Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Üreticinin dört gözle beklediği yağmurlar geldi

Published

on

Üreticinin dört gözle beklediği yağmurlar geldi. Meteoroloji, ayın 26’sına kadar sağanak beklendiğini, nisan ayında da aralıklarla sağanak geçişleri olacağını duyurdu.

Üreticiler, yağışların bu yıl da yüz güldürmediğini söylerken yetkililere göre “Kuraklık var” demek için erken. Uzmanların dikkat çektiği noktaysa küresel iklim krizi…

Kasım, aralık ve şubat aylarında yağışlar mevsim normallerinin altında kaldı. Yağış azlığı bazı bölgelerde daha ciddi hissedilirken, göletlerdeki su seviyesi yükselemedi. Su İşleri Dairesi’nin 10 Mart ölçümlerine göre ülkede genelindeki göletlerin doluluk oranı yüzde 31.38’de kaldı.

Üreticiler de, yetkililer de bu ayki yağmurlardan verim almayı bekliyor ancak küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık birçok ülkenin ortak sorunu. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2030 yılı için hazırladığı iklimsel tehlike senaryosunun ilk sırasında da kuraklık var. Ve yine IPCC’nin son raporuna göre, küresel sıcaklığın gelecek 20 yıl içinde bir buçuk derece artması hatta bu rakamı da aşması bekleniyor.

Yetkililer ve uzmanlar olası kuraklık, meteorolojik tahminler, iklim değişikliğinin etkileri konusunda Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirmede bulunurken, üretici temsilcileri kuraklık endişesi belirtti.

Su Dairesi’nin verileri de, göletlerdeki doluluğun yeterli olmadığını gösterdi. 10 Mart itibarıyla ölçüm yapılan 14 göletin 13’ünde doluluk oranı yüzde 50’nin altında kaldı.

Toplam kapasitesi 14 milyon 695 bin 11 metreküp olan göletlerin aralık ayı doluluk hacmi 3 milyon 555 bin 714 metreküp, 10 Mart itibarıyla da 4 milyon 611 bin 725 metreküp oldu. Bu ayki yağışların göletlerdeki doluluk oranını da olumlu etkilemesi bekleniyor.

-Deveci: “Tarım Bakanlığı ekipleri arazide”

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Emirali Deveci, “Bu ayki yağmurların sonucu etkileyeceği öngörüsü var. Mart da yağışsız geçerse ciddi bir kuraklıkla karşıya kalacağız…” dedi.

Ülkede toplam 760 bin dönümde kuru ziraat yapıldığını, 760 bin dönümün yaklaşık 600 binine tahıl ekildiğini söyleyen Deveci, Tarım Bakanlığı ekiplerinin gerek tohumluk gerekse hayvan yemi ihtiyacının belirlenmesi için arazide gerekli çalışmaları yaptığını belirtti.

Genel Tarım Sigortası Fonu’nun kuraklık tespitiyle ilgili çalışmalara bu ay sonu itibarıyla başlanacağını ifade eden Deveci, ocak ayında Türkiye’ye yaptıkları ziyarette tohum ve hayvan yemi teminiyle ilgili konuları da ele aldıklarını kaydetti.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Emirali Deveci, yurt dışından ithal edilen hayvan yemi, arpa, mısır, silaj gibi ürünlerin türlerinin ve miktarlarının yıllara göre değiştiğini, bu yılla ilgili tablonun henüz netleşmediğini söyledi.

-Buran: “Her şey bitmiş değil…”

Meteoroloji Dairesi Müdürü Raif İlker Buran, “Tarımsal kuraklık açıklamak için henüz erken. Her şey bitmiş değil. Bu ayın 26’sına kadar yağmur bekliyoruz. Nisan için de yağış öngörümüz var” dedi.

Kasım, aralık ve şubat aylarında yağışların mevsim normallerinin altında kaldığını, ekim ve ocak aylarındaki yağışların da mevsim normallerinin üzerine çıktığını söyleyen Buran, şöyle devam etti:

“Kasım, beklentimiz doğrultusunda kurak geçti. Aralık ayının yağışlı geçmesini bekliyorduk ama yüksek basınç sisteminin bölgeyi bloke etmesiyle yağışlı hava bölgeye ulaşamadı, Akdeniz Havzası doğru dürüst yağmur alamadı. Ocak’ta yağışlar mevsim normallerinin yüzde 44 üzerine çıktı, toprak suya doydu. Yağışlar şubatın ilk haftasına kadar devam etti ama geri kalan günlerde doğru dürüst yağış alınamadı, bu da ürünün gelişmesini kısmen engelledi veya durdurdu. …”

-Sarp: “Kabul etmeliyiz, ülkemiz zaten yarı kurak bir iklim bölgesinde”

KTMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Mediha Orun Sarp, dünyada olduğu gibi ülkede de iklim değişikliğine bağlı olarak zaman zaman ekstrem hava olayları yaşandığını söyleyerek, kısa süreli ve şiddetli yağışlara, gölgede 45 dereceyi bulan sıcaklıklara, sayısı artan sıcak hava dalgalarına, toz hadiselerine ve kuraklığa işaret etti.

İklim değişikliği tahminleri doğrultusunda ülkedeki su kaynaklarının, tarımın, ormanların yani genel olarak ekosistemin olası etkilenme derecelerinin araştırılması, tespit edilmesi, çözüm önerilerinin ortaya konması ve karar vericilere bilgi desteği sağlanması gerektiğini kaydeden Sarp, bu konunun ciddiye alınması gerektiği konusunda uyardı.

Cumhuriyet Meclisi’nden geçirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişimi Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması (Onay) Yasa Önerisi’ne işaret eden Sarp, bu yasaların Meclis’ten geçirilmesinin değil, uygulanmasının önemli olduğunu vurguladı.

Afetleri dikkate almadan çevre sorunlarını azaltmanın ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmanın mümkün olmadığını vurgulayan Sarp, “Ülkede sadece afet olduktan sonra toplanan bir yapı yerine 24 saat çalışan bütünleşik, çağdaş ve toplum tabanlı bir yapıya ihtiyaç var” dedi.

Sıcaklık konusuna da değinen Mediha Orun Sarp, ülkede belirli aylarda kırılan sıcaklık rekorları olduğunu ancak sıcaklık artışının düzenli periyotta yaşanmadığını kaydederek, “Her yıl kuraklık tartışmaları yapılıyor ama şunu kabul etmeliyiz: Ülkemiz konumu itibarıyla zaten yarı kurak bir iklim bölgesinde” dedi.

-Nizam: “Kuraklık kaçınılmaz gibi görünüyor”

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, bu yıl yağışların beklenenin altında kaldığını kaydederek, “Ekinler iki ay geriden geliyor. Bu ay güzel yağış alırlarsa toparlanma şansları olabilir ama kuraklık kaçınılmaz gibi görünüyor…” dedi.

Sadece yağış azlığının değil, soğuk havanın, topraktaki nemin az oluşunun da ürünleri etkilediğini belirten Nizam, hükümetin tohum temini konusunda gereğini yapmasını, ithal tohumların verim kayıplarına neden olabileceğini söyledi.

-Naimoğulları: “Üreticinin yüzü bu yıl da gülmedi”

Kıbrıs Türk Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları ise ülkenin ciddi bir kuraklık kriziyle karşı karşıya olduğunu kaydederek, “Bu saatten sonra yağmur yağsa bile verim kaybı yüzde ellinin üzerindendir. Üreticinin yüzü bu yıl da gülmedi” dedi.

Talebin arttığı kaba yem fiyatının yükseldiğini kaydeden Naimoğulları, Türkiye’nin ve diğer ülkelerin de kuraklık krizinden etkilendiğini, hem kaba yem hem de tohumluk tedariki konusunda hükümetin gereğini yapmasını talep etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin yıl sonu gösterisi yapıldı

Published

on

By

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin (SAM) yıl sonu gösterisi dün yapıldı.

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’ndeki etkinliğe Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ve bazı milletvekilleri de katıldı.

Etkinlikte Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ile Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın konuşma yaptı.

Etkinlikte resim, seramik ve ahşap atölyelerinde üretilen çalışmalardan oluşan sergiler de açıldı.

SAM öğrencileri, dans, bale, jimnastik, halk dansları gösterileri sundu.

-Barçın

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin üretim ve eğitim alanında ortaya koyduğu çalışmaların önemini dile getirdi.

Sosyal Aktivite Merkezi’nin sadece aktivite yapılan bir yer olmadığını gördüğünü ifade eden Barçın, sevgi, emek ve umudun da var olduğu merkezde, nice çocukların yetiştirilmesini temenni etti.

-Karavezirler

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin gurur verici işler başardığını belirterek hem eğitmenlere hem de öğrencilere teşekkür etti.

“Hizmet etmek sevmekle başlar diyorum. Çünkü biz, beldemize severek hizmet ediyoruz, hizmet aşkıyla çalışıyoruz” diyen Karavezirler, bugün de bunun onur ve gururunu yaşadığını söyledi.

SAM’da yer alan seramik ile teknoloji atölyelerinin her geçen gün büyüdüğünü belirten Karavezirler, bilim ve teknoloji merkezinin kurulması için adım atıldığını belirtti.

Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin eğitime, kültüre, sanata verdiği öneme işaret ederek, belediyenin öz kaynaklarıyla yapılan okul binası, oyun grubu gibi eserler hakkında bilgi verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu, İİT Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısına katıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu, “Değişen Dünyada İİT” konu başlığıyla gerçekleşen ve İsrail’in Filistin ve İran’a saldırılarının ağırlıklı olarak gündemi oluşturduğu toplantıda bir de konuşma yaptı.

Ertuğruloğlu konuşmasında, 20 ayı aşkın bir süredir devam eden ve 55 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın son bulması için üye ülkelerin ve uluslararası toplumun bir an önce İsrail’i durduracak adımlar atması gerektiğini, geçmişte benzer saldırıları ve acıyı yaşamış Kıbrıs Türk halkının Filistinli kardeşlerinin acısını derinden hissettiğini, uzun yıllardır devam eden Filistin sorununa çözümün, bağımsız ve egemen Filistin devletinin kabülü ve iki devlet esasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, dün gece Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların, bir süredir İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarıyla istikrarsızlaşan güvenlik ortamını küresel boyuta taşıyabilecek düzeye getirdiğini, güvensizlik ve istikrarsızlığın ne yazık ki günümüzün düzeni haline geldiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya varılamamasının nedeninin bazı kesimlerce iddia edildiği gibi müzakere eksikliğinden değil, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmeyi ve egemen eşit ve eşit uluslararası statüye haiz devlet olarak tanımayı reddetmeyi ısrarla sürdürmesi olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Ada’da kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşının mevcut iki devlet gerçeği temelinde sağlanabileceğini vurgulayarak, tarafların egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden teyidiyle iki devlet arasında iş birliği yollarının aranabileceğini ifade etti. Bakan Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77.BM Genel Kurulu’nda uluslararası topluma yaptığı ve takip eden yıllardaki genel kurullarda yinelediği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaları ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaları yönündeki çağrısını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu çağrı doğrultusunda somut adım atmalarını beklediklerini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, toplantı çerçevesinde, bazı üye ülke Dışişleri Bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ayrıca, İslam İşbirliği Gençlik Formu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İİGF Büyük Gençlik Ödülü’nün takdim edildiği ödül törenine katıldı.
Bakan Ertuğruloğlu’na toplantı ve temaslarında Müdür/Temsilci Mustafa Davulcu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Erek Çağatay ve Üçüncü Sekreterler Begüm Tuncalı ve İsmail Bayramoğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Trending

Reklam