Dünya
Tunus’ta demokrasiye müdahale: Süreç nasıl ilerledi? Kim, ne dedi?
Published
3 yıl önceon
By
adminTunus’un Fransa’dan bağımsızlığını kazandığı 25 Temmuz 1957’nin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Kays Said, demokrasiye müdahale olarak değerlendirilen bir dizi karar aldığını açıkladı.
Said, askeri yetkilerle yaptığı toplantının ardından yaptığı açıklama ile “ülkenin içinden geçtiği olağanüstü koşulları” gerekçe göstererek Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurdu.
‘Arap Baharı’ndan Kays Said’e
“Arap Baharı” olarak adlandırılan sürecin başladığı ülke olan Tunus’ta, bir seyyar satıcının kendisini yakmasıyla başlayan protestolar 14 Ocak 2011’de Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı.
Uzun bir dönem demir yumrukla yönetilen ülke, 2011’den itibaren siyasi olarak çalkantılı bir sürece girdi. Tunus, çevresinde yaşananlara rağmen bölge için demokrasi adası olma özelliğini korumayı başardı.
Tunus’ta 2011’deki olayların ardından yapılan seçimlerde laik partileri bir araya toplayan Baci Kaid el-Sibsi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna otururken, ülke demokratik çizgisinden sapmadan, bölge için örnek olmaya devam etti.
Cumhurbaşkanının vefat etmesiyle 2019’un eylül ayında düzenlenen seçimlerde ise Anayasa Hukukçusu Kays Said Cumhurbaşkanı seçildi.
Yeni Cumhurbaşkanı’nın koltuğuna oturması ile siyasi çalkantılar da başladı. Hem Meclisin seçtiği başbakanlar hem de Meclisin kendisi birçok kriz yaşadı.
COVID-19’un ağır etkisi
Geçtiğimiz cumartesi günü, Tunus’ta yeni tip koronavirüs nedeniyle 317 kişinin hayatını kaybetmesiyle salgının başlangıcından bu yana “en yüksek” günlük can kaybı kayıtlara geçti.
Sağlık Bakanlığının son verilerine göre, Tunus’ta toplam can kaybı 18 bin 369’a ve vaka sayısı 563 bin 930’a yükseldi, 457 bin 579 kişi sağlığına kavuştu.
Öte yandan Bakanlık, ülkede COVID-19’un Alfa ve Delta varyantlarının hızla yayıldığı uyarısında bulundu.
Protestolar yükseldi
Tunus’ta cuma günü yüzlerce kişi, ülkede sağlık sektöründe yaşanan sorunlara tepki olarak, hükümetin istifası ve Meclisin feshedilmesi talebiyle gösteri düzenledi.
Bazı sosyal medya aktivistlerinin çağrısıyla Meclis binasının yakınlarında toplanan göstericiler, “Yönetim ve hükümet… Bozuk sistem”, “Ey vatandaş ayaklar altına alındın”, “Halk siyasilerin yolsuzluğundan bıktı” ve “Hükümetin istifası ve meclisin feshedilmesine evet” yazılı pankartlar taşıdı.
Nahda Hareketi’nin “Ülke içinden ve dışından desteklenen suç çeteleri” olarak nitelendirdiği kimi gruplar ise Nahda Hareketi’ne ait bazı binalara saldırdı.
Sosyal medya ve BAE izleri
Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi TRT Arabi’ye yaptığı açıklamada, “Dış medyaya bakınca ne olduğunu anlayabiliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin medyası, darbeye giden yolu hazırladı. Nahda Hareketi’ni sürekli hedef gösterdi. Halbuki bizim hiçbir devlet ile bir problemimiz yok. Onlar tarihi ve stratejik nedenlerle, nerede olursa olsun ‘siyasal İslam’ diye tabir ettikleri hareketleri hedef alıyorlar.Oysaki herkes kendi iç işleriyle ilgilenmeli” İfadelerini kullanarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) medyasının demokrasiye müdahalede oynadığı role dikkat çekti.
Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said’in kendisiyle istişare ettiği iddiasını ise yalanlayarak, “Böyle bir istişare olmadı. Ülkedeki olağanüstü halin uzatılmasıyla ilgili 2 ayda bir istişare düzenliyoruz. Ancak toplantıda alınacak kritik kararlarla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi” dedi.
“Türkiye’deki darbe girişiminden aldığımız ders tam olarak buydu”
Darbe haberini alır almaz sokağa çıktığını belirten Gannuşi, şunları söyledi:
“Arkasındaki taraf kim olursa olsun darbelere karşı tutumumuz biliniyor. Tunus’ta bir darbe olursa hemen sokağa çıkmamız gerektiğini biliyorduk. Türkiye’deki darbe girişiminden aldığımız ders da tam olarak buydu. Bundan dolayı haberi alır almaz sokağa çıktık. Meclis binasına gidince Parlamento kapısının kapalı olduğunu gördük.”
Peki, dünden bugüne neler yaşandı?
Kays Said’in açıklamalarından 1 gün sonra Cumhurbaşkanlığından bir açıklama daha geldi.
Yapılan yazılı açıklamada, Said’in “27 Ağustos’a kadar kişi ve araçların 19.00’dan 06.00’ya kadar sokağa çıkmalarını yasaklayan” bir kararname çıkardığı belirtildi.
Acil sağlık vakaları ve gece işçilerinin yasağın dışında tutulduğu aktarılan açıklamada, 1 aylık sokağa çıkma yasağı saatleri dışında temel ihtiyaç veya acil sağlık duru mları hariç şehirler arası yolculukların da yapılamayacağı kaydedildi.
Açıklamada, kararnamede halka açık yollarda ve meydanlarda 3’ten fazla kişinin bir araya gelmesinin de yasaklandığı ifade edildi.
Devlet kurumlarında çalışmalar 2 günlüğüne durduruldu
Said’in yarından itibaren ordu ve polis dışında idari nitelikteki devlet kurumlarında 2 gün süreyle çalışmayı durdurma yönünde kararname çıkardığı belirtilen açıklamada, çalışmayı durdurma süresinin uzatılabileceği aktarıldı.
Açıklamada, kararın her bakan ve yerel yetkiliye fiili olarak veya uzaktan çalışmak için bir dizi çalışanı görevlendirme izni verdiği duyuruldu.
İçeride kim, ne dedi?
Tunus’ta Mecliste yer alan siyasi partilerden Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi, Demokratik Akım Partisi, Tunus İşçi Partisi, Tunus Cumhuriyet Partisi ve Onur Koalisyonu, Cumhurbaşkanı Kays Said’in darbe girişimine karşı açıklamalarda bulundu.
Tunus Meclisinde 53 milletvekiliyle temsil edilen parlamentonun birinci partisi olan Nahda Hareketi yaptığı yazılı açıklamada, olayı “devrime ve anayasaya karşı bir darbe” olarak nitelendirdi.
Hareketin lideri Raşid el-Gannuşi ise yaptığı basın açıklamasında, Nahda ve destekçilerinin devrimi savunacağını belirtirken, “Demokratik olarak seçilmiş parlamento, hükümet ve diğerleri halen görevinin başında” ifadelerini kullandı.
“Anayasanın ciddi şekilde ihlali”
Tunus’un Kalbi Partisi, Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararları, “anayasanın ciddi şekilde ihlali” ve “ülkenin tek adam yönetimine dönüşü” şeklinde nitelendirdi.
Parlamentoda 29 milletvekili bulunan ve hükümeti destekleyen koalisyonun ortaklarından Tunus’un Kalbi Partisi, Cumhurbaşkanı Said’in açıklamalarının, anayasanın 80’inci maddesindeki hükümlerin, sivil devletin temel maddelerinin ciddi bir ihlali olduğunu belirterek, bu durumu tek adam yönetimine bir dönüş olarak tarif etti.
Partinin kanun devletine, kurumlarına bağlılığı ifade edilen açıklamada, seçimlerin meşruiyetine saygı duydukları ve yasalara aykırı hiçbir kararı kabul etmeyecekleri kaydedildi.
Açıklamada, Mecliste ivedilikle bir oturum düzenlenmesinin yanı sıra Başbakan Hişam Meşişi’ye meşru görevini üstlenmesi, hükümet başkanlığı makamında boşluğa yer bırakmaması çağrısında bulunuldu.
Tunus’un Kalbi Partisi ordudan ve güvenlik güçlerinden, devleti, kurumlarını; cumhuriyetin değerlerini ve değişmez ilkelerini korumak; halkın güvenliğini sağlamak için milli ve tarihi rolüne bağlı kalmasını istedi.
“Cumhurbaşkanı’nın 80. maddenin yorumuna katılmıyoruz”
Tunus Meclisinde 22 milletvekili bulunan Demokratik Akım Partisi’nin politbürosu, Said’in gece saatlerinde meclisin çalışmalarını dondurma ve başbakanı görevden azletme gibi aldığı kararları görüşmek üzere olağanüstü bir toplantı düzenledi.
Toplantının ardından yapılan yazılı açıklamada, partinin Cumhurbaşkanı’nın anayasanın 80. maddesini yorumlama şekline katılmadığı; bundan kaynaklanan, anayasa dışındaki kararları ve uygulamaları da kabul etmediği kaydedildi.
Tunus İşçi Partisi ise yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in anayasayı “açıkça ihlal” ettiği ve 80. maddeye dair uygulamanın da yasaya aykırı olduğuna dikkati çekti.
“Anayasaya darbe”
Tunus Cumhuriyet Partisi’nden yapılan yazılı açıklamada da Cumhurbaşkanı Said’in aldığı kararların, “anayasaya darbe” olduğu belirtildi.
“Anayasanın dışına çıkan ve anayasaya açık bir darbe olan bu kararları reddediyoruz” ifadesinin kullanıldığı açıklamada, Cumhurbaşkanı’na aldığı kararlardan geri adım atma ve ülkedeki krize çözümler arama çağrısı yapıldı.
Açıklamada, ülkedeki demokratik ve ulusal güçlere de krize çözüm aramak için çabaları koordine etme çağrısında bulunuldu.
Onur Koalisyonu, halkı özgürlükleri ve devrimi savunmaya çağırdı
Tunus Onur Koalisyonu yaptığı yazılı açıklamada Cumhurbaşkanı Said tarafından alınan kararları kesin bir şekilde reddettiğini vurgulayarak, halkı özgürlükleri ve devrimi savunmaya çağırdı.
Mecliste 18 milletvekili bulunan Onur Koalisyonu Başkanı Seyfeddin Mahluf, Cumhurbaşkanı Said’in meclisin yetkilerini dondurma kararına karşı “Halkın temsilciler meclisi dondurulmamıştır ve dondurulamaz” ifadeleriyle tepki gösterdi.
Meclisin çevrim içi yapacağı toplantıya destek vereceğini duyuran Onur Koalisyonu, darbeyi kınayan bir açıklama yapılacağı bilgisini verdi.
Halk Hareketi ve Halk Akımı Partisinden darbe girişimine destek
Parlamentoda 15 milletvekili bulunan Halk Hareketi Partisi, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in aldığı kararların anayasaya uygun olduğu, ülkenin bütünlüğünü, ülke güvenliğini ve bağımsızlığını korumak ve devlet mekanizmasının normal işleyişini sağlamak için hukuk ve anayasa çerçevesinde sorumluluğunun gerektirdiği üzere hareket ettiği kaydedildi.
Cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlara desteğini ifade eden parti, bu durumu “karşı güçler tarafından ihlal edilen devrimin gidişatını düzeltmenin bir yolu” olarak yorumladı.
Halk Akımı Partisi de yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in kararına destek vererek şu ifadeleri kullandı:
“Halkımızın vatanını geri kazanması ve devlet kurumlarının iktidar koalisyonunun krizlerinden kurtarılması için siyasi ufuk açan önemli bir adım.”
Açıklamada ayrıca, Cumhurbaşkanı Said’in kararlarıyla anayasa hükümleri çerçevesinde hak ve özgürlüklerin güvence altına alınacağı ve halk iradesinin somutlaştıracağı izlenecek bir yol haritasının ilan edilmesi yönünde çağrıda bulunuldu.
Kays Said: Tarihi bir sorumluluk aldım
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, tarihi bir sorumluluk üstlendiği ve aldığı kararların anayasaya uygun olduğu görüşünde. Bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden, “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istedi.
Ülkelerin ve toplumların karşılaşabileceği en büyük tehlikenin, iç çatışma olduğunu kaydeden Said, “Tarihi bir sorumluluk aldım. Bu durumun darbeyle alakası olduğunu iddia eden, hukuk derslerini gözden geçirsin. Biz darbeci değiliz ama Tunus devletini de kolay lokma yapmayacağız” dedi.
Kararı, anayasanın verdiği yetkiye dayanarak ve 80. maddeye istinaden aldığını belirten Said, şunları kaydetti:
“Bazıları, bunu nasıl darbe olarak görüyor şaşırıyorum. Ben hukuk okudum ve okuttum ve darbenin ne olduğunu biliyorum. Darbe, meşruiyetin dışına çıkmaktır. Ben anayasayı uyguladım. Şartlar oluştu, bu şartlar arasında usul şartları da vardı ve bunları yerine getirip başbakanı çağırdım ve onu bilgilendirdim.
Dışarıda kim ne dedi?
Türkiye
Dışişleri Bakanlığı, Tunus’ta halkın iradesini temsil eden parlamentonun faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyulduğunu ve ülkede anayasanın hükümleri çerçevesinde demokratik meşruiyetin en kısa sürede yeniden tesis edilmesinin temenni edildiğini belirtti.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Tunus’ta Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı 25 Temmuz 2021’de halkın iradesini temsil eden Meclisin faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyuyoruz” ifadesi yer aldı.
Tunus’un bölgede halkın beklentileri doğrultusunda yürütülen demokratik süreç bakımından örnek bir başarı öyküsüne sahip olduğu vurgulanan açıklamada, ülkenin bu müstesna konumunun ve demokratik kazanımlarının korunmasının Tunus için olduğu kadar bölge için de büyük önem taşıdığına dikkat çekildi.
ABD
Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, basın toplantısında, “Tunus’taki gelişmelerden dolayı endişeliyiz” dedi.
Psaki, “Durum hakkında daha fazla bilgi edinmek, sükuneti teşvik etmek ve Tunus’un demokratik ilkeler doğrultusunda ilerleme çabalarını desteklemek için hem Beyaz Saray’dan hem de ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzeyde Tunuslu liderlerle temas halindeyiz” ifadesini kullandı.
Ülkede yaşananlar hakkında Beyaz Saray’ın darbe olup olmadığı konusunda henüz bir tespitte bulunmadığını belirten Psaki, karar vermeden önce Dışişleri Bakanlığının hukuki inceleme yapmasının beklendiğini kaydetti.
BM
Birleşmiş Milletler (BM), Tunus’taki darbe girişimiyle ilgili taraflara şiddetten kaçınma ve farklılıkların diyalogla çözümü için çağrıda bulundu.
Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, günlük basın toplantısında, Tunus’taki gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti.
Haq, “Tüm tarafları itidalli olmaya, şiddetten kaçınmaya, sükunetin korunmasına ve tüm farklılıkların diyalog yoluyla çözülmesi için çağrıda bulunuyoruz” dedi.
Tunus’taki krizin darbe olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Haq, “Durumu izlemeye devam ediyoruz ve Tunuslu mevkidaşlarla temaslarımızı sürdüreceğiz. Durumun sakin kalacağını umuyoruz” şeklinde cevap verdi.
Katar
Katar Dışişleri Bakanlığı, Tunus’taki darbeye ilişkin tüm taraflara krizin atlatılması için itidal çağrısı yaptı.
Katar Dışişleri Bakanlığı, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in gece Meclis yetkilerinin dondurulması ve milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması kararına ilişkin yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada Katar’ın, Tunus’taki tarafların krizin üstesinden gelinmesi için diyalog yolunu tercih etmeleri, devletin kurumlarının güçlendirilmesi ve Tunus Cumhuriyeti’nin yasalarının uygulanması temennisinde bulunduğu ifade edildi.
AB
Avrupa Birliği (AB), Tunus’ta anayasaya, kurumlara ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulması çağrısında bulundu.
AB Komisyonu sözcülerinden Nabila Massrali, “Tunuslu tüm aktörlere anayasaya, anayasal kurumlara ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermeleri çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Massrali, ayrıca Tunus’ta istikrarın korunması için sükunetin sağlanması ve şiddete başvurulmaması çağrısı yaptıklarını kaydetti.
Almanya
Alman hükümeti Tunus’ta yaşanan son gelişmelere ilişkin, demokratik anayasal düzene hızla dönüş çağrısında bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Adebahr, başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, Tunus’ta parlamentonun askıya alınmasından kaygılı olduklarını belirtti.
Ülkede demokratik anayasal düzene hızlı dönüş çağrısında bulunan Adebahr, demokrasinin bir an önce yeniden tesis edilmesi gerektiğine inandıklarını ifade etti.
Fransa
Fransa, Tunus’taki gelişmeleri büyük dikkatle izlediğini belirterek, hukukun egemenliğine saygı duyulması çağrısında bulundu.
Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Fransa’nın Tunus Cumhurbaşkanı’nın pazar akşamı açıkladığı kararları not ettiği belirtildi.
“Fransa, Tunus’taki siyasi duruma dair gelişmeleri büyük bir dikkatle izliyor” ifadesi kullanılan açıklamada, hukukun egemenliğine saygı duyulması ve sağlık, ekonomi ve sosyal krize odaklanması gereken kurumların işlevlerinin bir an önce normal dönmesinin istendiği paylaşıldı.
TRT
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Dünya
Los Angeles’ta çıkan Hughes yangını 4 bin hektardan fazla alana yayıldı
Published
7 saat önceon
Ocak 23, 2025By
adminABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinde yangınlarla mücadele devam ederken Castaic Gölü çevresinde gece saatlerinde çıkan yeni yangın, 4 bin hektardan daha fazla bir alanı kapladı.
California Orman ve Yangından Koruma Departmanının (CAL FIRE) internet sitesindeki bilgilere göre, Castaic Gölü çevresinde çıkan Hughes yangını, kısa sürede geniş bir alana yayıldı.
4 bin hektardan fazla alanı kaplayan yangında, bölgedeki 30 binden fazla kişi için tahliye emri çıkarılırken, 20 binden fazla kişi için ise tahliye uyarısı yapıldı.
Uyarılarda yangının hayati tehlike yarattığı belirtilirken, bazı alanların halkın erişimine kapatıldığı duyuruldu.
Los Angeles’ta iki haftadan uzun süre önce 6 ayrı bölgede başlayan yangınlardan Palisades bölgesindekinin, bugün itibarıyla yüzde 70’inin, Eaton’dakinin ise yüzde 95’inin kontrol altına alındığı kaydedildi.
Yangına ilişkin açıklama yapan itfaiye yetkilisi Anthony Marrone, rüzgarların yangının ilk çıktığındaki kadar kuvvetli olmadığının altını çizerek, “Şu anda bulunduğumuz durum, çok daha farklı.” ifadesini kullandı.
– Yangının yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi
NBC Los Angeles’a göre itfaiye yetkilileri, hızla yayılan ve 4 bin hektardan fazla alanı kaplayan Hughes yangınıyla mücadelede “üstünlüğü ele geçirdiklerini” söyledi.
Yetkililer, şiddetli rüzgarlar etkili olmadan yangın müdahale uçaklarının bölgeye su bıraktığını aktardı.
Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, yangınla mücadele için bölgeye takviye yapıldığını bildirdi.
CAL FIRE’a göre, yangının henüz yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi.
ABD Başkanı Donald Trump, 19 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Beyaz Saray’a döndükten sonra yapacağı ilk ziyaretin 24 Ocak’ta yangınların etkilediği Güney California’yı kapsayacağını belirtmişti.
– Los Angeles yangınları
Los Angeles’ta 7 Ocak’ta sabah saatlerinde Pacific Palisades bölgesinde başlayan, Eaton, Hurst, Sunset, Woodley bölgeleri başta olmak üzere hızla çevreye yayılan orman yangınlarında bugüne kadar en az 28 kişi yaşamını yitirdi.
Binlerce dönüm alanın kül olmasına yol açan yangınların neden olduğu toplam hasar ve ekonomik kaybın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Dünya
Çin’in “Yapay Güneşi” füzyon rekoru kırdı: 17 dakikadan fazla plazma süresi
Published
16 saat önceon
Ocak 23, 2025By
adminÇin’in Deneysel Gelişmiş Süperiletken Tokamak (EAST) reaktörü, 1.066 saniye boyunca yüksek hapsolmuş plazma durumunu koruyarak yeni bir dünya rekoru kırdı. 20 Ocak’ta elde edilen bu başarı, temiz ve sınırsız enerji kaynağı olarak füzyon gücünü geliştirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
EAST projesinin nihai hedefi, Güneş’in nükleer füzyon sürecini taklit ederek insanlığa tükenmez ve temiz bir enerji kaynağı sunmak. Aynı zamanda bu teknoloji, Güneş Sistemi’nin ötesine yapılacak keşifler için de kritik bir rol oynayabilir.
Dünya genelinde bilim insanları, bu iddialı hedefe ulaşmak için 70 yılı aşkın süredir çalışmalar yürütüyor. Ancak bir nükleer füzyon cihazından elektrik üretmek, bazı büyük zorlukların aşılmasını gerektiriyor. Bunlar arasında 100 milyon santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklara ulaşmak, kararlı ve uzun süreli çalışmayı sağlamak ve füzyon sürecini hassas şekilde kontrol edebilmek bulunuyor.
Rekor Getiren Teknolojik Gelişmeler
Hefei Fizik Bilimleri Enstitüsü (HFIPS) Plazma Fiziği Enstitüsü (ASIPP) tarafından yönetilen EAST projesi, daha önce 2023’te 403 saniyelik füzyon rekorunu kırmıştı. Ancak yeni rekor, bu süreyi üç kattan fazla aşarak füzyon araştırmalarında büyük bir sıçrama gerçekleştirdi.
ASIPP Direktörü ve HFIPS Başkan Yardımcısı Song Yuntao, “Bir füzyon cihazının, sürekli enerji üretimi için binlerce saniye boyunca kararlı ve verimli çalışması gerekiyor. Bu yeni rekor, işlevsel bir füzyon reaktörü inşa etme hedefimize doğru büyük bir adımdır” dedi.
EAST’in Fizik ve Deneysel Operasyonlar Bölümü Başkanı Gong Xianzu, önceki deneylerden bu yana cihazın birçok sisteminde iyileştirmeler yapıldığını belirtti. Özellikle, yaklaşık 70.000 ev tipi mikrodalga fırına eşdeğer güçte çalışan ısıtma sistemi, yeni güncellemelerle güç çıkışını iki katına çıkarırken kararlılığını ve sürekliliğini korudu.
Uluslararası Füzyon Araştırmalarına Destek
2006 yılında kurulan EAST, Çinli ve uluslararası bilim insanlarının füzyonla ilgili deneyler yapabileceği açık bir test platformu olarak hizmet veriyor.
Çin, 2006 yılında Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) programına yedinci üye olarak katıldı. Anlaşma kapsamında Çin, ITER’in inşası ve işletiminde yaklaşık %9’luk bir paya sahip ve ASIPP, bu projedeki ana Çin kurumu olarak görev yapıyor.
Güney Fransa’da inşa edilen ITER, tamamlandığında dünyanın en büyük manyetik hapsolmuş plazma fiziği deneyi ve en büyük deneysel tokamak füzyon reaktörü olacak.
Son yıllarda EAST, ITER ve gelecekteki Çin Füzyon Mühendisliği Test Reaktörü (CFETR) gibi projeler için kritik öneme sahip olan yüksek hapsetme modunda önemli ilerlemeler kaydetti. Bu başarılar, küresel füzyon reaktörlerinin geliştirilmesine değerli bilimsel veriler sunuyor.
EAST’in bulunduğu Hefei, Anhui Eyaleti’nde, füzyon enerjisinin geliştirilmesi ve uygulanmasını hızlandırmak amacıyla yeni nesil deneysel füzyon araştırma tesisleri inşa ediliyor.
ASIPP Direktörü Song Yuntao, “EAST aracılığıyla uluslararası iş birliğini genişletmeyi ve füzyon enerjisini insanlık için pratik bir güç kaynağına dönüştürmeyi umuyoruz” dedi.
Dünya
Kallas’dan Türkiye ziyareti öncesi açıklama: “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”
Published
17 saat önceon
Ocak 23, 2025By
adminAvrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bölgesel konular başta olmak üzere işbirliğinde önemli bir aktör olarak gördüğü Türkiye’nin AB’ye aday, ortak çıkarlara sahip stratejik ortak olduğunun altını çizerek; “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu gerçekten görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kallas, 24 Ocak’ta bölgesel gelişmeleri ve Türkiye-AB ilişkilerini ele almak üzere Türkiye’ye yapacağı ziyaretin yanı sıra, AB’nin dış politika ve savunma ajandasını, Suriye’deki yeni yönetimle yürütülecek ilişkileri, Gazze’deki ateşkesin kalıcı olması için çabaları ve yeni ABD yönetimi ile masaya yatıracakları ana başlıkları AA muhabirine değerlendirdi.
– “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”
Soru: Türkiye’yi ziyaretinizden önce; Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumunu ve ilişkilerin geleceğini değerlendirebilir misiniz? Mesajınız nedir?
Kallas: Türkiye, stratejik öneme sahip ortağımızdır. Dolayısıyla Türkiye ile kapsamlı ortaklıklar kurmak istediğimiz açık. Son ziyaret 2022’deydi, bu yüzden Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu tam olarak görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz. Bu nedenle daha fazla işbirliğine kesinlikle yer var.
-“İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz”
Soru: Türkiye’yi sadece bölgesel işbirliği için bir aktör olarak mı görüyorsunuz, yoksa Türkiye’nin AB’ye aday ülke olduğu gerçeğini de dikkate alıyor musunuz? Ziyaretinizi Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog ve Türkiye-AB Ortaklık Konseyinin yeniden canlandırılmasına imkan verecek bir ön adım olarak yorumlayabilir miyiz?
Kallas: İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz. Bu, Suriye’ye ilişkin ortak çıkarımız. Ayrıca, bu ülkenin doğru yönde gelişmesine, toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan ilgimiz de ortak. Diğer yandan Gazze’de ateşkes devam ediyor ve barış, halk için önemli. Dolayısıyla bunlar eş zamanlı çalışabileceğimiz konular. Elbette, aday ülke statüsüne sahibiz. Türkiye, aday ülke statüsünde olmaya devam ediyor. Ancak bu süreç duraklamış vaziyette. 27 üye ülkeyle aynı doğrultuda çözülmesi gereken konular var. Elbette Kıbrıs hakkındaki mesele var, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel haklar konuları tartışmamız gereken konular. Dolayısıyla bunlar bizim temas noktalarımız.
Soru: Sizce NATO’dan ayrı bir Avrupa savunma sistemi kurulmalı mı; yoksa bunun, NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürme riski var mı?
Kallas: NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürmemeliyiz. AB’de 27 ordumuz var ve hepsi birlikte işbirliği yaptığımız bu kolektif savunmaya katkıda bulunmalı. Her ülkenin bir savunma planlaması ve bir savunma bütçesi var. Yani “Avrupa ordusuna ihtiyacımız var.” diyemeyiz ancak bu 27 üyenin NATO ve AB söz konusu olduğunda çok iyi bir şekilde birlikte çalışmasına ihtiyacımız var. NATO içinde 23 üyemiz var, bu da bizi (AB ve NATO) doğal ortaklar yapıyor. Ancak elbette NATO’da birlikte çalışmamız gereken daha fazla müttefik var ve Türkiye de bunlardan biri.
– “(Suriye’ye yönelik) Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız”
Soru: İlk günden beri Suriye’deki yeni yönetime destek konusunda temkinli açıklamalar yapıyorsunuz. Peki şimdi sizin gözleminiz nedir? Ülke doğru yolda ilerliyor mu?
Kallas: Bir şey söylemek için henüz çok erken. Yani, doğru şeyleri söyledikleri açık. Ancak doğru yönde ilerleyip ilerlemedikleri konusunda da doğru adımları atıyorlar mı? Bu yüzden uluslararası aktörlerin yanı sıra Arap ülkeleri gibi bölgesel aktörlerin ve Türkiye’nin de ortak bir anlayışa sahip olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Suriye’deki hükümetin kapsayıcı olduğunu görmek istiyoruz. Hiçbir radikalleşme görmek istemiyoruz. Ülkenin istikrarlı olması herkesin çıkarına. Bu yüzden ihtiyatlı bir şekilde iyimseriz. Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız ancak bunu “adım adım” yaklaşımıyla yapacağız. Yani, doğru şeyleri yaparlarsa, biz üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Yanlış yöne giden adımlar atarlarsa, o zaman bir adım geri atmaya ve bazı yaptırımları geri koymaya da hazırız.
– “Suriye’yi inşa edebilmeleri için üzerimize düşeni yapmaya hazırız”
Soru: Normalleşmenin yolu, ülkenin yeniden imarından geçiyor. Peki AB, Suriye’nin yeni yönetimine yönelik sektörel yaptırımlarını kaldıracak mı?
Kallas: Bunu 27 Ocak Pazartesi günü tartışacağız. Dışişleri Bakanları toplantımız var, ele alacağımız konulardan biri de bu. Ama biz, ülkelerini inşa edebilmeleri için üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Elbette, biliyorsunuz, bankacılık hizmetlerine erişim, ilk aşamada gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Ama çok gerçekçi olmak gerekirse, bir sonraki adımımız onların (Suriye yönetiminin) yaptıklarına göre şekillenmeli. Herkes doğru yönde adım atıldığını görmek istiyor.
– “(Suriye’deki DEAŞ üyesi Avrupa vatandaşlarının geri alınması) Karar üye devletlere ait”
Soru: AB, üye ülkelerini, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG tarafından tutulan AB vatandaşı DEAŞ üyelerini geri almaya ve bu teröristleri adalete teslim etmeye teşvik eder mi?
Kallas: DEAŞ’a geri dönülmemesinin ve terörizmin azalmasının herkesin çıkarına olduğu açıktır. Çünkü herkes, AB ve Türkiye, bölgemizde gelişen terör örgütleriyle ilgili risklerle karşı karşıya. Yani, iş vatandaşları geri almaya gelince, bunun (terörün) geri dönmemesi için her şeyi yaptığımızdan emin olmalıyız. Sonra tabii bu, bu çeşit tutuklu ve savaşçısı olan üye devletlerin kendilerinin vereceği bir karardır. Dolayısıyla karar üye devletlere aittir.
– “(Gazze’deki ateşkes) AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması”
Soru: AB, Gazze’deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve insani yardımını artırdı. Peki AB Gazze’de sadece insani bir rol oynamayı mı tercih ediyor? Yakında AB İsrail Ortaklık Konseyi’ni toplayacağınızı duyurdunuz. Bu toplantıda İsrailli meslektaşlarınıza mesajınız ne olacak?
Kallas: AB-İsrail Ortaklık Konseyi’miz olacak ve ardından Filistin Yönetimi ile üst düzey bir siyasi diyalog kuracağız. İki devletli çözümü aklımızda tutmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İki devletli bir çözüme sahip olmak için dengeli bir yaklaşım olması gerekiyor. Ortaklık Konseyi’nin gündemi ise bölgesel durum ve aynı zamanda çok somut olarak, şu anda Gazze’deki durum. Şimdi ateşkes var. Ama AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması. Bunu elde edebilmek için hem İsrail’in güvenlik kaygılarının hem de Filistinlilerin var olma hakkının dikkate alınması gerekiyor.
Soru: Ukrayna konusuna geldiğimizde; ABD Başkanı Donald Trump, savaşı durdurmak istediğini açıkça belirtti. Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Kallas: Hepimizin yapması gereken şey Rusya’ya büyük baskı yapmak. Çünkü şu anda Rusya barış istemiyor. Rusya Ukrayna’yı, oradaki insanları, sivil altyapıyı bombalamayı bırakırsa ve askerlerini çekerse, o zaman bu savaş sona erer. Ayrıca Türkiye’nin Rusya’ya baskı yaparak sahada barışı sağlamada çok çok önemli bir rolü olduğunu görüyorum.
– “Yeni ABD yönetimiyle işbirliği yapmaya istekliyiz”
Soru: Trump’ın ikinci dönemi resmen başladı. Brüksel’de bu süreçte endişeli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Yeni ABD yönetimiyle ele alacağınız ilk konu ne olacak?
Kallas: Elbette, seçimler her zaman çok çalkantılı zamanlardır. Tabii ki, yönetim değişirse, sonuç politikada da değişiklikleri beraberinde getirir. Bu yüzden yeni yönetimle de işbirliği yapmaya istekliyiz ve sabırsızlanıyoruz. Ayrıca, yeni yönetimle ele almamız ve işbirliği yapmamız gereken ana konular elbette güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik konular. ABD ve AB büyük ticaret ortaklarıdır. Ekonomilerimiz çok iç içe geçmiş durumda. Elbette, dış politika konularına gelince; eğer ABD Çin konusunda endişeliyse, o zaman önce Rusya konusunda endişelenmeli. Dolayısıyla Ukrayna’nın bu savaşı kazanması için desteklenmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.
– “Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum”
Soru: Eklemek istediğiniz bir şey, Türkiye ziyaretinizle ilgi paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kallas: Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum. Yani bu, AB ve Türkiye’nin ortak olduğunu ve masaya yatırıp işbirliği yapacağımız birçok konu olduğunu gösterecek. Çok teşekkür ederim.
Üstel, Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda daha güçlü bir ses olması için birlik ve dayanışma çağrısında bulundu
Los Angeles’ta çıkan Hughes yangını 4 bin hektardan fazla alana yayıldı
Girne Belediyesi Ramadan Cemil Meydanı- Antik Liman arasında ücretsiz buggy servisi başlattı
Trending
-
Kıbrıs2 yıl önce
Yüksek Adliye Kurulu, terfi eden ve atanan yargıçları açıkladı
-
Kıbrıs2 yıl önce
BES ve DEV-İŞ’in belediyelerle ilgili eylemi bir günlüğüne askıda
-
Kıbrıs2 yıl önce
“Maç için Güney Kıbrıs’a ilk kez geçecek olan Kıbrıslı Türkler’den KKTC doğum belgesi isteniyor”
-
Kültür Sanat3 yıl önce
Ferhan Şensoy hayatını kaybetti
-
Ekonomi2 yıl önce
İlk yerli kolza tohum adayları toprakla buluşturuldu
-
Ekonomi2 yıl önce
Baykar’ın insansız savaş uçağına Ukrayna motoru güç verecek
-
Rum Basını2 yıl önce
Anastasiadis’in Kovid testi pozitif
-
Spor2 yıl önce
Beşiktaş’ta Alanyaspor maçı hazırlıklarını devam ediyor