Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Türk dünyasında yeni strateji: Alfabe

Türk Cumhuriyetleri, “Kiril’den Latin alfabesine geçme” sürecini tamamlıyor. Alfabe değişikliğine gitmeyen tek ülke ise Kırgızistan. Peki “alfabe” değişikliğinin stratejik olarak önemi ne? Konunun uzmanıyla konuştuk.

Published

on

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri henüz bağımsız birer ülke değildi ve bu dönemde Türk boylarının Kiril alfabesine geçiş süreci başlatıldı.

Ruslar, her bir Türk boyuna farklı Kiril alfabesi oluşturdu. Bu alfabe; dil, edebiyat, ticaret, ekonomi gibi alanlarda Türk dünyasının iletişimini aksattı.

Günümüzde Türk Cumhuriyetleri adım adım alfabe değişikliğine giderek, Kiril’den Latin’e geçiyor.

Alfabede önemli bir değişikliğe giden son Türk Cumhuriyeti ise Özbekistan oldu. Bu kararla birlikte Türk Cumhuriyetleri içinde alfabe değişikliğine gitmeyen tek ülke Kırgızistan kaldı.

Türk Cumhuriyetleri’nde alfabe değişikliği

Azerbaycan bugün, 34 harf içinden seçilmiş 32 harfli Latin alfabesini kullanıyor.1993 yılında Türkmenistan ve Özbekistan, 1994 yılında Karakalpakistan da Latin alfabesine geçti fakat bu ülkelerin alfabelerinde çerçeve alfabeden yani ortaklıktan sapılma görüldü.

Son zamanlarda Özbekistan’da bazı iyileştirmeler yapılmaya başlandığı gibi artık hayatın her safhasında da Latin harflerinin kullanılması kararı alındı.

Kazakistan bir süreden beri alfabe değişikliği için çalışıyordu. 2017’de kademeli olarak Latin alfabesine geçme kararı aldı, ancak düzenlenen alfabe eleştirilere maruz kaldı. Türk bilim insanları “bir ses bir harf” önerisinde bulundu ve 28 Ocak 2021’de, Kazakistan’da yeni alfabe tanıtıldı.

Kırım Türkleriyle Gagavuz Türkleri de Latin alfabesi kullanırken, Irak Türkleri de kısıtlı yayınlarında Arap alfabesi yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin Latin alfabesini kullanıyor.

“Alfabe değişikliği gündemi 1991’den beri var”

Türk Cumhuriyetleri’nin “alfabe” stratejisini, Kırgızistan’ın alfabe değişikliğine gidip gitmeyeceğini, Türk dünyasında “ortak alfabe” gibi konuları Gazi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun TRT Haber’e anlattı.

1991 yılından itibaren Türk dünyası yeni bir süreç içine girdi. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) 5 bağımsız Türk cumhuriyeti daha eklendi ve bağımsız Türk dünyası yeryüzünde 7 cumhuriyetle temsil edilmeye başlandı. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, bu sürecin başlangıcında alfabe değişikliğinin de gündeme geldiğini vurguladı.

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 18-20 Kasım 1991 yılında İstanbul’da “Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu” düzenledi. Türk dünyasından birçok bilim adamının da katıldığı bu toplantının sonuç bildirisinde yeni cumhuriyetlere, Latin harflerine dayanan, 34 harfli ortak bir çerçeve alfabe tavsiye edildi.

Prof. Dr. Ercilasun, alfabe konusunun sadece bir tavsiye olduğu halde çok etkili olduğunu ve aşağı yukarı 1 ay sonra, 25 Aralık 1991’de toplanan Azerbaycan Parlamentosunun Latin alfabesine geçme kararı aldığının altını çizdi.

“Siyasi bağımsızlığın yanı sıra kültürel bağımsızlığın da bir simgesi”

Türk dünyasında Latin esaslı ortak bir alfabenin kullanılması Türkler için çok önemli bir adım. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, “Sovyetlerden ayrılarak bağımsız olan Türk cumhuriyetleri için Kiril’den Latin’e geçmek, siyasi bağımsızlığın yanında kültürel bağımsızlığın da bir simgesi.” dedi.

Prof. Dr. Ercilasun’a göre alfabe değişikliğinin birinci önemi; Stalin döneminde Türklere baskıyla kabul ettirilen Kiril alfabesi “Rusya’ya bağımlılığı” temsil ederken, Latin alfabesi ise “hür ve medeni dünyaya açılışı” temsil ediyor.

İkinci olarak ortak bir alfabe, Türk dünyasındaki yakınlaşma ve iş birliği arzusunu ortaya koyuyor. 7 cumhuriyette ve Kırım, Gagavuz Yeri, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Kosova, Batı Trakya, Irak, Suriye gibi ülkelerdeki Türk topluluklarında ortak bir alfabenin kullanılması; bu ülke ve topluluklar arasında büyük bir kültürel temas imkanı sağlıyor.

“Türkiye kamuoyunun Türk dünyasını izlemesi gerekir”

Kiril alfabesi Türk dünyasındaki iletişimi zorlaştırıyordu. Latin alfabesinin bu iletişimi nasıl etkileyeceği konusunda Ahmet Bican Ercilasun şunları söyledi:

“Alfabe değişikliği iletişimi hiç şüphesiz, olumlu etkileyecek. Balkanlardaki Türk toplulukları öteden beri Türk basın yayın hayatını ve Türk edebiyatını takip etmekteydi. Azerbaycan da bu yola girdi. Türkiye kamuoyunun da onları izlemesi gerekir. Bunun için Türkiye’de çalışmalar yapılmalı. Sürecin Türkistan ülkelerine doğru yayılması zaman alsa da mutlaka oraya da ulaşacak.”

Türk dünyasında ortak alfabe: Birleştirilmiş Türk elifbası

“Türk dünyasında ortak bir alfabe oluşturulabilir mi ve daha önce böyle bir çalışma yapıldı mı?” sorularına ilişkin Prof. Dr. Ercilasun şunları açıkladı:

“Türk dünyasının yüzde 98’ini oluşturan Müslüman Türklerin kullandığı Arap alfabesi ortaktı. Doğu ve Batı Türklüğü metinlerinde yani Çağatayca ile Osmanlı Türkçesi arasında sadece önemsiz bazı imla farkları vardı.

Sovyetler döneminde 1927 yılında başlayan Latin alfabeleri sürecinde de ortak bir alfabe vardı, diyebiliriz; alfabenin adı ise “Birleştirilmiş Türk elifbası”ydı. Ancak bu süreç 1937-38 yıllarında Stalin tarafından durduruldu ve Türkler, her Türk yazı dili için farklılaştırılmış olan, Rusların milli alfabesi Kiril alfabesine geçirildi. 1991’de değişmiş olan işte bu baskılı süreçti.”

“Önümüzdeki yıllarda ortak çerçeve alfabede buluşacağımızı ümit edebiliriz”

34 harfli çerçeve alfabenin aslında ortak bir alfabe ve süreç içinde bu alfabeden sapmalar olduğunu belirten Ercilasun, “Özbekistan ve Kazakistan örneklerinde gördüğümüz gibi sapmalardan uzaklaşma ve ortaklığa doğru yönelme de var. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda ortak çerçeve alfabede buluşacağımızı ümit edebiliriz.” dedi.

Alfabe değiştirmeyen tek Türk Cumhuriyeti: Kırgızistan

Türk cumhuriyetleri içinde alfabe değişikliğine gitmeyen tek ülke Kırgızistan kaldı. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un bu hakkındaki düşünceleri şöyle:

“Bence, Kazakistan’daki süreç tamamlandıktan sonra Kırgızistan da Latin alfabesine geçmeyi düşünecek. Bu konudaki kararın 10 yılı geçeceğini sanmıyorum.

Alfabe değişiklikleriyle ilgili kararların siyasi otoriteler tarafından alındığını hatırlayalım. Siyasi otoriteler de elbette kendi kamuoylarının etkisinde kalmakta. Kırgızistan kamuoyunda da Türkiye’ye ve Latin alfabesine karşı bir eğilim seziliyor. Bunun sonuçlarını göreceğimizi kuvvetle tahmin ediyorum.”

“Siyasi ve kültürel şartlar elverdikçe ortak çerçeve alfabeye doğru gidiş olacak”

Ahmet Bican Ercilasun Türk dünyası ve alfabe konusundaki görüşlerini şu sözlerle bitirdi:

“Bu arada Güney Azerbaycan başta olmak üzere İran’ın toplamında 30-35 milyonluk, Doğu Türkistan’da 15-20 milyonluk, Afganistan’da 3-4 milyonluk Türk kitleleri var ve bunlar Arap harfleri kullanmaya devam ediyorlar. Siyasi ve kültürel şartlar elverdikçe oralarda da ortak çerçeve alfabeye doğru gidişler olacağını düşünebiliriz.”

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam