Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Un Sanayicileri fiyat ve kalite dengeli buğday tedariki ve girdi desteği talep etti

Published

on

Kıbrıslı Türk un sanayicileri, devletin fiyat ve kalite dengeli buğday tedarik edip, stoklaması veya tedarik edilen hammaddeye girdi desteği sağlayarak sorunları çözebileceğini belirtti.

Un sanayicileri bazı fırıncılarla birlikte bugün Lefkoşa’daki Eziç Restoran’da basın toplantısı düzenleyerek, sektördeki sorunları dile getirdi. Arun Direktörü Tolga Ahmet Raşit, Başpınar Un Direktörü Dağhan Hakarı ve Yavuzlar Un Direktörü Hüseyin Yavuz’dan oluşan un sanayicileri adına, ortak basın açıklamasını Yavuz okudu.

“BUĞDAY STOKLAMA VE MALİYET KONTROL GÖREVİ DEVLETİN”

Hüseyin Yavuz, tüm dünyada, özellikle kriz dönemlerinde, buğday stoklama ve maliyet kontrol görevinin devletlerde olduğunu ancak KKTC’de bu görevin adeta un sektörünün üzerine yıkıldığını söyledi.

Yavuz, özel şirketlerin kendi başlarına devletin asli görevi olan “mal maliyeti ve yüksek kur riskini” dengelemesi ve tüketici fiyat dengesini koruyabilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Bu noktada Tarım Bakanlığı’nın, kendisine bağlı Toprak Ürünleri Kurumu’nu görevlendirerek, devreye koyması ve “hammadde ve fiyat” dengesi kurması gerektiğini kaydeden Yavuz, ülkedeki un fabrikalarının devlet kurumu olmadıklarına dikkat çekti.

Yavuz, devletin kuramayacağını söylediği bu dengeyi, özel sektör şirketlerinin sınırlı sermaye ve imkânlarla kurmasını istemek ve bu yönde baskı unsuru oluşturmanın, en basit haliyle bir devlet sorumluluğuyla bağdaşmadığını belirtti.

Pandemi nedeniyle dünya genelinde yaşanan ekonomik sıkıntıların, dövizdeki dalgalanma nedeniyle KKTC’de daha ağır hissedildiğini kaydeden Yavuz, devletlerin dahi zorlandığı bir ortamda özel sektör şirketlerinin mal maliyeti ve yüksek kur riskini dengelemesinin ve tüketici fiyatlarını dengede tutabilmesinin imkânsız olduğunu söyledi.

“STOKLAMA VE MALİYET KONTROLÜ TC’DE DEVLET KONTROLLÜ, KKTC’DE DEVLET KONTROLSÜZ”

Hüseyin Yavuz, ayrıca, bunu özel sektörden talep etmenin, sadece gerçekleşmesi mümkün olmayan bir yaklaşımdan öteye gitmeyeceğini de ifade ederek, sektördeki buğday stoklama ve maliyet kontrolünün Türkiye’de devlet kontrollü, KKTC’de ise “devlet kontrolsüz” devam ettiğini savundu.

Un fabrikalarıyla ilgili oluşturulmaya çalışılan algının gerçeği yansıtmadığının kısa sürede tüm çevreler ve halk tarafından da anlaşıldığını ifade eden Yavuz, Türkiye ile KKTC un fiyatları arasındaki farklılığına temel sebep olarak “kontrolsüz buğday stoklama ve kontrolsüz maliyeti” gösterdi.

“LİNÇ EDİLMEK ÜZERE HALKIN ÖNÜNE ATILDIK…DEVLET TEHDİT EDER POZİSYONDA”

Yavuz, “Devletimizin asli görevi olan uygulamanın sorumluluğunu özel şirketlerin üzerine yıkıp, ortaya çıkan olumsuzlukları suç unsuru olarak göstermek ve suya sabuna dokunmadan, zahmetsiz ve maliyetsiz ancak kalıcı çözüm olmayacak bir uygulamayla yani ‘un, ekmek ve unlu mamul ithalatını’ devreye koyarak, kendi sorumluluğunu göz ardı etmeye çalışmak” eleştirisinde bulundu.

Tehdidin, devletten üreticilere yapılır hale geldiğini savunan Yavuz, halk önüne adeta linç edilmek üzere atıldıklarını kaydetti.

Medyaya yansıtılan “Tehdit edilen devlettir” sözlerinin aksine, yerli un sanayicilerinin tehdit edildiğini ileri süren Yavuz, ülkede on yıllardır bin bir zorlukta sorumluluk bilinciyle hizmet veren ve bunun yanında aslında devletin olan sorumlulukları da yüklenerek görevlerini yerine getirmekte zorlanan un sektörünün, bağlı olduğu bakanlık tarafından halk önüne atıldığını söyledi.

Yavuz bu konudaki tavsiyelerinin, Tarım Bakanlığı ve hükümetin önce kendi sorumluluklarının farkına varması ve bunları yerine getirmesi olduğunu belirtti. Yavuz, baskı, tehdit ve suçlayıcı popülist söylemlerin çözüm olmadığını vurguladı.

“DEVLET SUÇLU ARAMAK YERİNE, KALICI, ÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜM YOLLARI BULMALI”

Yavuz şöyle devam etti:

“Bakanlığımız, hükümetimiz ve devletimiz, adamızda mevcut buğday, un, ekmek, unlu mamul ve tüketici zincirinde kendisi dışında bir suçlu aramak yerine, TC’de devlet tarafından un sektörüne sunulan buğday fiyatlarını burada da hayata geçirebilmek adına formüller üretmelidir. Böylece bizde de TC’deki un ve ekmek fiyatları seviyesinde un ve ekmek üretim imkânı yaratılabilir.

Sonuç olarak, Bakanlığın dün yaptığı açıklamada olduğu gibi sorun kalıcı olarak çözülmemiş ve geçici olarak askıya alınmıştır. Ancak sorun, yukarıda anlattığımız tüm bu gerçekleri kabul etmeden hareket edilir ya da ertelenirse çözülemez. İhtiyacımız olan şey gerçekçi, köklü, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümdür. Sorunun kalıcı olarak çözülebilmesi için de devletimizin fiyat ve kalite dengeli buğday stoklaması ve tedarik etmesi ve veya tedarik edilen hammaddeyi girdi desteği kapsamında desteklemesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde mal ve fiyat dengesi, hükümet politikalarına uygun şekilde oluşturulabilir. Aksi taktirde bu sorun hiçbir zaman kalıcı olarak çözülemeyecek ve ileride yaşanması muhtemel döviz dalgalanması ve buğday fiyatlarındaki artış, bizleri yine bu sorunla yüz yüze bırakacaktır.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam