Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Tunus’ta demokrasiye müdahale: Süreç nasıl ilerledi? Kim, ne dedi?

Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in pazar günü başbakanı görevden alması ve Meclisin tüm yetkilerini durdurmasıyla başlayan kriz devam ediyor. Peki neler dolu, kim ne dedi? Hatırlayalım.

Published

on

Tunus’un Fransa’dan bağımsızlığını kazandığı 25 Temmuz 1957’nin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Kays Said, demokrasiye müdahale olarak değerlendirilen bir dizi karar aldığını açıkladı.

Said, askeri yetkilerle yaptığı toplantının ardından yaptığı açıklama ile “ülkenin içinden geçtiği olağanüstü koşulları” gerekçe göstererek Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurdu.

‘Arap Baharı’ndan Kays Said’e

“Arap Baharı” olarak adlandırılan sürecin başladığı ülke olan Tunus’ta, bir seyyar satıcının kendisini yakmasıyla başlayan protestolar 14 Ocak 2011’de Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı.

Uzun bir dönem demir yumrukla yönetilen ülke, 2011’den itibaren siyasi olarak çalkantılı bir sürece girdi. Tunus, çevresinde yaşananlara rağmen bölge için demokrasi adası olma özelliğini korumayı başardı.

Tunus’ta 2011’deki olayların ardından yapılan seçimlerde laik partileri bir araya toplayan Baci Kaid el-Sibsi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna otururken, ülke demokratik çizgisinden sapmadan, bölge için örnek olmaya devam etti.

Cumhurbaşkanının vefat etmesiyle 2019’un eylül ayında düzenlenen seçimlerde ise Anayasa Hukukçusu Kays Said Cumhurbaşkanı seçildi.

Yeni Cumhurbaşkanı’nın koltuğuna oturması ile siyasi çalkantılar da başladı. Hem Meclisin seçtiği başbakanlar hem de Meclisin kendisi birçok kriz yaşadı. 

COVID-19’un ağır etkisi

Geçtiğimiz cumartesi günü, Tunus’ta yeni tip koronavirüs nedeniyle 317 kişinin hayatını kaybetmesiyle salgının başlangıcından bu yana “en yüksek” günlük can kaybı kayıtlara geçti.

Sağlık Bakanlığının son verilerine göre, Tunus’ta toplam can kaybı 18 bin 369’a ve vaka sayısı 563 bin 930’a yükseldi, 457 bin 579 kişi sağlığına kavuştu.

Öte yandan Bakanlık, ülkede COVID-19’un Alfa ve Delta varyantlarının hızla yayıldığı uyarısında bulundu.

Protestolar yükseldi

Tunus’ta cuma günü yüzlerce kişi, ülkede sağlık sektöründe yaşanan sorunlara tepki olarak, hükümetin istifası ve Meclisin feshedilmesi talebiyle gösteri düzenledi.

Bazı sosyal medya aktivistlerinin çağrısıyla Meclis binasının yakınlarında toplanan göstericiler, “Yönetim ve hükümet… Bozuk sistem”, “Ey vatandaş ayaklar altına alındın”, “Halk siyasilerin yolsuzluğundan bıktı” ve “Hükümetin istifası ve meclisin feshedilmesine evet” yazılı pankartlar taşıdı.

Nahda Hareketi’nin “Ülke içinden ve dışından desteklenen suç çeteleri” olarak nitelendirdiği kimi gruplar ise Nahda Hareketi’ne ait bazı binalara saldırdı.

Sosyal medya ve BAE izleri

Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi TRT Arabi’ye yaptığı açıklamada, “Dış medyaya bakınca ne olduğunu anlayabiliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin medyası, darbeye giden yolu hazırladı. Nahda Hareketi’ni sürekli hedef gösterdi. Halbuki bizim hiçbir devlet ile bir problemimiz yok. Onlar tarihi ve stratejik nedenlerle, nerede olursa olsun ‘siyasal İslam’ diye tabir ettikleri hareketleri hedef alıyorlar.Oysaki herkes kendi iç işleriyle ilgilenmeli” İfadelerini kullanarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) medyasının demokrasiye müdahalede oynadığı role dikkat çekti.

Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said’in kendisiyle istişare ettiği iddiasını ise yalanlayarak, “Böyle bir istişare olmadı. Ülkedeki olağanüstü halin uzatılmasıyla ilgili 2 ayda bir istişare düzenliyoruz. Ancak toplantıda alınacak kritik kararlarla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi” dedi.

“Türkiye’deki darbe girişiminden aldığımız ders tam olarak buydu”

Darbe haberini alır almaz sokağa çıktığını belirten Gannuşi, şunları söyledi:

“Arkasındaki taraf kim olursa olsun darbelere karşı tutumumuz biliniyor. Tunus’ta bir darbe olursa hemen sokağa çıkmamız gerektiğini biliyorduk. Türkiye’deki darbe girişiminden aldığımız ders da tam olarak buydu. Bundan dolayı haberi alır almaz sokağa çıktık. Meclis binasına gidince Parlamento kapısının kapalı olduğunu gördük.”

Peki, dünden bugüne neler yaşandı?

Kays Said’in açıklamalarından 1 gün sonra Cumhurbaşkanlığından bir açıklama daha geldi.

Yapılan yazılı açıklamada, Said’in “27 Ağustos’a kadar kişi ve araçların 19.00’dan 06.00’ya kadar sokağa çıkmalarını yasaklayan” bir kararname çıkardığı belirtildi.

Acil sağlık vakaları ve gece işçilerinin yasağın dışında tutulduğu aktarılan açıklamada, 1 aylık sokağa çıkma yasağı saatleri dışında temel ihtiyaç veya acil sağlık duru mları hariç şehirler arası yolculukların da yapılamayacağı kaydedildi.

Açıklamada, kararnamede halka açık yollarda ve meydanlarda 3’ten fazla kişinin bir araya gelmesinin de yasaklandığı ifade edildi.

Devlet kurumlarında çalışmalar 2 günlüğüne durduruldu

Said’in yarından itibaren ordu ve polis dışında idari nitelikteki devlet kurumlarında 2 gün süreyle çalışmayı durdurma yönünde kararname çıkardığı belirtilen açıklamada, çalışmayı durdurma süresinin uzatılabileceği aktarıldı.

Açıklamada, kararın her bakan ve yerel yetkiliye fiili olarak veya uzaktan çalışmak için bir dizi çalışanı görevlendirme izni verdiği duyuruldu.

İçeride kim, ne dedi?

Tunus’ta Mecliste yer alan siyasi partilerden Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi, Demokratik Akım Partisi, Tunus İşçi Partisi, Tunus Cumhuriyet Partisi ve Onur Koalisyonu, Cumhurbaşkanı Kays Said’in darbe girişimine karşı açıklamalarda bulundu.

Tunus Meclisinde 53 milletvekiliyle temsil edilen parlamentonun birinci partisi olan Nahda Hareketi yaptığı yazılı açıklamada, olayı “devrime ve anayasaya karşı bir darbe” olarak nitelendirdi.

Hareketin lideri Raşid el-Gannuşi ise yaptığı basın açıklamasında, Nahda ve destekçilerinin devrimi savunacağını belirtirken, “Demokratik olarak seçilmiş parlamento, hükümet ve diğerleri halen görevinin başında” ifadelerini kullandı.

“Anayasanın ciddi şekilde ihlali”

Tunus’un Kalbi Partisi, Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararları, “anayasanın ciddi şekilde ihlali” ve “ülkenin tek adam yönetimine dönüşü” şeklinde nitelendirdi.

Parlamentoda 29 milletvekili bulunan ve hükümeti destekleyen koalisyonun ortaklarından Tunus’un Kalbi Partisi, Cumhurbaşkanı Said’in açıklamalarının, anayasanın 80’inci maddesindeki hükümlerin, sivil devletin temel maddelerinin ciddi bir ihlali olduğunu belirterek, bu durumu tek adam yönetimine bir dönüş olarak tarif etti.

Partinin kanun devletine, kurumlarına bağlılığı ifade edilen açıklamada, seçimlerin meşruiyetine saygı duydukları ve yasalara aykırı hiçbir kararı kabul etmeyecekleri kaydedildi.

Açıklamada, Mecliste ivedilikle bir oturum düzenlenmesinin yanı sıra Başbakan Hişam Meşişi’ye meşru görevini üstlenmesi, hükümet başkanlığı makamında boşluğa yer bırakmaması çağrısında bulunuldu.

Tunus’un Kalbi Partisi ordudan ve güvenlik güçlerinden, devleti, kurumlarını; cumhuriyetin değerlerini ve değişmez ilkelerini korumak; halkın güvenliğini sağlamak için milli ve tarihi rolüne bağlı kalmasını istedi.

“Cumhurbaşkanı’nın 80. maddenin yorumuna katılmıyoruz”

Tunus Meclisinde 22 milletvekili bulunan Demokratik Akım Partisi’nin politbürosu, Said’in gece saatlerinde meclisin çalışmalarını dondurma ve başbakanı görevden azletme gibi aldığı kararları görüşmek üzere olağanüstü bir toplantı düzenledi.

Toplantının ardından yapılan yazılı açıklamada, partinin Cumhurbaşkanı’nın anayasanın 80. maddesini yorumlama şekline katılmadığı; bundan kaynaklanan, anayasa dışındaki kararları ve uygulamaları da kabul etmediği kaydedildi.

Tunus İşçi Partisi ise yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in anayasayı “açıkça ihlal” ettiği ve 80. maddeye dair uygulamanın da yasaya aykırı olduğuna dikkati çekti.

“Anayasaya darbe”

Tunus Cumhuriyet Partisi’nden yapılan yazılı açıklamada da Cumhurbaşkanı Said’in aldığı kararların, “anayasaya darbe” olduğu belirtildi.

“Anayasanın dışına çıkan ve anayasaya açık bir darbe olan bu kararları reddediyoruz” ifadesinin kullanıldığı açıklamada, Cumhurbaşkanı’na aldığı kararlardan geri adım atma ve ülkedeki krize çözümler arama çağrısı yapıldı.

Açıklamada, ülkedeki demokratik ve ulusal güçlere de krize çözüm aramak için çabaları koordine etme çağrısında bulunuldu.

Onur Koalisyonu, halkı özgürlükleri ve devrimi savunmaya çağırdı

Tunus Onur Koalisyonu yaptığı yazılı açıklamada Cumhurbaşkanı Said tarafından alınan kararları kesin bir şekilde reddettiğini vurgulayarak, halkı özgürlükleri ve devrimi savunmaya çağırdı.

Mecliste 18 milletvekili bulunan Onur Koalisyonu Başkanı Seyfeddin Mahluf, Cumhurbaşkanı Said’in meclisin yetkilerini dondurma kararına karşı “Halkın temsilciler meclisi dondurulmamıştır ve dondurulamaz” ifadeleriyle tepki gösterdi.

Meclisin çevrim içi yapacağı toplantıya destek vereceğini duyuran Onur Koalisyonu, darbeyi kınayan bir açıklama yapılacağı bilgisini verdi.

Halk Hareketi ve Halk Akımı Partisinden darbe girişimine destek

Parlamentoda 15 milletvekili bulunan Halk Hareketi Partisi, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in aldığı kararların anayasaya uygun olduğu, ülkenin bütünlüğünü, ülke güvenliğini ve bağımsızlığını korumak ve devlet mekanizmasının normal işleyişini sağlamak için hukuk ve anayasa çerçevesinde sorumluluğunun gerektirdiği üzere hareket ettiği kaydedildi.

Cumhurbaşkanı tarafından verilen kararlara desteğini ifade eden parti, bu durumu “karşı güçler tarafından ihlal edilen devrimin gidişatını düzeltmenin bir yolu” olarak yorumladı.

Halk Akımı Partisi de yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in kararına destek vererek şu ifadeleri kullandı:

“Halkımızın vatanını geri kazanması ve devlet kurumlarının iktidar koalisyonunun krizlerinden kurtarılması için siyasi ufuk açan önemli bir adım.”

Açıklamada ayrıca, Cumhurbaşkanı Said’in kararlarıyla anayasa hükümleri çerçevesinde hak ve özgürlüklerin güvence altına alınacağı ve halk iradesinin somutlaştıracağı izlenecek bir yol haritasının ilan edilmesi yönünde çağrıda bulunuldu.

Kays Said: Tarihi bir sorumluluk aldım

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, tarihi bir sorumluluk üstlendiği ve aldığı kararların anayasaya uygun olduğu görüşünde. Bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden, “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istedi.

Ülkelerin ve toplumların karşılaşabileceği en büyük tehlikenin, iç çatışma olduğunu kaydeden Said, “Tarihi bir sorumluluk aldım. Bu durumun darbeyle alakası olduğunu iddia eden, hukuk derslerini gözden geçirsin. Biz darbeci değiliz ama Tunus devletini de kolay lokma yapmayacağız” dedi.

Kararı, anayasanın verdiği yetkiye dayanarak ve 80. maddeye istinaden aldığını belirten Said, şunları kaydetti:

“Bazıları, bunu nasıl darbe olarak görüyor şaşırıyorum. Ben hukuk okudum ve okuttum ve darbenin ne olduğunu biliyorum. Darbe, meşruiyetin dışına çıkmaktır. Ben anayasayı uyguladım. Şartlar oluştu, bu şartlar arasında usul şartları da vardı ve bunları yerine getirip başbakanı çağırdım ve onu bilgilendirdim.

Dışarıda kim ne dedi?

Türkiye

Dışişleri Bakanlığı, Tunus’ta halkın iradesini temsil eden parlamentonun faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyulduğunu ve ülkede anayasanın hükümleri çerçevesinde demokratik meşruiyetin en kısa sürede yeniden tesis edilmesinin temenni edildiğini belirtti.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Tunus’ta Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı 25 Temmuz 2021’de halkın iradesini temsil eden Meclisin faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyuyoruz” ifadesi yer aldı.

Tunus’un bölgede halkın beklentileri doğrultusunda yürütülen demokratik süreç bakımından örnek bir başarı öyküsüne sahip olduğu vurgulanan açıklamada, ülkenin bu müstesna konumunun ve demokratik kazanımlarının korunmasının Tunus için olduğu kadar bölge için de büyük önem taşıdığına dikkat çekildi.

ABD

Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, basın toplantısında, “Tunus’taki gelişmelerden dolayı endişeliyiz” dedi.

Psaki, “Durum hakkında daha fazla bilgi edinmek, sükuneti teşvik etmek ve Tunus’un demokratik ilkeler doğrultusunda ilerleme çabalarını desteklemek için hem Beyaz Saray’dan hem de ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzeyde Tunuslu liderlerle temas halindeyiz” ifadesini kullandı.

Ülkede yaşananlar hakkında Beyaz Saray’ın darbe olup olmadığı konusunda henüz bir tespitte bulunmadığını belirten Psaki, karar vermeden önce Dışişleri Bakanlığının hukuki inceleme yapmasının beklendiğini kaydetti.

BM

Birleşmiş Milletler (BM), Tunus’taki darbe girişimiyle ilgili taraflara şiddetten kaçınma ve farklılıkların diyalogla çözümü için çağrıda bulundu.

Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, günlük basın toplantısında, Tunus’taki gelişmeleri yakından izlediklerini belirtti.

Haq, “Tüm tarafları itidalli olmaya, şiddetten kaçınmaya, sükunetin korunmasına ve tüm farklılıkların diyalog yoluyla çözülmesi için çağrıda bulunuyoruz” dedi.

Tunus’taki krizin darbe olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Haq, “Durumu izlemeye devam ediyoruz ve Tunuslu mevkidaşlarla temaslarımızı sürdüreceğiz. Durumun sakin kalacağını umuyoruz” şeklinde cevap verdi.

Katar

Katar Dışişleri Bakanlığı, Tunus’taki darbeye ilişkin tüm taraflara krizin atlatılması için itidal çağrısı yaptı.

Katar Dışişleri Bakanlığı, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in gece Meclis yetkilerinin dondurulması ve milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması kararına ilişkin yazılı açıklama yayımladı.

Açıklamada Katar’ın, Tunus’taki tarafların krizin üstesinden gelinmesi için diyalog yolunu tercih etmeleri, devletin kurumlarının güçlendirilmesi ve Tunus Cumhuriyeti’nin yasalarının uygulanması temennisinde bulunduğu ifade edildi.

AB

Avrupa Birliği (AB), Tunus’ta anayasaya, kurumlara ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulması çağrısında bulundu.

AB Komisyonu sözcülerinden Nabila Massrali, “Tunuslu tüm aktörlere anayasaya, anayasal kurumlara ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermeleri çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.

Massrali, ayrıca Tunus’ta istikrarın korunması için sükunetin sağlanması ve şiddete başvurulmaması çağrısı yaptıklarını kaydetti.

Almanya

Alman hükümeti Tunus’ta yaşanan son gelişmelere ilişkin, demokratik anayasal düzene hızla dönüş çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Adebahr, başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, Tunus’ta parlamentonun askıya alınmasından kaygılı olduklarını belirtti.

Ülkede demokratik anayasal düzene hızlı dönüş çağrısında bulunan Adebahr, demokrasinin bir an önce yeniden tesis edilmesi gerektiğine inandıklarını ifade etti.

Fransa

Fransa, Tunus’taki gelişmeleri büyük dikkatle izlediğini belirterek, hukukun egemenliğine saygı duyulması çağrısında bulundu.

Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Fransa’nın Tunus Cumhurbaşkanı’nın pazar akşamı açıkladığı kararları not ettiği belirtildi.

“Fransa, Tunus’taki siyasi duruma dair gelişmeleri büyük bir dikkatle izliyor” ifadesi kullanılan açıklamada, hukukun egemenliğine saygı duyulması ve sağlık, ekonomi ve sosyal krize odaklanması gereken kurumların işlevlerinin bir an önce normal dönmesinin istendiği paylaşıldı.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam