması gerektiğini belirtti:
“Bizim kişisel beklentilerimiz, Kıbrıs Türkü’nün kaderi karşısında bir damla bile değildir. O yüzden şimdi kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara bırakma zamanıdır. Şimdi bir olma zamanıdır. Şimdi birlik olma zamanıdır. Şimdi yeminimize sahip çıkma zamanıdır. Şimdi oyumuzu kullanma ve oyunları bozma zamanıdır.”
“BU SEÇİM, BİR DÖNÜM NOKTASIDIR”
Seçimin sadece bir siyasi yarış değil, devletin geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Üstel, şu ifadeleri kullandı:
“Bu seçim, bir dönüm noktasıdır. Bu seçim, dünle gelecek arasında bir seçimdir. Bu seçim, partimize, davamıza sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, birlikte kurduğumuz devlete, cumhuriyete ve uğruna can verdiğimiz bu vatana sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, egemenliğimize, bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, bayrağımıza, toprağımıza ve Anavatan Türkiye ile olan bağlarımıza sahip çıkma seçimidir.”
“BİZİM OYUMUZ İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMEDİR”
Üstel, UBP’nin vizyonunun net olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Bizim oyumuz iki devletli çözümedir. Bizim oyumuz egemenliğedir. Bizim oyumuz düne değil, geleceğedir. Bizim oyumuz Ersin Tatar’adır. Ve bizim oyumuz, Türkiye ile omuz omuza yürümeyedir.”
“ZAFERİMİZ ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN”
Seçimlerde sandığa gitmenin devlet bilinciyle eşdeğer olduğunu vurgulayan Üstel, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“O yüzden sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız. Vereceğimiz her oy, Ulusal Birlik Partisi’nin onurudur. Seçimler demokrasinin bayramıdır. Ve bu bayram, halkımızın bayramı olacaktır. Zaferimiz şimdiden kutlu olsun.”

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili duyuru yayımladı.
YSK’dan yapılan açıklamada, oy verme süresinin saat 08.00’de başlayıp 18.00’de sona ereceği bildirildi.
5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 104. maddesi uyarınca, 19 Ekim 2025 Pazar günü saat 19.00’a kadar radyo, televizyon ve her türlü yayın organı tarafından seçim ve sonuçları ile ilgili haber, tahmin ve yorum yapılmasının yasak olduğu hatırlatıldı.
Açıklamada ayrıca, seçim günü sandık alanları içerisinde veya civarında herhangi bir kişi tarafından aday ya da siyasi parti ambleminin veya işaretinin taşınmasının yasak olduğu vurgulandı.
YSK, aday veya siyasi partilerin propagandasını çağrıştıran herhangi bir renk, giysi, emtia veya maske kullanılmasının da yasak olduğunu bildirdi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde propaganda süresinin yarın saat 18.00’de sona ereceğini hatırlattı.
Kurul, yasağa uymayanlar hakkında toplatma, kapatma ve erişim engelleme dahil her türlü yasal tedbirin uygulanacağı uyarısında bulundu.
YSK’nın 17 numaralı duyurusunda, 5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 65(2) ve 68(1) maddeleri uyarınca, siyasal partiler ile bağımsız adayların yürüttüğü propaganda faaliyetlerinin belirtilen tarih ve saatte biteceği belirtildi.
Duyuruda, yarın saat 18.00’den sonra propaganda ve propaganda niteliğindeki yayınların yapılmasının yasak olduğu vurgulanarak, yasağın sosyal medya ve internet ortamını da kapsadığı, haber sitelerindeki banner ve benzeri içeriklerin bu saatten itibaren kaldırılması gerektiği hatırlatıldı.
YSK açıklamasında ayrıca, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 187’nci maddesine atıfta bulunularak, oy verme gününden önceki gün saat 18.00’den sonra ve oy verme gününde genel veya halka açık yerlerde seçim propagandası yapan, bu amaçla yayınlarda bulunan, seçimin düzenini bozabilecek veya oy verme serbestliğini etkileyebilecek nitelikte söz, yazı ya da başka yollarla propaganda yapan veya asılsız söylenti yayan kişilerin, altı aya kadar hapis cezasına çarptırılabileceği ifade edildi.
Trending
-
Kıbrıs3 yıl önce
BES ve DEV-İŞ’in belediyelerle ilgili eylemi bir günlüğüne askıda
-
Kıbrıs3 yıl önce
Yüksek Adliye Kurulu, terfi eden ve atanan yargıçları açıkladı
-
Dünya3 ay önce
Fidan: Pakistan ve KKTC arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceğine yürekten inanıyorum
-
Kıbrıs3 yıl önce
“Maç için Güney Kıbrıs’a ilk kez geçecek olan Kıbrıslı Türkler’den KKTC doğum belgesi isteniyor”
-
Kültür Sanat4 yıl önce
Ferhan Şensoy hayatını kaybetti
-
Entertainment8 yıl önce
New Season 8 Walking Dead trailer flashes forward in time
-
Ekonomi3 yıl önce
İlk yerli kolza tohum adayları toprakla buluşturuldu
-
Ekonomi3 yıl önce
Baykar’ın insansız savaş uçağına Ukrayna motoru güç verecek