Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Kıbrıs’ta alerjik hastalıklar giderek artıyor

Published

on

 

Geniş çaplı bir araştırma yapılmamasına rağmen Kuzey Kıbrıs’ta alerjik hastalıkların yaygın görüldüğü ve giderek de arttığı; bir araştırmaya göre ise ilkokul çağındaki çocuklardaki alerjik astımın sıklığının ise Avrupa’daki en yüksek sıklığa eşdeğer olduğu belirtildi.

“Vücudun polen, ev tozu,  hayvan tüyü, rutubet gibi normalde duyarlı olmayan insanlarda zararsız olan bir takım maddelere anormal, abartılı bir yanıt vermesi” olarak tanımlanan alerji, bağışıklık sistemiyle doğrudan bağlantılı bir hastalık… Alerjik kişiler, bağışıklık sistemlerinin abartılı çalışması nedeniyle toz, nem gibi şeylere abartılı reaksiyon veriyor.

Alerjik hastalıkların “alerjik nezle, kurdeşen, alerjik egzama, astım, gıda alerjisi” gibi türleri var ve alerjik şoka kadar giden tablolar halinde görülebiliyor…

Kıbrıs, nemli-rutubetli, tozlu bir kıyı ülkesi olması nedeniyle alerjik hastalıklar yönünden oldukça zengin; ev tozu da bolca bulunan Kıbrıs’ta özellikle alerjik nezle çok sık görülüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi alerjik hastalıklar Kıbrıs’ta da artıyor. Çocuklardaki alerjik astımın sıklığı Avrupa’daki en yüksek sıklığa eşdeğer; diğer alerjik hastalıklarla ilgili ise bir veri bulunmuyor.

“BATILILAŞMA DENİLEN YAŞAMI İNSANLARI ALERJİYE DAHA YATKIN KILIYOR”.

Çok fazla deterjan, ağır hijyenik kurallar, çocukların toprağa dokunmadan apartmanda büyümesi, her şeye karşı aşılanma, fanus içinde büyüme, fastfood gıdalarla beslenme, organik beslenmeden uzaklaşma yoğun hava kirliliği kısacası “batılılaşma” denilen yaşamı insanları alerjiye daha yatkın kılıyor.

Alerjinin tipine göre kesin tedavi edilip edilemeyeceği değişiyor; astımlı hastaların hayat konforu ve atak geçirmemesi uygun koruyucu tedaviyle sağlanabiliyor; besin alerjileri, alerjik besinden uzak durulmaması halinde zaman zaman çok ağır seyredebiliyor ve alerjik şoka kadar ilerleyebiliyor.
Çocuklardaki alerjik hastalıkların doğru tanısının zamanında konulmaması halinde ise ciddi komplikasyonlarla karşılaşılabiliyor.

Çocuk İmmünolojisi ve Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Arzu Babayiğit Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin alerji konusundaki sorularını yanıtladı.

BABAYİĞİT: “ALERJİK HASTALIKLAR YAYGIN”

Geniş çaplı bir araştırma yapılmamasına rağmen Kuzey Kıbrıs’ta alerjik hastalıkların yaygın görüldüğünü kaydeden Babayiğit, Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacıları tarafından ilkokul çocukları arasında yapılan bir araştırmada alerjik astımın sıklığının Avrupa’daki en yüksek sıklığa eşdeğer olan yüzde 10 civarında bulunduğunu, bunun dikkat çekici bir rakam olduğunu kaydetti.

“ÇOCUKLARDAKİ ALERJİK HASTALIKLAR BEKLENİLENİN DE ÜZERİNDE OLABİLİR”

Babayiğit, araştırmada alerjik nezle oranının ise yüzde 20 civarında bulunduğunu ifade etti ve bu araştırmanın çocuklardaki alerjik hastalıkların beklenilenin de üzerinde olabileceğini ortaya koyduğunu vurguladı.

Diğer alerjik hastalıklarla ilgili ise bir veri bulunmadığını kaydeden Babayiğit, Güney Kıbrıs’ta da benzer rakamlar olduğunu belirtti.

“TÜM DÜNYA GİBİ KKTC’DE DE ALERJİK HASTALIKLARIN SIKLIĞI ARTIYOR”

Tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da alerjik hastalıkların sıklığının arttığını dile getiren Babayiğit, bu artışla ilgili  “ne kadar az mikroorganizmayla karşılaşılırsa o kadar çok alerjik hastalık sahibi olunduğunu” vurgulayan hijyen hipotezinin söylenebileceğini belirtti.
Çok fazla deterjan, çok fazla ağır hijyenik kurallar, çocukların toprağa dokunmadan apartmanda büyümesi, her şeye karşı aşılanma, fanus içinde büyüme, fast food gıdalarla beslenme, organik beslenmeden uzaklaşma yoğun hava kirliliği kısacası “batılılaşma” denilen yaşamın insanları alerjiye daha yatkın kıldığını anlattı.

“ALERJİK HASTALIKLARIN ÇOĞU ÇOCUK YAŞLARDA BAŞLIYOR”

Alerjik hastalıkların çoğunun çocuk yaşlarda başladığını, çocukluk döneminde vücuttaki hücrelerin yeni kodlandığını ve bunları değiştirmenin daha kolay olduğunu ifade eden Babayiğit, bu hastalıkların yüzde 80’inin çocuk yaşta kodlandığını, alerjik hastalıkların erişkin dönemde başlamasının nadir olduğunu kaydetti.
Babayiğit, kanıtlanmamış hipotezler olmalarına rağmen, hava kirliliği,  kimyasallar, nem gibi etkenlerin erişkin dönemdeki alerjiler için de tetikleyici olduğunu ifade etti ve bilim dünyasının bu hipotezle ilgili nerdeyse emin olduğunu söyledi.

“ÇİFTLİK ORTAMINDA DOĞAL YAŞAM SIFIR ALERJİ”

Bir grup çocuğun çiftlik ortamında büyütülerek yüzde yüz doğal yaşama maruz bırakıldığını, doğal gıdalarla beslendiğini, sadece çok gerekli olan aşılarının yapıldığını; diğer grubun ise şehir ortamında apartmanda büyütüldüğünü,  tüm aşılarının yapıldığını ve neticede izlendiklerini anlatan Babayiğit, çiftlik ortamında büyütülen çocukların ömür boyu alerji sorunu yaşamadığını, diğer gruptakilerde ise alerji oranının yüzde 20’lerde olduğunu kaydetti.

ALERJİ ŞÜPHESİ… DİLDE DUDAKTA ŞİŞLİKLER, BEBEKLERDE KİLO ALAMAMA, KALICI SÜMÜKLÜ KANLI İSHALLER

Hasta direngen, geçmeyen burun akıntısı, hapşırıklar, geçmeyen burun tıkanıklıkları, gözlerde akıntı- kaşıntı,  geçmeyen ya da tekrarlayan hırıltı, öksürük nedeniyle hekimine durmadan başvuruyorsa, sık hastalanıyorsa, her hastalığı göğsüne iniyorsa gittiği hekimin alerjiden şüphelenip alerji doktoruna yönlendirmesi gerektiğini söyleyen Babayiğit, belirli periyotlarla kaşıntılı döküntüler, dilde dudakta şişlikler, bebeklerde kilo alamama, kalıcı sümüklü kanlı ishaller, gaz sancılarının alerji belirtileri olabileceğini sıraladı.
Babayiğit, son zamanlarda bebeklerde süt alerjisine bağlı kanlı balgamlı geçmeyen ishallerin sık görüldüğünü de belirtti.

KAN VE CİLT TESTLERİYLE TEŞHİS MÜMKÜN

Alerji teşhisine yönelik kan ve cilt testleri bulunduğunu hasta kendilerine yönlendirildikten sonra tanının kolayca konabildiğini anlatan Babayiğit, kendisinin de bünyesinde çalıştığı hastanede bu testlerin yapılabildiğini ve bu alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesinin önemli olduğunu dile getirdi.

“ÇOCUKLARDAKİ ALERJİK HASTALIKLARIN DOĞRU TANISI ZAMANINDA KONULMAZSA CİDDİ…”

Çocuklardaki alerjik hastalıkların doğru tanısının zamanında konulmaması halinde ciddi komplikasyona neden olabileceğini belirten Babayiğit, alerjik nezle denilen basit burun akıntısının tedavi edilmezse ciddi sinüzit, geniz eti, duyma problemleri, erişkin döneme kadar sürebilecek astım, ders başarısı düşüklüğü, kalıcı işitme problemleri, yüzde çenede deformite bozuklukları, gibi ciddi komplikasyonları olabileceğini anlattı.

“KESİN TEDAVİ ELERJİNİN TİPİNE BAĞLI”

Alerjinin tipine göre kesin tedavi edilip edilemeyeceğinin değiştiğini kaydeden Babayiğit, alerjik nezlenin çok iyi tedavi edilebildiğini, ayrıca alerjik nezle için aşı tedavileri de bulunduğunu dile getirdi.
Babayiğit, sürekli ilaç kullanmak istemeyen hastaların ev tozu ve polen için 3-4 yıllık aşılama yaptırarak, tedavi olabileceğini de söyledi.

ASTIMLI HASTALAR… BESİN ALERJİSİ

Astımlı hastaların hayat konforunun ve atak geçirmemesinin uygun koruyucu tedaviyle sağlanabileceğini dile getiren Babayiğit, cilt alerjilerinin uygun krem ve şurup tedavisiyle rayına girdiğini; besin alerjilerinde tetikleyici besin bulunup çıkarıldığında hastaların çoğu zaman düzeldiğini ancak alerjik besin neyse (yetişkinlerde çoğunlukla fındık, fıstık ve balık) ondan ömür boyu uzak durulması gerektiğini söyledi.
Süt, yumurta, fıstık, fındık ve balığın çocuklarda en çok alerji yaratabilen besinler olduğunu kaydeden Babayiğit, süt, yumurta ve buğday alerjisinin yüzde 90’ının 5 yaşa kadar kendiliğinden geçtiğini kaydetti; hastanın alerji doktorunun gözetiminde olmasının önemine işaret etti. Babayiğit, “Hasta alerji doktorunun gözetiminde olmazsa ölene kadar diyet yapar” dedi.

“ASTIMLI ÇOCUKLARA GRİP AŞISINI ÖNERİYORUZ”

Gribal enfeksiyonlar astımı yüksek derecede tetiklediği için alerjik özellikle astımlı çocuklara grip aşısı yaptırılmasını öneren Babayiğit, 12 yaş ve üzerindeki çocuklara Covid aşısı yaptırılmasının önemini de vurguladı.

ÇOCUKLARI ALERJİDEN KORUMAK İÇİN PAKETLENMEMİŞ GIDALAR, TOPRAĞA DOKUNARAK YAŞAM

Babayiğit, çocukları alerjiden korumak için doğal yaşamın, besinleri raf ömrü uzun paketlere girmeden tüketmenin ve ılımlı olarak suya toprağa, mikroorganizmalara dokunarak yaşamanın önemine işaret etti.

“ALERJİK ÇOCUĞUN YAŞAMINI KISITLAMAYALIM”

Babayiğit, “Çocukları aşırı hijyen, mikroorganizmalardan koruyarak, fanus içinde büyütmeyelim. Doğada koşsun piknikler yapsın doğayla iç içe olsunlar, alerjiktirler diye de onları kısıtlamayalım. Polen alerjisi olan bir çocuğu evde tutsanız bile onu koruyamazsınız, polen rüzgar ile evin içine taşınıyor. Siz sadece onun alerji hekimi gözetiminde olduğunu bilin ama yaşamını kısıtlamayın” diye konuştu.

STRES- ALERJİ İLİŞKİSİ

Babayiğit, stres- alerji ilişkisiyle ilgili olarak ise yetişkinlerde alerjik kurdeşen ve egzamanın doğrudan stresle alakalı olduğunu, stresle salgılanan hormonların egzama ve kurdeşeni azdırdığını ancak çocuklardaki alerjilerle ilgili olarak böyle bir ilişki bulunamadığını kaydetti.

“MEVSİMLER ALERJİDE ÖNEMLİ ROL OYNUYOR”

Mevsimlerin alerjide önemli rol oynadığını belirten Babayiğit, özellikle ilkbaharda polen alerjisinin çok belirgin hale geldiğini, Kıbrıs’ta yaygın olan zeytin ve çam poleni alerjisi olan hastaların alerjik nezlelerinde bir alevlenme gözlemlendiğini kaydetti.
Babayiğit yaz başında ise ot poleni alerjisi olan hastaların rahatsızlıklarının arttığını belirtti.

“PANDEMİ SÜRECİNDEASTIM ALEVLENMELERİNDE, ENFEKSİYONLARDA AZALMA OLDU”

Pandemi sürecinin ilk döneminde okullar kapandığında enfeksiyonlarda ve astım alevlenmelerinde birdenbire bir azalma olduğunu kaydeden Babayiğit, okulların açılmasıyla bir buçuk yıldır görülmeyen Covid dışı enfeksiyonların, gribal enfeksiyonların,  ateşli griplerin, beta, ağır zatürre ve bronşitlerin arttığını anlattı.

HAYVAN ALERJİLERİ… “KEDİ ALERJİSİ 3 YILLIK AŞI İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR”

Kıbrıs’ta en çok kedi-köpek alerjisinin görüldüğünü,  at, hamster, kümes hayvanları alerjisine de rastlandığını kaydeden Babayiğit,  kedi alerjisinin 3 yıllık bir aşı ile tedavi edilebildiğini, diğer hayvan alerjilerinde ise tek çarenin hayvanı uzaklaşmak olduğunu vurguladı.
Babayiğit, ilaç alerjilerinin çoğunlukla erişkin dönemde ortaya çıkmasına rağmen, hayatın herhangi bir döneminde görülebileceğini de anlattı; en çok antibiyotik ve ağrıkesicilere yönelik alerjinin görüldüğünü belirtti. Babayiğit, hem ağrı kesiciler hem de antibiyotikler için çok fazla antibiyotik olduğundan alternatif ilaçlara geçilebildiğini söyledi.

BESİN ALERJİSİ… “CİDDİ BESİN ALERJİSİNDE DAKİKALAR ÇOK ÖNEMLİ”

Besin alerjilerinin zaman zaman çok ağır seyredebildiğini, alerjik şoka kadar ilerleyebildiğini belirten Babayiğit, hasta bir kez alerjik şok geçirdiyse, alerji hekimlerinin bu ihtimal karşısında yanında hayat kurtarıcı olarak taşımak üzere özel enjektörlü iğneler verdiğini belirtti.
Son 5 yıldır bu iğnelerin vücuda dokundurulduğu zaman kendiliğinden ilacı enjekte ettiğini anlatan Babayiğit, hastanın bunu yanında bulundurması gerektiğini söyledi. Babayiğit, şoka varan besin alerjisi olan kişi çocuksa, iğne yapımı konusunda bulunduğu ortamdaki kişileri eğittiklerini ifade etti.

Ciddi besin alerjisi yaşayan hastalarda dakikaların çok önemli olduğunu vurgulayan Babayiğit, besin alerjisi olan kişilere yanlarında varsa iğnenin yapılması sonra ambulansla hastaneye götürülmesi gerektiğini anlattı.

ANİ BESİN ALERJİSİNDE HEMEN AMBULANS

Babayiğit, kişide daha önce tanımlanmamış bir besin alerjisi oluşmuşsa, kişi düşüp kalmışsa zaman kaybetmeden hemen ambulansın aranması gerektiğini; tek kurtarıcı ilacın ambulansta yapılabileceğini, kişiye başka bir kurtarıcı müdahale yapmanın mümkün olmadığını dile getirdi.TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam