Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Kılıç: “Alacağımız tedbirlerle DAÜ’nün mali yapısı 2024 sonunda toparlanma sürecine girmiş olacak”

Published

on

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, mali açıdan sorun yaşayan üniversitenin alacakları tedbirler ve atacakları adımlarla 2024 yılı sonunda toparlanma sürecine gireceğini ifade etti.

DAÜ’nün “yüksek maaşlar nedeniyle mali sorun yaşadığı” şeklinde kamuoyunda oluşturulan algının doğru olmadığına vurgu yapan Kılıç, 1200’e yakın tam zamanlı personelin çalıştığı DAÜ’de sadece 123 profesörün bulunduğunu, profesörlerin brüt maaşlarının kamuoyunda net maaş gibi yansıtıldığını vurguladı.

Kılıç, DAÜ’nün ülkeye katkısını düşünmeden sadece maaş algısı üzerinden değerlendirilmesinin doğru olmadığını, bu algının üniversiteye ve yükseköğretim kurumlarına zarar verdiğini, DAÜ’deki maaşların abaratıldığı gibi yüksek olmadığını, asgari ücretle çalışanın da bulunduğunu söyledi.

DAÜ’nün Gazimağusa ve ülke ekonomisine katkısının yıllık en az 600-700 milyon dolar olduğunun altını çizen Kılıç, “DAÜ toplumun bir üniversitesi, benim değil, hepimizin üniversitesi. Bu ülkede her evde DAÜ mezunu var, buna böyle bakmak lazım. DAÜ’nün markası en az 1 milyar dolardır, belki de 2… DAÜ bütçesi devlet bütçesinden sonra en büyük bütçedir” dedi.

Üniversite akademik anlamda kaliteyi sürekli yukarı çekerken, uluslararası akreditasyonları ve sürekli yayınları artırırken, dönem dönem ekonomik sorunlarla boğuşmasını değerlediren Kılıç, son dönemde pandeminin de etkisi olmakla birlikte kötü yönetimler, yeterince tanıtım yapılmaması, yükseköğretimde haksız rekabet, yeterli devlet katkısı olmayışının bu sorunun başlıca nedenleri olduğunu ifade etti.

DAÜ’nün yasayla kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğunun altını ısrarla çizen Kılıç, DAÜ’nün ülkede tek denetlenen üniversite olduğunu, bunun da haksız rekabet oluşturduğunu belirtti.

DAÜ’deki alımların dahi Kamu İhale Yasası’na tabi olduğu örneğini veren Kılıç, “Hem zamandan kaybediyoruz, hem de 5’e alacağımız bir ürünü 10’a alıyoruz” dedi.

Kılıç, DAÜ’de zor bir dönemde göreve talip olmasını ve adeta “ateşten gömlek giymesini” de “Bazen görev sizi çağırır; görev bizi çağırdı, kabul etmemek olmazdı, Ben DAÜ ile büyüdüm” ifadeleriyle değerlendirdi.

Kılıç, DAÜ’yü uluslararası alanda daha aktif ve daha görünür hale getireceklerini söyledi

“-Görev çağırdı, kaçmak olmazdı”

DAÜ’de 24 Ekim’de tek aday olarak yüzde 88.54 gibi yüksek oranla güvenoyu alarak DAÜ’nün yeni rektörü olan Prof. Dr. Hasan Kılıç, görevinde iki ayı doldurdu.

Kılıç, DAÜ’nün mali sorunu, bütçe, protokol çalışmaları, öğrenci sayısı ve akademik çalışmalar gibi birçok konuda TAK muhabirinin sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Hasan Kılıç, zor bir dönemde göreve talip olma nedenini “DAÜ sizi çağırıyorsa reddetme lüksünüz yoktur. Ben DAÜ ile büyüyen, DAÜ’nün içinden çıkan, DAÜ’nün yetiştirdiği bir akademisyenim. 30 yıldır bu üniversitedeyim. Öğrencilik yıllarında da hep buralarda olduk. Son yıllarda yaşanan sorunlu dönem, mali idari krizler bizlere görev çağrısı yaptı. DAÜ gibi bir kurum sizden görev bekliyorsa onu kabul etmeme gibi bir düşünceniz olmaması lazım” diyerek özetledi.

DAÜ’nün bugün hak etmediği bir konumda olduğunu dile getiren Kılıç, “Algı olarak da hak etmediği bir noktada. İdari olarak da yönetilme konusunda hak etmediği bir noktada.” dedi.

DAÜ’nün haksız bir rekabet ortamının içerisinde olduğunu söyleyen Rektör Kılıç, yükseköğrenimin çok gelişmekle birlikte planlı gelişen bir alan olmadığını, belirli kontrol mekanizmalarının olmadığı bir alanda, DAÜ devletin kurduğu üniversite olduğu için devletin koyduğu kurallara göre yönetme zorunluluğu ve sorumlulukları bulunduğunu, bunun da diğer üniversitelere kıyasla haksız rekabet oluşturduğunu vurguladı.

Ülkedeki üniversitelerin fazlalığıyla ilgili olarak Kılıç, yükseköğrenime sayısal olarak bakmadığını, fonksiyonel olması ve uzmanlık yaratacak üniversiteler kurulmasını gerektiğini belirtti. Kılıç, “Her üniversite her bölümü açacak diye bir kural yok.” dedi.

-“Kral çıplak”

Göreve geldiğinde karşılaştığı tabloya “kral çıplak” benzetmesi yapan Prof. Dr. Hasan Kılıç, “Göreve geldiğimizde üniversitenin iki ciddi sıkıntısı vardı. İdari anlamda yönetilme sorunu ve mali poblemler. Bu süreci biz 5 yıldır yaşıyorduk.” dedi.

DAÜ’nün devletten katkı alma noktasında sıkıntıları bulunduğuna işaret eden Kılıç, “Devlet; devlet kurumu olan üniversiteye katkı vermekte cimri davranıyor” dedi.

-“Devlet katkısı 5 yılda ciddi azalma gösterdi”

Kılıç son 5 yılda devletin DAÜ’ye katkısının ciddi oranda azaldığını, 5 yıl önce yüzde 10’larda olan devlet katkısının bugün 0.07 olduğunu, bunun da kendilerini bir devlet üniversitesi olarak üzdüğünü ifade etti.

Kılıç, DAÜ’nün ekonomik krizlerle boğuşma nedenleri arasında haksız rekabet ortamı içerisinde gelirleri artıramama, öğrenci akışında, özellikle yabancı öğrenci sayısında büyük düşüşün de rol aldığını söyledi.

Kılıç, “Üniversitenin gelirlerine baktığınızda, iki tür geliri var; öğrenci gelirleri ve kampüsteki yurtlarda ve kafeteryalarda yaptığı çalışmalar. Bugüne kadar hep üniversitenin hareket alanları daraltıldı. Dolayısıyla üniversite kampüste ve kendi içerisinde bir özel sektör gibi haraket edemiyor, gelirlerini artırmak için girişimci ruhunu ortaya koyamadı, farklı alanlarda yatırımlar yapması gerekirdi, yapamadı” dedi.

-Birikmiş 4 milyon dolar alacak var

Kılıç, DAÜ’nün kampüs içerisindeki yurt ve kafeteryalardan birikmiş yaklaşık 4 milyon dolar alacağı bulunduğunu ve konunun yargıda olduğunu belirterek, bu paranın tahsil edilmesinin DAÜ bütçesine önemli katkı sağlayacağını söyledi.

Pandemi döneminin de öğrenci gelirlerinin düşmesinde rol oynadığını söyleyen Kılıç, yabancı öğrencide büyük düşüş yaşandığını, tanıtım konusunda ciddi hatalar yapıldığınI kaydetti.

Kılıç, döviz cinsinden gelirler açısından önemli olan yabancı öğrenci oranının yüzde 50’lerden yüzde 30’lara düştüğünü belirterek, Türk öğrencilere yönelik çalışmalara ağırlık verildiğini onlarda da ciddi burslar verildiği için öğrenci sayısı artmasına rağmen gelirlerde beklenen artışın sağlanamadığını söyledi.

-“2024 bütçesi mali disiplini sağlayacak”

DAÜ’nün 2024 bütçesi ile ilgili konuşan DAÜ Rektörü, Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nden 5 milyar 614 milyon 628 bin TL olarak geçen 2024 bütçesinde 240 milyon TL’lik açık öngörüldüğünü ifade etti.

2024 yılını toparlanma yılı olarak gördüklerinin altını çizen Kılıç, bütçenin bu anlamda kendilerine rehberlik edecek mali disiplin olduğunu söyledi.

Bütçenin ilk kez ortak yapı içerisinde oluştuğunu bildiren Kılıç, “Tedbirleri içeren de bir bütçe. Yatırımların sınırlandırıldığı, tasarruf ağırlıklı bir bütçe. Kemer sıkma politikasıyla bu işi götüreceğiz” dedi.

Kılıç, giderlerin optimum seviyeye getirildiğini, gelirlerin de maksimum düzeyde artırılmaya çalışıldığının altını çizerek, bütçenin ilk defa DAÜ Üniversite Yönetim Kurulu’ndan oy birliği ile geçtiğini, Meclis’te de oy birliğiyle kabul edildiğini ifade etti.

Devletin bütçeye direkt katkı koymakta temkinli davrandığını söyleyen Kılıç, “Devlet şöyle bir katkı verdi bize; ilk kez 2023’teki ve 2024’te oluşabilecek vergileri üzerine aldı. Bu üniversitenin geçmişiyle barışmasını sağladı” dedi.

-Protokol çalışmaları

Bir yıldır devam eden protokol çalışmaları üzerinde, paydaşlardan Milli Eğitim Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, sendikalar, VYK ve DAÜ Rektörlüğü arasında görüşmelerin sürekli devam ettiğini belirten Kılıç, protokolün birer yıllık olmak üzere 4 yıllık bir programı öngördüğünü, her yılın sonunda devam edip edilmeyeceğine karar verileceğini ifade etti.

-“Kadrolu emeklilerin DAÜ’ye maliyeti 73 milyon TL”

Rektör Kılıç, DAÜ’de örgütlü sendikaların Maliye Bakanlığı önünde eylem konusu da olan DAÜ’den kadrolu emekli olanların maaşlarının üniversite bütçesinden ödenmesini de cevapladı.

Bu konunun DAÜ üzerinde büyük bir yük oluşturduğunun altını çizen Kılıç, 2024 yılında bu yükümlülüğün DAÜ’ye getireceği yükün 73 milyon TL olduğunu söyledi.

Kılıç, DAÜ’den emeklilerin emekli maaşları Sosyal Sigortalar’dan ödenirken, kadrolu emekli olan 39 kişinin DAÜ bütçesinden ödendiğini, 2024 bütçe açığı 240 milyon TL olduğu düşünüldüğünde 73 milyon TL’nin çok ciddi bir rakam olacağının görüldüğüne işaret etti.

Kılıç, “Bu rakam daha da büyüyecek. Ben niye bu insanlar bu emekli maaşlarını alıyolar diye sorgulamıyorum. Niye bunu üniversite ödüyor, sorguladığımız budur. Sendikalar bunu (devletin ödemesini) istiyor, biz de bunu istiyoruz, doğru olan da budur” dedi.

-Hedefler

Prof. Dr. Hasan Kılıç kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini de anlattı.

Kılıç kısa vadedeki hedeflerinin, tasarruf tedbirleri almak, tanıtımlara önem vererek yabancı öğrenci sayısını artırmak olduğunu ifade etti.

Kampüsteki gelirleri artırma yönünde çalışmalarının bulunduğunu söyleyen Kılıç, kısa vadede üniversiteyi toparlamaya, gelir-gider uçurumunu azaltmaya çalışacaklarını; orta ve uzun vadede hedeflerinin ise üniversitenin sürdürülülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlamak, çalışanlara iş güvencesi vermek, hak ettikleri maaşları sağlamak olduğunu kaydetti.

-Öğrenci nüfusu

Kılıç, üniversitenin mevcut öğrenci sayısının 16 bin 200 olduğunu, potansiyeli ele alındığında olması gereken rakamın ise 20 bin olduğunu ifade etti. Kılıç, “20 bin civarındaki öğrenci bizi bir noktaya taşır” dedi.

Yabancı öğrenci sayısının beklediklerinin altında 3 bin 700 olduğunu belirten Kılıç, bunun önceki dönemlerde 7-8 bin olduğunu, sayının yarıya düştüğünü söyledi.

Kılıç, “3. ülkelerle ilgili çok ciddi tanıtım ataklarımız var. İlk iş olarak gelirleri artırabilme noktasında tanıtım ekibini kurarak çalışmaları başlattık” ifadelerini kullandı.

KKTC yükseköğretimi nerede?

KKTC yükseköğretimini değerlendiren Kılıç, bu alanın müthiş potansiyelli geniş bir alan olduğunu ifade ederek, ancak plansızlığın hakim olduğunu vurguladı.

YÖDAK’ın daha etkin olması gerektiğini ifade eden Kılıç, yükseköğrenim alanında yönetsel bir boşluk olduğuna, planlanması, yönetilmesi stratejik planı olması gerektiğine dikkat çekti.

Yükseköğretimin denetlenmesinde de bir sıkıntı olduğunu söyleyen Kılıç, “Denetlenebilen tek üniversite DAÜ’dür. Özel üniversitelerin yeterince denetlenebildiğini düşünmüyorum” dedi. Kılıç, YÖDAK’ın personel sayısının ve yasaların denetim için yetersiz olduğuna değindi.

Kılıç, “Bizim apartman üniversitelerine ihtiyacımız yok. Bu nettir. Bizim ciddi, kurumsal, yükseköğretimde ses getiren üniversitelere ihtiyacımız var. Bunlar var, yok değil ama bu haksız yükseköğretim ortamında rekabet ortamının azaltıldığını öngörüyorum” dedi.

-Hükümete mesajı

Hükümete “Burası devletin bir kurumu, devlete güç veren bir kurumdur” mesajı veren Kılıç, tanıtımda sınırları aşan ülke tanıtımına önemli katkı sağlayan bir üniversite olduklarını belirtti.

Kılıç, “Bizi bekleyen önemli sıkıntılar var, bunların hükümet tarafından anlaşılmasını istiyorum” dedi.

Hükümetin, DAÜ’nün devlet kurumu olduğunu anlaması gerektiğini söyleyen Kılıç, bu kadar yıldan sonra hükümetin ilk defa vergi affına girebildiğini, bunun bir artı olduğunu, mali yükü azaltma anlamında emeklilerle ilgili açılım getirildiğini anlattı.

Kamu İhale Yasasını örnek vererek DAÜ’nün hareket alanının daraltıldığını belirten Kılıç, DAÜ’nün sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için hareket hızının artırılması gerektiğini belirtti.

Prof. Dr. Hasan Kılıç, “Daha hızlı, daha hareket eden bir üniversite. Kararlarını hızlı alan ve uygulayan bir üniversite noktasında olmalıyız” diyerek, devletin DAÜ’ye bakış açısının değişmesi gerektiğini yineledi.

Hasan Kılıç, DAÜ’nün dev bir kurum olduğunu aileler, örenciler ve çalışanlar hesaplandığında yaklaşık günlük 20 bin kişinin hareket ettiği bir mekan olduğunu, Gazimağusa ve ülke ekonomisine inanılaz katkı sağladığını, kurumun bu katkısının karşılığını almak istediğini vurguladı.

Kılıç, “Belediyeler nasıl sıkıntıda olduğu zaman hemen el attık, mali yardım yaptık. Kıb-Tek’e aynı oranda yaptık, DAÜ’ye niçin yapılmıyor? Yapılıyor ama yeterli değil. Ama ilk kez hükümetin bu dönemde ilgisi olduğunu da görüyorum, beklediğimiz ilgi mi, soru işareti” dedi.

-“DAÜ batmayacak”

Kılıç, “Bir sıkıntı var, aldığımız ve alacağımız tedbirlerle ve öğrenci gelirlerimizle ve diğer gelirlerle bir toparlanma bekliyoruz. Ama tedbir alınmaza 2025 de büyük sıkıntıya gebedir. Tedbirleri elden bırakmamız lazım.” dedi.

DAÜ’nün özerk bir yapı içerisinde kendi kendini yönetebileceği sürdürülebilir model oluşturma hedefinde olduklarını söyleyen Kılıç, “Sürdürülebilir yapı içerisinde hedeflerimzie ulaşacağız. DAÜ çöküp gidecek, batıp gidecek bir üniversite değildir. Bu düşüncede olanların kafasından silmesi lazım. Sıkıntıları aşmak için ya bir yol açacağız ya da bir yol yapacağız.” diye konuştu.

Çalışanların da büyük oranda güvenini yanında hissederek günü değil geleceği kurtarmak amacında olduklarını söyleyen Kılıç, “Çok ciddi tedbirler var, gelirleri artırmak için çok ciddi planlarımız var ama bunun da hükmet tarafından desteklenmesi lazım” ifadelerini kullandı.

-Kamuoyu ve çalışanlara mesaj

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç kamuoyuna ve DAÜ çalışanlarına da şu mesajı verdi:

“Üniversite sıkıntıda, önümüzde dikenli yol var ama bu yolları aşacağız. Bunun için çok çalışacağız ve bu süreçlerde mutlaka bir yol bulacağız ki bu noktada amacımız üniversitede sürdürülebilir bir yapı oluşturmak, çalışanlarımıza da iş güvencesi vermek. Hedef sürdürülebilir, özerk kendi içerisinde bir model oluşturmaktır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Kanlıdere Rehabilitasyon Projesi – Birinci Aşaması’nın resmi lansmanı yapıldı

Published

on

By

 

 

Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilecek ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hayata geçirilecek “Kanlıdere Rehabilitasyon Projesi”nin birinci aşamasının lansmanı gerçekleştirildi.

Ara bölgede yer alan “Toplumlararası Konferans Merkezi”nde yapılan etkinlikte Avrupa Komisyonu Bölgesel ve Kentsel Politikalar Genel Müdürlüğü, Kıbrıs Çözüm Destek Birimi Başkanı Giulia Bertezzolo, UNDP Kıbrıs Ofisi Direktörü Cihangir Haydarov, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart, Lefkoşa Rum Belediye Başkanı Haralambos Pruncos ve Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı birer konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından, Finlandiya Büyükelçisi Paivi Peltokoski, İsveç Büyükelçisi Martin Hagström ve Avusturya Maslahatgüzarı Martin Kraemer günün önemini belirten birer konuşma yaparak, ülkelerinin AB’ye üyeliğinin 30. yılını temsilen, gerçekleştirilecek projenin içinde yer alması adına her iki toplumun belediye başkanlarına birer zeytin fidanı hediye etti.

UNDP Proje Yöneticisi Alexandre Prietto’nun, proje hakkında  sunum yaparak detaylı bilgi vermesinin ardından etkinlik kokteylle devam etti.

– Bertezzolo

Avrupa Komisyonu Bölgesel ve Kentsel Politikalar Genel Müdürlüğü, Kıbrıs Çözüm Destek Birimi Başkanı Giulia Bertezzolo konuşmasında, doğa dostu olmasının yanında  projeyi ara bölge boyunca bisiklet sürülebileceği için beğendiğini belirtti.

Projenin çok uzun süredir konuşulduğunu söyleyen Bertezzolo, projenin hayata geçmesinde LTB Başkanı Mehmet Harmancı’nın çok büyük katkıları olduğunu vurguladı. Bertezzolo, birçok aşaması olan ve toplamda 18 km’lik bisiklet yolunu da içerecek projenin bugün başlatılacak birinci aşamasının yıl sonuna kadar bitirilmesinin planlandığını söyledi.

 Haydarov

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Kıbrıs Ofisi Direktörü Cihangir Haydarov da konuşmasında proje için çalışan herkese teşekkür ederek, tebriklerini sundu.

Projenin çevreye sağlayacağı katkı bakımından önemli olduğunu belirten Haydarov,  projenin aynı zamanda Kıbrıs’ta insanların herhangi bir kısıtlama olmadan geçiş yapabileceği günlere ulaşmakta katkı yapacağını söyledi.

-Stewart

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart da konuşmasında, projenin Çevre Teknik Komitesi’nin üzerinde çalışmaya başladığı zamana, on yıl geriye gittiğine vurgu yaparak, proje çok uzun zamana yayıldığı için üzerinde çalışan çok sayıda insanın heyecanlı olduğunu belirtti.

BM olarak iki toplum arasında ne kadar çok temas olursa Kıbrıs sorununu çözüme ulaştırmaya o kadar yardımcı bir ortam olacağına inandıklarını söyleyen Stewart, zaman içinde, eski ve şimdiki müzakereciler, belediye başkanları, Teknik Komite’nin eş başkanları, Avrupa Komisyonu ve UNDP’den yetkililer de dahil olmak üzere birçok kişinin bu projede yer aldığını kaydetti.

Projenin çok büyük etki yaratacak bir potansiyeli olduğunu belirten Stewart, projenin tamamlanarak her iki taraftan tek bir noktada birleşmesini diledi.

-Pruncos

Lefkoşa Rum Belediye Başkanı Haralambos Pruncos ise konuşmasında, iki toplumu bir araya getirmeye devam edecek olan  projeye katkıda bulunan herkese teşekkür etti.

Projenin tamamlanmasının ne kadar önemli olduğuna Güney Kıbrıs’ta şahitlik ettiklerini anlatan Pruncos, insanların yürüyüp bisiklet sürebileceği ve bir araya gelerek vakit geçirebilecekleri doğal bir alan sağlamanın önemine dikkat çekti. Pruncos, Kanlıdere için 16 mikro projeleri daha olduğunu belirti.

-Harmancı

LTB Başkanı Mehmet Harmancı ise konuşmasında, Kanlıdere Rehabilitasyon Projesi’ni başlattığı için  etkinliğin kendileri için tarihi olduğunu belirtti.

40 yıl önce Lefkoşa Master Planı’nı yapan vizyonerlerin Kanlıdere’nin “bölünmüş” Lefkoşa’daki birleştirici güç olacağına inandıklarını kaydeden Harmancı, “2018 yılındaki başlangıcından beri bir umut ışığı” olduğunu belirttiği bu girişimin, bir hayal olarak bugün gerçeğe döndüğünü söyledi.

Harmancı, Kanlıdere’nin Lefkoşa’nın her iki tarafından da akan yaşam kaynağı olduğunu vurgulayarak,  projenin dereyi, toplumun bir araya gelebileceği bir yaşam alanına çevireceğini söyledi.

Projenin iki toplumu sosyal yaşam içerisinde günlük ve doğal olarak bir araya getirmek için atılan en önemli adım olduğunu belirten Harmancı, projeye destek veren herkese teşekkür etti.

-AB, Kanlıdere Rehabilitasyon Projesi’ne finansman sağlayacak

Etkinliğin ardından Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, AB’nin projeye yaklaşık 4,4 milyon euro finansman sağlayacağının öngörüldüğü ve UNDP tarafından hayata geçirileceği belirtilerek projeyle, “Lefkoşalıların bisiklet sürebilecekleri, yürüyüş yapabilecekleri ve doğayla iç içe olabilecekleri huzurlu ve sürdürülebilir bir alan yaratılmasının” amaçlandığı kaydedildi.

Açıklamada, Avrupa Komisyonu Bölgesel ve Kentsel Politika Genel Müdürlüğü (DG REGIO) Genel Müdür Vekili Nicola De Michelis, “AB, Kıbrıs’ta yeşil alanların iyileştirilmesini ve şehirlerde sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesini sağlayan projelere destek vermektedir. Bu projeyle Pedieos/Kanlıdere’yi yenilikçi yaklaşımların, çevre dostu kalkınmanın ve doğa korumanın önemli bir örneği haline getirmeyi hedefliyoruz. Bu girişim, hem yerel halkın yaşam kalitesini artıracak hem de daha iyi şehir planlamasına öncülük edecek. Bu tür projeler, AB’nin çevrenin korunmasına, toplumlar arası iş birliğinin geliştirilmesine ve kentsel alanlarda doğal yaşamın korunmasına verdiği önemin somut bir göstergesidir.” dediği ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, UNDP Kıbrıs Ofisi Başkanı Cihangir Haydarov’un ise, “Bu proje, UNDP’nin ekosistemleri iyileştirme, yaşam standartlarını yükseltme ve sosyal uyum ile uzlaşmayı güçlendirme konusundaki kararlılığının somut bir örneğidir. Projeyi hayata geçirerek sadece bölgenin ekolojik değerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel ve rekreasyonel faaliyetler için ortak bir alan da oluşturuyoruz. Bu girişim, doğa temelli çözümleri ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyerek hem insanların hem de gezegenin birlikte gelişimini sağlama yolundaki daha geniş UNDP taahhüdünün bir parçasıdır.” açıklamalarında bulunduğu belirtildi.

-Projenin aşamaları

Rehabilitasyon projesinin ilk etabının Kasım 2025’e kadar tamamlanması öngörülürken, AB’nin nihai onayının ardından tüm projenin Eylül 2027’de tamamlanması planlanıyor. 

Devamını Oku

Kıbrıs

“İlk Gençlik Romanı Ödül Töreni”, Gülten Dayıoğlu’nın katılımıyla yapıldı

Published

on

By

Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı’nın her yıl düzenlediği “İlk Gençlik Romanı Ödül Töreni”, bu yıl Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) ev sahipliğinde KKTC’de yapıldı.

Her yıl Gülten Dayıoğlu’nun doğum günü olan 15 Mayıs’ta gerçekleştirilen törende bu yıl ödüle ‘Buradayım’ isimli romanıyla Filiz Gündoğan layık görüldü.

Tören açılışında, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Talim ve Terbiye Dairesi Müdürü, AÖA Yönetim Kurulu üyesi Murat Aktuğ, AÖA Başkanı Prof. Dr. Güner Konedralı ve Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı Genel Sekreteri ve Sözcüsü Murat Dayıoğlu birer konuşma yaptılar.

Açılış konuşmaları sonrasında ‘Türkiye ve KKTC’de Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’nın Gelişimi’ isimli panel düzenlendi. Panelin başkanlığını Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Sever üstlendi.

Panelde, Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Öznur, 29 Mayıs Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Karagül ve Akdeniz Karpaz Üniversitesi’nden Dr. Çağın Zort konuştu.

Panel sonrasında gerçekleştirilen ödül töreninde, Gülten Dayıoğlu tarafından Filiz Gündoğan’a ödülü takdim edildi.

Etkinlik Gülten Dayıoğlu’nun 90. yaş gününün kutlanması sonrasında imza etkinliğiyle son buldu.

-Aktuğ

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Talim ve Terbiye Dairesi Müdürü, AÖA Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aktuğ törende bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Bugün burada sadece bir ödül töreni maksadıyla bir araya gelmiş değiliz. Bugün burada Türkiye Cumhuriyeti edebiyatıyla ilgili belki de tarihin en üretken yazarının vesile olduğu bir vakıfın ödül töreni için bir araya geldik.” dedi.

Kendisinin Gülten Dayıoğlu’yla tanışmasının 1970’li yıllarda Ayşegül serisiyle başladığını söyleyen Aktuğ, bu kitapların sorgulama, hayal gücünü geliştirme ve toplumsal konularda farklı bakış açıları edinme becerilerini geliştiren bir başlangıç olduğunu kaydetti.

Aktuğ, çocukların ve gençlerin gelişiminin sadece edebiyatçı ve yazarların katkısıyla sağlanamayacağını işaret ederek, aileler ve öğretmenlere önemli görevler düştüğünü, Atatürk Öğretmen Akademisi gibi kurumların desteklerinin sağladığı bu gibi ortamların çok önemi olduğunu ifade etti.

Konuşmasının sonunda edebiyatın bir çocuğun iç dünyasında köprü kurmak olduğunu aktaran Aktuğ, “Gelin bu köprüleri hep birlikte kuralım.” şeklinde konuştu.

-Konderalı

Atatürk Öğretmen Akademisi Başkanı Prof. Dr. Güner Konderalı da konuşmasında Vakfın her yıl düzenlediği “İlk Gençlik Romanı Ödül Töreni”ni gerçekleştirdiklerini işaret ederek, bunun sadece bir ödül töreni değil, aynı zamanda umuda ve inanca olan bir yolculuğun kutlanması olduğunu söyledi.

Gülten Dayıoğlu’nun kurduğu vakıf sayesinde genç kalemlere ellerini uzattığını ve onların seslerini daha gür duymalarını sağladığını kaydeden Konderalı, gençlerin seslerinin sadece edebiyatı değil toplumu da değiştirip, dönüştürdüğünün altını çizdi.

Konderalı, Dayıoğlu’nun yalnızca Türk Edebiyatı’nın üretken ve değerli bir yazarı olmadığını aynı zamanda çocukların ve gençlerin dünyasını derinden anlayan, onların düşlerine, sıkıntılarına kulak veren edebiyat dünyasının Fadiş’i olduğunu dile getirdi.

Gülten Dayıoğlu’nun izinden yürüyen her kalem bizim için bir ışık demetidir.” diyen Konderalı, bu ışığı çoğaltmak ve yaymanın da öğretmen ve öğretmen adaylarının en kutsal görevleri olduğunu söyledi.

Konderalı konuşmasında, ödül alacak genç yazarı da kutlayarak, “Kaleminiz hiç susmasın.” dedi.

-Murat Dayıoğlu

Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı Genel Sekreteri ve Sözcüsü Murat Dayıoğlu ise konuşmasında Vakıf hakkında bilgi vererek, 2007 yılında kurulduğunu belirtti.

Vakfı 2007 yılından bu yana hep etkin tuttuklarına dikkat çeken Murat Dayıoğlu, “O taahhütten bu yana 18 tane ödül verdik. 18 tane kitabımız yayınlandı.” dedi.

Murat Dayıoğlu, bugün Vakfın logosuyla yayınlanan kitapların hem gençler ve çocuklar arasında hem de öğretmenler ve veliler arasında tavsiye edilir kitaplar olarak kabul edildiğini işaret etti.

Bu yıl ödül alan yazar Gündoğan’ı da kutlayan Dayıoğlu, Vakıf olarak nisan ayında o yılın yazarını belirlediklerini ve 23 Nisan’da da Gülten Dayıoğlu’nun ödülü alan kişiye kazandığını bildirdiğini ve Gülten Dayıoğlu’nun doğum günü olan 15 Mayıs’ta da ödül törenini yaptıklarını açıkladı.

– “Türkiye ve KKTC’de Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’nın Gelişimi” isimli panel düzenlendi

Açılış konuşmaları sonrasında gerçekleştirilen panelde başkanlık yapan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Sever aynı zamanda Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi Kurucu Müdürü olduğunu söyleyerek, böylesi bir merkezin Türkiye’de tek olduğunu söyledi.

Panelde, Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Şevket Öznur, Kıbrıs’ta çocuk edebiyatının tarihçesi hakkında sunum yaptı. Çocuk edebiyatında masalların önemli bir yeri olduğunu işaret eden Öznur, başta Reşat Ebeoğlu olmak üzere bu alana katkı yapanlar hakkında bilgi verdi.

Türkiye’de Çocuk Edebiyatı’na dair konuşan 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Karagül, Türkiye’de çocuk edebiyatının öncelikle Avrupa’daki eserlerin çevirileri üzerinden başladığını, daha sonra bu çevirileri yapan yazarların çocuk edebiyatı üzerine eserler yazdıklarını söyledi.

Akdeniz Karpaz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Çağın Zort ise konuşmasında çocuk edebiyatı bağlamında masallar, ninniler ve şiirler hakkında konuşarak, Kıbrıs Türk kültürünün bir parçası olan ninnilerden örnekler verdi.

-Gülten Dayıoğlu

Panel sonrasında gerçekleştirilen ödül töreninde, Gülten Dayıoğlu katılımcıların alkışlarıyla 90. yaş günü kutladı.

Törende, “Buradayım” isimli romanıyla birinci gelen Filiz Gündoğan’a ödülünü takdim eden Gülten Dayıoğlu, Kıbrıs’a koşarak geldiğini ve doğum gününü de ilk kez yurt dışında kutladığını söyledi.

Konuşmasında, Vakfın kuruluş aşaması hakkında da kısa bir bilgi veren Gülten Dayıoğlu, Vakfın kuruluş fikrini ilk ortaya attığı 2007 yılında onu destekleyen eşi Cevdet Dayıoğlu’nu kendisine “Ben varım. Yayındayım.” dediğini ifade etti.

Vakfın kuruluş aşamasında birçok insanın destek olduğunu aktaran Dayıoğlu, herkese teşekkür etti.

Dayıoğlu, o dönemde 40 üniversiteye mektup yazdığını ve 15 üniversitenin geri dönüş yaptığını söyleyerek, o günden itibaren bugüne kadar üniversiteleri dolaşıp bu tür törenler düzenlediklerini kaydetti.

Dayıoğlu, tek hedeflerinin çocuk olduğunu işaret ederek, “Amacımız kitap okuma kültürünün oluşmasıdır.” şeklinde konuştu.

Konuşmasının sonunda Kıbrıs’a dört defa geldiğini belirten Dayıoğlu, “Tüm kalbimle herkese teşekkür ediyorum.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl Toplantısı… Hükümet yetkilileri, basın mensuplarının sorularını yanıtladı

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) toplumda tedirginlik yaratan son uygulamalarına ilişkin, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti ile istişare halinde üretilen kararları gelecek hafta açıklayacağını belirtti.

Üstel, “Bugüne kadar Rum’un hiçbir hareketine duyarsız kalmadık, bu hareketlerine de duyarsız kalmayacağız.” dedi.

Hükümetin 2022–2025 dönemindeki icraatlarının kamuoyu ile paylaşıldığı “Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl” başlıklı basın toplantısında, Başbakan Ünal Üstel ve bakanlar basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Başbakan Ünal Üstel, Rum tarafının tedirginlik yaratan son uygulamalarına karşı hükümetin atacağı adımlara ilişkin soruya yanıt vererek, bu konunun Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti ile en üst düzeyde masaya yatırıldığını belirtti. Üstel, bugüne kadar Rum tarafının hiçbir hareketine kalmadıkları gibi bu konuya da duyarsız kalmayacaklarını vurgulayarak, “Türkiye Cumhuriyeti ile üreteceğimiz kararları gelecek hafta sizlerle paylaşacağız. Bu doğrultudaki çalışmalarımız istişare halinde sürdürülüyor.” ifadelerini kullandı.

Üstel, Dipkarpaz Yolu’ndaki gelişmelere ilişkin, Karpaz Yolu’nun 2012’de ihaleye çıkıldığını ve sonrasında gelen kısa süreli hükümetlerden dolayı bugüne kadar tamamlanamadığını hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti’yle yapılan İktisadi ve Mali İş Birliği Protokolü’yle bu yolun gündeme alındığını belirten Üstel, çalışmalara başladıklarını ve yolun iki kilometrelik asfalt işleminin yarın tamamlanacağını kaydetti.

Söz konusu yolu kullanan Birleşmiş Milletler gibi taraflardan yolun yapımına destek olunmasına ilişkin herhangi bir teklif gelmediğini söyleyen Üstel, bugüne kadar bütün altyapı çalışmalarının Türkiye Cumhuriyeti ile yapıldığını ifade etti.

Soru üzerine, Pile Yolu’nda çıkan “diplomatik kriz” nedeniyle, oradaki yol çalışmasının yarım kaldığını dile getiren Üstel, “Rum tarafı her zamanki gibi entrika çevirmeye devam etti. Ama bilmelidir ki ne yaparsa karşılıklı. Toplu konut yapacaksa, biz de toplu konut yapacağız. Adım attıklarında, aynı adımla karşılık vereceğiz.” dedi.

– “Alkollü mama olayı…Dinçyürek: “Otopsi kati raporu gelince net adımlar atacağız”

Bir bebeğin ölümüyle sonuçlanan hastanede bebek mamasına alkol karıştırılması olayındaki soruşturmaya dair soruya yanıt veren Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, şunları kaydetti:

“Biz ön araştırmaları, Hukuk Dairesi ve Polis Genel Müdürlüğü’yle iş birliği içerisinde yaptık. İddiaları destekleyecek en önemli noktalardan biri otopsi kati raporudur. Otopsiyle ilgili birinci basamak Kıbrıs’ta yapıldı. Doku teknikleri için ana vatan Türkiye’ye gönderildi. Oradan çok yakın tarihte sonuçlar geldi. İlk yapılan otopsi ve Türkiye’den gelen sonuçlar birleştirilerek ve hasta dosyaları ile ifadeleri dikkate alınarak, adli tıp uzmanı bize otopsi kati sonucunu verecek. O gün idari soruşturmada net adımlar atacağız.”

Sağlık Bakanlığı olarak benzer olayların yaşanmaması adına bir takım tedbirler aldıklarını açıklayan Dinçyürek, Cumhuriyet Meclisi’nde komite safhasında olan sağlıkta kalite yönetimine ilişkin yasanın kısa sürede geçeceğini belirtti.

Bunun, altı ayı aşkın bir süredir Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’yla iş birliğiyle çevrim içi ve yerinde, sağlıkta kalite yönetimi hakkında çalışmaların sürdürüldüğünü kaydeden Dinçyürek, bu konuda hastanelerden ön raporların gelmeye başladığını, kısa sürede somut adımların atılacağını söyledi.

– Ülkeye giren “tetikçiler”… İçişleri Başkanı Oğuz: “Konu çözülene kadar gündemden düşmeyecek”

Kamuoyunda ses getiren, yurt dışından gelen “tetikçilere” ilişkin alınan tedbirler hakkında soruya yanıt veren İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, polis teşkilatının bu konuda etkili bir çalışma sürdürdüğünü kaydetti. Polisin olayların kaynağı ve azmettiricisine ilişkin bilgiye sahip olduğuna dikkat çeken Oğuz, soruşturmaların gizlilik içerisinde yürütüldüğünü anımsattı.

Oğuz, bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti ile yürütülen çalışmalar olduğunu da belirterek, “Bu konu çözülene kadar gündemden düşmeyecek.” dedi.

Ülkeye deniz ve hava yoluyla girişlerde biyometrik veri sistemine ilişkin bilgiler aktaran Oğuz, parmak izi alımı uygulamasının da başlatıldığını belirtti.

Ülke güvenliğine ilişkin veri paylaşımının da devam ettiğini ve aranan şahısların iadesinin gerçekleştiğini kaydeden Oğuz, bu uygulamaların “kapalı bir şekilde” yapıldığını, üst düzeyde takip edildiğimi söyledi.

– “Devletin sorumluluğu ülkedeki her bireyin güvenliğini sağlamak”

Gazetecilerin güvenliğine ilişkin soruya yanıt veren ve bu konuda Gazeteciler Birliği’nin yaptığı eyleme işaret eden İçişleri Bakanı Oğuz, ülkedeki her bireyin güvenliğinin sağlanmasının devletin sorumluluğu olduğunu vurguladı. Oğuz, polis teşkilatının güvenliğin sağlanması için gerekli çalışmaları yürüttüğünü söyledi.

Oğuz, bazı kişilere yönelik özel taleplerin de yasalar çerçevesinde araştırılarak, gerekli önlemlerin alındığını ifade etti.

– Üstel: “Giriş kapılarına yeni güvenlik uygulamaları koyuyoruz”

Başbakan Ünal Üstel de, güvenliğin kendileri için hayati bir konu olduğunu belirterek, ülkenin iç huzurunu ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak için Türkiye ile birlikte çalıştıklarını kaydetti.

Yurt dışından gelen öğrencilerin geliş prosedürlerinde yapılan değişiklikleri hatırlatan Üstel, artık öğrencilerin her bir adımının takip edilebildiğinin, giriş ve çıkışlarda gerekli kontrollerin yapılabildiğinin altını çizdi.

Havalimanlarına konulan yüz tarayıcılarının bu kapsamda önemine dikkat çeken Başbakan Üstel, bu sistemin kara ve deniz kapılarına da konulacağını duyurdu; termal kameralarla Güney sınırında her türlü geçişin görülebildiğini kaydetti.

Üstel, polis teşkilatına alınan altı mobil aracın iki ay içerisinde geleceğini de duyurarak,  bu araçlarla denetimlerde parmak izi alınarak, suç işlemiş kişilerin tespitinin yapılacağını aktardı.

Üstel, “İnsanımızın gazetecimizin, iş adamlarımızın huzurla çalışabilmesi için elimizden gelen ne varsa, bütün imkanları seferber ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Giriş kapılarımızı kontrol altına alıp, dünyada uygulama neyse aynılarını kapılarımızda uygulayacağız.” dedi.

– Maliye Bakanı Berova: “Borçlanmalarda kaygı verici bir durum yok… Üç yıl içerisinde denk bütçeye ulaşacağız”

Maliye Bakanlığı’nın borçlanmalarıyla ilgili soruya yanıt veren Maliye Bakanı Özdemir Berova, bu borçlanmaların bazı çevreler tarafından algı operasyonu yapılarak, “kamu maliyesinin maaşları dahi ödeyecek durumda olmadığının” iddia edildiğini söyledi, durumun böyle olmadığını kaydetti.

Berova, 2025 yılı bütçesinin Meclis’ten geçirilirken 18 milyar TL’lik bir açık görüldüğünü ve bunun hükümetin yıl içerisinde bu miktarda borçlanmasına yasal dayanak sağladığını belirterek, borçlanmaların da bu çerçevede yapıldığını belirtti.

Berova, bu kapsamda alınan tedbirlere değinerek, özellikle kayıt dışılığın önlenmesi için büyük çaba sarf edildiğine, vergi gelirlerinin artırıldığına dikkat çekti.

“Sene sonunda bu 18 milyar TL’lik bütçe açığını çok daha az bir rakamlara kapatacağız.” diyen Berova, ancak zaman zaman borçlanmaların yapılacağını söyledi. Enflasyonda bir azalma beklediklerini ifade eden Berova, üç yıl içerisinde denk bütçeye kavuşulmasının planlandığını vurguladı.

– Üstel: “Üçüncü ülkelerden gelerek konut alan emeklilere ilişkin yeni düzenlemeler bugün paylaşılacak”

Başbakan Ünal Üstel de, konuya ilişkin söz alarak, hükümeti kurarken ülkede istikrarı sağlayacaklarını söylediklerini hatırlattı. Üstel, bugüne kadar biriken sorunların çözümü için canla başla çalıştıklarını belirtti.

Bu sorunlardan birinin üçüncü ülkelerden gelerek ülkede konut sahibi olan ya da kiralayan emekliler olduğunu söyleyen Üstel, bu kişilerin ülkedeki yaşamlarının kolaylaştırılması için bugün yayımlanarak halkın bilgisine getirilecek İkamet Tüzüğü’nde yapılan değişikliklere işaret etti.

Üstel, enflasyonun sadece  ülkeye özel bir durum olmadığını kaydederek, buna rağmen ülkedeki her kesime yardımcı olmaya çalıştıklarını belirtti.

Bugün, çevrim içi takip sistemiyle ürünlerin her aşamadaki fiyatlarının otomasyon sistemiyle takip edilebilir olduğuna dikkat çeken Üstel, fahiş fiyatların da Maliye Bakanlığı personeli tarafından hemen tespit edilip, gerekli cezaların verilebildiğini kaydetti.

– “Paradan kaynaktan hiçbir sıkıntımız yoktur. Ödemeye de devam edeceğiz”

Mal Tazmin Komisyonu’nun Rum tarafından gelen talepleri karşılayacak durumu olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlayan Başbakan Üstel, “Paradan kaynaklı hiçbir sıkıntımız yoktur. Ödemeye de devam edeceğiz.” dedi.

Üstel, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun hayati bir komisyon olduğunu vurgulayarak, kısa süreli hükümetlerden dolayı tazminatların zamanında ödenememesinden dolayı Rum tarafının konuyu Avrupa Parlamentosu’na taşıyarak Komisyon’u iptal etmeye çalıştığını hatırlattı. Üstel, iki defa başarısız oylamanın ardından üçüncü oylamanın haziranda yapılacağını kaydetti.

Bu kapsamda yapılacak ödemelere kaynak bulunması için hükümet olarak yaptıkları ilk işlerden birinin konut alan yabancılara ek vergi konulması olduğunu belirterek, bu şekilde oluşturulan fonla yaklaşık 18 milyon sterlin toplandığını ve Komisyon’daki hazır dosyalara ödeme yaptıklarını belirtti. Ek borçlanma yapılarak da ödemelerin gerçekleştirildiğini söyleyen Üstel,  şöyle konuştu:

“2021’i bitirdik, 2022’ye başlıyoruz. Paramız mevcuttur. Hiç sıkıntımız yoktur. Ama Rum tarafı Komisyon’a müracaat edenlerin dosyalarını geri çekmeleri için baskı yapıyor. Biz de aksine dosyaların ödenmesi için büyük çaba sarf ediyor, gününde ödüyoruz. Ödemeye de devam edeceğiz.”

Girne Limanı’ndaki hizmetlerin kalitesine ilişkin soru üzerine ise Başbakan Üstel, hizmetlerin iyileştirilmesi için çalıştıklarını kaydetti.

– Çavuşoğlu: “Disipliğin Tüzüğü’ne ilişkin herkesin mahkeme kararına saygı göstermesi gerek”

Öğretmen sendikalarının Disiplin Tüzüğü’ndeki değişikliklere yönelik yaptıkları eylemlere ilişkin soruyu yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, sürecin mahkemede olduğunu hatırlatarak, KKTC’nin hukuk temelinde kurulmuş, anayasası ve yasaları olan bir devlet olduğunu,  hükümetin de insan hak ve özgürlükleri kapsamında gelen talepleri değerlendirip, bir düzenleme yaptığını kaydetti.

Çavuşoğlu, ülkede kimsenin Atatürk’ün ilke, inkılapları ve laik yaşama karşı bir eylemde bulunmak gibi bir düşüncesi olmadığını belirterek, “Ama Anayasa’ya bir aykırılık varsa, bunun kararını mahkeme verecektir. Dolayısıyla mahkemenin kararına herkesin saygıyı göstermesi lazım.” dedi.

Çavuşoğlu, sendikaların kendileri gibi düşünmeyenlere dayatma yapma hakkı olmadığını söyledi.

– Üstel: “Çağdaş dünyada düzenleme neyse onu yaptık”

Başbakan Ünal Üstel de,  konuya ilişkin söz alarak, değişikliğe ilişkin çağdaş devletlerdeki uygulamaları, Birleşmiş Milletler Çocuk Sözleşmesi’ni dikkate aldıklarını kaydetti.

Üstel, “Ne Atatürk ilkelerine karşı bir düzenleme yaptık, ne de laikliği gölgeye düşürecek bir düzenleme yaptık. Çağdaş dünyada düzenleme varsa onu yaptık. Ama eğer Anayasa’mızda aykırılık varsa da Mahkeme’nin kararına uyarız.” dedi.

Bugüne kadar sendikalara boyun eğmediklerini, bundan sonra da eğmeyeceklerini ifade eden Üstel, çocukların geleceği için daha çağdaş bir dünyaya hızla ilerlemek ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam