Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Meclis Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülüyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, 2022 bütçesinde 60 milyon 675 bin 600 TL öngörülen Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülüyor.

Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine ilk sözü alan TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşananları kimse bu topluma unutturamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye ziyaretlerini eleştiren Özyiğit, Tatar’ı bu ziyaretlerde “AKP propagandası” yapmakla suçladı.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın “müdahalelerle seçtirildiğini” öne süren Özyiğit, Cumhurbaşkanı’na ülkesindeki sorunlarla ilgilenmeye çağırdı.

“Hani Azerbaycan bizi tanıdığını açıklayacaktı?” diye soran Özyiğit, Türk Devletleri Teşkilatı’nın sonuç bildirgesinde Kıbrıs sorununda ne egemen eşitlik ne iki devletli çözümden bahsedildiğini kaydetti.

Kıbrıs sorunundaki görüşlerinin Berlin Zirvesinde varılan sonuç yönünde olduğunu kaydeden Özyiğit, “Artık samimi olmak lazım, tabii bu samimiyet Anastasiadis için de geçerli” dedi.

Özyiğit, “Bu ülken başka bizim gidecek başka ne ülkemiz ne yurdumuz yoktur” dedi.

Temsil ve tanıtma giderleri kalemindeki tutarın düştüğünü söyleyen Özyiğit, “Yoksa tanınmayacağını anladınız da siz de mi vazgeçtiniz” diye sordu.

HP Genel Başkanı Kudret Özersay da söz alarak Cumhurbaşkanlığının seçimin ertesinde yeni bir siyaset ortaya koyabileceğini ancak bunun içeriğini doldurmak, gerekçelerini ortaya koymak ve inandırıcı bir hale sokarak uluslararası alanda anlatmak zorunda olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanlığının uluslararası temas anlamında ciddi eksikliği olduğunu savunan Özersay bu konuda giderek zafiyete dönüşen bir eksiklik bulunduğunu belirtti.

Güney Kıbrıs’ın yeni doğal gaz aramalarına başladığını söyleyen Özersay, KKTC Cumhurbaşkanlığının proaktif bir duruş göstermesi gerektiğini kaydetti.

İklim değişikliği çerçevesinde yaşanan sıkıntıların ortada olduğunu, AB’nin temiz enerji için Güney Kıbrıs’a bütçe aktardığını söyleyen Özersay, ancak AB’ye bu çerçevede Kuzeyle ilgili sorumluluklarını hatırlatan bir duruş olmadığını ifade etti.

Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığının Kapalı Maraş’la ilgili sorumluluğunu yerine getirmediğini savunarak, aşı sertifikasyonları konusunda neden gecikildiği sorusuna da cevap alınmadığını belirtti.

Yeni kurulan hükümetin Türkiye hükümetinden bir tebrik mesajı bile almadığını söyleyen Özersay, iki ülke arasındaki ilişkiler için ne adımlar atıldığını sordu.

Bugün gelinen noktada Kıbrıs Türkü ve KKTC’nin uluslararası görünürlüğünde bir kayıp yaşandığını söyleyen Özersay, “Olması gereken bu değildir” dedi.

CTP Milletvekili Asım Akansoy da Cumhurbaşkanlığı makamının Kıbrıs Türk toplumu için temsil adına özel öneme sahip olduğunu dile getirerek, Cumhurbaşkanı kim olursa olsun o makam üzerinden Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını dünyaya tanıtmasının beklendiğini söyledi.

AB ile olan ilişkilerin de bu bağlamda olduğunu dile getiren Akansoy, “Avrupa Birliği iki ayrı devlet, egemen eşitlik gibi ayrılıkçı söylemlerin peşinde olan bir yapıyı desteklemek zorunda mıdır?” diye sordu; “Benim bildiğim yoktur” dedi.

Ülkede çok büyük ekonomik sorunlar olduğunu, insanların bu ortamda Kıbrıs sorunuyla ilgilenmeyebileceğini ve bunun doğal olduğunu anlatan Akansoy, öte yandan Kıbrıs sorununun ekonomik ve sosyal durumdan ayrı olmadığını düşündüklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı Cenevre ortak zeminini yıkmakla ve Anastasiadis’in pozisyonunu güçlendirmekle suçlayan Akansoy, Kıbrıslı Türklerin Gaziantep’ten başka yere gidebilecek bir zemini kalmadığını kaydetti.

Dünyada insan hakları bakımından en çok ayıplanan şeyin bir topluma kimlik biçmek olduğunu söyleyen Akansoy, bunun adının faşizm olduğunu belirtti; Kıbrıslı Türklere bunun yapıldığını söyledi.

Asım Akansoy, Tatar’ın tarafsızlık konusunda ciddi sıkıntı yaşadığını da kaydetti.

“İyi ki Crans Montana tutanakları çıktı” diyen Akansoy, böylece “Anastasiadis’in gerçek yüzünü”, Akıncı’nın tavrını ve Türkiye’nin diplomatik hareketlerini öğrendiklerini söyledi.

Annan Planı’nın Kıbrıslı Türklerin dahil olduğu tek referandum olduğunu kaydeden Akansoy, günün sonunda yatırımlar ve ekonominin ciddi anlamda patladığını, çözüm vizyonunun çok büyük bir etki yarattığını ve bunun yanında da çok sayıda olumlu gelişme yaşandığını belirtti.

Öte yandan 2020 itibariyle dengenin tamamen değiştiğini söyleyen Akansoy, Kıbrıslı Türklerin ne azınlık ne alt yönetim olmasını da kabul etmeyeceklerini vurguladı.

Akansoy, Kıbrıs sorununda bir çözüme ulaşılması konusunda şu anda bir gerileme durumunda olunduğunu ekledi.

CTP Milletvekili Erkut Şahali de Cumhurbaşkanlığının Kıbrıs Türk toplumunun dünyaya bakan yüzü ve ne söylediğinin önemli olduğunu kaydetti.

Geçmişte Kıbrıslı Türklerin kendini dünyaya anlatamadığı ve yalnız kaldığı zamanlar olduğunu ifade eden Şahali, son bir yılda da Kıbrıslı Türklerin daha önce hiç olmadığı kadar yalnız kaldığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yer alan kalemlere işaret eden Şahali, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı eleştirerek, yurttaşları arasında ayrımcılık yapmakla suçladı.

Erkut Şahali, Cumhurbaşkanının kendini Kıbrıslı Türk saymayı bir kabahat, hatta suç sayan bir noktada olduğunu söyledi.

TC makamlarının KKTC’de amir makam haline geldiğini öne süren Şahali, “Kıbrıslı Türkler, Türkiye karşısında kendini devlet sahibi hissetmeyecek kadar özgüvenden günden güne uzaklaştırılıyor” dedi.

Şahali, bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı bütçesi altındaki kalemlerin alınarak pandemiyle ilgili kalemlere aktarılmasını istedi.

Mevcut cumhurbaşkanlığı binasının büyük anlam ve önem taşıdığını belirten Şahali, yeni cumhurbaşkanlığı binası projesini eleştirdi.

Şahali “Kıbrıslı Türklerin olmadığı bir Kıbrıs, Türkiye için de yoktur” dedi.

Şahali, “Cumhurbaşkanının keyfi olarak kullanacağı 10 milyon TL ve saray için ayrılan 14 milyon TL’nin pandemi ödeneklerine aktarılmasını öneriyorum” dedi.

Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Doğuş Derya, “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bağımsızlık ilkesini ihlal ettiğini, yurttaşlar arasında ayrımcılık yaptığını” söyledi, verdiği demeçlerin hem siyaseten hem de kutuplaşma yaratma adına sıkıntı yarattığını kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı bütçe kalemlerine işaret eden Derya, “Bir kişinin hamaset yapması için bu kadar para fazla değil mi?” dedi.

Cumhurbaşkanının 14 gündür yurt dışına gitmediğini söyleyen Derya, bu sürede Cumhurbaşkanı Tatar’ın yaptığı açıklamalara işaret etti, federasyon konusunda yaptığı açıklamaları eleştirdi.

“Siz eğer bir egemenlik ve ayrı devlet iddiasındaysanız, neden önce egemenliğimizi tanısınlar da masaya oturalım diyorsunuz?” diye soran Derya, BM Güvenlik Konseyi kararları dışında bir metinle masaya gidildiğinde bunun sonucunda Kıbrıslı Türklerin dünyadan daha izole, TL’nin değer kaybından dolayı gittikçe daha çok fakirleşen ve yurt dışına göçen bir noktaya geldiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın enterkonnetke elektrik ve ekonomi konusundaki açıklamalarını da eleştiren Derya, çok ciddi ekonomik sıkıntı yaşandığını anlattı.

Derya, yine Tatar’ın açıklamaları hakkında “Kimse bu ülkeyi yurt bilen, toprak bilen insanları ayrıştıramaz” dedi.

Doğuş Derya, bugün, “Taşınmaz Mal Komisyonu’na daha fazla kaynak ayrılmalı” dendiğini ancak bundan 16 sene önce bu kişilerce, konuyla ilgili hamaset yapıldığını söyledi.

Derya bugün, kendi ayakları üzerinde duracak ekonomi kuracağız dendiğini, öte yandan geçmişte mevcut sanayi tesislerinin ortadan kaldırıldığını kaydetti

İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin adaya dönmesi gerektiği söylenirken ülkede hem genç işsizlik oranının çok yüksek olduğunu hem de ciddi şekilde ekonomik kriz yaşandığını kaydeden Derya, insanların son zamanlarda hızla yurt dışına göç etmeye başladığını belirtti.

Şu anda, Türkiye’den gelecek kaynak gelmediği için askerin ödenmesi için borç alındığını söyleyen Derya, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bunu bile Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle konuşamadığını öne sürdü.

Derya, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı herkesin cumhurbaşkanı olmaya, toplumsal ayrışma yaratmamaya çağırdı.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İtalya’da muhalefet partileri “Gazze’de katliamı durdurun” çağrısıyla yürüdü

Published

on

By

İtalya’da muhalefetteki sol partilerinin organizasyonuyla “Gazze’de katliamı durdurun, suç ortaklığı son bulsun” çağrısıyla geniş katılımlı yürüyüş ve miting yapıldı.

Ana muhalefetteki Demokratik Parti (PD) ile diğer büyük muhalefet partileri 5 Yıldız Hareketi (M5S) ve Yeşil ve Sol İttifakın (AVS) girişimiyle on binlerce kişinin katıldığı protesto düzenlendi.

M5S lideri Giuseppe Conte ve AVS’nin liderleri Angelo Bonelli ile Nicola Fratoianni’nin “Gazze’de katliamı durdurun, suç ortaklığı son bulsun” yazılı pankartla katıldığı büyük yürüyüş, Vittorio Emanuele Meydanı’ndan başlayıp, San Giovanni Meydanı’ndaki miting alanına kadar sürdü.

Yürüyüşte parti flamalarının yanı sıra çok sayıda Filistin bayrağı ve İsrail’i kınayan dövizler açıldı.

Yürüyüşe katılan İtalyan Annapaola, bugün önemli bir etkinlik yaptıklarını belirterek “Eğer olup bitenler hakkında açık ve net kelimelerle konuşmazsak Batı demokrasisi Gazze ile birlikte ölür. Şu anda bir katliam yaşanıyor; seyirci kalamayız, meydanlara çıkmalıyız, bedenlerimizi ortaya koymalıyız, tüm partilerle, derneklerle, bireylerle birlikte sokağa çıkmalıyız. Bu felaketi daha fazla izleyerek geçiştiremeyiz.” dedi.

İtalyan hükümetinin, Gazze konusundaki yaklaşımını nasıl bulduğu sorulan Annapaola, “Utanç verici. Utanç verici ve gerçekten anlaşılmaz. Halen açık ve net bir dil kullanılmıyor. Halen diplomatik bir politika yürütülüyor. Ne Avrupa anlaşmalarının, ulusal anlaşmaların sona erdirilmesi ne de ticaret yollarının, silah ticaretinin kapatılması gibi adımlar atılıyor. Somut bir şeyler yapılması gerekiyor ve şu anda hiçbir şey yapılmıyor.” diye konuştu.

Bir diğer İtalyan, Angelo da Filistin’le ilgili tüm gösterilere katıldığını söyleyerek “Olanlar fazlasıyla korkunç ve en kötüsü de kimsenin bunlardan bahsetmemesi, herkesin sessiz kalması.” ifadesini kullandı.

Her şeyden önce savaşın sona ermesini, insanlara yiyecek ve medeni bir yaşam sağlanmasını istediklerini anlatan Angelo, şöyle devam etti:

“En önemlisi, bir devletin tanınmasını ve İsrail’in artık 50 yıldan uzun süredir yaptığı şeyleri yapmayı bırakmasını istiyoruz. Bu sağ-sol meselesi değil; bu sürdürülen bir utanç, gerçek bir soykırım. (Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva) Lula’nın dediği gibi ki tamamen haklı. Bu bir soykırım, bir imha. Ve en kötü tarafı, bunu yapanların bizzat böyle bir şeyi yaşamış bir halk olması. Bu nedenle böyle şeylerin yaşanmasını önleyecek bir bilinçleri olması gerekirdi. Ama umurlarında bile değil çünkü onların derdi iğrenç çıkarları, başkalarının topraklarını çalan yerleşimciler. Bu tam anlamıyla bir utanç.”

– Muhalefet liderleri, Meloni hükümetini İsrail’e suç ortağı olmakla suçladı

Yürüyüşün ardından San Giovanni Meydanı’ndaki mitingde, etkinliği düzenleyen üç partinin liderleri birer konuşma yaptı. Liderler, Başbakan Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyon iktidarını eleştirirken, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına ve yasa dışı yerleşimlere karşı ses yükseltme çağrısında bulundu.

PD lideri Elly Schlein mitingde, “15 binden fazlası çocuk olmak üzere 50 binden fazla ölü var. Bunlar sadece sayı değil; parçalanmış hayatlar, yıkılmış aileler. Yasa dışı işgallere yeter artık, okulların bombalanmasına yeter. Binlerce masum sivilin öldürülmesine, kadınların, yaşlı kadınların, çocukların katledilmesine ve aylar sonra bir parça ekmek istemeye giden insanların vurulmasına yeter. (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümeti aylarca buraya gıda, su ve ilaç girmesine izin vermeyip açlığı savaş silahı olarak kullandı. Birleşmiş Milletlere göre Gazze’deki bu tırmanma, gerçek bir etnik temizlik. Bunu kabul edemeyiz. Sesimizi yükseltmeliyiz.” dedi.

Schlein, İsrail ordusunun yaptığı katliamın durması gerektiğini, buna karşın ne dünyanın ne Avrupa Birliği’nin (AB) ne de Meloni hükümetinin daha fazla sessiz kalabileceğini söyledi.

M5S lideri Conte de Gazze’de yaşananlara ilişkin “Bütün bu olup bitenler, ne olarak anılıyor? Soykırım, soykırım.” ifadelerini kullandı.

Conte, bugün bu meydanın, İtalyan hükümetinin “ikiyüzlülüğünü” kınadığını belirterek şunları kaydetti:

“Bugün bazı bakanlar kekelemeye başladı. ’60 bin ölü fazla’ demeye başladılar. Ne büyük ikiyüzlülük, ne büyük utanç. 30 bin, 40 bin ya da 50 bin kabul edilebilir miydi? 16 bin çocuğun katledilmesini mi beklememiz gerekiyordu? Bu meydandaki vatandaşlar diyor ki ‘Biz suç ortağı değiliz.’”

Conte, hükümete İsrail ile olan askeri işbirliği anlaşmalarının durdurulması gerektiğini, kendisinin başbakanlığı döneminde bunu Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) karşı yaptığını belirtti.

AVS liderlerinden Bonelli de “İsrail’in Gazze’deki katliamı ve Batı Şeria’daki işgali durmalı.” diye konuştu.

Fratoianni ise iki devletli çözümden yana olduğunu dile getiren Başbakan’a seslenerek “O halde Giorgia Meloni, buradan başlayalım. Eğer ‘iki halk iki devletten yanaysanız’ diğer ülkelerin en sonunda yaptığı şeyi yapmanızın zamanı geldi; var olmayan devleti tanıyın, bugün Filistin devletini tanıyın. Sadece ikiyüzlülük yapmayın.” ifadelerini kullandı.

Organizatörler, yürüyüş ve mitinge katılanların sayısını 300 binden fazla olduğunu duyurdu.

Bu arada, bugün Roma’da yapılan yürüyüşün dışında ülkenin diğer kentlerinde de Gazze’ye destek ve dayanışma etkinlikleri yapıldı.

Milano’da Filistin için destek yürüyüşü düzenlenirken, Floransa’da da akşam saatlerinde belediye binası olan tarihi Vecchio Sarayı’nın ön yüzüne Gazze’deki trajediye yönelik “Yeter” yazsısın yansıtılacağı basına yansıdı.

Devamını Oku

Dünya

DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus: “Gazze’nin sağlık sistemi çöküyor”

Published

on

By

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, İsrail’in yoğun saldırıları ve ablukası altında bulunan Gazze’deki sağlık sisteminin çöktüğü uyarısında bulundu.

Ghebreyesus, Gazze’deki duruma ilişkin sosyal medya platformu X’ten paylaşım yaptı.

“Gazze’nin sağlık sistemi çöküyor.” ifadesini kullanan Ghebreyesus, geriye kalan en önemli hasta sevk hastanesi olan Nasır ve Emel hastanelerinin işlevsiz hale gelme riski altında olduğunu vurguladı.

Ghebreyesus, bu iki hastane olmadan insanların sağlık hizmetlerine erişimini kaybedeceğini belirtti.

Bu hastanelerin 2 Haziran’da duyurulan tahliye bölgesinin içinde veya hemen dışında yer aldığının altını çizen Ghebreyesus, “İsrailli yetkililer, Gazze’deki Sağlık Bakanlığına her iki hastaneye giden erişim yollarının engelleneceğini bildirdi. Sonuç olarak, yeni hastalar ve personel için güvenli erişim zor olacak, hatta imkansız olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Ghebreyesus, hastanelerin hizmet dışı kalmasının, hastalar için korkunç sonuçlara yol açacağını bildirdi.

“Gazze’deki hastanelerin acımasız ve sistematik şekilde yok edilmesi çok uzun süredir devam ediyor. Derhal sona ermeli.” ifadelerine yer veren Ghebreyesus, acil ve kalıcı ateşkes çağrısında bulundu.

Devamını Oku

Dünya

Kolombiya’da silahlı saldırıya uğrayan Senatör Uribe ağır yaralandı

Published

on

By

Kolombiya’da 2026’da yapılacak genel seçimlerde sağ partinin cumhurbaşkanı adayları arasında öne çıkan Senatör Miguel Uribe Turbay, uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandı.
Başkent Bogota’nın batısındaki Modelia Mahallesi’nde vatandaşlarla bir araya gelen Uribe (39), konuşma yaptığı esnada silahlı saldırıya uğradı.

Partililer tarafından özel bir kliniğe kaldırılan Uribe’nin ağır yaralandığı ve vücuduna 6 kurşunun isabet ettiği belirtildi.

Kolombiya basını, Senatör Uribe’ye ateş açtığı belirtilen 15 yaşındaki çocuğun yaralı olarak gözaltına alındığını ve bir klinikte tedavi altına alındığını bildirdi.

Bogota Belediye Başkanı Carlos Fernando Galan, yaptığı açıklamada, “Senatör Miguel Uribe, öğleden sonra Fontibon’da uğradığı bir suikastın ardından acil olarak tedavi altına alındı. Ateş açan kişi yakalandı. Bogota’daki tüm hastaneler, olası bir nakil ihtimaline karşı alarm durumunda” ifadesini kullandı.

Kolombiya hükümetinden yapılan açıklamada ise “Miguel Uribe Turbay’a yönelik saldırıyı kesin ve net bir şekilde kınıyoruz. Bu yalnızca bir senatörün kişisel bütünlüğüne değil, aynı zamanda demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü hedef alan bir eylemdir. Her türlü şiddeti reddediyoruz.” denildi.

– Cumhurbaşkanı Petro’dan saldırıya tepki

Cumhurbaşkanı Gustavo Petro da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Uribe’ye yapılan saldırıyı kınayarak, “Hayata saygı gösterin, bu kırmızı çizgidir. Kolombiya kendi çocuklarını öldürmemeli. Çünkü onlar da bizim çocuklarımızdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Laura Sarabia ise saldırıya tepki göstererek, “Şiddet asla bir yol olamaz. Miguel Uribe’ye yönelik saldırıyı kararlılıkla kınıyorum. Kendisinin iyi olmasını ve tehlikeyi atlatmış olmasını içtenlikle diliyorum. Barış içinde bir toplum inşa etmeye çalışan bir ülkede, şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz.” mesajını paylaştı.

Savunma Bakanı Pedro Sanchez Suarez de Uribe’ye suikast girişiminin sorumlularının yakalanmasına yardımcı olacak kişilere 700 bin dolar ödül verileceğini duyurdu.

– Demokratik Merkez Partisi, saldırıya tepki gösterdi

Eski Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe’nin kurduğu Demokratik Merkez Partisi’nden (Centro Democratico) yapılan açıklamada, “Bu saldırı sadece bir siyasi liderin hayatını tehlikeye atmakla kalmamış, aynı zamanda Kolombiya’daki demokrasiye ve özgürlüklere yönelik açık bir tehdit oluşturmuştur. Şiddetle kınıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

– Petro, Fransa seyahatini iptal etti

Cumhurbaşkanı Petro, Uribe’ye yönelik suikast girişiminin ardından Fransa’daki Birleşmiş Milletler (BM) Okyanuslar Zirvesi’ne katılma programını iptal etti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Biriminden yapılan açıklamada, “Güvenliği sağlamak, olayları aydınlatmak ve hukukun üstünlüğüne olan güveni pekiştirmek amacıyla gerekli tüm kurumsal önlemlerin öncelikli olarak alınması için seyahatten vazgeçildi.” denildi.

Açıklamada, “Yaşanan olayların ciddiyeti ve Ulusal Hükümetin kurumsal yapıyı savunma ile ülkedeki tüm demokratik aktörlerin korunmasına olan bağlılığı, Devlet Başkanının ve hükümet ekibinin derhal ülke topraklarında bulunmasını gerektirmektedir.” ifadelerine yer verildi.

– Uribe’ye saldırının ardından “Acil Müdahale Planı” devreye alındı

Hükümet, Uribe’ye saldırı gerçekleşmesinin ardından Acil Müdahale Planı’nın (Plan de Choque) devreye alındığını duyurdu.

Ulusal Koruma Birimi (UNP) ve İçişleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde toplanan üst düzey yetkililer, cumhurbaşkanı adaylarının güvenliğinin maksimum düzeye çıkarılması için önemli kararlar alması bekleniyor.

– Eski cumhurbaşkanları saldırıyı kınadı

Demokratik Merkez Partisinin kurucusu ve eski Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe, yaptığı açıklamada, saldırıya tepki gösterdi.

Uribe, “Vatanın umuduna, harika bir eşe, babaya, oğula, kardeşe, harika bir iş arkadaşına saldırdılar. Miguel’in iyileşmesi için Tanrı’ya dua ediyoruz. Doktorlara, silahlı kuvvetlere ve adalete güveniyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir önceki Cumhurbaşkanı Ivan Duque de saldırıyı kınayarak, “Bu korkakça eylemi kınıyoruz ve yetkililerden sorumluları bulmak için hızlı bir soruşturma başlatmalarını talep ediyoruz. Şiddete demokrasimizde yer yoktu.” mesajını paylaştı.

Eski Cumhurbaşkanlarından Juan Manuel Santos, Andres Pastrana ve Ernesto Samper de sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarda, saldırıyı “şiddetle” reddettiklerini bildirdi.

Kolombiya basınında, hastanede tedavisi devam eden Uribe’nin durumunun “kritik” olduğu bilgisi paylaşıldı.

Senatör Uribe, Demokratik Merkez Partisi’nin 2026 genel seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak öne çıkıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam