Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Yunan Cuntası ile EOKA terör örgütünün 15 Temmuz 1974’de gerçekleştirdiği darbenin 49’uncu, FETÖ örgütünün de 15 Temmuz 2016’da Türkiye’deki darbe kalkışmasının 7’nci yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaparak, “darbeleri bir kez daha lanetlediğini” belirtti.
“Kıbrıs Türk halkı ile Rum halkının eşit kurucu ortaklığında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosis sıçrama tahtası olarak gören Rum-Yunan liderliği, hazırlanan Akritas Planı doğrultusunda 21 Aralık 1963 tarihinde başlattıkları saldırılarla, Kıbrıs Türk halkını katliamdan geçirirken, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de silah zoruyla bir Rum devletine dönüştürmüşlerdi.
Bu, Yunanistan’ın desteğinde Kıbrıs’ta gerçekleşen ilk darbe olurken, Kıbrıs’ta gerçek işgalcinin de Yunanistan olduğunu göstermektedir.
Kıbrıs’taki Türk direnişini kıramayıp, başarılı olamayan Yunanistan ile EOKA terör örgütü, “Enosisi gerçekleştirmek için izlenecek strateji ve yöntem konularında Makarios hükümeti ile bir takım sıkıntılar yaşarken, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta ikinci darbeyi ve işgali gerçekleştirdiler.
Bu darbe ile ‘Kıbrıs Elen Cumhuriyeti’ ilan edilirken, ana hedef Kıbrıs Türk halkını yok edip, Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmekti.
Bu büyük tehlike karşısında uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan haklarını ve yetkilerini kullanan Anavatan Türkiye, 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkını katliamdan kurtarıp, özgürlüğe kavuştururken, tüm Kıbrıs’a da barış ve huzurun gelmesini sağladı.
Bunun yanı sıra, darbeye karşı çıkan binlerce Rum katliamdan kurtarılırken, Yunanistan’daki cunta yönetim de yıkılarak, ülkeye demokrasinin gelmesi sağlandı.
Rum ve Yunan halkları bunu unutmamalıdır. Rum-Yunan ikilisi ile bazı çevreler Barış Harekatı’nı ‘işgal harekatı’ olarak nitelemeye çalışırken, bunlara tavsiyem Yunanistan’ın desteğinde Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963 ve 15 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleşen darbelere ve işgal girişimlerine bakmaları ve gerçek işgalcinin kim olduğunu görmeleridir.
Bu arada Makarios’un da 19 Temmuz 1974 tarihinde BM toplantısında yaptığı konuşmada ‘Yunanistan’ın Kıbrıs’ta işgalci olduğunu’ belirtmesini de hatırlatmak gerekir.
-Türkiye’deki darbe kalkışması
Dış güçler tarafından desteklenen ve organize edilen FETÖ terör örgütü de halk iradesini ve demokrasiyi çiğnemek, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölüp, parçalamak ve esaret altına sokabilmek amacıyla Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe kalkışmasında bulundu.
Bu darbe kalkışmasında halkın iradesinin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi de saldırıya uğrarken, yüzlerce vatandaşımız darbeciler tarafından katledildi. Ama ne var ki bu darbe kalkışması, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türk halkı ve devletine bağlı Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları ile emniyet güçleri tarafından önlendi.
Kıbrıs Türk halkı da bu darbe kalkışmasına çok sert tepki gösterdi.
Bu arada FETÖ terör örgütünün darbe kalkışmasının hemen akabinde bazı Rum liderleri tarafından yapılan ‘15 Temmuz akşamı Kuzey’e saldırıp Türk askerlerini esir alsaydık, Kıbrıs yeniden bizim olacaktı’ şeklindeki açıklamalar da FETÖ terör örgütünün bir diğer karanlık yüzünü ve ilişkilerini göstermektedir.
Bugün, hala daha FETÖ terör örgütü mensuplarını koruyan, kollayan ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kullanmaya çalışan bazı ülkeleri de kınarken, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun insan hak ve özgürlükleri ile demokrasiye ve halk iradesine karşı yapılan bütün darbeleri bir kez daha lanetliyorum.
FETÖ terör örgütün 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği darbe kalkışmasını önlemek, Türkiye Cumhuriyeti ile demokrasiyi ve halk iradesini korumak için şehit düşenleri bir kez daha rahmetle anarken, gazileri de saygıyla selamlıyorum.”
Cumhuriyet Meclisi, İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi “Genel Kuruldan Bir Daha Görüşülmek Üzere Komiteye Geri Alınan Sağlık Hizmetleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasa Tasarısını” görüştü.
Cumhuriyet Meclisi’nden verilen bilgiye göre, Komite bugün UBP Milletvekili Komite Başkanı Sunat Atun Başkanlığında toplandı.
Komite gündeminde yer alan “Genel Kuruldan Bir Daha Görüşülmek Üzere Komiteye Geri Alınan Sağlık Hizmetleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasa Tasarısı (Y.T No: 80/2/2022)”nı ele alarak madde madde oylamaya başladı.
Komite bahse konu Yasa Tasarısı ile ilgili çalışmalarına bir sonraki toplantısında devam edecek.
Komite toplantısında Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek de hazır bulunurken, davetli olarak, Sağlık Bakanlığı, TIP-İŞ, KTAMS, KAMUSEN ve Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nden yetkililer ve Emekli Başhekim Dr. Bülent Dizdarlı toplantıya katılarak konuyla ilgili görüşlerini sundu.
UBP Milletvekili Sunat Atun başkanlığındaki İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komitesi toplantısına, Komite Başkan Vekili CTP Milletvekili Filiz Besim, Komite üyesi UBP Milletvekilleri Ahmet Savaşan ve Fırtına Karanfil ile Komite üyesi CTP Milletvekili Devrim Barçın katıldı. Komite toplantısına ayrıca, UBP Milletvekili Yasemi Öztürk ve Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers da katıldı.
Gençlik Federasyonu liderliğinde 8 gençlik derneği ve 3 öğrenci örgütü tarafından ortaklaşa düzenlenen IV. Gençlik Kongresi, bugün Rüstem Kitabevi’nde yapılan basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtıldı.
Gençlik Federasyonu’ndan yapılan açıklamaya göre, basın toplantısında IV. Gençlik Kongresi hakkında katılımcılara sunum yapan Gençlik Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Özbilgehan, Gençlik Kongresi’nin 23-24 Ağustos’ta yapılacağını açıkladı.
Özbilgehan, katılım kotasının ve yaş aralığının genişletildiğini, bu sayede daha kapsayıcı bir yapının hedeflendiğini belirtti. Özbilgehan ayrıca, 18-23 yaş arası gençlere ve kırsaldan gelen katılımcılara özel kontenjanlar ayrılacağını da ifade etti.
-Kongre’deki komite sayısı artırıldı, 80 gönüllü görev alıyor
Kongre hazırlık sürecinde 10 ayrı ekipte toplam 80 gönüllü gencin aktif görev üstlendiğini ifade eden Özbilgehan, bu yıl Kongre’deki komite sayısının da 8’den 10’a çıkarıldığını duyurdu.
Kongre katılımcısı gençlerin gençlik politikaları sürecine daha etkin biçimde katılmasını sağlamak amacıyla komitelerin “forum” yapısına geçeceğini açıklayan Özbilgehan, bu sayede Kongre sonrası tartışmaların daha yapısal bir çerçevede yürütüleceğini belirtti.
-“IV. Gençlik Kongresi ile gençlik politikalarında yeni bir dönem başlayacak”
Özbilgehan, forumlar aracılığıyla gençlik politikaları alanında hem fiziksel altyapının hem de savunuculuk faaliyetlerinin güçlendirileceğini vurgulayarak, IV. Gençlik Kongresi’nin gençlerin karar alma mekanizmalarına daha etkin katılım sağlayacağı yeni bir dönemin başlangıcını temsil ettiğini ifade etti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Rum yönetiminin , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik gelişimini engelleme çabasına girdiğini kaydederek, yatırımcıyı tutuklamaya dönük tavırların, Cenevre’de yakalan uzlaşmacı tavra uygun olmadığına işaret etti.
“Bunu siyasi sebeplerle bozmaya çalışanlar bunun karşılığını uluslararası hukuk içinde görecek. Siyasi girişimlerden vazgeçmelerini bekliyoruz.” diyen Yılmaz, Taşınmaz Mal Komisyonunun çalışmalarını, en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceklerini de vurguladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, BRT Özel Yayını’nda Aziz Karaaziz’in sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yılmaz, TC-KKTC 2025 İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması, sürdürülen projeler ve Türkiye Cumhuriyeti – KKTC ilişkilerine değindi.
İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolünün bugüne kadarki en büyük ve en geniş kapsamlı işbirliği protokolü olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, “bu sadece teknik bir anlaşma değil, bu KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar yakın olduğunu gösteriyor” dedi.
Yılmaz , “21 milyar Türk lirasına yakın bir işbirliği protokolünden bahsediyoruz. Yıllık ödenek anlamında kaynak anlamında gerçekten çok önemli bir rakam bu aslında. Sadece teknik bir anlaşma değil, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ne kadar yakın olduğunu, kader birliğin içinde olduğunu da gösteren bir belge aslında. Dolayısıyla bunu hayata geçirme zamanı artık uygulama zamanı.” şeklinde konuştu.
Cevdet Yılmaz , KKTC’ye her geldiklerinde sahadaki projeleri yerinde görmeye çalıştıklarının altını çizerek, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Mali işbirliği programları ile maksimum düzeyde katkı sunduklarını kaydetti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her yaşanan sıkıntıdan ders çıkarmak gerektiğini , sadece gündelik sorunları çözmenin ötesinde gelecekteki çıkabilecek sorunları da engelleyici işler yapmaya çaltıştıklarını kaydeden Cevdet Yılmaz; sağlık, eğitim, tarım ve gıda sektöründe yem desteklerinden, zarar tazminlerine, bazı altyapı tesislerine varıncaya kadar çalışma içinde olduklarını belirtti.
-“Sağlık sektörü farklı bir seviye kazanacak”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sağlık sektörünün kendileri için öncelik olacağını kaydeden Cevdet Yılmaz, “sağlık sektörü farklı bir seviye kazanacak” dedi.
Yılmaz, “sağlık alanında yeni dönemde çok önemli projeler hayata geçiriyoruz. Girne askeri hastanesini zaten bitirmiştik, biliyorsunuz şu anda yine ilaç ve tıbbi cihaz temini konusunda toplu alımlar gerçekleştirdik. Pamuklu sağlık merkezi, Güzelyurt hastanesi, Maraş sağlık merkezi gibi projelerde ihale ve yapım süreçlerini sürdürüyoruz fakat asıl yıldız projemiz, Lefkoşa yeni Devlet hastanesi yapım projesi . Çok güzel bir mimariyle, çok güzel bir mekanda gelişime açık bir bölgede bir hastane inşa edeceğiz. Onun da ihale süreçlerine başlamış durumdayız, yakın bir süreçte ihale süreçleri bitecek, 20 Temmuz’da inşallah temelinin atıldığını hep birlikte görmüş olacağız.” şeklinde konuştu.
-“Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz”
Cevdet Yılmaz konuşmasında Taşınmaz Mal Komisyonu’nun faaliyetlerini daha etkin yürütmesinin önemine de dikkati çekti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı karar ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkin bir iç hukuk yolu olduğunu bir kez daha teyit ettiğini i ifade eden Yılmaz, bugüne kadar komisyona 8 bin 178 başvuru yapıldığını ve 2 bin 041 tanesinin sonuçlandırıldığını kaydetti.
Yılmaz, “ TMK’ya başvurularda tazminatla sorun çözülebiliyor. Önümüzdeki dönemde inşallah bu yol ve yöntemleri etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz. Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak da bu mekanizmayı, en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
-“Rum Yönetimi tutuklamalara devam ederse mutlaka karşılığını görecek”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin mülkiyetle ilgili yaptığı tutuklamalara ilişkin soruyu da yanıtlayan Yılmaz, Rum yönetiminin , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomisine zarar vermeye çalıştığını kaydederek, “Rum yönetimi tutuklamalara devam ederse mutlaka karşılığını görecekler” dedi.
Yılmaz , “Rum yönetimi, Kuzeydeki son yıllardaki atılımları gördüğü için bunları engelleme çabası içine girdiğini görüyoruz . Bunu tabii hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz ve bunun da son dönemlerde başlamış olan Cenevre’deki bu işbirliği ruhuna da aykırı düştüğüne inanıyoruz. Bu yaklaşım bu şekilde devam ederse mutlaka karşılığını görecektir, karşılığını görmemesi de mümkün değil. Biz şuna inanıyoruz; bu adanın kalkınmaya ihtiyacı var, refaha, yatırıma ihtiyacı var. Bunu siyasi sebeplerle bozmaya çalışanlar mutlaka bir şekilde şöyle veya böyle hukuk içinde, elbette uluslararası hukuk içinde karşılarını mutlaka göreceklerdir. Bir an önce bu yaklaşımlarından vazgeçmelerinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisini hedef alan hukuki yönlerle yöntemlerle hedef alan bu siyasi girişimlerden vazgeçmelerini bekliyoruz.”şeklinde konuştu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm perspektifini yüzde yüz desteklediğini de ifade ederek, “Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar çok güçlü bir vizyon koydu. Türkiye Cumhuriyeti olarak yüzde yüz bu perspektife destek sunuyoruz. Çünkü bu perspektif sadece Kıbrıs Türkü’ne değil, tüm adaya fayda getirecek” değerlendirmesinde bulundu.
Bölgedeki yaşanan çatışmalara da değinen Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, çatışmaların tüm bölgeye zarar verdiğini ifade ederek, Türkiye Cumhuriyeti’nin sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine inandığını söyledi.
“Kimsenin merhametine güvenebileceğimiz bir dönemde değiliz” ifadelerini de kullanan Yılmaz “Gücümüzü koruyarak, diplomasiyi yürütmek zorundayız. Bu dönemler milli birliğimizi, beraberliğimizi çok daha güçlü bir hale getirmek zorundayız. İnanıyoruz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti iç cephesini bu dönemde daha da güçlendirecektir. Mücahitler ve Mehmetçikler canlarını feda ederek bize bu huzur ortamı miras bıraktılar. Onları rahmetle anıyoruz. Bu emanete de hep birlikte çok güçlü bir şekilde sahip çıkmamız lazım. Bunun gayreti içindeyiz. Doğru bildiğimiz yolda yolumuza devam edeceğiz” dedi.