AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “(Mavi Vatan) uluslararası anlaşmalara uygundur ve burada tamamen hukuka uygun bir şekilde ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini korumaya dönük çalışmalardır.” ifadelerini kullandı.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesiminin Ege’de, Doğu Akdeniz’de maksimalist davranışlarından vazgeçmesi gerektiğini ifade etti.
Çelik, “Ege’yi kendi gölü zanneden, KKTC gibi bir devletin varlığını görmezden gelen bir siyasetin varacağı hiçbir yer yoktur. En son bir Rum gemisinin ihlali karşısında Deniz Kuvvetlerimiz anında müdahale ederek onu kendi bölgesine geri göndermiştir.” dedi.
Çelik, “(Mavi Vatan) Uluslararası anlaşmalara uygundur ve burada tamamen hukuka uygun bir şekilde ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini korumaya dönük çalışmalardır. Burada masada çözülebilecek pek çok mesele vardır, o yüzden masada olmaya önem gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.
TC Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“MAVİ VATAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesiminin Ege’de, Doğu Akdeniz’de maksimalist davranışlarından vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Çelik, “Ege’yi kendi gölü zanneden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) gibi bir devletin varlığını görmezden gelen bir siyasetin varacağı hiçbir yer yoktur. En son bir Rum gemisinin ihlali karşısında Deniz Kuvvetlerimiz anında müdahale ederek onu kendi bölgesine geri göndermiştir.” dedi.
Bir CHP milletvekilinin, “Mavi Vatan” kavramının aşırı saldırganlık ifade ettiğini söylediğini hatırlatan Ömer Çelik, “Bu ifade hangi siyaseti temsil ediyorsa biz bu siyasetin tamamen karşısındayız. Mavi Vatan kırmızı çizgimizdir, Mavi Vatan, ana vatanın ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer birisi çıkıp da ‘Mavi Vatan kavramı, Yunanistan’a ya da başkasına karşı bir saldırganlık içeriyor’ diyorsa ve bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi sıfatıyla söylüyorsa bunun tamamen karşısında olduğumuzu ifade etmek isterim.” diye konuştu.
Türkiye’nin Mavi Vatan’daki hak ve menfaatlerini korumak için her şeyi yapacaklarını vurgulayan Çelik şöyle devam etti:
“Her türlü bedeli öderiz, her türlü mücadeleyi veririz. Nitekim kahraman silahlı kuvvetlerimiz, kahraman deniz kuvvetlerimiz bu konuda anında müdahalede bulunarak gerek Mavi Vatan’ı, gerek kara vatanı, gerek gök vatanımızı koruma konunda Hava Kuvvetleriyle, Kara Kuvvetleriyle bu mücadeleyi güçlü bir şekilde veriyorlar. Esas burada tartışılması gereken Yunanistan’ın adada anlaşmalarla silahsız olması gereken adaları silahlandırmış olması ve silahlandırmaya devam etmesidir.
Kendi halklarının refahından çok hayali tehditler üreterek Yunan başbakanları, ülkelerinin kaynaklarını başka ülkelerin silah sanayilerini güçlendirmek için kullanıyorlar. Halbuki anlamaları gereken şey şudur; o bahsettiğiniz ülkeler zor zamanınızda yanınızda olmayacak ama Türkiye her zaman komşunuz olarak şimdiye kadar hep zor zamanınızda yanınızda oldu. Bundan sonra da yine bir zora düşerseniz, bir dara düşerseniz dünyada ilk yardımınıza koşacak ülke Türkiye’dir. Bizim herhangi bir şekilde işgalci ya da yayılmacı emellerimiz yoktur.”
“MASADA OLMAYA ÖNEM GÖSTERİYORUZ”
“Mavi Vatan”da yürütülen faaliyetlerin uluslararası hukuka uygun olduğunu hatırlatan Çelik, “Uluslararası anlaşmalara uygundur ve burada tamamen hukuka uygun bir şekilde ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini korumaya dönük çalışmalardır. Burada masada çözülebilecek pek çok mesele vardır, o yüzden masada olmaya önem gösteriyoruz.” dedi.
Hem Dışişleri Bakanlığının diplomatik yeteneği hem de Milli Savunma Bakanlığının birikiminin sorunları masada çözecek hazırlıkları yaptığını belirten Çelik, “Eğer karşı tarafta iyi niyet varsa, gerçekten bir ortak nokta bulunmak isteniyorsa bu mümkündür ama siz masada daha çalışma başlarken sahada fiili durum yaratırsanız ve aşırı saldırgan bir tutum ortaya koyarsanız o zaman sahada da gayet güçlü bir şekilde kuvvetlerimizin orada var olduğunu ve bir milim geri adım atmayacağını her zaman görmüş olursunuz.” diye konuştu.
Çelik, Yunanistan’ın aklıselimle hareket etmesinde, Türkiye’nin “Mavi Vatan” konusundaki kararlılığını iyi anlamasında, sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi konusundaki hassasiyetine hem saygı göstermesinde hem de bunu iyi değerlendirmesinde çok büyük fayda olduğunu değerlendirdiklerini söyledi.
“Mavi Vatan”ın Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğunu hatırlatan Ömer Çelik, “Hiçbir şekilde tartışılacak bir yanı yoktur. Birisi çıkıp da ‘Mavi Vatan kavramını kullandığımız zaman aşırı saldırgan bir ya da yayılmacı bir kavram kullanmış oluyoruz’ diyorsa ancak Yunan Parlamentosunda ifade edilecek bir sözün Türkiye’de ifade edilmesinin son derece üzüntü verici bir durum olduğunu ifade etmek isteriz.” dedi.
Çeşitli tartışmalar vesilesiyle yeni anayasa çalışmaları bağlamında kendisine sorular geldiğini belirten Çelik, “Tabii herkes yeni anayasa ile ilgili görüşlerini söyleme hakkına sahiptir. Buna herhangi bir şey diyeceğim yok ama AK Parti olarak daha önce de söylediğim gibi herhangi bir şekilde, özellikle laiklik prensibi konusuna odaklanıldığı için söylüyorum, laiklik prensibinin anayasada yer alması gerektiğini ve vazgeçilmez olduğunu ifade etmiştim. Laiklik prensibi sadece bir düzenleme olarak değil, aynı zamanda da bir toplumsal barış ilkesi olarak anayasadaki yerini koruyacaktır.” ifadesini kullandı.
“LAİK DEVLET PRENSİBİNİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SAVUNUYORUZ”
Partisinin burada laik devlet düzenini savunduğunu bildiren Ömer Çelik şunları kaydetti:
“Nitekim sayın Cumhurbaşkanımız Mısır’a gittiğinde de laik devlet düzeni önerisinde bulunmuştur. Demokrasi ve laiklik arasındaki ilişkinin gerçek prensiplere dayanan dengeli bir ilişki olması gerektiğini partimizin kuruluşundan beri ortaya koyduk. İki şeye karşıyız, bunu da ifade ettim. Bir tanesi herhangi bir şekilde laiklik prensibine karşı her türlü açıklamaya karşı olduğumuzu, partimizin görüşünün bu olmadığını ifade etmiştim.
Aynı şekilde de geçmişte laiklik adı altında demokrasiyi boğan, vatandaşlarımızın değerlerine saldıran, vatandaşlarımız üzerinde bir mengene oluşturan, insanların başta eğitim hakkı olmak üzere hak ve hürriyetlerden faydalanmasını engelleyen bir laikçilik anlayışı üretilmiştir. Bunun da laiklikle ilgisi yoktu. Rahmetli Nur Vergin hocamız bunun adını ‘laikçilik’ koymuştu. Bu da laikliğin bir istismarıydı, herhangi bir şekilde laiklik ilkesiyle bağdaşmıyordu. Türkiye’de demokrasiyi sakatlamak için vesayete alan açmak için uydurulmuş ama maalesef Türkiye’ye çok karanlık günler yaşatmış uygulamaların bir ideolojik referansıydı.”
“Laikçilik” şeklindeki katı uygulamalara, üniversitelerdeki gençlere o sıkıntıyı yaşatan uygulamalara, çeşitli yerlerde ülkenin demokrasisini sakatlamak için oluşturulan uygulamalara da karşı olduklarını ifade eden Çelik, “Laik devlet prensibini güçlü bir şekilde savunuyoruz. Hem rejimimiz açısından gerekli olduğunu hem de toplumsal barış ilkesi olarak gerekli olduğunu net bir şekilde değerlendiriyoruz, altını çiziyoruz. Yakın coğrafyamız için de aslında pek çok devlette olması gereken bir prensip olarak, bir uygulama olarak değerlendiriyoruz.” dedi.
MACRON’UN AÇIKLAMALARI
Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Cezayir’le ilgili açıklamalarını değerlendirirken, “Başka bir konudaki hafızaya dönük, tarihe dönük, siyasete dönük bir cari açığınız var. O cari açığı kapatamıyorsunuz, o cari açığı örtbas etmek için Türkiye’ye saldırıyorsunuz.” dedi.
Türkiye ile ilgili bir iftira söz konusu olduğunda bunları yakından takip ettiklerini anımsatan Ömer Çelik, “Bu çerçevede Cezayir ile Fransa arasındaki bir gerginliğin neticesi olarak Fransa Devlet Başkanı Macron tarafından ülkemize, Cumhurbaşkanımıza, Osmanlı devletimize karşı yapılan açıklamayı bir değerlendirmek gerekiyor. Macron, Cezayir halkına dönük çeşitli açıklamalar yapıyor. Cezayir devleti de haklı olarak sömürgeci geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini ifade ediyor. Bunun üzerine Macron, Osmanlı İmparatorluğu’na atıf yaparak aslında Türkiye’yi suçluyor. Ondan sonra da ‘Cezayir’de kiralık bir hafıza var’ diyerek Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye’nin, Cezayir’in siyasi hafızasını manipüle ettiğini söylüyor.” ifadesini kullandı.
Macron’un ifadelerinin hiçbir şekilde ciddiye alınmayacak, bir devlet başkanı tarafından yapılmaması gereken bir açıklama olduğunu belirten Çelik, “Bir ülkeyle ilgili bir açıklama yapacaksanız, Türkiye’yi, sayın Cumhurbaşkanımızı, Osmanlı Devleti’ni niçin işin içine karıştırıyorsunuz? Başka bir konudaki hafızaya dönük, tarihe dönük, siyasete dönük bir cari açığınız var. O cari açığı kapatamıyorsunuz, o cari açığı örtbas etmek için Türkiye’ye saldırıyorsunuz.” dedi.
Cezayir halkına ve Cezayir devletine “Kiralık hafıza kullanıyor.” demenin saygısızlık olduğunu vurgulayan Ömer Çelik şöyle devam etti:
“Yine, ‘Fransız sömürgeciliğinden önce Cezayir’de bir devlet var mıydı?’ diyor. Bu da saygıdeğer bir ifade değildir. Cezayir halkı ve Cezayir devleti onurlu bir halktır, onurlu bir devlettir. Dolayısıyla onların devletleşme sürecini, milletleşme sürecini Fransız sömürgeciliğine bağlamak son derece aşağılayıcı ve yanlış bir ifadedir. Doğruyu söylemek gerekirse kendi sömürge mirasıyla yüzleşmekten kaçmak için sayın Cumhurbaşkanımızı, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihini, Osmanlı devletini hedef alma şeklindeki bu siyaseti hiçbir şekilde anlayamadığımızı ifade etmek isterim. Son derece yanlış bir açıklama. Daha titiz olunmasını, daha özenli olunmasını defalarca söylediğimiz gibi bir kere daha söylüyoruz. Yoksa biz cevap vermeye devam edeceğiz.”