Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis’te ivedilikler ele alındı.. İşte Meclis gündemi

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunda ilk olarak Başkanlığın Genel Kurul’a sunuşlarına yer verildi.

Bazı yasa tasarılarının komitede ele alınmasının ivediliğinin görüşülüp oylanmasıyla devam eden genel kurulda sırasıyla Belediyeler Değişiklik Yasa Tasarısı’nın oy çokluğuyla, Orman Değişiklik Yasa Önerisi’nin oybirliğiyle ivediliği onaylandı.

Genel kurul daha sonra Askerlik (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile Emeklilik (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın üçüncü görüşmesinin yapılmasına ilişkin tezkereler oylandı ve oybirliğiyle kabul edildi.

EVREN

İçişleri Bakanı Kutlu Evren, Belediyeler Değişiklik Yasa Tasarıs’nın ivedilikle komitede görüşülmesine ilişkin tezkerenin ele alındığı sırada yaptığı konuşmada, yasanın uzun süredir üzerinde çalışılan bir yasa olduğunu kaydetti. Bu dönemde ortak bir çalışmayla bu önergenin hazırlandığını dile getiren Evren, önceki tasarılara göre değişen hususlardan bazılarını aktardı.

Bunlardan birinin, belediyenin ekonomik olarak sıkıntıya girdiği noktalarda, mali durumu incelemek ve konuyu Savcılığa aktarabilecek bir çalışma komitesi kurulması olduğunu ifade eden Evren, bir diğer değişikliğin de borçlanmaya sınırlama getirmek olduğunu anlattı.

Gelirlerin artması için resmi harçlarda düzenleme yapılmasının da tasarı kapsamında olduğunu dile getiren Evren, buna ilişkin örnekler verdi.

ÖZYİĞİT

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de konuşmasında, böyle bir yasa taslağının hazırlanması için Belediyeler Birliği’yle ne kadar çalışıldığını sordu ve Belediyeler Birliği bütün belediyeleri ne kadar temsil edebildiğinin de ayrı bir konu olduğunu belirtti. Özyiğit, Belediyeler Birliğinin “sadece belirli belediyelerin sözcülüğünü yapar” pozisyonda olduğunu kaydetti.

En ücra yerlerin dahi belediye ağına bağlanmasının doğru bir karar olduğunu söyleyen Özyiğit, sadece vergilerin değil, hizmetlerin de bütün noktalara ulaşması gerektiğini belirtti.

Ülkenin bir belediyeler reformuna ihtiyacı olduğunu kaydeden ve kapsamlı bir reform beklentisi içinde olduklarını söyleyen Özyiğit, “Belediyeler merkezi yönetime devredilsin, başına da kayyum atansın düşüncesine karşıyız” dedi.

ROGERS

HP Milletvekili Jale Refik Rogers da, bu tasarının hem belediyelerin gelirlerinin artması, hem denetlenebilmesi, hem de yetkilerinin daha güncel şartlara uyarlanabilmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.

Taslağın değiştirilmiş şeklini inceleme şansı olmadığını ancak bu değişikliğe ihtiyaç olduğu için tezkereye olumlu oy vereceklerini kaydeden Rogers, komite aşamasında görüşlerini dile getireceklerini belirtti.

Rogers, dileklerinin daha kapsamlı bir reform yapılması olduğunu da kaydetti.

ERHÜRMAN

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da tezkereye ilişkin konuşmasında, son dönemde, iktidara mensup olmayan belediyelerde yapılan açılış, temel atma gibi etkinliklerde, belediye başkanlarına haber verilmediğine işaret etti. Erhürman bunun bilinçli yapıldığını düşünmediğini ancak böyleyse bunun parti devlet bütünleşmesi anlamına geldiğini belirtti.

İlgili yasa tasarısı üzerinde uzun zamandır çalışıldığını ifade eden Erhürman, son yapılan değişiklikte çalışma komitesi kurulmasının öngörüldüğünü anımsattı.

Bu çalışma komitesindeki 6 temsilcinin 5’inin Bakanlar Kurulu tarafından merkezi idareden gönderileceğini söyleyen Erhürman, bunun iktidarda bulunan partiye mensup olmayan bir belediyeyle ilgili yapılacak araştırmada iktidara mensup 5 bakanlık temsilcisi bulunması anlamına geldiğini, bunun da belediyelerin özerkliği açısından riskli olduğunu söyledi.

Erhürman, kayyum atanması konusundaki maddenin de sıkıntılı olduğunu söylemesi üzerine yerinden söz alan Bakan Evren, kayyum ibaresinin sehven eklendiğini ve komite aşamasında çıkarılacağını dile getirdi.

Erhürman, ilgili tasarıda yer alan “Bakanlığın talebi üzerine Hukuk Dairesi’nin mahkemeye başvuruda bulunması” ibaresinin de Başsavcılığın takdir yetkisine müdahale ettiğine işaret ederek, bunun Anayasa açısından da sıkıntılı olduğunu, sadece bu maddenin bile tasarıyı berhava edeceğini kaydetti.

Belediyelerle ilgili dava süreçleri başlatılacaksa bile bu süreçlerin çok hızlı tamamlanmasının sağlanması gerektiğini kaydeden Erhürman, tasarının belediyeleri merkezi idarenin talimatlarına bağlar noktaya getireceğini söyledi ve bunun kabul edilebilir olmadığını vurguladı. Erhürman, bu şekliyle tasarıya evet diyemeyeceklerini ifade etti.

Konuşmaların ardından tezkere oyçokluğuyla kabul edildi.

ÖZTÜRK

Daha sonra Orman Değişiklik Yasa Önerisinin komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin tezkere ele alındı. Tezkereye ilişkin söz alan UBP Milletvekli Yasemi Öztürk, ilgili yasanın güncelliğini yitirdiğini ve yeterli caydırıcılığı barındırmadığını ifade etti.

Öztürk öneriye katkı koyanlara teşekkür etti.

ÇELER

TDP Milletvekili Zeki Çeler ise birçok yasada değer verilmesi gereken konulara gerekli değerin verilmediğini kaydetti.

Bu değişiklikle arzu edilenin, cezaların daha caydırıcı hale gelmesi olduğunu belirten Çeler, tasarıda yangına neden olsun olmasın yanar halde sigara izmariti atmanın cezasının 3 yıla kadar hapis ve asgari ücretin 10 katı kadar para cezasına yükseltilmesinin öngörüldüğünü dile getirdi.

Çeler ilgili yasanın bir an önce hayata geçirilmesini diledi.

Yeniden söz alan UBP Milletvekili Yasemi Öztürk, çevre konusunda duyarsız olunduğunu ifade ederek, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun okul müfredatına çevre konusunu ekleyeceğini dile getirdi. Öztürk doğanın korunmasının önemine işaret etti.

Daha sonra tezkere oybirliğiyle kabul edildi.

ÇELER

Genel kurul çalışmalarına Askerlik (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın üçüncü görüşmesinin yapılmasına ilişkin tezkereyi oylanmasıyla devam edildi. Tezkerenin kabulünün ardından ilk sözü alan TDP Milletvekili Zeki Çeler, bu tasarıya olumlu oy vereceklerini ancak askerlikle ilgili, hafta sonu izinleri gibi daha ciddi sorunlara değinmek gerektiğini kaydetti.

Hafta sonu izinleri konusundaki sorunların şimdilik çözüldüğünü dile getiren Çeler, geçmişte yanan haftasonu izinlerinin verilmesi konusunda gerekli adımın atılmasını istedi.

ERHÜRMAN

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da pandemi döneminde özellikle doktora ve master tezi aşamasında olan kişilerin sıkıntı yaşadığını ve yaş sınırının elde olmayan nedenlerle aşıldığını kaydederek, bu konuda geçici bir madde konulmasını istedi. Erhürman, yasaya olumlu oy vereceklerini dile getirdi.

HASİPOĞLU

Ardından söz alan UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, ilgili tasarının 14’üncü kez tadil edildiğini ifade ederek, bu tadilatla ödemelerin TL’ye çevrilerek, asgari ücretin en fazla 15 katına çekildiğini ifade etti.

Hasipoğlu, tez aşamasındaki kişilere 2023’e kadar kadar aftan yararlanma şansı verildiğini belirtti.

SANER

Başbakan Ersan Saner de bugün pandemi sürecinde özellikle doktora tezi aşamasındaki kişilerin bedelli askerlik hakkını kaybetmesi açısından önemli olan bu tasarıdaki en önemli maddesinin dövizle ödenen bedellerin TL’ye çevrilmesi olduğunu kaydetti.

Pandemiden dolayı yaşanan sıkıntılar nedeniyle tez aşamasındaki kişilerin bedelli askerlik hakkını kaybetmemesi için değişiklikler yapıldığını kaydeden Saner, doktora tezlerini tamamlamak kaydıyla bu kişilere 2023 sonuna kadar süre verildiğini dile getirdi.

Ardından görüşmenin yapılmasına ilişkin tezkere oybirliğiyle kabul edildi.

Daha sonra Emeklilik (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın üçüncü görüşmesinin yapılmasına ilişkin tezkere oylandı ve oybirliğiyle kabul edildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanlığı’nda Devir Teslim Töreni gerçekleştirildi. 6. Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, görevi 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan devraldı.

Erhürman, görevi devralırken Kıbrıs Türk halkının birliğini ve geleceğe olan inancını vurguladı. “Bu ülkenin her çocuğu benim çocuğumdur. Cumhurbaşkanı olarak birinci görevim, çocuklarımızın eşit, özgür, sağlıklı ve mutlu büyümesi için gece gündüz demeden çalışmaktır” ifadelerini kullandı.

Erhürman’ın konuşmasının tamamı şöyle:

“Çok değerli konuklar,
seçim döneminde “Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs Türk halkının evidir” demiştik, hatırlayacaksınız. Öncelikle hepinize “evinize hoş geldiniz” diyor; bugün burada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı olarak bu görevi ve sorumluluğu devralırken, beni ve sevgili eşimi yalnız bırakmadığınız için hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.

Öncelikle liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü ve kıymetli eşi Süheyla Küçük’ü; Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ı ve kıymetli eşi Aydın Denktaş Hanımefendi’yi rahmetle ve minnetle anıyorum.
2. Cumhurbaşkanımız Sayın Mehmet Ali Talat’a ve kıymetli eşi Sayın Oya Talat’a;
3. Cumhurbaşkanımız Sayın Dr. Derviş Eroğlu’na ve kıymetli eşi Sayın Meral Eroğlu’na;
4. Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’ya ve kıymetli eşi Sayın Meral Akıncı’ya;
ve bugün görevi kendisinden devralmakta olduğum 5. Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar’a ve kıymetli eşi Sayın Sibel Tatar’a ülkemize ve halkımıza verdikleri hizmetlerden dolayı yürekten teşekkür ediyorum.

Aramızdaki sarsılmaz kardeşlik ilişkilerinin nişanesi olarak bugün, Türkiye Cumhuriyeti adına burada bizlerle birlikte olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a huzurlarınızda bir kez daha “hoş geldiniz” diyorum.

Siyasi hayatım boyunca da, seçim sürecinde de sürekli halkımızı, yurttaşlarımızı dinledim. Bundan sonra da hep yurttaşlarımızla, halkımızla birlikte olacağım. Bu güzel ülkede insanlarımızın daha mutlu, daha umutlu, daha müreffeh bir yaşam sürmeyi hak ettiklerini düşündüm hep. Annelerimizin, babalarımızın, ninemizin, dedelerimizin verdikleri varoluş mücadelesinin sonrasında, çocuklarımıza ve torunlarımıza; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, muasır medeniyet seviyesinde, insan onuruna yaraşır bir hayat sürecekleri bir ülkeyi bırakmanın borcumuz ve yükümlülüğümüz olduğunu yüreğimin en derinlerinde hissettim.

Biliyorum ki Kıbrıs Türk halkını, siyasi görüş ve parti ayrımı gözetmeksizin birleştiren en önemli unsur çocuklarımızdır. Bilinmesini isterim ki benim gözümde, annesi babası veya kendisi nerede doğmuş olursa olsun, bu topraklarda yaşayan her çocuk benim çocuğumdur. Ve Cumhurbaşkanı olarak birinci görevim, çocuklarımızın eşit, özgür, sağlıklı ve mutlu büyümeleri için gece gündüz demeden çalışmaktır.

“Şampiyon Meleklerimiz” ve bu ülkede kaybettiğimiz tüm çocuklarımız yüreklerimizde bir yaradır; ben bu yaranın hayatım boyunca kapanmayacağının bilincini taşıyorum. Gazze’de öldürülen binlerce çocuğun da Kıbrıs Türk halkının yürek yarası olduğunu buradan bütün dünyaya duyurmak istiyorum. Kaybettiğimiz çocuklarımıza borcumuzun ödenmesi elbette mümkün değildir; fakat bu gerçeğin bize, çocuklarımız için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini hatırlattığını da biliyorum.

Bu ülkede varoluş mücadelesini çok ağır şartlarda, ağır bedeller ödeyerek veren büyüklerimize ve üzerine titrediğimiz çocuklarımıza karşı en önemli borcumuz; bu ülkeyi ve bu halkı dünyada hak ettiği yere taşımak, dünyayla buluşturmak; çocuklarımıza müreffeh, gelişmiş ülkelerin çocuklarına sağlanan olanakları sağlamaktır. Bunun için Kıbrıs Türk halkının bu ülkedeki hak ve çıkarlarını korumak ve gelecek nesillere aktarmak birinci vazifemizdir.

Bütün dünya bilmelidir ve bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı, bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biridir. Bu adanın üzerinde ve etrafında her ne varsa, onda ortaktır. Güvenlik, enerji, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları, ticaret yolları, Avrupa Birliği vatandaşlığı gibi alanlarda Kıbrıs Türk halkının iradesi olmaksızın karar alınması saygısızlıktır, mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkının bu adadaki egemenlik haklarına sahip çıkmak, hem bu halkın statüsünün gereği hem de varoluş mücadelesini veren büyüklerimize ve bu ülkeyi devredeceğimiz çocuklarımıza karşı yükümlülüğümüzdür.

Bir hukukçu olarak, derdim sözcükler ve kavramlardan ziyade içeriktir. Biliyorum ki insanlarımızdan “federasyon” diyenler de “iki devlet” diyenler de, az önce söylediklerim konusunda; Kıbrıs Türk halkının bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biri olduğu ve adanın etrafındaki her ne varsa onun da ortağı olduğu konusunda hemfikirdir. Yukarıda saydıklarım ortak yetki alanlarıdır ve yalnızca Kıbrıs Rum halkının egemenlik ya da yetki alanında sayılması mümkün değildir. Kıbrıs Rum halkı bu adada ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir. Bu adadaki bir Kıbrıslı Rum çocuk hangi haklara sahipse, bir Kıbrıslı Türk çocuk da aynı haklara sahiptir. Hidrokarbonlar üzerinde Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa, Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı vardır. Hiç kimsenin bu adada Kıbrıs Türk halkı yokmuş gibi davranmasını asla kabul etmeyiz. Herkes bilecektir ki Kıbrıs Türk halkı bu adada hep vardı, bugün de vardır ve bundan böyle de hep var olacaktır.

Kıbrıs Türk halkı çözüm iradesini, bu adanın tamamının garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, defalarca bütün dünyanın gözü önünde ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk halkı çözümden, müzakereden, masadan hiçbir zaman kaçmamıştır. Ama bilinmelidir ki bunca yaşanmışlıktan sonra “dostlar alışverişte görsün” diye müzakere etmek, benim halkımın kabul edebileceği bir şey değildir. Benim halkım “müzakere olsun” diye müzakere değil, “çözüm olsun” diye müzakere istemektedir.

Bu nedenledir ki Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin pazarlık konusu hâline getirildiği, zaman sınırlaması içermeyen, sonuç odaklı olmayan müzakerelerin; bir kez daha Kıbrıs Rum liderinin masayı terk etmesiyle sona ermesi durumunda bugünkü statükaya dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmadığı bir zeminde, çözüm getirmesi baştan öngörülemez. Bu şartlar altında müzakere masasına oturmak zordur.

Bu bölgede kalıcı barış ve istikrar, Kıbrıslı Türkler ve bölgede garantör ülke Türkiye görmezden gelinerek sağlanamaz. O nedenle diğer garantör ülkelere, Kıbrıs Rum halkına, Kıbrıs Rum liderliğine ve bütün dünyaya çağrım; herkesin kazanacağı çözüme, kalıcı barışa ve istikrara odaklanmaktır. Ancak bilinmelidir ki bizi çözüme ulaştıracak müzakere masasının kurulmasını sağlayacak koşullar oluşmadığı takdirde, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi bu kez de “güven artırıcı uygulamalar” ve somut işbirlikleri üzerinden hayata geçirilecektir.

Yeni geçiş noktalarından, var olan geçiş noktalarının rahatlatılmasına; Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde ihracatta karşımıza çıkan sorunlardan, mülkiyet konusunda gündeme getirilen davalara; hâlâ yürürlüğe girmemiş olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nden, turizm alanında çıkarılan engellere; karma evliliklerden doğan çocuklarımızın Avrupa Birliği vatandaşlığı hakkından, adadaki dolaşım özgürlüğüne kadar pek çok konunun ele alınması; yeni ve yaratıcı güven artırıcı önlemlerin gündeme getirilmesi ve yurttaşlarımızın ihlal edilen haklarının korunması bizim için son derece önemlidir. Bu ve benzeri konular yalnızca Kıbrıs Rum liderliğiyle değil; Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlarla da ele alınacaktır. Bu amaçla elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin, geçmişte olduğu gibi açılmasına yardımcı olacağı tüm diplomatik kanallardan yararlanılacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, başka herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak derecede özeldir. Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanımız, müzakere süreçlerini ve Kıbrıs sorunu ile dış politikayla ilgili diğer süreçleri, Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden yürütmemiştir. Bu elbette benim cumhurbaşkanlığım döneminde de değişmeyecektir. Benim görevim, Türkiye Cumhuriyeti–Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini çok daha iyi bir seviyeye taşımak olacaktır.

Hep söylediğim gibi, Cumhurbaşkanlığı makamının yalnızca dışarıda değil; Anayasa ve mevzuat çerçevesinde içeride de görevleri vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir nüfus politikasının geliştirilmesi; kamu yönetimi ve başta eğitim ile sağlık olmak üzere kamu hizmetleriyle ilgili şikâyetlerin ve güvenlik endişelerinin azaltılması; kamu görevlerinde liyakatin esas alınması; beyin göçünün engellenmesi; göç eden gençlerimizin ülkemize dönüşünün teşvik edilmesi; hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi; nicelik değil nitelik odaklı yükseköğretim; Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sürdürülebilirliği ve mülkiyet düzeninin öngörülebilir kılınması, Cumhurbaşkanı olarak üzerinde hassasiyetle çalışacağım konuların bir kısmıdır.

Cumhurbaşkanının bu konuların bazılarında Anayasa ve mevzuattan kaynaklanan doğrudan yetkileri varken, bazılarında dolaylı ya da sorunların çözümüne ön ayak olmak şeklinde ifade edilebilecek yetkileri vardır. Benim açımdan önemli olan, halkımızın yaşadığı sorunların derdiyle dertlenmek ve çözüm için çaba sarf etmektir. Bu noktada bir kez daha söylemeliyim ki Anayasa’da Cumhurbaşkanına yüklenen “tarafsız olma, Kıbrıs Türk halkının bütününü temsil etme ve halkın tamamını kucaklama” görevi benim için en önemli görevdir. Beni yakından tanıyan halkımızın; hükümette hangi siyasi parti ya da partiler olursa olsun, hükümetle yarışa veya çatışmaya girmeksizin sorunların çözümü için azami gayret göstereceğimden; insanlarımız arasında asla ayrımcılık yapmayacağımdan ve yaptırmayacağımdan; hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanlarımızın hak ve özgürlüklerine sahip çıkacağımdan kuşku duymayacağından eminim.

Konuşmamı bitirmeden önce Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kısa bir değerlendirme yapmak isterim. Seçim sürecinde de, seçim sonrasında da söyledim: Kıbrıs Türk halkı demokrasiyi içselleştirmiş bir halktır. Farklı siyasi görüşlerdeki yurttaşlarımız, en yoğun siyasi tartışmaları yaptıktan sonra oturup birbirleriyle sohbet edebilecek demokratik olgunluğa sahiptir. Bunlar asla kaybetmememiz, üzerine titrememiz ve hassasiyetle korumamız gereken; dünyaya örnek olabilecek hasletlerimizdir. Bu seçimin kaybedeni yoktur; kazanan Kıbrıs Türk halkıdır, çocuklarımızdır ve kardeşliğimizdir. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Cumhurbaşkanlığı makamında bölünmemize, parçalanmamıza, kardeşliğimizin zedelenmesine asla izin vermeyeceğimi yüreğimin en derinlerinden söylemek isterim.

“Evinize hoş geldiniz” diyerek başlamıştım konuşmama. Evet, Cumhurbaşkanlığı halkın evi olacaktır. Bizim en büyük zenginliğimiz, nüfusumuzla kıyaslanamayacak ölçüde yetişmiş insan kapasitemiz, beşerî sermayemizdir. Sanatçılarımız, bilim insanlarımız, sporcularımız, üreticilerimiz, emekçilerimiz, iş insanlarımız, engellilerimiz… Sadece onlar değil; örgütlerimizle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarımız, sendikalarımız, sivil toplum örgütlerimiz; gençlik, kadın ve çevre örgütlerimiz; en fazla da gençlerimiz, en fazla da çocuklarımız… Hepimiz burada kendimizi evimizde hissedecek; birlikte çalışacak, birlikte üretecek; halkımızı ve ülkemizi yurt dışında hep birlikte temsil edecek; bu güzel ülkeyi daha güzel günlere hep birlikte taşıyacağız. Buna inancım sonsuzdur.

Bugün huzurlarınızda, sevgili eşim Nilden ve canımız oğlumuz Toprak ile büyük bir sorumluluk üstlenmiş bulunuyoruz. Bilin ki son derece müsterihim; çünkü bu yolu halkla birlikte, sizlerle birlikte yürüyeceğimize; çocuklarımız, torunlarımız, geleceğimiz için hep birlikte çalışacağımıza; haklarımız için hep birlikte mücadele edeceğimize ve yol arkadaşı olacağımıza adım gibi eminim.

Halkla, sizlerle yol arkadaşlığı yapmak benim için onurdur. Bu halkın bir mensubu olmak benim en büyük gururumdur. Ve sizlere, bu halkın kendisiyle, ülkesiyle ve kurumlarıyla gurur duymasını sağlamak için sizlerle birlikte gece gündüz demeden çalışma sözü veriyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle kucaklıyorum ve bir kez daha “evinize hoş geldiniz” diyorum. İyi ki varsınız, sağ olun.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kuzey Kıbrıs’taki Rum mallarını suistimal ettiği gerekçesiyle geçen yıldan bu yana Güney Kıbrıs’ta tutuklu bulunan AFİK Group CEO’su Simon Mistriel Aykut’a 5 yıl hapis cezası verildi.

“Philenews’de” yer alan haberde bu sabah toplanan Lefkoşa (Rum) Ağır Ceza Mahkemesinin bu cezayı Aykut’a kabul ettiği 40 suçlamayla alakalı olarak verdiği kaydedildi.

Haberde Aykut’un 2024 yılının haziran ayından bu yana tutuklu olduğu anımsatılırken, hakkında verilen cezanın tutuklandığı günden bu yana geçen süreyi de kapsadığı ifade edildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, devir teslim töreninin ardından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanlığı makam odasında yer alan görüşmede, konuşma yapan Yılmaz, 19 Ekim’de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı devir teslim törenine iştirak etmek üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti ifade etti.

YILMAZ: DURMAKSIZIN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği üzere; seçimler sonucunda Kıbrıs Türk halkının sahip olduğu demokratik olgunluğu bir kez daha ortaya koyduğunu, iradesini sandığa yansıttığını belirten Yılmaz, “Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın Kıbrıs Türk halkına kalbi selamlarını ve Sayın Erhürman’a tebrik dileklerini iletmek istiyorum” dedi.

Yılmaz, seçimlerin, Kıbrıs Türklerinin hür ve egemen iradesini göstermesinin yanı sıra KKTC’deki yerleşmiş devlet geleneğini ve güçlü demokrasisini yansıtması anlamında önemli olduğunu vurguladı.

Bu kapsamda, 19 Ekim’de gerçekleşen seçimlerin ülke ve tüm bölge için hayırlara vesile olmasını dileyen Yılmaz, şöyle devam etti:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Sayın Tufan Erhürman’ı da tebrik ediyorum. Sadece kendine oy verenlerin değil, tüm Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanı olduğunu, kimsenin kaybetmediğini, Türkiye Cumhuriyeti ile dış politikada yakın istişare içinde olacağına ilişkin açıklamalarının kıymetli olduğunu ifade etmek istiyorum. Seçimlerin demokratik olgunluk içinde geçmesini sağlayan tüm adaylara, partilere ve kurumlara da tebriklerimi sunuyorum.”

Yılmaz, bu vesileyle 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a da ülkesine verdiği değerli hizmetlerden ve bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti ile yürüttüğü verimli işbirliğinden dolayı teşekkür etti.

“Edindiği tecrübe ile ülkesine ve milletine hizmet etmeye devam edeceğine inanıyor, yaşamının bu yeni döneminde kendisine sağlık ve esenlik diliyorum” diyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Anavatan ve garantör Türkiye olarak, tarihi, hukuki ve insani sorumluluklarımız çerçevesinde ve Ada’nın gerçeklerine uygun biçimde, Kıbrıs Türk halkının, huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlere katkıda bulunmaya devam edeceğiz. KKTC’nin her alanda gelişmesi için durmaksızın çalışmayı sürdüreceğiz. Kıbrıs Türk halkının kalkınmasına destek olmayı tarihi bir sorumluluk, ortak bir kaderin ve milli davamızın ayrılmaz bir parçası olarak görmekteyiz.

Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, milli davamıza sahip çıkmaya, Kıbrıs Türkünün adalet mücadelesine destek vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ve çıkarlarını her platformda savunmaya devam edeceğiz.”

Cevdet Yılmaz, bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’a tekrar hayırlı olsun dileklerini ileterek, “Kendisini en yakın zamanda Türkiye’de görmek istediğimizi de ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanı olarak; ülkelerimiz arasındaki ortak çalışmalar başta olmak üzere KKTC ve Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini koruma ve geliştirme yolunda başarılar diliyorum” diye konuştu.

ERHÜRMAN: İYİ İLİŞKİLER VE İSTİŞARE İÇİNDE OLACAĞIZ

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman da, Yılmaz’a, kendilerini devir teslim töreninde yalnız bırakmayıp, KKTC’ye gelmesinden ötürü teşekkür etti.

Erhürman, Türkiye ile KKTC ilişkilerinin her zaman büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, her zaman her konuda iyi ilişkiler ve istişare içinde olacaklarını söyledi.

İki ülke arasındaki ilişkilerin çok daha ileriye taşınması için bundan sonra birlikte çok daha yoğun bir şekilde çalışacaklarını söyleyen Erhürman, Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarının korunması için Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.

Erhürman, ilk fırsatta Ankara ziyaretini de gerçekleştireceklerini belirtti.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam