Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Tüm şubelerinde yarın da greve gidecekler”

Published

on

Kooperatif Görevlileri Sendikası (KOOP-SEN), Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd.’in tüm şubelerinde yarın 08.00-14.30 saatleri arasında bir kez daha uyarı grevine gideceğini açıkladı.

TUĞSAL: “ÇALIŞANLARI TOPLUMUN ÖNÜNE ATTILAR”

Sendika binasında düzenlenen basın toplantısında ilk sözü alan KOOP-SEN Genel Sekreteri Rifat Tuğsal, yeni yıldan beridir Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinin olduğunu ancak görüşmelerin, işverenin takındığı olumsuz tutumdan dolayı, çıkmaza girdiğini savundu.

Bu nedenle TİS görüşmelerinin bugüne kadar uzadığını belirten Tuğsal, Haziran ayı içerisinde yapılan görüşmelerde işverenin net olarak çalışanlara karşı olumsuz tutum takındığını iddia ederek, görüşmelerin koptuğunu söyledi.

Sendikanın görüşmeye çağrılmadığını söyleyen Tuğsal, dün grev yapacaklarını ilan ettikten sonra banka yönetim kurulunun, sendikayı ve çalışanları sadece maaş talebinde bulunduğu yönünde suçladığını ileri sürerek, “Çok yüksek maaşlar alıyormuşuz veya çok fazla paralar istiyormuşuz gibi yalan beyanlarla çalışanları toplumun önüne attılar” dedi. Tuğsal, sendikanın kavgasının maaş veya para kavgası olmadığını söyledi.

GÜRÖZ: “AÇIKLAMALARI ÜZÜLEREK, HAYRETLER İÇERİSİNDE İZLİYORUZ”

Ardından KOOP-SEN Başkanı Mehmet Ali Güröz, hazırlanan basın açıklamasını okudu. Dünkü uyarı grevini yüzde 99 katılımla gerçekleştirdiklerini belirten Güröz, “Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri konusunda banka Genel Müdürü’nün hükümet edenler tarafından atanmış Yönetim Kurulu’nun arkasına saklanarak dün yaptığı manipülatif açıklamaları üzülerek hayretler içerisinde ama tebessümle izlemekteyiz” dedi.

Ekim 2020’de yazılı olarak verdikleri, üyelerin hak ve menfaatlerinin biraz daha iyiye gitmesini içeren tekliflerle ilgili olarak Aralık 2020’de Yönetim Kurulu ile bir ön görüşme yapıldığını dile getiren Güröz, sonrasında Haziran 2021’e kadar kendileriyle görüşülmediğini, görüşme taleplerinin ise bir bahane ile sürekli ertelendiğini ileri sürdü.

“ANLAŞILMAYAN KONULAR SADECE MALİ DEĞİL”

Banka yönetim kurulunun 2020’nin Ekim ayından bu yana çeşitli bahanelerle görüşme masasına oturmaktan kaçındığını, sendikayı yok sayıp, itibarsızlaştırmaya çalıştığını iddia eden Güröz, “Yönetim Kurulu’nun, yoğun ısrar ve taleplerimiz üzerine ‘göstermelik’ olarak bu ay içerisinde bizimle yapmış olduğu toplantılarda; iddia ettiği gibi anlaşılamayan konu sadece mali konular değildir” dedi.

Maddi manevi hiçbir konuda Yönetim Kurulu ile herhangi bir uzlaşı sağlanamadığını savunan Güröz, “Sendikamızın 2021 – 2022 yılları arasında Toplu İş Sözleşmesi’nde yer almasını talep ettiği ve hiçbir maddi yükümlülük getirmeyen konular dahi görüşmelere katılan Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdür tarafından kabul edilmemiştir” iddiasında bulundu. Güröz, önerilerden bazılarını şöyle sıraladı:

“-Mesai saatlerinin düzenlenmesi

-Genel Müdürlük binasında bulunan kameralarla ilgili düzenlemeler

-Yeni Nakil Tüzüğü’nün Toplu İş Sözleşmesi’ne dahil edilmesi

-Disiplin Tüzüğü’nün güncellenmesi

-Kurumsallık açısından kıyafet düzenlemesi

-Sınav izinleri ile ilgili düzenlemeler

-İştiraklerle ilgili düzenlemeler

-Özür ve hastalık izinlerindeki toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun olmayan maddelerin günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi”

Güröz, Yönetim Kurulu’nun, işe yeni alınacak personelle ilgili fırsat eşitliği çerçevesinde önerdikleri “şeffaf münhal ve sınav” şartına dahi şiddetle karşı çıktığını ileri sürerek, bunun sebebinin ne olduğunu çok merak ettiklerini belirtti.

Maddi konularda ise sendikanın yeni bir maaş artışı değil, son 10 yıl içerisinde oluşan kayıpların bir nebze olsun giderilmesi dışında herhangi bir talepte bulunmadığını kaydeden Mehmet Ali Güröz, şöyle devam etti:

“2011 – 2020 yılları arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmelerinde, o dönemlerde bankamızın ve KOOP iştiraklerimizin kötü günlerden geçtiğini ve personelin elini taşın altına koyması gerektiğine inanan sendikamız, bu doğrultuda hareket ederek daha sonra kayıpları telafi etmek kaydıyla gerekeni yapmıştır. İlgili dönemlerde elini taşın altına koyan sendikamız ve üyelerimiz 2012 yılında aşağıdaki hak ve menfaatlerinden feragat etmiştir;

-Tüm personel maaşlarından %15 kesinti yapılmıştır.

-14. Maaş uygulaması kaldırılmıştır.

-Evlilik yardımı kaldırılmıştır.

-Yemek yardımı kaldırılmıştır.

-İhtiyat Sandığı yatırımlarında işveren katkı payı oranı %4 oranında düşürülmüştür.”

İlgili dönemin yönetim kurulunun ise, Toplu İş Sözleşmesi’ni imzaladıkları akşamın sabahında kendisine yakın gördüğü 22 kişiye terfi verdiğini ileri süren Güröz, bu terfi alan listenin başında ise şimdiki Genel Müdür Kemal Ataman olduğunu iddia etti.

Güröz, 2015 yılında ise sendikanın, maaş baremlerinin 6 basamak aşağıya çekilmesini ve Kıdem Tazminatı uygulamasının tamamen kaldırılmasını onayladığını belirtti.

Pandemi koşullarını bahane ederek, personele haklarını vermemek için “kırk takla atıldığını” savunan Güröz, şu iddialarda bulundu:

“Kamu vicdanını yaraladığımızı iddia edenler sadece haftada bir gün Genel Müdürlük binasında toplantı yapan Yönetim Kurulu Başkanı’na 3 asgari ücret, yani bugünkü değeri ile 13200TL, Yönetim Kurulu Üyeleri’ne 2 asgari ücret, yani bugünkü değeri ile 8800TL maaş bağlamışlardır. Kendilerine bir kez de buradan sormak isteriz, kamu vicdanı Yönetim Kurulu’nun çalışmadan almış oldukları bu maaşlarla yaralanmıyor mu?”

Hükümetle yapılan protokolle, devletin bankaya olan borçlarından oluşan faizlerden 20 Milyon TL’nin bağışlandığını ileri süren Güröz, ancak köylüye, çiftçiye, hayvancıya, esnafa gelince tek bir kuruş dahi katkı yapılmadığını, var olan borçlar üzerinden ertelenen taksitleri de faizlendirerek karlarına kar kattıklarını iddia etti.

Bankanın 60.yıl etkinliklerinde harcanan paralar konusunda da eleştirilerde bulunan Güröz, şunları belirtti:

“Ayrıca, KKTC Merkez Bankası’nın resmi sitesindeki bilanço verilerine göre 2020 yılında 10 Milyar TL’ye yaklaşan bilançosu ile bankacılık sektörünün bir numarası olan Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd. KKTC’nin en yoğun, en fazla şubeye ve dolayısıyla da personele sahip bankası konumundadır. Buna rağmen personel maliyeti bilançosunun % 0,77’sine denk gelirken diğer ticari bankalarda bu oran ortalama %1,29’dur. Yapılan iş yoğunluğu, aktif bilanço büyüklüğü, şube ve personel sayısı gibi etmenler göz önünde bulundurulduğu zaman Yönetim Kurulu’nun açıklamasında iddia ettiği ‘maaşlar çok yüksektir’ tezi çürümektedir.”

“HER ZAMAN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK, KOYMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Güröz, sendikaya, “paragöz” yaftası yapıştırmak isteyenlerin KOOP-SEN’in üye ve yöneticilerinin gerektiği her zaman elini taşın altına koyduğunu, koymaya devam edeceğini bilmesi gerektiğini ifade etti.

Bu hak mücadelesinin sadece maddi bir mücadele olmadığını vurgulayan Güröz, “Bugüne kadar örgütlü olduğumuz hiçbir işletmede olmadığı gibi bankamızda da maddi manevi zor durumda bırakacak hiçbir talebimiz olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Biz sadece hakkımız olanı talep ediyoruz, fazlasını değil” ifadelerini kullandı.

“HERHANGİ BİR ÇAĞRI ALMADIK”

Uyarı grevinin üzerinden bir tam gün geçmesine rağmen, Yönetim Kurulu tarafından Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine devam etmek için herhangi bir çağrı almadıklarını dile getiren Mehmet Ali Güröz, ihale yolsuzlukları dosyaları, disiplin soruşturması dosyaları ve usulsüz raporlama dosyalarının bir an önce sonuçlandırılması konusunda Yönetim Kurulu’na çağrı yaptı.

Güröz son olarak, yarın Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd.’in tüm şubelerinde 08.00-14:30 saatlerinde bir kez daha uyarı grevi yapacaklarını açıkladı.

1 GÜN GREV 1 GÜN ARA…

Güröz, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. “Grev, ne zamana kadar devam edecek” sorusuna cevap veren Güröz, finansal bir sektörde örgütlü olduklarını belirterek, bankada süresiz grev ilan etmek istemediklerini kaydetti. 1 gün grev yapıp, sonra ara vererek, görüşme çağrısı bekleyeceklerini ifade eden Güröz, perşembe günü görüşme için bekleyeceklerini, olmazsa cuma tekrar grev yapacaklarını bildirdi. Güröz, hükümetin duyarsız, Kooperatifler Mukayyitliğinin ise sessiz olduğunu savunarak, mukayyitliği de göreve çağırdı.

KOOP-SEN Genel Sekreteri Rifat Tuğsal da, aynı soruya verdiği yanıtta, şu anda duyarlılığı gösteren tarafın sendika olduğunu belirterek, grev yapmanın tercihleri olmadığını, görüşmeye çağrılmak için beklediklerini ifade etti. Tuğsal, “Anlaşılmayacak bir şey yoktur, anlaşırız, yarın da grev olmaz” dedi.

KOOP-SEN, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin gerekçesiz bir şekilde askıya alındığı gerekçesiyle dün de Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası’nın tüm şubelerinde yine 08.00-14.30 saatleri arasında uyarı grevine gitmişti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un açıklamalarına tepki gösterdi, “Biz laf değil, hizmet üretiyoruz!” dedi.

Başbakan Üstel, “Girne Belediye Başkanının hükümetimize yönelik yaptığı mesnetsiz açıklamaları hayretle okumaya devam ediyoruz. Ama kimse meydanı boş zannetmesin. Biz, 50 yıldır laf üretenlere karşı hizmet üretmeyi kendine görev bilmiş bir partiyiz. “Onlar konuşur, UBP yapar” dememizin sebebi de budur” dedi.

Üstel, “Halkımız çok iyi bilmektedir ki; bu ülkede yolları da, hastaneleri de, okulları da, sosyal konut projelerini de, liman projelerini de, en yapılmaz denen reformları da yapan hükümetimizdir. Son 3 yıla, 30 yılın işini sığdırdık. Batı Girne Çevre Yolları’nı yıllar sonra yapan da biziz, Doğu Girne Çevre Yolu Projesi’ni başlatan ve tamamlayacak olan da biziz” ifadelerini kullandı.

“İş üretemeyenlerin laf üretmelerini anlıyoruz”

Başbakan Üstel, “Girne’de büyük proje görmek isteyenler, yarım asırdır yapılmayan Antik Liman projesine de bakabilirler. Bu proje ile Girne’nin çehresini değiştirdik. Yıllardır beklenen Yeni Girne Hastanesi’ne yakında açılıyor. Taş taş üstüne koymamış, ülkede elle tutulur tek büyük projesi dahi olmayan bir anlayışın, rutin işleri “asrın projesi” gibi pazarlamasını anlıyoruz. İş üretemeyenlerin laf üretmelerini de anlıyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var”

“Ne var ki; Kendi ifadeleriyle manipülasyon ve popülist açıklamaları son 3 yılda hükümetimizin gerçekleştirdiği bu dev projeleri gölgeleyemez” açıklamasını yapan Başbakan Üstel, şöyle devam etti:

“Unutulmamalıdır ki; yerel yönetimler reformunu hayata geçiren, batık belediyeleri ayağa kaldıran, belediyeleri güçlendiren ve halka daha çok hizmet edebilecek hale getiren de bizim hükümetimizdir. Kendi partileri, belediyeleri birleştirme yasası görüşülürken Meclis’in kapılarını kırmakla meşguldü, o ama yasayı geçirip belediyeleri birleştiren, güçlendiren ve ayağa kaldıran yine bizdik.

Bu arkadaşların hükümetimizle kavga aramak yerine bize teşekkür etmesi gerekir. Nitekim geçmişte bu teşekkürü de kameralar karşısında yaptılar. Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var. Kimse hükümeti hedef göstererek kendi küçük şovlarına bizi alet etmeye kalkmasın. Biz hamasi nutuk atmak için değil, halkımıza hizmet etmek için buradayız. halkın belediyelerden beklediği tek şey de hizmettir.”

“Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın”

Başbakan Ünal Üstel, “O yüzden Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın. Biz Girne Belediye’sinin de Girne halkının da dün olduğu gibi yarın da yanında olmaya devam ederek, onların gerçek anlamda hayrına dokunan tüm büyük projeleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Hükümetimiz devletin her kuruşunu halkın faydasına kullanan bir anlayışla çalışmaya devam edecek, halkın hayatına dokunan büyük projeleri hayata geçirecektir. Ve Kimse boş laflarla halkı kandıramayacak, hükümetin hizmetlerini gölgeleyemeyecektir!” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, Ulusal Birlik Partisi Merkezi’nin düzenlediği “Dijital Dönüşümün Gücü; Etkileşim” etkinliğinde partililere hitap etti…

“KIBRIS’TA GELECEK İKİ DEVLETLE KURULACAK, FEDERASYON TARİHE GÖMÜLDÜ”

Konuşmasına teşkilat mensuplarına teşekkür ederek başlayan Tatar, “Sayın Başbakan, değerli bakanlarımız, milletvekillerimiz, ilçe başkanlarımız, büyüklerimiz ve UBP teşkilatlarının neferleri… Bu güzel sabahta sizlerle beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Büyük bir aile olduğumuzu bir kez daha hissetmenin gururu içindeyim” dedi.

“MÜCADELEMİZİ TARİHİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE SÜRDÜRÜYORUZ”

Geçmişi hatırlamanın önemine vurgu yapan Tatar, “Bu ülkede ecdadımız, analarımız, babalarımız, dedelerimiz büyük mücadeleler verdi. Geçmişimizi bilmezsek yok olmaya mahkûmuz. Bizler geçmişimizi bilerek ülkemizin ve devletimizin bekası için yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“FEDERASYON DEFTERİ ARTIK KAPANMIŞTIR”

Kıbrıs konusuna da değinen Tatar, “Annan Planı döneminde partimiz, rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın yanında yer aldı. O gün haklıydık, bugün haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Yıllarca iyi niyetimizle federasyon temelli bir anlaşma için çalıştık. Ancak artık federasyon meselesi geride kalmıştır. Beş yıl önce ‘geleceğe yürüyoruz’ dedik, bugün gerçekten geleceğe yürüdük” dedi.

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM TÜM DÜNYAYA DUYURULDU”

Tatar, son BM görüşmelerine işaret ederek, “Cumartesi akşamı BM merkezinde muhataplarıma da ifade ettim. İki devletli çözümün istikrar için tek yol olduğunu söyledim. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı demokrasi vardır. Bu istikrar, Gazze’den Suriye’ye, Irak’tan Ukrayna’ya kadar tüm coğrafyada önemlidir” diye konuştu.

“ERDOĞAN’IN DESTEĞİ EN BÜYÜK GÜVENCEMİZDİR”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki açıklamalarına dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan, üçüncü kez KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon defterinin kapandığını ifade etti. Kıbrıs Türk halkı üzerinde yıllardır uygulanan ambargo ve izolasyonların kaldırılması gerektiğini tüm dünyaya duyurdu. Bu, bizim en büyük güvencemizdir” şeklinde konuştu.

“UBP BU DAVANIN ÖNCÜSÜDÜR”

Ulusal Birlik Partisi’nin devlet için önemine de vurgu yapan Tatar, “UBP, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamıdır. 11 Ekim’de 50. yılını kutlayacak olan partimiz, kuruluşundan itibaren bu davanın öncüsü olmuştur. 19 Ekim seçimlerinde kazanarak tüm dünyaya Kıbrıs Türk halkının egemen bir halk olduğunu bir kez daha göstereceğiz” dedi.

“19 EKİM’DEN SONRA DA AYNI KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM”

Seçim sonrasına ilişkin mesaj da veren Tatar, “New York temaslarımda da söyledim. 19 Ekim’den sonra da Kasım ve Aralık’ta yine orada olacağım, yine ‘iki devlet’ diyeceğim. Çünkü bu mesele millet meselesidir, vatan meselesidir, bayrak meselesidir” dedi.

“TÜRKİYE BU COĞRAFYADA SÖZ SAHİBİDİR”

Türkiye’nin büyük gücüne dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması tüm dünyada yankı buldu. Gazze’nin sesi oldu, kimsenin söyleyemediğini söyledi. Bugün Türkiye, milli savunma sanayisiyle, askeri potansiyeliyle Amerika, Rusya ve Çin’in de dikkate aldığı bir güçtür. Böyle bir ülkenin garantörlüğünde yolumuza güvenle devam ediyoruz” dedi.

“PANDEMİDEN DEPREME, TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN AYAKTAYIZ”

Tatar, KKTC’nin yakın dönemde yaşadığı sıkıntılara değindi:
“Pandemiyi, 6 Şubat depremini, Gazze ve Ukrayna’daki savaşları yaşadık. Bütün bu belirsizliklere rağmen Türkiye Cumhuriyeti ile kurduğumuz güçlü ilişkiler sayesinde yatırımlar devam ediyor. Sağlık ocakları, hastaneler, çevre yolları, dijital dönüşüm projeleri bunun göstergesidir.”

“E-DEVLET PROJESİ TAMAMLANIYOR”

KKTC’nin dijital dönüşüm sürecinde önemli adımlar attığını vurgulayan Tatar, “Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında yapılan anlaşma sayesinde, Türk Telekom, 100 milyon doları aşan yatırımla ülkenin genelinde fiber optik altyapı çalışmalarını sürdürüyor. Yakın gelecekte fiberoptik ile ada genelinde ve Türkiye bağlantısı üzerinden tüm dünyaya bağlanacağız. Bütün engellemelere, kısıtlamalara, ambargolara rağmen çağın nimetlerini halkımıza sunacağız” dedi.

“BU DAVA VATAN MESELESİDİR”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu dava vatan meselesidir, bayrak meselesidir. KKTC halkı, egemenliğiyle, bağımsızlığıyla ve onuruyla yoluna devam edecektir. 19 Ekim seçimlerini kazanarak tüm dünyaya güçlü bir mesaj vereceğiz. Sizlere güveniyorum, birlikte başaracağız.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Şehit Doğan Ahmet İlkokulu önünde yaptığı basın açıklamasında, ülkede nüfus ve vatandaşlık politikası olmamasının eğitimde ciddi sorunlara yol açtığını söyledi.

Maviş, üç yıl önce 300 öğrenci bandında olan okulun bugün 500 öğrenciye ulaştığını belirterek, “Nüfus ve vatandaşlık politikası oluşturulmazsa beş değil, yirmi beş okul yapsak yetmez” dedi. Sorunun yalnız eğitimle sınırlı olmadığını vurgulayan Maviş, sağlık, trafik, su ve elektrik gibi alanlarda da hizmetlerin yetersiz kaldığını ifade etti.

“Öğretmen eksikliği devam ediyor”
Şehit Doğan Ahmet İlkokulu’nda beş öğretmen eksikliği bulunduğunu söyleyen Maviş, bazı öğrencilerin hâlâ sınıf öğretmenleriyle tanışmadığını kaydetti. Ayrıca müzik, resim, İngilizce ve beden eğitimi derslerinde de öğretmen eksiklikleri nedeniyle öğrencilerin sanat ve spor etkinliklerinden geri kaldığını belirtti.

“Tiny House çözüm değil”
Maviş, okul bahçesine kurulan üç adet “Tiny House” hakkında da konuşarak, “Konteyner yerine prefabrik denilse de övünülecek bir şey yok. Tiny House da koysanız, villa da yapsanız bu nüfusa bu okullar yetişmiyor” ifadelerini kullandı. Kalabalık sınıfların verimliliği düşürdüğünü vurgulayan Maviş, “Çocukların balık istifi şeklinde sınıflarda oturması kabul edilemez” dedi.

“Yeni okul yapılmalı”
Maviş, bölgedeki öğrenci artışına dikkat çekerek, “Bu okul iki şubeden üçe, üçten dörde çıktı. Şu anda 18 şubeye ve 500 öğrenciye ulaştı. Önümüzü göremiyoruz. Seneye bu okula konteyner istemiyoruz, yeni derslikler ve yeni okul istiyoruz” çağrısında bulundu.

Bakanlığın hayırseverlere mi başvuracağı, yoksa devlet bütçesinden kaynak mı ayıracağı konusunda yorum yapmayan Maviş, “Hamitköy ile bu bölge arasına yeni bir okul istiyoruz. Övünecekse Nazım Bey, seneye buraya bir okul yapıldığı için gelsin övünsün” dedi.

“Bakan bizi anlamıyor”
Maviş, Eğitim Bakanı’nı eleştirerek, “Bakan siyasetin diliyle konuşuyor, biz ise sınıfta çocukların gözlerine bakarak vicdan muhasebesi yapıyoruz. Aynı dili konuşmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Maviş, hükümetin planlama yapmadığını, nüfus artışıyla birlikte eğitim ve sağlık hizmetlerinin sekteye uğradığını belirterek, “Devlet olmanın gereği yerine getirilmelidir. Seneye bu sorunların çözülmesini bekliyoruz” dedi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam