Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Atun: Bu protokol ile, darboğazı aşmamız için gerekli hamleleri başlatma ve ilerletme imkanı bulacağız

Published

on

Maliye Bakanı Sunat Atun, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan 2022 Yılı İktisadi ve Mali İş Birliği Protokolüne ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Bu protokol ile, ülkedeki darboğazı aşmak için gerekli hamleleri başlatma ve güçlü bir şekilde ilerletme imkanı bulunacağını” söyledi.

Bakan Atun, “Bu antlaşma sayesinde küresel bir kriz ortamından geçerken, sektörlerimizin kaynak ihtiyacının karşılanması, kamu fonlama gereksiniminin giderilmesi, alt yapı yatırımları yapmak, genç ve kadın girişimci programları uygulamaya koymak, kısacası, darboğazı aşmamız için gerekli tüm hamleleri başlatma ve güçlü bir şekilde ilerletme imkanı bulacağız” ifadelerinde bulundu.

Atun, protokole yönelik bazı eleştirilere ilişkin, “Halkın; gerek hükümetle muhalefet arasında, gerekse Türkiye’ye yönelik olarak kısır çekişme istemediğine, sorunlarının çözmesini beklediğini” belirterek, “Anavatan Türkiye bizim iyiliğimizi, refahımızı, güven içinde yaşamamızı istemekten başka bir hesap içinde olmaz. Ortada duran protokolü en iyi şekilde kullanmak ve hedeflerimize ulaşmak gayemizi kim çarpıtmaya ve Türkiye aleyhine kullanmaya çalışıyorsa bu halka kötülük yapıyor” diye konuştu.

-“Halkımızın refah seviyesini ileri taşımak hedefindeyiz. Deneyimimiz, halkımızın reformlara vereceği destekle mutlaka başaracağız”

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Maliye Atun, “Kıbrıs Türk halkının mutlaka kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik yapı oluşturmayı başaracağını, Türkiye ile işbirliği yapmanın, çok çalışarak üretme ve kamuda verimliliği sağlamanın bu hedefe ulaşmakta göz önünde tutulması gereken başlıca konular olduğunu” vurguladı.

Atun, “ dünyada ve ülkemizde yaşananlar ortadadır, bir sıkıntı döneminden geçiyoruz ama bunu atlatacak potansiyelimiz vardır. Halkımızın refah seviyesini ileri taşımak hedefindeyiz. Deneyimimiz, halkımızın girişimciliği, reformlara vereceği destekle mutlaka başaracağız” dedi.

-“Bugün bu antlaşma ile ilgili karalama kampanyası yürütenler dahil herkes bu katkıyı hissedecektir”

Atun, “Yıllardır Türkiye ile KKTC arasında mali, ekonomik sorunlarımızın aşılması, mali istikrarın sağlanması, alt yapımızın tamamlanması, güvenlik ihtiyacımızın giderilmesi, kara, hava ve denizdeki haklarımızın korunması için antlaşmalar imzalanmıştır. KKTC’de hükümete giren tüm partilerin bu antlaşmalarda imzası vardır. Bu antlaşmaların tümü ülkemiz insanına yarar sağlamış, çeşitli ihtiyaçların giderilmesine, ülkemiz insanının yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlamıştır”  dedi.

Bakan Atun, “Hiç kuşkusuz ki gündemdeki Türkiye-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması da ülkemize büyük katkı sağlayacaktır” diyerek, “Bu antlaşma sayesinde küresel bir kriz ortamından geçerken, sektörlerimizin kaynak ihtiyacının karşılanması, kamu fonlama gereksiniminin giderilmesi, alt yapı yatırımları yapmak, genç ve kadın girişimci programları uygulamaya koymak, kısacası, darboğazı aşmamız için gerekli tüm hamleleri başlatma ve güçlü bir şekilde ilerletme imkanı bulacağız. Bugün bu antlaşma ile ilgili karalama kampanyası yürütenler dahil, herkes bu katkıyı hissedecektir” ifadelerinde bulundu.

Bakan Atun, bu antlaşma ile ülkede atılacak hamleleri şöyle sıraladı:

“•Kamu maliyesinin borç yükü azalacaktır.

• Türkiye alt yapı ve reel sektör projelerine 2 milyar 124 milyon Türk lirası gibi önemli bir kaynak sağlayacaktır.

• Türkiye, KKTC’ye  dolar cinsinden olmak üzere 1 milyar 50 milyon Türk liralık kredi desteği verecektir.

• Türkiye Savunma bütçemiz için 940 milyon Türk lirası verecektir.

KKTC’nin enerji arz güvenliğinin sağlanması ve temiz enerjiye geçilmesi için adımlar atılacaktır.

• KIB-TEK’in hepimiz için önemli sorun haline gelen alt yapısı güçlendirilecek, hepimizin beklentileri doğrultusunda KKTC’nin çağdaş bir elektrik üretim, iletim, dağıtım yapısına kavuşması için çalışmalar yapılacaktır.

• Sanayicilerimiz için çağdaş Organize Sanayi Bölgeleri kurulması mümkün hale gelecektir.

• Finansmana erişimde zorluk yaşayan KOBİ’lere proje bazlı uygun kaynak sağlanacaktır.

• Dijital liranın KKTC pilot bölge olarak seçilerek kullanılmasına geçilmesi ile yep yeni bir dönem başlatılacaktır.

• Daha fazla yatırımcının ülkemize gelmesinin önü açılacak, ülkemizin istihdam sorununun aşılmasına, gelirinin artmasına katkı sağlanacaktır.

•  Gayrimenkul kısıtlamalarına yatırımcıların önünü açacak şekilde son verilecek bu da ülkemizin gelişmesine ciddi ivme kazandıracaktır.

• Yıllardır yapılması tasarlanan sağlık yatırımları yapılacaktır.

• Türkiye Cumhuriyeti Devletince taahhüt edilen sağlık tesislerinin inşası, donanımı ve hizmete hazır hale getirilmesine yönelik faaliyetlere devam edilecektir.

KKTC sigorta sisteminin aktüeryal sürdürülebilirliğinin sağlanması için adımlar atılacak ve hepimizin arzusu olan Genel Sağlık Sigortası sistemine geçilebilecektir.

• Tarife ücretlerinde yapılacak düzenlemelerle Türkiye ile KKTC arasındaki mobil iletişimin kesintisiz ve ekonomik şekilde sürdürülmesi sağlanacaktır.

KKTC bankacılık sistemi daha güçlü bir yapıya kavuşturulacak, sektörün daha etkin çalışmasına yönelik tedbirler alınacaktır.

KKTC vatandaşlarının, Türkiye’nin Bireysel Emeklilik Sistemi ve Otomatik Katılım Sisteminden faydalanması sağlanacaktır.

• Altyapı yatırımlarında kamulaştırma işlemlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

KKTC‘de turizm alt yapısının geliştirilmesi amacıyla güvenli turizm sertifikasyonunun sağlanması, tesislerin belgelendirilmesi ve denetlenmesine yönelik işbirliği geliştirilecektir.

KKTC‘de ekonomik olarak sulanabilir tarım arazilerinin sulanmasına yönelik depolama tesisleri, iletim hattı ve şebekelerinin planlama, proje ve inşaat süreçlerine dair gerekli koordinasyon ve katkı sağlanacaktır.

• İletişim alanında yerel, bölgesel ve uluslararası faaliyetlerde iki ülkenin bağlılığına ve KKTC‘nin meşru haklarına dair süreklilik ve odaklılık gözetilerek iletişim faaliyetleri düzenlenecektir.

• Yükseköğretim kurumlarının Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından akreditasyonunun sağlanmasına yönelik çalışmalar artırılacaktır.”

-“Protokolü kim çarpıtmaya ve Türkiye aleyhine kullanmaya çalışıyorsa bu halka kötülük yapıyor”

Atun, açıklamasında devamla şunları söyledi:

“Kıbrıs Türk Halkı konjoktürel durum, Kovid salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve yıllardır yapılması planlanan ama yapılmayanlar yüzünden yaşadığı sıkıntıları aşarak mutlaka kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik yapı oluşturmayı başaracaktır. Sıkıntıları aşacak potansiyelimiz vardır. En büyük gücümüz yetişmiş insan gücümüz, birikimlerimiz, azim ve kararlılığımızdır. Biz hükümet olarak Halkımızın refah seviyesini ileri taşımak hedefindeyiz. Deneyimimiz, Halkımızın girişimciliği, reformlara vereceği destekle mutlaka başaracağız.

Halkımız, sektörler gerek hükümetle muhalefet arasında, gerekse Türkiye’ye yönelik olarak kısır çekişme istemiyor, sorunlarının çözmesini bekliyor. Anavatan Türkiye bizim iyiliğimizi, refahımızı, güven içinde yaşamamızı istemekten başka bir hesap içinde olmaz.  Ortada duran protokolü en iyi şekilde kullanmak ve hedeflerimize ulaşmak gayemizi kim çarpıtmaya ve Türkiye aleyhine kullanmaya çalışıyorsa bu Halka kötülük yapıyor.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İstanbul’da Ukrayna, Rusya ve Türkiye heyetlerinin görüşmesi devam ediyor

Published

on

By

Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın başkanlığında sürüyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki toplantı, Fidan’ın başkanlığında devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yapılan Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı’ndaki Türk heyetinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da bulunuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Müşaviri Vladimir Medinskiy’nin başkanlık ettiği Rus heyetinde, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin, Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana İstihbarat Dairesi (GRU) Başkanı İgor Kostyukov ve Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin ve yetkililer yer alıyor.

Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov’un başkanlık ettiği Ukrayna heyetinde ise Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergiy Kyslytsya, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) Başkan Yardımcısı Oleksandr Poklad, Dış İstihbarat Servisi Başkan Yardımcısı Oleh Luhovskyi ve yetkililer bulunuyor.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5 kapılarını ilk kez halka açtı

Published

on

By

Tarihinde ilk kez halka kapılarını açan İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5, 100 yılı aşkın yürüttüğü gizli operasyonları gün yüzüne çıkaran bir sergiye imza attı.

İngiliz Ulusal Arşivi ile yapılan işbirliği sonucunda ortaya çıkan “MI5: Resmi Sırlar” sergisi, Britanya’nın en gizli kurumlarından birinin iç işleyişine nadir bir bakış sunuyor. Sergi, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki casusluktan terörle mücadele faaliyetlerine kadar birçok dönemi kapsıyor.

Londra’daki Ulusal Arşivler’de eylül sonuna kadar ziyarete açık olacak sergi, Britanya istihbarat tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Sergi; MI5’ın hikayesini, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak iki dünya savaşı, Soğuk Savaş casusluğu, yerli tehditler ve dijital çağda terörle mücadele süreçlerini anlatıyor.

Uzun süredir mühürlü dosyalar, casus romanlarından fırlamış gibi duran fiziksel eşyaların halkın ilgisine sunulduğu sergide oldukça dikkat çekici ve şaşırtıcı nesneler yer alıyor.

– Casuslar, sabotajcılar ve 110 yıllık bir limon

AA muhabirine açıklamada bulunan küratör ve tarihçi Mark Dunton, sergiye ilişkin, “MI5 ilk kez başka bir kurumla kendi tarihine dair bir işbirliği yapıyor. Bu anlamda yepyeni bir alan açıyoruz.” dedi.

Alman casus Karl Muller tarafından 1915’te görünmez mürekkep olarak kullanılan, kurumuş ve kararmış 110 yıllık limona işaret eden Dunton, “Simsiyah, buruşmuş, sıkışmış durumda ama arşivimizin bir parçası. Muller bu limonun suyunu görünmez yazı için kullanıyordu. Masum görünen iş mektuplarının satır aralarına yazıyordu.” ifadelerini kullandı.

Dunton, Sovyet ajanı oldukları ortaya çıkan Kroger çiftinin evinde bulunan gizli telsiz vericiye ilişkin de “Bu vericiyle Moskova’ya flaş mesajlar, her türden gizli bilgi yolluyorlardı. Gerçekten büyüleyici şeyler var bu sergide.” diye konuştu.

MI5’ı duyan bazı insanların hemen James Bond ve onun hayal dünyasını düşünmeye başladığını söyleyen Dunton, “Ama biz burada MI5’ın gerçek yüzünü gösteriyoruz, başarıları da, başarısızlıkları da.” değerlendirmesinde bulundu.

Mark Dunton sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanların her gün bu dosyaları incelediğini görüyorum. Detaylara olan ilgileri inanılmaz. Dinleme cihazlarından elde edilen konuşmalar ya da MI5 ajanlarının sokakta takip ettikleri kişilere dair yazdıkları raporlar gibi belgeler var.”

– Bond’un ötesindeki gerçek dünya

Sergide, ünlü casus Guy Burgess’in Sovyetler’e kaçmadan önce Reform Kulübü’nde unuttuğu deri evrak çantası ve bir başka ünlü Cambridge Beşlisi üyesi olan Kim Philby’nin 1963’teki itirafına dair yeni belgeler de sergilenenler arasında bulunuyor.

James Bond’un cazibeli dünyasından çok uzakta olan sergi, karşı istihbaratın zorlu ve titiz gerçekliğini gözler önüne seriyor. Dinleme cihazlarından alınan telefon konuşmaları dökümleri, takip raporları ve daha önce gizli olan fotoğrafların görülebildiği sergide, ziyaretçiler, ayrıntılı biçimde yeniden oluşturulmuş 20 vaka dosyasını inceleyerek bir MI5 analisti gibi düşünebilme imkanına da sahip olabilecek.

Soğuk Savaş dönemindeki güvenlik açıkları ve Cambridge Beşlisi gibi sızmaların yol açtığı zararların açıkça görülebildiği sergi MI5’ın hatalarını ortaya koyuyor.

Öte yandan, sergi bazı önemli başarıları da öne çıkarıyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı sırasında yakalanan Alman ajanların çifte ajana dönüştürülmesini sağlayan Double Cross Operasyonu gibi büyük zaferler vurgulanıyor.

Sergide ayrıca, içişleri bakanı olarak 6 yıl MI5’tan sorumlu bulunan Eski Başbakan Theresa May ile eski MI5 genel müdürleri ve istihbarat tarihçisi Christopher Andrew gibi siyasi figürlerle yapılan video röportajlara da yer veriliyor.

Ulusal Arşivler yıllardır MI5’ın gizliliği kaldırılmış belgelerini alıyordu, ancak bu sergi, ajansın ilk kez kapsamlı ve kamusal bir şekilde kendi tarihini anlatmayı kabul ettiği etkinlik olarak öne çıkıyor.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan: Schengen gibi vize uygulamalarının gözden geçirilmesi şart

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz.” dedi

Erdoğan, “Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu 6. Zirvesi Genel Oturumu’nda konuştu.

Zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

“Kıtamızı yeniden tanımlayacak yeni bir vizyonu konuşmak için bir araya geldik. Birlik içinde işbirliği temelinde ve ortak eylem ruhuyla hareket etmemiz, her zamankinden daha fazla önem taşıyor.” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Uluslararası alandaki güven bunalımının aşılması için adil ve kapsayıcı bir küresel yönetişim mimarisinin tesis edilmesine ihtiyaç var. Güvenliğin bölünmezliği ve refahın daha hakkaniyetli paylaşılması ilkeleri üzerinde bina edilecek bu dönüşümü bizler Avrupa kıtası olarak öncelikle kendi evimizde başlatmalıyız. Savunma sanayii, enerji, ulaştırma koridorları ve bağlantısallık, arz ve tedarik zincirleri, dijital piyasalar ve kritik mineraller gibi muazzam işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz birçok alan bulunuyor.

Avrupa güvenliğinin geleceğini istişare ettiğimiz bu kritik dönemde Avrupa Birliğinin kendi savunma sanayisini geliştirmesine yönelik gayretler faydalıdır. Bu çabaların NATO’nun merkezi rolünü aşındırmayacak şekilde birlik üyesi olmayan müttefikleri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. ReArm ve SAFE gibi girişimlerin bu anlayışla yürütülmesinin Avrupa güvenliğinin hayrına olacağına inanıyoruz. Geçmişte Avrupa’da yaşanan birçok savaş ve ihtilaf bize göstermiştir ki, savunma ve güvenlik gibi son derece hayati olan konularda bölündükçe zayıflıyoruz, birleştikçe güçleniyoruz.”

– “Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart”

Avrupa’nın ortak geleceğini düşünürken hiç şüphesiz ekonomik güvenliklerini teminat altına alacak adımları da istişare etmeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şu hususlara dikkati çekti:

“Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.”

Erdoğan, son yıllardaki yatırımlar ve doğal gaz alanındaki anlaşmalarla Türkiye’yi bölge coğrafyası için önemli bir enerji merkezi haline getirme hedeflerine adım adım yaklaştıklarını belirterek, “Bölgenin en gelişmiş enerji altyapısına sahip ülkesi olarak enerji dönüşüm sürecinde Türkiye, Avrupa’da önemli bir aktördür. Yenilenebilir enerji alanındaki adımlarımız sadece ülkemiz için değil, tüm bölge için fırsatlar sunuyor. Çok taraflı ulaştırma güzergahlarının merkezinde konumlanan Türkiye, Avrupa’nın kesintisiz tedarik zincirlerinin muhafazasına ciddi katkı sağlıyor.” dedi.

– “2022’den bu yana ilk kez önemli fırsat penceresi aralandı”

Ukrayna’da silahların susması ve barış zeminin oluşturulması için kritik dönemeçte olunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Geçmişte olduğu gibi bugün de kapsamlı bir ateşkes öncelikli olmak üzere çözüme dönük çabaların her birine katkı sağlıyoruz. Sürecin hassasiyetine binaen bir dayatmada bulunmaksızın tarafların teşvik edilmesi, adil ve kalıcı barışa ulaşılması bakımından çok önemlidir. Sayın (Donald) Trump, (Vladimir) Putin ve (Volodimir) Zelenskiy ile ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu. Sayın (Emmanuel) Macron ve (Giorgia) Meloni beni aradılar. Zelenskiy dün Ankara’daydı. Kendisiyle görüşmemiz sonrasında teknik görüşmelere başlama kararı aldık. Mart 2022’den bu yana ilk kez akan kanı durdurma noktasında önemli fırsat penceresi aralandı. Nitekim şu anda İstanbul’da Dışişleri Bakanımın riyasetinde görüşmeler Rusya, Ukrayna, Türkiye arasında devam ediyor. Bunun heba edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Gelinen aşamada barışın süratle tesisi için Ukrayna ve Rusya arasında diyalog kanallarının açık tutulması için buradaki tüm ortaklarımızın desteğine güveniyoruz. Her zaman ifade ettiğim gibi adil bir barışın kaybedeni olmayacaktır. Türkiye, bu süreçte üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.”

– “Ateşkes için Avrupa’nın gereken ilgiyi göstermesini bekliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de 20 aydır eşi görülmemiş bir insani felaketin yaşandığına, her gün çoğu çocuk ve kadın onlarca masumun katledildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Buna ‘dur’ demek, ‘artık yeter’ demek mecburiyetindeyiz. Netanyahu’nun uzlaşmaz, saldırgan ve kibirli tutumu, Gazze ile birlikte tüm bölgemizi burada yaşayan farklı inançlardan insanları da tehlikeye atıyor. Gazze’de ateşkesin tesisi için de Avrupa’nın gereken iştiyak ve ilgiyi göstermesini bekliyoruz. Gazze’de 2 milyondan fazla insanın açlığa mahkum edilmesi karşısında uluslararası camianın eylemsiz kalması ne vicdani kıstaslarla ne insanlık onuruyla bağdaşmaktadır. Kalıcı ateşkesin yanı sıra insani yardım sevkiyatının teminat altına alınması ve Gazze’nin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için de tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Esas hedefimiz ise sürdürülebilir tek çözümü teşkil edecek olan iki devletli çözümü hayata geçirmek olmalıdır.”

– “İşbirliğini sağladığımızda üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit kalmayacak”

Suriye’de yaklaşık 14 yıldır süren çatışmaların sona ermesiyle yeni ve umut dolu bir sayfanın açıldığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“ABD Başkanı Sayın Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını duyurması, Suriye’nin bir an önce refaha kavuşması için atılmış çok kıymetli bir adımdır. Bu kararıyla Sayın Trump, bölgesel istikrara ve kalkınmaya verdiği önemi bir kez daha göstermiştir. Söz konusu kararın diğer ülkelere de örnek olmasını diliyoruz. Avrupa Birliği tarafından sabık rejime yönelik getirilen yaptırımların aynı şekilde ivedilikle kaldırılmasını, yeniden imar faaliyetleri için mali destek sağlanmasını bekliyoruz. Elbette bu destek ülke dışındaki Suriyelilerin gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüşlerini de hızlandırıcı bir etki yapacaktır.

Belirsizliklerin arttığı mevcut ortam, bizleri ortak çözümler etrafında kenetlenmeye mecbur kılıyor. Dayanışmayı, kaynaklarımızı iyi kullanmayı ve samimi işbirliğini sağladığımızda kıta olarak üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit ve sınama kalmayacağına canıgönülden inanıyorum. Bu düşüncelerle toplantımızın güvenli, müreffeh ve istikrarlı bir Avrupa için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam