Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Yükseköğretim affı öngören yasal değişiklik Meclis’ten geçti

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda 65/2005 Sayılı “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Yasası Tahtında Faaliyet Gösteren Yükseköğretim Kurumlarından İlişiği Kesilenlere Öğrenimlerine Devam Edebilme Hakkı Verilmesine İlişkin (Geçici Kurallar) (Değişiklik) Yasa Tasarısı” oyçokluğuyla kabul edildi.

Tasarının oylanmasından sonra Meclis’in bugünkü oturumu sona erdi, bir sonraki oturum yarın saat 10.00’da yapılacak.

İlk olarak yasa tasarısına ilişkin rapor, İdari Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi Başkanı UBP Milletvekili Özdemir Berova tarafından okundu.

Berova, yükseköğretim affından faydalanacak öğrencilere başarı dileyerek, eğitim açısından yaşamlarına katkı koymalarını temenni etti.

Komite Başkan Vekili, CTP Milletvekili Filiz Besim, tasarının komitede oybirliğiyle kabul edildiğini, afların öğrencilerin hakkı olduğunu, pandemiden dolayı eğitimde aksamalar yaşandığını söyledi.

Affın eğitim şartlarına ve öğrenci yararına geçmesine katkı sağlamak için çalıştıklarını söyleyen Besim, yükseköğretimdeki sorunlara değindi.

Besim, yükseköğrenimi iyi yönetmek gerektiğini, ülkenin içine düştüğü güvenlik sorunlarının sıklıkla gündeme geldiğini belirtti.

Eğitim planlamasında zafiyetler bulunduğunu, denetimsizliğin kalitesizliği doğurduğunu dile getiren Besim, hükümetin birbirinden kopuk yasalar yaptığını, birbirinden habersiz olduğunu savundu.

Besim, muhaceret ve öğrenci affı arasında uyumsuzluklar bulunduğunu ileri sürerek, YÖDAK’ın aftan haberi olmadığının ortaya çıktığını, YÖKAS’ın da doğru çalışmadığını savundu.

Üniversitelerin iç takip sistemlerinin iyi çalışması gerektiğini dile getiren Besim, kayıt sonrası takip yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirtti.

YÖDAK’ın üniversiteleri denetlemesi, otomasyon kurulması gerektiğini dile getiren Besim, bu takip sistemine kaynak ayrılamadığından sistemin kurulamadığını kaydetti.

Vakıf üniversitesi Yönetim Kurulu Başkanının belediye başkanlığına aday olmasını eleştiren Besim, söz konusu kişinin part-time çalışan bir gazetecinin işine son verdiğini söyleyerek eleştirdi.

Besim, “Vakıf üniversitelerimizin özerk olmasını sağlamak zorundayız” dedi.

HP Milletvekili Ayşegül Baybars da afların ülkede alışkanlık haline getirildiğini, her seferinde son olduğunun söylendiğini ancak son olmadığını “ülkenin geleceğinin çalındığını” savundu.

Yasanın ülkede kanayan yaralardan birinin devamı olduğunu söyleyen Baybars, yükseköğretimle ilişkisinin neden kesildiği sorgulanmadan öğrencilere aftan yararlanma şansı verildiğini belirtti.

Baybars, kayıt kabul belgesi alarak, ülkeye gelen ve devam etmeyen çeşitli suçlara bulaşan kişiler bulunduğunu söyledi.

Öğrenci Affı Yasasının kapsamı konusunda eleştirilerde bulunan Baybars, ülkeye öğrenci olarak gelip kayıplara karışanların affedilmiş olacağını savundu.

Baybars, yasanın geniş ve her kapsamda oluşunu eleştirerek, ülkeye faydası olacağına inanmadığını, oyunun olumsuz olacağını belirtti.

CTP Milletvekili Erkut Şahali, yükseköğretim sektörünün önemli olduğunu söyleyerek, affa gereksinim duymayanların cezalandırıldığı hale dönüşmemesi için seçici olmak gerektiğini belirtti.

Şahali, öğrenci olmayanların sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini, bu noktada sıkıntı bulunduğunu ifade etti.

YÖDAK Başkanı ve üyelerinin akademik unvanlarının tartışıldığını söyleyen Şahali, idari ve teknik yetersizliklerini öne sürerek, denetim yapamadığını söylese de hakikatin itibardan başladığını, YÖDAK’ın itibarının sorgulanır durumda olduğunu savundu.

Şahali, YÖDAK’ın itibarını sağlamasının ardından yükseköğrenim alanında denetim yapılabileceğini belirtti.

Üniversiteler ve devletin ilgili birimlerinin, üniversitelerin kar elde etmek için değil bilim üretmek için kurulduğu anlayışına ulaşması gerektiğini dile getiren Şahali, yükseköğretimin bir sektör olmadığını söyledi.

Şahali, DAÜ’nün bir tüccar mantığıyla yürütülemeyeceğini, bazı kişilerin siyasi simsarlık faaliyeti sürdürdüğünü iddia etti.

DAÜ Yönetim Kurulu Başkanının, Gazimağusa Belediye Başkanlığına aday olduğunu söyleyen Şahali, DAÜ’nün siyasi yolculuklarda bir referans unsuru olarak görülmemesi gerektiğini belirtti.

Şahali, üniversitelerin akademik hedefleri gerçekleştirmek için çalışmasını sağlamanın YÖDAK’ın görevlerinden olduğunu söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, yüksek öğretimi önemsediklerini söyleyerek, KKTC‘nin öğrenci dostu ada kimliğiyle yolculuğuna devam ettiğini belirtti.

Çavuşoğlu, KKTC’de üniversitelerin geldiği aşamanın takdire şayan olduğunu söyleyerek, işaret edilen endişelerin tüm dünyadaki ülkelerde de yaşandığını kaydetti.

Bakanlığın paydaşlardan biri olduğunu, ülkenin seviyesi içinde oluşturduğu yükseköğretim kayıt sisteminin ülkenin önünde bir sistem olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, YÖKAS sistemine ilgili kurumların erişebildiğini belirtti.

Çavuşoğlu, kurucuların, yatırımcıların, devletin ilgili kurumların görevinin, yüksek öğretime sahip çıkmak olduğunu kaydetti.

Üniversite alanında sorunlar bulunduğunu ama bilgi birikimini dünyaya yayan ve buraya da getiren öğrenciler bulunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, mezunların gittikleri ülkelerde KKTC’yi tanıttığını, sahip çıktığını belirtti.

Çavuşoğlu, “Şu anda YÖKAS’tan faydalanamayan kimse yoktur” dedi.

Mazeret üretmenin kolay olduğunu belirten Çavuşoğlu, dar kadrolarla büyük işler yapılmaya çalışıldığını söyledi.

Çavuşoğlu, öğrencileri istismar edenleri bahane edip bu alanda büyük zaaflar varmış gibi gösterilmesinin doğru olmadığını söyledi.

Öğrenci dostu ada konseptine sahip çıkmak gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, öğrenci affının özünün akademik ilişiği kesilenleri tekrar akademiye kazandırmak olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, tasarının Muhaceret Affı ile ilişkisine değindi.

Acentelerle ilgili yasalar hazırlandığını söyleyen Çavuşoğlu, istismarın önlenmesi noktasında bu yasanın önemli olacağını belirtti.

E-Vize Yasasının geçmesiyle istismarların azalacağını dile getiren Çavuşoğlu, havalimanlarında da yaşanan sorunları tespit ettiklerini, kurumlara sorumluluk yükleneceğini söyledi.

YÖDAK ile ilgili konuşmaları dikkate almak gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, kurumun yapmadığı işleri bir programa bağlamasının doğru olmadığını, gereken kaynağın bulunması gerektiğini belirtti.

Çavuşoğlu, YÖDAK’ın denetim yapamamasını 100 bin dolarlık bir programa bağlamasından üzüntü duyduğunu söyleyerek, bu sorunu bütçeye kaynak koyarak aşma önerisinde bulundu.

YÖDAK’ın sorunlarını çözme noktasında üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, kurumun ivedi olarak toparlanması noktasında onlara mazeret bırakmamak gerektiğini ifade etti.

Çavuşoğlu, üniversite kurmayla değil, yayınlarla gurur duymak istediklerini kaydetti.

Konuşmaların ardından yasa tasarısı oyçokluğuyla kabul edildi.TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Elektrik Müteahhitleri Birliği’nden havuz motor odalarıyla ilgili uyarı: “Yaz aylarında yangın ve çarpılma riski yükseliyor”

Published

on

By

Kıbrıs Türk Elektrik Müteahhitleri Birliği (KTEMB) yaz aylarında havuz motor odalarında elektrikle ilgili risklerin arttığına dikkat çekerek, önlemlerle ilgili hatırlatmada bulundu.

Kıbrıs Türk Elektrik Müteahhitleri Birliği’nin yazılı açıklamasında, havuz motor odalarında elektrikle ilgili risklerin özellikle yaz aylarında yüksek nem, yoğuşma, ısı ve korozyon gibi etkenlerle birleştiğinde ciddi yangın ve elektrik çarpması tehlikesi yarattığına dikkat çekildi.

Açıklamada, motor odasının elektrik odası olduğu hatırlatılırken, nemli ortamda çalışan tüm panoların IP koruma sınıfına uygun olması gerektiği vurgulandı.

Kaçak akım rölelerinin her yıl test edilmesi, pompaların çalışma sürelerinin izlenmesi, aşırı ısınmaya karşı termik korumanın devrede olması gerektiğinin belirtildiği açıklamada,  motor odasına yetkili kişiler dışında kimsenin girmemesi, ıslak elle pano kapağına dokunulmaması uyarısında bulunuldu.

Havuz motor odalarında elektrik kaynaklı risklere de işaret edilen açıklamada, yüksek nem ve yoğuşmanın elektrik panolarında yalıtım zafiyetine ve kısa devreye neden olabileceği, kablolarda ark oluşum riskini artırabileceği belirtildi.

Özellikle ıslak alanlarda topraklamanın kritik önemde olduğunun vurgulandığı açıklamada, koruma sistemleri yetersizse kaçak akımların ölümcül olabileceğine de dikkat çekildi.

Kabloların suya ve buhara dayanıklı olmamasının yangın veya çarpılma riskini artırdığının ifade edildiği Elektrik Müteahhitleri Birliği açıklamasında, aşırı çalışan pompaların motor sargılarında ısınma ve kontaktörlerde yapışmaya yol açabileceği de hatırlatıldı.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Çatalköy-Değirmenlik anayolundaki kazaların engellenmesinin ele alındığı “Dağ Yolu İnisiyatifi Toplantısı” düzenlendi

Published

on

By

Çatalköy-Esentepe Belediyesi, yıllardır ölümlü kazalarla gündemden düşmeyen Çatalköy Değirmenlik Anayoluyla ilgili sorunlar ve kazalara karşı çözüm yaratılması konusunda ülkede inisiyatif yaratmak amacıyla, ilgili kurum ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren bir toplantı düzenledi.

Acapulco Resort Otel’de yer alan toplantıya, bazı milletvekilleri, belediye başkanlar, ilgili kurum ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Çatalköy Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok, amaçlarının kavga ederek bir iş yapmak değil, tam tersi Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Dairesi,  birlikler, oda başkanlarından destek alarak,  ciddi çalışan bir örgütlenme içinde yolun bir an önce sağlıklı bir ulaşım yolu olmasına katkı sağlamak olduğunu vurguladı.

Çatalköy Değirmenlik yolundaki sorunların vatandaşların yaşamlarını tehdit eden bir boyuta ulaştığını dile getiren Kırok,  9 yıldır göreve gelen tüm hükümetlerin, bahis konusu yolla ilgili sözler verdiğini kaydetti.  

Yalnızca son altı ayda, 1 Ocak-30 Haziran tarihleri arasında bölgede 23 trafik kazası yaşandığını belirten Kırok, “Ama maalesef hâlâ bu konuda bir arpa boyu yol kat edemedik. Hepimiz birbirimize sadece nedenler sunuyoruz” diyerek gelinen noktaya tepki gösterdi.

Geçmişte söz konusu güzergahla ilgili tünel projesi olduğunu, duble yol projesinin üç şeride düştüğünü, daha sonra da yolun mevcut 2 şeridinin genişletilerek iyileştirilmesinin gündeme geldiğini anımsatan Kırok, bugün mevcut yolun bile çökme aşamasına geldiğini anlattı. 

Yolun özellikle Arapköy mevkiinde altyapısının çöktüğünü, bazı bölgelerde yağmur suları nedeniyle zemin boşaldığını, bariyerlerin çökerek dere yataklarına düştüğünü kaydeden Kırok, adım atılmaması halinde daha ciddi kazaların yaşanacağını aktardı.

Toplantıya Ulaştırma Bakanı ve Karayolları Dairesi Müdürü’nü de davet ettiğini belirten Kırok, “Neden bu ihalesi yapılmış yol bir türlü yapılamadı? Engeller neler? İstimlak mı? Parasal sorunlar mı? Yoksa bu işi üstlenecek firma mı yok?” diye sordu.

Yaptığı çağrının ardından birçok kişi ve kurumdan destek mesajları aldığını, bazı firmaların iş araçlarını bile gönüllü olarak vermeye hazır olduklarını söyleyen Kırok, belediyenin sınırlı imkânlarına rağmen yol kenarındaki temizlik çalışmalarını kendilerinin üstlendiğini ifade etti.

Çatalköy Değirmenlik yolunun, yaşamları tehdit eden bir ölüm yoluna dönüştüğünü  ve artık bu soruna ivedilikle çözüm üretilmesi gerektiğini vurgulayan Kırok, buna öncülük etmek için adım attıklarını  ifade etti.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Seran Aysal da konuşmasında, vatandaşın trafik güvensizliği nedeniyle canına zarar gelmesinin kabul edilebilir bir konu olmadığını kaydetti. Merkezi yönetimin yollar konusunda adım atması gerektiğine dikkat çeken Aysal, yolun fiziki olarak bittiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Girne Değirmenlik yolunun yıllardır yapılmamasının nedeniyle ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, sorunun hem sosyal hem ekonomik açıdan bütünlüklü olarak projelendirilerek çözülmesi gerektiğini kaydetti. 

Yol için gerekli kaynağın geleceği yerin belli olduğunu söyleyen Gürcafer, çalışmanın projelendirilmesi aşamasına,  KKTC’deki paydaşların çok boyutlu şekilde müdahil olarak, projenin rant amaçlı değil doğru amaca hizmet edecek bir projeye dönüşmesi sağlanması gerektiğini vurguladı.

Değirmenlik Akıncılar Belediye Başkanı Ali Karavezirler de, Dağyolu olarak bilinen  Girne Değirmenlik anayolunun yıllardır güvenli bir hale getirilemediğini belirterek, en  büyük sorunun istimlakler konusu olduğunu ifade etti.

Yıllardır göreve gelen hükümetlerin, bu konuda hiçbir adım atmadığını dile getiren Karavezirler, bugün toplantıyla oluşturulan inisiyatif ve hazırlanacak sonuç bildirgesinin itici güç yaratmasını diledi.

25 ton sınırlamasına rağmen, her gün yolu 40-45 tonluk araçların kullanmasının, yolda ciddi bir tahribata yol açtığını kaydeden Karavezirler, taş ocaklarının bulunduğu beldeler olan Değirmenlik Akıncılar ve Dikmen Belediyelerinin ilgili bakanlıkla çıktıkları kantar ihalesinin 2 ay içinde sonuçlanacağını anımsattı.

Girne Değirmenlik yolunun yapılmasıyla ilgili merkezi hükümetin artık somut adım atması gerektiğini vurgulayan Karavezirler, belediye olarak projede her türlü sorumluluğu almaya hazır olduklarını belirtti. 

Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul da, Girne Değirmenlik anayolundaki sıkıntının, ülkedeki hızlı gelişime altyapının ayak uyduramamasından kaynaklanan sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak, hayati boyuta ulaşan sorunun yıllar önce çözülmüş olması gerektiğini ifade etti.

Ülkede yapılan her şeyin popülizmle şekillendiğini, bugün yaratılan koşulların sebebinin de siyasal tercihler olduğunu ifade eden Şenkul, bu sebeple konuyu siyasi zeminden uzaklaştırarak çözüm aramanın tatmin edici bir sonuç vermeyeceğini söyledi.

Yolda yaşanan kazalarla ilgili sadece kamyoncular, taş ocakları, betoncuları günah keçisi ilan etmenin doğru bir yaklaşım olmadığını, suçlunun gerek siyasi tercihler gerekse farklı sebeplerle, ülkenin önceliği olan altyapıların planlamasını yapmayan toplumun geneli olduğunu kaydeden Şenkul,  ülkede bu zihniyetin değişmesi gerektiğini belirtti.

Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, Girne Değirmenlik Anayolundan kaynaklanan sorunların ticari kaygılar, turizm sektörüne yaratılan sıkıntıları aşarak,  vatandaşlar için hayati tehdit boyutuna ulaştığını kaydederek, bu sorunun çözümünün ülkenin önceliği olması gerektiğini dile getirdi.

2026 yılında bölgede 3 otelin daha hizmete gireceğini, bunun da bölgede trafik yoğunluğu ve kaza ihtimalini daha da arttıracağını söyleyen Çağıner, bunun engellenmesi gerektiğini söyledi.

Toplantıda merkezi yönetimden katılım olmamasını eleştiren Çağıner, “Amacımız  kaliteli  lüks yolarda  gitmek değil,   canımızı koruyarak  seyahat etmek” diyerek bu sorunun çözülebilmesi için merkezi, yerel yönetim ilgili kurum kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin iş birliğinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

CTP Milletvekili Sami Özuslu da konuşmasında, vizyon, kısa, orta ve uzun vadeli planlamaların olmadığı yerlerde atılacak adımların, günü birlik tedbirler olmaktan öteye gidemeyeceğini vurgulayarak, trafik kazaları konusunda ciddi mücadele vererek, ülkede, ölümleri minimuma çeken ülkelerin örnek alınması gerektiğini vurguladı.

Mevcut hükümetin, söz konusu yol için sırasıyla, duble yol, 3 şerit, sonra tünel projelerini ortaya attığını, ardından mevcut 2 şeridinin genişletilerek iyileştirilmesi için ihaleye çıkıldığını ancak bunun da yarım kaldığını dile getiren Özuslu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Trafik Dairesi ve Karayolları dairesi temsilcilerinin toplantıya katılmamasını eleştirdi.

Dağ yolunun katliam gibi kazaların yaşandığı bir ölüm yoluna dönüştüğünü dile getiren Özuslu, hayat bulacak projelerin, ülke  hassasiyetleri ve ihtiyaçları doğrultusunda ,ülkedeki şehir plancıları , mühendisler ve yetkili merciler tarafından değil, Ankara’dan hazırlandığı sürece amaca hizmet edecek başarılı  altyapı projelerinin hayat bulmasının zor olduğunu söyledi.

Ülkede ciddi bir plansızlık yaşandığını, nüfusun son olarak asker ve öğrenciler hariç 590 bin  olarak kayıtlı araç sayısının da 450 bin olarak açıklandığını anımsatan  Özuslu, küçük yaşlarda ailesini bir trafik kazasında kaybeden ve  bunun acısını yaşayan bir birey olarak bu konuda bir an önce adım atılmasını istedi.

Kıbrıs Türk Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ayer Yarkıner, son 2 yılda trafikte can kaybının iki buçuk katı arttığını anımsatarak, odanın 5 yılını güvenli trafik ve güvenli ulaşım konusuna konsantre olarak, 2019 ve 2025’yıllarında 2 çalıştay gerçekleştirdiğini kaydetti.

Trafiğin kan gölüne dönmesinin  sadece yollara bağlanamayacağını  dile getirerek, ülkede  yollar araçlar, yasalar, sürücülerin hiç birinin  güvenli trafik için yeterliliği olmadığını vurgulayan Yarkıner, odanın hazırladığı teknik raporla ilgili sunum gerçekleştirdi.

Yarkıner’in konuşmasının ardından, Çatalköy Esentepe Belediye Başkanı Ceyhun Kırok’un çağrısıyla gerçekleşen toplantıda,  oda temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, birlikler, dernekler, bölge halkının katılımıyla gerçekleşen toplantıda, teknik çalışmaya geçildi.

Toplantının ardından hazırlanacak sonuç bildirgesi ise, daha sonraki günlerde Bayındırlık ve Ulaştırma bakanlığı ve kamuoyuyla paylaşılacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hemşireler ve Ebeler Sendikası, pazartesi Dr. Burhan Nalbantoğlu ile Girne Akçiçek hastanelerinde bir günlük uyarı grevine gidiyor

Published

on

By

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, sağlıktaki talepleri yerine getirilmediği gerekçesiyle, pazartesi günü Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi ile Girne Akçiçek Hastanesi’nde bir günlük uyarı grevi yapacağını duyurdu.

Sendikadan yapılan yazılı açıklamaya göre, her iki hastanede yoğun bakım servisleri haricinde, poliklinik servisleri ile tüm birimlerde 07.00–14.00 saatleri arasında grevde olunacak.

Ek mesaiye kalmama eylemi ise üyelerin kendi kararına bağlı olarak Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası’nın üyelerinin bulunduğu tüm hastanelerde yapılacak.

Taleplerinin sadece sağlık çalışanları için değil nitelikli sağlık hizmetine erişim için elzem olduğunu kaydeden Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, grev nedenlerini ise şöyle sıraladı:

“Kamu Sağlık Çalışanları Yasası uyarınca kişisel ödenek, özel tahsisat ve görev ödeneği alma haklarına ilişkin kurallar çerçevesinde Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası’nın hazırladığı yasa değişiklik önerisinin yürürlüğe girmesi için gerekli çalışmaların yapılmaması; hemşire lojmanlarının yıkılması ve yerine yenisinin yapılmayacağının açıklanması; Kamu Sağlık Çalışanları Yasası kapsamındaki sınav tüzüğünün Kamu Görevlileri Yasası’ndan ayrılarak yeniden düzenlenmemesi; nöbet devri sırasında kaybedilen zamanın çalışma saatlerine eklenmemesi; ameliyathanede çalışan hemşirelere radyasyon izni verilmemesi; ek mesailerin zamanında ödenmemesi; personel eksikliklerinin giderilmemesi, hemşire ile ebelerin iş yükünün sürekli artırılması; geçici personelin haklarını güvence altına alacak yasanın Meclis’ten geçirilmemesi; yönetim kadrolarının baskı uygulamaları ve geçmiş dönemde anlaşma sağlanan Uzlaşı Kurulu kararlarına uyulmaması..”

 

Devamını Oku

Trending

Reklam