Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Başbakan Üstel, Azerbaycan heyetini kabul etti

Published

on

Başbakan Ünal Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 50. yıl kutlamalarına katılmak üzere ülkede bulunan Azerbaycan heyetini kabul etti.

“Gardaş” ülke Azerbaycan heyetini KKTC’de ağırlamaktan onur gurur duyduğunu ifade eden Üstel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e KKTC’ye verdiği destekten dolayı teşekkür etti.

Başbakanlık Şeref Salonu’nda yer alan görüşmede söz alan Azerbaycan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ehliman Emiraslanov, heyeti ve şahsı adına KKTC’de bulunmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.

Emiraslanov, bu özel gününde mukaddes bayramında KKTC’nin yanında olmaktan çok büyük memnuniyet duyduklarını kaydetti.

Birlikte çalışarak güzel işler başaracaklarını, ilişkileri geliştireceklerini belirten Emiraslanov, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın TDT zirvesine katılması, Azerbaycan parlamentosu tarafından dostluk grubu oluşturması, Başbakan Üstel ile Meclis Başkanı Zorlu Töre’nin Azerbaycan ziyaretlerinin, iki ülke arasındaki karşılıklı dostluk kardeşlik bağlarını güçlendirdiğini vurguladı.

İlişkilerin geliştirilmesine önem verdiklerini ifade eden Emiraslanov, Milli Eğitim Bakanlığı heyetinin de Azerbaycan’da geniş temaslarda bulunduğunu anımsattı, karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi için çalışmalara devam edeceklerini belirtti.

Emiraslanov, “En büyük arzumuz; gardaş KKTC’nin Türk devletleri teşkilatına ve İslam ülkeleri teşkilatına tam üye olmasıdır, daha sonra da tanınmasıdır” dedi.

Başbakan Ünal Üstel de, Azerbaycan heyetini KKTC’de ağırlamaktan büyük onur gurur duyduğunu söyledi.

KKTC’ye destek veren Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycan yetkililerine teşekkür eden Üstel, KKTC’ye verilen desteğe teşekkür etti, her alanda kapıları yavaş yavaş açmaya başladıklarını kaydetti.

Bir millet üç devlet olarak her alanda ilişkileri geliştirmek amacıyla yaptıkları çalışmaları anlatan ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteklerine vurgu yapan Üstel, Karabağ’da ortaya konan başarıyı kutladı.

“Bugün bizim en büyük bayramımız çok gururlu mutluyuz” diyen Üstel, dün TBMM’de alınan iki devletli çözümü destekleyen kararı tarihi bir karar olarak niteledi ve oy birliği ile alınan kararın ikinci büyük bayramları olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Aliyev’e desteğinden dolayı teşekkür eden Üstel, KKTC’nin TDT’de tam üyeliği için verilen desteğe teşekkür etti, mücadelenin üç devlet olarak süreceğini söyledi.

Azerbaycan heyetinde yer alan Diaspora Devlet Komitesi Başkan Yardımcısı Valeh Hacıyev, Azerbaycan-KKTC Parlamentolararası Dostluk Grubu Üyesi Hikmet Mammadov, Azerbaycan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Üyesi Fatma Yıldırım, Azerbaycan-KKTC Parlamentolararası Dostluk Grubu Üyesi Musa Quliyev de, tek tek söz aldı, destek belirtti ve her alanda işbirliğine devam edeceklerini kaydetti.

Görüşmede hediye takdimi de yapıldı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Eski milletvekili Dr. Altan Yavuz için Meclis’te tören düzenlendi

Published

on

By

Dün hayatını kaybeden eski milletvekili Dr. Altan Yavuz için Cumhuriyet Meclisi’nde tören düzenlendi.

Törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Meclis Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ana Muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bakanlar, milletvekilleri, Dr. Altan Yavuz’un ailesi, bazı eski siyasiler ve bürokratlar katıldı.

Saygı duruşuyla başlayan anma töreni, Dr. Altan Yavuz’un özgeçmişinin okunmasıyla devam etti.

Törende, aile adına Dr. Altan Yavuz’un oğlu Türker Yavuz, Cumhuriyet Meclisi Başkan Ziya Öztürkler ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar birer konuşma yaptı.

-Tatar: “Verdiği hizmetlerle halkıyla bütünleşmiş bir isim”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasında, önemli bir değeri ebediyete uğurlamak için bir araya geldiklerini kaydetti.

Dr. Altan Yavuz’un vefatıyla derin bir üzüntü yaşadıklarını belirten Tarar, Yavuz’un ülke sevgisi, KKTC’ye olan bağlılığı, duyarlılığı ve doktor olarak verdiği hizmetlerle halkıyla bütünleşmiş bir isim olduğunu ifade etti.

Tatar konuşmasında, Dr. Altan Yavuz’un son günlerinde bile ülke gündemini takip ettiğini, topluma yön vermeye çalıştığını ve görüşlerini cesaretle paylaştığını dile getirerek, “Bizler burada bir mücahidimizi, bir doktorumuzu, meclis çatısı altında güzel hizmetler vermiş bir değerimizi yitirmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.” ifadelerine yer verdi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni böyle önemli değerlerle bugünlere taşıdıklarını ve bununla gurur duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Dr. Altan Yavuz aramızdan ayrılmış olabilir. Ama onun ismi, onun bıraktığı hizmetler, onun bu topraklarda verdiği mücadele hiçbir zaman unutulmayacaktır. Çünkü o, yiğit bir insandı, güzel bir insandı, Ulusal Birlik Partisi’nin bir milletvekili aynı zamanda ilçe başkanlığı yapmış, doktor olarak halkının yanında bulunmuş bir isimdi. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun ruhu şad olsun.” dedi.

-Öztürkler: “Toplum değerlerini bizlere öğreten, yaşatan örnek bir kişilikti”

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, konuşmasında, “Bugün, değerli abimizi son yolculuğuna uğurlama görevimizi yapmak üzere toplandık.” ifadelerini kullandı.

Yavuz’un topluma önemli hizmetleri olan, Ulusal Birlik Partisi milletvekili olarak mecliste görev yapan, ciddi yasalara imza atmış değerli bir vekil olduğunu kaydeden Öztürkler, “Kendisi Meclis’teki görevi dışında aynı zamanda iyi bir baba, iyi bir doktor ve toplum değerlerini bizlere öğreten, yaşatan örnek bir kişilikti. Mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun.” dedi.

– Yavuz: “Babam, halkına, milletine, devletine elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan biriydi”

Törende konuşan Dr. Altan Yavuz’un oğlu Türker Yavuz ise, babalarını kaybettikleri için çok üzgün olduklarını ifade ederek, babası hakkında böylesi bir konuşmayı yapmadan önce çok düşündüğünü söyledi.

“Biz babamızı onun hastaları ile tanıdık. Biz onu futbol kulüplerinde, okullarda, Meclis’te beraber çalıştığı arkadaşlarından tanıdık” diyen Yavuz, babasının halkı, milleti ve devleti için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan biri olduğunu ifade etti.

Konuşmaların ardından eski milletvekili Dr. Altan Yavuz’un naaşı önünde protokol sırasına göre saygı duruşu yapıldı.

Yavuz, bugün İsmail Safa Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından, Lefkoşa Kabristanlığında toprağa verilecek.

-Dr. Altan Yavuz’un özgeçmişi

1939 yılında Limasol kazasının Yalova Köyü’nde doğan Yavuz, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra ihtisasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladı. 1968 yılında devlet hizmetine giren Yavuz, üç yıl görev yaptıktan sonra istifa ederek, özel çalışmaya başladı.

Kızılay Yönetim Kurulu Üyeliği, Jimnastik Federasyonu Asbaşkanlığı ve Ulusal Birlik Partisi’nin Lefkoşa İlçe Başkanlığı görevlerinde bulunan Altan Yavuz, 23 Haziran 1985 tarihinde yapılan genel seçimlerde Ulusal Birlik Partisi’nden milletvekili seçildi, 18 Mayıs 1990 tarihinde milletvekilliği sona erdi.

Evli olan Yavuz, dört çocuk babasıydı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Serakıncı:Salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil

Published

on

By

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artışın söz konusu olmadığını belirtti.

Serakıncı, “Şu an mevsim normalleri üzerinde bir artış var algısı olmakla birlikte bu her yıl aynı dönemlerde görülen oranlardan farklı, panik olacağımız, salgın düzeyinde bir artış şeklinde salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Salgınlardan korunmak için önerilerde bulunan Serakıncı, hijyene dikkat etmek, semptomlar varsa maske kullanmak, kapalı alanları sık havalandırmak, hapşırıp öksürürken ağız ve burnu mendil/peçete ile kapatmaya özen göstermek gerektiğini kaydetti.

Serakıncı, bağışıklık sistemini güçlü tutmak için uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermenin önemine de vurgu yaptı.

Risk gruplarına ilişkin bilgi veren Serakıncı, astım ve alerji hastaları, 65 yaş üzerinde ve yine alerjik astımı, bronşiti olanlar, kanser tedavisi görenler, kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalığı ve diyabeti olanların oluşturduğu grubun risk grupları olarak sayılabileceğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, influenza ve domuz gribi konusunda Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirmede bulundu.

-“20’den fazla virüs türü akut üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabiliyor”

Serakıncı, kış aylarının solunum yolu enfeksiyonlarının en sık görüldüğü dönem olduğunu, farklı oranlarda gribal enfeksiyonların dört mevsim görüldüğünü belirtti.

Kış döneminde, 20’den fazla virüs türünün akut üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabildiğine işaret eden Serakıncı, en sık karşılaşılanların; Influenza Virüs tip A ve B (INF A/B), Respiratuar Sinsityal Virüs(RSV), Adenovirus (ADV), Parainfluenza virüs tip 1-3 (PIV 1,2,3,4), Human Rhinovirus A/B (HRV A/B), Enterovirus (EV), Human Coronavirus (HCoV),Human Bocavirus (HBoV), Human Metapneumovirus (HMPV) gibi virüsler olduğunu kaydetti.

Serakıncı, bunların yanı sıra bakteriyel enfeksiyonlarla da karşılaşıldığını ifade etti.

Var olan bu virüslerin, her yıl bu zamanlarda kendilerini, mutasyona uğramış yeni varyantları ile gösterdiğini dile getiren Serakıncı, yine her yıl bunlardan bir veya birkaç tanesinin aynı anda ve daha ağırlıklı olarak görüldüğünü kaydetti.

Serakıncı, bu virüslerin bazılarının bağışıklık sistemini daha fazla yorarak ve zorlayarak vücut için yıkıcı seyir gösterebileceğini söyleyerek, şunları kaydetti:

“Mevsimsel influenza tiplerinden bağışıklığımızı yoran bir başka deyişle zayıflatan virüslere yakalandığımız zaman, halk arasındaki söylemi ile bünyemiz yıprandığı zaman ise ikinci, hatta üçüncü bir virüs veya bakterinin fırsatçı olarak devreye girmesi ile hastalığı daha ağır ve uzun sürede geçirebilmekteyiz.

Klasik mevsim griplerine ek pnömoni (zatüre virüs ve bakterileri) ile Covid-19 varyantları da katkı koyarak influenza ile ortaya çıkan klinik tabloları biraz daha zorlu seyreder şekle sokabilmektedir. Bildiğiniz gibi Covid-19 etkeni de artık mevsimsel virüsler arasında nitelendirilmektedir.”

-“Salgınlar her birkaç yılda bir daha yoğun oranlarda görülüyor”

Serakıncı, havanın ısı ve nem değişkenliklerinin ani yaşandığı Aralık ayının hemen arkasından üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasının şaşırtıcı olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Her yıl grip olmasak bile farklı dozlarda bu virüslerin en azından birkaçı ile karşılaşıp semptom vermeden bağışıklığımız tazelenmektedir. Bu nedenle de salgınlar her birkaç yılda bir daha yoğun oranlarda görülmektedir. Domuz gribinin ilk yıllarında da benzer durumu görmüştük o günden bugüne farklı oranlarda influenza A’nın bir alt türü olan domuz gribi görülmeye devam etmekte. Fakat her bir kaç yılda bir görülme oranı artabilmekte. O yılı takip eden yıl da bir önceki yıldan kazanılmış bağışıklık nedeniyle neredeyse hiç olmamaktadır. Bu ayda normalde en sık görülen virüs RSV virüsüdür. Bu aylar tam onun ayı desek yanlış olmaz.

Bu virüs nüfus hareketliğinin fazla olduğu dönemlerde, toplu birlikteliklerin yoğun olduğu bayramlar, yılbaşı sonrası gibi dönemlerde bu virüs, enfeksiyonlarda belirgin artışları her zaman görürüz.”

-“Influenza ve domuz gribi belirtileri”

Serakıncı, her bir virüsün semptomlarının biraz farklılık göstermekle birlikte klasik influenzada sıklıkla görülen belirtilerin; ateş (38 – 41°C), baş ağrısı, yorgunluk hissi, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve kas ağrısı olduğunu kaydetti.

Ateşin, genellikle 2-3 bazen 5 gün sürdüğünü dile getiren Serakıncı, halsizlik hatta yorgunluk hissinin daha uzun sürebildiğini belirtti.

Serakıncı, sağlıklı bir bireyde influenza/ grip semptomlarının bir hafta sürdüğüne işaret etti.

Domuz gribinde (H1N1, H3N2 vb) ise ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, vücut ağrıları, baş ağrısı, titreme ve yorgunluk gibi belirtiler gözlenebildiğini söyleyen Serakıncı, semptomların bir hafta-10 gün sürebileceğini kaydetti.

-“Korunma için hijyen, maske ve kapalı alanları sık havalandırma”

Salgınlardan korunmak için önerilerde bulunan Serakıncı, hijyen, kapalı alanları sık havalandırma, eğer semptomlar varsa maske kullanma, hapşırıp öksürükken ağız ve burnu mendil/peçete ile kapatmaya özen göstermek gerektiğini belirtti.

Hareketliliğin, yılbaşı partileri gibi bir araya gelmenin arttığı dönemlerde salgınların artışının hız kazanabildiğini dile getiren Serakıncı, “Çünkü kalabalık ve kapalı ortamlarda olma oranı artmıştır.” dedi.

Çocukların da virüsleri okullarda birbirlerine kolaylıkla bulaştırabildiklerini söyleyen Serakıncı, “Onlar da gelip evde ebeveynlerine, anneanne, dede gibi aile büyüklerine bulaştırıyor” diye konuştu.

Serakıncı, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin, üst solunum yolu enfeksiyonlarının artması üzerine kalabalık ortamlarda maske takma zorunluluğu ve risk grupları için test çağrısı gibi yeni tedbirler açıkladığını da anımsattı.

-“Uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermek çok önemli”

Salgınlardan korunmak adına bağışıklık sistemini güçlü tutmak için uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermenin önemine vurgu yapan Serakıncı, şöyle devam etti:

“Özellikle uzun süreli bir tıbbi durumunuz yani kronik hastalığınız varsa (örneğin diyabet veya kalp, akciğer veya böbrek rahatsızlığınız), zayıflamış bir bağışıklık sisteminiz var ise – örneğin kanser tedavi sürecindeyseniz veya yeni tamamladınızsa- maske kuralı olmasa bile kullanmanız kendinizi korumada bulaşıcı hastalıkların yayılımı kontrol altına almada koruyucu rol oynayacaktır.

Dolayısı ile mevsimsel grip ve influenzanın yaygın olduğu dönemlerde azami dikkati göstermemiz ve mümkünse influenza aşısı yaptırmamız kışın geri kalanını daha kontrollü geçirmemiz sağlayacaktır”

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin önerilerini değerlendiren Serakıncı, bu tedbirlerin hasta bireyin etrafındakilerini koruma adına alması gereken normal bir tedbir olduğunu söyleyerek, “Dolayısı ile bu tedbir önerisinin altının çizilmesi, hatırlatılması, hatta kural kılınması da gayet normaldir. Bu önlemlerin zaman zaman gündeme gelmesi, uygulamaya geçilmesi doğaldır.” ifadelerini kullandı.

-“Risk grupları”

Serakıncı, risk gruplarına ilişkin bilgi vererek, astım ve alerji hastaları, 65 yaş üzerinde ve yine alerjik astımı, bronşiti olanlar, kanser tedavisi görenler, kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalığı ve diyabeti olanların oluşturduğu grubun risk grupları olarak sayılabileceğini belirtti.

Risk grubunda yer alanların viral enfeksiyonlarla karşılaştıklarında iyileşme süreçlerinin, risk gruplarında olmayanlara göre daha uzun ve hastalığa bağlı gelişen komplikasyonların da daha ağır seyrettiğini ifade eden Serakıncı, bu kişilerin kendilerini korumak yönünden ve çevrelerindeki bireylerin de onları koruma amaçlı daha dikkatli davranmaları gerektiğini vurguladı.

-“Grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artış söz konusu değil”

Nedime Serakıncı, kutlama ve benzeri nedenlerle kalabalık ve kapalı ortamlarda bir araya gelişleri takiben artış olmakla beraber grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artışın söz konusu olmadığını belirtti.

Serakıncı, “Şu an mevsim normalleri üzerinde bir artış var algısı olmakla birlikte bu her yıl aynı dönemlerde görülen oranlardan farklı panik olacağımız, salgın düzeyinde bir artış şekilde salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Korunma ve hijyen tedbirleri almak gerektiğini söylen Serakıncı, şunları kaydetti:

“Unutulmamalıdır ki hangi viral enfeksiyon olursa olsun altta yatan herhangi bir hastalığı bulunan kişilerin iyileşme süreçleri ve komplikasyon riskleri daha uzun olur. Ayrıca kapalı alan kutlamalarının vb. arttığı dönemlerde insanlar birden fazla virüsü arka arkaya kapabilir. Bu virüsler, benzer belirti gösterdiği için de hastalığın uzun sürdüğü sanılabilir”

Serakıncı, iyileşme süreçlerinin uzun sürmesinin bir başka nedeninin ise art arda gelen enfeksiyonların, sinüzit ve zatürre gibi komplikasyonların gelişmesi olduğunu ifade etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hellim üretimi için Damızlık Koyun Projesi’ne son müracaat tarihi 31 Ocak

Published

on

By

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, hellim üretimi için uygun nitelikte süt üreten damızlık koyun ve koçların ülkeye getirilmesi için son müracaat tarihini 31 Ocak olarak açıkladı.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, damızlık değeri yüksek ve ıslah edici Asaf ırkı koyun ve koçların yurt dışından teminini hedefleyen projeden faydalanmak isteyenlerin yerine getirmesi gereken koşulları da bildirdi.

Proje, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Hayvancılık Kooperatifi ve Merkez Bankası arasında imzalanacak protokollerle, hellim üretimi için gerekli olan süt miktarını artırmak ve süt kalitesini iyileştirmek amacıyla hayata geçiriliyor. Projeyle yerel koyun sürülerinin genetik kapasitesi geliştirilerek süt verimi ve kalitesinde süreklilik de hedefleniyor.

Bakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, 2024 yılında ülkede küçükbaş hayvan sayısında yüzde 10 oranında bir artış yaşanmasına rağmen, bu artış daha çok et verimi üzerinde gerçekleşmedi ve ithalat ihtiyacı doğdu. Bu çerçevede, hellim üretimi için uygun nitelikte süt üreten damızlık koyunların ülkeye getirilmesiyle hem üretimin sürekliliği sağlanacak hem de yerel sürülerin genetik kapasitesi üzerine olumlu etkiler yaratılacak.

Proje kapsamında ithal edilecek damızlık koyun ve koçlar için üreticilere faiz destekli kredi imkanı sunulacak. Bu krediden yararlanmak isteyen özel ve tüzel kişilerin yerine getirmesi gereken koşullar şu şekilde belirlendi:

“KKTC vatandaşı olmak.

Veteriner Dairesi Hayvan Kayıt Sistemi’ne kayıtlı bir küçükbaş hayvan işletmesi/barınağına sahip olmak.

Barınağın mülkiyet durumunu belgelendirmek.

Belediye veya Kaymakamlık ’tan uygunluk izni alınması.

En az 50 anaç küçükbaş hayvana sahip olmak.

Hayvan Yetiştiricileri ve Üreticileri Birliği’ne kayıtlı olmak.

Sigorta ve vergi borcunun bulunmaması.

Barınağın hayvan refahı ve sağım koşullarına uygun olması.

Süt Endüstrisi Kurumu’na süt veriyor olmak (avantaj sağlayacaktır).

18-40 yaş aralığında olmak (avantaj sağlayacaktır).”

Her başvuru sahibi minimum 20 maksimum 300 baş ithal hayvan alabilecek. Başvuru yapmak isteyen üreticiler, gerekli formları Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın resmî internet sitesinden (http://tarim.gov.ct.tr/), Hayvancılık Dairesi Müdürlüğü resmi internet sitesinden (http://hayvancilik.gov.ct.tr/) ya da Hayvancılık Dairesi merkez ve kaza şubelerinden temin edebilecek.

Başvurular, Hayvancılık Dairesi’ne şahsen yapılacak. Son müracaat 31 Ocak 2025 mesai bitimine kadar yapılabilecek ve Komisyon tarafından değerlendirilip uygun bulunan başvuru sahipleri projeden yararlanabilecek.

Üreticilerin finansman ihtiyacı için gerekli krediler ise faiz destekli olacak ve ilgili bankanın belirlediği belgeler çerçevesinde sağlanacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam