Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İsrail ordusu, Suriye’nin başkenti Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu

Published

on

İsrail, Baas rejiminin devrilmesinin ardından hava saldırılarını artırdığı Suriye’de, Golan Tepeleri’nin de ilerisine girerek Lübnan-Suriye hattındaki toprakları işgal ederken, Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.

Suriye’nin güneybatısındaki Kuneytra kenti ve çevresindeki yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, İsrail ordusu, 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nin ilerisine yayılıyor.

İsrail ordusu, Hermon Dağı etekleri, Merid, Arne, Rima, Kale Jundul, Kuneytra’nın dış mahalleleri, Ufanıye, Kuneytriye, Alkahtaniye ve Alhamidiyye bölgelerini işgal etti.

İşgal alanı, Golan Tepeleri’nden kesintisiz devam edecek şekilde kuzeye doğru, Suriye-Lübnan sınırına hakim alanda gerçekleşiyor.

İsrail ordusunun işgal hattında ulaştığı en uç nokta, Suriye’nin 2 bin 814 metreyle en yüksek noktasını da içinde barından Hermon Dağı’nın kuzeydoğu etekleri olarak tespit edildi.

Burası Şam’a 25 kilometre uzaklıkta bulunurken, başkente hakim stratejik bir mevki.

Kaynaklar, İsrail tanklarının, dağın eteklerinin yaklaşık 10 kilometre uzağında olan Katana beldesine girdiğini iddiasını ise doğrulamadı.

Öte yandan, İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Şam’a ilerlediği yönünde haberlerin “gerçek dışı” olduğunu savundu.

Adraee, “Savunma Kuvvetleri, İsrail’in sınırlarını korumak amacıyla tampon bölge içerisinde ve sınıra yakın savunma noktalarında bulunmaktadır.” iddiasında bulundu.

– İsrail, Suriye genelinde en az 250 hedefe hava saldırısı düzenledi

İsrail ordu radyosunun bugünkü haberinde, 61 yıllık Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed’in düşmesinin ardından Suriye’ye, “İsrail tarihinin en büyük hava saldırıları operasyonlarından birinin gerçekleştirildiği” ifade edilmişti.

İsrail’in hava saldırılarıyla Suriye’de 250 hedefi vurduğu belirtilen haberde, bu hava saldırılarıyla Esed ordusuna ait askeri üsler, onlarca savaş uçağı, onlarca karadan-havaya füze sistemleri, silah üretim yeri ve depolarının hedef alındığı ileri sürülmüştü.

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberinde ise “İsrail, 50 yılı aşkın süreden beri ilk kez Suriye hava üslerinin tümüne saldırı düzenledi.” ifadesi kullanılmıştı.

İsrail’in Suriye’de önemli son silahı yok etmek için bir daha eline geçmeyecek fırsatı yakaladığı aktarılan haberde, Esed rejiminin düştüğü andan beri yüzlerce savaş uçağı ve insansız hava araçlarının Suriye’nin dört bir yanına düzenlenen saldırılarda kullanıldığı kaydedilmişti.

Haberde, İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları sonucu şu ana kadar yaklaşık 300 hedefin vurulduğu belirtilmişti.

– İsrail’in Suriye’deki tampon bölgeyi işgal etmesi

İsrail ordusu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın talimatı doğrultusunda işgal altında bulunan Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeye girmişti.

İsrail, Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal altında tutuyor. 1974’te İsrail ile Suriye arasında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.

Netanyahu, Golan Tepeleri’nde yaptığı açıklamada, “işgalin geçici olduğunu” savunmuştu.

İsrail ordusu, askerlerin ve zırhlıların Golan’daki tampon bölgeyi işgaline ilişkin görselleri kamuoyuyla paylaşmıştı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İstanbul’da Ukrayna, Rusya ve Türkiye heyetlerinin görüşmesi devam ediyor

Published

on

By

Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın başkanlığında sürüyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki toplantı, Fidan’ın başkanlığında devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yapılan Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı’ndaki Türk heyetinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da bulunuyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Müşaviri Vladimir Medinskiy’nin başkanlık ettiği Rus heyetinde, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Galuzin, Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana İstihbarat Dairesi (GRU) Başkanı İgor Kostyukov ve Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin ve yetkililer yer alıyor.

Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov’un başkanlık ettiği Ukrayna heyetinde ise Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergiy Kyslytsya, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) Başkan Yardımcısı Oleksandr Poklad, Dış İstihbarat Servisi Başkan Yardımcısı Oleh Luhovskyi ve yetkililer bulunuyor.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5 kapılarını ilk kez halka açtı

Published

on

By

Tarihinde ilk kez halka kapılarını açan İngiltere’nin iç istihbarat servisi MI5, 100 yılı aşkın yürüttüğü gizli operasyonları gün yüzüne çıkaran bir sergiye imza attı.

İngiliz Ulusal Arşivi ile yapılan işbirliği sonucunda ortaya çıkan “MI5: Resmi Sırlar” sergisi, Britanya’nın en gizli kurumlarından birinin iç işleyişine nadir bir bakış sunuyor. Sergi, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki casusluktan terörle mücadele faaliyetlerine kadar birçok dönemi kapsıyor.

Londra’daki Ulusal Arşivler’de eylül sonuna kadar ziyarete açık olacak sergi, Britanya istihbarat tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Sergi; MI5’ın hikayesini, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak iki dünya savaşı, Soğuk Savaş casusluğu, yerli tehditler ve dijital çağda terörle mücadele süreçlerini anlatıyor.

Uzun süredir mühürlü dosyalar, casus romanlarından fırlamış gibi duran fiziksel eşyaların halkın ilgisine sunulduğu sergide oldukça dikkat çekici ve şaşırtıcı nesneler yer alıyor.

– Casuslar, sabotajcılar ve 110 yıllık bir limon

AA muhabirine açıklamada bulunan küratör ve tarihçi Mark Dunton, sergiye ilişkin, “MI5 ilk kez başka bir kurumla kendi tarihine dair bir işbirliği yapıyor. Bu anlamda yepyeni bir alan açıyoruz.” dedi.

Alman casus Karl Muller tarafından 1915’te görünmez mürekkep olarak kullanılan, kurumuş ve kararmış 110 yıllık limona işaret eden Dunton, “Simsiyah, buruşmuş, sıkışmış durumda ama arşivimizin bir parçası. Muller bu limonun suyunu görünmez yazı için kullanıyordu. Masum görünen iş mektuplarının satır aralarına yazıyordu.” ifadelerini kullandı.

Dunton, Sovyet ajanı oldukları ortaya çıkan Kroger çiftinin evinde bulunan gizli telsiz vericiye ilişkin de “Bu vericiyle Moskova’ya flaş mesajlar, her türden gizli bilgi yolluyorlardı. Gerçekten büyüleyici şeyler var bu sergide.” diye konuştu.

MI5’ı duyan bazı insanların hemen James Bond ve onun hayal dünyasını düşünmeye başladığını söyleyen Dunton, “Ama biz burada MI5’ın gerçek yüzünü gösteriyoruz, başarıları da, başarısızlıkları da.” değerlendirmesinde bulundu.

Mark Dunton sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanların her gün bu dosyaları incelediğini görüyorum. Detaylara olan ilgileri inanılmaz. Dinleme cihazlarından elde edilen konuşmalar ya da MI5 ajanlarının sokakta takip ettikleri kişilere dair yazdıkları raporlar gibi belgeler var.”

– Bond’un ötesindeki gerçek dünya

Sergide, ünlü casus Guy Burgess’in Sovyetler’e kaçmadan önce Reform Kulübü’nde unuttuğu deri evrak çantası ve bir başka ünlü Cambridge Beşlisi üyesi olan Kim Philby’nin 1963’teki itirafına dair yeni belgeler de sergilenenler arasında bulunuyor.

James Bond’un cazibeli dünyasından çok uzakta olan sergi, karşı istihbaratın zorlu ve titiz gerçekliğini gözler önüne seriyor. Dinleme cihazlarından alınan telefon konuşmaları dökümleri, takip raporları ve daha önce gizli olan fotoğrafların görülebildiği sergide, ziyaretçiler, ayrıntılı biçimde yeniden oluşturulmuş 20 vaka dosyasını inceleyerek bir MI5 analisti gibi düşünebilme imkanına da sahip olabilecek.

Soğuk Savaş dönemindeki güvenlik açıkları ve Cambridge Beşlisi gibi sızmaların yol açtığı zararların açıkça görülebildiği sergi MI5’ın hatalarını ortaya koyuyor.

Öte yandan, sergi bazı önemli başarıları da öne çıkarıyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı sırasında yakalanan Alman ajanların çifte ajana dönüştürülmesini sağlayan Double Cross Operasyonu gibi büyük zaferler vurgulanıyor.

Sergide ayrıca, içişleri bakanı olarak 6 yıl MI5’tan sorumlu bulunan Eski Başbakan Theresa May ile eski MI5 genel müdürleri ve istihbarat tarihçisi Christopher Andrew gibi siyasi figürlerle yapılan video röportajlara da yer veriliyor.

Ulusal Arşivler yıllardır MI5’ın gizliliği kaldırılmış belgelerini alıyordu, ancak bu sergi, ajansın ilk kez kapsamlı ve kamusal bir şekilde kendi tarihini anlatmayı kabul ettiği etkinlik olarak öne çıkıyor.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan: Schengen gibi vize uygulamalarının gözden geçirilmesi şart

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz.” dedi

Erdoğan, “Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu 6. Zirvesi Genel Oturumu’nda konuştu.

Zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

“Kıtamızı yeniden tanımlayacak yeni bir vizyonu konuşmak için bir araya geldik. Birlik içinde işbirliği temelinde ve ortak eylem ruhuyla hareket etmemiz, her zamankinden daha fazla önem taşıyor.” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Uluslararası alandaki güven bunalımının aşılması için adil ve kapsayıcı bir küresel yönetişim mimarisinin tesis edilmesine ihtiyaç var. Güvenliğin bölünmezliği ve refahın daha hakkaniyetli paylaşılması ilkeleri üzerinde bina edilecek bu dönüşümü bizler Avrupa kıtası olarak öncelikle kendi evimizde başlatmalıyız. Savunma sanayii, enerji, ulaştırma koridorları ve bağlantısallık, arz ve tedarik zincirleri, dijital piyasalar ve kritik mineraller gibi muazzam işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz birçok alan bulunuyor.

Avrupa güvenliğinin geleceğini istişare ettiğimiz bu kritik dönemde Avrupa Birliğinin kendi savunma sanayisini geliştirmesine yönelik gayretler faydalıdır. Bu çabaların NATO’nun merkezi rolünü aşındırmayacak şekilde birlik üyesi olmayan müttefikleri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. ReArm ve SAFE gibi girişimlerin bu anlayışla yürütülmesinin Avrupa güvenliğinin hayrına olacağına inanıyoruz. Geçmişte Avrupa’da yaşanan birçok savaş ve ihtilaf bize göstermiştir ki, savunma ve güvenlik gibi son derece hayati olan konularda bölündükçe zayıflıyoruz, birleştikçe güçleniyoruz.”

– “Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart”

Avrupa’nın ortak geleceğini düşünürken hiç şüphesiz ekonomik güvenliklerini teminat altına alacak adımları da istişare etmeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şu hususlara dikkati çekti:

“Türkiye, 1,3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğü, 85 milyonu aşan genç ve dinamik nüfusu, rekabetçi sanayisi ve büyük tüketim pazarlarına doğrudan erişimiyle kritik önemdedir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin güncellenmesinin, tedarik zincirlerinin güvenliğine katkı sunacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, bu adımın otomotiv, ilaç, savunma sanayii gibi kritik sektörlerde ortak üretim ve yatırım imkanlarının önünü açacağına inanıyoruz. İnsanlarımızın ve dolayısıyla mal, hizmet ve sermayenin hareketliliğini kısıtlayan Schengen gibi vize uygulamalarının da gözden geçirilmesi şart.”

Erdoğan, son yıllardaki yatırımlar ve doğal gaz alanındaki anlaşmalarla Türkiye’yi bölge coğrafyası için önemli bir enerji merkezi haline getirme hedeflerine adım adım yaklaştıklarını belirterek, “Bölgenin en gelişmiş enerji altyapısına sahip ülkesi olarak enerji dönüşüm sürecinde Türkiye, Avrupa’da önemli bir aktördür. Yenilenebilir enerji alanındaki adımlarımız sadece ülkemiz için değil, tüm bölge için fırsatlar sunuyor. Çok taraflı ulaştırma güzergahlarının merkezinde konumlanan Türkiye, Avrupa’nın kesintisiz tedarik zincirlerinin muhafazasına ciddi katkı sağlıyor.” dedi.

– “2022’den bu yana ilk kez önemli fırsat penceresi aralandı”

Ukrayna’da silahların susması ve barış zeminin oluşturulması için kritik dönemeçte olunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Geçmişte olduğu gibi bugün de kapsamlı bir ateşkes öncelikli olmak üzere çözüme dönük çabaların her birine katkı sağlıyoruz. Sürecin hassasiyetine binaen bir dayatmada bulunmaksızın tarafların teşvik edilmesi, adil ve kalıcı barışa ulaşılması bakımından çok önemlidir. Sayın (Donald) Trump, (Vladimir) Putin ve (Volodimir) Zelenskiy ile ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu. Sayın (Emmanuel) Macron ve (Giorgia) Meloni beni aradılar. Zelenskiy dün Ankara’daydı. Kendisiyle görüşmemiz sonrasında teknik görüşmelere başlama kararı aldık. Mart 2022’den bu yana ilk kez akan kanı durdurma noktasında önemli fırsat penceresi aralandı. Nitekim şu anda İstanbul’da Dışişleri Bakanımın riyasetinde görüşmeler Rusya, Ukrayna, Türkiye arasında devam ediyor. Bunun heba edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Gelinen aşamada barışın süratle tesisi için Ukrayna ve Rusya arasında diyalog kanallarının açık tutulması için buradaki tüm ortaklarımızın desteğine güveniyoruz. Her zaman ifade ettiğim gibi adil bir barışın kaybedeni olmayacaktır. Türkiye, bu süreçte üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.”

– “Ateşkes için Avrupa’nın gereken ilgiyi göstermesini bekliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de 20 aydır eşi görülmemiş bir insani felaketin yaşandığına, her gün çoğu çocuk ve kadın onlarca masumun katledildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Buna ‘dur’ demek, ‘artık yeter’ demek mecburiyetindeyiz. Netanyahu’nun uzlaşmaz, saldırgan ve kibirli tutumu, Gazze ile birlikte tüm bölgemizi burada yaşayan farklı inançlardan insanları da tehlikeye atıyor. Gazze’de ateşkesin tesisi için de Avrupa’nın gereken iştiyak ve ilgiyi göstermesini bekliyoruz. Gazze’de 2 milyondan fazla insanın açlığa mahkum edilmesi karşısında uluslararası camianın eylemsiz kalması ne vicdani kıstaslarla ne insanlık onuruyla bağdaşmaktadır. Kalıcı ateşkesin yanı sıra insani yardım sevkiyatının teminat altına alınması ve Gazze’nin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için de tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Esas hedefimiz ise sürdürülebilir tek çözümü teşkil edecek olan iki devletli çözümü hayata geçirmek olmalıdır.”

– “İşbirliğini sağladığımızda üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit kalmayacak”

Suriye’de yaklaşık 14 yıldır süren çatışmaların sona ermesiyle yeni ve umut dolu bir sayfanın açıldığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“ABD Başkanı Sayın Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını duyurması, Suriye’nin bir an önce refaha kavuşması için atılmış çok kıymetli bir adımdır. Bu kararıyla Sayın Trump, bölgesel istikrara ve kalkınmaya verdiği önemi bir kez daha göstermiştir. Söz konusu kararın diğer ülkelere de örnek olmasını diliyoruz. Avrupa Birliği tarafından sabık rejime yönelik getirilen yaptırımların aynı şekilde ivedilikle kaldırılmasını, yeniden imar faaliyetleri için mali destek sağlanmasını bekliyoruz. Elbette bu destek ülke dışındaki Suriyelilerin gönüllü, onurlu ve güvenli geri dönüşlerini de hızlandırıcı bir etki yapacaktır.

Belirsizliklerin arttığı mevcut ortam, bizleri ortak çözümler etrafında kenetlenmeye mecbur kılıyor. Dayanışmayı, kaynaklarımızı iyi kullanmayı ve samimi işbirliğini sağladığımızda kıta olarak üstesinden gelemeyeceğimiz tehdit ve sınama kalmayacağına canıgönülden inanıyorum. Bu düşüncelerle toplantımızın güvenli, müreffeh ve istikrarlı bir Avrupa için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam