Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Akcan: “Çocuk Yuvası’ndaki Çocukların, Sevgiye İhtiyacı Var”

Published

on

Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan, “Çağlayan Çocuk Yuvası’ndaki çocukların maddi desteğe değil, sevgiye ihtiyacı var” dedi.

Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan, Lefkoşa Çağlayan Çocuk Yuvası’nda 53 çocuk bulunduğunu, ancak bu çocuklardan hiç birinin evlatlık verilebilecek durumda olmadığını söyledi.

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin sorularını yanıtlayan Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan, tek çocuk yuvasının Lefkoşa’da bulunduğunu, çocuk yuvasında sadece annesi babası olmayan çocukların değil, korumaya muhtaç problemli ailelerin, annesi babası bakamayacak durumda olana ailelerin, boşanma durumunda olan sorunlu ailelerin çocuklarının da devlet güvencesi altında tutulduğunu anlattı.

Akcan, bu sebeple  yuvadaki çocukların hiç birinin evlatlık verilebilecek durumda olmadığını söyledi.

16 yaşına kadar çocukların çocuk yuvasında koruma altında olduğunu belirten Akcan, evlat edinme koşulları ve koruyucu aile konusunda bilgiler verdi.

EVLAT EDİNMEDE ARTIK EVLİLİK ŞARTI ARANMIYOR, TEK EBEVEYNE DE ÇOCUK VERİLEBİLİYOR

Evlat edinme ve koruyucu aile konusunda birtakım kriterler ve uzun bir süreç olduğunu ifade eden Akcan, artık evlat edinmede evlilik şartı aranmadığını, tek ebeveyne de çocuk verilebildiğini kaydetti.

Evlat edinme veya koruyucu aile olmak için bir takım yasal mevzuatlar bulunduğunu, polisten karakter belgesi alınması gerektiğini, ailelerin ekonomik durumu, sağlık durumu gibi bir çok şeyin araştırıldığını ifade eden Akcan, Sosyal Hizmetler memurlarının aileleri, yaşadığı yerleri denetlediğini, ailelerin ruhsal bir sıkıntısı olup olmadığının araştırılarak, gerekli psikolojik testlerden geçirilmesi ardından sürecin başlatılabildiğini kaydetti.

ÇOCUK YUVASI’NDA KORUMA ALTINDA OLAN HER ÇOCUK EVLATLIK VERİLEMİYOR

Her isteyenin anında çocuk alamadığını, ancak çocukların geleceğini güvenceye alabileceği şartları oluşturması gerektiğini vurgulayan Hüseyin Akcan, ailesinde sıkıntı olan çocuklar veya kaybolan çocukların da kendilerinin korumasına verildiğini, dolayısıyla Çocuk Yuvası’nda koruma altında olan her çocuğun evlatlık verilemeyeceğini söyledi.

“Davası devam eden durumlarda çocuğu verme yetkimiz yoktur. Her çocuk aileye verilebilecek durumda değil. Anneden babadan vekalet alınmadan çocukların verilmesi mümkün değil. Ancak koruyucu aileye verilebilir. O zaman da ailenin onayı olması gerektir” diye konuşan Akcan, koruyucu aile olabilmek için de bir takım yasal mevzuatlar bulunduğunu aktardı.

Evlat edinme konusunda sürecin çok uzun olduğunu, ancak koruyucu aile için bu sürenin daha kısa olduğunu, yasal mevzuatların tamamlanması ve istenilen kriterlerin yerine getirilmesiyle ailenin başvurusuna göre çocukların sürekli olarak koruyucu ailede yanında kalabildiğini ifade eden Akcan, bazı çocukların belirli günlerde, hafta sonları veya tatil günlerinde ailesinin de izni varsa akraba yanında kalabilmesine izin verilebildiğini, ancak pandemi nedeniyle çocukların bu dönemde akrabalarına verilemediğini kaydetti.

PANDEMİ DÖNEMİNDE ÇOCUK YUVASINDA SIKINTI YAŞANMADI

Çağlayan Çocuk Yuvası’nda pandemi döneminde herhangi bir sıkını yaşanmadığını, yardımlarda bir aksama olmadığını zaten Çocuk Yuvası’nın maddi olarak hiç bir  sıkıntısı bulunmadığını ifade eden Akcan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Koral Çağman ve ekibinin bu konuda çok hassas olduğunu, özellikle gıda konusunda hiçbir sorun yaşanmadığını vurguladı.

Akcan, çocukların maddi değil, manevi olarak, sevgiye ihtiyaçları bulunduğuna işaret etti.

Lefkoşa Çağlayan Çocuk Yuvası’nın son yapılan tadilatlarla binasının da iyileştirildiğini, Haspolat’ta bir arazinin kendilerine tahsis edildiğini, Bakanlığın uğraşları ve Acapulco Vakfı’nın sponsorluğu ile iki yıl içinde bitirmeyi hedefledikleri “Sevgi Evi” projesi bulunduğunu söyleyen Hüseyin Akcan, amaçlarının küçük çocukları Çağlayan Çocuk Yuvası’nda bırakmak, daha büyük çocukları oraya aktarmak olduğunu söyledi.

Düşünülenin Çağlayan Çocuk Yuvası’nın bir yeni modeli olduğunu aktaran Akcan, Yeniceköy’deki eski polis okulunun da kendilerine verildiğini, 18 yaş artı rehabilitasyon merkezi olacağını belirtti.

Şu anda 3 tane 18 yaş üstü merkezleri bulunduğunu, ancak pandemi koşulları nedeniyle tam olarak faaliyet yürütemediklerini söyleyen Akcan, şu anda 18 yaş üzeri çok fazla genç bulunmadığını, olanların da dağınık yerlerde kaldıklarını, bazılarının Ortaköy’de kiraladıkları bir evde kaldığını, evde annelerin görevli olduğunu, onların gözetiminde bulunduğunu, birinin Lapta Huzur Evi’nde kaldığını, birkaç kızın da bu dönem için Çağlayan Çocuk Yuvası’nda kaldığını söyledi.

Pandemi nedeniyle Lefkoşa Çağlayan Çocuk Yuvası’nda çocuklarla direk temasa izin verilmediğini, ancak bağışların kabul edildiğini belirten Hüseyin Akcan, çocukların bu dönemde tek ihtiyacının tablet olduğunu, bunu henüz çözemediklerini, 60 kadar tablet bağışlansa kendileri için yeterli olacağını söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Toplumlararası Kadınlar Yürüyor ve Görüşüyor” etkinliğinde “Mülkiyet” konuşuldu

Published

on

By

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Taşınma Mal Komisyonu’nun daha etkili olması için çaba harcanması gerektiğini belirtti.

Şefik, AİHM’in de TMK’nin, başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptaması yaptığına işaret ederek, “Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır” dedi.

Kıbrıs Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ve Severis Vakfı (CVAR) iş birliğinde Lefkoşa’da dün akşam düzenlenen “Toplumlarası Kadınlar Yürüyor ve Görüşür” etkinliğinde “Mülkiyet” konusu konuşuldu.

Eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’in mülkiyet konusunda sunum yapıp, katılımcıların sorularını yanıtladığı gecenin açılışında KTÜKD Başkanı Gülden Plümer Küçük ve Severis Vakfı Direktörü Rita Severis de söz aldı.

Katılımcılar, toplantı öncesinde Ledra Palace’da buluşup, etkinliğin yapıldığı Derboyu’ndaki 4K Koop’a yürüyüş düzenledi.Toplantıya, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi, BM Misyon Şefi Colin Stewart, eski Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlarından Erato Kozaku Markullis ve dernek üyeleriyle yabancı misyonlarda çalışan kadınlar katıldı.

4K ev sahipliğinde yapılan etkinlikte yemek olarak fırın makarnası, patates köftesi, herse, çiçek dolması, hellim, çörek ve karpuz servis edildi. Alkollü alkolsüz yerli içeceklerin satıldığı etkinlikte kurulan stantta hazırlanan sıcak hellim böreği ikramı da yapıldı.

-“Kuzeyde TMK var… Güneyde benzer bir oluşum kurulmadı”

Narin Ferdi Şefik, mülkiyetin her zaman ciddi bir mesele olduğuna işaret ederek, yaşanan çalkantılar sırasında halkın mülklerini terk etmek durumunda kaldığı ülkede, Kıbrıslı Rumlar için, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar Taşınmaz Mal Komisyonu gibi bir imkan yaratılırken, Kıbrıslı Türklerin başvurabileceği benzer bir oluşum kurulmadığını belirtti.

Şefik, Güney Kıbrıs’ta bırakılan Türk mallarının “Türk Malları Vasiliği” tarafından yönetildiğine ancak bu düzenlemenin 1974 öncesinde mülklerinden edilen Kıbrıslı Türklere tazminat hakkı tanımadığına işaret etti.

-“TMK daha etkili olmalı”

Konuşmasında, TMK’nin oluşumu, başvuru süreçleri, yaşanan sorunlar ve AİHM kararlarına da değinen Şefik, kurulduğu 2005’ten Mayıs 2025’e kadar toplam 8 bin 160 başvuru yapılan komisyonun 2 bin 171 başvuruyu sonuçlandırdığını ve 1908 başvuruya toplam 38 milyon 50 bin 407 Sterlin ödendiğini belirtti.

Narin Ferdi Şefik, 5 bin 989 başvurunun ise hala askıda olduğuna işaret ederek, kapsamlı bir çözüm sağlanana kadar en azından Kıbrıslı Rumların başvurabilecekleri bir yol olan TMK’nın daha etkili olması gerektiğini kaydetti.

Şefik, AİHM’in KV Mediterranean Tours Ltd. v. Türkiye davası kararında da TMK’nin başvuranların taleplerini incelerken tutarlı, özenli ve zamanında hareket etmediği saptamasında bulunduğuna vurgu yaptı. Şefik, “AİHM, TMK önündeki yargılamaların hızlandırılması ve gecikmelere karşı etkili bir çözüm mekanizmasının oluşturulması amacıyla sürekli ve uzun vadeli çabaların devam etmesi gerektiğini belirtti.” şeklinde devam etti.

Şefik, “TMK’nin düzgün şekilde işlemesi için hepimiz çaba harcamalıyız. Amacımız, TMK’yı etkisiz bir yöntem olarak kabul ettirip, kişileri çaresiz bırakmak olmamalıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, temas ve çalışmalarını, diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılmak amacıyla bu akşam Azerbaycan’a gidiyor

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile yaklaşık bir saat süren görüşmesinin ardından basına açıklama yaptı.

-“Diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile görüşmesinde çeşitli konuları gündeme getirdiklerini aktardı.

16-17 Mart’ta Cenevre’de yapılan 5+1 toplantının devamında Temmuz ayında New York’ta 5+1 toplantı yapılacağını hatırlatan Tatar, tutuklamalara ilişkin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis ile bazı sorunlar yaşandığını belirtti.

Cenevre görüşmelerinde altı başlıkta ilerlemeler kaydedilmesi için BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in tekrar atandığını kaydeden Tatar, bugüne kadar istediği kadar ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup gönderdiğini belirten Tatar, “Bu dönemde yaşadığımız hayal kırıklıklarını ifade ettim. Ama biz yine de diyalog, temas ve yapıcı duruşumuzdan hiç vazgeçmedik.” dedi.

-“3D çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebilir”

Yeni siyasetin gerekliliklerinden bahseden Tatar, eğer 3D (Direk temas, direk ticaret, direk temas) çerçevesinde bir ilerleme olursa resmi müzakerelere de geçilebileceğini söyledi.

Burada 12 farklı komite ile Rum tarafıyla diyalogların sürdüğünü anlatan Tatar, “Dört buçuk yılda ne yapıldı?” şeklindeki eleştirilere “Dört buçuk yılda çok şey yapıldı. Yeni bir vizyon ortaya kondu, uluslararası anlamda iki devletliliğin gerekçelerini ve Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin çok önemli olduğunu, bir saygınlık kazandığımızı anlattık.” yanıtını verdi.

BM raporlarında ortak zeminin olmadığının raporlara geçtiğini belirten Tatar, bunun bir diplomatik kazanım olduğunu kaydetti. Diyaloğu sürdüreceklerini yineleyen Tatar, Türk tarafına yıllardır yapılan ambargoların, haksızlıkların artarak devam ettiğini de uluslararası toplumla paylaştıklarını söyledi.

Dik duruş, onurlu ve güçlü bir gelecek için Kıbrıs Türk tarafının ayrı bir halk olarak, ayrı bir devlet olarak, ayrı bir otorite olarak temaslarını sürdürebilmesinin önemine işaret eden Tatar, “16-17 Temmuz tarihinde New York’ta genişletilmiş 5+1 görüşme için orada hazır olacağımızı teyit ettik. Tabii Türkiye ile de istişare ettik. Bayan Holguin ile Londra’dayken bir telefon görüşmem oldu.” dedi.

-“Bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir”

İngiltere temaslarını da anlatan Tatar, “Stweart Doughty ile de görüştüm. Yani bu 5+1 görüşmede İngiltere’yi temsil eden AB Bakanı ile geçen cuma günü İngiltere’de görüşmem oldu ve kendisine bütün az önce sizlere aktardıklarımı anlattım, paylaştım.” ifadelerini kullandı.

Holguin’in Kıbrıs, Ankara, Atina, Brüksel ve Londra’da temaslarda bulunduğunu anlatan Tatar, “Dolayısıyla sürekli olarak uluslararası diyaloğumuzu sürdürmekteyiz.” dedi.

Bu akşam Azerbaycan’a gideceğini ve yarın orada temasları olacağını anlatan Tatar, şöyle devam etti:

“Hankendi’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın bir gözlemci üyesi olarak, KKTC olarak orada olacağız. Tabii bizim böyle toplantılara katılmamız bizler için bir statü meselesidir. Dolayısıyla ben bir kez daha Azerbaycan hükümetine ve Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e beni de bu toplantıya davet ettikleri için teşekkür etmek istiyorum.”

KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını ve ekonomik potansiyelini sürdürmek için bütün bu devletlerle iş birliklerinin artırması gerektiğini anlatan Tatar, “Gerek ticaret, gerek turizm, gerek yükseköğrenim ve çeşitli farklı hizmetler sektöründe KKTC’nin bu ülkelerle diyalog ve temasını artırmak durumunda olduğunu da belirteceğim.” dedi.

Ambargolar, kısıtlamalar ve engellemelerin hafifletilmesini isteyen Tatar, Azerbaycan’da Hankendi şehrinde bunları diğer ülkelerle paylaşacağını kaydetti.

Tatar, KKTC olarak diplomatik temasları artıracaklarını belirterek, “Temaslarımızı ve çalışmamızı diplomatik seferberlik anlamında sürdürmeye devam ediyoruz.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

ARUCAD 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı yapılıyor

Published

on

By

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD) 13. Uluslararası Ekonomi ve Sosyal Bilimler Konferansı (E&SS 2025) dün düzenlenen açılış töreniyle başladı.

ARUCAD tarafından yapılan açıklamaya göre, 15 farklı ülkeden katılımcının yer aldığı konferansta, çevrimiçi ve yüz yüze olmak üzere toplam 108 bildiri sunuluyor.

Konferans’ta, sunumların ekonomi, iletişim, siyaset bilimi, sosyoloji, eğitim bilimleri, psikoloji, kültürel çalışmalar, sanat ve tasarım gibi sosyal bilimlerin çeşitli alanlarını kapsadığı belirtildi.

ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi açılışta yaptığı konuşmada, “Yaratıcılığın ve disiplinlerarası düşünmenin bilimsel bilginin merkezinde yer aldığı üniversitemizde sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dünyanın dört bir yanından araştırmacı, akademisyen ve uzmanı aynı çatı altında bir araya getirmekten gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

ARUCAD Rektör Yardımcısı ve Konferans Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Burcu Toker ise konuşmasında, “Bugün farklı ülkelerden akademisyenleri ve araştırmacıları kampüsümüzde bir araya getirmenin heyecanını yaşıyoruz. Konferansımız, akademik paylaşımın teşvik edildiği, kapsayıcı ve nitelikli bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır.” dedi.

Konferansın uzun süredir akademik dünyada yer edinmiş önemli bir organizasyon olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Hasan Karacan yaptığı konuşmada, farklı üniversitelerde birçok kez gerçekleştirdikleri bu konferansın ARUCAD’da bambaşka bir deneyimle hayata geçtiğini vurguladı.

Konferansın açılış oturumunda ayrıca, Prof. Dr. Osman M. Karatepe’nin “İçsel Yeşil Pazarlama: Çevresel Sürdürülebilirlik Performansı için Bir Araç” başlıklı sunumu ile Prof. Dr. Aytekin İşman’in “Disiplinler Arası Yapay Zekâ: 21. Yüzyılda İnsan Uzmanlığının Yeniden Tanımlanması” başlıklı konuşması yer aldı.

E&SS 2025 Konferansı, 2 Temmuz’a kadar ARUCAD Kampüsünde devam edecek. Konferansa ilişkin detaylara www.eclss.org/kyrenia adresinden ulaşılabilir.

Devamını Oku

Trending

Reklam