Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Barbarlık Müzesi” KKTC’de bir ilk olan çağdaş müzecilik anlayışıyla restore edilerek yeniden hizmete açıldı

Published

on

 

“Barbarlık Müzesi” KKTC’de bir ilk olan çağdaş müzecilik anlayışıyla restore edilerek yeniden hizmete açıldı.

Tarihe “Kumsal katliamı” olarak geçen, Binbaşı Dr. Nihat İlhan alayında görevdeyken, evde bulunan eşi ile üç çocuğunun şehit edildiği ev olan ve daha sonra müzeye dönüştürülen, “Barbarlık Müzesi” yaklaşık 9 ay süren bir çalışmayla yeniden düzenlendi.

 

Çağdaş müzecilik anlayışıyla, sergilenen bilgi değil, ulaşılabilen bilgi amacına uygun olarak, binanın doğal yapısı bozulmadan yeniden düzenlenen Barbarlık Müzesi’nde, mücadele ve o dönemde yaşananlar, fotoğraf, belge, bilgi ve gazete kupürlerine dayanarak nötr bir şekilde anlatılıyor.

 

21 Aralık 1963’de Akritas planını hayata geçirmeyi amaçlayan Rumların Türklere karşı başlattığı ve tarihe Kanlı Noel adıyla geçen saldırılarda, EOKA milisleri 23-24 Aralık Kumsal Mahallesi’ni hedef alarak, tarihe “Kumsal katliamı” olarak geçen saldırıda, Binbaşı Dr. Nihat İlhan alayında görevdeyken, evde bulunan eşi Mürüvvet İlhan ile üç oğlu, 6 aylık Hakan, 4 yaşındaki Kutsi ve 6 yaşındaki Murat küvetin içinde şehit edilmişlerdi. Kurşun yağmuru sırasında evde bulunan Feride Hasan Gudum da şehit olmuştu.

Kıbrıs Türk mücadele tarihinin dramatik olaylarından birini yansıtan ev, Barbarlık Müzesi olarak Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından 1975 yılında açılmış, 1980 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamulaştırılmış, 1980 ve 2000 yıllarında düzenlenerek tadilatlar görmüştü.

Müzede 1963-1964 yıllarındaki olaylarla ilgili yayımlanan yazılar, Kumsal katliamının yaşandığı gün evde bulunanların fotoğrafları ve kişisel eşyaları sergileniyordu.

Yaşanan olay ve dönemi yansıtmakta yetersiz kalan Barbarlık Müzesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından evin doğal dokusu ve orijinal yapısına dokunulmadan restore edilerek geçtiğimiz günlerde yeniden hizmete açıldı.

Yeniden düzenlenen Barbarlık Müzesi’nde yapılan çalışmalar yaklaşık 9 ayda tamamlandı.
Müzede, 1960 yıllardan 1974’e kadar verilen mücadele hakkında verilen bilgiler çağdaş müzecilikte en son kullanılan teknolojiyle dijital ortamda aktarılarak, çok daha geniş kitlelere daha net mesajlar verilmesi hedefleniyor.

Bilgi havuzuna yaklaşık 2000 bilgi, belge ve fotoğraf eklenerek, sistem geliştirilebilecek şekilde tasarlandı.
Proje Mimarı ve danışmanı Azmi Öge, Barbarlık Müzesi restorasyonuyla bir nesli korkuyla büyütmek değil, kültürel olarak bilgilendirmek istediklerini söyleyerek, “Bilgiye, belgeye ve olaya dokunmadan nötr bir şekilde mücadeleyi ve bir dönemi sadece fotoğraf belge ve gazete kupürlerine dayanarak anlatmak, mesajı vermek ve burayı araştırmak, bilgi edinmek isteyenlerin görebileceği bir yer haline getirmek istedik” dedi.
Proje Mimarı ve danışmanı Nurcihan Turan ise, projenin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapıldığını belirterek, yapılan tüm işlemlerin yerel mevzuata uygun olarak, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ne danışılarak, binanın doğal yapısı bozulmadan gerçekleştirildiğini söyledi.
Barbarlık Müzesi Restorasyonu , Çevre Düzenlemesi ve Teşhir Tanzim Projesi Mimarları ve danışmanları Azmi Öge ile Nurcihan Turan, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin sorularını yanıtlayarak, Barbarlık Müzesi’nde yapılan çalışmaları anlattı.
Proje Mimarı ve danışmanı Azmi Öge, amaçlarının müze olgusunu geliştirmek olduğunu vurgulayarak, müze olgusunun geliştirilmesinin, geniş kitlelere mesajı daha net vermekle olabileceğini belirtti. Öge, kendilerinin de bu hedefle yola çıktıklarını söyledi.

Bina hakkında bilgiler veren Öge, binanın iç fonksiyonun çevreyle örtüşmediğini, binada bir de tören alanı bulunduğunu, 21 Aralık Şehitler haftasının burada gerçekleştirilen törenle başladığını ve tören alanın yetersiz olduğunun tespit edildiğini kaydetti.

Projeye başlanmadan ciddi bir araştırma yaptıklarını belirten Öge, duvarlarda olayı anlatan ve farklı yerlerdeki şehitlerin de resimlerinden oluşan yaklaşık 30 civarında fotoğraf olduğunu anımsattı.

Öge, Barbarlık Müzesi’ni çağdaş müze anlayışıyla değiştirerek, resimleri kategorilere ayırıp, bunu ulaşılabilen bilgi haline getirdiklerini anlattı.

-Ev orijinal haline dönüştürüldü…

Binanın, 1960 dönemlerine ait cadde üzerinde kalabilen 2-3 evden biri olduğuna işaret eden Öge, evi orijinal haline dönüştürerek, dönem ve yaşamla ilgili bir mesaj vermek istediklerini anlattı.

Derenin sürekli olayla ilintilendirdiğini, kaçışın Kanlı Dere vasıtasıyla olduğunun söylendiğini anımsatan Öge, turları da dere kenarından başlatmayı hedeflediklerini ifade etti. Öge, otobüslerin normalde müze önünde durduğunu, bunun da müzenin algısını kapattığını ayrıca caddede trafik sıkışıklığı yarattığını, trafik akışını zedelemeden ve aynı zamanda dere bilgisini vererek, oradan bir anaforla müzeye yaklaşımı hedeflediklerini söyledi.

Proje Mimarı ve danışmanı Nurcihan Turan da, müzede yapılan tüm değişikliklerin Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ne danışarak yapıldığına işaret ederek, tören alanında yapılan düzenlemeyle, törenin yola taşmasını engelleyeceklerini kaydetti.

Binanın görünebilirliğinin sağlanması için yapılan ilk işin bahçe duvarlarını oluşturmak olduğunu belirten Turan, çitlerin kaldırılarak binanın hem görünür hale getirildiğini, hem de dönemi yansıtan bir yapı olarak muhafaza edilmesinin sağlandığını söyledi.

Bahçe duvarı uygulamasının dönemi yansıtan malzemelerden seçildiğini ifade eden Turan, binadaki mevcut ağaçların korunduğuna dikkat çekti.

-Bina engelsiz hale getirildi…

Mimar Azmi Öge de, binanın kaldırımdan basamakla inilen bir ortamın engelsiz hale getirildiğini, binanın kodunun yükseltilerek rampa eklediğini ve binanın engelsiz kullanımına açıldığını anlatarak, binanın dışında bir engelsiz tuvaleti oluşturulduğunu söyledi.

Mimar Nurcihan Turan, özel gereksinimli bireylerin kullanımına uygun hale getirilen binanın teknolojik özellikleri hakkında da bilgiler vererek, binanın girişinde cep telefonlarına karekod okutulmasıyla müzede yer alan bilgilere ulaşılabileceğini vurguladı.

Turan, müzede gezilen alan üzerinde bulunan numaraların tuşlanmasıyla bilgilerin dinlenebileceğini, görme engelli bireyler için de kodlamaların yapıldığını, görsel ve işitsel olarak bilgilerin düzenlediğini ve müzenin bu şekilde gezilebileceğini ifade etti.

Mimar Azmi Öge, müzenin bir günlük bir olayı, katliamı anlatmaktan öte, bir dönemi, 1960 yıllardan 1974’e kadar verilen mücadeleyi yansıtan hale getirilmesini hedeflediklerine işaret ederek, bilgilerin dijital ortama aktarılması nedeniyle çok daha geniş bir kitleye ulaşılabildiğini anlattı.

Müzede yer alan odalar ve bölümler hakkında da ayrıntılı bilgiler veren Öge, müzenin girişinde genel Kıbrıs mücadelesini yansıtan bir kronoloji duvarı bulunduğunu kaydetti.

-Kurşun delikleri muhafaza edildi, hiçbir şey değiştirilmedi

Öge, kurşun deliklerinin aynen muhafaza edildiğini, hiçbir şeyin değiştirilmediğini, evde görülen bütün mobilya ve aksamların yapıldığı günü yansıttığını da anlattı.

Binanın geçmişte yapılan tadilatlardan arındırılarak, nerede orijinal varsa onu sağlamaya çalıştıklarına işaret eden Öge, kapı ve pencerelerin, pencere pervazlarının en dipteki boya rengi bulunarak boyandığını kaydetti.

Mimar Nurcihan Turan da, binanın diğer bir odasının duvarlarda bulunan panoların kaldırılarak, şehit isimlerinin dijital olarak duvarlara yansıtıldığını anlatarak, yansıtmada uçuşan harfler kullanıldığını aktardı.

Azmi Öge, isimlerin bulunduğu odada hiçbir sandalye bulunmadığını bunun amacının da mücadelenin devam ettiği mesajı verilmesi olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Siz ayakta durarak şehitlere saygı gösteriyorsunuz gibi bir mesaj vermeye çalıştık”

Öge, binanın çok yalın olmasını istediklerini, çünkü olayın olduğu dönemde binbaşı ile ailesinin ev sahibi ile aynı evi paylaştığını, mütevazi bir yaşam sürüldüğünü aktardı.

-Evde sadece çürüyen malzemeler değişti, ahşaplara kadar aynı malzeme aynı teknikle kullanıldı

Evde sadece çürüyen malzemelerin değiştiğini, ahşaplara kadar tüm orijinal malzemenin aynı şekilde, ayni teknikle kullanıldığını anlatan Öge, evin bir diğer odasının ise bilgi havuzu olarak tasarlandığını kaydetti.

Bilgi havuzunda müzecilikte en son kullanılan teknolojinin kullanıldığını, 4 ekranın birleştirilerek, bilgilere dijital olarak ulaşımın sağlandığı bilgisini veren Mimar Azmi Öge, bu bilgi havuzundan aynı anda 4 kişinin faydalanmasının sağlandığını anlattı.

Müzenin duvarlarında bulunan 30 küsur fotoğraf olduğunu anımsatan Öge, yaptıkları kapsamlı çalışmayla şu anda bilgi havuzlarında 2000 civarında fotoğraf, bilgi ve belge bulunduğunu, içeriklerin Türkçe ve İngilizce olarak hazırlandığını, aynı zamanda sistemde arama da yapılabildiğini kaydetti.

Mimar Nurcihan Turan da, sistemin geliştirilebilir olmasının en önemli özelliği olduğuna işaret ederek, bulunabilecek her yeni bilgi, belge ve fotoğrafın sisteme eklenebileceğini söyledi.

Geçmişte duvarlarda bulunan ve travma yaratan fotoğrafların “Katliam fotoğrafları” olarak bir kategori içine alındığını, bu resimlere artık görmek isteyenlerin ulaşabileceğini anlatan Turan, yaşı küçük çocukların artık bunları görmek zorunda kalmayacaklarını kaydetti.

Turan, öte yandan müzenin koridorlarında oluşturulan monitörlerden ise olay ve mücadele hakkında bilgiler alınabileceğini belirtti.

Azmi Öğe, burada amaçlananın yüz yüze diyalog gibi anlatan kişileri birebir konuşur gibi dinleyebilmek olduğunu kaydetti.

Farklı olayları dönüşümlü olarak farklı kişilerin anlattığını aktaran Öge, anlatımların Türkçe ve İngilizce altyazılarla yapıldığını belirtti.

Evin bir diğer odasında dönemle ilgili belgesel filmlerinin izlenebileceğini ifade eden Öge, belgesel filmlerde de İngilizce altyazıların bulunduğu bilgisini verdi.

Öge, evin bir diğer odasında ise ailenin dönem odası denilen, dönemi yansıtan eşya grubunun sergilendiğini söyledi.

Bu odada ailenin kendi eşyalarının ve aileyi yaşatan bir rölyefin bulunduğunu söyleyen Öge, kabartmada orijinal bir fotoğrafın kullanıldığını, fotoğrafın rölyef üzerinde canlandırma tekniği kullanılarak sergilendiğini anlattı.

Mimar Nurcihan Turan, odada sergilenen kıyafetlerin de, fotoğrafta ailenin üzerine giydikleri kıyafetleri olduğunu belirterek, fotoğrafta çocukların üzerinde bulunan kıyafetlerinin ise İstanbul’da bir askeri müzede sergilendiğini, bunların alınabilmesi için girişimler yapıldığını aktardı.

Turan, burada sergilenen çocuk ve annenin kıyafetlerinin ise aile tarafından temin edildiğini belirterek, ilk defa sergilendiğini söyledi.

Mimar Azmi Öge, olayın meydana geldiği banyoda ise farklı bir teknik kullanıldığına dikkat çekerek, nur ışığını yansıtan bir simülasyonla anne ve çocukların sembolize edildiğini söyledi.

Öge, burada yaşamın sürekliliğinin vurgulandığını, sürekli dönen anne ve üç çocuğunun siluetinin duvara yansıtıldığını belirterek, “3 çocuk ve anne ile rutin devam eden bir yaşam varken iki kurşunla onlar ışık oluyorlar” dedi.

-Proje yerel mevzuata uygun yapıldı
Mimar Azmi Öge, binanın restorasyon sürecine de değinerek, projenin tamamen yerel mevzuata uygun yapıldığını, izinlerin, çizimlerin, gerekli bütün altyapının izinlerin alındığını, restorasyon çalışmalarının şantiye kurularak yürütüldüğünü kaydetti.
Öge, işveren pozisyonunda olan TİKA’nın, Türkiye’nin teknik ekiplerinin dönem dönem binanın kontrollerini yaptığını, daha üst ölçekte TC Kültür Bakanlığı’nın süreç içinde kendi kontrol ve denetimlerini yaptığını belirterek, kendilerinin özgün çalışmasına hiçbir müdahale yapılmadığını söyledi.
Öge, yapılan çalışmanın kendilerine mesleki açıdan çok şey katığını belirterek, “Ben bir Kıbrıslı olarak tarihimizi iyi bilmediğimizi anladım. İşin içine girince gerçekten çok büyük bir mücadelenin olduğunu, çok büyük şeylerin feda edildiğini, çok büyük özverilerin ortaya konulduğunu gözlemledim” dedi.
KKTC’de çağdaş müzeciliğin ilk örneği, yabancı ziyaretçilerden çok olumlu dönüşler alıyoruz
Çağdaş müzeciliğin KKTC’de bir ilk olduğunu, KKTC’de bu şekilde bir müze bulunmadığını vurgulayan Öge, Türkiye ile istişare edilerek, oradaki örneklerine bakılarak, restorasyonun tamamlandığını kaydetti.
Ulaşılabilecek en geniş kitleye ulaşmak için çalıştıklarını, olayı olduğu gibi aktarmak, tüm halka sunabilmek amacıyla çalıştıklarını ifade eden Öge, eskiye kıyasla müzede yabancıların da çok rahat bilgiye ulaşabileceği, anlayabileceği bir yapı oluşturulduğuna işaret etti.
Öge, ziyarete gelenlerin bilgi edindiği geri dönüşü aldıklarını, bunun da tam hedefledikleri şey olduğunu vurguladı. Öge, röportaj yapılmadan az önce, bir Afrikalı öğrenci ve İngiltere’den gelen bir aile ile sohbet ettiğini ve müzenin bilgilendirme açısından faydalı olduğunu teyit etme şansı yakaladığını da anlattı.
Öge, restorasyon yapılırken bir nesli korkuyla büyütmek değil, kültürel olarak bilgilendirmek istediklerini vurgulayarak, “Bilgiye, belgeye ve olaya dokunmadan nötr bir şekilde mücadeleyi ve bir dönemi sadece fotoğraf belge ve gazete küpürlerine dayanarak anlatmak, mesajı vermek ve burayı araştırmak, bilgi edinmek isteyenlerin görebileceği bir yer haline getirmek istedik” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yeni Maraş Sağlık Merkezi açıldı

Published

on

By

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği ile Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği Ofisi’nin (KEİ) katkılarıyla yapımı tamamlanan Yeni Maraş Sağlık Merkezi törenle açıldı.

Gazimağusa Maraş bölgesinde yer alan sağlık merkezinin açılışına, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, diğer yetkililer ile vatandaşlar katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan törende, Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek açılış konuşmasını yaptı.

-Dinçyürek: “Adanın en donanımlı sağlık merkezi”

“İyi günde, kötü günde, her zaman kendileriyle birlikte olan” vatandaşlara seslenen Dinçyürek, merkez ile birlikte bölge insanına kaliteli erişilebilir bir sağlık hizmeti sunacaklarını söyledi.

Merkezin, adanın en gelişmiş sağlık merkezi olduğunu ifade eden Dinçyürek, merkezin, bölgenin artan nüfusuna göre modern donanımlarla geliştirildiğini kaydetti.

Bölge halkına uzun yıllar hizmet verecek merkezin, tam teşekküllü odalarıyla ve altyapısıyla birlikte 8 bin metrekare açık, bin metrekare kapalı alana sahip ve ek binalara olanak sağlayan arazisi olduğunu belirten Dinçyürek, merkezin yapımı için 54 milyon TL’lik finansmanın Türkiye Cumhuriyeti tarafından, diğer yatırımların da Sağlık Bakanlığı kaynaklarıyla tamamlandığını söyledi.

Merkezin, açık Maraş bölgesine bugüne kadar yapılan en önemli ve nitelikli kamu yatırımı olduğunu vurgulayan Dinçyürek, Başbakan Ünal Üstel’in önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın desteğiyle sağlıkta çok geniş yatırımlar yaptıklarını anlattı.

Dinçyürek, Değirmenlik ve Lapta sağlık merkezlerinin açılacağını, Pamuklu sağlık merkezinin ise temelinin atılacağını, Girne Hastanesi’nin yakında açılacağını, Güzelyurt Hastanesi ve devlet laboratuvarı inşaatının hızlı şekilde sürdüğünü, Dikmen Sağlık Merkezinin de ihaleye çıkacağını işaret etti. Dinçyürek, tüm bunların istikrarlı hükümet sayesinde olduğunu söyledi.

Sağlık alanında da, her alanda olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti ve Lefkoşa Büyükelçiliğinin büyük desteği olduğunu belirten ve buna teşekkür eden Dinçyürek, merkezin bölgeye ve ülkeye hayırlı olmasını temenni etti.

-Başçeri: “Bu yatırım, bu topraklardan vazgeçilmeyeceğini gösterdi”

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de, Maraş Sağlık Merkezi’nin güçlü altyapısıyla bölgede vatandaşlara kaliteli erişilebilir sağlık hizmeti sunacağını söyledi.

Merkezin, iki ülkenin ortak emeğinin somut bir tezahürü olduğunu ifade eden Başçeri, KKTC’de görev yaptığı sürelerde en büyük şikayetlerden birinin bu bölgeye devletin yatırım yapmaması olduğunu, sebebinin de bu toprakların verileceği düşüncesi olduğunu kaydetti. Başçeri, devlet yatırımının, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “İki devletli çözüm” vizyonuyka bölgeye geldiğine işaret etti

Bu yatırımın da, bu topraklardan vazgeçilmeyeceğini gösterdiğini belirten Başçeri, sağlık altyapısını güçlendirmek için kararlılıkla çalıştıklarını söyledi.

Sadece sağlık alanında değil her alanda çalıştıklarını, KKTC’de hervalana 3 milyar TL’ye yakın destek sağladıklarını anlatan Başçeri, askeri hastanenin yapıldığını ve burada vatandaşlara da ayakta tedavi hizmeti verildiğini, Güzelyurt Hastanesi açılışının 15 Kasım’a yetiştirilmesi için çalıştıklarını ve Lefkoşa’da ülkenin en büyük sağlık yatırımı için temel atıldığını belirtti.

Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde 3 servisin tamamlandığını, deprem dayanıklılığı testleri ardından yeniden yapılandırma yapılacağını ifade eden Başçeri, Lapta’dan Pamuklu’ya sağlıkta kapsamlı dönüşümü başlattıklarını vurguladı.

Türkiye olarak KKTC halkının her zaman her alanda yanında olmaya, var güçleriyle çalışmaya devam ettiklerini belirten Başçeri, merkezin bir yıldan kısa bir zamanda tamamlanmasının da verdikleri önemi gösterdiğini ifade etti.

Halkın sağlığa hızlı ve kaliteli ulaşmasını dileyen Başçeri, Sağlık Bakanlığı ve tüm kurulmara gönülden teşekkür ederek, merkezin hayırlı olmasını diledi.

-Üstel: “Halkımıza verdiğimiz her sözün arkasındayız, yerine getirdik, getireceğiz”

Başbakan Ünal Üstel de, güzel bir eserin açılışında vatandaşlarla birlikte olmaktan gurur duyduğunu söyledi.

“Hükümet olarak her verdiğimiz sözün arkasındayız, her sözümüzü yaptık, yerine getirdik, getireceğiz” diyen Üstel, bu sağlık merkezinin de bu sözlerden biri olduğunu kaydetti.

Her bölgede her sorunu gözden geçirip, çözdüklerini ifade eden Üstel, hükümet olarak öncelikli olarak halkın ihtiyacı olan yatırımları yapmaya devam edeceklerini belirtti.

Üstel, yeni sağlık merkezinin Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yapıldığını kaydetti.

Üstel, 2025 yılının sağlıkta atılım yılı, gençlerin atılım yılı olduğunu söyledi.

Pamuklu bölgesinde hastaneyi yapacaklarını ve her verilen sözü yerine getireceklerini işaret eden Üstel, Türkiye ile yapılan anlaşmalarla ülkeye 76 milyar TL kaynak getirdiklerini söyledi.

Üstel, Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi temelinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Tatar ile birlikte atıldığını işaret etti.

Hastanenin en hızlı şekilde tamamlanacağını söyleyen Üstel, 2025 yılı içinde bir çok sağlık yatırımının halkın hizmetine sunulacağını, bunun da hükümetin sağlığa verdiği önemi gösterdiğini kaydetti.

Gençlerin de ülkesine, toprağına tırnaklarını geçirmesi için ev sahibi yapacaklarını belirten Üstel, yasaların geçirildiğini, adımların atıldığını, arsalar ve kredilerin verildiğini anlattı.

Üstel, amaçlarının, gençlerin köylerine yerleşmesi olduğunu ve hükümet olarak kendilerinin de alt yapılarını sağladığını ifade etti.

Kırsal kesim arsalarını da bugün bu çerçevede dağıtacaklarını belirten Üstel, Maraş bölgesine de yapılacak sosyal konut projesinin ilkinin temelinin 27 yıl sonra Güzelyurt’ta atıldığını ve her bölgeye sosyal konut projesi yapacaklarını kaydetti.

Her ilçeye, her bölgeye Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte çalışarak, eşit hizmet götüreceklerini ifade eden Üstel, hükümet olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Üstel, hükümetin rozete bakmadan çalıştığını, halka hizmet ettiğini ve bu çerçevede Gazimağusa’da ihtiyaçlı bölgelerde su tesisatını değiştiklerini kaydetti.

Gazimağusa Limanı’nı da belediye başkanı ile birlikte ziyaret ettiklerini, yerinde tespit ettikleri su sıkıntılarını aştıklarını anlatan Üstel, belediye başkanları, iş insanları ile el ele vererek sorunları çözdüklerini, halka hizmet ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da desteklerine teşekkür eden Üstel, çalışmaya ve sağladıkları siyasi istikrarla halk, ülkeye hizmet etmeye devam edeceklerini vurguladı.

-Tatar: “Merkez, hastanenin yükünü azaltacak”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, Maraş bölgesine böylesine muhteşem bir yatırım yapılmasından dolayı duyduğu gururu vurguladı.

Tatar, 5 yıl önce yaptıkları Maraş açılımına işaret ederek, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğiyle bu bölgenin KKTC’nin parlayan bölgesi olduğunu söyledi.

Maraş’ı 2,5 milyon insanın ziyaret ettiğini, bu açılımla bu bölgenin de değer bulduğunu ifade eden Tatar, Maraş’ın KKTC toprağı olduğunu belirtti.

“Biz hep birlikte Gazimağusa ve Maraş’a sahip çıkmaya devam ediyoruz” diyen Tatar, Türkiye ve KKTC yetkilileriyle birlikte çalışarak yapılan merkezin bölgeye halka büyük hizmetler vereceğini söyledi.

Tatar, merkezin bölgede etkin sağlık hizmeti vereceğini ve Gazimağusa Devlet Hastanesi’nin yükünü hafifleteceğini ifade ederek, merkeze 20 milyon dolar civarında bir yatırım yapıldığını kaydetti.

Erdoğan’ın KKTC’ye verdiği desteğe işaret eden Tatar, siyasi istikrarın önemine vurgu yaptı. Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte çalışarak, ülkeye kabloyla enerji getirilmesiyle geleceğe umutla yürümeye devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan ve Yılmaz’a teşekkür eden Tatar, protokollerle ülkeye 40 milyar TL’den fazla yatırım yapıldığını ve bunun devam edeceğini kaydetti.

Tatar, ülkedeki yatırımların sürdüğünü ancak en önemli yatırımın sağlığa olduğunu, halkın da sağlığına dikkat etmesi gerektiğini ifade etti.

Tatar, sağlık yatırımlarının güçlü bir şekilde devam etmesinden duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, Lefkoşa, Güzelyurt, Girne hastaneleri ile merkezlerin de yaşam bulacağını söyledi.

Tatar, tüm bu yatırımların büyüme ve refahı artıran yatırımlar olduğunu, bundan dolayı hükümeti tebrik etti.

Konuşmaların ardından açılış yapıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

HP Parti Meclisi Özersay’ın cumhurbaşkanı adaylığını oylamak amacıyla toplanacak

Published

on

By

Halkın Partisi (HP) Parti Meclisi Genel Başkan Kudret Özersay’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aday olup olmayacağını oylamak amacıyla toplanacak.

HP’den verilen bilgiye göre 30 Temmuz Çarşamba akşamı yapılacak toplantı Yakın Doğu Üniversitesi Kütüphanesi Konferans Salonu’nda yer alacak. Oylamanın ardından saat 21.00’de kararla ilgili basına açıklama yapılacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

Asaf Şenol yarın toprağa verilecek

Published

on

By

Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından Asaf Şenol yarın İsmail Safa Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Lefkoşa Kabristanlığı’nda defnedilecek.

1956 doğumlu Asaf Şenol bugün hayatını kaybetti. Şenol’un bir süredir tedavi gördüğü öğrenildi.

Veteriner hekim olan Asaf Şenol, Lefkoşa Kaymakamlığı ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yapmıştı.

-Mesajlar

Sağlık Bakanı Dr. Hakan Dinçyürek, Şenol’un vefatı nedeniyle mesaj yayımladı. Dinçyürek mesajında, “Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından Asaf Şenol’un vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına başsağlığı diliyorum” ifadeleri yer aldı.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer de Şenol’un vefatı nedeniyle yayımladığı başsağlığı mesajında, “Memleketine sevdalı, örnek bir yurtsever olarak yaşamını sürdürmüş, değerli dostumuz Asaf Şenol’u kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Işıklar içerisinde, huzurla uyusun” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam