Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ertuğrul Oğlu: “Barış Gücü, Rumlara hizmet ediyor”

Published

on

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi tarafından “Kıbrıs ve Akdeniz” konulu panel düzenlendi.GAÜ’den verilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen panel, çevrimiçi formatında yapıldı.

GAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ulvi Keser moderatörlüğündeki panele, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Enver Gülseven, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Hasibe Vehbi Şahoğlu, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Sadık Akyar katıldı.Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, panelde, Kıbrıs sorunu ve çözümü konusunda akademisyenlerden ve öğrencilerden gelen soruları yanıtladı.Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “son dönemde Dışişleri Bakanlığı’na bağlı yurtdışındaki bazı fahri temsilcilerle ilgili düzenlemeye gidilmesi” konusunda açıklamalarda bulundu.Ertuğruloğlu, açıklamaya göre, konuyla ilgili şunları kaydetti:“Biz Bakanlıkta üst düzey yöneticilerle geçen haftalarda fahri konsoloslukların değerlendirilmesi konusunda bir toplantı yaptık. Uzun yıllardan beri görevli olduğu kağıt üzerinde görülen ama bakanlığımızla hiç bir irtibatı olmadığı noktasından hareketle bütün yapının gözden geçirilmesi gerektiği konusunda mutabakat sağlamıştık. Tam da bunun üzerine Düsseldorf Fahri Temsilcisi ile ilgili bir problem gündeme geldi. Sosyal medyada ülkemize zarar verici boyutlara gelen olaylar yaşanmaya başladı. Bakanlar Kuruluna genelge gönderilerek Düsseldorf Fahri Konsolosunu görevden aldık ve bu olayın ardından biz bütün fahri temsilcilikleri değerlendirmeye alarak tekrardan yeni atanmalar konusunda çalışmalara başladık.”“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM”İki devletli çözüm konusunda, Kıbrıs’ın geleceği hakkında da açıklamalarda bulunan Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:“53 yılımızı bize boşuna harcattılar. Hiçbir başarı şansı olmayan bir müzakere sürecini bize empoze ettiler. Bir müzakerenin başarı sansı olması için eşitler arasında olması gerekir.

Eşitlik temelinde bir müzakere süreci yürütüldüğü iddia edilerek tamamen eşitsizlik temelinde olan bir süreçte bizi bağladılar ve Kıbrıs Türk halkı da bu süreçten bir netice bekleyerek, her aşamasında da hayal kırıklığına uğrayarak sözde bizimle ortak olma düşüncesi ile masaya gelen Rum tarafının bizim üzerimizde ambargo uyguladığı unutularak, hiç de sağlıklı olmayan bir müzakere sürecinden bugünlere geldik.Bana göre artık doğru noktalara gelinmeye başlandı. Bazı siyasi muhalifler bu konularda fazla eleştiri yapıyorlar. Halkının egemenliğini savunmanın ve devletin eşit uluslararası statüsünü savunmanın suç olarak görüldüğü bir başka ülke varsa göstersinler. KKTC’nin varlığını, çözümün önünde engel diye gören bir zihniyetle KKTC’yi sağlıklı bir çözüme götürme söz konusu olamaz.KKTC’nin en öncelikli görevi kendi evini düzene sokmasıdır. Bizim dış politikada yaşadığımız sorunların temel nedeni ve Kıbrıs Türk halkının dış siyasete olan ilgisizliği, inancını yitirmiş olmasının nedeni KKTC iç siyasetinin vatandaşlarını memnun etmemiş olmasıdır.”Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, BM’nin Barış Gücü olarak adada sürdüğü askeri misyonu hakkında da açıklamalarda bulundu.Ertuğruloğlu, Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasını en fazla destekleyen tarafın Rum tarafı ve Yunanistan olduğunu ifade ederek, “Barış Gücü’ne bütçe desteği yapan taraflarda Rumlar ve Yunanlardır” dedi.

Rum tarafının “Kıbrıs konusu 1974 yılında başladı” dediğini, ancak 1964’ten beridir Barış Gücü askerlerinin adada bulunduğuna işaret eden Ertuğruloğlu, uluslararası arenanın dikkatini Kıbrıs sorununa odaklattıkları sürece zamanın kendilerine çalıştıklarına inandıklarını, kendilerine “Kıbrıs Cumhuriyeti” diye BM’ye üye oldukları noktasından hareket ederek, üye devletin iddia ettiği “işgal ve istila” propagandasının da devam edeceğine inandıklarını anlattı.“BARIŞ GÜCÜ, RUMLARA HİZMET EDİYOR”Ertuğruloğlu, “Barış Gücü, Rumlara hizmet ediyor.

Barış Gücü askerlerinin adadaki görev sürelerinin uzatılması kararları alınırken KKTC ile görüşme bile yapılmıyor. Çünkü BM, KKTC’yi ayrı bir devlet olarak bile tanımıyor. Dolayısıyla ‘bu askeri varlığın sonlandırması gerekir’ diye BM’ye karar empoze etme olasılığımız maalesef yok. Biz topu uluslararası camianın sahasına attık. Karar artık uluslararası camianındır.

Ya yanlış olana devam edilecek ya da Kıbrıs Türküne yaptıkları haksızlığa son verme kararlılığı ile yola devam edecekler” dedi.“İngiltere ve KKTC ortak düşünce olasılığı” hakkında da açıklamada bulunan Ertuğruloğlu, bu konuda şunları kaydetti:“İngiltere, Kıbrıs konusunun ilk gününden itibaren uluslararası arenada yanlış teşhisle algılanmasına sebep olan ülkedir. Çünkü İngiltere adada ki iki tane egemen üs bölgesinin esiridir. Bu üs bölgeler İngiltere için çok önemlidir.

İngiltere, Rum tarafını kızdıracak bir karar verdiği durumda Güney Kıbrıs’ta kendileri aleyhine büyük sorunlar çıkacağını biliyor. İngiltere’de yaşayan çok fazla Kıbrıs Türkü olmasına rağmen, Kıbrıs Türkü’nün hatırına İngiltere başını ağrıtacak bir ülke değil. Dolayısıyla direkt KKTC’den uçuş olsun, Kıbrıs konusunda Türkleri destekleyen bile olsa, açık açık belli edeceğini düşünmüyorum…

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Acıyla geçen iki yıl…

Published

on

By

6 Şubat depreminde kaybettiğimiz canları anmak için bir tören de Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda düzenlendi. Etkinlikte yapılan konuşmalarda adalet arayışının süreceğine vurgu yapıldı.

6 Şubat depreminin ikinci yılında hayatını kaybedenler için Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda anma programı düzenlendi.

Saygı duruşunda bulunulması ve istiklal marşının okunması ile başlayan programda Şampiyon Melekler ve depremin ardından Adıyaman’da yaşananların anlatıldığı videonun gösterimi gerçekleştirildi…

Anma etkinliğinde Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği adına dernek Başkanı Ruşen Yücesoy Karakaya konuşma yaptı…

Karakaya, depremin üzerinden iki yıl geçtiğini ancak zamanın 6 Şubat 2023’de durduğunu söyledi.

Şampiyon Melekler’in ışığının asla sönmeyeceğini, onların anısını yaşatmak, hak ettikleri adaleti sağlamak için mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Karakaya sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bizi en çok yaralayan bu kaybın kader olmadığını bilmemizdir. Şampiyon Meleklerimiz sadece bir depremde değil, insan eliyle yaratılan bir felakette, ihmalin açgözlülüğün, vicdansızlığın kurbanı oldular. Bu bina 16 saniyede kum yığınına döndü. O binayı yapanlar, denetleyenler, göz yumanlar işte onların ellerinde çocuklarımızın, sevdiklerimizin kanı var. Biz bu kanın yerde kalmasına asla izin vermeyeceğiz.”

Yaşananın bir cinayet olduğunu ve suçun cezasız kalmaması gerektiğini kaydeden Karakaya “Suçlular en ağır cezayı alana kadar mücadelemiz bitmeyecek” dedi.

“Biz sadece çocuklarımız için değil, başka hiçbir çocuğun, annenin, babanın böyle bir acıyı yaşamaması için buradayız” diyen Karakaya, verilen eğitim burslar ile, spor salonları ve okul projeleri ile Şampiyon meleklerin hatırasını sonsuza kadar yaşatacaklarını söyledi.
Karakaya “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz. Şampiyonlarımız ölümsüzdür” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Başbakan Ünal Üstel törende yaptığı konuşmada, deprem sonrası ülkenin tek yürek olduğunu hatırlatarak, tüm mücadelelerine rağmen çocukları kurtaramadıklarını ancak her birini ülkeye getirdiklerini kaydetti.

O günden bu yana bir taraftan yitirilen çocuklar için hukuk mücadelesi verdildiğini diğer yandan ise ülkeyi olası depreme hazırlamak için çalışmalar yapıldığını anlatan Başbakan Üstel, bu amaçla komite kurulduğunu,
Tüm okulların denetlendiğini; bazılarının yeniden yapıldığını bazılarının ise tamir edildiğini, bu yöndeki çalışmaların sürdüğünü belirtti.

Ülkede deprem izleme ve denetleme birimini oluşturduklarını da kaydeden Başbakan Üstel, olası deprem için tüm imkanların seferber edildiğini söyledi.

Şampiyon Melekler için açıklan hukuk davasının istenilen ve beklenen şekilde sonuçlanmadığını da ifade eden Üstel, “bizim hedefimiz bunun örnek olması ve doğanın hareketini felakete döndüren insanların da karanlığa giderek ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasıdır. Bu dava sonuçlanıncaya kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz, davanın ikinci etabı için hazırlıklara başladık. Biz istiyoruz ki güneş yüzü görmeden ömürlerini cezaevinde sürdürsünler. İkinci etap için önümüzdeki hafta hukukçularla bir araya gelip istinaf hazırlıkları yapacağız ve yine tek yürek halinde hedefimize ulaşana kadar hukuk mücadelemizi sürdürme kararlılığımızı sürdüreceğiz” dedi.

Başbakan, şampiyon melekleri unutturmamak için her türlü çabayı göstereceklerini de belirtti.

Üstel, “Kaybettiğimiz çocuklarımıza sözümüzdür. Unutmadık unutturmayacağız. Bu Kıbrıs Türk halkının sözüdür” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 6 Şubat’ın tarihte görüşmemiş bir depremin tarihi olduğunu kaydederek, bu depremde bir çok insanın hayatını kaybettiğini söyledi…

Tatar, “Bizler için en önemli ve acı olan, Şampiyon Meleklerimizi, ailelerini ve öğretmenlerini, KKTC vatandaşlarımızın enkaz altında hayatlarını kaybetmeleri oldu” dedi…

Tatar, “Bu acı hepimizin ortak acısıdır. Kıbrıs Türkü’nün yaşadığı ender acılardan bir tanesidir. Unutmayacağız unuturmayacağız ama, İsias Otel davasında Adıyaman’da, KıbrısTürk adına verilen mesaj, adalet yerini bulmadan biz bu işin peşini bırakmayacağızdır. Hepimiz tek yürtek bu mücadelenin arkasındayız” dedi.

Şampiyon Meleklerein şehit ilan edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, Adıyaman’da verilen hukuk mücadelesinin, meleklerin isimlerini yaşatmak, bu acıların yeniden yaşanmaması ve bir depremle daha binaların enkaza dönüşmemesi için olduğunu kaydetti…

Tatar konuşmasının sonunda, “Bir kez daha kayıplarımızın ikinci yıldönümünde, kaybettiklerimizi rahmetle anıyor tüm Kıbrıs Türküne sabırlar ve başsağlığı diliyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Nadir ailesinden çağrı: “0 negatif kan ve plazma aranıyor”

Published

on

By

Kolan British Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören Asıl Nadir için kan aranıyor.
Asil Nadir’in eşi Nur Nadir, asistanı Gamze Özmalatyalılar aracılığıyla, TAK muhabirine yaptığı açıklamada, Asil Nadir için 3 adet 0 negatif kan, 7 adet TDP (taze donmuş plazma) arandığını duyurdu.

Açıklamada, kan bağışlarının Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kan Bankası’na yapılabileceği kaydedildi.

Asil Nadir’in yoğun bakımda yaşam mücadelesine devam ettiği belirtilen açıklamada, “Dualarınızı esirgemeyin.” denildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Nalbantoğlu, ölümünün 45’inci yıl dönümünde anıldı

Published

on

By

Kıbrıs Türk mücadele ve siyasi tarihinde önemli izler bırakan, çok yönlü kişiliyle tanınan Dr. Burhan Nalbantoğlu, ölümünün 45’inci yıl dönümü olan bugün mezarı başında anıldı.

Ailesinin ve sevenlerinin katılımıyla saat 11.30’da Nalbantoğlu’nun Lefkoşa Mezarlığı’ndaki kabri başında yer alan törende; saygı duruşunda bulunuldu, aile adına İsmet Özgüren, Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar ve Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) Müdürü Dr. Fehmi Gürdallı konuşma yaptı.

Aile adına konuşan İsmet Özgüren, Nalbantoğlu’nun ölümünün 45’inci yıl dönümünde bir kez daha kabri başında olduklarını belirtti.

“Nalbantoğlu demek, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinden başlayıp çok partili demokratik yapıya kadar uzanan güçlü bir yelpaze demek.” diye konuşan Özgüren, bugün dönüp bakıldığında Nalbantoğlu’nun kıymetinin çok daha fazla anlaşılması gerektiğini ifade etti.

Özgüren, Nalbantoğlu’nun 50 yıl önce Sağlık Bakanı’yken hayata geçirilen hastanenin bugün hala topluma amiral gemisi olarak hizmet verdiğini söyledi.

“İşte bu; öngörü, vizyon ve devlet adamlığı demek.” ifadesini kullanan Özgüren, Nalbantoğlu’nun TMT’nin kurucularından ve bir mücadele adamı olduğunu belirtti.

Nalbantoğlu’nun bu topluma hizmet veren önemli bir şahsiyet olduğunu, Toplumcu Kurtuluş Partisi’nin kurucuları arasında yer aldığını dile getiren Özgüren, “Bugün, Nalbantoğlu yaşamış olsaydı, mevcut siyasi yapımız maalesef bu kadar çürümüş, kirlenmiş ve yozlaşmış olmayacaktı.” dedi. Özgüren, Nalbantoğlu’nun bir önder ve lider olduğunu ifade etti.

Nalbantoğlu’nun toplum için önemli bir değer ve güçlü bir profil olduğunu kaydeden Özgüren, “Arzu ve niyetim, kurduğu partiden birilerinin de burada olmasıydı.” dedi ve bu yönde eleştirilerde bulundu.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar da, sözlerine Dr. Burhan Nalbantoğlu’nu sevgi, saygı ve şükranla anarak başladı.

Nalbantoğlu’nun devrinin “şahinleri” arasında olduğunu kaydeden Bayar, “Eğer bugün bu topraklarda yaşıyorsak ve egemen bir bir devletimiz varsa, TMT’nin kurucuları arasında bulunan Nalbantoğlu’nu yad etmek zorundayız.” dedi.

“Denktaş, Nalbantoğlu ve Tanrısevdi, bu teşkilatın temelini attılar. Eğer bu teşkilat kurulmamış olsaydı, biz bugünlere gelemezdik.” diye konuşan Bayar, Nalbantoğl’nun mücadele tarihinde bir yıldız gibi parladığını dile getirdi.

Bayar, “Nalbantoğlu’nu ayrıca doktor, mücahit ve komutan olarak mücadele hayatımızda, sosyal ve siyasal yaşantımızda her zaman önder olarak görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Nalbantoğlu’nun mücadele yıllarında her yerde bulunduğunu ifade eden Bayar, Toplumcu Kurtuluş Partisi’nin de kurucuları arasında yer aldığını söyledi.

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) Müdürü Dr. Fehmi Gürdallı da, kendi neslinin Nalbantoğlu’nu çeşitli kaynaklardan okuyarak ve büyüklerden dinleyerek tanıdığını ifade etti.

“Bize bundan sonra düşen, TMT kurucularından olan ve bir mücahit olarak gerektiğinde hayatını ortaya koyan Nalbantoğlu’nun, siyasi ve sağlık konusundaki vizyonuyla ülkeye yaptığı katkıları daha ileriye taşımaktır. Neslimizin ve bundan sonraki neslin görevi budur.” ifadelerini kullanan Gürdallı, ancak bu şekilde Nalbantoğlu gibi önderlerin ruhunun huzur bulacağını belirttti. Gürdallı, “Ruhu Şad olsun.” dedi.

– Nalbantoğlu kimdir?

1925 Mağusa doğumlu olan ve 6 Şubat 1980’de 55 yaşındayken hayatını kaybeden Nalbantoğlu, TMT’nin kuruluşunda ve toplumsal direniş yıllarının tüm aşamalarında öncü rol oynamış, Erenköy dahil birçok cephede görev yaparak Kıbrıs Türk milli mücadelesine damga vurmuştu.

Kıbrıs Türk halkının demokratikleşme sürecinde ön safta yer alan; KKTC’nin tüm sağlık altyapısında imzası olan, TMT kurucularından eski Sağlık Bakanı ve milletvekili Dr. Burhan Nalbantoğlu, meclis komitesindeki bir tartışma sonrasında beyin kanaması geçirmişti. Özel uçakla tedavi için Ankara’ya götürülen ancak kurtarılamayan Nalbantoğlu, bugün ülkenin en büyük hastanesi olan ve adını taşıyan Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin yapımına da öncülük etmiş, yapımında bizzat çalışmıştı.

Nalbantoğlu, Toplumcu Kurtuluş Partisi’nin de kurucuları arasındaydı.

Devamını Oku

Trending

Reklam