Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Yedek subay ve çavuş celbi ant içti

Published

on

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde silah altına alınan 44’üncü Dönem Yedek Subay ve Çavuş Celbi ant içti.

4. Piyade Alay Komutanlığına bağlı Eğitim Merkez Komutanlığında düzenlenen ant içme törenine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Güvenlik Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Piyade Albay Kadir Bayraklı, askeri ve sivil yetkililerle yedek subay ve çavuşların aileleri katıldı.

Saygı duruşu, İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle başlayan törende, Sancağın tanıtılmasının ardından ant içme töreni icra edildi.

Celp adına Asteğmen Sofu Altınbaş’ın konuşmasının ardından, yaş kütüklerine dönem plaketleri çakıldı.

Ant içme töreni Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu ile Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın konuşması, Mücahitler Marşı’nın okunması ve tören geçişiyle sona erdi.

Celp adına konuşan Asteğmen Sofu Altınbaş, askerlik hizmetinin kutsal bir görev olduğunu belirterek, vatanın birliğini ve bütünlüğünü korumak için canını ve kanını vermiş ecdattan kutsal emaneti devralmaktan büyük gurur duyduklarını ifade etti.

Altınbaş, GKK’nın gelenek ve göreneklerine uyarak milletin vereceği her görevi yerine getirmek için ant içtiklerini kaydederek, çağdaş KKTC’nin bağımsızlığı ve egemenliğinin yılmaz bekçileri olacaklarını söyledi.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Toplaoğlu da konuşmasında, KKTC’nin varlığını ve bütünlüğünün devam ettirilmesi, Kıbrıs Türk halkının huzur ve güven içerisinde bağımsız ve egemen olarak yaşayabilmesi için vatan savunmasına katılan asteğmen ve çavuş celbinin huzurda ant içtiğini söyledi.

Topaloğlu, Mücahitlerin gücünü milletinden, cesaret ve maharetini milli hasletlerden güveninin şanlı tarihinden ve geleceğine yönelik hasletlerini ise Atatürk ilke ve inkılaplarından alan GKK’nın saflarına katıldıklarını ifade etti.
Tümgeneral Topaloğlu 6 Aralık günü vatani görevlerini yapmak için heyecanla Gülseren Kışlası’na gelen “evlatları” gururla izlediklerini kaydederek, asker ocağına 5 hafta gibi bir sürede uyum sağlayarak büyükleri gibi birer kahraman Mücahit olduklarını vurguladı.

Ant içme töreninin askerlikteki törenlerin en kutsalı olduğunu söyleyen Topaloğlu, “Her Türk gencinin özünde var olan göreve bağlılık, kanun nizam örf ve adetlere uymanın vatan için gerektiğinde ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum’ inancının sedli bir ifadesidir” dedi.

Toplaoğlu ailere seslenerek, “ Bizlere emanet ettiğiniz kıymetli evlatlarınız vatan savunması için şimdi karşınızda dimdik durmakta ve atalarının başlattığı onurlu mücadelenin bayrağını taşımaktadırlar. Sizlerin de geçmişte Mücahit ve Mücahide olarak yerine getirdiğiniz ulvi görevi daha fazlasıyla yerine getireceklerine, bayrağımızı daima göklerde, şafaklarda dalgalandıracaklarına tüm kalbimizle inanıyor ve onlara güveniyoruz” dedi.
Topaloğlu Mücahitlere de seslenerek, kısa sürede kutsal ocağa uyum sağladıklarını, ailelerinin ve komutanlarının huzurunda bağımsızlığın simgesi sancak ve bayrağın gölgesinde aziz şehitlerin manevi huzurunda ant içtiklerini, andın kalben askerlik mesleğine bağlananın bir ifadesi olduğunu ant içerek namus sözü verdiklerini söyledi.

Askerliğin üstün vazife ve sorumluk bilinciyle yerine getirildiğini kaydeden Topaloğlu, “Askerlik hizmetiniz boyunca Atatürkçü düşünce sistemine bağlı, attığını vuran, her an muharebeye hazır mutlaka kazanmaya azimli, üstün vazife şuuruna, yüksek disiplin ve fizik ve moral gücüne çağın gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip, Kıbrıs Türkü’nün milli davasını özümsemiş, dürüst askerler olmak temel düşünceniz olmalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da konuşmasında, Mücahitleri kutsal görevde gösterdikleri büyük irade, kararlılık ve vatan için yapacakları büyük hizmetler için kutladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, ülkede ecdadın, şehitlerin, büyüklerin çok büyük bedeller ödeyerek kurulan cumhuriyeti ve devleti gelecek nesillere emanet ettiğini belirterek, “Bugün ülke savunmasında sizlerin bu yemin töreninde şahitlik etmenin gururunu hep birlikte yaşıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Volkan hareketinden başlayarak kurulan teşkilatlarla Kıbrıs Türkü’nün kendisine yönelik saldırılara karşı örgütlenebildiğini ve bu direnişle 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nda Mehmetçikle Mücahitlerin omzu omuza vererek Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni ondan sonra da KKTC’yi kurarak, bağımsız, özgür hür olarak egemenliğiyle geleceğe güvenle bakmanın büyük gururunu yaşadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, yedek subay ve çavuşların tarihi görevi en iyi şekilde yapacaklarından kuşkusu olmadığını belirterek, en büyük temennilerinin kardeşlik bağlarıyla birbirlerine bağlanarak aldıkları eğitimle KKTC’nin geleceğinde en iyi şekilde hizmet vermeleri, vatan savunmasında üzerlerine düşen şerefli görevi en iyi şekilde sürdürmeleri olduğunu kaydetti.

Tatar, federal çatı altında bir anlaşmanın çoğunluğun azınlığı yöneteceği ve zaman içerisinde Türkiye’nin de adadan çekilmesiyle Kıbrıs Türk halkını yoksulluğa, daha sonra azınlık statüsüyle yok olma sürecine sürüklenebileceğinden dolayı artık yeni siyaset yeni anlayış ve yeni vizyonun bağımsızlık egemenlik ve yan yana yaşayan iki ayrı egemen devletin işbirliğine dayalı bir anlaşma olduğunu ve bunu dünyaya duyurmakta olduklarını kaydetti.

“Bizler bu şerefli görevleri yürütürken ne için varız? KKTC için varız” diyen Tatar, “Bizler ne için varız bu adada? Doğu Akdeniz’de Türkiye’mizin de desteğiyle tüm donanım ve devletin verdiği nimetlerle artık bağımsızlık, özgürlük, hürriyet ve kendi geleceğimizi tayin etme hakkı yani self determinasyon hakkı dediğimiz bizim insan haklarımızın en iyi şekilde sürdürülebilmesi için artık yeni siyasetin daha da kökleşmesi ve benimsenmesi hepimizin en büyük temennisi ve dileğimizdir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Dünya

İtalya’da farklı noktalardaki orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi

Published

on

By

İtalya’nın farklı bölgelerinde çıkan orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi. Toskana Bölgesi’nde 600 turist tahliye edildi.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre, ülkenin batısındaki Sardinya Adası’nda Olbia ile Sassari kentleri arasındaki Trambuccone mevkisinde geniş çaplı orman yangını çıktı.

Olbia Havalimanı çevresindeki hava sahası bir süreliğine kapatılırken, bu durum gecikme ve aksaklıklara yol açtı. Olbia varışlı bazı uçuşlar da Cagliari, Alghero ve Roma gibi havalimanlarına yönlendirildi.
Söz konusu yangına 1 söndürme uçağı ve helikopterlerle müdahale edildi. Karadan da itfaiye ekipleri ve gönüllülerin müdahalesi sürüyor.

600 turist tahliye edildi
Ülkenin rağbet gören tatil ve kamp beldelerinden Toskana Bölgesi’ndeki Castiglione della Pescaia’da bir tuz arıtma tesisinde çıkan yangın da kısa sürede rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçradı.

Hızla büyüyen yangına itfaiye ekipleri karadan ve havadan müdahale etti. Grosseto Valiliğinin talimatıyla bölgede tatil yapan yerli yabancı 600 turist, kamp alanından tahliye edildi.

İtalyan İtfaiyesi, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, havadan 4 helikopterle yangına müdahale edildiğini, akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Diğer taraftan, ülkenin güneydoğusundaki Otranto’da dün akşam saatlerinde başlayan ve rüzgarın etkisiyle yayılan yangında 150 hektarlık makilik yandı.

Haberlerde, yetkililerin, kundaklama sebebiyle yangın çıkmış olabileceği şüphesi üzerinde durduğu ifade edildi.

Matera’ya bağlı Metaponto di Bernalda beldesi yakınlarında geçen günlerde çıkan yangınların kasıtlı çıkarılmış olabileceği belirtilen haberlerde, Matera Cumhuriyet Savcılığının soruşturma başlattığı kaydedildi.

İtalyan İtfaiyesinin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara göre, itfaiye erleri son günlerde Sicilya ve Sardinya Adaları, Toskana, Lazio, Puglia, Campania gibi pek çok bölgede irili ufaklı çok sayıda yangına havadan ve karadan müdahalede bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam