Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Bütçe görüşmeleri sürüyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde 12 milyar 770 milyon TL olarak onaylanan “2022 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı”nın geneliyle ilgili konuşmalar devam ediyor.

Genel Kurul’da, bugün 60 milyon 675 bin 600 TL’lik Cumhurbaşkanlığı, 53 milyon 727 bin 600 TL’lik Cumhuriyet Meclisi, 97 milyon 249 bin TL’lik Başbakanlık, 4 milyon 670 bin 900 TL’lik Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman), 28 milyon 788 bin 800 TL’lik Hukuk Dairesi, 15 milyon 559 bin 500 TL’lik Sayıştay Başkanlığı ve 139 milyon 649 bin 300 TL’lik Başbakan Yardımcılığı, Turizm ve Çevre Bakanlığı bütçeleri görüşülecek.

Genel Kurulda ayrıca Bayrak Radyo Televizyon Kurumu 2021 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı, Toprak Ürünleri Kurumu 2021 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı da ele alınacak.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, bütçe geneline bakıldığında durumun iç açıcı olmadığını söyleyerek, KKTC’nin kendi özel koşulları bulunduğunu bunların da sıkıntıları artırdığını söyledi.

Özersay, önceki deneyimleri nedeniyle bütçenin önce seçimin sonra yapılmasında ısrarcı olduğunu dile getirerek bütçenin yeni hükümet tarafından hayata geçirileceğini, bütçe konusunda ihtiyaç duyulursa nisap desteği ve süre kısaltılmasında gereken yardım ve desteği ortaya koyduklarını kaydetti.

Nisaba verilen desteğin istismar edilmemesi gerektiğini belirten Özersay, seçim çalışması yapmak için Meclis’e gelmeme gibi bir durumun kabul edilemeyeceğini söyledi.

Özersay, partisinin tasarruf tedbirlerine yönelik önerilerinin kabul görmemesini eleştirdi.

“FAKİRLEŞME VE ALIM GÜCÜNDE DÜŞÜŞ YAŞANIYOR”

Ülkede fakirleşme ve alım gücünde düşüş yaşandığını söyleyen Özersay, hükümetin bazı tedbirleri hayata geçirmesinin bir ihtiyaç olduğunu, ilerleyen günlerde sosyal kriz ve yarayla karşı karşıya kalınabileceğini belirtti.

Gelir artırıcı adımlara ihtiyaç duyulduğunu belirten Özersay, Güney Kıbrıs’tan ülkeye gelişler noktasında yeni ve yaratıcı fikirler geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Ülkeye girişlerde yaşanan zorluklara değinen Özersay, bu sıkıntıların ivedilikle aşılması gerektiğini söyledi.

Özersay, hızlı karar alabilen, dünyadaki gelişmeleri takip edebilen ve esnek davranabilen bir hükümete ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Daha sonra söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, mali ve ekonomik açıdan ciddi sıkıntılar yaşandığını, maaşların ödenmesi açısından da çarşıdaki kriz açısından da sorunlar bulunduğunu, dövizdeki artış nedeniyle tüm sektörlerin sıkıntı içinde olduğunu söyledi.

Erhürman, “bu kriz karşısında yapacak hiçbir şey yokmuş gibi” bir davranış içine girilmesinin kabul edilebilir olmadığını söyleyerek, bu durum karşısında ne yapılabileceğinin, nasıl önlem alınabileceğinin CTP tarafından birçok kez dile getirildiğini belirtti.

Kriz Masası’nın devreye girmesi, 2019 başında ise kriz hükümeti kurulması, 2020 Mart’ından itibaren CTP’nin yaptığı program çıkartılması önerilerinin hiçbir UBP hükümeti döneminde kabul edilmediğini söyleyen Erhürman, orta vadeli programa ilişkin herhangi bir metnin Bakanlar Kurulu’ndan geçmediğini kaydetti.

TC ile KKTC arasında imzalanan Mali Protokole de değinen Erhürman, protokole ilişkin önerilerinin de kabul görmediğini ve tarihin en büyük iç borçlanmasının yaşandığını söyledi.

TL’nin değer kaybetmesi halinde alınacak önlemlerin protokolde yer almasına yönelik öneri yaptıklarını söyleyerek, bu önerilerin de dikkate alınmadığını belirten Erhürman, 2019 yılından itibaren UBP’nin hükümetlerde yer almasına karşı bugün yaşananlarda sanki hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davrandığını savundu.

Tüm üretici sektörlerin, asgari ücretlilerin, döviz borçlularının ciddi sorunlar yaşadığı bir durumda içinde bulunulduğunu savunan Erhürman, hükümeti ciddiyete davet etti.

Erhürman, Güney Kıbrıs’ta çalışmaya giden Kıbrıslı Türk sayısının ciddi şekilde arttığını söyleyerek, ülkeye çalışmaya gelenlerin ise üçüncü dünya ülkelerinden olduğunu, bu nedenle okullarda Türkçe bilmeyen öğrenci sayısının arttığını, bu öğrencilere yönelik herhangi bir adım atılmadığını savundu.

“BİZ BÖYLE İYİYİZ BÜTÇESİ”

“Bu bütçeye baktığımız zaman ‘biz böyle iyiyiz bütçesi’ olduğunu görüyorum” diyen Erhürman, geleceğe ilişkin ne bütçede ne de hükümet programında bir vizyon bulunduğunu ileri sürdü.

Erhürman, AB kapısı üzerinden ihracatı ve AB yardımlarının artırılması konusunda herhangi bir adım atılmadığını söyleyerek, Cumhurbaşkanı Tatar’ın iki eşit devlet politikasıyla AB’den giderek uzaklaşıldığını savundu.

2018’de döviz krizi yaşandığını bu durum karşısında KKTC ekonomisin hangi performansı sergileyebileceğini gördüklerini söyleyen Erhürman, rakamlara değinerek, hayat pahalılığını ödeneğini vererek sıkıntıyı aşmaya çalıştıklarını belirtti.

“UÇURUM GİDEREK AÇILDI”

Erhürman, Kıbrıs Türk ve Rum halkı arasında ekonomik uçurumun giderek açıldığını söyleyerek, nasıl iki eşit egemen devletten bahsedildiğini sordu.

“Bu memlekette kendi ayakları üzerinde durmak mümkündür” diyen Erhürman, 2018’de bunun yapıldığını, doğru yönetimle bunun mümkün olduğunu, gelirleri artırmanın da mümkün olduğunu belirtti.

Muhalefet olarak bütçe geçsin diye kolaylıklar sağladıklarını söyleyen Erhürman, hükümete geldikleri zaman bu bütçeyle devam etmeyeceklerini, yerine tadil bütçesinin geleceğini savundu.

“Umutsuz olmak için bir sebep yoktur” diyen Erhürman, ülkenin potansiyelinin yüksek olduğunu belirtti.

Erhürman, “Yönetim, zihniyet, vizyon değişecek ve işler iyiye gidecek” dedi.

HP Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, hükümet milletvekillerinin Meclis’te olmamasını eleştirerek, seçimlere yönelik çalışma yaptıklarını bu durumun üzücü olduğunu savundu.

Manavoğlu, bütçenin erimekte olduğunu söyleyerek, Türkiye ve Güney Kıbrıs bütçelerinden örnekler vererek, ülkenin güzel yönetilebileceğini ancak bunun vizyon gerektirdiğini belirtti.

Manavoğlu, ülkenin düzlüğe çıkması için doğru yönetilmesi gerektiğini belirterek, ortak akılla yapısal değişiklikleri üretecek istikrarlı ve çalışacak bir hükümete ihtiyaç olduğunu söyledi.

Tek başına iktidara gelen ülkelerin arkalarında enkaz bıraktıklarını savunan Manavoğlu, “Gelinen nokta dibe vurduğumuz noktadır, buradan çıkabiliriz, düzgün bir hükümet ve vizyonla çıkabiliriz” dedi.

Ülkede kutuplaşmanın devam ettiğini söyleyen Manavoğlu, kutuplaştırma üzerinden siyaset yapan anlayışın değişmesi gerektiğini belirtti.

Manavoğlu, bütçe açığının giderek arttığını Türkiye’den gelecek olan kaynağın az bir kısmının geldiğini söyleyerek, mahalli gelirlerin artışta olduğunu kaydetti.

Pahalılığın en büyük sebeplerinden birinin gümrük vergisi hesaplamalarının usulü olduğunu söyleyen Manavoğlu, pahalılığın engellenmesi için bu noktanın önemli olduğunu belirtti.

Manavoğlu, pahalılığı dizginlemek için hükümetin önlem alması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını, hükümetin halkı düşünmediğini savundu.

Euro para birimine geçişin sağlanabileceğini dile getiren Manavoğlu, AB’den Kıbrıslı Türklerin hakkı olan yardımların talep edilmesi ve aşı pasaportlarıyla ilgili sorunun da ivedilikle çözülmesi gerektiğini belirtti.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam