Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan: “KKTC bizim nezdimizde zaten TDT’nin tam üyesi konumundadır”

Published

on

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “KKTC bizim nezdimizde zaten Türk Devletleri Teşkilatı’nın tam üyesi konumundadır” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’daki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne yapacağı ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan, 6 Temmuz’da Şuşa’da gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi’ne KKTC‘nin de katılmasına ilişkin soru üzerine, şu ifadeleri kullandı:

KKTC bizim nezdimizde zaten Türk Devletleri Teşkilatının tam üyesi konumundadır. Bu konuda başta Azerbaycan olmak üzere onların yaklaşımı da bizimle hemen hemen aynı konuma gelmiştir. Son Şuşa Zirvesi’nde malum KKTC orada bulundu. Arkadaşlarımızdan da Cevdet Bey ve Hakan Bey zirvede bulundular. Bundan sonraki süreçte KKTC‘yi burada nasıl tam üye noktasına taşırız, bunun gayreti içerisindeyiz. Türk devletleri içinde hukukumuzun en ileri derecede olduğu Türk devletleriyle bunu geliştiriyoruz. Mümkün olduğunca da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Bey’in o devletlerin başkanlarıyla olan münasebetlerini de geliştiriyoruz.”

Zirvede NATO’nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasını tahkim etmek, müttefiklerin imkan ve kabiliyetlerini güçlendirmek amacıyla istişarelerde bulunacaklarını belirten Erdoğan, “NATO’nun kuruluşunun 75’inci yıl dönümüne tekabül etmesi hasebiyle zirvemiz ayrı bir anlam taşıyor. Geçen sene Vilnius’da aldığımız kararların takibini yapacağız. Bu vesileyle bir oturumda Avrupa Birliği temsilcilerinin de katılımıyla Asya-Pasifik bölgesindeki NATO ortakları olan Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda ile liderler düzeyinde bir araya geleceğiz.” ifadelerini kullandı.

Zirvenin son oturumunu ise NATO-Ukrayna Konseyi formatında icra edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Zirveden beklentimiz, müttefiklerin milli güvenlik hassasiyetlerini gözeten, ittifak dayanışmasını ve birlik ruhunu güçlendiren neticelerin elde edilmesidir. Terörle mücadele ve müttefikler arasında savunma sanayi ticareti önündeki engellerin kaldırılması konusunda Vilnius’da aldığımız kararların uygulanması bu bakımdan mühimdir. Yapacağımız görüşmelerde başta yakın çevremiz olmak üzere dünyada artan terör tehdidine dikkati çekeceğiz. Terör örgütleriyle kararlı ve bütüncül bir mücadele yürütülmesi noktasında NATO’nun gayretlerinin artırılması gerektiğinin de altını çizeceğiz.

Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına olan bağlılığı ve desteği herkesin malumudur. Ukrayna’yı desteklemek için atılacak adımları tasarlarken NATO’nun savaşın tarafı haline getirilmemesi yönündeki ilkeli duruşumuzu da muhafaza ediyoruz. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını ilk günden beri ifade ettik. Bu uğurda İstanbul süreci başta olmak üzere önce ateşkesi temin, ardından da kalıcı barışa giden yolu açmak için elimizi başından itibaren taşın altına koyduk. Silahların konuştuğu, kan döküldüğü ve can kaybının yaşandığı her gün bizim ne kadar isabetli bir yerde durduğumuzu göstermektedir.”

– “Yükselen teknolojilerin beraberinde getirdikleri sınamalar da gündemimizde yer alacak”

Washington’da yapacakları istişarelerin, NATO’nun güney bölgesine yönelik yeni vizyonunun tespiti bakımından da önemli katkılar sağlayacağını dile getiren Erdoğan, “Siber dünya, dezenformasyonla mücadele ve yükselen teknolojilerin beraberinde getirdikleri sınamalar da gündemimizde yer alacaktır.” diye konuştu.

Washington Zirvesi’nin, Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğindeki merkezi rolün, NATO’ya ait olduğu hakikatini bir kez daha kayda geçireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye, NATO’nun misyonlarına ve harekatlarına en fazla katkı sağlayan ilk beş müttefikten biridir. Külfet paylaşımı noktasında üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Karada, denizde ve havada geliştirdiğimiz imkan ve kabiliyetlerle NATO’nun bel kemiği ülkelerin başında yer alıyoruz. Tehditlerin çeşitlenerek arttığı bu dönemde ittifaka verdiğimiz önem açıktır. Ortak değerlerimizin samimiyet testinden geçmekte olduğu Gazze’de Filistin halkına yönelik süregiden katliamları gündeme taşıyacağız. Bu vahim tablo karşısında uluslararası camianın İsrail’i durdurmakta yetersiz kaldığını ve Filistin’de adil, kalıcı barış tesis edilmeden küresel vicdanın rahat bir nefes almasının mümkün olmayacağını vurgulayacağız. Bütün bu meseleleri en yüksek derecede gündeme getirirken, ilişkin değerlendirmelerimizi müttefik devlet ve hükümet başkanlarıyla yapacağım ikili görüşmelerde de ele alacağım.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin hayırlı sonuçlara vesile olmasını diledi.

– “NATO’nun ilk beş ülkesinden bir tanesiyiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO Liderler Zirvesi’nden Türkiye’nin beklentileri nelerdir? NATO Genel Sekreterliğine seçilen Mark Rutte yönetiminde NATO ile ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?” sorusunu, şöyle cevapladı:

“NATO’nun ilk beş ülkesinden bir tanesiyiz. Bunu mali destek noktasında ve ayrıca NATO’ya güç katma noktasında söylüyorum. Türkiye’nin buradaki durumu bu. İlk beş ülke derken, bunu laf olsun diye söylemiyoruz. Bu artık NATO üyesi ülkelerin hepsinin bir yaklaşımıdır. Türkiye’ye bakışı da hepsinin böyledir. Bundan sonra da NATO’daki bu konumumuzu aynen güçlendirerek devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Buradan beklentimiz nedir? Vilnius’da neler görüştüysek, neler konuştuysak, tabii ki bundan sonraki süreçte de aynı durumları gerek Dışişleri Bakanı’m gerek Milli Savunma Bakanı’m yaptıkları görüşmelerle de teyit ediyorlar.”

Rutte’nin NATO Genel Sekreteri seçilmesinde Türkiye’nin rolünün üst düzeyde olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Rutte ile tabii Amerika’da ayrıca görüşmelerimiz olacak. Göreve başlamadan, Türkiye’yi ziyaret edeceğini bana söylemişti. Görüşmelerimizi yapmak suretiyle, adımlarımızı, nasıl Stoltenberg ile çok samimi bir havada süreci işlettiysek inanıyorum ki Rutte ile de aynı şekilde yürüteceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin terörle mücadelesinde ittifak ortaklarından yeterli desteği aldığını düşünüyor musunuz? Müttefiklerden somut beklentilerinizi sıralayabilir misiniz?” sorusu üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Tabii, NATO ile bu noktada istediğimiz konumda mıyız? Açık, samimi söylüyorum, şu anda bunları aşmanın gayreti içerisindeyiz. Özellikle NATO ile İsrail-Filistin konusunda istediğimizi, beklediğimizi henüz alabilmiş değiliz. Temennim odur ki ABD’deki görüşmelerimizde bunları tekrar gündeme getirip beklediğimiz neticeyi de alırız diye düşünüyorum. Dışişleri Bakanı’mın, Milli Savunma Bakanı’mın görüşmeleri var. Bütün bu görüşmelerle, kendilerini bu noktada uyaracağız.”

– Gazze’de ateşkes

Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması noktasında çalışmalara ilişkin son durumun sorulması üzerine Erdoğan, ateşkes için Doha’da çok ciddi görüşmelerin olduğunu anımsattı.

Mossad Başkanı’nın Doha’ya gittiğini, Doha’daki görüşmelerde bazı olumlu adımlar atıldığını vurgulayan Erdoğan, “O günden bugüne henüz o adımlar noktalanmadı. Sabırla tabii süreci takip ediyoruz. Gerek İstihbarat Başkanı’mız gerek Dışişleri Bakanı’mız süreci takip ediyorlar. İnşallah, kısa zamanda buradan beklediğimiz neticeyi alırız.” diye konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam