Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ: “Yargı bağımsızlığı, yargının temelidir. Adaletin sağlanması görevimizdir. Halk bize güvenmeye devam etsin”

Published

on

22 yaşında Hukuk Fakültesi’nden mezun olan, Kaza Mahkemesi Yargıçlığı, Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıçlığı, Kaza Mahkemesi Başkanlığı, Yüksek Mahkeme Yargıçlığı görevlerinde bulunan Bertan Özerdağ, “en genç” Yüksek Mahkeme Başkanı olarak göreve başladı.

“Her zaman için en önemli şey adalettir, adaletin sağlanmasıdır.” diyen 50 yaşındaki Özerdağ, hedefinin mahkemelerin daha süratli, daha iyi hizmet verecek şekilde, teknoloji ve dijitalleşmeyi de kullanarak geleceğe yönelik hizmet vermesinin sağlanması olduğunu vurguladı.

“Yüksek Mahkeme Başkanı olarak teknolojiye büyük yatırım yapmak istiyorum. Hedefim, mahkemelerin dijitalleşmesi.” diye konuşan Özerdağ, yargının elektronikleşme noktasında birçok ülkeden ilerici bir noktaya gelmesini hedeflediğini dile getirdi.

Yargı bağımsızlığının “yargının temeli” olduğunu söyleyen Özerdağ, süratli bir yargılamanın sağlanabilmesi ve yargıçların önlerinde bulunan dava sayılarının daha sağlıklı rakamlara indirilebilmesi için yargıç sayılarının arttırılmasının önemli olduğuna dikkat çekti.

Mesleki hayatında hiçbir zaman bir telkin, tavsiye ya da baskıyla karşılaşmadığını vurgulayan Özerdağ, ilk günkü heyecanla mesleğini sürdürdüğünü kaydetti.

Mahkemelerin gündeminde en çok ceza davalarının bulunduğunu vurgulayan Özerdağ, “Son dönemde Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına giren suçlarda artışlar yaşanıyor. ‘Adam öldürme’ ile ‘uyuşturucu ithal ve tasarruf’ suçlarında artışlar var.” dedi.

“Sahte reçete ve diploma soruşturmaları”na da değinen Bertan Özerdağ, mahkeme huzuruna getirilen davaların görüşülme noktasında olduğunu söyledi.

16 Mayıs’ta yemin ederek göreve resmen başlayan Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, ilk röportajını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) verdi, yargının sorunlarını dile getirdi, hedeflerini anlattı.

Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, topluma mesaj vererek “yargıya güvenmeye” devam etmelerini istedi.

– “Yargı bağımsızlığı, yargının temelidir”

Yargı bağımsızlığının “yargının temeli” olduğunu söyleyen Bertan Özerdağ, “Yargı bağımsızlığı, yargının herhangi bir makamdan veya herhangi bir kişiden, herhangi bir şekilde tavsiye, telkin, baskı veya müdahale olmaksızın kendi kararını verme ve bu kararını verirken de tamamen hukuka, yasalara ve mevzuata bağlı kalmasını sağlayan ilkedir.” dedi. Özerdağ, her yargıcın kendi huzurundaki davayı, yasal mevzuat, kendi bilgi ve tecrübesi ve hukuk kuralları tahtında karar vermeye yetkili olduğunu belirtti. Bu noktada yargıya müdahale olamayacağını kaydetti.

-“Her zaman için en önemli şey adalettir, adaletin sağlanmasıdır”

Özerdağ hedefinin; mahkemelerin daha süratli, daha iyi hizmet verecek şekilde, teknoloji ve dijitalleşme de kullanılarak geleceğe yönelik hizmet vermesinin sağlanması olduğunu vurguladı.

“Her zaman için en önemli şey adalettir, adaletin sağlanmasıdır.” şeklinde konuşan Özerdağ, teknolojinin de yargıya sağlayacağı katkının önemli olduğuna dikkat çekti.

8 Yüksek Mahkeme Yargıcı’nın ülke için yeterli olmadığını ifade eden Özerdağ, en uygun bir zeminde Anayasa değişikliği referandumuyla yargıç sayısının arttırılması konusunu sağlamayı hedeflediklerini söyledi.

– Özerdağ’dan topluma mesaj… “Yargıya güvenmeye devam etsinler”

Bertan Özerdağ, topluma mesaj vererek yargıya güvenmeye devam etmelerini istedi ve mahkemeler olarak bu güveni korumak için ellerinden geleni yaptıklarını dile getirdi. Yargıçların, topumda saygın kişiler olduğunu kaydeden Özerdağ, yargıya alınanların da ciddi bir süzgeçten geçtiğine dikkat çekti. Özerdağ, yargıya alınma süreci ve ilerlemede liyakata önem verilmesinin, yargıya duyulan güvenin en önemli unsurlarından biri olduğunu vurguladı.

– “Görüşülmekte olan bir dava hakkında görüş bildirilmesi doğru değil”

Mesleki hayatında hiçbir zaman telkin, tavsiye ya da baskıyla karşılaşmadığını ifade eden Özerdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkemizde bazı zamanlarda, mahkemelerde görüşülen davalarla ilgili basında haberler yer alıyor. ‘Mahkemeler Yasası’nın 52’nci maddesi’ altında bir kural vardır. Görüşülmekte olan bir dava hakkında kimse görüş bildiremez, haber yapamaz, açıklamada bulunamaz. Sosyal medya da buna dahildir. Ancak son dönemlerde bunun ciddi şekilde ihlal edildiğini tespit ediyoruz. Bu konudan dolayı rahatsızız. Bazı durumlarda müdahale etmeyi de gerekli görüyoruz. Bu dikkat edilmesi gereken bir konudur. Mahkemenin kararları elbette hukuki kapsamda eleştirilebilir. Ancak mahkeme bir karar verene kadar yapılan eleştiriler veya yayınlar, Anayasa’daki yargı bağımsızlığının bir nevi ihlalidir. Bu kural, Mahkemeler Yasası’nda da belirtilmiştir.

– “Yasalara ve kurallara uymamak, alışkanlık haline geldi”

Özerdağ, “Bu ülkenin düzelmesini, daha iyi bir ekonomik, sosyal, kültürel noktaya gelmesini istiyorsak her vatandaşın yasalara ve kurallara uyması gerekir. Birey düzeldikçe aileler düzelir, aileler düzeldikçe toplum, devlet ve ülke düzelir.” dedi. Özerdağ, yasalara ve kurallara uymamanın zaman zaman bir alışkanlık haline geldiğini gördüklerini de belirtti.

– “Ben yaparım, yanıma kar kalır zihniyeti, geçmişte hüküm sürerdi. Şimdi herkes yasalara daha çok dikkat etmeye başladı”

“Sahte reçete ve diploma soruşturmalarına, kamuoyunda tanınan isimlerin de adı karıştı. Sizce bu, yaptırım eksikliğinden mi kaynaklanıyor?” sorusuna Özerdağ, geçmişte söz konusu konuların gündeme gelmediğini, son dönemlerde özellikle bu konuların her şekilde ortaya çıkacağı ve bir şekilde yaptırıma tabi olacağının herkes tarafından anlaşıldığını söyledi.

Özerdağ, ‘Ben yaparım, yanıma kâr kalır, ortaya çıkmaz’ zihniyetinin geçmişte hüküm sürmesinden dolayı herkes çok rahat davrandı. Örneğin, üst makamın verdiği bir talimatı herkes sorgusuz yerine getirirdi. Ancak şu an altta olan bir görevli yasaya ya da kurala aykırı olduğunu gördüğü anda ‘ben bunu yapmayacağım’ diye üst makama bildirdiğine şahit oluyoruz” şeklinde konuştu.

– “Sahte reçete ve diploma soruşturması…”

“Sahte reçete ve diploma soruşturmaları” ile ilgili bir soru üzerine Özerdağ, “Sahte reçete soruşturmalarında şu anda mahkeme huzuruna getirilen davalar, görüşülme noktasındadır. Ceza davalarında usul, polisin tahkikat yapmasıyla başlayıp Savcılığın mahkemede dava dosyalamasıyla devam etmektedir. Mahkemenin, herhangi bir suçla ilgili polis ve savcılık tarafından huzuruna bir dava getirilmedikçe, (re’sen) hareket edip işlem yapması görevi ve yetkisinde değildir. Toplumda ‘mahkeme bu konuda niçin bir şey yapmıyor?’ gibi söylemler yapıldığını duymaktayız. Aslında bu mahkemenin, Anayasa ve yetkisi kapsamında olan işlev değildir. Mahkeme tarafsız kalıp, sadece önüne getirilen davalarla ilgili karar verme yetkisindedir.” şeklinde konuştu.

Sahte reçetelerle ilgili şu anda önlerinde teminata bağlanmış kişiler olduğunu kaydeden Özerdağ, davaların yavaş yavaş getirilmeye başlandığını söyledi.

Diploma soruşturmasında da benzer durumun olduğunu ifade eden Özerdağ, mahkemelerin huzurundaki davalarda şahadeti değerlendirip olguları tespit edip adaleti sağlama için karar verme görevinde ve yetkisinde olduğunu belirtti.

– “Mahkemelerin gündeminde en çok ceza davaları var”

Mahkemelerin gündeminde en çok ceza davalarının bulunduğunu vurgulayan Bertan Özerdağ, şöyle devam etti:

“Trafik suçlarıyla ilgili davalar vardır. Son dönemde Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına giren suçlarda artışlar var: ‘Adam öldürme’ ile ‘uyuşturucu ithal ve tasarruf’ suçlarında artışlar yaşanıyor. Bunlar, mahkeme gündeminin çok ciddi şekilde zamanını alıyor. Mahkemelerin çok yoğun gündemle çalışması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Hukuk davalarında ise alacak-verecek meseleleri ön plandadır. Bazı bölgelerde ‘kira tahliye’ davaları ön plana çıkıyor. Banka davalarının da sayısı fazladır.”

Yüksek Mahkeme’de 8 yargıcın olduğunu ve Anayasa’da belirlendiği için bu sayının herhangi bir şekilde bir yasal tadilatla arttırılmasının söz konusu olmadığına dikkat çeken Özerdağ, bu konuda iki kez Anayasa değişikliği referandumuna gidildiğini ancak bir sonuç alınamadığını ifade etti.

Yüksek Mahkeme olarak son referandumun olumlu sonuçlandırılmasını çok istediklerini kaydeden Özerdağ, “Yüksek Mahkeme’nin de sıkıntılarını aşabilecek bir referandumdu ancak halkın takdiri bu şekilde oldu.” dedi.

– “Referandum, yeteri kadar anlatılamadı”

“Anayasa değişikliği referandumunun içeriği halka yeteri kadar anlatılamadı mı?” sorusu üzerine Özerdağ, “Biz aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu olduğumuz için referandumda konuyu çok anlatmak istemedik. Yüksek Seçim Kurulu, seçimin adil ve tarafsız olarak sonuçlanmasını sağlamaya yetkili bir kurumdur. Kendimizi ilgilendiren bir referandumda, bu konuda çok konuşup taraf olmayı tercih etmedik. Cumhurbaşkanlığı seçimi de çok çekişmeli bir seçimdi. O çekişmeli seçimin içerisinde referandum, siyasiler tarafından çok anlatılamadı.” ifadesini kullandı.

– “Yeni bir Yüksek Mahkeme binası yapma konusunda çalışmamız var”

Mahkeme binalarındaki eksikliklere dikkat çeken Özerdağ, Yüksek Mahkeme olarak günün koşullarına uygun ve yargıç sayısının da artma ihtimalini de dikkate alarak yeni bir Yüksek Mahkeme binası yapılması konusunda çalışmaları olduğunu kaydetti.

Çalışmalara hız verdiklerini ifade eden Özerdağ, ileriki dönemde bazı gelişmelerin olabileceğini söyledi.

Kaza mahkemelerinde de ciddi sorunların olduğunu ve binaların eski olduğuna dikkat çeken Özerdağ, “Mahkeme binaları bugünkü kullanıma uygun değil. Tamiratı da çok uzun sürüyor. Örneğin Lefke Kaza Mahkemesi binasının tamiratı çok zaman aldı.” diye konuştu.

Mahkeme binalarının yetersiz kaldığını ifade eden Özerdağ, birçok Kaza Mahkemesi’nde ihtiyaç duyulan yargıç sayısını da bu nedenle arttıramadıklarına vurgu yaptı.

Özerdağ, “Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde yargıç sayısını arttırabiliriz ancak salon ve oda sayısı azdır. Girne ve Gazimağusa Mahkemesi’nde de benzer sorunlar var.” dedi.

Hukuk ve ceza davalarında sürekli bir artışın olduğunu vurgulayan Özerdağ, süratli bir yargılamanın sağlanabilmesi ve yargıçların önlerinde bulunan dava sayılarının daha sağlıklı rakamlara indirilebilmesi için yargıç sayılarının artırılmasının önemli olduğuna dikkat çekti.

“1983’te 3 yargıç İstinaf Mahkemesi’ne bakıyordu, 2024’te de halen 3 yargıç İstinaf Mahkemesi’ne bakıyor. Ciddi bir tıkanıklık söz konusu.” ifadelerine yer veren Özerdağ, geçmişte Yargıtay’ın huzurunda görüşülen dava sayısının 200-300’lerdeyken şimdilerde ise 800-900’lere ulaştığının altını çizdi.

– “Raportörlük Yasası…”

Yargıtay’ın söz konusu davaları sonuçlandırmasının yıllara yayılma ihtimalinin de çok yüksek olduğunu belirten Bertan Özerdağ, şöyle devam etti:

“Bütün dünyada Yüksek Mahkemelerde Raportörler vardır. Yüksek Mahkeme Yargıçlarına yapacağı araştırmalarda bilgi toplamada, dosya içerisindeki özetleri hazırlamada yardımcı olur. Bu artık Yüksek Mahkeme Yargıçları için gereklidir. Bu konuda bir yasa çalışması yapıldı ve şu anda Raportörlük Yasası Meclis Komitesi’ndedir. Yasalaşması halinde yeni dönemde Raportör alabileceğiz ve Yüksek Mahkeme Yargıçları’na ciddi anlamda katkı sağlayacaktır.”

– “’İlk tahkikat’duruşmalarının kaldırılması hedefleniyor”

İlk tahkikat (PI) duruşmalarının kaldırılmasıyla ilgili iki yıl önce başlatılan bir çalışma olduğunu, mahkemeleri temsilen o çalışmalarda yer aldığını ifade eden Özerdağ, çalışmanın içinde Başsavcılık ve Barolar Birliği’nin de bulunduğunu aktardı.

Yasal çalışma yapıldığını kaydeden Özerdağ, “Bir iki noktada sorun var. Ancak çözülemeyecek bir sorun değildir.” dedi.

İlk tahkikat duruşmalarının Güney Kıbrıs’ta da kaldırıldığını belirten Özerdağ, amaçlarının bütün dünyada uygulamalardan kaldırılmış olan ve prosedürü uzatan bu uygulamanın kaldırılması konusundaki çalışmaları, yıl içinde tamamlamayı hedeflediklerini ifade etti.

Özerdağ, “İlk tahkikat duruşmalarının kaldırılmasıyla birlikte dosyalar daha hızlı Ağır Ceza Mahkemesi’ne intikal edecek. Süreç hızlanacak” şeklinde konuştu.

– “Avukat sayısında ciddi bir artış var”

“Ülkemizde avukat sayısında ciddi bir artış var.” ifadesine yer veren Özerdağ, “Avukatların iyi eğitim alması ve kendilerini geliştirmesi çok önemlidir. Bunu yapmadıkları durumlarda mesleki erozyonlar yaşanır.” diye konuştu.

“Meslek hayatınızda iz bırakan bir dönem var mı” sorusuna ise Özerdağ, “Yüksek Mahkeme’de özellikle Yargıtay’da görev yaptığım dönemdi. Meslek hayatımda en fazla mesleki tatmin ve zevk aldığım dönemdi.” ifadesini kullandı.

– “Teknolojinin en verimli şekilde mahkemelerde kullanılması benim için en önemli misyonlardan biridir”

“Teknolojinin, en verimli şekilde mahkemelerde kullanılması benim için en önemli misyonlardan biridir.” diyen Özerdağ, şöyle devam etti:

“Geçmişte de benim Yüksek Mahkeme’deki çalışmalarımda, kendi mesleki eğitimlerim konusunda da teknolojinin kullanılması noktasında ciddi hedeflerim vardır. Artık bütün dünyada elektronikleşme, yargının bir parçası olmuştur. Ülkemizde de yıllar önce elektronik dava dosyalama, birçok ülkeden önce sisteme dahil edilmiş bir husustu. Biz bunun devamını getirmek niyetindeyiz. Bazı işlemler, yıllar içerisinde elektronik sisteme dahil edilmiştir. Avukatların da kullandığı elektronik dosyalama sistemi (EDS) diye bir sistem vardır. Ve bu sistemde zaman zaman iyileştirmeler yapılmaktadır. Yakın zamanda mahkemelerin kağıt dosya olmaksızın elektronik tablet üzerinden dava yapmasını, bu sene içerisinde alt yapı imkanları sağlanıp yasal mevzuatımızı da tamamlayabilirsek yapmayı planlıyoruz.”

Özerdağ, söz konusu teknolojinin kullanılmasının birçok prosedürün hızlanmasına, avukatların ve vatandaşların daha hızlı hizmet almasına, mahkemenin önündeki gereksiz zaman kayıplarının önüne geçilmesine çok büyük katkısı olacağına vurgu yaptı.

“Yüksek Mahkeme Başkanı olarak teknolojiye büyük yatırım yapmayı istiyorum.” diyen Özerdağ, yargının da dijitalleşme noktasında birçok ülkeden ilerici bir noktaya gelmesini hedeflediğini dile getirdi.

– “KKTC’de dijitalleşme tek şemsiye altında değil”

Türkiye’de e-devlet sisteminde çok başarılı işler yapıldığını, bütün devlet kurumlarının bir sistem içerisine bağlanmasının sağladığını belirten Özerdağ, KKTC’de ise çeşitli devlet kurumlarında dijitalleşmeye parça parça geçildiğini ancak tek şemsiye altında olmadığını kaydetti.

“Bize belirtilen 2025’te entegrasyonun tamamlanmasının hedeflendiğidir.” diye konuşan Özerdağ, dijitalleşmeyle birlikte yargı sürecinin daha da hızlanacağını söyledi.

– “Ülkedeki en büyük sorunlardan biri ‘tebliğ ve icra’ konusu”

Ülkedeki en büyük sorunlardan birinin “Tebliğ ve İcra” konusu olduğuna dikkat çeken Özerdağ, bir yargısal işlem başlatıldığında tebliğle ilgili ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını ve sürecin uzadığını dile getirdi.

Yeterli personel ve araç bulunmadığından tebliğ ve icra işlemleri zamanında yapılamıyor. Personel ve araç sayısının artırılması kaçınılmazdır. Tebliğ işlemlerinde dijitalleşmenin de kullanılabileceğini ancak elektronik tebligat için gerekli alt yapı olmaması durumunda mevzuatın yetersiz kalacağına dikkat çeken Özerdağ, “Türkiye’de her vatandaşın devletten aldığı .eşitli alanlardaki hizmetten dolayı e devlette bir kaydı vardır. Mahkemeler de bu sisteme dijital anlamda bağı olduğundan dolayı dava açıldığında o kayda e-mail atılmak suretiyle de tebligat yapılır. Bu da çok büyük kolaylık sağlar.” dedi.

– “İlk günkü gibi heyecanla mesleğimi yapıyorum”

“Bu mesleği nasıl seçtiniz ve hangi süreçlerden geçtiniz?” sorusu üzerine Özerdağ, “Hayatta adil olmak çok önemlidir. Hukuk ve yargı sürecine dahil olursanız, sadece kendiniz, aileniz, yakın çevreniz için değil, tüm toplum, tüm ülke için de adaleti sağlama şansınız doğar. Ben bundan daha büyük bir hizmet düşünemiyorum ve bu nedenle bu mesleği seçtim. Avukat olduktan sonra emekli olan ve değer verdiğim yargıçların tavsiyeleriyle yargıç olma düşüncesi gelişti. Yargıçlık, çok onurlu ve güzel bir meslek olmasından dolayı bu mesleğe yöneldim.” ifadesini kullandı.

Mesleğini çok sevdiğini, birlikte çalıştığı önceki dönemde görev yapan deneyimli yargıçlardan çok şey öğrendiğini vurgulayan Özerdağ, halen ilk günkü gibi heyecanla mesleğini yapmaya çalıştığını söyledi.

2015’te Yüksek Mahkeme Yargıçlığı’na atandığında da ‘en genç’ Yüksek Mahkeme Yargıcı olduğunu dile getiren Özerdağ, 9 yıllık sürede önemli bir tecrübeye sahip olduğunu dile getirdi.

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Başkanı, 48 yaşında Başkan oldu ve 12 yıl görev yaptı. ABD’de halen görevde olan Yüksek Mahkeme Başkanı, 50 yaşında göreve başladı. 19 yıldır bu görevi yapıyor.” diyen Özerdağ, genç olmasının verdiği dinamikliğin yanında Yüksek Mahkeme Yargıcı olarak görev yaptığı sürede edindiği tecrübesi ve bilgisini de görevini en iyi şekilde yerine getirmek için kullanacağını belirtti.

-Bertan Özerdağ kimdir?

24 Mayıs 1974’te Lefkoşa’da dünyaya gelen Özerdağ, 1992’de Lefkoşa Türk Maarif Koleji’nden ve 1996’da ise Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

1998-1999 yıllarında İngiltere’de Essex Üniversitesi’nde “Avrupa Birliği ve Uluslararası Ticaret Hukuku” üzerine yüksek lisans yapan Özerdağ, 2000 yılından 2006 yılına kadar avukatlık mesleğini icra etti.

2003’te Annan Planı görüşmelerinde, “Alt Komite C”de, hukukçu olarak komite heyetinin başkanlığını gönüllü olarak yürüten Özerdağ, ‘Annan Planı Eki’nde bulunan ve ‘Karasuları Kıta Sahanlığı’ ile ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ başlıklı federal yasalarını da içeren 131 yasadan 55’inin hazırlanmasını sağladı.

Özerdağ, 1 Haziran 2006’da Kaza Mahkemesi Yargıçlığı’na, 1 Ekim 2010’da Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıçlığı’na, 16 Eylül 2014’te Kaza Mahkemesi Başkanlığı’na, 16 Kasım 2015’te Yüksek Mahkeme Yargıçlığı’na ve 16 Mayıs 2024’te ise Yüksek Mahkeme Başkanlığı’na atandı.

Yüksek Mahkeme Yargıcı olduğu dönemde Yargıtay Üyeliği, Heyet Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi Üyeliği, Yüksek Seçim Kurulu Üyeliği, Yüksek Adliye Kurulu üyeliği ve Hukuk Meclisi Üyeliği görevlerinde bulundu.

Özerdağ, halen Yüksek Mahkeme Başkanlığı’nın yanı sıra, Yüksek Seçim Kurulu, Yüksek Adliye Kurulu ve Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nı da yürütüyor.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Şehit Teğmen Caner Gönyeli-2025 Arama Kurtarma Davet Tatbikatı’nın kara safhası Girne 101 Evler bölgesinde icra edildi

Published

on

By

Şehit Teğmen Caner Gönyeli-2025 Arama Kurtarma Davet Tatbikatı’nın kara safhası, bu sabah gerçekleştirilen basın brifinginin ardından Girne 101 Evler bölgesinde icra edildi.

Tatbikatın kara safhasını; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Şehit Teğmen Caner Gönyeli’nin kızı Nil Gönyeli, askeri yetkililer, bazı bürokratlar, ülkeden ve yurtdışından çok sayıda basın mensubu ile Azerbaycan, Cibuti ve Gambiya’dan yabancı gözlemciler izledi.

-Tatbikatın deniz safhası yarın gerçekleştirilecek

Türkiye Cumhuriyeti (TC) ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arama kurtarma teşkilatında yer alan sivil ve askeri unsurların katılımıyla kara ve deniz olmak üzere iki safhada ve üç senaryo kapsamında icra edilecek tatbikatın deniz safhası ise yarın Gazimağusa açıklarında, KKTC karasuları dışında, Türk Arama Kurtarma Bölgesinde yapılacak.

– Görgülü

Tatbikata ilişkin bilgi veren Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü, Şehit Teğmen Caner Gönyeli-2025 Arama Kurtarma Davet Tatbikatının kara ve deniz safhası olmak üzere iki bölümde, üç farklı senaryoya dayanılarak icra edileceğini belirtti.

Tatbikatın kara safhasının bugün 101 Evler bölgesinde, yarın ise Gazimağusa açıklarında deniz safhasının gerçekleştirileceğini ifade eden Görgülü, tatbikatın amacının; arama kurtarma unsurlarının koordinasyon ve birlikte çalışma usullerini geliştirmek, personeli eğitmek, insani yardım harekâtı, iş birliği konularında Türkiye ile KKTC’nin imkân ve kabiliyetlerini denemek olduğunu vurguladı.

Tümgeneral Görgülü, tatbikata Türkiye’den Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlıkları ile İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın; ayrıca Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın katılacağını; tatbikatta KKTC’den ise Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı ve Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti unsurlarının yer alacağını aktardı.

Görgülü, tatbikatın kara safhasına ise; Türkiye’den kara, deniz ve hava kuvvetleri ile her seviyede arama-kurtarma koordinasyon merkezlerinin katılacağını; KKTC’den ise Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Polis Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı unsurlarının iştirak edeceğini ifade etti.

Arama kurtarma harekâtının doğrudan insan hayatının kurtarılmasıyla ilgili olduğuna dikkat çeken Tümgeneral Görgülü, bu tür bir tatbikatın zamana karşı, ölümle yaşam arasında bir yarış halinde icra edilmek zorunda olduğunu söyledi.

Tümgeneral Görgülü, “KKTC, anavatanı Türkiye Cumhuriyeti ile iş birliği, gönül ve emel birliği içerisinde her ortamda gece ve gündüz, karada, kara sularında veya uluslararası sularda, her yerde ve her zaman arama kurtarma harekâtı icra etmeye hazırdır” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

-Tatbikatta kara safhası: Uçak kazası senaryosuna koordineli müdahale

Tümgeneral Görgülü’nün konuşması ardından, tatbikatın kara safhası icra edildi. Senaryo kapsamında, KKTC hava sahasında, İzmir-Ercan güzergahında uçuşu planlı bir yolcu uçağı tarafından tehlike sinyali verilmesi, aynı zamanda Uydu Destekli Arama ve Kurtarma sistemi üzerinden tehlike sinyalinin Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından alınmasıyla durumun Ercan Hava Kurtarma Koordinasyon Merkezi’ne bildirilmesi üzerine KKTC Arama Kurtarma Teşkilatı faaliyete geçirildi.

Bunun sonrasında bir arama kurtarma helikopteri, bir ambulans helikopteri, uygun Arama Kurtarma Birlikleri, sağlık personeli ve kara aracı bölgeye sevk edilerek, arama kurtarma faaliyetlerine başlandı.

Ayrıca, TC Arama Kurtarma Teşkilatı’ndan da arama kurtarma faaliyetine destek talebinde bulunularak, teşkilat faaliyete geçirildi. Böylece arama kurtarma faaliyetine destek vermek amacıyla iki Arama Kurtarma Uçağı,  bir Arama Kurtarma Helikopteri, bir İnsansız Hava Aracı (İHA) ve bir Arama Kurtarma Timi olay yerine sevk edildi.

Arama kurtarma uçak ve helikopterleri kaza yapan uçağı bularak, Arama Kurtarma İhtisaslı Personeli olay bölgesine indirildi. Personel tarafından uçak bölgesinde keşif yapılarak, tespit edilen kazazedelere ilk müdahale yapıldı ve helikopterler ile tahliyeleri sağlandı. Ayrıca arama kurtarma faaliyetleri ile koordineli olarak kaza bölgesinin çevre emniyeti de alındı.

Bölgeye gelen itfaiye unsurları ise uçaktaki yangına müdahale ederek, söndürme ve soğutma işlemi yaptı. Arama kurtarma unsurları tarafından ise uçak içerisinde ve kaza bölgesinde kurtarma ve tahliye faaliyetleri yapıldı. Tespit edilen kazazedelere ilk ve acil müdahaleyi sağlık ekipleri yaptı ve kurtarılan diğer yolcular ile birlikte ambulanslarla tahliyeleri sağlandı.

Alan araması sırasında Arama Kurtarma Köpek Timi tarafından uçağın kuzeybatısında uçurum kenarında bir yaralı tespit edildi ve Sivil Savunma ekibi tarafından kurtarılan kazazede ambulans ile tahliye edildi. İHA kullanılarak ormanlık alanda tespit edilen diğer kazazede ise helikopter tarafından kurtarıldı.

Tatbikatın kara safhasının tamamlanmasının ardından, tatbikata katılan hava unsurları selamlama geçişi gerçekleştirdi.

Ardından, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a arama-kurtarma faaliyetlerinde kullanılan araç ve gereçlerin tanıtımı yapıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Bölgesel risklere ve her türlü afete karşı hazırlıklı olmalıyız

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bölgenin jeopolitik açıdan kritik bir konumda olduğuna işaret ederek, risklere ve her türlü afete karşı her zaman hazırlıklı olmak gerektiğini belirtti.

Tatar, 101 Evler bölgesinde icra edilen Şehit Teğmen Caner Gönyeli-2025 Arama Kurtarma Davet Tatbikatı’nın kara safhasına katıldı. 

Cumhurbaşkanı Tatar, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, İtfaiye Teşkilatı ve Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı başta olmak üzere emeği geçen tüm kurumlara teşekkür etti.

Bölgenin jeopolitik açıdan kritik bir konumda olduğunu belirten Tatar, İsrail-Gazze ve İsrail-İran arasındaki çatışmalar ile diğer bölgesel gerilimlere işaret ederek, “Bölgesel risklere ve her türlü afete karşı her zaman hazırlıklı olmak zorundayız” dedi.

Sel, yangın ve diğer doğal afetlere karşı tüm kurumların koordineli bir şekilde hareket ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin desteğiyle, ülkedeki ilgili kurumların her yıl daha da geliştiğini vurguladı.

Tatar, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı, Orman Dairesi, itfaiye ve diğer ilgili kurumların doğal afetlere karşı hazırlıklı olduğunu ve kapasitelerini sürekli geliştirdiğini ifade etti.

Tatbikatta, kullanılan yeni teknolojilerin de tanıtıldığını dile getiren Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye’nin desteğiyle geçmişe göre çok daha hazırlıklı, donanımlı ve eğitimli bir yapıya kavuşmuştur” dedi.

Tatar, afetlere karşı yürütülen hazırlık çalışmalarının halkın devlete olan güvenini pekiştirdiğini söyleyerek, tatbikatın hazırlanmasında görev alan tüm personele ve gösterilen ilgiden dolayı basın mensuplarına teşekkür etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Sığınakların güçlendirilmesi ve yeni sığınak yapımı için önemli adım

Published

on

By

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) vatandaşların can güvenliğini artırmak ve olası afetlere karşı hazırlıklı olmak amacıyla Sığınak Komisyonu, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nda kritik bir toplantı yaptı. Sivil Savunma koordinesindeki toplantıya İçişleri, Bayındırlık ve Ulaştırma, Maliye bakanlıklarından yetkililerle birlikte Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği, Planlama ve İnşaat Dairesi, Şehir Planlama Dairesi temsilcileri ve komisyon üyeleri katıldı.

Toplantının ardından yapılan değerlendirmelerde, ülkedeki mevcut genel sığınakların tadilatına ve yenilerinin yapımına ihtiyaç olduğu Sığınak Komisyonu tarafından doğrulandı. Bu doğrultuda, halkın olağanüstü durumlarda can güvenliğini sağlamaya yönelik somut adımlar atılması kararlaştırıldı.

Sığınak Katkı Payı Yeniden Komisyona Devrediliyor
Alınan en önemli kararlardan biri, 2014 yılında 44/2000 sayılı Sığınak Yasası’nda yapılan değişiklikle genel bütçeye aktarılan ve inşaat ruhsatlarından “Sığınak Katkı Payı” adı altında toplanmaya devam eden verginin, yeniden yasal bir düzenlemeyle Sığınak Komisyonu’nun yetki ve sorumluluğuna devredilmesi oldu. Bu karar, oy birliğiyle alındı.

Bu yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, ülke genelindeki sığınakların planlı bir şekilde yenilenmesi ve yeni sığınakların inşasının daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi hedefleniyor.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam