Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Tıp-İş’ten hekimlerin görev yeri değişikliğine tepki

Published

on

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Sağlık Bakanlığı önünde basın açıklaması yaparak, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi kadrolarında görev yapan iki hekimin görev yerlerinin değişmesine tepki gösterdi.

Tıp-İş’e, bazı sivil toplum örgütleri ve Mesarya bölgesinden vatandaşlar destek verirken, “Renk, din, dil, ırk demeden herkesin yanında olan bir doktora neden dokunuyorsun?” yazılı pankart açıldı.

-Gürkut: “Görev yeri değişikliği çalışma huzurunu ve hizmet kalitesini olumsuz etkileyecek”

Tıp-İş Başkanı Dr. Özlem Gürkut yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ile Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’ne dair sorunlara kalıcı çözümler üretmek amacıyla cuma gününden beri çeşitli girişimlerde bulunduklarını ancak Bakanlığın tepkisel ve uzlaşmaz tutumu nedeniyle bu girişimlerin sonuçsuz kaldığını savundu.

Personel atamalarının, kamu yönetiminde etkinlik, verimlilik ve kamu yararı açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Gürkut, bu atamaların liyakat ve kariyer esas alınarak, ayrımcılıktan uzak, tarafsız ve siyasetten arındırılmış şekilde yapılması gerektiğini söyledi.

Bazı sağlık personelinin görev yerlerinin değiştirilerek farklı günlerde farklı sağlık ocaklarında hizmet vermelerinin öngörüldüğünü belirten Gürkut, bu uygulamanın hem hekimlerin çalışma huzurunu hem de halkın alacağı sağlık hizmetini olumsuz etkileyeceğini ifade etti.

Hekimlerin yıllar içinde çalıştıkları bölgelerde edindikleri bilgi ve deneyime vurgu yapan Gürkut, yapılan değişiklikleri “Kabul edilemez” olarak nitelendirdi.

Bakanlığın iddia ettiği projeden ne sendikanın ne de projede görev alacak hekimlerin haberi olduğunu belirten Gürkut, Sağlık Bakanlığı’nın uzun süredir yönetmelikleri uygulamadığını, yönetim kurulları ve sağlık danışma kurullarını bilinçli şekilde toplamadığını ileri sürdü.

Ayrıca Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi başhekimlik kadrosunun hâlâ boş olduğunu vurgulayan Gürkut, dairenin hizmetlerinde iyileşme sağlanabilmesi için öncelikle bu kadroya atama yapılması gerektiğini belirtti.

– “Görevlendirmeler derhal geri alınsın”

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada halk sağlığı uzmanı alınması için çalışmalara başlatıldığının duyurulduğunu hatırlatan Gürkut, bu gelişmenin olumlu olmakla birlikte henüz gerçekleşmemiş bir vaat olduğunu ve tüm görev değişikliklerinin bu kapsamda yapıldığı iddiasının inandırıcı olmadığını ifade etti.

Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Yasası’nın güncellenmesi, kadroların ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gerektiğini belirten Gürkut, yapılan görevlendirmelerin ise derhal geri alınması, ihtiyaç duyulan kadroların oluşturulması ve sağlık planlamasının ülkenin gerçek ihtiyaçlarına ve verilere uygun şekilde yapılması çağrısında bulundu.

Gürkut, “Seçilmişlerin görevi; had bildirmek değil, el vermektir. Yol vermek değil, yön vermektir.” dedi.

Basın açıklamasının ardından, Tıp-İş’e destek veren örgütlerin temsilcileri de söz aldı.

– Dalkan: “Halkın sağlığı siyasi hesapların gölgesinde bırakıldı”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Ceyhun Dalkan ise, “partililerin talepleri doğrultusunda” yapılan görev değişikliklerinin hasta haklarını ihlal ettiğini, meslek etiği ve hizmet önceliklerinin göz ardı edildiğini söyledi. “Halkın sağlığı siyasi hesapların gölgesinde bırakılmıştır.” diyen Dalkan, yetkililerin “Planımız var” açıklamalarına karşılık şeffaflık çağrısında bulundu.

Dalkan, halk sağlığını tehdit eden, hizmet kalitesini düşüren keyfi ve siyasi uygulamalara karşı sessiz kalmayacaklarını vurgulayarak, “Sağlık hizmetlerini yönetemiyorsanız, halk sağlığını önceliklendiremiyorsanız, bilimin ve toplum yararının gerektirdiği adımları atmıyorsanız, görevi bırakınız.” ifadelerini kullandı

– Akbaş: “Sağlık Bakanlığı sendikaları dışlayan bir tutum içerisinde”

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası Genel Sekreteri Kenan Akbaş da, hekimlerin yanında olduklarını belirtti. Sağlık Bakanlığı’nın ekip çalışması anlayışından uzaklaştığını ve sendikaları dışlayıcı bir tutum sergilediğini savunan Akbaş, Bakanlığın mevcut anlayışıyla sorunların çözülemeyeceğini ileri sürdü. Akbaş, Sağlık Bakanlığı’nı “Doğruları konuşmaya” çağırdı.

– Rahvancıoğlu: “Sendikaların ve bölge halkının yanındayız”

Bağımsızlık Yolu adına konuşan Münür Rahvancıoğlu, meslek örgütlerinin ve halkın taleplerinin net olduğunu belirtti. Hükümetin bu talepleri dikkate almadığını savunan Rahvancıoğlu, “Toplumun yasa ve hukuk çerçevesinde yönetilmesi gerekirken, keyfi uygulamalarla kabile toplumuna dönüştürülmesine karşıyız.” dedi.

– Eylem: “Eğitimde olduğu gibi sağlık alanında da toplumun iradesi yok sayılıyor”

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem ise, eğitimde olduğu gibi sağlık alanında da toplumun iradesinin yok sayıldığını savundu ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

Eylem, bu tür uygulamalara karşı örgütlü mücadele yürüteceklerini vurgulayarak, “Ne Sağlık Bakanı’nın, ne Eğitim Bakanı’nın, ne de bu hükümetin bu halka vereceği bir şey kalmıştır.” ifadelerini kullandı.

– Ersen: “Yalanla dolanla, mevcut olmayan sistemle yönetilmeye karşıyız”

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) MYK Üyesi Güner Ersen de, sağlık çalışanlarının yanında olduklarını vurgulayarak, “Bu halkın artık yalanla dolanla, mevcut olmayan sistemle yönetilmesine karşıyız.” dedi.

Ersen, halka karşı daha şeffaf olunması çağrısında bulunarak, “Bu kadar isyana rağmen hiçbir şey yokmuş gibi konuşmalarına devam ediyorlar. Bu cesareti nereden alıyorlar?” diye sordu.

– Veziroğlu: “Küçük, büyük herkes Dr. Anıl Hanım’ı geri istiyor”

Mesarya bölgesinde ikamet eden vatandaş Emine Veziroğlu da, doktorlarına destek olmak için Sağlık Bakanlığı önünde bulunduklarını belirterek, “11 yıldır Akdoğan Sağlık Ocağı’nda hizmet veren Dr. Anıl Özgüç’ün hiçbir gerekçe olmadan görevden alınmasına karşı günlerdir eylem yapıyoruz. Çocuk, yaşlı, büyük herkes Anıl Hanım’ı geri istiyor. Bakanlık sesimizi duysun.” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Selimiye Camii, restorasyonun ardından yeniden ibadete açıldı

Published

on

By

Kıbrıs’ın kültürel mirasın en önemli simgelerinden biri kabul edilen Selimiye Camii, 2019 yılında başlayan kapsamlı restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından, bugün düzenlenen törenle ibadete açıldı.

Tören, Türkiye’deki Vakıf Haftası çerçevesinde düzenlenen “101. Yıla Özel 101 Vakıf Eserinin Toplu Açılış Töreni” ile eş zamanlı olarak yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da canlı bağlantıyla katılıp, konuşma yaptığı canlı açılış törenleri sırayla KKTC, Arnavutluk, Tokat ve Gaziantep’te düzenlendi.

Lefkoşa Selimiye Camii’deki törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Kıbrıs Vakıflar İdaresi (EVKAF) Yönetim Kurulu Başkanı Selahaddin Bayırkan, EVKAF Genel Müdürü Mustafa Tümer ile KKTC Din İşleri Başkanı Hakan Moral’ın yanı sıra birçok üst düzey yetkili, din adamı ve vatandaş katıldı.

Törende, Erdoğan’ın ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuştu.

– Erdoğan: “Son 23 yılda ihya edilen vakıf kültür varlıklarının sayısı 5 bin 927’ye ulaştı”

Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada, Vakıflar Haftası’nın bu yılki temasının “Vakıf ve Aile” olarak belirlendiğini ifade ederek, bu tema ekseninde hafta boyunca etkinlikler yapılacağını dile getirdi.

“Millet olarak gerçekten göz kamaştıran bir vakıf geleneğine sahibiz. Hiç şüphesiz bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyoruz” vurgusu yapan Erdoğan, köklü vakıf geleneğinin kurulması, zenginleştirilmesi ve geleceğe aktarılması görevini 101 yıldır TC Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yaptığını söyledi.

Bu anlamlı yıl dönümünü, açılışını yaptıkları eserlerle daha anlamlı hale getirdiklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye’de ve yurtdışında son bir yıl içinde restorasyonu tamamlanan 101 vakıf eserinin toplu açılışının bugün yapıldığını kaydetti.

Titiz bir restorasyon sürecinin ardından hizmete giren eserlerin ülkeye, Türk milletine ve gönül coğrafyasındaki dostlarına hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, yapıların, her birinin yüksek bir estetik anlayışının ürünü olduğunu vurguladı.

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimliğimizle, kültürümüzle, milli ve manevi değerlerimizle asırladır nakış nakış işlediğimiz medeniyet kumaşı başka hiçbir millete nasip olmayacak derecede güzeldir, derindir, seçkindir” diye konuştu.

– “Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Kuzey Kıbrıs’ta toplam 20 yapının restorasyonu tamamlandı”

“Biz tüm vasıflarımızla aynı zamanda bir vakıf medeniyetiyiz” diyen Erdoğan, son iki yılda Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Kuzey Kıbrıs’ta toplam 20 yapının restorasyonunun tamamlandığını söyledi. Erdoğan, “Ecdat yadigarı topraklarda tam 40 çalışma başarıyla nihayete erdirildi. Yakın zamanda bitirilmesi öngörülen üç çalışma ise devam ediyor” dedi.

2002 yılında sadece 46 eser restore edilmişken, son 23 yılda ihya edilen vakıf kültür varlıklarının sayısının 5 bin 927’ye ulaştığını vurgulayan Erdoğan, bu çalışmalarda 12,3 Milyar TL büyüklüğünde kaynak kullanıldığını kaydetti.

Restorasyonu tamamlanan 101 vakıf eserinin hayırlı ve uğurlu olmasını dileyen Erdoğan, Vakıf Haftası’nı tebrik etti.

– Tatar: “Selimiye Camii, 450 Yıldır Kıbrıs Türkü’nün inancının simgesi”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek başladı.

Geçen hafta yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi açılışını hatırlatan Tatar, “Bugün de 1000 yıllık abidenin restorasyonu sonrasında açılışına şahitlik ediyoruz” dedi.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün büyük gayretleri ve son 4 buçuk yılda yapılan çalışmaların sonucu restorasyonun tamamlanmasının KKTC için büyük bir kazanım olduğunu belirten Tatar, Selimiye Camisi’nin, 1571’de Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethedilmesiyle birlikte 450 yıldır Kıbrıs Türkü’nün ibadeti, duaları ve inançları için kullanıldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, 1948 yılında ENOSİS’e karşı yapılan mitingin de Selimiye Cami’sinin meydanında yapıldığını söyledi.

-Lefkoşa’nın kalbinde yükselen tarih: Selimiye Camii

Lefkoşa’nın merkezinde yer alan Selimiye Cami, yüzyıllar boyunca hem dini, hem de tarihi kimliğiyle ön plana çıktı.

Selimiye Camii, tarihsel ismiyle Ayasofya Camii veya Ayasofya Katedrali, 1192’de Lüzinyanlar tarafından inşa edildi. Bir dönem Tapınak Şövalyeleri’ne de ev sahipliği yapan bu görkemli yapı, Osmanlıların Lefkoşa’yı fethiyle birlikte harap durumdaki yapı, tamir edilip camiye dönüştürüldü.

Lefkoşa’da günümüze ulaşabilen en büyük tarihi yapı olma özelliğini taşıyan Selimiye Camii, 2019 yılında kapsamlı bir restorasyon sürecine alındı.

– Aslına uygun şekilde restore edilen Selimiye Camii, depreme karşı güçlendirildi

Kıbrıs Vakıflar İdaresi tarafından yürütülen ve Türkiye Cumhuriyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle tamamlanan restorasyon çalışmaları kapsamında, yapı depreme karşı güçlendirilirken; taş işçiliği, kubbeler ve iç mekân detayları aslına uygun şekilde restore edildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Ekonomi ve Enerji Bakanı Amcaoğlu, Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne katıldı

Published

on

By

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, İstanbul’da düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne katıldı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Amcaoğlu, Marmara Grubu Vakfı (MGV) tarafından İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) iş birliğinde hayata geçirilen ve bu yıl 28’incisi düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde konuşma yaptı.

Küresel ekonomi için fırsat ve tehditlerin tüm boyutlarıyla ele alındığı ve dün başlayıp iki gün süren zirveye katılan Amcaoğlu’na Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Tuğşad Tülbentci eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman katıldığı programda soruları yanıtladı

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının değişim istediğini vurguladı; “Değişim gelecek.” ifadelerini kullandı.

CTP’den yapılan açıklamaya göre, katıldığı programda soruları yanıtlayan Erhürman, Ersin Tatar’ın 4 buçuk yıllık görev süresiyle ilgili “Dört buçuk yılda doğru düzgün diplomasi bile yürütülmedi, hiçbir şey yapılmadı.” dedi.

Erhürman, memleketin hem içeride hem dışarıda korkunç sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirterek, ülkede ciddi bir değişime ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Kaygıların, toplumun geneline yayıldığını belirten Erhürman şunları kaydetti:

“Bir an önce erken seçim dediğimizde, o dönemde ‘Mesele seçim değil, geçimdir.’ deniyordu. ‘Mesele seçim değildir.’ diyenler şimdi görmüşlerdir. Söylemek istediğimiz, bu yapıyla sürdürülebilir olmayan bir duruma savrulmuş olmamızdı. Şimdi çürümüş meyveleri toplamak zorunda kalıyoruz. ‘Neresini tutsan elinde kalır’ dediğimiz bir hâl yaşıyoruz. Bu hâl, toplumun moralini aşağıya çekiyor. Gençler göçten başka bir şey konuşmaz hâle geldi.”

Tufan Erhürman, iki devletli çözüm politikasına işaret ederek, Güney’de açılan mülkiyet davaları dolayısıyla inşaat sektörünün hali ve ekonominin güneye kayması gibi konuların bu politikadan kaynaklandığını savundu; bu konuda daha önce uyarı yaptıklarına dikkat çekti.

Mülkiyet konusuyla da ilgili konuşan Erhürman, “Bu iş içeride de dışarıda da başımıza işler açacak dedik. Memleketin en çok kazanan kesimi olan inşaat sektöründeki insanlar, iki gün tatil yapamaz hâle geldi. Toplumun tamamını mutsuzluk kapsadı.” dedi.

– “Dört buçuk yılda hiçbir şey yapılmadı”

“Sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı döneminin sonuna geliyoruz.” diyen Erhürman, “dört buçuk yıl içerisinde doğru düzgün diplomasi yürütülmediğini, hiçbir şeyin yapılmadığını” ileri sürdü. “Kahve içme meselesi bile konu oldu.” diyen Erhürman, hiç diyaloğun olmadığı bir ortamdan, bu ortamı dahi “bir, sıfırdan büyüktür.” diye değerlendirmeye devam ettiğini de söyledi.

Taraflarda, sürecin hayatta kalması yönünde bir irade olduğunu ifade eden Erhürman, “Tüm taraflar, sürecin ayakta kalmasına ihtiyaç duyuyor. Hiçbir konuda dirhem ilerleme olmadı. Sadece bir slogan diyarı.” dedi.

Avrupa Parlamentosu (AP) raporuyla ilgili de konuşan Erhürman, raporun genelinin önemine işaret etti. Erhürman, “Kıbrıs ile ilgili bir kez daha görülüyor ki, ‘iki devletlilik’ denen şeyin en ufak bir kabulü yok. İki devletliliğin nasıl gerçekleşeceğine dair açıklama da yok. Altı boş zaten. Altının dolu olduğunu iddia eden biri varsa, gelsin konuşalım.” diye konuştu.

Dört buçuk yıldır, Hristodulidis’in Kıbrıs Türkü yokmuş gibi adanın tamamıyla ilgili egemenlik kullandığını savunan Erhürman, “Bu gerçek karşısında siz dört buçuk yıldır ne yaptınız?” diye sordu.

– “Federasyon bilgidir”

Tufan Erhürman, “Sadece dört buçuk yıl kaybetmedik; geleceğe dair de çok şey kaybettiriyor.” ifadelerini kullandı.

Federasyonun bir ideolojik pozisyon olmadığını söyleyen Erhürman, Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa, bunun iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon olacağının bir bilgi olduğunu savundu. “Bu olmasın, ‘çözümsüzlük çözümdür.’ diyebilirsin ama çözüm modeli bir bilgidir.” diyen Erhürman, neyi savunuyor olursa olsun, biraz bu konularla ilgilenen herkesin bu bilgiye sahip olduğunu ileri sürdü.

Sloganların içinde sözün kaybolduğunu kaydeden Erhürman, “Federasyon dediğin şey, herkesin zannettiği gibi kalıp değildir. Federasyon ABD’de de vardır, başkadır; İsviçre’de de vardır, başkadır. Unsurları, çeşitleri olan, versiyonları olan bir şeydir. Bugüne kadar masada hep liderler federasyon görüştü. Türkiye Cumhuriyeti ile istişare içerisinde federasyon görüştü.” dedi.

Kıbrıs Türk tarafının her zaman, mümkün olduğunca kurucu devletleri güçlü olan, gevşek federasyonu savunduğunu, Rum tarafının ise merkezi yanı güçlü bir federasyonu savunduğunu ifade eden Erhürman, Rum tarafının bugün gevşek federasyona yakınlaşma içerisinde olduğunu savundu.

– “Doğru zeminde iyi ilişkiler”

Tufan Erhürman, “Ersin Bey sürekli ‘garantörlükten vazgeçmeyiz’ diyor. Türkiye’nin garantörlüğü Kıbrıs adası üzerinde mi, yoksa KKTC üzerinde mi? Nasıl olacak? İki ayrı devlette Türkiye, güneydeki devletin de garantörü mü olacak?” diye sordu.
Doğru kadrolarla, sadece CTP’li değil, yetişmiş kadrolarla ülkeyi yöneteceklerinin altını çizen Erhürman, “Kavga etmeyeceğiz. Etmeye ihtiyacımız yok. Özgüven sahibi birinin kavgaya ihtiyacı yoktur.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti ile doğru zeminde iyi ilişkilerin olması gerektiğine vurgu yapan Tufan Erhürman, 2019 yılından beri sadece iyi ilişkilerin yetmeyeceğini, zeminin doğru olmaması halinde iyi ilişkinin bir faydası olmayacağını söylediğini anımsattı. “İstişare diyalogla olur, monologla olmaz.” ifadelerini kullanan Erhürman, karşılıklı konuşmanın önemine işaret etti, bunun da “dosyaya hakim olmakla, özne olunmayan modelleri kabul etmemekle” yapılabileceğini belirtti.

“Bir yönetsel boşluk yaratıldı burada ve Kıbrıs Türk halkı özne değilmiş gibi yaratılan boşluk, algıda sloganla doldurulmaya çalışılıyor. Dolmaz.” diyen Erhürman, bugüne kadar hangi partiye oy vermiş olursa olsun, insanlarda bir değişim iradesi olduğunu savundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam